Eşimle Nasıl Geçinebilirim?

Eşimle Nasıl Geçinebilirim?

Kayıtsız Üye
Sa ben 27 yasında bir bayanım. 8 aydır evliyim. Evliliğimin başından beri eşimle sürekli tartışıyoruz. Eşimden fiziksel ve psikolojik şiddet görüyorum
Ailemden uzakta yaşıyorum. Yapayalnızım. İlk zamanlar eşim dövdükten sonra pişmanlar olup yeminler edip yapmayacağım diyordu. Şimdi artık sen hak ettinlere bağladı. Ruhun daralıyor. Kavgadan sonra hep beni suçluyor. Sürekli suçlanmakta ruhumu zedeliyor artık. Çok aşırı inatlaşabilen biri . Benim de doğrularımın aynı olmasını istiyor. Ve en çok ta canımı acıtan şey kavgadan sonra hemen hiçbir şey olmamış gibi davranması benimde öyle davranmamı istemesi. Bende kırgınlığım geçmediği için bir şey olmamış gibi davranamıyorum. Bu seferde ben yıkıcı olduğuma dair ağır sözler ve sonunda tekrar vurmalar oluyor. Önceleri tekrar huzursuzluk çıkmasın diye aramız düzelsin diye içimden gelmese bile kendimi zorlayarak bir şey olmamış gibi davranabiliyordum.ama sonra kendime kızgımlıklarım öfkelerim artmaya başladı.her seferinde böyle oluyor değişen bir şey yok diye. Eşim kavgadan sonra evi terk etmeye kalkabilen biri durdurun ben oluyorum. Durduruncada hakaret duyuyorum gene yapıştın bana gibi ve daha ağır sözler. En son kavgada talak vermeye kalktı. Ailede bir tek ablası biliyor sorunları çözüm bulamadı oda. Kendi ailemi anlatsam tam tersi olaylar büyüyecek. Bana yardım edin ne yapabilirim. Psikolojim de çok kötü. İyi değilim. İsimsiz paylaşın lütfen


Yorum: Eşimle Nasıl Geçinebilirim?

Omer Faruk
Güzel kızım,

Allah sabrını artırsın. Ancak genellikle derdini anlatan sonuçları anlatır. Ama sebeplerini anlatmaz. Sebeplerini anlatmak tabii ki şiddeti haklı çıkarmaz ancak şiddetin kaynağını bilmemizi sağlar. Eğer şiddetin kaynağını bilmezsek size sihirli bir dua sunarak dertlerinize çare olamayız. Rasulullah bile eşleriyle Kur’an’ın ifadesiyle problem yaşamıştır. O’nun yaptığı bir süre ayrı kalmak olmuştur. Bazen birbirinize nefes aldırmayı deneyin.

Kadınlar çok konuşmaya meyilli, erkekler ise az konuşmaya meyillidir. Bunu dengelemek gerekir. Sizlere tavsiyem; eşiniz de islamı yaşayan bir delikanlı ise haftada bir günü ve o günde özel bir saati yalnızca birbirinize ayırmanızdır. Problemlerinizi yalnızca o gün o saatte dile getireceğinize dair birbirinize söz verin. O günün dışında çok büyük problem de olsa aklınızda tutun, bir yere yazın ama asla dile getirip tepki göstermeyin.

Bu tavsiyem geçim arayanlar içindir. Ancak eşini döven erkek, kendini ifade edemeyen, anlaşılmadığını hisseden köşeye sıkışmış kedi gibidir. Az önce söylediğim gibi bu şiddeti mazur göstermez ama bu tavrının sebepleri vardır. Kadınlar genellikle annelerinden öğrendikleri "eş rolünü" oynarlar. Bu rol de maalesef tipik "evin hakimi benim, ev hakkında herşeyi ben bilirim" tavrıdır. Şüphesiz kadınlar evde daha çok bulundukları için odada, mutfakta, banyoda ne yapılacağını daha iyi bilirler. Ama bilmedikleri bir şey var, eşleri de aynı evde yaşıyor ve onun da insan olarak beğenileri var.

Mesela, Türk erkeği neden bulaşık yıkamaz? Çünkü Türk kadını erkeğin bulaşık yıkamasını beğenmez. Neden evi süpürüp, silmez. Çünkü Türk kadını erkeğin süpürdüğünü, sildiğini bir daha siler süpürür. Bu da erkeği ev işinden soğuttuğu gibi eşine karşı da aciz düşmüşlüğün hissiyle öfkelendirir.

Bu saydıklarım sende olduğu için saymıyorum. Eğer erkek olarak eşin şikayetçi olsaydı ona da erkeklerin ne gibi hataları olduğunu anlatacaktım. Eğer sebepler konusunda bilgi verirsen, ya da sen de anlayamadıysan anladıktan sonra burada paylaşırsan daha açıklayıcı rehberlik yapabilirim.

Rabbim evinize selamet versin. Ama gayret olmadan yemek olmaz. Allah’a emanet ol güzel kızım….


Yorum: Eşimle Nasıl Geçinebilirim?

seyit gazi
tecrübeli büyüklerimiz varken benim yazmam cahilce olacak ama madem ömer faruk ağabey açmış kapıyı, ilk başta yazmaktan geri durduğum bu hususda bir kaç şey yazmak istedim.

öncelikle burada yazılan şeyler sizi kınayıcı veya yargilayıcı nitelikte olmayacaktır. birisi birisine borcunu ödeyemediği zaman; borçluya gelinir imkanın olunca ilk fırsatta borcunu öde insanları mağdur etme denir, alacaklıya gelinir sende idare et denir. bu ve benzer hususlarda; ortadan konuşmak, doğruyu konuşmak, hakkı konuşmak pek isabetli olmaz.

bazen çoğu şey çok basit bir düşüncenin veya bir sebebin altında yatar ve biz bunun hiçbir zaman farkında bile olmayız. hatta izini dahi bulsak, bunun nedenini ne kendimize ne karşımızdakine soramayız bile.ve kendi beynimiz içindeki düşüncelerle ve cevaplarla yaşarız. bu da bir sonuç gerçi ama eşinizin sizi dövdüğünden bahsetmişiniz; mesela basit bir soru, bana neden vuruyorsun sorusunu sormak aklınıza bile gelmez ve buna cevap vermesi de zordur. örnek vermek amacıyla dile getirdim bunu sormanızı tavsiye de etmiyorum çünkü benim bu soruyu sorma biçiminden verdiğim örnek, ses tonunda ve niyetinde gizli, sadece öğrenmek maksadıyla sorulan bir soru; üstün gelmek, karşındakinin hatasını dikte etmek maksadıyla sorulan bir soru değil. tabi verilebilecek cevaplar; başka türlü kurtulamıyorum, başka türlü derdimi anlatamıyorum, başka türlü altta kalıyorum cevapları olabilir. ki bunlar bile sonucun sonucu, bir şeyin sebebi hiç aklınıza gelmeyecek çok basit bir şey olabiliyor. bakmayın kadınlar her zaman erkeklere galipdir. bir keresinde bir kadın kendisine bir erkeğin çok dürüst davrandığını söylemişti, bende seni hiç umursamıyordur, kaybedecek bir şeyim yok diyordur da ondandır demiştim. çünkü bir erkek bir kadını sevse özlese demiyorum, aklının bir kenarında dahi tutsa kıvırmaya başlar. sonunda da mağlub olur. tabi bu dürüstlük evliliğin ilerlemesiyle yerine oturur veya bir insan hakikaten doğru sözlü birisi de olabilir. ben düşünüyorum ileride eşim bana beni özlüyor musun diye sorsa; haşa Allah mısın sen, benim işim gücüm yok, seni mi tesbih edip anıp durcam diyesim var. şöylede bir durum olabiliyor bir erkek yalnız kalmak istediği zaman bu o anlık bir durum olabiliyor, kadınlar ise bunu genel bir durum sanıp yaklaşacam derken karşısındakini dahada itebiliyor. tabi çok da boş bırakmamak lazım. bu durum insanlara göre farklılık gösterebilir bu hususda da tecrübeli büyüklerin sözlerine itibar etmenizde fayda var. ben insanların anlaşmak üzere yaratıldığını düşünüyorum. hele erkekle kadın zaten birbiriyle anlaşsın diye yaratılmış. hiçbir şey yapmalarına konuşmalarına bile gerek yok. esas erkekle kadın konuştukları zaman birbirlerinden uzaklaşıyorlar. erkekle kadının anlaşmaması için çok şey bilmesi çok şey düşünmesi çok şey konuşması lazım. algıların düşünme biçimlerinin bu kadar bozulduğu bir dönemde, biz konuşmayı beceremiyoruz. abdullah ibn abbas ra olması lazım, efendimiz asv ın amcasının oğlu, ümmetin müfessiri; yaşlandığı bir vakit bir su birikintisi görür, saçını başını tarayınca yanındakiler güler: ya ibni abbas kaç yaşına geldin ilim ehlisin sende mi derler. öyle demeyin evde karım bekliyor bende onu böyle görmek isterim der.

eşinizin inatlaştığından bahsetmişiniz… bir insan tek başına ne kadar inatlaşabilir ki ? herkesin çeşitli şikayetleri olabiliyor aslında ben evli insanların, birbirlerinin ya aynıları ya da tamamlayıcıları olduklarını ve hiç farkında bile olmadıklarını düşünüyorum. sadece bazı konularda biri, bazı konularda diğeri diş geçiremiyor o kadar.

açıkcası ben kadınların mal olduklarını düşünüyorum… inatlar aksiler şirinler filan… bunun çözümünü de nasıl buldum. kadının hududunu çizecen, kadına kavi duracan. sonrasında bırak bir kenarda otursun. çünkü aklınız aklımıza girdi mi hakkınızdan gelemiyoruz. bir kenarda inatlaşsın aksilik yapsın kapris yapsın şımarsın takmayayım ama takmadığı da belli etmeyeyim çünkü daha da manyaklaşırlar diyorum. bütün bunların neticesinde de içimden de ne şirin şey diyeyim güleyim diyorum ama içimden, dışımdan gülersem de sıkıntı. yav bacım altmış yaşınızdaki bile bir şey giyiyor çocuk gibi sağına soluna kelebekti onu bunu dikiyor gülmeyecende ne yapacan, değişik değişik hareketler. benim zihnimde de bu durum neye karşılık geliyor biliyor musunuz; kadını ne doğrultacam diye uğraşıp kıracan, ne de kendi haline bırakıp eğriltecen. bu durum tersten kadınlar içinde geçerli olabilir… bakarlar kocalarına; ellerinden bir şey gelmez geliyor derler, bir akrabasıyla arkadaşıyla otursa; dinden diyanetten konuşsa, kime üflüyon evdeki halini biliyoruz dersiniz; tarihdi osmanlıydı cumhuriyetti siyasetti konuşsa, hep bunları konuşuyor dersiniz; havadan sudan konuşsa, boş boş hep aynı şeyleri konuşuyor dersiniz; bir şey konuşmasa bir şeyden anlamıyor dersiniz. boşverin gitsin gönlünüzü yuvanızı eğlemeye, dininizi mukim tutmaya bakın.

hele yeni zellandaya üzüldüğünüzde beraber üzülüyorsanız, yatın kalkın dua edin. daha ne anlaşacan anlaşmak budur.

en son biri artık evli insanlara da mı akıl veriyorsun aferin sana demişti. hakkınızı da helal edin ukalalık olsun diye yazmadım. başta da dediğim üzere burada yazılan hiçbir şey sizin kınanmanız anlamına gelmiyor. içlerinden bir kelime tutar tutar. hiçbirini değerlendirme kınama yargılama olarak almayınız.

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();