Memura Sakal Kesmesi Caizmi

Memura Sakal Kesmesi Caizmi

Hsnkara
Selamun aleyküm. Bu yıl kpssye girmeyi düşünüyorum kafama takıldı başlıktanda anlaşılacağı gibi sakal kesmek iş şartı olduğunda fetva veriliyormu yani caizmi?


Yorum: Memura Sakal Kesmesi Caizmi

semih34
arkadaşlar konu hakkında bilgisi olanlar yardımcı olabilir mi


Yorum: Memura Sakal Kesmesi Caizmi

misafir4
fırsat eşitsizliği insanın karşısına ekonomik eşitsizlik olarak çıkmaktadır. mesela başörtülüleri veya bir başkalarını okutmadıkları zaman bu kimseler kiminle evlenecekler, kaç çocuk yapabilecekler, bunlardan kaçını okutabilecekler, bunlar ne iş yapacaklar ve durum tekrar insanın önüne ekonomik sonrasında da siyasi eşitsizlik olarak geri dönmektedir. bu kimseler nerede kime ne söyleyecekler, söylediklerini kim dinleyecek, kendi kendilerine mi konuşacaklar. artık biraz adanmış cemaat insanından, liyakat sahibi cemiyet insanına evrilmek gerekiyor. tabi bunu yaparkende kendi iddiandan şüphe etmeyip örnek vasıfları üzerinde toplamak amaçları birer payanda olarak görmemek gerekiyor. sakal gerçekden çok güzel bir şey. kimliğini izhar eder, hayırlı insanlar ve muhabbetleri çeker, hayırsız olanları uzaklaştırır ancak bir tarafdan da insanlarla uğraşasıya kadar hayırlı amelleri bol bol biriktirmek gerekiyor.

fetva veremem ama benim bildiğim zaten fetvalar farzlar veya haramlar üzerinden gider. bunları yap bunları yapma, bunların şakası yok şeklinde olur. olmaz dendiği vakit biter. sünnetleri değersiz görmek ise başkadır ateşe kadar gider, imam malik sünnet nuhun gemisidir binmeyen helak olur demiştir ama bir tarafdanda insanlar takvayı elden bırakmadan, sünnetleri faziletleri elden geldiğince toplarlar. hükümler şakası olmayanlara veya en zayıf olanlara göre belirlenir. birazda tavsiyeler şahsi olarak verilir. ticari kabiliyetin vardır, imkanların vardır veya teknik bilgilerin donanımların vardır, alacağın memuriyet veya benzeri bir şey değmiyordur boşverebilirsin. bir tarafdan da bu imkanların kısıtlıdır. memuriyet önünde açık bir yol olarak görülüyordur tartabilirsin. değer veya değmez derken de makam mevki olarak söylemiyorum, müslümanlara veya insanlara faydan dokunacaktır.


Yorum: Memura Sakal Kesmesi Caizmi

Hsnkara
Bunun için cumhur başkanlığına mesaj atmayı bile düşünmüştüm 😀


misafir4
ne yazacakdın:) bende internetten bir iletişim adresine yazdıydım, kendisine sevgim saygım çok ama bir keresinde dinle alakalı bir mevzu olmuştu hayırdır demiştim. yarın bir gün böyle şeyler olmasın demiş tehdit bile etmişdim. boşuna aramayın, bu benim adım soyadım bu da kimlik numaram demiştim :). tabi kimbilir kim okuyor orası da ayrı ama dediğim gibi kendisine sevgim saygım çokdur. vakıflarda kurumlarda enstitülerde ara sokaklarda, bu konular nazik konular deyip kısık sesle konuşmak ders vermek ahkam kesmek kolay. meydanda olana sahip çıkacaksın

birazda o kadar gözünüzde büyütmeyin, rahat olun. bir avuç sakal zor ama şöyle biraz saç sakal güzelce toplandığı vakit o kadar sıkıntı olmayabiliyor. benim bir arkadaşım vardı, atadan zengindi. torpil açısından söylemiyorum, kafası rahattı sallamıyordu. gayet sakalla da en aşağıdaki kapısından bakanlığa da girdi, en resmi kurumlara da girdi, iyide çalışıyordu, bir yerlere de gelmişdi. rahat olun kafanızda büyütmeyin. söylediğim gibi kendi kimliğinizden kendi iddianızdan şüphe etmeyip, örnek vasıfları üzerinizde toplayıp, insanlara örneklik yapıp hayır ameller işlemeyi tercih edin. söylemeye bile gerek yok ama birazda kemali, paraydı mülkdü hazlarının peşinden koşmakdı makamdı mevkiydi gibi yanlış yerlerde aramadan; niyetlerini ve amaçlarını gözden geçirmeyi ihmal etmeden, görünür olmak topluma ve insanlara dokunmak lazım.

insana, dinini ve kendini koruyabildiği vakit insanların içinde bulunmasını artık dinini ve kendini koruyamadığı vakit ise kendisini korumayı öne çıkarmasını tavsiye etmişler. sakal insanı çok koruyor önce kendinizi korumayı öğrenin, kendinizi koruyun. bu arada ve sonrasında da hayırlı ameller işlemeye bakın

şahsi menfaatlerin maslahat, şahsi düşüncelerin de hikmet gibi takdim edilmesiyle sıklıkla karşılaşılır. bir bakmışsınız insanlar işlerine geleni herkesin ortak menfaati gibi sunmuşlar veya şahsi düşüncelerini akıllarına geleni, bunlar ne kadar güzel ne kadar hikmetli şeyler diye insanlara sunmuşlar. aslında benim yazdıklarımda bunlardan ibaret. tavsiyeler veya düşünceler bitmez, yazdıklarımı da doğrularmış gibi düşünmeyin. dediğim gibi fetva veremem ama benim bildiğim bu meseleler farzlar ve haramlar üzerinden gider. olur dendiği vakit olur, olmaz dendiği vakit olmaz ve bu hükümler hududlara gelir dayanır ve toplumda zayıf kimseleride içine alacak şekilde herkesi dikkate alarak verilmiş olur. ayrıca yeri gelir mesele kimlik izharına dayanır hayırdır kardeşim, başımı veririm sakalımı vermem diyebilirsin ama insanlarla yok yere uğraşılacaksa da buna gerek görmeyip hayır ameller tercih edilebilir. gözünde büyütmeyip rahat olursanda o kadar problem olmayacakdır.

dediğil gibi şahsi düşüncelerin hikmet olarak takdim edilmesiyle sıklıkla karşılaşılır. işin aslı o kadar da bir şey söylemedim, sohbet etmiş olduk.


misafir4
ama var ya, sakalımın uzun olduğu vakit bir keresinde, namaz kılarken gölgemi görmüşdüm, bu kim dediydim. daha önce görmemişim, fena bir şeydi. hani böyle dua eden birisinin gölgesini profil resmi yaparlar ya veya eski dönem alimlerinin resimlerini yaparlar ya öyle bir şeydi, koca adam işiydi veya tam insan işiydi. ben artık insanlarla dahada önemlisi kendimle uğraşmak istemiyorum, hayırlı ameller işlemek istiyorum ondan öyle yazdım. böyle takır takır kendi hayırlarına kendi menfaatlerine iyiliğe güzelliğe götüren basit açık ve somut adımları atmak gerekiyor. dediğim gibi kendi hatalarım kendi tecrübelerim veya kendi düşüncelerim bitmez.


Hsnkara
Ben zaten bu hükümette uzun olmasada 1 2 numara serbest olur diye düşünüyordum inşAllah okur birgün. Sakal kimlik gibi ya sokakta sünnete uygun giyim ve sakalı olana karşı bir samimiyet oluyo bende insan özeniyor


misafir4
güzel kardeşim, bende gençken sakalla çalışayım varsın eksik maaş alayım derdim. iyi bir devlet okulunda iyi bir bölümde okudum, vaktinde bir arkadaşım vardı, okurken babasını kaybetmişdi, bir gün geldi en büyük kardeş olduğunu ve okulu bırakıp çalışması gerektiğini söylemişdi, sonrasında da okulu bırakdı memleketine döndü. okuduğu okulun muadili bir özel okulda okumaya kalksa, okul masraflarıyla kalma masraflarıyla senelik en az 70-100 bin lira gerekecekken, bu arkadaş devlet okulunda okumasana rağmen, belki ayda bin ailesiyle beraber ikibin lira işini görecekken, okulu bırakmak durumunda kaldı. şimdi aklıma geliyor, o zamanlar maddi durumumda iyiydi, öğrenim kredisine de ihtiyacım yokdu, böyle iki arkadaş öğrenim kredilerimizi arkadaşa verseydik, bir yerden burs bulsaydı, amcası veya dayısı da ufakdan bir el atsaydı; rahatlıkla okur, borçlarını da bir senede ödeyebilirdi ama olmadı. yani ondan dedim hayırlı amelller işlemek lazım diye. mesele ille okula takmak değil veya vakıflarda kurumlarda derneklerde faaliyetlerde bulunup havalara girmekde değil, insanların ihtiyaçlarını karşılamak. yüzlerinin gülmelerine veya kaygılarından uzaklaşmalarına vesile olmak.

bende çoğu zaman sakallı oldum, sakalımın bir avucu geçtiği zamanlarda oldu. şeytan sağdan yaklaşırmış ya öyle söylemiyorum, sakal harbiden çok güzel bir şey, sakal bıraktığım vakitler böyle ağır azam koca adam oluyorsun ama bir baktım farzlar aksıyor, namazlar kazaya kalıyor ama ben hala kendimi ağır azam zannetmeye devam ediyorum, öyle olmuyor işte. en azından böyle sap gibi adamım diyorum 🙂 bari namazımı doğru dürüst kılayım veya doğru dürüst işler yapayım, zatım duruşum değil amellerim ön plana çıksın istiyorum. sakalında duruşu yetiyor ama… insanı çok koruyor. dediğim gibi elini oynatmadan, hayırlı insanları ve muhabbetleri çekiyor, hayırsızlarını uzaklaştırıyor ama sakalsızda bakıyorum hemen herkese her şeyi söyleyebiliyorum. sakalın varken duruşun bir çok şeyi anlatıyor ama pek bir şey söyleyemiyorsun, söylesen olmuyor. ben, kendini korumayı öğrendikten sonra, toplumda görünür olunması ve insanlara dokunulması gerektiğini düşünüyorum. tabi bu sakallada olur da sakalsız sanki daha kıvrak daha aktif olunuyor.

sıkca söylerim belki daha öncede söylemiş olabilirim, helalleri ve haramları ayırıp bir kemal arayışı olan kimselerin, böyle olmayan kimselerin arasında ne işi olacağını sorgulamışlar. bu kimse bunlara mı imrensin, kendisinden mi şüphe etsin, yoksa bunlara mı uysun. bir tarafda biri, güzel ve çirkin olanı ayıracak; ötekisi rastgele yaşayacak. hangisinin hangisine uyması gerekir. aslında ben islamın, insanlara varoluş amaçlarına uygun, önlerine gelenlerden temiz olanları seçtikleri ve varış yerine hazırlıklı gitmelerini öngören bir hayat gösterdiğini söylerim. bunun aksi de, çirkin temiz bulaşık, önüne ve işine geldiği rastgele, anlamsız ve varış yerine hazırlıksız bir yaşam sürülmesi sonucunu ortaya çıkarıyor, sonucu da hüsran oluyor. insan dünya hayatında hakiki faydalara da ancak ilk söylediğim gibi ulaşabiliyor. içkinin fuhşun, aylaklığın ahlaksızlğın, kibrin nakörlüğün; dünya hayatına da bir faydası olmuyor. sadece şeytan insanın önüne, ardını arkasını düşünmeden balıklama atlayacağı teklifler getiriyor ve bunları süslüyor. insan şöyle bir ilk bakışta imreniyor veya atlıyor ama arkası yok. dünya hayatı içinde kayıp. yani aslında kendinden şüphe etmeden; kemali, paraydı mülkdü bunları biriktirmekdi hazlarının peşinde koşmakdı makamdı mevkiydi bunlarda aramayıp kimseye imrenmeden; zaman içerisinde de niyetlerini ve amaçlarını gözden geçirmeyi de ihmal etmeden, insanın hayırlı amelleri biriktirmesi gerekiyor. yani elimizin altındaki nimetleri, gözümüzün önündeki hayatı güzel değerlendirmek. yani mesele gözümüzün önünden burnumuzun dibinden veya elimizin altından başlıyor ve hayırlarımız menfaatlerimiz iyilik güzellikde buradalar. insan ise bir şeylere kastığı zaman veya müstakbelle uğraşıp hayallere daldığı zaman esas ihtiyacı olanı bir köşede atılı vaziyette bırakmış oluyor. ihtiyar seçimden seçmekden geliyor ve toplumda da ihtiyarların seçimlerine itibar edilir kimseler oldukları söylenmiş. yaptıkları, akıbetleri ortada olan kimselere itibar edilse pek bir sorun kalmaz ortada ama işte adam enkaz olmuş, yaptığı her şey eline dolanmış bir de çıkıyor akıl veriyor. yani bakarsın birine, baktın söylediklerini yapmış faydasını görmüş sonucunu almış bende yapayım dersin. başkasına bakarsın bir fayda yok sonuç yok her işi ayağına dolanmış, kalkıpda akıl verdiği vakit, senin kafan güzelmiş sende kalsın dersin. benimki de biraz buna benziyor. iş nihayetinde kendini gerçekleştirmeye kalıyor ve bence çok basit somut açık güzel menfaatine gönlüne göre bir yol.

söylediğine gelince, mesela arap baharında da benzer şeyler oldu. müslümanlar daha, küre ölçeğinde insan haklarıydı vesaireydi yerelde kanunlardı daha kendilerine vaad edilmiş haklarını alamıyorlardı. bunlar sistemin dışında bırakılıyordu ve buna karşılık hareketler, dini referanslar üzerinden okunduğu vakit de güçlü olanın güç izharında bulunmasına; muhalif olanın da, insanları etrafına toplayıp muhalefet yapmasına zemin hazırlıyordu. halbuki ilk yazdığım vakit söylediğim gibi fırsat eşitsizliği insanın karşısına ekonomik eşitsizlik olarak çıkıyor ve bu insanın her alanda karşısına çıkıyor. başörtülüleri veya imam hatiplileri okutmadığın çalıştırmadığın zaman; bunlar nasıl evlenecekler, kaç çocuk yapabilecekler, kime nerede ne anlatacaklar. artık mesele de, bu kimselerin sisteme girdikleri zaman ne yapacaklarına bunu nasıl değerlendireceklerine bakıyor.

hazır seni bulmuşken bu kadar yazdım 🙂 o kadar gözünde büyütme, çoğu yerde 1-2 numarayla filan memuriyet yapılıyor.


Hsnkara
Deneyeceğim şansımı ben genede kısmet belki salihlerin arasına gireriz. Bu arada abicim sanırım sende biraz bilgi birikimi var ama aktaracağım, konusacagin insan bulamıyorum 🙂


misafir4
fazla da dert yanmayayım kardeşim, dert yanacak olsam ağır kaçar. birazda esas işim hariç her şeyi öğrenmişim. insan esas yapması gerekenleri ihmal ettiği vakit, esas ihtiyaçlarını da bir köşede atılı vaziyette bırakmış oluyormuş. aslında fena da olmadı, öğrendiğim kendime oldu ama insanın da 15 yaşında kapı gibi iman edip çokdan yoluna koyulması gerekiyormuş. bunlarda insanın kendi hayırlarından, kendi menfaatlerinden, kendi gönlünden, iyilik ve güzelliklerden ibaret oluyor. insanlara neyi isteyeceklerini bile telkin eder olmuşlar, insanlara şöyle ol diyorlar şöyle oluyorlar, insanlara şunları iste diyorlar insanlarda onları istiyorlar. insanlar kendi gönüllerinden geçenden bile haberdar olmuyorlar. aslında insanlar çetrefile girmese, ortada anlatılacak bir şey de yok ama bir taraf güzeli ve çirkini, temizi ve kirli olanı ayırırken, bir taraf işine ve önüne geldiği gibi bunları karıştırıyor ve bu kimseler de kalkıp bunlara imreniyorlar. veya insanlar bozuk niyetlerle çirkin ahlaklarla çirkin amellerle hayır sonuçlar belkliyorlar, sonra da duyar kasıyorlar tribe giriyorlar. dediğim gibi insanlar çetrefile girmeseler bir sıkıntı yok ama çoğu zaman öyle olmuyor. yapacak olduğumuzda; gözümüzün önündeki, burnumuzun dibindeki, basit ve açık adımları atmak oluyor ve bunlar somut bir şekilde hem dünya hayatımızı hem de ahiret hayatımız ihya ediyorlar. başıboşluğa, aşırıya kaçmaya veya çirkinliğe ve çürümeye mahal bırakmıyor. dediğim gibi daha önce sakal bıraktım ve sakal bırakmamak üzerine konuşmuş olsam da, tek kelimeyle güzeldi. benim demek istediğim; sakallı da olunsa, sakalsız da olunsa, dünyanın bir ucunda da olunsa, yapılması gereken; hayatını yaradılış maksadı çerçevesinde şekillendirip, güzel şeyler yapmak, hayır ameller biriktirmek. bizler müslümanız, bu kadar. bunun çok dert edilecek veya kasılacak bir tarafı yok. harbiden ortada karışık bir şey yok. hepimizin bir sermayesi var, o da ömür sermayesi. Rabbim bunu razı olduğu şekilde kullanmayı nasib etsin.

inşaAllah yolun açık olur kardeşim.


misafir4
mesela, sebeblere ihtiyaç duymaksızın işlerini dilediği gibi doğrudan yapabilenin sadece Allah teala olduğunu, kulun işlerine Allah ı koşturabileceğini sanmasının ise nefsin gizli bir hükümranlık arzusu olduğunu söylemişler. kulun sebeblere sarılması ve sebeblere sarıldıkca da kulluğunu hatırlaması gerektiğini söylemişler ancak şöyle bir durumla sıklıkla karşılaşılıyor, insan dua veya tevekkül ettiği vakit, bir işi yoluna ve yordamına göre yapmasına gerek olmadığını veya bir işi yoluna ve yordamına göre yaptığı vakit ise dua etmesine tevekkül etmesine gerek olmadığı düşünüyor. halbuki hem işlerin yoluna ve yordamına göre yapılması hem de kulluğun hatırdan çıkarılmaması gerekiyor. tabi her şey istendiği gibi veya akıldaki gibi olmuyor ama yine de bir şeyler olacakdır. yine insanın iman ettiği vakit, en güzel ve en temiz olanla ilişki içerisinde olduğunu ve çirkin ahlaklarla ve çirkin amellerle bu ilişkiyi kurmaya kalkanın da muradı ilahiden doğular ve batılar kadar uzak düşeceğini söylemişler. bozuk niyetlerden, çirkin ahlaklardan ve çirkin amellerden uzak durup, işleri de yoluna ve yordamına göre yapdığın vakit, inşaAllah yolun açık olacakdır kardeşim.

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();