Yaratanların en gűzeli ayeti
Kayıtsız Üye
Yaratanların en gűzeli ayetinin açıklamasının insanların aklına gelen ilk anlamda olmadığını kesinlikle biliyorum ama tam manasını őğrenmek istiyorum. Beni bilgilendirirseniz sevinirim.
Yorum: Yaratanların en gűzeli ayeti
bbgbbg
Bu ayette de olduğu gibi Allah kendi sıfatlarını bildirirken arapçada kıyaslanma yapma amaçlı ifade edilmeyen kelimeler kullanır. Kebir kelimesi de böyledir. En büyük anlamındadır ve başka biraz daha az Kebir olan bir yaratıcı olduğunu kıyaslatmayacak bir anlam ifade eder. Net olarak yalnızca Allah’ın büyük olduğunu bu büyüklüğüne ortak hiç bir ilahın olmadığını bildirir. Konuyu teşkil eden Müminun suresi 14. ayetteki ifade de böyledir. Yaratıcıların en güzeli ifadesindeki anlam da böyledir. (ehsenel halikın) Başka güzel yaratıcı yoktur, mana ve arapça ifadeler bunu anlatmaktadır. Kuran’ın hiç bir yerinde çelişki olmadığı gibi bu ayette de asla bir çelişki yoktur.
kurandaceliskiolmaz.com dan alıntıdır.
Yaratanların en güzeli ne demek ?
Edip Cevdet
Her ne kadar Kur-an da mot a mot böyle bir hüküm olmasa da, İslâmi anlayışta "Yaratmak Allah’a mahsustur." şeklinde bir hüküm bulunmakta, Saffat 94 âyeti de bu hükmü doğrulamakta. Her şeyi yoktan var eden Allah ise "Yaratanların en güzeli" ne demek oluyor ?
Ayrıca Enfâl 30 da "Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır" deniyor. Her şeyi yaratan, bilen ve gören tuzak kurmaya ihtiyaç duyar mı ? Tuzak kurmak Allah’a yakışır mı ?
NOT: "İbdâ-İnşâ" muhabbetinden haberim var. "İbdâ" gücü olan, "inşâ" ile kendini anlatmaya lüzum duyar mı?
Yorum: Yaratanların en gűzeli ayeti
mum
Enfal 30. Ayet Meali
Hatırlar mısın? İnkâr edenler seni etkisiz hale getirmek veya öldürmek ya da yurdundan çıkarmak için tuzaklar kuruyorlardı; onlar tuzak kuruyorlardı Allah da bozuyordu. Tuzak bozma işini en iyi yapan Allah’tır.
Açıklaması / efsiri
Medine’ye hicret izni verilince birçok müslümanın oraya göç ederek yeni bir yurt edinmeleri, kendi kabilelerinden olmayan kimselerle birleşip bütünleşmeleri, Hz. Peygamberin de Medine’ye giderek müslümanların başına geçmesi; Medine’de güçlenerek kendilerine zulmeden Mekkeliler’e karşı savaşması ihtimali müşrikleri korkuttu. Probleme bir çare bulmak üzere Dârünnedve denilen meclislerinde toplandılar. İleri sürülen şu teklifleri sırasıyla müzakere ettiler:
1. Daha önce gelip geçmiş ve içinde yaşadığı topluluğa ters düşmüş şairlerden Züheyr ve Nâbiga’ya yapıldığı gibi bunu da hapsedelim, bağlayalım, yiyecek-içecek vermeyelim, ölüp gitsin.
2. Sürgüne gönderelim, bizden uzaklara gitsin, gittiği yerde ne yaparsa yapsın, bizi ilgilendirmez.
3. Her kabileden bir genç seçelim, birlikte gidip onu öldürsünler. Katiller bu kadar çok ve çeşitli kabilelere mensup olunca onun kabilesi bunların hepsine karşı intikam savaşı açamaz, diyete razı olur, onu da öderiz. Bu sonuncu teklif Ebû Cehil’den gelmişti.
Tarihçilerin kaydettiğine göre Necidli bir ihtiyar kılığına girerek müzakereye katılan şeytan, birinci teklifi,"Gelip kurtarırlar", ikinci teklifi "Gittiği yerde insanları, çekici kişiliği ile etkiler, taraftarlarını çoğaltır, sonra gelip sizi mağlûp eder ve dilediğini yapar" diyerek tenkit ve reddetti. Ebû CehiTin teklifini ise beğendi ve kabul edilerek uygulanmasını telkin etti. Şeytanca olduğu için şeytana nispet edildiği anlaşılan bu teklif oy birliği ile benimsendi. Ancak durum Resûlullah’a bildirildiği için o da tedbir aldı, yatağına Hz. Ali’yi yatırdı, kendisi de kuşatma altındaki evinden, Allah’ın yardımı ile kimseye görünmeden çıktı, Hz. Ebû Bekir ile birlikte Medine’ye hicret etti[İbn Hİşâm, Sîre, II, 95.]. Müşrikler Peygamberimizi tesirsiz hale getirmek için tuzak kurdular, o da Allah’ın izin ve irşadı ile onların tuzaklarını bozdu.
—————————–
Kur’an Yolu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları: II/540-541.