Batılı düşünürlerin Efendimiz(sav)hakkında sözleri
elif
Encyclopedia Britannica, (Vol. 12):
Eski zamanlardan birçok incelik bize gösteriyor ki, Muhammed samimi ve dürüst bir insan idi, o samimi ve dürüst olan başka insanların saygısını ve bağlılığını kazanmıştı.
Johann Wolfgang Goethe, (Noten und Abhandlungen zum westlıchen Diwan, WA1,7, 32):
Onu bir peygamber olarak görmek lazım, bir şair olarak değil. Bunun için Kur’an’da ilahi Kanûn olarak görmek lazım, bir insanın kitabı olarak değil…Âlemlerin Efendisi Muhammed.
Hiç kimse Hazret-i Muhammed(sav)’in prensiplerinden daha ileri bir adım atamaz
avrupaya nasip olan bütün başarılara rağmen bizim konulmuş olan bütün kanunlarımız,islam kültürüne nispetle eksiktir.biz avrupa milletleri medeni imkanlarımıza rağmenHazret-i Muhammed(sav)’in son basamağına varmış olduğu merdivenin daha ilk basamağındayız.şüphe yokki;hiç kimse bu yarışta O’nu geçemiyecektir
Michael H. Hart, ( 100 Kişiler: Dünya tarihindeki en etken 100 Kişi, New York: Hart Yay. 1978, S. 33):
Muhammed’i dünya tarihindeki en etken insanlar listesinde ilk başa koymam, bazı okuyucuları şaşırtabilir, hatta bazıları bunu sorgulayabilir. Ama o tarihte tek insan olarak hem dünyevi hem dini acıdan büyük etki yapabilmiştir.
Annemarie Schimmel (Mystical Dimensions of İslam, 1995):
Peygamberin samimiyetini ve çok derin olan dini halini araştıran en yeni araştırmalar dahi kendisine taraftarları açısından gösterilen mistik aşk hususunda cevap verememektedir. Allahın araçı olduğuna bu denli sıkı inanan bir peygamberin, ibadet hususunda hakikaten çok ileri olduğuna inanabiliriz. Çünkü bu ibadet ile, kendisini göndermiş olan Allah’ın, yakınlığını hiç durmadan hissedebiliyordu.
Lamartine (Paris 1854):
Düşünür, hatib, havari, kanun koyucu, mücadeleci, fikirleri feth eden, rasyonel inançları onaran, resimlere ve putlara tapmaya son veren, yirmi tane dünyevi devletin kurucusu olan ve bir tane manevi devlet kuran işte bu Muhammed’tir. Bir insanın büyüklüğünü tespit edebilmek için kullanılan bütün kıstaslara göre Muhammed’ten başka birisinin hiç daha büyük olabileceğini düşünebilirmiyiz?
T. George Bernanrd Shaw (Singapur 1036):
Ben o’nu inceledim o mübarek insan benim görüşüme göre bir yalancı peygamberden çok uzaktır, o’nu insanlığın kurtarıcısı olarak adlandırmak lazım. Ben inanıyorum ki o moderin dünya’nın egemenliğini elde etse, o problemleri o şekil çözer ki dünyanın çok ihtiyaç duyduğu barış ve saadeti getirir. Ben gelecekte avrupanın Muhammed’in inancını kabûl edeceğini görüyorum, tıpkı bugün ki avrupa o’nun inancını kabûl etmeye başladığı gibi.
K.S. Ramakrishna Rao ( Muhammed, İslam’ın Peygamberi ):
Muhammed’in bütün kişiliğini anlayabilmek güçtür. Ançak bazı hususlarını anlayabiliriz. Ne kadar ders verici olan dramatik olaylar. Bakıyoruz peygamber olan Muhammed, mücadele eden Muhammed, tüccar olan Muhammed, devlet adamı olan Muhammed, hatib olan Muhammed, reform edici olan Muhammed, öksüzleri kuçaklayan Muhammed, köleleri koruyan Muhammed, kadınları kurtaran Muhammed, hakim olan Muhammed, mukaddes olan Muhammed. İnsanoğlunun bütün hayat alanındaki göstermiş olduğu bütün bu müthiş roller o’nun bir kahraman olduğunu gösterir.
W. Thomas Carlyle ( Kahramanlar ve Kahramanlara Tapmak )
…bir insan tek başına 20 seneden az bir zaman içinde, nasıl olur da birbirleri ile savaşan kabileleri ve yörük olarak gezen bedevileri, kuvvetli ve cağdaş bir topluluğa kenetleyebilir?
W. Montgomery Watt ( Muhammad in Mecca, 1953 ):
İnancı uğruna baskılara sabır etmesi, yüksek derece karekterli insanların, o’na inanıp o’na lider olarak bakmaları, ve neticede ulaşmış olduğu başarı bütün bunlar o’nun tam bir emin insan olduğunu gösterir. Muhammedin bir dolandırıcı olduğunu zan etmek, problem cözeceğine daha çok problem getirir. Bunun yanında söylemek gerekir ki batı tarihi büyük şahışları değerlendirirken hiç bir sahışa bu kadar az takdir göstermiştir…O’nun için, biz o’nu hakikaten anlayabilmemiz için, Muhammed’e içtenlikle ve samimi bir şekilde saygımızı göstermemiz lazım.
RVC Bodley ( The Messenger, 1946 ):
O sadeliği seven bir adam, fakat gönlünde ümmetinin hayrını gözeten büyük bir şahıs idi, maneviyat’dan güç alıp, hareketlerini son derece mantıklı bir şekilde planlayan idi…Muhammed yaşadığı toplumda kendisini huzurlu hissetmiştir. O evli idi, ve çoçukları vardı. O ata iyi binebiliyor, kendi ayakkabılarını yapıyor ve kıyafetini kendi yamayabiliyor idi. İnce bir mizah anlayışına da sahip idi. O kendisinin bir lider olduğunu bildiği halde, hiç bir zaman kendini beğenmişliğe kapılmamıştır. O, köleler ile beraber yemek yemeğe veya hurmalarını bir fakir ile paylaşmayı da çok görmez idi.
Maxime Rodinson ( Mahomet, 1971 ):
Muhammed dini bir dahi, müthiş bir sıyasi düşünür ve insan olarak, senin benim gibi idi. Dindar olan bir insanı ve o’nun mesajını anlamak isteyen her insan o’nun hareketlerindeki dini olmayan amaçlarından ve yaptıklarının neticelerinden çok şeyler öğrenebilir. Ama o’nu daha çok tarihi bir şahış olarak değerlendirenler, o’nu bu büyüklüğü kazandıran nizam hakkında, ve tabii ki nizamın kendisi hakkında düşünmelidir.
( shebol)
1927 hukuk kongresi başkanı
Hazret-i Muhammed(sav)’in insan olması itibariyle,bütün insanlık muhakkak iftihar eder.
çünkü O’zat ümmi olmasıyla beraber,on üç asır evvel öyle kanunlar ve esaslar getirmiştir ki;biz avrupalılar ikibin sene sonra O’nun kıymetine ve hakikatine yetişsek en mes’ud en saadetli nesiller oluruz.
Cevap: Batılı düşünürlerin Efendimiz(sav)hakkında sözleri
@hmet
< “…bir insan tek başına 20 seneden az bir zaman içinde, nasıl olur da birbirleri ile savaşan kabileleri ve yörük olarak gezen bedevileri, kuvvetli ve cağdaş bir topluluğa kenetleyebilir?” >
tabiki vahiyle/Allah desteğiyle
güzel bir konu Allah razı olsun elif
Yanıt: Batılı düşünürlerin Efendimiz(sav)hakkında sözleri
eLit
T. George Bernanrd Shaw (Singapur 1036):
Ben inanıyorum ki o moderin dünya’nın egemenliğini elde etse, o problemleri o şekil çözer ki dünyanın çok ihtiyaç duyduğu barış ve saadeti getirir. Ben gelecekte avrupanın Muhammed’in inancını kabûl edeceğini görüyorum, tıpkı bugün ki avrupa o’nun inancını kabûl etmeye başladığı gibi.”
Evet Allah’ın izniyle bu hep böyle olacak.
Soru: Batılı düşünürlerin Efendimiz(sav)hakkında sözleri
esin-ti
“Bunu söylemek ne kadar tuhaf olsa da benim için Muhammedilik . Haça tapmaktan (Hıristiyanlık’tan) mukayese edilemeyecek kadar yüksekte duruyor.Eğer insan , seçme hakkına sahip olsaydı , aklı başında olan her bir insan, şüphe ve tereddüt etmeden Muhammediliği ; tek Allah’ı ve onun peygamberini kabul ederdi.”
Lev N. TOLSTOY (1828 / 1910)
Tolstoy inşaAllah müslüman olarak ölmüştür..
Paylaşım için Allah (c.c.) razı olsun..
ömer hayyam
Bunların tamamına yakını uydurma.Hiçbir kaynakta yazmıyor.Kendi yazdıkları kitaplarda da yok.
Örneğin Bernard Shaw(Singapur,1036) yazmışsınız ama Shaw 1856-1950 arasında yaşamıştır=)
Ayrıca söz konusu sözleri Malezya’da çıkan müslüman bir dergiye verdiği röportajdadır Singapur değil.Ancak röportajın orijinalinde ne hikmetse bu sözlere rastlanmamaktadır.Link vermek yasak olabilir diye röportajın orijinal metninin yer aldığı linki veremiyorum ama dilediğiniz an buraya yazabilirim.
Ne demiş Shaw?”Avrupa’nın O’nun inancını kabul etmeye başladığı”ndan mı söz etmiş?1900’lerin ilk çeyreğinde mi Avrupa İslamı kabul ediyordu?Bu dönemde toplu halde İslam’a geçişin tek bir örneği neden yok peki?Shaw’ın yaşadığı dönemde Avrupa’da Müslüman deyince vahşi bir topluluk anlaşılıyordu hatta neredeyse bugün bile böyle.Bi de neymiş Avrupa o dönemde İslam’a koşuyormuş=)
bunu da shaw söylemiş ama ne hikmetse kendisi müslüman olmamış,tuhaf!
hukuk kongresi başkanı olduğu iddia edilen shebol hakkında ise ufak bir araştırma yapsanız göreceksiniz bu şahsın kim olduğunu google bile tanımıyor.sadece bu yazdığınız yazının kopyala yapıştır aynısı olan yazılarda çıkıyor ismi.ve peygamber hakkında söylediği iddia edilen sözleri de her sitede farklı.herkes kendisine göre yazmış bir şey,yine hiçbir kaynak belirtmeden…
Tolstoy’un peygambere sözde övgüleri ise zaten ayyuka çıkmış bir olay.Tolstoy’un ne böyle bir hayranlığı var ne de müslümanlığı.Dinleri değerlendirirken hem hristiyanlığı ve İsa’yı hem islamı ve Hz.Muhammed’i objektif bir biçimde değerlendirmiştir.Artılarını ve eksilerini ortaya koymuştur.Yukarıdaki gibi bir sözüe ise yoktur.Hristiyanlığın karmaşıklığından(kutsal ruh,meryem ana,azizler vs) buna karşın islamın bir Allah ve onun elçisine dayandığı için çok daha basit olduğundan söz ediyor hepsi bu.
en can alıcı soru şu:
bu insanların hiçbiri neden müslüman olmamış?tek biri bile hayatının hiçbir döneminde müslüman olmamış?eğer islama geçseler ve bunu da açıklasalar o zaman toplumlarını emin olun çok etkilerlerdi.ama hiç böyle bir şey yok.kimi ateist kimi hristiyan olarak kalmış ama Hz.Muhammed’i peygamber olarak görüyorlarmış ve de hayranlarmış öyle mi?
ahmet cahit
< Bunların tamamına yakını uydurma.Hiçbir kaynakta yazmıyor.Kendi yazdıkları kitaplarda da yok. >
Hepsinin kaynakları mevcut. Gerçekten iyi niyetli olup araştırsaydın bulurdun. Yalnız forumlarda kopyala yapıştır şeklinde dolaştığından ve farklı dillerden çevrildiklerinden hatalar meydana geliyor.
< Örneğin Bernard Shaw(Singapur,1036) yazmışsınız ama Shaw 1856-1950 arasında yaşamıştır=)
Ayrıca söz konusu sözleri Malezya’da çıkan müslüman bir dergiye verdiği röportajdadır Singapur değil.Ancak röportajın orijinalinde ne hikmetse bu sözlere rastlanmamaktadır.Link vermek yasak olabilir diye röportajın orijinal metninin yer aldığı linki veremiyorum ama dilediğiniz an buraya yazabilirim. >
Evet Shaw 1856-1950 yılları arasında yaşamıştır. Fakat dergiye verdiği röportajın tarihi 1936’dır. Burada hatalı biçimde 1036 olarak yazılmış. Dergi Singapur’da basılıyor. Derginin tanımında Malay-Müslüman misyoner yayın organı diye bahsediliyor. Malaylar, Singapur ve Malezya’da yaşadığından her iki ülkede de derginin dağıtılması normal. Dergi neredeyse 80 yıllık olduğu için orjinaline internet üzerinden ulaşmak çok zor. Fakat New York Halk Kütüphanesinde bu dergi mevcut. Bu linki inceleyebilirsin http: //catalog.nypl.org/record=b15024015. Keşke sen de tüm röportajın orjinalini bulduğunu idda ettiğin linki verebilseydin, zira ben bulamadım. Görüldüğü gibi link vermenin çok çeşitli yolları var.
< Ne demiş Shaw?”Avrupa’nın O’nun inancını kabul etmeye başladığı”ndan mı söz etmiş?1900’lerin ilk çeyreğinde mi Avrupa İslamı kabul ediyordu?Bu dönemde toplu halde İslam’a geçişin tek bir örneği neden yok peki?Shaw’ın yaşadığı dönemde Avrupa’da Müslüman deyince vahşi bir topluluk anlaşılıyordu hatta neredeyse bugün bile böyle.Bi de neymiş Avrupa o dönemde İslam’a koşuyormuş=)
bunu da shaw söylemiş ama ne hikmetse kendisi müslüman olmamış,tuhaf! >
Gelelim Shaw’ın Peygamber Efendimiz ve İslam hakkındaki sözlerine. Bu sözler hakkında wikiquote sitesinde bir tartışma var. Site kullanıcılarından bazıları önce bu sözlerin röportajda olmadığını idda etmiş. Tartışmanın sonunda bir kullanıcı bu dergiye New York Halk Kütüphanesinde ulaştığını, ve bu sözlerin dergide olduğunu ve alıntı yapmakta bir yanlışlık olmayacağını belirtmiş. Dergide bu sözler röportajın olduğu sayfada bir kutu içinde verilmiş. Bugün gazetelerde ve dergilerde gördüğümüz şekilde, röportajların can alıcı kısımlarının daha büyük puntolarla bir kutunun içinde verilmesi gibi yani. Ve bu orjinal metni biraz araştırma sonucunda bir tarihçinin blogunda bulabildim. Linkten inceleyebilirsin http: //idlethink.wordpress.com/2008/12/03/being-an-unforgivably-protracted-debunking-of-george-bernard-shaws-views-of-islam/. Shaw’ın sözleri orjinal olarak şu şekilde:
I have always held the religion of Muhammad in high estimation because of its wonderful vitality. It is the only religion which appears to me to possess that assimilating capability to the changing phase of existence which can make itself appeal to every age. [1] The world must doubtless attach high value to the predictions of great men like me. I have prophesied about the faith of Muhammad that it would be acceptable to the Europe of tomorrow as it is beginning to be acceptable to the Europe of today. The medieval ecclesiastics, either through ignorance or bigotry, painted Muhammadanism in the darkest colours. They were in fact trained both to hate the man Muhammad and his religion. To them Muhammad was Anti-Christ. I have studied him — the wonderful man, and in my opinion far from being an Anti-Christ he must be called the Saviour of Humanity. I believe that if a man like him were to assume the dictatorship of the modern world he would succeed in solving its problems in a way that would bring it the much-needed peace and happiness. But to proceed, it was in the 19th century that honest thinkers like Carlyle, Goethe and Gibbon perceived intrinsic worth in the religion of Muhammad, and thus there was some change for the better in the European attitude towards Islam. [2] But the Europe of the present century is far advanced. It is beginning to be enamoured of the creed of Muhammad.
Elbette büyük bir edebiyatçının sözlerini ingilizceden çevirmek benim için kolay değil. Fakat kabaca çevirmek gerekirse Shaw şöyle diyor: Ben her zaman, o harika ruhu için, Muhammed’in dinine büyük saygı duymuşumdur. Bana öyle geliyor ki; her yaşa hitap eden, varoluşun değişim aşamasını sürdürme kabiliyetine sahip olan tek din budur. Dünya’nın şüphesiz benim gibi büyük adamların tahminlerine değer vermesi gerekir. Ben Muhammed’in inancı hakkında, Avrupa’da bugün kabul edilebilir olmaya başladığı gibi yarın da kabul edilebilir olacağı kehanetinde bulunuyorum. Ortaçağ din adamları ya cehalet ya bağnazlık yoluyla, Muhammediiliği en karanlık renklerle tasvir etmiştir. Onlar aslında hem Muhammed hem de O’nun dininden nefret edecek şekilde yetiştirilmişlerdi. Onlara göre Muhammed, hristiyan düşmanıydı. Bu harika adamı inceledim; bana göre hristiyan düşmanı olmaktan uzak olmakla birlikte, insanlığın kurtarıcısı olarak nitelendirilmelidir. İnanıyorum ki O’nun gibi bir adam, modern dünyanın diktatörlüğünü düşündüğümüzde, bu problemleri çokça ihtiyaç duyulan barış ve mutluluğu getirecek şekilde çözmeyi başarırdı. Ancak 19. yüzyılda Carlyle, Goethe ve Gibbon gibi dürüst düşünürler, Muhammed’in dininin içsel değerini algıladı, ve böylelikle Avrupa’nın İslam’a yaklaşımında daha iyiye yönelik değişimler oldu. Fakat bu yüzyılın Avrupası (20. yüzyıl) çok daha ileri düzeyde. Avrupa Muhammed’in dinine aşık olmaya başlıyor.
Görüldüğü gibi Bernard Shaw, Peygamberimiz ve İslam hakkındaki olumlu düşüncelerini açıkça beyan ediyor. Tabi büyük sanatçıların her zaman çağının ilerisinde görüşleri olmuştur ve bu çerçevede İslam’ın Avrupa’da kabul göreceği tahminini paylaşmış Shaw. Kendisinin de belirttiği gibi o zaman henüz başlangıç aşamasında. Zaten milletlerin değişimi bu şekilde olur; sanatçılar, ilim adamları halka önderlik eder sosyal yapı önce buna alışma devresinden geçer ve yavaş yavaş ısınır. Sosyolojik olgular bir gecede değişmez, hele toplumların din değiştirmesi uzun yıllar alır. Mesela Türklerin İslamiyet’le ilk yakından tanışmasının Talas Savaşı (751) ile olduğu söylenir. İlk müslüman Türk devleti olan Karahanlılar ise 840 yılında kurulmuştur. Arada 90 sene var.
Bernard Shaw’ın neden müslüman olmadığı konusuna gelince;
1-Nereden biliyorsun? Avrupa’da şu an hristiyanlıktan müslümanlığa geçmiş insanlar var ve açıkça beyan etmekten çekiniyorlar. Çünkü hristiyan bir toplumda yaşıyorlar; yakın çevresi, aileleri, akrabaları belki eşleri bile hristiyan. Bunlardan kopmak istemiyorlar, sosyal hayattan dışlanmak istemiyorlar, kariyerlerine zarar gelsin istemiyorlar. Biz bile Türkiye’de bazen çeşitli nedenlerden namaz kıldığımızı söylemeye çekiniyoruz artık Avrupa’yı sen düşün.
2-Allah dilediğine hidayet verir. Düşün ki Peygamber Efendimiz, dedesi Abtülmuttalib’in vefatından sonra, amcası Ebu Talip’in himayesine girmiştir. Ve o zaman Peygamber Efendimiz’i amcası Ebu Talip’ten daha çok gözeten, kollayan bir insan yoktur. Ebu Talip’in Peygamber Efendimize olan sevgisi, Efendimize risalet verilmesinden sonra da devam etmiştir. Ebu Talip artık ölüm döşeğindeyken, Peygamber Efendimiz kelime-i şehadet getirmesi için rica etmiştir. Ebu Talip’in müslüman olarak mı öldüğü tartışmalıdır. Yine düşün ki, Peygamber Efendimizi bu kadar seven amcası bile müslüman olarak ölmeyebiliyorsa, Shaw’ın durumuna şaşırmamak gerekir. Allah isteseydi herkesi hidayete erdirirdi, ama bunun için O’na temiz bir kalple yönelmek gerekiyor.
ahmet cahit
Önceki mesajımda bahsettiğim linkleri tekrar veriyorum, zira anladığım kadarıyla buna bir engel yok.
Genuine İslam adlı derginin New York Halk Kütüphanesinde mevcut olduğunu gösteren link.
[URL]http://catalog.nypl.org/record=b15024015
Bernard Shaw’ın Peygamber Efendimiz ve İslam hakkındaki sözlerinin orjinal metni.
[URL]http://idlethink.wordpress.com/2008/12/03/being-an-unforgivably-protracted-debunking-of-george-bernard-shaws-views-of-islam
Devam edecek olursak..
< hukuk kongresi başkanı olduğu iddia edilen shebol hakkında ise ufak bir araştırma yapsanız göreceksiniz bu şahsın kim olduğunu google bile tanımıyor.sadece bu yazdığınız yazının kopyala yapıştır aynısı olan yazılarda çıkıyor ismi.ve peygamber hakkında söylediği iddia edilen sözleri de her sitede farklı.herkes kendisine göre yazmış bir şey,yine hiçbir kaynak belirtmeden… >
Bununla ilgili internet üzerinden orjinal kaynağa ben de ulaşamadım. Fakat sadece internet araştırması, böyle bir insanın varolmadığının ve bu sözleri söylemediğinin delili olamaz. Forumlarda; 1927 yılı Viyana Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Shebol’un, Viyana Uluslararası Hukukçular Kongresi’ne başkanlık ettiği ve bu sözleri o kongrede söylediği yazıyor. Bir yerde de, Türkçe’ye çevrilen bu sözlerin kaynağının milli gazete veya altınoluk dergisi olduğu belirtilmiş. Viyana Üniversitesi hukuk fakültesi web sayfasında ise eski dekanların liste olarak verildiği bir yer bulamadım. Doğru bilgi için Viyana Üniversitesi ile iletişime geçmek gerekli. Bu sebeple şimdilik bu alıntı şüpheli olarak görülebilir.
< Tolstoy’un peygambere sözde övgüleri ise zaten ayyuka çıkmış bir olay.Tolstoy’un ne böyle bir hayranlığı var ne de müslümanlığı.Dinleri değerlendirirken hem hristiyanlığı ve İsa’yı hem islamı ve Hz.Muhammed’i objektif bir biçimde değerlendirmiştir.Artılarını ve eksilerini ortaya koymuştur.Yukarıdaki gibi bir sözüe ise yoktur.Hristiyanlığın karmaşıklığından(kutsal ruh,meryem ana,azizler vs) buna karşın islamın bir Allah ve onun elçisine dayandığı için çok daha basit olduğundan söz ediyor hepsi bu. >
Tolstoy incelendiğinde, hayatı boyunca manevi bir arayış içinde olduğu görülür. Tabi İslamla ilk tanışmasının tam olarak ne zaman olduğu bilinmiyor, fakat kendisinin ölümünden sonra ortaya çıkan bazı mektupları ve Peygamber Efendimiz hakkındaki yazıları bize fikir veriyor. Tolstoy’un ölümünden sonra ortaya çıkan mektupları ve Peygamber Efendimiz hakkındaki yazıları için bu linki inceleyebilirsin.
scribd.com/doc/17363464/Tolstoy-About-Muhammad-Pbuh
Tolstoy, Abdullah Al-Suhrawardy’nin “Hz. Muhammed’in sözleri” adlı 1908 Hindistan’da basılan kitabını okuyor. Bunun üzerine kendi çalışmasını Ekim 1908’de Posrednik basım evinde “Hz. Muhammed’in Kur’an da olmayan sözleri” adı altında bastırıyor. Bu sözlerden anlaşılan hiç şüphesiz Peygamber Efendimiz’in hadis-i şerifleridir. Tolstoy’un bu eseri de yukarıdaki linkten incelenebilir. Ben Tolstoy’un 1909 tarihli mektubundan bir paragrafı tercüme ederek, kendisinin İslam’a bakışını göstermeye çalışacağım.
Bu mektubu okumadan önce şunu belirtmek gerekir. Bu mektup aslında Tolstoy’un Elena Vekilova’ya yazdığı bir cevaptır. Elena Vekilova, Rus asıllı bir kadın olup Azerbaycanlı İbrahim Ağa isimli bir kişi ile evlenmiştir. Kendisi Tolstoy’a, çocuklarının Hristiyanlıktan İslam’a geçmek istediklerini ve bu konuda onlara baskı yapmadığını söylemiştir. Elena Vekilova Tolstoy’a, bu tutumu hakkındaki düşüncelerini ve ne yapılması gerektiğini sormuştur.
Tolstoy’un Elena Vekilova’ya gönderdiği 15 Mart 1909 tarihli mektubunun ilk paragrafı. Bu mektubun orjinali, Literaturnaya Azerbaycan gazetesinde 1978 yılında yayımlanmıştır. Mektupların tamamı yine yukarıdaki linkte mevcuttur.
“The last and treatest religion Islam…”
Tolstoy
“… As far as the preference of Mohammedanism to Orthodoxy is concerned…, I can fully sympathize with such conversion. To say this might be strange for me who values the Christian ideals and the teaching of Christ in their pure sense more that anything else, I do not doubt that Islam in its outer form stands higher than the Orthodox Church. Therefore, if a person is given only two choices: to adhere to the Orthodox Church or Islam, any sensible person will not hesitate about his choice, and anyone will prefer Islam with its acceptance of one tenet, single God and His Prophet instead such complex and incomprehensible things in theology such as the Trinity, redemption, sacraments, the saints and their images, and complicated service.
“En son ve en hoş din olan İslam”
Tolstoy
“Muhammediiliğin Ortodoksluğa tercihi düşünüldüğünde, böyle bir dönüşüme tamamen sempati duyuyorum. Bunu söylemek, benim gibi hristiyan idealleri ve İsa’nın öğretilerinin halis idrakine değer veren biri için tuhaf olabilir, ama İslam’ın bu görünen haliyle Ortodoks Kilisesinden daha yüksekte olduğuna şüphe duymuyorum. Bu yüzden bir insana ya Ortodoks Kilisesine ya da İslama katılma gibi yalnızca iki tercih verilirse, her duyarlı insan İslam’ı tercih etmekte terreddüt etmeyecektir. Çünkü İslam’ın bir prensibi, tek tanrısı ve peygamberi varken; Hristiyanlığın teslis inancı, bağışlanma, vaftiz, azizler ve resimleri gibi çok karmaşık ve anlaşılmaz kavramları vardır.
Burada bilmeyenler için Hristiyanlıkta “redemption” diye tabir edilen bağışlanma hakkında bilgi vermek istiyorum. Bugünkü Hristiyanlığa göre bir insanın Allah’ın rızasını kazanması ve bağışlanması için ibadet etmesi ve iyi ameller işlemesi yetmez. Her hristiyan geçmişte Hz. İsa’ya yapılan muamele için özür dilemeli ve bunu sesli olarak söylemelidir. Sanırım Tolstoy’un kafasını karıştıran konu da, bir insanın kendisi doğmadan önce yapılan bir iş için neden af dilemesi gerektiğidir.
Görüldüğü gibi ömer hayyam rumuzlu kişinin yazdıkları, Tolstoy’un sözlerini karşılamıyor. Tolstoy İslam’ı daha üstün gördüğünü açıkça beyan etmiştir.
< en can alıcı soru şu:
bu insanların hiçbiri neden müslüman olmamış?tek biri bile hayatının hiçbir döneminde müslüman olmamış?eğer islama geçseler ve bunu da açıklasalar o zaman toplumlarını emin olun çok etkilerlerdi.ama hiç böyle bir şey yok.kimi ateist kimi hristiyan olarak kalmış ama Hz.Muhammed’i peygamber olarak görüyorlarmış ve de hayranlarmış öyle mi? >
Bu insanların neden müslüman olmadığı konusuna önceki mesajımda cevap verdim. Müslüman olanlardan bazıları bunu belirtmesine rağmen, yıllarca gizlenmiş. Mesela Tolstoy’un bu mektup ve eseri, ilk defa ölümünden 28 yıl sonra ortaya çıkıyor. Yukarıdaki linkte Tolstoy’un son vasiyetinde, İslami kurallara göre gömülmek istediği yazıyor. Bu vasiyeti yine sonradan müslüman olan bir Rus kadın ortaya çıkarıp yayımlıyor. Ama hala internette Tolstoy’un vasiyetini ararsanız 27 Mart 1985 tarihli vasiyetini buluyorsunuz. Bu vasiyetinde kendisi aynen şöyle diyor: “Eğer yenisini yazmazsam, bu vasiyet geçerlidir.” Yukarıdaki mektupların 1909 yılında yazıldığı göz önüne alınacak olursa, Tolstoy’un müslümanlığı kabul ettikten sonra yeni bir vasiyet yazmış olması gayet mantıklıdır.
Gelelim neticeye;
Kur’anı ve Peygamber Efendimiz’in hayatını bilen her müslüman için, Peygamber Efendimiz’in yaratılmışların en üstünü olduğuna başka delil gerekmez. Peygamber Efendimiz’i önyargısız ve samimi olarak inceleyen, başka dine mensup insanların da O’nu seveceğinden kuşku duymuyorum. Şu da bir gerçek ki, Avrupa ve Hristiyan toplumun bir kısmı hala İslam’dan habersiz, bildiğini zannedenler ise 11 Eylül ve buna benzer terörist saldırılar ile İslam’ı çok yanlış tanıyor. Biz müslümanlara düşen görev ise doğrusunu anlatmaktır. Bu kutsal görev, asla Hristiyan misyonerlerin Afrika’da yaptığı gibi din değiştirenlere daha iyi bir hayat vaadedilmesi şeklinde ifa edilmez. Zaten bir insan hiçbir tesir altında kalmadan, özgür iradesiyle iman etmedikçe bu iman ne kadar sağlıklı olabilir? Bizim görevimiz ancak tebliğdir, talep edenlere yol göstermektir. Hidayete eriş, Allah isterse olur, biz bundan mesul değiliz.
ömer hayyam
< Hepsinin kaynakları mevcut. Gerçekten iyi niyetli olup araştırsaydın bulurdun. Yalnız forumlarda kopyala yapıştır şeklinde dolaştığından ve farklı dillerden çevrildiklerinden hatalar meydana geliyor. >
Hiçbirinin kaynağı yok. Benim iyi niyetimi sorgulama hakkını kendinde göreceğine bu sözlerin kaynaklarını tek tek sunsaydın. Bu “çeviri hatası” bahanesi sadece ayetlerde işlemiyor demek ki, burada da farklı çeviri? Komik.
< Evet Shaw 1856-1950 yılları arasında yaşamıştır. Fakat dergiye verdiği röportajın tarihi 1936’dır. Burada hatalı biçimde 1036 olarak yazılmış. Dergi Singapur’da basılıyor. Derginin tanımında Malay-Müslüman misyoner yayın organı diye bahsediliyor. Malaylar, Singapur ve Malezya’da yaşadığından her iki ülkede de derginin dağıtılması normal. Dergi neredeyse 80 yıllık olduğu için orjinaline internet üzerinden ulaşmak çok zor. Fakat New York Halk Kütüphanesinde bu dergi mevcut. Bu linki inceleyebilirsin http: //catalog.nypl.org/record=b15024015. Keşke sen de tüm röportajın orjinalini bulduğunu idda ettiğin linki verebilseydin, zira ben bulamadım. Görüldüğü gibi link vermenin çok çeşitli yolları var. >
Verdiğin linkin içeriğini biraz araştırmış olsaydın görecektin ki söz konusu dergi Shaw’la röportaj filan yapmış değil, Shaw’ın bir İslam alimiyle yaptığı görüşmeyi sayfalarına taşımış hepsi bu.
İngilizcen varsa okuyunca göreceksin ki Shaw öyle peygambere övgüler düzüp de “Avrupa İslam’a koşuyor” gibi laflar etmiyor. Bir bilim adamına yakışır şekilde objektif değerlendirmelerde bulunuyor. Zaten Shaw’ın da diğer aydınların da yazılarında ve sözlerinde İslam’a hem olumlu hem olumsuz eleştirilere rastlayabilirsin. Ama bunlar için okumak gerekir o aydınları. Özetle, Shaw bir İslam alimi dostuyla söyleşmiş, İslami bir dergi de bu söyleşinin notlarını alıp İslam hakkındaki olumlu sözleri sayfalarına taşımış. İslami basının her zaman yaptığı çarpıtmalardan biri yani!
< Site kullanıcılarından bazıları önce bu sözlerin röportajda olmadığını idda etmiş. Tartışmanın sonunda bir kullanıcı bu dergiye New York Halk Kütüphanesinde ulaştığını, ve bu sözlerin dergide olduğunu ve alıntı yapmakta bir yanlışlık olmayacağını belirtmiş >
“Hepsinin kaynakları mevcut” dediğin bu muydu? Site kullanıcılarından biri “ben kütüphaneye girdim, var” demiş bu mu? Ne kadar güçlü, ne kadar sağlam bir kaynak sundun öyle? İnternette bu konudaki tartışmaları gerçekten okuduysan göreceksin ki aynı kütüphaneye girip dergiyi inceleyip “bu sözlerin dergidekilerle alakası yok” diyen de pek çok insan var internette. Daha ciddi kanıtlar sunacağını düşünmüştüm, yanılmışım.
< Zaten milletlerin değişimi bu şekilde olur; sanatçılar, ilim adamları halka önderlik eder sosyal yapı önce buna alışma devresinden geçer ve yavaş yavaş ısınır. Sosyolojik olgular bir gecede değişmez, hele toplumların din değiştirmesi uzun yıllar alır. Mesela Türklerin İslamiyet’le ilk yakından tanışmasının Talas Savaşı (751) ile olduğu söylenir. İlk müslüman Türk devleti olan Karahanlılar ise 840 yılında kurulmuştur. Arada 90 sene var. >
Yazında o kadar çok bilgi yanlışı var ki hangisini düzeltsem, nerden başlasam bilemedim. Bir defa Türklerin İslamiyet’le ilk yakından tanışması 751 Talas Savaşı ile değil. Öncesinde Türkler ve Müslümanlar arasında irili ufaklı pek çok savaş yaşandı. Türgişler ve Hazarları duymuş olsaydın bilirdin bunları. Ayrıca Türkler öyle “sanatçılar ve ilim adamlarının önderliğinde” değil siyasi, ekonomik ve sosyal faktörlerin doğal bir sonucu olarak İslam’a geçmişlerdir. Bu faktörlerin başında da Müslümanların katliamları gelir ki Kuteybe kimdir nedir, Orta Asya’da kadın çocuk demeden on binlerce Türk’ü nasıl kılıçtan geçirmiştir, bunları okumanı tavsiye ederim. Zaten tarihte hiçbir millet, başka bir coğrafyadan gelen yeni bir dine zorlayıcı sebepler olmaksızın geçmemiştir, geçemez de. Öyle “eski dinimize benziyor” filan yalan yani hikaye. İlköğretim kitaplarında geçiyor onlar. Ayrıca Karahanlılar Müslüman olarak kurulmuş bir devlet değildir, sonradan İslam’a geçmişlerdir. Tarih ve sosyoloji üzerine ahkam kesmeden önce bir daha düşün derim.
< Bernard Shaw’ın neden müslüman olmadığı konusuna gelince;
1-Nereden biliyorsun? Avrupa’da şu an hristiyanlıktan müslümanlığa geçmiş insanlar var ve açıkça beyan etmekten çekiniyorlar. Çünkü hristiyan bir toplumda yaşıyorlar; yakın çevresi, aileleri, akrabaları belki eşleri bile hristiyan. Bunlardan kopmak istemiyorlar, sosyal hayattan dışlanmak istemiyorlar, kariyerlerine zarar gelsin istemiyorlar. Biz bile Türkiye’de bazen çeşitli nedenlerden namaz kıldığımızı söylemeye çekiniyoruz artık Avrupa’yı sen düşün. >
Şu kısma gerçekten hayran kaldım. Şimdi sen öldükten sonra ben desem ki ahmet cahit budistti. Birileri de çıkıp hayır öyle olsaydı çıkar söylerdi dese ben de desem ki “nerden biliyorsunuz belki korkmuş söylememiştir”. Ee ne bu şimdi? Şaka mı? Bahsettiğimiz insanlar aykırı görüşleriyle bilime, felsefeye ve insanlık tarihine yön vermiş insanlar. Birçoğu dinsizliğini açıklayarak cesaretlerini göstermişler zaten. Öte yandan Maxime Rodinson gibi, Dostoyevski gibi pek çok düşünürün İslam hakkındaki olumsuz düşünceleri de ortadayken kalkıp da bu aydınlardan bazıları Müslümandır demek abesle iştigal olmuyor mu? Ayrıca Türkiye’de namaz kılanların namaz kıldıklarını söylemeye çekindikleri bir ortama rastlamadım ama oruç tutmayanların dövülerek öldürüldüğü, sünni olmayanların yakılarak can verdiği ortamlara ülkece hepimiz alışığız.
< 2-Allah dilediğine hidayet verir. Düşün ki Peygamber Efendimiz, dedesi Abtülmuttalib’in vefatından sonra, amcası Ebu Talip’in himayesine girmiştir. Ve o zaman Peygamber Efendimiz’i amcası Ebu Talip’ten daha çok gözeten, kollayan bir insan yoktur. Ebu Talip’in Peygamber Efendimize olan sevgisi, Efendimize risalet verilmesinden sonra da devam etmiştir. Ebu Talip artık ölüm döşeğindeyken, Peygamber Efendimiz kelime-i şehadet getirmesi için rica etmiştir. Ebu Talip’in müslüman olarak mı öldüğü tartışmalıdır. Yine düşün ki, Peygamber Efendimizi bu kadar seven amcası bile müslüman olarak ölmeyebiliyorsa, Shaw’ın durumuna şaşırmamak gerekir. Allah isteseydi herkesi hidayete erdirirdi, ama bunun için O’na temiz bir kalple yönelmek gerekiyor. >
Bu söylediklerinin konumuzla uzaktan yakından hiçbir ilgisi yok. Ben diyorum ki bu aydınlar Muhammed’in peygamber olduğuna inansalardı zaten Müslüman olurlardı. İslam’ın, insanları kurtaracak ultra muhteşem bir din olduğunu açıklamaktan korkmayan bir aydın Müslüman olduğunu açıklamaktan da korkmazdı. Buna kalkıp “ne var peygamberin amcası da müslüman değildi” diye cevap vermek, komik olmuş bence. Ebu Talip, İslam’ın muhteşem bir din olduğuna inansaydı Müslüman olurdu hiç şüphen olmasın. Sizin düştüğünüz çelişkiye Ebu Talip bile düşmedi yani.
< Bununla ilgili internet üzerinden orjinal kaynağa ben de ulaşamadım. Fakat sadece internet araştırması, böyle bir insanın varolmadığının ve bu sözleri söylemediğinin delili olamaz. >
Bu tip yazılarda nedense hep “shebol” gibi, “knematirul” gibi yalan dolan sahte bilim adamlarının ismi geçiyor. Böyle biri yaşamadı diyince de “google’ın bulamaması böyle bir insanın var olmadığının delili olamaz” gibi harikulade bir açıklama duyuyoruz. Bu mantıkla istediğiniz kadar isim ve söz uydurabilirsiniz. Bu mantığa karşı söyleyecek sözüm yok!
< Forumlarda; 1927 yılı Viyana Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Shebol’un, Viyana Uluslararası Hukukçular Kongresi’ne başkanlık ettiği ve bu sözleri o kongrede söylediği yazıyor. Bir yerde de, Türkçe’ye çevrilen bu sözlerin kaynağının milli gazete veya altınoluk dergisi olduğu belirtilmiş. Viyana Üniversitesi hukuk fakültesi web sayfasında ise eski dekanların liste olarak verildiği bir yer bulamadım. Doğru bilgi için Viyana Üniversitesi ile iletişime geçmek gerekli. Bu sebeple şimdilik bu alıntı şüpheli olarak görülebilir. >
Bir bilim adamını İslami forumlarda araman ne acıklı! Shebol Viyana Uluslararası Hukukçular Kongresi’ne başkanlık etmiş de Viyana Üniversitesi’nde de Hukuk Fakültesi dekanıymış da bir ton palavra. Shebol ismini Almanca sitelerde ya da Avusturya kökenli sitelerde arattığında bile sonuç bulunamıyor. Türkçe sitelerde arattığında ise senin referans aldığın o saçma sapan İslami siteler çıkıyor ve peygamberi şöyle övdü böyle övdü diye sallıyorlar. Dünyanın herhangi bir üniversitesinin hukuk fakültesindeki bir asistanı bile bulan google nedense dünyaca ünlü bir hukukçuyu tanımıyor. Bilimsel hiçbir tezde, makalede de ismi yok nedense. Yani senin dünyaca ünlü hukukçuyu sadece bizim İslami siteler tanıyor. Bu sana bir şey anlatıyor mu? Hani hepsinin kaynağı mevcuttu ne oldu?
ömer hayyam
< Tolstoy incelendiğinde, hayatı boyunca manevi bir arayış içinde olduğu görülür. Tabi İslamla ilk tanışmasının tam olarak ne zaman olduğu bilinmiyor, fakat kendisinin ölümünden sonra ortaya çıkan bazı mektupları ve Peygamber Efendimiz hakkındaki yazıları bize fikir veriyor. Tolstoy’un ölümünden sonra ortaya çıkan mektupları ve Peygamber Efendimiz hakkındaki yazıları için bu linki inceleyebilirsin. >
Tolstoy’un tüm dinlere karşı çıkan bir dinsiz olduğunu bilmemene şaşırmadım. Tolstoy hakkında son dönemlerde ortaya atılan “müslümandı”, “Hz.Muhammed hakkında gizli yazılar yazmıştı” türünden kurmacalara senin de aldandığın anlaşılıyor. Keşke önce biraz araştırsaydın.
http://www.coskunbuktel.com/buktelpanzehirkitap.htm
http://kitap.antoloji.com/tolstoy-un-cevabi-tum-dinlere-ve-musluman-tolstoy-iddialarina-kitabi/
Bu linkteki kitabı edinip okursan Tolstoy’un hayatının hiçbir döneminde Müslüman olmadığı, İslam’a ya da peygamberine hiçbir hayranlık duymadığı, tam tersi tüm dinler hakkında oldukça olumsuz fikirlere sahip bir dinsiz olduğunu görürsün. Tolstoy’un Muhammed’in bazı hadislerini topladığı yazısının adı bile İslam’a olan bakışını gözler önüne sermektedir. Çünkü yazının başlığı “Muhammed’in Kur’an’a Girmeyen Sözleri”dir. Yani Tolstoy da diğer tüm aydınlar gibi Kur’an’ın vahiy sonucu oluşmadığının farkındadır. Ayrıca piyasada dolaşan “Gizli Kitap:Hz.Muhammed” kitabını alıp okursan kitabın Tolstoy’a ait olmadığını, Tolstoy’un cümlelerini kırpan bir yazarın aklınca Tolstoy’u Müslüman göstermeye çalıştığı komik bir kitap olduğunu görürsün.
Sana üzüleceğin bir haberim daha var. Tolstoy’un günlüklerinde ne yazık ki seni hayal kırıklığına uğratacak cümleler var. Örneğin Tolstoy 13 Ocak 1889’da günlüğüne şu notu düşmüş: Muhammed’de ve Paul’de uydurmaca var ( There’s fabrication in Mohammed and Paul Tolstoy’s Diaries, s. 237)
Görüyor musun şu İslam’a ve Muhammed’e hayran Tolstoy’u?
Ya da başka bir gün şu satırları karalamış Tolstoy günlüğüne.
Diriliş uydurmacası olmasaydı, [İsa] bir dine dönüştürülmüş olmayacaktı ( He would not have been turned into a religion had it not been for the fabrication of the resurrection )
Diriliş uydurmacası diyor gördün mü?
Al bu da linki:
http://www.coskunbuktel.com/bengibugünluklertolstoy.htm
Tolstoy’un dinlerle ilgili o kadar çok olumsuz yazısı var ki elimi nereye atsam bunlara çarpıyor. Hayatında bir kez Tolstoy okumuş bir insan, yazarın karakterlerine söylettiği sözlerden bile anlar İslam’a ve diğer dinler bakışını.
Görüldüğü gibi ahmet cahit isimli kişinin yazdıkları Tolstoy’u karşılamıyor, ahmet cahit hayatında hiç Tolstoy okumadığını göstermiştir.
< Kur’anı ve Peygamber Efendimiz’in hayatını bilen her müslüman için, Peygamber Efendimiz’in yaratılmışların en üstünü olduğuna başka delil gerekmez. >
O halde böyle uydurma sözlere itibar etmek yerine inancınızı yaşayın. Kimseyi ve özellikle ölmüş insanları zorla Müslüman gösterme komedisine alet olmayın. Buraya kadar olan bölümde bu aydınların aslında hiçbir zaman Müslüman olmadıkları, aksine içlerinde dinsizler olduğunu ve İslam hakkında olumsuz fikirlere sahip olabildiklerini gördük. Tüm bunlara rağmen farz edelim ki sen haklısın ve bu bilim adamları Muhammed’i övdüler, ona hayranlar. Bu neyi değiştirir ki? İnanan yine inanır, inanmayan yine inanmaz. Ne gerek var o zaman bunca çabaya? Senin imanını mı güçlendiriyor dünyaca ünlü aydınların İslam hakkındaki olumlu sözleri? O zaman Tolstoy gibi, Dostoyevski gibi olumsuz söz edenler nasıl etkiliyor seni? Örneğin Dostoyevski Muhammed için epilepsi hastası demiştir. Mirac hadisesini de “sara krizi” diye yorumlamıştır. Zaten kendisi de bir epilepsi hastası olduğu için belirtileri benzer bulmuştur. Şimdi bu sözler dininden mi soğuttu seni? Nasıl ki bu sözler(hem de bizzat Dostoyevski tarafından söylendiği halde) kimsenin inancını değiştirmiyorsa yukardaki o palavra sözler de kimseyi etkilemiyor, uğraşmayın. Komik geliyor, itici geliyor aksine. Sağduyu sahibi bir vicdan birkaç dakikalık bir araştırma sonucunda bile görüyor bunların yalan olduğunu.
Sözlerimi sana bir yazıyı tavsiye ederek bitirmek istiyorum. Lütfen şu yazıdakileri oku ve ömrünün geri kalan kısmında lütfen her duyduğuna inanma! Yoksa daha çok kandırılırsın bu hayatta…
http://arkasokak.net/dini-konular/27924-musluman-oldular-efsaneleri/
bernard shaw ın hz Muhammed hakkındaki sözleri, bernard shaw peygamber efendimiz, bernard shaw ın hz.Muhammed hakkındaki sözleri