Dede Ve Hz. Muhammedin Zeytin Ağacı Rüyası
Kayıtsız Üye
Merhaba.uzun zamandır sormak istediğim özel bir konu var ama çevremde danışabileceğim kimse yok.sorulara verdiğiniz samimi cevaplar beni de cesaretlendirdi.yayınlamadan cevaplama ihtimaliniz olabilirse çok mutlu olurum.
ben kendince Allah inancı tam biriyim.Onu çok seviyorum ve her anımı O’nun farkında olarak yaşıyorum.hz.Muhammede de bir gönül bağı hissediyorum.ansızın aklıma geliyor,içim sızlıyor,derin bir özlem duyuyorum.dindar biri değilim,dini bir eğitim de almadım.
çevremin din adı altında yaptıklarını riya içinde bulduğum için kendi aklımca,içime sindiğince öğrenmek için kuran okumaya başladım.namaz kılmayı ve kuranı çok seviyorum.sevap ya da borç diye değil arındığımı,Allaha daha çok yaklaştığımı hissettiğim için yapıyorum bunları.
pek kolay denemeyecek bir hayatım oldu çocukluğumdan itibaren.sıkıntıların,kayıpların,belaların içinde hep umut dolu oldu içim.yaşamın her anını Allahın hediyesi gördüm.verdiği sabra kendim de şaşırıp şükrettim hep.
rüyalar yoluyla çok destek gördüm.şu an 35 yasındayım ve yine zor bir hayatım var.omuzlarım yorgun ancak içimdeki neşe yerli yerinde duruyor.son 1 yıldır rüyalarıma çok yaşlı bir dede ve kılavuz diye adlandırabileceğim daha genç adamlar giriyor.
sıkıntılı olduğum dua edip yattığımda bana geleceğime dair görüntüler gösteriyorlar.dede ile ilk karşılaştığımda nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum(Allahım kibirden korusun)şükür kavuşturana deyip ellerime sarıldı.
bir de yardımcısı vardı.gözyaşları içinde kucaklaştık.o kişileri ve içinde bulunduğum toprak mekanı çok özlediğimi hissettim.birlikte namaz kıldık.soyumda bir dergah bağlantısı yok,dindar bir ailem ve çevrem de yok etkilenebileceğim.isim gereği türbelerde çalıştım ama ruhani bir şey hissetmedim.ki insanların o mekanlara yaklaşımını bile doğru bulmam.
tüm hayatımı etkiliyor bu rüyalar.görmezden geldikçe sıklaşıyor ve sonunda tek başına işin içinden çıkamayacağımı anladım.vardır elbet vakti ama ya bir şey yapmam gerekiyorsa diye içim içimi yiyor.
onları gördüğüm son rüyamda esmer,iri bir adamın peşinden yürüyorum.beni uçsuz bucaksız,çorak bir araziye getiriyor.görüntüsüne rağmen toprağın bereketini hissediyorum.sağ yanımda çok yaşlı bir zeytin ağacı beliriyor.ağaca dokunuyorum aklıma hz.Muhammed geliyor,ağlamaya başlıyorum.
adam yaşlı gözlerle bana bakıyor sessizce evet o Muhammedin ağacı,büyür topla diyor. mahçup olsam da 11 tane topladım.birini yedim bal gibiydi.siyah elmaslar gibi parlıyorlardı. 3unu sol,7sini sağ cebime koydum gözyaşları içinde uyandım.
bu rüyaların ortak özellikleri bir mucizeyi yaşadığımın farkında oluyorum,o kişilerin şu an hayatta olmadıklarını hissediyorum,bir meyve ile ikramda bulunuyorlar ve büyür diyorlar.bakışları çok derin ve esmer insanlar ve hepsi erkek.çok vaktinizi aldım,upuzun yazdım biliyorum kusuruma bakmayın.eğer bana bir tavsiyeniz ya da yorumunuz olabilirse çok sevinirim.kolaylıklar dilerim.çok teşekkürler.
Yorum: Dede Ve Hz. Muhammedin Zeytin Ağacı Rüyası
Kayıtsız Üye
güzel kardeşim,
Allah yeter ki istesin; kulunu sarar sarmalar öyle büyütür, öyle korur, öyle yaşatır. bu muhafaza bolluklar içinde de olmaz. insan Allah a sığındığı zaman, fırtınalar dinmez deniz durulmaz; insan bu dalgaların arasında emanet ve sekinet içinde yol alır. burada düşülebilecek bir hata da; insanın Allah a dayandığını düşünürken kendisine bir özellik ve üstünlük atfetmesi, yanlışlıklarını görmemesi ve ayaklarının yerden kesilmesi tehlikeleridir.
insan kendisi için en konforlu olan yaşam tarzını seçer ve öyle yaşar. insanlar konforlarından feragat ettikleri ölçüde değer kazanırlar. dünyada herkes bir hedefe çağrılırken ve hedefe ulaşıp ulaşmamalarına göre değerlendirilirken; biz sıratı müstakime çağrılırız, dosdoğru olan yola çağrılırız. dolayısıyla insanın yapıp ettiklerini değerlendirecek olan Allah avc dir. bu bizim bu hayır işlere, hayır amellere, hayır neticelere saygı göstermeyeceğimiz anlamına da gelmez. bunların hürmetlerini de her zaman takdir etmemiz gerekir ancak bu bizlerin karamsarlık, yetersizlik veya suçluluk hislerine düşeceğimiz anlamına da gelmez. yeri gelir insana gavur olmak bile zahmetli olur. küçük yaşta kuran kursuna git veya benzer eğitimler al, ailen hep böyle olsun aksi takdirde anne babayla kavga et, aileden uzaklaş, bayramlarda yalnız kal, çevrenden uzak kal. insan bunun yerine nifak ve riya ile imtihan olunur. öbür tarafta da kendisinde ve çevresinde hiçbir hayır görülmeyen birisi olur, bu kimse de yapıp ettikleriyle ve çevresindekilerle yüzleşmek durumunda kalır ve bunlarla açıklıkla ve güzellikle başa çıkmakla imtihan olunur. bizlerin çabalarını her zaman değerlendirecek olan sadece Allah avc dir. ancak bizde hayır amellerin, hayır çevrelerin, hayır neticelerin hürmetlerini her zaman takdir etmek durumundayız.
zaten neyimiz var, bir namazımız var. diğerleri senede bir ay veya imkanı olanlara. namaza sımsıkı sarıldıkdan sonra, kur an ı kerim e sımsıkı sarıldıktan sonra Allah ın izniyle sırtımız yere gelmez. yalnız hüküm çıkarmaya geldi mi ilme hürmet etmemiz gerekir. yoksa hayat orada işte… tavsiyeni al, ibretini al, uyarıyı gör, desteğini al, üzerine tefekkür et üzerine düşün, kendini kurtar ancak hüküm vermeye gelince düşülen bir hata da; hüküm verirken veya kati konuşurken ilmin tamamına vakıf olunması, inen ayetlerin ne zaman indirildiklerinin ve nasıl uygulandıklarının bilinmesi gerektiğidir.
ben sende bir sıkıntı görmedim. bazen insanın ayaklarını yerden kesen hususlar olur, bunlara dikkat çektim. namaza kurana devam. insanın bazen desteğe ihtiyacı olur ve insan rüyalarla desteklenir, gönlü huzur bulur.
ayrıca genelde de insanlar problemlerini sadece değerler üzerinden konuşur ve sadece değerler üzerinden çözmeye kalkar. halbuki problemlerin nedenleri ve çözümleri vardır. çoğu zaman da basit ve açıkdır. problemleri sadece değerler üzerinden çözmeye çalışmak, insanı vakıaya (olaya) mutabık bir çözüme değil sahte bir tatmin duygusuna yönlendirir. yani şimdi anneyle babayla karıyla kocayla çocuklarla olayı nasıl sadece mantık veya fayda üzerine çözeceksin. bu değerler tabiki inkar edilemez ama bunları sadece değerler üzerinden çözmeye çalışmakda basit nedenleri ve sonuçları da gözümüzden kaçırmamıza neden olabilir ve beslendiği takdirde neticeyi illa ki bereketlendirecek meyvesini verecek; elden bırakıldığı takdirde de illaki işleri verimsizleştirecek ve çirkinleştirecek olan ve paha biçilemez olan da salih niyettir.
dediğim gibi sende bir sıkıntı da görmedim. senin veya senin gibi bir arkadaşın mesajını görünce de içimden, keşke böyle arkadaşlarım olsaydı çevremde böyle insanlar olsaydı diye geçirdim. bu da beni sosyal hayatımda daha güzel daha hayırlı daha fazla arkadaşlıklar edinmem gerektiği hususunda uyarmış oldu. konuşmak herşeyin çaresidir, hayırlı insanları tercih etmek gerekir.
Yorum: Dede Ve Hz. Muhammedin Zeytin Ağacı Rüyası
Kayıtsız Üye
Değer verip yazdığınız,içten sözler için sağ olun.bir karşılık bulmak bile ferahlattı içimi.güzel kalbiniz ne gördü de bu güzel sözleri yazdınız bilmiyorum ama ben sizde naiflik,samimiyet ve bilgi buldum.inanın ben de sizin gibi insanların varlığına ihtiyaç duyuyorum yaşamımda.
Bilemem tabii ama kalbimin ışığında yaşamaya gayret ettikçe huzur buluyorum ancak.zaten kalbin onaylamadığı bir harekette bulunacakken bedenimde bile rahatsızlık hissediyorum.anlamaya ve hissetmeye çalışıyorum. Allah’a sığınmadan,güvenmeden,onun bizi sevdiğine inanmadan nasıl kaybolmaz ki insan?Onu ve düzenini düşündükçe insanları daha çok seviyorum ama gitgide yalnızlaşıyorum ve uyumsuz görünüyorum farkındayım.belki de sadeleşiyorumdur. çok şükür bir de rüyalar var 🙂 ama emin olmak ne zor.keşke bilgi sahibi olabilsem ama bu siteyi bulmak da lütuf gibi.çok teşekkür ederim yorumunuz için..
Yorum: Dede Ve Hz. Muhammedin Zeytin Ağacı Rüyası
Kayıtsız Üye
estağfurullah güzel kardeşim, nasıl değer vermeyeyim. insanların benzer sorunları olabiliyor, iki arkadaşıyla konuşsa sohbet etse, yanlışlarını görebiliyor tavsiye alabiliyor veya hiçbir şey yapmasa bile kafası dağılabiliyor. tabi arkadaşında hayırlısını seçmek gerekiyor. zamanla insanın kalbi aklı ve menfaatleri kendisine arkadaşın hayırlısını tavsiye ediyor. bu muhtaçlıkda değil, güzellikdir. insan yalnız Allah a muhtaçdır. insan başkalarına ihtiyaç duyduğu sürece onlara muhtaç oluyor, bir netice de alamıyor. bazen duygusallaşmanın yol açabileceği sorunlarda olabiliyor. insanın kendisine ve diğer insanlara sıkıntı verip vermediğini ve ayrıca fayda verme ve işlevselliğini kaybedip kaybetmediğini gözden geçirmesi gerekebiliyor. bu duygusallık, problemlerin çözümlerini, nedenlerini ve sonuçlarını gözden kaçırmamıza neden olabiliyor.
birisi, düşünce çiçeği yaşam yolunda açmaz demiş. açıkcası bende herkesin arzuladıklarını arzulayan, herkesin kaygılandıklarıyla kaygılanan, ayartılmış insanların; düşünebilme yetenekleri olduğunu sanmıyorum. insanların içinde değil insanların yakınlarında olunması gerektiğini düşünüyorum ancak şeytan bir kişiye iki kişiden daha yakın olur. insan kandırılmaya veya yanlışlar yapmaya da daha meyilli olur. sadeleşmek güzel de yalnızlaşmak dedin mi zorlaşıyor. bu mevzular zor mevzular, kendi bildiklerimi de kendi yanlışlarımı da doğruymuş gibi paylaşmak istemem. sosyalleşmek her zaman iyidir. bunun da insanların hayırlılarını seçmek, insanlara bel bağlamamak gibi incelikleri olduğunu; böyle olmayanlarına da ne zaman karışılacağının ve ne zaman ayrılacağının doğru tayin edilmesi gerektiğini düşünüyorum. insanların arasında yaşayıp onlara sabreden bir kimse, kendi köşesine çekilip ibadet eden birisinden evladır veya Allah avc bir müslümana, müslüman bir kardeşinin yanında azab etmekden hoşnut olmaz. Allah korusun hesab günü Allah avc bana azab edecek olsa, sen dersin ki; Allahım bu iyiydi, iyilik güzellik konuşurdu dersin veya böyle bilirsin, Allah avc de kusurları mı gizleyebilir. yani arkadaş iyidir, insanın çok müslüman arkadaşları olması gerek ve bizler bu hususda çok noksanız. buradaki kilit noktanın, insanın kendini korumayı öğrenmesi olduğunu düşünüyorum. tabi kendine de o kadar güvenmemek lazım ama insan kendini korumayı öğrenirse, hemen her yere herkesin içine girebilir; insan kendini korumayı öğrenmezse, Allah korusun herkesden zarar görebilir. tabi kendini korumakdan kastım da güç veya agresiflik değil, bende böyleyim diyen birisine kimse pek bir şey söylemez. takdir eder, takdir etmese bile merakını celbeder. birazda biz işleri karmaşıklaştırıyor, şahsileştiriyoruz. tutarlılık göstermiyor, kendimizi duru ve yalın bir şekilde ifade edemiyoruz.
bir meclisde Allah kelamı edildiği zaman, melekler o meclise gelirler. sonradan gelen melekler de o sohbet bitmiş bile olsa, o meclisin ortamından istifade ederler. yani bir yerde obama rockyfeller veya bir dünya güzeli olsa, diğer tarafta da Allah kelamı edilen bir meclis olsa veya bir müslüman olsa; melekler ötekilerine dönüp bakmazlar bile, müslümanlara itibar ederler. ben müslümanların da bunun farkında olmalarını ve kendi değerlerinin farkına varmalarını istiyorum. sana söyleyeceğim de kendine bir üstünlük veya bir özellik atfetmen ve kibirlenmen değil ama kendi değerinin farkında olman. namaza ve kurana sarıldığın sürece de endişe etmene gerek olduğunu düşünüyorum.