Eskiden Müslümandım Ve Soru Sormak İstiyorum
Kayıtsız Üye
Merhaba ben Emir.Önceden müslümandım ve sonra dinden uzaklaştım anlamlandıramadığım şeylerin cevabını size sormak istiyorum.Biraz uzun olacak kusura bakmayın.
1-İslam’da neden bu kadar çok yasak var baktığımız zaman mantıklı şeyler var evet ama çok fazla katı ve çok fazla yasak var bir erkeğin bir kadınla sadece arkadaş olmasına bile karşı müzik dinlemek bile haram dizi izlemek film izlemek bunlarla mesela 4 5 saat geçirmek günah olsa tamam ama bunlarla vakit bile geçirememek gerekiyor boş zaman diye sürekli dinle ilgilenmek gerekiyor neden bu kadar katı?
2-Kadınların 2. plana konulma meselesi kadınlar kapanmak zorunda sıcakta bile kapalı bir ince uzun kollu bile giyemiyorlar evde oturmaları söyleniyor hep geri plandalar ve cinsel obje olarak görülüyorlar kocalarına cinsel ilişki için hayır demeleri bile günah neden kadınlar cinsel obje muamelesi görüyor?Evet sadece islamda böyle değil çok fazla açılınca da böyle oluyor ama pantolon t shirt giymelerime bile izin yok islamda ve hep kocalarını dinlemek zorundalar neden?
3-Eşcinselliğin lanetlenmesi bunu bilmeyenler rahat rahat konuşuyor ama artık bütün psikologlar psikiyatristler eşcinselliğin bir tercih olmadığını söylüyor bu insanların içinden gelen bir his bu ama dışlanıyorlar intihar ediyorlar heteroseksüel insanlar evlenip mutlu olabilirken eşcinseller ya da translar neden hislerini bastırmak zorunda neden lanetleniyorlar?
4-Neden islamda sürekli cehennemle korkutuluyor?Cehennemde akıl almayacak çok korkunç azaplar var madem Allah çok merhametli nasıl kullarını orda sonsuz yakar?Diyeceksiniz ki adalet için peki sadece inanmayanlar cahil oldukları için sınırlı akıllarıyla Allah’a küfredenler sonuçta Allah sınırlı akıl vermiş ve insan cahil olabilir hatalar yapabilir yaratıcımız neden bizi cehennem azabıyla tehtid ediyor?Ve bir de korkunç akıl almayacak azaplardan bahsedilmiş ayrıca küfür üzerine ölenlere sonsuz azap bu fazla ağır değil mi?
5-Dinde zorlama yoktur deniyor ama kafirler dışlanıyor neden müslüman ve kafir diye bakmak zorundayız insanlara kafirler insan değil mi sadece inanmadıkları için onlara hayvan muamelesi yapmaktaki amaç ne? Mesela bir anne çocuğu ona küfür etse karşı gelse belki döver belki kızar ama asla onu öldürmez yakmaz ona büyük bir acı yaşatmaz Allah bunu nasıl yapacak?
5-Cennette huri meselesi neden cennette erkekler için huriler var?Neden onlarla cinsel ilişkiye girebiliyorlar ve çok eşlilik var?Ve neden dünyada çok eşlilik var?Biliyorum eşin de kabul etmesi gerek tarzı şeyleri ama neden böyle bir mesele var onu bile anlayamıyorum çok eşlilik olayı neden var?
Yorum: Eskiden Müslümandım Ve Soru Sormak İstiyorum
Ensar
Merhaba sevgili emir . İslam dininde asla mantığa sığmayacak cevabını bulamayacağınız şeyler yoktur. Kuran ve Hadisler sizin muhakkak her konuda yardımcınız olacaktır , ne konuda olursa olsun. İslam dini asla katı değildir , aksine islam dini gibi insanlığa hayat veren başka bir din yoktur. Bilinmeli ve akıldan çıkarılmamalıdır ki son ve kıyamete kadar geçerli ve kalıcı olacak tek din islamdır.
Bir kadının kendine helal olmayan biriyle arkadaşlık kurması evet haramdır ,aynı şekilde erkek içinde geçerlidir. Kız kardeşinizin, annenizin yada teyzenizin başkasıyla dostluk kurmasına siz razı gösterir misiniz ben cevap verim kesinlikle kabul etmezsiniz.
Müzik dinlemek neden haram olsun içerisinde isyankar kelimeler geçmedikçe.
İzlenen dizide eğer haram olan şeyler örneğin ; cinsellik,fitne, fuhuşa götüren , yalan, vs vs üzerine kuruluysa buna nasıl helal diye adlandıra biliriz.
Kadınlara değer ve el üstünde tutan yegane din İslam dinidir bunu inkar etmek acizliktir. İslamda kadın asla cinsel obje olarak görülmez aksine herdaim ön planda ve el üstünde tutulmaktadır. Peygamberimizin kadınlarla ilgili hadislerine bakın ve araştırın.
Kadın Allah cc vermiş olduğu hüküm doğrultusunda giyinmelidir. Açık organının görülmesi yasaktır. Eller ve yüzler hariç.
Size tavsiyem Allah’a iman meselelerini içeren sağlam kaynaklı kitaplar okumanızdır.
Yorum: Eskiden Müslümandım Ve Soru Sormak İstiyorum
Kuldurdileyen
1- Yasaklar, zararlı olan şeylerden korunmak için konurlar. Çoğu yetişkinin, kural ve yasaklara uymadığını ve zarara uğradığını, insanlar yaşayarak öğrenmediler mi? Katı olmaları gerekiyor, emniyet kemerini takın dendiğinde takmayarak hadi bunu esnetelim diyenlerin kar ve zararını oranlayın.
2- X marka cihazı imal eden firma, y yağını kullanın, yoksa eriyen contanın garantisini vermiyoruz demişse z yağını kullanıp kayışları koparttıysanız, garanti dışına çıkan ürün için firmaya dava açmanız mantıklı yahut etikmidir?
3- İçinde bir sıkıntı hissi geldiğinde, birinin, rahatlamak için zayıf birini dövmesini hafifletici sebep sayabilir misiniz? Lüks ve son model aracınızı kısa bir işim için bana verseniz ama ben onu tarlamda traktör amaçlı kullansam, aracınız zarar görse üstelik tarlamı da iyi sürememiş olan son model aracınıza zarar vermem durumunda sizin beni dava ederek mutluluğumu azaltma durumumu soruyorsanız, mantıksız olan işi zaten ben yapmış değilmiyim? Tarla da aracı pert ettiğim için mutluluğu mu hak ediyorum?
4- Kim Allah ile bir anlaşma yapmışsa, bilsin ki Allah vaadinden dönücü değildir ve onuru olan kimse anlaşmanın şartlarını da değiştirmeye kalkmasın.
5-Ömrü veren de, alan da anne değildir ki misal kabul edilsin. Bir şeyi Allah nasıl yapar diye soruyorsanız şimdiye kadar yarattıklarını görmediyseniz yakın gelecekte hep beraber görürüz.
5-Bizde anlamıyoruz, bilgisayar firması 220 elektrikle çalıştırın diyor ama ben elektrik parası çok gelsin istemiyorum, yağmur suyu ile çalışması daha iyi, firma mühendislerinin elektriği şart koşması para tuzağı değil mi, demem halinde benim akıl sağlığım hakkında ne düşünürdünüz?
Yorum: Eskiden Müslümandım Ve Soru Sormak İstiyorum
Kuldurdileyen
Kadın Allah ın emanetidir. Al bunu cennetime getir denir. Geri döndüğünüzde, emanetim nerde diye sorulduğunda, cehenneme atılıyor demek size kolay mı gelir? Hayat yolculuğunda koca şöför tayin edilmiş, kadına da kocanın sözünü dinle, araç durmadan kocan in demeden araçtan inme, emniyet kemerini sökme denmiş. Şöför mü daha çok yorulur o yolda, yolcular mı? Bir aracın bir şöförü birden çok yolcusu olabilir. Hanım ve çocuklar misali. Ne şöför isyan etsin, ne yolcular. Varmak isteyen, bunun için anlaşma yapıp bir araç alanlar, kurallara uyup, sağ salim varsınlar isteriz. Bu istek varmak isteyen yolcuları sevmemizdendir. Karda zararda onlaradır.
Kayıtsız Üye
Assalamu Alaykum kardeşim. Bir vatandaş olarak sorularına bende birşeyler katmak istedim. Baştan bunun çok uzun olacağını belirtmek isterim, fakat ben senin için bukadar uğraştım sende erinme bunları sessiz sakin bir şekilde oku, lütfen.
Herkesin bir takım soruları herzaman olur bir konu hakkında bu gayet normaldir, hele ki bu din konusu olunca çok daha derinlemesine olur, çünkü din hayatın bir parçasını artık kapsayacağı için bu soru(lar) sanki bir hayati mühim mesele gibi görülür ve cevabı bulunmadan bu işe insanın sanki başlaması salakça ve mantıksız gelir. Benimde hala bilmediğim sorularım olduğu gibi, senin de hala bilmediğin ve anlamadığın soruların vardır.
Şimdi sana bir soru sormak istiyorum kardeşim. Din, mantığını iyice kullanarak düşün, sana göre tam olarak ne demektir? Din, bir insanın Tanrı ile olan ilişkisi midir? Veya sadece bundan ibaret değil midir?
Ben sana anlatayım kardeşim. Din doğruluk demektir değil mi? Evet, öyledirde. Fakat çok tuhaftır ki dünyada binlerce, ve belki de çok daha fazlası vardır. Bu da insanlarda soru işaretine yol açar genellikle. "Okadar din yanlış da, bir bu mu doğru?" derler çoğu genellikle veya "Bir bu dine mensup olanlar mı iyi insanlar ve cennete gidicekler, peki o kadar çok farklı dindekilere ne olucak? Hepsi cehenneme mi gidicek? Onlara adaletsizlik değil mi? Belki hiç bir zaman hayatları boyunca bu dini görmüyorlar ve bu yüzden adilsizlik değil mi?" Işte bu tamda senin sorularına benziyor, en azından ben benzettim.
Bak kardeşim din nedemek, din şudur, doğru yoldur, kısa ve öz. Fakat sadece bundan ibaret değildir. Peki az önce doğru yol dedik değil mi kardeşim. Peki doğru olan bir şey ne yapılır sence sana göre? Takip edilir değil mi? Bana göre de öyle edilir, çünki doğru olan birşeyi takip etmek herhalde mantıklıdır. Peki diyelim ki, dünyadaki HERKES, daha doğrusu yeryüzündeki herkes Islam’ın doğru olduğunu biliyor ve takip ediyor artık. Tamam şimdi gözünün önüne getir böyle bir dünyayı. Getir ve getirdiğin vakit yazdıklarımın devamına gel.
Sence herkes, senin bu üstte yazdığın(sorduğun sorular) kuralları takip etse, SENCE, hakikaten dürüst ol, dünyada bir barış sağlanabilir mi?
Tekrar edelim kardeşim. Bir dünya getir göz önüne, bütün kadınlar siyah onları güzel göstermeyen çarşaf giyiyor namahrem kişilerin yanında, fitne fesad olmadığından ötürü tecavüzde yok, bütün erkeklerin ve kadınların gözleri aşağıda, kadınlar ve erkekler ayrı ortamlarda, açık saçık giyinme tarzı yok namahrem yanında, küfür yok, kavga yok, kalp kırmak yok, kadınları evde prensesler gibi yaşatmak(erkek çalışır kadın güzel vakit geçirir evde çocukları ile), hayvanlara iyi mualeme yapılır, sokaklar evler çevre iş yerleri tertemiz olur, şiddet SIFIR, cinayet insan öldürme SIFIR, aç insanlara para yardımı yapılır, kimsenin gözü yüksekte değildir, ısraf yoktur ve daha fazlası (diğer kurallar)…
Bak kardeşim, hakikaten içtenli bir şekilde dürüst ol, sence islam dini özüyle HERKES TARAFINDAN takip edilse, dünyada bir barış sağlanıyor muymuş? Bana kalırsa evet hemde yüzde yüz bir şekilde.
Ve seninde aslında bu soruların şu sebebten kaynaklanıyor, 10.000 kişi arasından sadece 1-5 kişi islamı özü ile uygulayınca göze batıyor, salakca, mantıksızca, gerici gözüküyor. Fakat işin derinlemesine inince bunun hiçte bir alakası olmadığını görüyoruz. Demek ki din, tek bir kişiye mensup değil ve çok az bir grup insan takip etsin diye yaratılmamıştır.
Şimdi sana bırakıyorum ilk 2 sorunu cevaplaman için.
Diğer sorularına ise şöyle cevaplar yazmak isterim:
3. Senin doğuştan gelen, insanlar arasında ve kendin için, kötü bir yola veya kötülüğe sebeb olan bir huyun veya bir bağımlılığın var mıdır? Veya tanıdıklarının? Muhakkak olur, belki kendini tatmin etme, durmadan şehvani duyguların gelmesi, agresiflik, kin beslemek, kendine zarar vermek vesaire. Bunlarda yani özünde bizim karakterimizde olan şeylerdir genellikle. Bunlarla doğarız veya bazıları sonradan oluşuruz fakat çoğu karaktere bağlıdır.
Böyle karakteri olan birisi bunları herzaman uygular mı? Hayır, kendisi bilir bunun insanlar arasında barışa ters düşeceğini, hatta çok zor olsa bile bunları içinde bastırmaya çalışır. "Ee peki bu kişi neden böyle bir şey yapıyor, sonuçta kendi mi istedi böyle olmayı? Hayır ben bunu adaletsizce buluyorum. Herkes nasıl doğuyor ise öyle yaşamalıdır." dersem mantıklı olur mu?
Eşcinsellik evet biliyorum, hem doğuştan gelen birşeydir hemde sonradan olanları vardır. Fakat benim bildiğime göre bu kişiler genellikle anne baba gibi olur evde, bir çocuk sahibi olmak isterler ve evlatlık edinirler. Yani demek ki özünde islamın buna karşı çıkmasının mantıklı tarafı vardır. Bütün bu isteklerinin tek çaresi bir kadın ile evlenmektir. Ve lanet kelimeleri genellikle birşeye vurgun yapmak için koyulur, lanet kelimesi yerine "doğru değil" gibi bir kelime olsa, çoğumuz bu kuralı hafife alırız ve belkide uygulamayız bile, buna bende dahil olabilirim kimse bilemez.
Herkesin bir zayıf noktası vardır bunu unutma. Kimi hayatı boyunca bir dertle yaşar, kimi bir sıkıntı ile, kimi bir sağlık problemi ile, kimide bir karakter ile. Önemli olan buna sabretmektir. Bende de insomnia hastalığı vardır, 3-4 yıl kadar günde en fazla 3 saat, bazan 4, bazanda 4,5-5 saat uyurdum. Her gün bu şekilde uyumayı denersen anlarsın nasıl zor bir şey olduğunu. Komik fakat depresyona bile girer gibi olmuştum, artık sıkılmıştım bu hayattan ölsemde rahat etsem vesaire diyordum, herkes tertemiz uyurken ben her günümü uykusuzluktan dolayı kafamın gerçekten hakiki olarak zonklaması ile başlayan derin ve çok ağrılı sancı ile bütün günümü geçirirdim. Ve okula da devam ederdim, sınıfıda geçerdim. O an biri çıkıp gelseydi ve bana "senin böyle bir durumun var bu yüzden senin tedavin evde kalmak dinlenmek." deseydi buna sen ne derdin? Her hasta evde kalırsa dünya nasıl olur diye düşünebilirdin bence. Ve ben o haldeyken hala dünya kurallarına uydum çünki doğru olan bu idi. Hem sabrettim hem pes etmedim. Uykusuzluktan gelen ağır agresifliğide yenmeye çalışırdım hergün. Demek ki herkes bir zayıf nokta ile imtahan oluyormuş.
4 ve 5. Sen tanrısın, haşa tabikide sadece misal olarak, insanlar, varlıklar, denizler, hayvanlar, güneş, meyve, sebze, çicek, böcek yaratıyorsun, ve bunların arasından insanı en üstünü tutuyorsun, herşeyi onun damak zevkine göre ayarlıyorsun, kimine ekşi kimine tatlı kimine acı kime tuzlu yemekler vaad ediyorsun. Ve sonra bu yarattıkların, onca niğmetine hediyene armağanına rağmen "tanrı beni neden yarattı, ben yaratılmak için mi seçtim sanki yaratmasa idi" deyip sonra kavga çıkarıyorsun, adam öldürüyorsun, tecavüz ediyorsun, onca senin sorguladığın o tanrının hem eşyalarını, hem yemeklerini, hem insanlarını kullanıyorsun ve sonra bir takım, kendince, sözde mantıklı ve akkılıca ve özgürce bulduğun sorular soruyorsun ve "bu tanrı"’yı sorguluyorsun ve diyorsun ki "cehennem neden var? Belki insanlar hata yapıyor, cahil olamaz mı?" diyerek kendine insanların az da olsa hak vermelerini bekliyorsun ve istiyorsun.
Burada sencede bir mantık hatası yok mudur, kardeşim? Bütün bunlar varken işte insanların hala kötü şeyler yapması "cehennem"’i gerektiriyor. Ki sırf insanlar doğru olsun ve barış içinde bir geçim sürsünler diye. Böyle bir korku olmasa kimse kuralları tınlamaz ve bu barış sağlanamaz. Demek ki bu barışın sağlanması için biraz korku gerekiyormuş. Bu tıpkı bir annenin çocuğuna "şunu yapma yoksa böyle olur" demesi gibidir ve bu annenin uyarısı da zamanla işe yarar.
Herkesin bir beyni bir aklı vardır. Insanlar hırsızlık yaparken öyle bir kumpaz kuruyorlar ki, einstein hesabı bir kapasitede oldukları sanki gözükür, fakat dine gelince, sırf islamdaki kurallar hoşlarına gitmedikleri için (küfur etmemek, zina yapmamak, işki içmemek…) tanrıyı terk ederler. Okadar mal mülk, tanrının her şeyini kullanırlar ve ödünç alırlar fakat günün sonunda tanrıyı yok sayarlar. Sen bir icat yapıyorsun, ve bu icadı herkese dağıtıyorsun ve bir kaç medeni ve barışcıl kurallar koyuyorsun arkasına, bundan herkes yararlanıp kullanıyor, ve günün sonunda sana gelip diyorlar ki "banane ya, ben mi istedim senin bana bunu vermeni? vermeseydin ozaman. Her istediğimi yaparım, kurallarıda çiğnerim, herkesin özgürlük iradesi yok mu sanki?" ve sonra bunun üzerine gidip başka birini bu icadın sahibi diye herkese tanıtmaya başlıyorlar ve seni resmen kökten hayatlarından siliyorlar terk ediyorlar, acaba kardeşim, sen böyle bir durumun içinde olsan ne yaparsın? Bir düşün istersen. Insanlar Allahı çoğunlukla bilmedikleri için değil, kuralları beğenmedikleri için takip etmezler. Ve şu da vardır, hayatı boyunca islamı doğru bir şekilde bilmeyen cehenneme gitmez. Islamı tanıyıp da bilmemezlikten gelenler veya bilipte takip etmek istemeyenler cehenneme giderler, bunu da unutma kardeşim.
6. Cennete huri meselesi benim bildiğime göre şudur. Erkeklerin nefsani duyguları çok yüksek olduğu için, onlara ödül olarak, bunlara sabretmeleri karşılığı onlara verilen mükafattır. Kadınlar ise benim bildiğime göre(bu bilgiler yanlış da olabilir) Allah Taâla’yı erkeklerden çok daha fazla göreceklerdir Ahirette. Bana kalırsa bu çok süper bir hediyedir. Benim umrumda olmaz herhalde eşimin hurileri olmasında, böyle bir hediyenin yanında, beni A’dan Z’ye kadar muazzam bir mekanizma ile yaratanı çok daha fazla süreli görmem ile.
Ve çok eşlilik şudur: çoğu erkekler güçsüz korumasız veya sosyal politik sebeblerden ötürü fazladan hanımlar ile evlenirler. Bu garip gibi gözükebilir fakat dul bir kadın olarak kendini düşün, 5 çocuğun var, eşin yok akraban yok, ve birisi seninle, eşine kuma olarak, evlenmek istiyor, seni himâyesine almak istiyor. Bunu kabul edersin misin? Bence edebilirsin. Işte çoğu bu tür evliliklerde böyledir.
Umarım kafanı ağrıtmamışımdır. Sadece sana yardımcı olmak istedim. Bak güzel kardeşim, din önemlidir. Dinini doğru seçmen ise çok daha önemlidir. Herkes bir aralar dinsizdi, hani seni herkesin islama zorladığını düşünme. Bende öyleydim, bir başkasıda. Ve bak kardeşim, fark ettiğin üzere sana Islam’a gel veya bunu seç demedim. Cünki zaten en doğru dini bulduğun vakit aynı yolda olacağımızı biliyorum. Ben sadece mantık olarak islamı seçtim. En mantıklısı bu idi. Ve ben senden buna inanmanıda istemiyorum, daha doğrusu senden en doğru dini bulmanı ve onu araştırmanı istiyorum. Seçim senin, mantık kurmak kolaydır, fakat bunu kullanmak ise mantık gerektirir.
Allah’a emanet ol, doğru düşün ve belki bir gün en güzelini kazanırsın.
mertjundullah
Öncelikle Allah gönlünü tekrardan İslam’a açsın, elimden geldiğince sorularına cevap vermeye çalışacağım
1- Hayır "sürekli din ile ilgilenmek" terimi doğru bir terim değildir, şöyle denilebilir İslam’da hayatın her alanında şeriatı tatbik edersek zaten Allah’ın canlı şahitleri olarak onu zikretmiş oluruz.
Öğrn: Cihattan önce hendek kazan ashabın (rhm.) hem tedbire yönelip hem de Allahuekber diyerek zikretmeleri..
Senin anladığın ise aksine Hristiyanlıkta ruhban sınıfının Allah emretmemesine rağmen uydurdukları bir yaşam biçimidir.
Sonra bunların ardından peş peşe peygamberlerimizi gönderdik. Özellikle Meryem’in oğlu Îsâ’yı arkalarından gönderdik, kendisine İncîl’i verdik ve ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Uydurdukları ruhbanlığı ise Biz kendilerine farz kılmadık, lâkin Allah’ın rızasına nail olmak için kendileri icad ettiler. Kaldı ki ona gereği gibi de riâyet etmediler. Biz de onlardan iman edenlere mükâfatlarını verdik, onların çoğu ise büsbütün yoldan çıkmışlardır. (Hadid, 57/27)
Müslimlere emredilen ise Peygamberimiz sav.’in bizzat hayatını tatbikinde gördüğümüz, dünyayla iç içe her alanda(ticaret,kadın erkek ilişkileri) aklımıza ne gelirse Allah’ın pak şeriatını ve hükmünü hayatımızın bu bloklarında da uygulamaktır, bizim dinimiz budur.
Her ümmetin bir ruhbanlığı vardır, benim ümmetimin ruhbanlığı ise Allah yolunda cihad etmektedir. (Mecamu’z-Zevaid, 5/278)
Lakin kedini ilime, zikre tamamiyle Allah rızasına adamış zahit, takva, ilim aşkı ile Marifetullah’a bir nebze olsun vakıf olabilme adına saatlerini ilimde, zikirde, nefsi tezkiyede geçirmek başkadır, Allah onlardan razı olsun, Allah biz Müslimlere o mertebeyi örnek kılsın..
mertjundullah
2- Peygamebrimiz sav. hadislerinde şu ifadelere rastlıyoruz, biiznillah açıklayarak gidelim
Dünya tatlı, göz kamaştırıcı ve çekicidir. Allah onu sizin kullanmanıza verecek ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyaya aldanmaktan sakının. Kadınlara kapılmaktan korunun. Çünkü İsrailoğullarında ilk fitne kadınlar yüzünden çıkmıştır. (Müslim, Zikir 99; Tirmizî, Fiten 26; İbni Mâce,Fiten 19)
Resulullah sav. İsrailoğulları’nın ilk fitnesini örnek göstererek kadınlara kapılmanın fitne olduğunu belirtiyor, demek ki geçmişteki örneklerle Müslimleri uyarıyor her ameli, sözü şiarımız olması gereken sav. "..kendi heva ve hevesine göre konuşmaz.)
Mallarınız ve çocuklarınız ancak birer fitnedir; Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır. (Teğâbun, 64/15)
Aynı peygamber sav.torunları Hz Hasan, Hz Hüseyini çocukken o kadar sevmesine rağmen bir keresinde yaramazlık yaparken gördüğünde Çocuk fitnedir, ne güzel de buyurmuş Allah mealinde bir hadisi de var.
Bu çocuğun dahi fitne olmaasından kasıt, seni ALLAH’ın zikrinden alıkoyacak bir meşgale, Nuh as.’ın oğlu gibi asi olabilme ihtimali, evladını Allah’tan üstün tutabilme imtihanı vs. ve daha birçok sebep fitne olabilme ihtimalidir..
mertjundullah
Allah kadına değer vermese idi onu bu kadar korur, şeriatında sürekli ondan bahseder miydi?
Sen hediye verirken dahi güzel bir şeye sarıyorsun özen gösteriyorsun, ALLAH kadına verdiği değeri ve korumasını ona indirdiği Cilbab ayetiyle tescillemiş ve onları ne kadar kıskandığını haklarnda indirdiği diğer ayetlerle ve Resulunun hadisleriyle tescil etmiş senin dünyanda önemsediğn bir şeye özen göstermenden çok mudur?
Şimdi ayet ve hadis ışığında bu konuyu ele alalım
4278 Hz. Ebu Hüreyre radıyAllahu anh anlatıyor: Sa’d İbnu Ubade radıyAllahu anh dedi ki: Ey Allah’ın Resulü, ben zevcemle birlikte bir adam yakalasam, dört şahid getirinceye kadar ona mühlet mi tanıyacağım?
Evet! buyurdu Aleyhissalatu vesselam. Sa’d:
Asla dedi, seni hakla gönderen Zât-ı Zülcelâl’e yemin olsun, şahid aramazdan önce kılıncımı indiririm.
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:
Şu efendinizin söylediğine bakın! Evet (biliyoruz ki) o kıskanç bir adamdır. Ama ben ondan da kıskancım, Allah da benden kıskanç. (Sahabe cihattan dönerken, Sa’d bin Ubadenin hanımını anlık bir şekilde dışarıda görmesinin ve onu hafiften sert bir şekilde içeri sokmasını belirtmesinin akabinde de bu kıskançlık hadisinin olduğu rivayetleri vardır.)
Müslim, Li’an 16, (1498); Muvatta, Akdiye 17, (2, 737); Ebu Davud, Diyat 12, (4532).
Cilbab ayeti, erkek ve kadınlara gözlerimizi haramlardan sakınma ayeti, "kadının ibadet edeceği en makbul yer evinin en ücra köşesidir" hadisi ve daha birçoğu Allah’ın kadınları haşa günahkar ve meta olarak görülmesini bildiriyor diyei anlamanın aksine onları hep habis gözlerden, haklarında oluşacak kötü zanlardan dahi koruyacak bir ehemmiyet verdiği anlaşılmalıdır..
Aynı tesettür erkeklere de bel ve dizkapağı arası ve gözkapakları olarak sirayet eder.. Aynı dar pantolonu biz erkeklerin de giymesi kadının giymesi gibi haramdır.
Dipnot:
Şu an yeryüzünde kadın hakları diye bağırıp hiçbir sonuç alınamayan bir sözde demokrasi rejimi hakim iken Allah cc. zaten Nisa (Kadın) adındaki suresinde kadınlara verilen haklardan bahsetmişti..
Kur’anda peygamberler adına sureler inerken, Allah kadınlara da neredeyse peygamberlerle aynı değeri verip Meryem suresini indirmiştir.
Bir gün kadının birisi kocasından şikayetçi olarak Resulullah sav’in huzuruna geldi. Ona kocam bana zihar (bir erkeğin, karısını annesinin sırtına benzetmesi sonucu nikahının düşmesi durumu) yaptı dedi. Resulullah sav. bu olay hakkında Allah bana bir şey bildirmedi buyurunca kadın ağlayarak dışarıya çıkıp üzüntülü bir şekilde orayı terk etti.
Sonradan Peygamberimiz’e sav.’e ayet nüzül olduğunda Allah cc. ayetine şöyle başladı, SubhanAllah;
"Gerçekten Allah, eşi konusunda seninle tartışan ve Allah’a şikâyette bulunan (kadın)ın sözünü işitti. Allah, aranızda geçen konuşmaları işitiyordu. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir." (Mücadele Suresi, 1)
Bu ayet dahi kadın hakları için protesto eden kadınların izzeti ve şerefi, hakki ALLAH’ın işitmesi ile tasdik olunmuş mağdur kadından hareketle yalnızca Kur’anda araması gerektiğine bir deilildir..
Ki Allah’ın işitip hakkında hüküm indirdiği kadınları, şu an kim, hangi parlemento işitiyor?
Haramları ve fuhşiyatı aleni işleyen erkek ve kadınlar felahı haramlarda bulacaklarına inanıyorlarsa işte zamanı! neden hala kadın haklarından şikayet ediliyor?..
Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, birbirlerinin velîsidirler; iyiliği emreder, kötülükten meneder, namazı kılar, zekâtı verir ve Allâh ve Resûlü’ne itaat ederler. Allâh, işte onlara rahmet ve merhamet edecektir. Şüphesiz Allâh, Azîz (ve) Hakîm’dir. (et-Tevbe, 71)
mertjundullah
3- Eşcinsellik konusunda Lut Kavmi bize büyük örnektir, biz Müslimler olarak Allah bu kavme nasıl hitap ediyor ise öyle kabul etmek gerekir ki zaten bilimin sunduğu şeyler dahi tarihin belirli dönemlerinde yanılmalar çıkmış ama Kur’an hep kesin bilgiyi vermiştir. Şimdi ayetere gelelim.
Lut’u da (kavmine gönderdik.) Hani (Lut) kavmine: Sizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı bir fuhşiyatı mı yapıyorsunuz? demişti. (7/A’râf 80)
Şüphesiz ki sizler, kadınları bırakıp erkeklere şehvetle yaklaşıyorsunuz. Siz, aşırı giden taşkın bir toplumsunuz. (7/A’râf 81)
Lut’a da hüküm/hikmet ve ilim verdik. Onu habis eylemlerde bulunan o şehirden (ve halkından) kurtardık. Şüphesiz ki onlar, fasıklar(dan oluşan), kötü bir kavimdiler. (21/Enbiya 74)
Ve Rabbinizin sizler için yarattığı eşlerinizi bırakıyorsunuz. (Hayır, öyle değil!) İşin aslı sizler, haddi aşan bir topluluksunuz. (26/Şuarâ 166)
Lut’u da (kavmine yolladık). Hani o kavmine demişti ki: Siz göz göre göre bu fuhşiyatı mı işliyorsunuz? (27/Neml 54)
Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi yanaşıyorsunuz? (Hayır, öyle değil!) Siz cahillik etmekte olan bir topluluksunuz. (27/Neml 55)
Andolsun ki (Lut), (şiddetli) yakalayışımızla onları uyarmıştı. Onlarsa uyarılara şüpheyle yaklaşmışlardı. (54/Kamer 36)
Andolsun ki, onun konuklarını da arzulamışlardı. Biz de gözlerini silip (kör ettik). Tadın azabımı ve uyarımı! (dedik.) (54/Kamer 37)
Andolsun ki kesinleşmiş bir azap, erken vakitte onları bastırdı. Kamer 38
Bugün Pompei şehrinde çeşitli rivayetler olsa da genele kabul Lut as’ın kavminin taşlaşmış cesetlerinin olduğu yönündedir ki zaten ayette belirtilen azap çeşiti de bu kanının doğru olduğunu haber veriyor.
Oranın altını üstüne getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık. (15/Hicr 74)
Allah’ın habis, cahil, haddi aşan dediği bir topluma bilimin "şu anki araştırmaları ile" çelişiyor diye inkara kalkışmak Allah bizleri onlardan olmaktan korusun ki en ufak bir rüzgarda savrulan münafıkların alametidir.
mertjundullah
4- Allah’a isyan ve küfürde, yoldan sapmada "sınırlı akıl" irademiz yok, kadere mahkumuz vs gibi arttırılabilecek bahanelere sığınmak İlk başta şeytanın Uydurduğu bahanelerdir. Şeytan ki Adem’e secde etmeyip kibirlendiği için yoldan sapanlardan olmuştu ama o şu bahanenin arkasına sığınıp insanları saptırmak adına izin istedi;
Şeytan, Hz. Âdem’e secde etmeyince huzurdan kovuldu ve lanetlendi. O zaman şeytan, Allah’tan şu istekte bulundu:
‘Ya Rabbi, insanların diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver.’
Allah dedi: ‘Belli vakte kadar mühlet verilenlerdensin.’
Şeytan dedi: ‘BENİ SAPTIRMANA YEMİN EDERİM Kİ, onlara yeryüzünde fenalıkları süsleyeceğim. Halis kıldığın kulların dışında hepsini saptıracağım.’ (Hicr Suresi, 36-40)
Hicr Suresinin bu ayetlerinde "Beni saptırmana yemin ederim ki" ifadesi insanların sınırlı akıl vs. gibi şekillerde bahane üretme türüdür ki bu bahanelerin arkasında gidenler Allah’ın ayetinde belirttiği gibi aslında Şeytanın sloganını atanlardan sayılırlar çünkü Şeytan da kendi hatasını kabul etmeyip dönüş yolu olmadığını anlayınca azgınlığını daha da arttırıp kendi dahlini ortadan çekti ve "ben sadece senin zorlamanla saptım" bahanesine sığındı bu yüzden bahanelere sığınanların Allah katında bahaneleri geçersizdir.
Allah adildir, kullarına kendi yapmadıkları bir şeyden ötürü azap etmesi mümkün değildir. Bunun sebebi ise son nefesine kadar imanla yaşamış birisinin son nefesinde kafir olarak ölmesi Allah’ın yazgısının onun önüne geçmesidir ki bu hadis ile sabittr, biz garantide miyiz Hayır, Allah affetsin bugüne kadar yapıp unuttuğumuz veya önemsemediğimiz bir ZULÜM yüzünden son nefesimizde sapabilir miyiz Allah’ın dilemesine bağlıdır ki Allah bizleri bu ahvalden korusun.
Demem o ki Allahın kaderi Peygamberlerine dahi bildirmediği gizli bir sırdır. Kulların yaptıkları amellerden ötürü İMANLARINA DAHİ sirayet eder, kişinin imanı artar, azalır veya son nefesinde hiç beklemediği bir anda kendisinden alınır, veya son nefesinde İslam üzere vefat da edebilir. Bu Allah’ın adalet sıfatının tecellisidir, bunda anlamadığımız birçok hikmetler vardır.
İşte bizim sorgumuzun olmaması ve aklımızın kıtlığını, sınırlılığını kabul etmemiz gereken yer ALLAH’IN sıfatlarının kapsayıcılığı, Peygamberlerine karşı dahi bildirmediği kaderi,ve en kötü görüdüğümüz olaylarda dahi Onun hikmetine karşı olmalıdır.
mertjundullah
Diğer sorularına da bugün gece veya yarın müsait olabildiğimde cevap vereceğim İnşaAllah, Allah hidayet nimetini sende yeniden hasıl etsin, gönlünü İslama’a açsın.
insanların hevasına uyup ve ekseriyetin bilmediğini Allah’ın ayetlerle buyurduğu şu dünya hayatında, seni yeniden bilenlerden’ kılsın Allahümme Amin.