Topluluk Veya Bireylere Seslenmede Hz.cafer Bin Ebi Talib Tekniği
mumsema
TOPLULUK VEYA BİREYLERE SESLENMEDE HZ.CAFER BİN EBİ TALİB TEKNİĞİ
Konuşma yeteneği, Rabbimizin bize verdiği büyük bir nimettir. Bu nimetin hakkıyla kullanılması, konuşmanın konusuna, yerine, zamanına, seslenilen kişiye bağlı olduğu kadar yapılış biçimine de bağlıdır. Yararlı bir konuşma, usulüne uygun yapılmadığında zararlı olabilir. Bu da konuşma tekniğini bilmeyi gerektirir.
Bilindiği üzere Kureyşliler, Habeşistan’a hicret eden Müslümanları geri getirmek üzere bu ülkeye elçi yollamışlardı. Kureyş elçisi Amr bin As, bir söz ustasıydı. Rüşvetle kalplerini kendisine ısındırdığı Habeşistan yetkililerinin aklını diliyle çelmiş, onları Kral Necaşi’ye kendi isteği doğrultusunda görüş bildirmeye ikna etmişti. Durum, Müslümanlar açısından kötüydü. Mekke’ye iade edilmeleri müşrikler için büyük bir zafer olacaktı. Kimse düşmanına böyle bir zaferi kolayca kazandırmak istemezdi. Amr bin As’ın oyununun bozulması ve kralın aksi yönde ikna edilmesi gerekiyordu. Amr bin As, Araplar arasında bilinen bir söz ustasıydı. Onu yenmek kolay değildi. Her şey Müslümanların temsilcileri Hz. Cafer bin Ebi Talib’in yapacağı konuşmaya kalmıştı.
Konuşma Sanatı
1-Konuşmanın etkili olmasında ilk şart, seslenilen kişinin dinlemeye hazır hale getirilmesidir. Bunu sağlamanın en etkili yolu ise soru sorma tekniğidir.
Hz. Cafer(ra), konuşmasına başlamadan önce krala soru sordu:
- Ey hükümdar, sorunuz onlara, biz onların kölesi miyiz?
Müşrikler adına Amr b. As cevap verdi:
- Hayır, hepsi hürdür.
Hz. Cafer(ra):
- Bizden alacakları mı var?
Amr:
- Hayır, hiç birinden alacağımız yok.
Cafer(ra):
- Biz, onlardan birini mi öldürdük de bizden intikamlarını mı alacaklar?
Amr:
- Öyle bir durum yok.
Hz. Cafer(ra)’in sorularına dikkat ettiğimizde bunların boş sorular olmadığını, kralın dikkatini Müslümanların konumlarına ve düşmanlarının tavrına çekerek onun kendisini daha dikkatli dinlemeyi sağlamaya yönelik olduğunu görüyoruz.
2-Konuşmanın etkili olmasının bir detay şartı, konuşanın kendine güvenmesi, davasının hak olduğuna olan kesin inancını tavırlarına yansıtmasıdır. Hiçbir toplumda sıradan bireyler, krallara soru soramazlar. Çünkü soru sormak bir tür sorgulamadır. Krallar sorgulanmaz. Hz. Cafer(ra), krala soru sorarak kendi davasını ne kadar üstün gördüğünü ortaya koymuştur.
3-Konuşmanın asıl konusunun iyi dinlenmesinin ikinci şartı doğru bir durum tespitidir.
Hz. Cafer(ra), sorularına devam ederek hem düşmanlarının isteklerini öğrendi hem de kralın dikkatini kendi eski durumlarına çekti.
- O halde bizden ne istiyorlar?
Amr:
- Bunlar, atalarımızın dininden çıktılar, ilahlarımıza hakaret ettiler, gençlerin inançlarını bozdular, aramıza ayrılık soktular.
Hz. Cafer(ra) :
- Ey hükümdar, biz cahil bir toplumduk. Taştan, ağaçtan yaptığımız putlara tapıyorduk. Kız çocuklarımızı diri diri toprağa gömüyor, ölmüş hayvanların leşlerini yiyorduk. İçki, kumar, fuhuş ve her türlü ahlaksızlığı yapıyorduk. Hak hukuk tanımıyorduk. Kuvvetliler, zayıfları eziyor, zenginler fakirlerin sırtından geçiniyordu. Artık durum anlaşılmıştı. Kral onu dinlemeye hazırdı.
4-Konuşma sanatında her sorun bir fırsat olarak görülür. Buna göre konuşan kişi, kendi aleyhindeki her şeyi kendi lehine çevirmelidir. Hz. Cafer(ra), Peygamberimizin kendilerine ne öğrettiğini anlattı. Böylece düşmanının Müslümanlar için hazırladığı bir tuzağı kendi davasını anlatmak için kullandı.
-Rabbimiz, bize aramızdan bir Peygamber gönderdi. O asil bir insandır, yalan söylediğini kimse duymamıştır, emanete asla ihanet etmemiştir. Kimse Onun dürüstlüğünden kuşku duyamaz. Peygamberimiz, bizi Allah’a davet ediyor, bize putlara tapmayın. Yalnız Allah’a kulluk edin, doğru söyleyin, emanete ihanet etmeyin, akrabalarınıza yardımcı olun, komşularınızla güzel geçinin diyor.
Bize yalan söylemeyi, yetim malı yemeyi, namuslu kadınlara iftira atmayı yasakladı.
5-Konuşma sanatında konuşanın kendi konumu hakkında abartılı olmamak şartıyla bilgi vermesi dinleyenin dağılmak üzere olan dikkatinin toparlanmasını sağlayabilir.
Hz. Cafer(ra), Peygamberimizin daveti karşısında kendi tutum ve konumlarını krala bildirdi:
â Biz, Ona inandık, Onun getirdiği dini kabul ettik. Onun helal bildiğini helal; haram dediğini haram bildik. Onun bize öğrettiği gibi ibadet ettik.
6- Konuşmada ele alınan düşüncenin karşıtıyla ve ona karşı olanların tutumlarıyla birlikte verilmesi konuşmanın daha çok etkili olmasını sağlar.
Hz. Cafer(ra), İslam’ı bu şekilde anlattıktan sonra müşriklerin tavrını anlattı:
-Bu yüzden halkımız, bize düşman kesildi, bize hakaret etti, bize işkence etti, bizi dinimizden döndürmeye çalıştı. ‘Bize yeniden putlara dönün’ dedi. Biz kabul etmedik.
7-Konuşmada seslenilen kişinin tavrını ona hatırlatmak, onun kendisini sorgulamasını ve daha doğru bir tutum sergilemesini sağlar.
Hz. Cafer(ra), ardından kralın konumunu ona hatırlattı ve neden onu tercih ettiklerini söyledi:
-Sizin kimseye zulüm etmeyen, adil bir kral olduğunuzu duyduk. Sizin ülkenize geldik. Sizi başkasından iyi gördük. Sizden emin olduk, sizin bize zulüm etmeyeceğinize inandık, dedi.
Necaşi:
- Bana Peygamberinize gelen kitaptan biraz okur musun? dedi.
8-Konuşmada seslenilen kişinin sorularının onun ilgileri doğrultusundaki konulardan seçilmesi, seslenilen kişinin kendisine değer verildiği düşüncesine ulaşmasını ve buna karşılık vermesini sağlar.
Kral bir Hristiyandı. Hz. Cafer(ra), Meryem Suresi’ni okumaya başladı:
Meryem, çocuğu gösterdi: ‘Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabili¬riz?’ dediler.
Çocuk: ‘Ben şüphesiz Allah’ın kuluyum. Bana Kitab verdi ve beni peygamber yaptı; nerede olursam olayım, beni mübarek kıldı. Yaşadı¬ğım müddetçe namaz kılmamı, zekât vermemi ve anneme iyi davranmamı emretti. Beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum günde öleceğim günde, dirileceğim günde bana selam olsun’ dedi. (Meryem:29, 30-33)
Hz. Cafer’in okuduğu ayetleri dinleyen Necaşi:
-Allah’a yemin ederim ki bu sözler Hz. İsa’ya gelen sözlerle aynı kaynaktandır, dedi ve Müslümanları Kureyş elçilerine teslim etmeyeceğini söyledi.
Kureyş’in müşrik elçileri, onun bu sözlerini duyunca endişelendiler ve Müslümanlara iftira attılar, bir bakıma davete karşılık vermiş kişinin aklına soru işaretleri takarak onu davete karşılık vermekten vazgeçirmeye çalıştılar. Necaşi’ye:
- Müslümanlar, Hz. İsa hakkında kötü sözler söylüyorlar, dediler.
Bunun üzerine Necaşi, Müslümanların Hz. İsa hakkındaki görüşünü sordu.
Hz. Cafer:
Biz, Hz. İsa hakkında Rabbimizin Kuran’da bize bildirdiğini söyleriz, dedi ve şu ayeti okudu:
…Meryem oğlu İsa Mesih, Allah’ın Peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı kelimesidir. O, Allah tarafından gönderilmiş bir ruhtur… (Nisa: 171)
Necaşi, Hz. Cafer’i saygıyla dinledikten sonra, yerden bir çöp aldı ve:
-Hz. İsa’nın söyledikleriyle sizin söyledikleriniz arasında şu çöp kadar bile fark yok, dedi. Müşrikleri huzurundan çıkardı. Müslümanlara kendi ülkesinde güvenli yaşayabileceklerini söyledi.
Böylece Hz. Cafer(ra), müşriklerin büyük diplomatını Allah’ın yardımıyla yendi, müşrikleri büyük bir hezimete uğrattı. Burada dikkat edilmesi gereken bir husus da şudur: Habeşistan’a hicret Mekke döneminin yedinci yılında olmuştur. Hz. Cafer(ra)’in konuşması Resullullah’ın kısa bir sürede sahabelerini ne kadar iyi yetiştirdiğinin kanıtıdır. Allahümme Salli Ala Seyyidina Muhammedin ve Ala Ali Muhammed.
Abdülkadir Turan
Cevap: Topluluk Veya Bireylere Seslenmede Hz.cafer Bin Ebi Talib Tekniği
VESLiHAN
sakin olmak en önemli etkileyici yoldur ve karşıdakinide bu konuda yatıştırmak iyi duymasını anlamasını sağlar boş konuşmamak anlaşılacak dilde ve sabırda konuşmakta çok önemlidir