Misket (Bilye) çocuk oyunlarının dini hükmü nedir?
Kayıtsız Üye
Çocukların kendi aralarında oynadıkları ve adil kuralları olan misket (bilye) sokak oyunları vardır. Ancak bu oyunlar esnasında birbirlerinden misket almaktadırlar. Bunun hükmü nedir. Peygamber (sas) efendimiz döneminde herhangi bir örnek verebilir misiniz.
Yorum: Misket (Bilye) çocuk oyunlarının dini hükmü nedir?
mumsema
Birine kazanç sağlayan ve diğeri kaybettiren oyunlarin hepsi maalesef kumar kategorisindedirler.
Peygamberimizin döneminde çocukların oynadığı oyunlara bir örnek
Bir gün Hz. Cabir (r.a.) Efendimizi (s.a.s.) ziyarete gitti. İçeri girdiğinde şaşırıp kaldı. Aman ya Rabbi! Bu ne muhteşem manzara! Peygamber Efendimiz (s.a.s.) dizleri ve elleri yerde, torunlarını sırtına bindirmiş, odanın içinde onlara tur attırıyor. Bu durum Hz. Cabir’in (r.a.) çok hoşuna gitti. Dayanamayıp, Bineğiniz ne güzel binekmiş böyle. dedi. Efendimiz de ona, Onlar da ne güzel binicilerdir. cevabını verdi.
Yorum: Misket (Bilye) çocuk oyunlarının dini hükmü nedir?
Kayıtsız Üye
Hediyeleşmek iyidir ama kumar yani kaybetme ihtimalı varsa bu bilye olsa bilem sakıncalıdır.Riski olacagından Yani bu bir kumardır.(Kumara yavas yavas küçük seylerden baslanır bu yuzden hiç baslanmamalı)
Arkadaslar arası yarısma yapabilir ya da aranızda misket paylaşımı yapabilirsiniz yeterki dostluk ve yardımseverlik var olsun.
Yorum: Misket (Bilye) çocuk oyunlarının dini hükmü nedir?
mumsema
Peygamberimizden önce ve onun döneminde oynana oyunlara örnekler
Arap toplumunun eğlenceleri arasında genellikle çocuklar, bazan büyükler tarafından oynanan oyunlar da vardır. Çocukları eğlendirirken aynı zamanda toplu halde yaşamayı öğreten bu oyunların sayısı oldukça fazladır. Bunların büyük bir kısmı zamanımıza kadar gelmiştir. Günümüzde oynanan çelik çomak oyunu Câhiliye şiirinde de geçmektedir.
Amr b. Külsûm, savaşta düşmanın kolunu uçurmayı çomağın çeliği atmasına benzetir (Zevzenî, s. 189; Hatîb et-Tebrîzî, s. 287). Hz. Peygamber’in de çocukluğunda oynadığı azm-i vaddah , karanlıkta bir kemik parçasının fırlatılması ve onu bulanın galip sayılması şeklinde grup halinde oynanan bir oyundur. Gündüz sıcağında dışarıya fazlaca çıkamayan çocukların akşam saatlerinde oynadıkları bu oyunda mağlûplar galipleri, kemiğin bulunduğu yerden atıldığı yere kadar sırtlarında taşımak zorundaydılar (Câhiz, Kitâbü’l-Hayevân, VI, 145).
Zeminin genellikle kum olması çocuk oyunlarını zenginleştirmiştir. Küçük bir kum yığını içine bir şey saklanarak kumun ikiye ayrılmasından sonra saklanan şeyin bu iki kısmın hangisinde bulunduğunu bilmeye çalışmak şeklinde oynanan fiyâl ile (İmruülkays v.dğr., s. 35; Zevzenî, s. 57; Hatîb et-Tebrîzî, s. 76-77), yere bir keler resmi çizilerek bunun bir organının işaretlenmesi ve sırtı dönük olan rakibin bu organı bilmeye çalışması şeklinde oynanan lu’betü’d-dab adlı çizgi oyunu (Câhiz, Kitâbü’l-Hayevân, VI, 146) bunlardandır.
Günümüzde oynanan kovalamaca, saklambaç, salıncağa binme gibi oyunlarla ceviz, celâhik (bir tür bilye), aşık ve küve (sopa ile oynanan bir tür top) gibi nesnelerle oynanan oyunlar o dönemde de yaygındı. Kız çocukları günlerini daha çok oyuncak bebekleriyle geçirirdi. Nitekim Hz. Âişe’nin oyuncak bebekleriyle ilgili rivayetler hadis kitaplarında yer almıştır (Buhârî, Edeb , 81; Müslim, Fezâilü’s-sahâbe 81; İbn Sa’d, VIII, 59, 61, 66). Kuşçuluk geleneği o devirde de vardı, bu türden olmak üzere güvercin beslenir ve yarıştılırdı. Sosyal refahın artmasıyla bu oyunların bir kısmının daha çok büyüklerin eğlencesi haline geldiği de bilinmektedir.
Kaynak DİYANET