Eşimi Kaybettim
Deryaz2
Selamüm aleyküm. Üç ay önce eşimi kaybettim. O kadar sağlıklı aklı başında edepli adaplı bir insandıki eşim anlatmakla bitiremem. 49 yaşındaydı. 10 gün içinde bişeyler oldu. Ben eşinin ğzerine çok kuran okudum kendiside okudu. Üç harflerin suresini okudum suyunu içirdim. O gece perşembe gecesiydi. Beni uykudan uyandırdı çatıda birileri var kalk korkma diye. Sonra perde oynuyo dedi. Çok feciydi bende korktum. Gece hastaneye götürdük iğne felan yaptılar sonra kaman da bir hoca var ona götürdük vesvese yapmış dedi. Muska verdi. İki gün sonra kahvaltı yaptık evde salonda çay içiyorduk. Çayını yarım bıraktı bana dönüp bakmadan salondan çıktı beş saniye sonra bir ses adam düştü diye bağrışlara çıktımki eşim 6.kattan aşağı atmış kendini. Yanına koştum gözünden yaşlar süzülüyordu. Ve suratı sanki bir bebek gibiydi. Orada vefat etti. Hiçbir maddi manevi sorunumuz yoktu. Birbirimizi çok seviyorduk. Rabbim bizi ahiretinde buluşturacak inşAllah. Tek hayalim bu. Vefatından sonra hocalara baktırdık hepside üç harfler hemde hristiyan olanlarına karışmış dediler. Allahın izniyle şehittir dediler. Herkesler rüyalarında çok güzel görüyor. İnşAllah. Hocam asıl sorum şu. Vefatından 15-20 günnsonra biz kabrinin başında kızımla kuran okuyup ağlarken yanımıza az ilerde başka bir defin yapan mezarlık imamı geldi. Bizi teselli etti. Sabır diledi. Eşini ben defnettim dedi. Israr ettim bişey hissettinizmi defnederken diye. Hissettim dedi. Beni kandırmayın dedim. Yemin ettiki hissettim herkeste hissetmeyiz dedi fakat eşinde hissettim dedi o iyi dedi. Aradan yine 15-20 gün zaman geçti başka bir hoca kardeşim kabir başındayken onun yanına gelmiş. Sorular sormuş kardeşine ve oda iyi demiş. Hatta adam gibi adam demiş. Hocam defin sırasında yada sonrasında imamlar götür yada hisseder mi birde sizden duymak istiyorum. Zira zihnim beni çok yoruyor. İnanın çocuklarım ve ben doktor ilaçla duruyoruz. Öyle anlar oluyorki delirme noktasına geliyoruz. Kuran okuyoruz sürekli. Namaz kılıyorum. Ama gönül işte. Öldüğünü kabullenemiyorum. İmamların söyledikleri doğru mudur çünkü yemin etti. Yoksa eşim büyük günaha mı girdi. Allah’a emanet
Yorum: Eşimi Kaybettim
vel Fecr
öncelikle başınız sağolsun.
1.si eşiniz şehit değildir. gerçek şehitlik cihad meydanında Allahın yolu üzere olur.
başka hadislerde örneğin boğulmak gibi, bu ise şehit gibidir meselesidir. yani sevabı şehit derecelerine ulaşabilir
ancak her boğulan böyle değildir. evvela müslüman olması gerekir ve diğer ahvali durumuna göre bu durum değişir.
2.si eşiniz 6.kattan atladı dediniz, iç halini ben bilemem ama eğer kendi iradesiyle atladıysa intihara kadar giden bir mesele, ahiretteki akıbetini Allah teala bilir.
3. mesele kuran okuma meselesi, sizin okuduğunuz kuranı kerimin eşinize ameli olarak bir faydası yok. Aleyhisselatu vesselamın böyle bir uygulaması olmamıştır.
ölmek üzere olan kişiye okunması ayrı birşeydir. yasin süresinin 70.ayetinde kuranın dirilere indirildiği ayetle sabittir. ölüye sadece rahmet okunur tabi müslüman olması kaydıyla.
ölen kişinin amel defteri kapanır, bazı durumlar hariç.
kocanız öldü ve o ameliyle yargılanacak, size düşende kendi amellerinizi düşünüp ahiret gününe hazırlanmanız.
ölüm haktır, kabullenmeyi öğrenmeniz gerekiyor. aleyhisselatu vesellem öldüğünde, hz ömer r.a’da bu durum ağır gelmişti ancak hz ebubekir r.a onunda bir beşer olduğunu ve öleceğini hz ömer r.a bildirince, hz ömer r.a durulmuştu.
yaşadıklarınız kolay olmasada aldatıcı dünya hayatı devam ediyor ve ahiret hayatına hazırlanmamız gerekiyor.
Allah sabır versin.
Yorum: Eşimi Kaybettim
seyit gazi
dünya bizde sıfattır ve yakın olanı niteler, dünya hayatının kullanılması bile aslında ahiret hayatını hatırlatır dolayısıyla bizde hayat son bulmaz, insanlar dünya hayatındaki azıklarıyla ahiret hayatlarına intikal ederler. aslında dünya isminin isim olarak algılanması başlı başına bir çok aldanmanın nedenidir. rabbim merhamet eylesin rahmet eylesin bizde taziye üç gün sürer ancak kocalarını kaybeden hanımlar için bu süre daha uzundur. demek ki bir kadının kocasını kaybetmesi ağır bir acıymış. herhalde yeryüzüne en büyük acının düştüğü gün rasulullah sav in vefad ettiği gündür. hayvanları bile ağlaya ağlaya şehrin bir köşesine çekilmiş, sahabe medine de durmak istememiş, bilal habeşi ra bir daha ezan okuyamamış, ezan okurken eşhedü enne Muhammeden dediği zaman laflar boğazında düğümlenmiş ama hayat devam etmiş ve bize bu mirasın bırakılmasında üstün hizmetler vermişler ve o günden sonra da hayatlarına mücadelelerine gülmelerine eğlenmelerine devam etmişler.
olur tabi bazen cenazelerin ardından insanlarda bir hüsnü zan olur, en doğrusunu Allah avc bilir. bize düşen dua etmek ve hüsnü zan beslemektir. bunu niye söyledim Allah korusun aksi gerçekleşenlerin de karamsarlığa kapılıp suizan beslememesi gerekir ancak dediğiniz gibi bazen böyle vefad edenler hususunda hüsnü zan olur kimse de durduk yere bunu dile getirmez bunu hissedersiniz. fazla da üzerine düşmeyiniz, bu böyledir.
sıkca düşülen bir hatadır insan bir imtihanla karşılaşır ve aksini telkin etmeye kendini zorladıkca aslında bu imtihanla başbaşa kalır. hani korkma aslında kork demektir, korkulacak bir şey var demektir diyorlar ya kendinize leyhtte aleyhtte herhangi bir şey telkin etmeyin. bu durum aksi yönde bir telkin dahi olsa; insanın kendi zihnine aslında korkman gerekiyor düşüncesini aşılar. hoşlanmadığınız düşüncelerin üzerinde fazla durmayın inkar dahi etmeyin aksini kendinize telkin dahi etmeyin kovalayın gitsin.
insanın anne babasını kaybetmesi eşini kaybetmesi çocuğunu kaybetmesi bunlar ağır acılar derler. benzer şekilde bir akrabam genç yaşında eşini kaybetmişti, sizinki gibi herkesde hakkında hüsnüzan beslemişti, bu kimse de hala hayırla yadedilir. teyzem çalıştı çabaladı aradan otuz sene geçti, bugün çocuklarını evlendirdi gayet rahat ve güzel bir aileler. teyzeye sordum eşini bugün kaybetsen daha mı az üzülecektin dedim, maddi veya fiziksel olarak belki daha yorucu oldu ama manevi olarak belki bugün kaybetmen daha ağır olacaktı demiştim. belki kardeşi anne babası yüzünden seninle kavga edecekti, belki çocuklarının okudukları okulları, getirdikleri gelinleri damatları beğenmeyecek, kimbilir neler olabilecekti. belki sana belki çocuklarına belki kendi akrabalarına dargın küs olacaktı. bunlar hayatta olmayan şeyler değil, herkesin başına gelebilecek şeyler. onun için eşinizi yirmi sene sonra kaybetmenizin sizin için daha hayırlı olacağını düşünmeyin. eşlerini altımışında yetmişinde kaybedenler daha çok etkileniyorlar gibi geliyor bana.
Allah rahmet eylesin. artık kızınızın da bu acıdan kurtulması hususunda ona önderlik yapmanızın vakti gelmedi mi ?
Yorum: Eşimi Kaybettim
Omer Faruk
< Üç harflerin suresini okudum suyunu içirdim. >
Kıymetli kardeşim,
Öncelikle kaybınız için başınız sağolsun. Ağır bir acı tahammülü zor. Ama malum dünya bir geçiş diyarı ve sırası gelen geçip gidiyor. Eşinize gelince yazdıklarınızdan O’nu çok sevdiğiniz anlaşılıyor. Ancak İmam olsun, kendinizin CİNLER hakkında inancınız olsun, hiçbirinin İslami temelde yeri yok ve doğru değil.
Eşiniz büyük ihtimal şizofren belirtileri göstermiş ancak teşhisi ve tedavisi gecikmiş. Allah taksiratını affetsin. Akibetini bir tek Allah bilir. Kur’an’da 3 HARFLİ demememiz ve O CİNLERDEN korkmamamız için bu süre indirilmiştir. Çünkü Hz. Peygamber zamanında Mekkeli Müşrikler cinlerden korkar yalnız kaldıklarında o CİNLERİN büyüklerinden, daha büyüklerine sığınırlarmış. Üçkağıtçı hoca (aynen Mekkeli müşreklerin düşüncesi gibi) sizinle ilgili olaya da hristiyan CİNLER diye bir kılıf bulmuş.
Bizim CİNLER alemi ile ilişki kurmamız mümkün değildir. Rasulullah (A.S) gelmezden önce Mekkede de bu cin işleriyle uğraşan o günün üçkağıtçı HOCALARI (!) vardı. Rasulullah geldikten sonra CİN suresi bunu açıklığa kavuşturdu.
Günümüzde cinlerden haber aldığını, evlendiğini, iyileştirdiğini söyleyenler hepsi de yalancıdır, sahtekardır ve ahirette sorguları ağır olacaktır. Bakara Suresi sırf bu işi istismar eden Yahudiler hakkında bilgiler vermektedir.
Rabbim acınızı teskin etsin. Kur’an’ın anlamını okuyarak bilgi edinin böylece daha güzel bir şekilde sükunete ermiş olacaksınız.
ALlah’a emanet olunuz.