Kutlu Doğum Şiirleri
nursema
Kutlu Doğum Haftası Şiirleri – Seçme Şiirler ve Sözler
HZ.MUHAMMED (s.a.v) Asrin kubbelerine adi nurla yazılan
İsmi semada Ahmed yerde Muhammed olan
Yedi katli göklerde Hak Cemalini gören
Evvel ahir yolcusu ya hazreti Muhammed
Sağanak nur yağmurlar inerken yedi kattan
O gece sendin gelen ezel kadar uzaktan
Melekler her zerreye müjde verirken Hak tan
O gece sendin gelen ya hazreti Muhammed
Güneşler o gecenin nuruna secde ederken
Yıldızlar mesk içinde kainat vecd ederken
Bütün hamd u senalar Yüce Rabb’e giderken
O gece sendin gelen ya hazreti Muhammed
Kabe’de sirk taslar putlar yere dönerken
Cehalet bayraklar birer birer inerken
Bin yıllık küfr ateşi ebediyen sönerken
O gece sendin gelen ya hazreti Muhammed
O gece Save gölü mucizeyle kururken
Kisra Saraylar nda sütunlar savrulurken
Arzdan arsa alemler rahmetini bulurken
O gece sendin gelen ya hazreti Muhammed
Sen ki doğum kundağı ak bulutla örülen
Doğar doğmaz Allah a secde emri verilen
Anlında alemlere rahmet tacı görülen
Kainat efendisi ya hazreti Muhammed
Sen ki güzel huyların ahlakin meşalesi
Sabir doruklarinda beserin en yücesi
Senin cennet mekanin fakirlerin hanesi
Gönüllerin hazinesi ya hazreti Muhammed
Sana şahit sonsuzlar ezelde beri her an
Sana şahit ayetler her zerre ve her mekan
Senden uzak kalmaya nasıl dayanır ki can
Sen her canda canansın ya hazreti Muhammed
Miraç gecesi bir bir açılıyorken gökler
Seni selamlıyorken her katta Peygamberler
Öyle bir an geldi ki durdu bütün Melekler
Hak yanli yürüdün ya hazreti Muhammed
Gönül gözü görmeyen can gözünü neylesin
Dünyada dönmeyen dil mahserde ne söylesin
Mevla bütün beseri ümmetinden eylesin
Sancaginin altinda ya hazreti Muhammed
Hak ile kul vuslati o ilahi dügünde
Hiç kimseden kimseye fayda olmayan günde
Hasatlan has tartan o terazi önünde
Noksanlarim bagislat ya hazreti Muhammed
Biliriz ki hükmü yok bu dünya nimetinin
Gönüldür sermayesi ahiret servetinin
Sana selat ve selam gönderen ümmetinin
Cennetler sahidi ol ya hazreti Muhammed
MÜNÂCÂT
Ya ilahî seni mahlukuna Rahman biliriz
Seni alemlere can, canlara canan biliriz
Rahmetin bahçesi lutfeyledi rahmet gülünü
O gülün ruhunu âlemlere sultan biliriz
Yok iken varlığa saldın nice aciz kulunu
Bize yokluktan olan varlığı ihsan biliriz.
Binbir isyan ile gelmişse de kullar kapına
Eli boş dönmedi gufranını imkan biliriz
Bürümüş kalpleri gaflet sisi zulmetçesine
Derdi nurun giderir , nurunu derman biliriz
Ya ilahî! Kulunuz , kullara noksan yaraşır
Padişahtan kulun isyanına gufran yaraşır
Rabbim ah bezm-i elestten beri gurbet çekeriz
Unutup zatını, ağyar ile hasret çekeriz
Sanırız attığımız ok zulm oku ağyara değer
Döner ahir dokunur sineye mihnet çekeriz
Oynaşır sinede şeytan ile nefsin oyunu
Kapılıp sihrine düştükçe nedamet çekeriz.
Cümlemiz dertliyiz amma niye dert ortağı yok
Görünen çokluğa rağmen yine halvet çekeriz.
Mustafa TAHRALI
Muhammed dünyaya geldi
Muhammed dünyaya geldi
Melekler tebliğe indi
Cihan muradına erdi
Can Muhammed nurdan Ahmet
Gördüm göbeği kesilmiş
Sünnet olmuş tuz ekilmiş
Nurdan kundağa sarılmış
Can Muhammed nurdan Ahmet
Kırk yaşına erdi Ahmet
Peygamber oldu Muhammet
Hem döşendi cennet
Can Muhammed nurdan Ahmet
Abdulmutalip dedesi
Hem Abdullah’tır Babası
Amine hatun annesi
Can Muhammed nurdan Ahmet
SEMAiL
ne uzun ne kısa kararında boy
soyu İbrahim’den ne asil bir soy
sacları hoş siyah dalgalı bir koy
kemalini giydir beni benden soy
alemlere rahmet yüzünü göster
kölen bu devletle avunmak ister
güneş pervanesi o güzel yüzün
nurundan ışığı vardır gündüzün
solmaz bir gül rengin ne kış, ne güzün
tecelli ediyor yüzünde özün
hasretim yanarım yüzünü göster
kölen bu devletle avunmak ister
simsiyah gözlerin ahu misali
daim HAKK a bakar her an visali
beyazı olcusu gözde kemali
kaşların sureti gökte hilalin
razıyım rüyada yüzünü göster
aşık maşukuna can sunmak ister
bir tutam sakalın bir kaçı beyaz
mübarek vücudun serin kış ve yaz
canımı yoluna kurban etsem az
dostlar defterine köleni de yaz
açıver ne olur yüzünü göster
gönül hasretinle yakınmak ister
duyular mükemmel dişleri inci
kokuna tutkun yaşlısı genci
yürürken koşmadan olur birinci
kapına gelmiş bir garip dilenci
açıver ne olur yüzünü göster
garip ayağına kapanmak ister
yukardan aşağı heybetle iniş
yürüyüşünde var hep bu görünüş
adetin baktığın tarafa dönüş
bize nasip olsun hayırlı bir düş
kerem et ne olur yüzünü göster
kim böyle bir düşten uyanmak ister
seni ilk görenler korku çekermiş
sonra ülfet eder hemen severmiş
benzerini asla görmedim dermiş
erenler yolunda giderek ermiş
benzeri bulunmaz yüzünü göster
gönüller nurunda yıkanmak ister
zatinin nurundan vermiş sana can
hilkate nurunla başlamış Rahman
yusuf’ta yok sende olan hüsnu an
ahlakındır senin mucize kur an
alemlere rahmet cemalin göster
kölen rahmetine sığınmak ister
HAKK in halisisin habibi sensin
gönüllerin essiz tabibi sensin
en güzel hutbenin hatibi sensin
ümmetin en büyük nasibi sensin
aşkımın leylası yüzünü göster
gönül seni gözden sakınmak ister
en güzel en ustun ahlak senindir
cömertlikte kemal el hak senindir
şefaatte en son durak senindir
miraç senin ref ref Burak senindir
sen gördün cemalin bize de göster
pervane semine hep yanmak ister
Prof.Dr.Hay reddin Karaman
FAHR-İ KÂİNAT’IN DÜNYÂ’YI TEŞRİFİ
Teşrifi ile O’nun şâd oldu hep gönüller;
Öttü güller üstünde tatlı dilli büllüller!…
Dağ ve taş bütün varlık gönül gönül uçuştu,
Allâh’a habib olan Ebû’l-Kâsım’a koştu…
Muştular doldu taştı beklenen geldi diye,
O Muhammed’ül-Emin âleme güldü diye!…
Şâh edildi aylara Rabiu’l-evvel ayı,
Âlem yeniden buldu muhabbet ve safâyı!…
Bir başka mucizeydi teşrif ettiği seher;
Başa sona tâc oldu O son yüce Peygamber!…
Tam ondört burç yıkıldı kisrânın sarâyından,
Gelen Ahmed’di zirâ Hüdâ’nın civârından…
Putlar yere devrildi secde ile ey âdem,
Ve bin yıllık alevler söndü bir demde o dem!…
Çünkü "Kaabe kavseyn ev ednâ" aldı seheri;
Eşsiz zıyâsı hayrân bıraktı güneşleri!…
Aşk seli oldu dağlar, cümle deryâlar ümmet;
Yerden göğe her şeyde O’nunla taştı rahmet!…
İlâhi, meclûbudur, mecnûnudur felekler,
Cebrail baş ucunda halka halka melerler!…
O senin nûrun yâ Rabb, ebedilik cânıdır
Gül yüzüne hayrânız canların cânânıdır!
Her şey O’nun aşkına on sekir bin âleme,
İzhâr oldu rengârenk nûr döküldü lâleme…
Cemâdât dahi âşık O mâşuk, nihâyet;
Mâşuk ki Allâh âşık başka söze ne hâcet!…
Varlık O’na ezelden tâ ebede dek hayrân,
Seyretmeye doyan yok, ne ilâhi bir seyrân!…
Ey gönül! "Levlâke" ye mazhar-ı izzet olan,
Ufkunda müjde müjde nûr-i hidâyet olan;
O muazzam Nebi’nin gül ismini zikreyle;
Selâm’dan getirdiği sünnetini fikreyle!…
Gelmeseydin ey Nebi varamazdık sabala;
Mağlub olur kalırdık düşdüğümüz siyâha!..
Ne rahimsin; "ümmeti" diyordun doğduğun gün,
Öldüğün günde bile ümmetini düşündün!…
Dünyâ ukbâ demedin hepsini hibe ettin,
Birgün ümmetin için mirâca dahi gittin…
Gayri biz bunca lutfa tâkat getiremeyiz?
Sana sunmadan cânı Hakk’a götüremeyiz!…
Coşkun şelâlelerle gönlümüz, yanık çınar,
Sensiz öze göz olmaz oradan akan pınar!…
İsteriz ey yüce nûr; sonsuz nûrunu bizler,
Dizildi sıra sıra kalpler şefâat gözler!..
Fâni idi tükendi methine âciz kalem
Sûkûti ile sustu söze çâresiz kalem…
O güzel gülşeninden uzakta tutma beni,
Ya Rasûlallâh meded, gönlüm arzular seni!…
ŞİİR
yakismiyor agzim adini ansam
hayal bile edisim saygisizca geliyor
seni tanidigimi soylek ne kelime
dusundukce … tanimadigim beliriyor
okumadan anlamadan yasamadan Efendim
Seni, gördüm diyemez bana hicbir sahabi
Seni, duydum diyemez bana hicbir revahi
Seni, anladigini soyliyemez bir daahi
Sen ki; tum varliklardan çok ote, çok seffafsin
dogmadan parlamadan anlatmadan Efendim
salginlar dunyasi ve hersey perme-perisan
kimler fatih kesildi ve ondan meded uman
timsalin kaç asirdir serin, berrak ve derman
ama neden ki sakin, sessiz gozyasi gibi
gurul gurul rengarenk caglamadan, Efendim
Sen dagin zirvesine kurdun vefa tahtini
vadi vadi suladin ovalari baglari
ayagina batan tas sonsuza kadar mahkum
sana bagrini acan camurlar saraylarda
dinlenmedin yemedin sevinmedin Efendim
ama bir insan gibi, bahari resmedisim
sagir ve dilsiz kadar bulbule anlam vermek
atesli bir hastanin sofradan uzakligi
ve ben bundan çok ote seni anlatiyorum
gormeden dinlemeden dokunmadan Efendim
abdullahlar musablar ammarlar seni bekler
dunya yesribe donmus yurekler seni bekler
ufkumuzda beliren Gunes Seni mujdeler
bir belirti Efendim sararan benizlere
bekletmeden soldurtmadan kurutmadan Efendim
ALEMLERE RAHMET
Alemlere rahmet olarak geldin.
Ümmetine şefaat vaad eyledin.
Gezel ahlakı sen itham eyledin.
Selat selam sana ya rasülüllah.
Nen büyük şeref sana ümmet olamak.
Gözderigin doğru yola kuyulmak.
Kurana sarılmak Namaza durmak.
Senin ögüdündür ya rasülüllah.
Allahın birligine iman ettik,
Dilimizle bunu ikrar eyledik,
seni kendimise rehber eyledik,
Bizlere şahit ol ya rasülüllah,
Dinimiz islam’dır ELHAMDÜLLAH.
Canınız fedadir Fi sebilullah.
Gönahlarımız çoktur bir iştibah.
Bizlere şefahat ya rasülüllah.
Aşkın ile aşıklar
Aşkın ile aşıklar
Yansın ya ResulAllah
İçip aşkın şarabın
Kansın ya ResulAllah
Şol seni seven kişi
Verir yoluna başı
İki cihan güneşi
Sensin ya ResulAllah
Aşık oldum dildare
Bülbül oldum gülzare
Seni sevmeyen nare
Yansın ya ResulAllah
Aşık yunusun canı
İlmi şefaat kanı
Alemlerin sultanı
Sensin ya ResulAllah
Ehlen ve sehlen merhaba
Ey enbiyalar serveri
Ey evliyalar rehberi
Ey insucin peygamberi
Ehlen ve sehlen merhaba
Sen canların cananısın
Dertlilerin dermanısın
Alemlerin sultanısın
Ehlen ve sehlen merhaba
Allahü ekber şanühü
Sultanehü sübhanehu
Kad caena burhanehu
Ehlen ve sehlen merhaba
Sensin mahbub-i hüda
Etme şefaatten cuda
Ahmet Muhammet Mustafa
Ehlen ve sehlen merhaba
Derviş yunus söyler sözü
Dergahına sürer yüzü
Severler mahşerde bizi
Ehlen ve sehlen merhaba
Veda Hutbesi Büyük Peygamber binmiş Kusva adlı deveye
Hitab ediyor yüz bini aşkın sahabeye
Bu bir hutbe ki; İslâm nizâmını besteler
Bu bir ses ki; mü’minin imânını tâzeler.
Bu hitâbe, ezelden ebede her çağadır.
Sonsuz zaman boyunca, bütün insanlığadır.
"Önce rahman ve rahim Allah’a hamd ederim
Ancak ona inanır, O’na kulluk ederim.
Yaradan, yaşatan ve öldüren kadir O’dur,
Eşi ortağı yoktur, evvel ve âhir O’dur.
Ey ümmetim Ashabım!.. Duyunuz belleyiniz,
Ey insanlar!.. sözlerimi çok iyi dinleyiniz.
Belki bu yıldan sonra sizinle bilmiyorum,
Bir daha burada bulunamam diyorum.
Bu gün, bu ay, bu şehir nasıl ki masundur
Hepinizin malı, canı nâmusu da masundur.
Hepiniz Rabbinizin huzuruna gelecek,
Ve hayatının çetin hesabını verecek.
Hak yolunu tutanlar cennet ve ridvan bulur,
Bâtıl yola sapanlar, azab ve nîran bulur.
Benden sonra şeytana sakın tâbi olmayın,
O sizin düşmanınız, hilesine asla kanmayın.
Ey nâs!.. Birbirinizin boynunu vurmayınız,
Ayrılığa düşüp de birliği bozmayınız.
Burada bulunanlar, şu anda olmayana,
Sözlerimi bildirsin sözümü duymayana.
Belki de sizden fazla sözümü tutabilir,
Ve sizden daha iyi ögüte uyabilir.
Faizin her türlüsü haramdir çigniyorum,
Cahiliyyet devri bu isi yasakliyorum.
Kan gütmek her sekliyle yasaktir söylüyorum
Hepsini ayagimin altinda çigniyorum.
Kaldirdigim ilk faiz, amcam Abbas’inkidir,
Kaldirdigim ilk kan da amcazâdeminkidir.
Ne zulüm ediniz ve ne de zulüm görünüz,
Ey Allah’in kullari!.. Gelin kardes olunuz.
Size kadinlariniz Allah’in emaneti,
Emanete hiyânet, çagirir felâketi.
Kadinlari Allah’a söz vererek aldiniz,
Nefsinize Hak ahdi ile helâl kildiniz.
Sizin onlarda, onlarin sizde hakki vardir,
Haklara saygi gerek, hakka ta’zim kutsaldir.
Kadin hakki iyilik güzellik ve ikramdir,
Helâl yoldan yemesi, giymesi ve iskândir.
Erkek hakki; kadinin iffetli olmasidir.
Size ait evin ve malin korunmasidir.
Birakip gidiyorum size iki emanet,
Uyarsaniz onlara bulursunuz selâmet.
Emanetin biri, Allah’in sözü Kelâmullah,
Birisi benim sözüm, sünneti Resûlüllâh.
Mü’minler birbirinin süphesiz kardesidir,
Kardes hakkini ihlâl etmek helâl degildir.
Insanlar!.. Emaneti sahibine veriniz,
Ehline vermezseniz, kiyamet bekleyiniz.
Insanlar!.. Rabbiniz bir ve babaniz Ademdir.
Adem ise topraktan halk olmus ilk nebidir.
Allah katinda üstün, O’ndan en çok korkandir,
Her emrine bas koyan, her yasaktan kaçandir.
Ne Arab’in acem’e, ne de acemin Arab’a
Bir üstünlügü yok tek ölçü takvâdan baska.
"Takva" Allah korkusu, her mü’minin kalbinde
Onu her an koruyan bir bekçidir içinde.
Ey insanlar!.. Ey ashap size teblig ettim mi?
Allah’in her emrini sizlere bildirdim mi?"
Bütün ashab dediler evet teblig eyledin,
Allah’in her emrini bize talim eyledin.
"Ey nas!.. Rabbim beni yarin soracak size
Yapti mi Peygamberlik vazifesini diye.
Bu suale nasıl bir cevap vereceksiniz
Ve hakkimda o zaman neler diyeceksiniz."
Bütün ashap dediler, içten ve bir agizdan,
"Ey Allah’in Resûlü, Ey Peygamberi zisan!..
Diyecegiz, Yarabbi gönderdigin Peygamber,
Her emrini bildirdi ve bize verdi haber.
Hep iyiyi, dogruyu ve güzeli ögretti
Batildan kurtardi, ulvi hakka yöneltti.
Emirler ve yasaklar, helâller ve haramlar,
Ne bildirdinse, bize öylece anlattilar.
Yarin hakkinda böyle sehâdet edecegiz,
Evet vazifesini tamam yapti diyecegiz."
Allah’in Resûlü ve sultan kul’u o zaman,
Nur yüzünü göklere çevirdi bir an.
Parmagiyle sehadet isareti vererek,
Sonra halkin üstüne doğru üç defa indirerek.
Nur agzindan döküldü hazin sesle üç hitap.
"Sahid ol yarab, sahid ol yarab, sahid ol yarab!.."
Ahmet CESUR
MUHAMMED DOĞDUĞU GECE
Âlemler nûra gark oldu Muhammed doğduğu gece
Mü’min münafık fark oldu Muhammed doğduğu gece
Arşın nuru yere indi,suyun rengi nûra döndü
Hep susuzlar suya kandı Muhammed doğduğu gece
Ananın rahmine düştü kafirlerin aklı şaştı
Bin kilise geçti Muhammed doğduğu gece
Hûri kızları geldiler,nurdan kundağa sardılar
Muhammed’e yüz sürdüler Muhammed doğduğu gece
Ağlayan oğlan avundu doğuran ana sevindi
Nice küffar dine döndü Muhammed doğduğu gece.
Yerden göğe nûr atıldı yediler kırka katıldı
Keşişlerin dili tutuldu Muhammed doğduğu gece.
Yunus derki : Hey Kardeşler, akar gözlerden yaşlar
Secde etti dağlar taşlar Muhammed doğduğu gece
YAĞMUR-1
Var edenin adıyla insanlığa inen NUR
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-i hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat.
Yıllardır boz bulanık sular yudumladım
ya o zaman bul bir çare sen işini bilirsin
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
Yağmur,seni bekleyen bir tas da ben olsaydım
Hasretin alev alev içime bir an düştü
Değişti hayal köşküm,gözümde viran düştü
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü
İhtiyar kubbesinden kan süzülür Nebi’nin
Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla
Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
Evlerin arasına dikilir yeşil bayrak
Yeryüzü avaredir,yapayalnız ve kurak
Zaman ayaklarımda tükendi adım adım
Heyûla,bir ağ gibi ordu rüyalarımı
Çölde seni özleyen bir kus da ben olsaydım
Yağmur,gülşenimize sensiz,baldıran düştü
Düşmanlık içimizde;dostluk yaban dustu
Yenilgi,ilmek ilmek düğümlendi tarihe
Her sayfaya talihsiz binlerce kurban dustu
Bir güzide mektuptur,cağların ötesinden
Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına
Yayılır o en büyük muştu,pazartesinden
Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
Sukutu yar,sevinci dualar kadar derin
Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım
Bir cezir yaşadım ki,yaşanmamış,mazide
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım
İlkin karardı yollar; sonra heyelân düştü
Güvenilen dağlara kar yağdı birer birer
Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü
Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini
Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir
Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini
Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir
Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından
Alsam ölümsüzlüğü dudaklarından
YAĞMUR-2 ……………………….
Medeni arzuların ardında seyre daldım
Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
Şehirler kâbus dolu; köylere duman düştü
Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü
Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali
Hazindir ki dertleri aşmaya umman düştü
Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır
Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur
Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır
Sesini duymayan, girdabında boğulur
Ana rahminde olur sensizlikten cenin
Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin
Saatlerin ardında hep kendimi aradım
Bir melal zincirine takıldı parmaklarım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Sensiz,ufuklarıma yalancı bir tan düştü
Sensiz, kıtalar boyu uzanan vatan düştü
Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül
Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü
Ay gibisin güneşler parlıyor gözlerinde
Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
Sümeyra’yı arıyor her damlada bir saray
Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
Mekânın fırçasında solmayan fırça senin
Yağmur,bir gün elimi elinde bulsaydım
Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü
Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin
En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü
Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan
Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar
Mutluluk nağmeleri işitirler Hira’dan
Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar
Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri
Paramparça, ateş sahibinin hayalleri
Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
O mücella çehreni izleseydim ebedi
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
Sarardı yeşil yaprak; dal koptu, fidan düştü
Baykuşa cifte yalı; bülbüle zindan düştü
Katil sinekler deldi hicabın perdesini
İstiklâl boşluğunda arılar nadan düştü
YAĞMUR-3 ……………………….
Dolaşan ben olsaydım Save’nin damarında
Tablosunu yapardım yıkılan her kulenin
Ebedi aşka giden esrarlı yollarında
Senden bir kıvılcım, süreyya bir şulenin
Tarasaydım bengisu fışkıran kâkülünü
On asırlık ocağın savururdum külünü
Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım
Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü
Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü
Sana meftun ve hayran,s ana râm olanlara
Bir belâ tünelinde ağır imtihan düştü
Badiye yaylasında koklasaydım izini
Kefenimi biçseydi Ebva’dan esen rüzgâr
Seninle yıkasaydım acılar dehlizini
Ne kaderi suçlamak kalırdı, ne intihar
Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya
Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya
Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım
Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu
Bahira’dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Haritanın en beyaz noktasına kan düştü
Kırıldı adaletin kılıcı, kalkan düştü
Mahkûmlar yargılıyor, hakimler mahkûm şimdi
Hakların temeline sanki bir volkan düştü
Firakınla kavrulur çölde kum taneleri
Ahuların içinde sevdan akkor gibidir
Erdemin,bereketin doldurur haneleri
Sensiz hayat, toprağın sırtında ur gibidir
Şemsiyesi altında yürürsün bulutların
Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların
Devlerin esrarını aynalara sorsaydım
Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü
Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü
İniltiler geliyor doğudan ve batıdan
Sensizlik bozulan dengeye ziyan düştü
Islaklığı sanadır ahimin, efganımın
İçimde hicranımla tutuşuyor nağmeler
Sendendir eskimeyen cevheri efkârımın
Nazarın ok misali karanlıkları deler
Bu değirmen seninle dönüyor; âhenk senin
Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım
Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü
Beynimin merkezine olumsuz ferman düştü
Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün
Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü
Nefesinle yeniden çizilecek desenler
Çehreler yepyeni bir değişim geçirecek
Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler
Anneler çocuklara hep seni içirecek
Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin
Sana mümindir sema; sana muhtaçtır zemin
Damar damar hep seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım
Kardeşler arasına heyhat, su-i zan düştü
Zedelendi sağduyu; körleşen iz’an düştü
Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın
İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Bahira’dan süzülen bir yas da ben olsaydım
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
Yeryüzünde seni bir gürmüş de ben olsaydım
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım
Nurullah Genç
GÖNLÜMÜN GÜLÜ
Seni seven her ruh uludur ya Resûlallâh!
Gönlü-gözü onun doludur ya Resûlallâh!
Cemâlin pertevinden zerre sevk alan billâh,
Kapının ayrılmaz kuludur ya ResulAllah
Beklemez bir başka iltifât Sana erenler,
Semtin iltifat buğuludur ya Resûlallâh!
Gönül gözleriyle bir kere seni görenler,
Onlar ruhların bir koludur ya Resûlallâh!
Uçuşur ikliminde altın kanatlı kuşlar,
İklimin kuşların yoludur ya Resûlallâh!
Cennet yamaçları gibidir orda ufuklar,
Cemâlin bu ufkun tülüdür ya Resûlallâh!
Sana ermek imanlı gönüllerin rüyâsı,
Seni bilmeyenler ölüdür ya Resûlallâh!
Vuslatın, bu garip kıtmîrin her dem hülyâsı,
Bu benim gönlümün gülüdür ya Resûlallâh!
Cevap: Kutlu Doğum ŞİİRLERİ
suara
Allah razı olsun isime yarayacak nursema:)
Yanıt: Kutlu Doğum ŞİİRLERİ
nursema
Sevgili Peygamberim
Peygamberimin doğduğu gün
Dünyada bir sevinç doldu
Acıyla yanan kalpler
Birden ferahla doldu
Çocukları severdi
Kucağına alırdı
Sevgiyle yanardı
Sevgili Peygamberim
Küçük yaşta kaybetti
Anne ve babasını
Çocukken öğrendi
Hayata tutunmasını
ALLAH ALLAH dedi
Allah yolunda gitti
Kötülüğe sapmadan
Doğru bir yoldan gitti
İşte böyle günler geçti
Hep doğru bir yoldan gitti
İnsanlara ALLAH’ ı tanıttı
Sevgili Peygamberim.
Cansu Aşık
Gülümsüyor
(Peygamberim gönül erim)
Güller açar gül yüzünde,
Hem neşede hem hüzünde,
Gecesinde gündüzünde,
Allah için gülümsüyor
.
Çağlar öncesi sonrası,
Adem peygamber tebası,
Halil ibrahim sofrası,
Peygambere gülümsüyor.
Melekler safa girince,
Yedi kat gök geçilince,
Ümmet ona verilince,
Allah için gülümsüyor.
Ahmet YazıcıoğluMuhammed’i Çok Özledim
Muhammed’i çok özledim
Ciğerlerim pare, pare
Şol canımdan çok istedim
Yollar, götür beni yâre
Günüm gecem selâvattır
Ne huzurdur, ne rahattır
İstediğim şefâattır.
Yâr Muhammed, cana çare.
Irmak olsam, yâre aksam
Ravzasına, nasıl baksam
Şol gönlümü, bile yaksam
Kapanmıyor, canda yare.
Ümmetinim, şerefim çok
Gelmelere dermanım yok
Bir hasret ki, saplandı ok
Sırat üzre, düştüm nare.
Derdim elbet, Kabe ve Hac
Muhammed’e aşkım ilaç
Hasretinden düştüm bîlaç
Çöllerdeyim, hem avare.
Hak aşkına ömür versem
Muhammed’i bir kez görsem
Eşiğinde bile ölsem,
Yalvar, yakar, ben bîçare.
Aşk var ise, Sen sebebi
Habibullah, en son nebi
Selindeyim, coştu debi
Şefâat kıl, sitemkâre.
Bayram LEVENTOĞLUNurlu Peygamberimiz
‘İnsanlığın son kurtarıcısı efendimizin doğum günü anısına’
Senin için yaratıldı bu kâinat,
Selâm verdi; melekler, semâvat,
Şefâat eyle ümmetine ey Resûl!
Dökülüyor dudaklarımızdan salâvat…
Hep ümmetine rehberlik ettin,
Yüce Allah’ın yoluna sevk ettin
Şefâat eyle ümmetine ey Resûl!
Kalbimizi, ruhumuzu sen serinlettin…
Cennet ile müjdeledin müminleri
Ateş ile korkuttun münkirleri,
Şefâat eyle ümmetine ey Resûl!
Seni arzular hakikat erleri…
Mübarek dilinden okudun Yüce Kur’ân’ı,
Aydınlattın; ufukları, bütün cihanı,
Şefâat eyle ümmetine ey Resûl!
Senin yoluna verelim bu canı…
(Nisan 1991-Erzurum)
Zekayi Şahin
Soru: Kutlu Doğum ŞİİRLERİ
nursema
Kutlu Doğum Haftası
Nur oldu; nurdan oldu;
Kutlu doğum haftası…
Ol fahri cihan oldu,…
Müminlere sefası,
Kutlu, Doğum haftası…
Kalplere dolan nurun,
Etrafında oturun,
Allah’a zikre durun,
Gayri yoktur dahası,
Kutlu, doğum haftası…
Âlemlerin sahibi,
Ol Muhammet Habipi,
Yeniden doğmuş gibi,
İnsanlığın en hası,
Kutlu, doğum haftası…
İnananlar saf tutun,
O nur olsun tek sütün,
Vahdet ile bir bütün
Muhammed Mustafa sı
Kutlu, doğum haftası…
Yeri, göğü yaratan,
Doğ ,diyince doğar tan
Âlemlere renk katan,
Şahlara kul yaftası,
Kutlu, doğum haftası…
Müminlere şen ola,
Gülleri Gülşen ola,
Gönüllere pusula,
Yüreklerin taftası,
Kutlu, doğum haftası…
CANRAFİ
ALLAH razı olsun.kutlu doğum ile ilgili bir program hazırlıyoruz.çok işimr yaradı.
Şema
kutlu doğum şiirleri için teşekkürler nursema
Arsoy
< Alemlere rahmet olarak geldin.
Ümmetine şefaat vaad eyledin.
Gezel ahlakı sen itham eyledin.
Selat selam sana ya rasülüllah. >
Allah razı olsun güzel bir paylaşım olmuş.
BOYUTSUZ
BEN SENİ GÖRME DEN SEVDİM
KOKUNU ALDIM GÜLLERDE
GEL EY NEBİ SEVİNDİR BENİ
DUA EDİN MÜSLÜMANLAR ÇOK ZORDAYIM
EFENDİMİ GÖRMEK İSTİYORUM GÖREMİYORUM
SİZİN KALPLERİNİZ TEMİZDİR NEOLUR DUA EDİNDE GÜL KOKUSUNU BARİ ALAYIM
meryemgül1
Nurlu Peygamberimiz
‘İnsanlığın son kurtarıcısı efendimizin doğum günü anısına’
Senin için yaratıldı bu kâinat,
Selâm verdi; melekler, semâvat,
Şefâat eyle ümmetine ey Resûl!
Dökülüyor dudaklarımızdan salâvat…
Hep ümmetine rehberlik ettin,
Yüce Allah’ın yoluna sevk ettin
Şefâat eyle ümmetine ey Resûl!
Kalbimizi, ruhumuzu sen serinlettin…
Cennet ile müjdeledin müminleri
Ateş ile korkuttun münkirleri,
Şefâat eyle ümmetine ey Resûl!
Seni arzular hakikat erleri…
Mübarek dilinden okudun Yüce Kur’ân’ı,
Aydınlattın; ufukları, bütün cihanı,
Şefâat eyle ümmetine ey Resûl!
Senin yoluna verelim bu canı…
(Nisan 1991-Erzurum)
Allah c.c.razı olsun kutlu doğum şiirleri için kardeş
Ortak
Kutlu Doğum Şiirleri
Efendim
"Ruhum sana aşık, Sana hayrandır Efendim,
Bir ben değil alem sana kurbandır Efendim.
Ta arşa çıkar her gece aşıkların ahı,
Didarına aşık Ulu Yezdan’dır Efendim.
Aşkınla Buhurdan gibi tütmekte bu kalbim,
Sensiz bana Cennet bile hicrandır Efendim.
Kıtmirinim ey Şah-ı Rusül, kovma kapından,
Asilere, lütfun yüce fermandır Efendim."
Ali Ulvi Kurucu
MUHAMMED’E GEL!
Dostlar mı terk etti, yalnız mı kaldın?
Umutla beklerken derde mi daldın?
İki günlük dünyaya çok mu aldandın?
Allah’ın Habibi Muhammed’e gel.
İslam’ın nuruyla muhabbete gel.
Aynalar mı küstü, yıllar mı sana?
Yetim mi aç mısın, başın mı darda?
Yoksa nefsinle mi başın belada?
Hatemü’l-Enbiya Muhammed’e gel
Kimsesizler kimsesi can Ahmed’e gel.
Aç mı kaldın kardeş bilime, ilme?
Almak için git gerekirse taa Çin’e.
Kur’an’ın ilk kelamı Oku emriyle,
Bilginler bilgini Muhammed’e gel.
Batılı zail eden muhabbete gel.
Dışlandın mı kardeş, dışta mı kaldın?
Köşeler kapılmış boşta mı kaldın?
Yolunu kaybetmiş düşte mi kaldın?
Bilal’i yücelten Muhammed’e gel.
Vahşi’yi affeden merhamete gel.
Takatsiz, umutsuz naçar olsan da,
Alkolün esiri, borçlu kalsan da,
Gizlice en günah işe dalsan da,
En emin limana Muhammed’e gel.
El-Emin ismiyle Hakk Resul’e gel.
Çaresiz değilsin sarıl sen ona.
Şefaatçi olacak bize Mustafa.
O sancak altında bizi de topla.
Ümmetim diyen Muhammed’e gel
LA İLAHE İLLALLAH, şahadete gel
Ey kardeş günler tükeniyor bak.
Sen de gel kendini İslam’a bırak.
Günahlar rengarenk çıradan çardak.
Bir kibrit çak günaha, Muhammed’e gel.
Ebediyen yaşatacak muhabbete gel.
Fatih TAN
Kutlu Doğum
Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri
Allah cc razı olsun bu güzel şiir için
Desert Rose
< Peygamberim gönül erim
Güller açar gül yüzünde,
Hem neşede hem hüzünde,
Gecesinde gündüzünde,
Allah için gülümsüyor >
paylaşım içinhepinizden Allah c.c razı olsun
meryemgül1
Yâ RasûlAllah, eğer Sen, gelmeseydin âleme,
Güller açmaz, bülbül ötmez, mechûl esmâ Âdem’e
Varlığın mânâsı kalmaz, garkolurda mâteme!
Ay desem nûruna, aydan daha parlaksın Sen.
Su desem, cümle sulardan daha berraksın Sen.
Şaşırıp inci desem, inci de Senden doğuyor.
Sade bir katresi deryâ gibi ırmaksın Sen.
Gül desem, ey yüce mahbûb, terinin damlası o
Neye teşbih edeyim, mahzar-ı levlâksın Sen.
Ey Rauf, anneler evlada dönüp bakmazken,
Bir Rahimsin ki, bütün aleme kundaksın Sen
Sözlerin en güzeliyle övüldün, ben seni nasıl öveyim
Allah’ın sevgilisisin, kimim ki seni öylesi seveyim?
Muhtaç değilsin ki kullara Resul, ümmetin sana muhtaçtır
Senin ümmetin olmak ya Muhammed, şereftir, başlarda taçtır.
Sen bürünüp sarınandın Peygamber, seni vahiy titretmişti
Emir aldın çıktın yola, dönmedin, çünkü Allah emretmişti.
Abdullahla Aminenin yetimi, kimsesizlerin kimsesi
Sen İslam’ı anlatırken susardı alemler, dinlerdi sesi.
Allah bizimledir dedin, savaşta nefisleri bile yendin.
Muhammed-ül emindin ki yalnız Allah’a güvendin.
Keşke yanında olsaydım, özlemim asırlara uzanmazdı
Senin hasretinle ömür, yılları yaşamaktan usanmazdı.
Sevgililer sevgilisi Muhammed, Sensin tüm dertlere tabip
Kabul buyur sevgimizi kapına, Alemlere rahmet Habip.
Çok perişan hallerdeyiz, merhamet uzaklaştı yöremizden
Hak, hukuk, adalet, sevgi kayboldu, adetimiz, töremizden.
Kurana dogma diyorlar bazısı, ümmetin her şey razısı
Öğrenen yok, öğreten yok İslamı, elif, be Arap yazısı!
Tekrar dua et bizlere ya Resul, kurtar bizi bu zilletten
Allah’ım esirgeme bizden affı, zikr eyleyen bu ümmetten.
Yüzümüz yok, başlar eğik huzurda, layık mıyız ki himmete?
Affetmeyi seversin Sen, af eyle, layık eyle merhamete.
Her sevginin kaynağısın Muhammed, yaratıldık Sen sebebi
Senden sonra peygamber yok ya Resul, elbet sensin en son Nebi.
Gül görünce kokan sensin gönülde, yürek sensin, canda sensin
Sen ışıksın, nurlu Tensin Muhammed, Hakkı bize öğretensin.
Seni övmek haddim değil bağışla, selam selavat sanadır
Kovsan bile kapılardan layığım, bu gönül Aşktan yanadır.
Bayram Leventoğlu
imam
Kutlu Doğum ile ilgili Şiirler için Allah razı olsun
Fetva Meclisi
Kutlu doğum Şiirleri
Ya Muhammed (Sav.)
Uzak ise de, sana fani bedenim.
Her an seninledir sevdalı yüreğim.
Kutlu yoluna ben canım vereyim.
Özlüyorum seni Ya Muhammed. (Sav.)
Unutturamaz seni,ne seneler, ne asırlar,
Geçmiş olsa da aradan nice uzunca yıllar,
Şu garip, gece gündüz, hep adını sayıklar,
Çok özlüyorum seni Ya Muhammed. (Sav.)
Cennet-ül Bakide, yer yok mu bana,
Kül oldum, hasretinle ben yana yana.
Hadim olayım, Medinedeki Ravzana,
Çok özlüyorum seni Ya Muhammed. (Sav.)
Dayanamam, artık ben bu hasrete,
Tut elimden, kabul eyle, ali hizmete,
Ümmetim de bende girem cennete,
Çok özlüyorum seni Ya Muhammed. (Sav.)
Hasretin ateşi yakar, bitirir beni,
Düşlerimde, görsem ne olur seni,
Bulsam haşir günü liva-ul hamd gölgeni,
Çok özlüyorum seni Ya Muhammed. (Sav.)
Şu garibe, maveradan ne olur nazar eyle,
Bak yüzüme bendendi, de de kabul eyle,
Şefaatin ümmetinden günahkâra mı, söyle,
Bende günahkârım, İstiyorum, Ya Muhammed. (Sav.)
Kurtubi
çok güzel Kutlu Doğum Şiirleri
krkmz
kutlu doğum haftası için pano hazırlıyoruz ve şiirler çok işime yaradı
seda
şiirlr çok işime yaradı teşekkür
Hoca
kutlu doğum mevlit kandili şiirleri
Kutlu Doğum Haftası İle İlgili Şiirler
Kutlu Doğum Haftası ile ilgili şiirler ve naatlar…
Kutlu Doğum Haftası Şiirleri 1
En Sevgiliye!
Sin ey nur, içimize sin!
Sensin bize O’ndan esin!
Hiç şüphe yok teksin kesin!
En sevgilisi herkesin!
Mehmet SERTPOLAT – 27.04.2007
Kutlu Doğum Haftası Şiirleri 2
Yâ RasûlAllah, eğer Sen, gelmeseydin âleme,
Güller açmaz, bülbül ötmez, mechûl esmâ Âdem’e
Varlığın mânâsı kalmaz, garkolurda mâteme!
Ay desem nûruna, aydan daha parlaksın Sen.
Su desem, cümle sulardan daha berraksın Sen.
Şaşırıp inci desem, inci de Senden doğuyor.
Sade bir katresi deryâ gibi ırmaksın Sen.
Gül desem, ey yüce mahbûb, terinin damlası o
Neye teşbih edeyim, mahzar-ı levlâksın Sen.
Ey Rauf, anneler evlada dönüp bakmazken,
Bir Rahimsin ki, bütün aleme kundaksın Sen.
Kutlu Doğum Haftası Şiirleri 3
Kaç vakittir sana hasret çeker özlerim.
Her uykuda rüya diye seni gözlerim.
Sevgim sonsuz, lakin kifayetsiz sözlerim.
Himmet eyle ben günahkâra tökezlerim.
Yıllar var ki, dilimde hep senadır adın.
Seni Allah övmüş, bana şereftir yâdın!
Hangi âşık duyuramaz sana feryadın?
Her salât – selamla alevlenir közlerim!
Sen ki yıldızlara güneş, Hakk’a habipsin!
Kalpleri yeniden Rab’ be açan tabipsin!
Ben cemalinden mahrum Üveys, sen sahipsin
Gül yüzün göster, nârınla yanar özlerim!
Teşrifinle müşerref eyle şu garibi!
Her açan gülde seni gören muzdaribi.
Ey ümmetinin eşsiz şefaat sahibi!
Gel sevindir,bak Yakub’a döndü gözlerim!
Mehmet SERTPOLAT
Kutlu Doğum Haftası Şiirleri 4
Senin aşkın yanar bin bir gönülde,
Ateştir Yâ RasulAllah ateştir
Alan senden ışık yıldızdır, aydır
Güneştir Yâ RasulAllah güneştir
Yolun yoldur senin emrin emirdir
Uhud, Hayber güneştir, ay Bedir’dir
Bilirsin ümmetin artık ne birdir
Ne üçtür Yâ RasulAllah ne beştir
Ne gün aşkınla gözler pür-elemdir
Bizim için gün o gündür dem o demdir
Bu âsi ümmetin Türk’tür, Acem’dir
Arap’tır Yâ RasulAllah Habeş’tir
Bu aşk ancak senin aşkınla kaim
Döner Yâ Hak deyip câhil ve âlim
Bu Abdullah arar maksudu dâim
Eriştir Yâ RasulAllah eriştir.
Abdullah Öztemiz Hacıtahiroğlu
Kutlu Doğum Haftası Şiirleri 5
Yıllarca ufkuna bakan gözlerim,
Cemalini ister, canım efendim.
Seni anlatmaktan aciz sözlerim,
Her an erimekte, canım efendim.
Hayat eksenimin sonsuz odaĝı,
Ŏksüz ve yetimlerin sıĝınaĝı,
Sen sabah yıldızlarının ışıĝı,
Sen şefkat elçisi, canım efendim.
Lahuti bir sefer olsa da gitsem…
Kumlara batsam, ayaĝına düşsem,
Gül Ravzan’a varıp kendimden geçsem,
Sen sevda iksiri, canım efendim.
Ay yüzlü, güzel sözlü hem sultanım,
Fedadır can, canan ve bütün varım,
Seninle olmaktır en güzel kararım,
Sen güllerin şahı, canım efendim.
Buzlar erir içimde bitmez savaş,
Gönlümde bir hüzün, gözümde yaş,
Sensizlik içimde kordan bir telaş,
Kalbimin barışı, canım efendim.
Alemlere rahmet rüzgarısın sen,
Kur’an kiliminde en güzel desen,
Benim de rüyama bir defa gelsen,
Can dayanmaz oldu, canım efendim.
Sadullah ÇELİK
Kutlu Doğum Haftası Şiirleri 6
Şefkat Peygamberi Efendim yoktun, vicdanlar sağırdı!
Kapalıydı basiretler ve gözler!
Diri diri kız gömmek ne ağırdı!
İnsan ki hep cehaletten tökezler!
Sen geldin aramıza bir nur doğdu.
Kapandı devri cahiliye birden.
İslam köle pazarlarını kovdu.
Kurtardı çocukları şirkten kirden.
Yetim büyüdüğün için mi bilmem?
Okşar tüm çocukları çok severdin!
Ondandır sana pür dikkat kesilmem!
Çocuk sevgisini bize sen verdin!
Bizlere gönderilen rahmetsin sen!
Ben ki rahmet peygamberiyim derdin!
Övülmüş Muhammed ve Ahmetsin sen!
Tüm çocuklara merhamet ederdin!
İlk örnek sevgin, Hasan’la Hüseyin!
Kâh omzundadır, kâh kucağında.
Onlar ki torun değil, göz bebeğin!
Ana kucağı, dede ocağında.
Her sözün sonsuz rahmettir, yağmur, kar!
Bin dört yüz yıldır yağar kalbimize!
Sözün sevgi pınarı gibi akar:
Merhamet edilmez merhametsize!
Mehmet SERTPOLAT – 07.04.2007
En Güzel Sevgili
Kutlu Doğum Haftası Şiirleri 7
Sözlerin en güzeliyle övüldün, ben seni nasıl öveyim
Allah’ın sevgilisisin, kimim ki seni öylesi seveyim?
Muhtaç değilsin ki kullara Resul, ümmetin sana muhtaçtır
Senin ümmetin olmak ya Muhammed, şereftir, başlarda taçtır.
Sen bürünüp sarınandın Peygamber, seni vahiy titretmişti
Emir aldın çıktın yola, dönmedin, çünkü Allah emretmişti.
Abdullahla Aminenin yetimi, kimsesizlerin kimsesi
Sen İslam’ı anlatırken susardı alemler, dinlerdi sesi.
Allah bizimledir dedin, savaşta nefisleri bile yendin.
Muhammed-ül emindin ki yalnız Allah’a güvendin.
Keşke yanında olsaydım, özlemim asırlara uzanmazdı
Senin hasretinle ömür, yılları yaşamaktan usanmazdı.
Sevgililer sevgilisi Muhammed, Sensin tüm dertlere tabip
Kabul buyur sevgimizi kapına, Alemlere rahmet Habip.
Çok perişan hallerdeyiz, merhamet uzaklaştı yöremizden
Hak, hukuk, adalet, sevgi kayboldu, adetimiz, töremizden.
Kurana dogma diyorlar bazısı, ümmetin her şey razısı
Öğrenen yok, öğreten yok İslamı, elif, be Arap yazısı!
Tekrar dua et bizlere ya Resul, kurtar bizi bu zilletten
Allah’ım esirgeme bizden affı, zikr eyleyen bu ümmetten.
Yüzümüz yok, başlar eğik huzurda, layık mıyız ki himmete?
Affetmeyi seversin Sen, af eyle, layık eyle merhamete.
Her sevginin kaynağısın Muhammed, yaratıldık Sen sebebi
Senden sonra peygamber yok ya Resul, elbet sensin en son Nebi.
Gül görünce kokan sensin gönülde, yürek sensin, canda sensin
Sen ışıksın, nurlu Tensin Muhammed, Hakkı bize öğretensin.
Seni övmek haddim değil bağışla, selam selavat sanadır
Kovsan bile kapılardan layığım, bu gönül Aşktan yanadır.
Bayram Leventoğlu
Kırık Mızrab Ya Muhammed (s.a.v)
Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi,
Ey Yetimler Yetimi,
Ey Geribler Garibi,
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi…
Nerde kaldın Ey Rasul,
Nerde kaldın Ey Nebi.
Günler ne günlerdi Ya Muhammed
Çağlar ne çağlardı?
Daha dünyaya gelmeden,
Mü’minlerin vardı.
Ve bir gün ki gaflet,
Ö,Çöller kadardı,
Halime’nin kucağında,
Abdullah’ın yetimi,
Amine’nin emaneti ağlardı!
Hatice’nin goncası
Aişe’nin gülüydü,
Ümmetinin göz bebeği,
Göklerin Rasulüydün
Elçi geldin,elçiler gönderdin,
Ruhunu Allah’a
Elini ümmetine verdin
Beçiğin, yurdun yuvan…
Mekke de bunalırsan
Medine’ye göçerdin
Vicdanlar sakat çıkmadan,
Ya Muhammed yarına
İyiliklerle gel, güzelliklerle gel,
Adem oğullarına!
Gel Ey Muhammed bahardır.
Dudaklar ardına saklı, aminlerimiz vardır,
Hac’dan döner gibi gel, Miraç’dan iner gibi gel,
Bekliyoruz yıllardır.
Arif Nihat Asya
@hmet
Kutlu Doğum Şiiri
Hz. Yusuf (as) kardeşleri tarafından kuyuya atılır.
Yolda geçen bir kervan Yusuf’u kuyudan çıkarır ve Mısır’a götürür.
Mısır’da köle pazarına çıkarılır…
Yusuf’un güzelliği dillere destan…
Yusuf’u orada satmak isterler…
Yusuf’un satıldığını duyan koşuverir pazara…
Bu arada acuze bir kadın da yola koyulur…
Bohçasında birkaç parça eşya ile…
Kendisini görenler şaşırırlar…
Biraz da küçümserler zavallı kadıncağızı…
Ey acuze kadın! Nereye böyle? diye sorarlar…
Kadıncağız,:
Duydum ki Yusuf satılıyormuş…
Ona talib olmaya gidiyorum demiş.
Hey zavallı acuze, sen ne cüretle Yusuf’a sahip olmak istersin…
Hani bohçanda ne var…
Bunlarla mı Yusuf’a sahip olacağını mı düşünürsün derler.
Acuze kadın:
Evet biliyorum…
Bohçamda Yusuf’a sahip olacak kadar bir sermayem yok.
Ama istedim ki benim de Yusuf’un güzelliğini fark edenlerden olduğumu, herkes bilsin der.
Nisan ayı rahmet ayıdır…
Bu rahmet iki cihetledir.
Nisan yağmurları, kırkikindi yağmurları cihetiyle…
Ve asıl önemli olan ciheti, Efendiler Efendisinin bu ayda doğmuş olması itibariyle…
Nisan ayı KUTLU DOĞUM ayıdır.
Bu ayların tarih boyunca rahmetle, yağmurla özdeşleşmesi bundan olsa gerek…
Neden bir haziran, bir ocak, bir şubat rahmetle özdeşleşmemiş de bu ay özdeşleşmiş acaba…
İnsanlık, sadece inananlar değil bütün bir dünya O NUR’a Muhtaçtı…
Ve halen de muhtaç…
İnsanlık O’nun nuruyla buluşacağı ana kadar; sıkıntılardan, savaşlardan, haksızlıktan beri olamayacaklardır…
Emniyet ve huzur ancak Emin insanların bulunduğu bir dünyada olur.
O Muhammedül Emin idi…
O’nun nurunun girdiği bir yerde haksızlık, savaş, emanete ihanet, yalan, hırsızlık, kin, adavet… olmaz..
Bazıları sadece O’nu mabede, camiye, kişinin vicdanına, bir bölgeye, kesime hapsetmek isteseler de, O her yerdedir, her yerde olmalıdır…
Evrensel bir peygamberi belli zümre ve bölgeye hapsetmek en büyük haksızlık ve gaflettir…
O bir güneştir…
Kimin haddine güneşe karşı ambargo uygulamak…
O insanlık için hava, oksijendir…
Kimin haddine ki O’nu bazılarından alıkoysunlar…
Engel olmak isteyen yok mudur? Olmayacak mı?
Elbette vardı, varlar, var olacaklar…
Ama bu sağlıklı bir aklın yolu değildir…
Her toplum da cani, deli akılsızlar olabilir…
Ya Rab içimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak mı edeceksin. Sen bizi helak etme Kurandan ilham alarak yaptığımız bir dua değil mi zaten…
Bu ay isterim ki ben de acuze kadın gibi hareket edeyim…
O’nu sevdiğimizi ve O’na müştak olduğumuzu ilan etme adına bu ayda hep O’ndan bahsedeyim…
Yoksa O’nu anlatmak ne haddimize…
Salat u selam getirmeye vesile olayım…
İsterim ki, siz değerli okurlarım da O’nun isminin her geçtiği yerde salatu selam getirsin…
İnşAllah O yüce ruh da bu selamımızı cevapsız bırakmaz…
Bu ay KUTLU DOĞUM ayı…
Kainatın NUR’a gark olduğu ay…
Ve bizim bir kere daha ahd-ü peymanımızı, Ona olan sevgimizi gözden geçirme ayı…
Hakkı Yiğit
Fetva Meclisi
Kutlu doğum şiirleri gerçekten çok güzel olmuş
Kutlu Doğum Haftası İle İlgili Güzel Şiirler
Benim Peygamberim
Alemlere rahmet olarak gönderdi,
Yaratmazdı sen olmasaydın felekleri,
Sen içimizdeyken azap etmezdi,
Benim peygamberim çok güzeldi.
İman edenler için bir rahmetti,
Aslı nur, cismin ademdi,
Bizlere nur saçan bir kandildi,
Benim peygamberim çok güzeldi.
Üstün ve çok merhametli,
Yüzünde azamet ve hakimiyeti;
İnsanlık aleminin en şereflisi,
Benim peygamberim çok güzeldi.
Bütün varlıkların en yücesi,
Alemlerin göz bebeği,
Yaratılmışların en güzeli,
Benim peygamberim çok güzeldi.
Cismani suretlerin en mükemmeli,
O göz kamaştırıcı güzelliği,
Kalblerin cilası tek sahibi,
Benim peygamberim çok güzeldi.
Bedenlerin şifası ve afiyeti,
Gözlerimizin nuru kamer ışığı,
İnsanları kurtarmaktı emeli,
Benim peygamberim çok güzeldi.
(10/05/2006)
Ramazan Çağlar
Muhammed’i Çok Özledim
Muhammed’i çok özledim
Ciğerlerim pare, pare
Şol canımdan çok istedim
Yollar, götür beni yâre
Günüm gecem selâvattır
Ne huzurdur, ne rahattır
İstediğim şefâattır.
Yâr Muhammed, cana çare.
Irmak olsam, yâre aksam
Ravzasına, nasıl baksam
Şol gönlümü, bile yaksam
Kapanmıyor, canda yare.
Ümmetinim, şerefim çok
Gelmelere dermanım yok
Bir hasret ki, saplandı ok
Sırat üzre, düştüm nare.
Derdim elbet, Kabe ve Hac
Muhammed’e aşkım ilaç
Hasretinden düştüm bîlaç
Çöllerdeyim, hem avare.
Hak aşkına ömür versem
Muhammed’i bir kez görsem
Eşiğinde bile ölsem,
Yalvar, yakar, ben bîçare.
Aşk var ise, Sen sebebi
Habibullah, en son nebi
Selindeyim, coştu debi
Şefâat kıl, sitemkâre.
Bayram LEVENTOĞLU
Peygamberimiz Hz. Muhammed
Abdullah ve Amine’den olma
Allah’ın Resulü Hz. Muhammed.
Beşyüzyetmişbir de doğma
Allah’ın Resulü Hz. Muhammed.
Hak dini Íslâmı kurdu
Dünya’yı berekete boğdu
Kardeşliği, dostluğu yaydı
Allah’ın Resulü Hz. Muhammed.
Dört Peygambere dört kitap indi
Davut’a Zebur, Musa’ya Tevrat
Ísa’ya Íncil, son Peygambere ise Kur’an
Allah’ın Resulü Hz. Muhammed.
Peygamber soyundan dört halife
Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali
Adalet, sabır tüm mevlanın malı
Allah’ın Resulü Hz. Muhammed.
Mekke’den Medine’ye yürüdü.
Altıyüzotuziki de gözünü yumdu
Müslümanlara Kâbe’yi kutsal kıldı
Allah’ın Resulü Hz. Muhammed.
Mustafa Toga
Nurlu Peygamberimiz
‘İnsanlığın son kurtarıcısı efendimizin doğum günü anısına’
Senin için yaratıldı bu kâinat,
Selâm verdi; melekler, semâvat,
Şefâat eyle ümmetine ey Resûl!
Dökülüyor dudaklarımızdan salâvat…
Hep ümmetine rehberlik ettin,
Yüce Allah’ın yoluna sevk ettin
Şefâat eyle ümmetine ey Resûl!
Kalbimizi, ruhumuzu sen serinlettin…
Cennet ile müjdeledin müminleri
Ateş ile korkuttun münkirleri,
Şefâat eyle ümmetine ey Resûl!
Seni arzular hakikat erleri…
Mübarek dilinden okudun Yüce Kur’ân’ı,
Aydınlattın; ufukları, bütün cihanı,
Şefâat eyle ümmetine ey Resûl!
Senin yoluna verelim bu canı…
Zekayi Şahin
Bir Gece
Ondört asır evvel, yine bir böyle geceydi,
Kumdan, ayın ondördü; bir öksüz çıkıverdi!
Lakin, o ne hüsrandı ki hissetmedi gözler;
Kaç bin senedir, halbuki, bekleşmedelerdi!
Nerden görecekler? Göremezlerdi tabii,
Bir kerre, zuhut ettiği çöl en sapa yerdi;
Bir kerre de, ma’mure-i dünya, o zamanlar,
Buhranlar içindeydi, bugünden de beterdi.
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
Fevza bütün afakını sarmıştı zeminin,
Salgındı, bugün Şark’ı yıkan, tefrika derdi
Derken, büyümüş, kırkına gelmişti ki öksüz,
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!
Bir nefhada insanlığı kurtardı o ma’sum,
Bır hamlede kayserleri, kisraları serdi!
Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı, dirildi;
Zulmün ki, zeval aklına gelmezdi, geberdi!
Alemlere, rahmetti, evet şer’-i mübini,
Şehbalini adl isteyenin yurduna gerdi.
Dünya neye sahipse, onun vergisidir hep;
Medyun ona cemiyetti, medyun ona ferdi.
Medyundur o mas’uma bütün bir beşeriyyet…
Ya Rab, bizi mahşerde bu ikrar ile haşret.
Mehmet Akif Ersoy
Kutlu Doğum Haftası Şiirleri 1
Sin ey nur, içimize sin!
Sensin bize O’ndan esin!
Hiç şüphe yok teksin kesin!
En sevgilisi herkesin!
Mehmet SERTPOLAT – 27.04.2007
Kutlu Doğum Haftası Şiirleri 2
Yâ RasûlAllah, eğer Sen, gelmeseydin âleme,
Güller açmaz, bülbül ötmez, mechûl esmâ Âdem’e
Varlığın mânâsı kalmaz, garkolurda mâteme!
Ay desem nûruna, aydan daha parlaksın Sen.
Su desem, cümle sulardan daha berraksın Sen.
Şaşırıp inci desem, inci de Senden doğuyor.
Sade bir katresi deryâ gibi ırmaksın Sen.
Gül desem, ey yüce mahbûb, terinin damlası o
Neye teşbih edeyim, mahzar-ı levlâksın Sen.
Ey Rauf, anneler evlada dönüp bakmazken,
Bir Rahimsin ki, bütün aleme kundaksın Sen.
Kutlu Doğum Haftası Şiirleri 3
Kaç vakittir sana hasret çeker özlerim.
Her uykuda rüya diye seni gözlerim.
Sevgim sonsuz, lakin kifayetsiz sözlerim.
Himmet eyle ben günahkâra tökezlerim.
Yıllar var ki, dilimde hep senadır adın.
Seni Allah övmüş, bana şereftir yâdın!
Hangi âşık duyuramaz sana feryadın?
Her salât – selamla alevlenir közlerim!
Sen ki yıldızlara güneş, Hakk’a habipsin!
Kalpleri yeniden Rab’ be açan tabipsin!
Ben cemalinden mahrum Üveys, sen sahipsin
Gül yüzün göster, nârınla yanar özlerim!
Teşrifinle müşerref eyle şu garibi!
Her açan gülde seni gören muzdaribi.
Ey ümmetinin eşsiz şefaat sahibi!
Gel sevindir,bak Yakub’a döndü gözlerim!
Mehmet SERTPOLAT
Kutlu Doğum Haftası Şiirleri 4
Senin aşkın yanar bin bir gönülde,
Ateştir Yâ RasulAllah ateştir
Alan senden ışık yıldızdır, aydır
Güneştir Yâ RasulAllah güneştir
Yolun yoldur senin emrin emirdir
Uhud, Hayber güneştir, ay Bedir’dir
Bilirsin ümmetin artık ne birdir
Ne üçtür Yâ RasulAllah ne beştir
Ne gün aşkınla gözler pür-elemdir
Bizim için gün o gündür dem o demdir
Bu âsi ümmetin Türk’tür, Acem’dir
Arap’tır Yâ RasulAllah Habeş’tir
Bu aşk ancak senin aşkınla kaim
Döner Yâ Hak deyip câhil ve âlim
Bu Abdullah arar maksudu dâim
Eriştir Yâ RasulAllah eriştir.
Abdullah Öztemiz Hacıtahiroğlu
Kutlu Doğum Haftası Şiirleri 5
Yıllarca ufkuna bakan gözlerim,
Cemalini ister, canım efendim.
Seni anlatmaktan aciz sözlerim,
Her an erimekte, canım efendim.
Hayat eksenimin sonsuz odaĝı,
Ŏksüz ve yetimlerin sıĝınaĝı,
Sen sabah yıldızlarının ışıĝı,
Sen şefkat elçisi, canım efendim.
Lahuti bir sefer olsa da gitsem…
Kumlara batsam, ayaĝına düşsem,
Gül Ravzan’a varıp kendimden geçsem,
Sen sevda iksiri, canım efendim.
Ay yüzlü, güzel sözlü hem sultanım,
Fedadır can, canan ve bütün varım,
Seninle olmaktır en güzel kararım,
Sen güllerin şahı, canım efendim.
Buzlar erir içimde bitmez savaş,
Gönlümde bir hüzün, gözümde yaş,
Sensizlik içimde kordan bir telaş,
Kalbimin barışı, canım efendim.
Alemlere rahmet rüzgarısın sen,
Kur’an kiliminde en güzel desen,
Benim de rüyama bir defa gelsen,
Can dayanmaz oldu, canım efendim.
Sadullah ÇELİK
Kutlu Doğum Haftası Şiirleri 6
Şefkat Peygamberi Efendim yoktun, vicdanlar sağırdı!
Kapalıydı basiretler ve gözler!
Diri diri kız gömmek ne ağırdı!
İnsan ki hep cehaletten tökezler!
Sen geldin aramıza bir nur doğdu.
Kapandı devri cahiliye birden.
İslam köle pazarlarını kovdu.
Kurtardı çocukları şirkten kirden.
Yetim büyüdüğün için mi bilmem?
Okşar tüm çocukları çok severdin!
Ondandır sana pür dikkat kesilmem!
Çocuk sevgisini bize sen verdin!
Bizlere gönderilen rahmetsin sen!
Ben ki rahmet peygamberiyim derdin!
Övülmüş Muhammed ve Ahmetsin sen!
Tüm çocuklara merhamet ederdin!
İlk örnek sevgin, Hasan’la Hüseyin!
Kâh omzundadır, kâh kucağında.
Onlar ki torun değil, göz bebeğin!
Ana kucağı, dede ocağında.
Her sözün sonsuz rahmettir, yağmur, kar!
Bin dört yüz yıldır yağar kalbimize!
Sözün sevgi pınarı gibi akar:
Merhamet edilmez merhametsize!
Mehmet SERTPOLAT – 07.04.2007
Yazının Devamı yok
kutlu doğum şiirleri, kutlu doğum ile ilgili şiirler, kutlu dogum siirleri