Gül’e Sevdalı bir Veli : Yahyalılı Hacı Hasan Efendi (k.s)

Gül’e Sevdalı bir Veli : Yahyalılı Hacı Hasan Efendi (k.s)

Muhammed masum
Gül’e Sevdalı bir Veli : Yahyalılı Hacı Hasan Efendi (k.s)

Hayatı algılamada iki temel bakış açısı bulunmaktadır. Bunlar: Hayata bir daha mı geleceğiz, bu dünyadan başka dünya yok, deyip, gününü gün etme hevesiyle yaşayanlar ile yine hayata bir daha mı geleceğiz deyip; Allah’ı kullarına, kulları da Allah’a sevdirme azmi ve gayreti içinde olanlardır. Peygamberler ve onların varisleri; alimler, veliler, zâhidler, mücahidler ile onların karşısında yer almış olan Nemrutlar, Firavunlar, Ebû Cehiller bu iki dünya görüşünün somutlaşmış şahsiyetleridir.

Dünyaya bir daha gelmeyeceğiz deyip, bu dünyayı bir ekim yeri olarak değerlendirip kendisini her şeyiyle Allah’a adamış olan Hacı Hasan Efendi (k.s.), hayatı; öğrenilmesi, örnek alınması gereken bir mücadele insanı.

1914 yılında Kayseri’nin Yahyalı ilçesinde dünyaya gelen Hacı Hasan Efendi, hem anne, hem baba tarafından Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in soyundan gelmektedir. Küçük yaşlardan itibaren dini ilimlerde yetiştirildiği gibi mânevi bir atmosferi de sürekli teneffüs etmiştir. Babası Şeyh Mustafa Hulusi Efendi, devrin mürşitlerinden, Es’ad-ı Erbili’ye bağlı ve onun halifesi idi. Es’ad Erbili’den sonra irşat görevini yürüten Sami Ramazanoğlu ile görüşen ve onun halifesi olan Hacı Hasan Efendi, Sami Ramazanoğlu’nun ifadesi ile, Doğuştan veli. bir zattır. Bu sebeple çocukluğunda ve gençliğinde akranları arasında hemen fark edilebilen güzel hasletlere sahipti. 1935 yılında evlenen Hacı Hasan Efendi, 1939 yılında askere gitmiştir. 1947 yılında ilk hac görevini yerine getirmek üzere Hicaz’da bulunmuştur. 1965 yılında Sami Ramazanoğlu’nun elinden Kadiri İcazetnamesi’ni alan Hacı Hasan Efendi, 12 Şubat 1984’te vefat eden Sami Ramazanoğlu’nun vefatına kadar ve kendisinin Hakk’a yürüdüğü 27 Ocak 1987 yılına kadar irşat görevini sürdürmüş ve dâr-ı bekaya irtihal eylemiştir.

73 yıllık çileli ömrünü; insanları iyiliğe, güzelliğe, Hakk’a çağırmak için geçiren Hacı Hasan Efendi; sohbetleri, sosyal ilişkileri ve örnek davranışları ile kendinden sonra gelen nesil üzerinde silinmez izler bırakmıştır.
Hasan Efendi Hz.leri, her şeyden önce ilmiyle âmil olan, yani bilgisini amele dönüştüren ve söylediklerini bizzat kendisi yaşayan bir İslam âlimidir. Bir dönem yaşanan manevi kıtlık ve kuraklık yıllarında, insanlara dinlerini anlatıp vaizlik yapan, halkın anlayabileceği şekilde hitap eden bir din eğitimcisidir aynı zamanda… Fakat özellikle, kişinin anlamlı değişimler ve dönüşümler yaşamasına vesile olan tasavvufun, Kur’ân ve Sünnet çerçevesi içinde nasıl yaşanabileceğinin en müstesna örneklerini bizzat yaşayarak gösteren ve öğreten bir mürşid-i kâmil’dir, zât-ı âlileri…
Hacı Hasan Efendi Hz.lerinden bahsederken herhalde en önce onun, sünnet-i seniyye’ye bağlılığından söz etmeliyiz. Hz. Peygamber (sav)’in sözleri ve uygulamaları, kısaca hayat tarzı anlamına gelen sünnet-i seniyye, Hacı Hasan Efendi Hazretlerinin adeta üzerine giydiği ve ebediyet alemine irtihal edinceye kadar çıkarmadığı bir elbise gibiydi. Hayatımıza yön veren, yaşantımızı şekillendiren nice sünnetleri, onun tatbik etmesiyle, tavsiyeleriyle ve dürr danelerini andıran inci misali beyitlerinden öğrendik bizler…
Mümin sever ve sevilir. Sevmeyen ve sevilmeyen kimsede hayır yoktur. buyuran Sevgili Peygamberimiz (sav)’in bu hadisinin gereğini bizler onun şu beyitlerinden anladık.
Herkese etmeli şefkat
Mahlukattan etme nefret
Kalbi eğri olmaz sohbet
Bağrımızı ezendir bu…

Beraber yemek yemeli
Kalbin bir yere komalı
Kurban olayım demeli
Arada husumet neden?…

Yaradan’dan ötürü yaradılanı seven Yunus Emre misali, insanlara ayrım göstermeden sevgi ve muhabbet besleyen Hacı Hasan Efendi Hazretleri, kendisini ziyarete gelen manevi evlatlarını, sevenlerini, öylesine engin bir muhabbet halesi içine alırdı ki, etkilenmemek mümkün değildi. Tâ gönül âleminin derinliklerinden ve büyük bir coşkuyla kopup gelen sevgi ve şefkat dolu hitap ifadeleri, sizi tâ ruhunuzun en ince noktalarına kadar sarıp sarmalardı. Evet, herhalde Evlatlarım!… Yavrum!… Kuzum!… hitapları en güzel Hacı Hasan Efendi Hazretleri’nin dilinden yansırdı sevenlerine… Çünkü o, bu sözleri içinde taşıdığı ve her bir Allah dostunda bulunan engin şefkat, merhamet ve muhabbet sâikiyle söylerdi… Çünkü Allah dostlarının bir özelliği de, Eşrefoğlu Rûmî’nin ifadesiyle, Kulları Allah’a, Allah’ı da kullara sevdirmeye gayret etmeleri idi. O, bizlere Rabbimizin eşsiz rahmetinden, merhametinden ve kullarına olan sevgisinden bahsederken, bizim de böylesi Rabbimize güzel kul olmamız hususunda gayret göstermemizi yine şefkat dolu ifadelerle temin etmeye çalışırdı.
Sohbetlerini ayetler, hadisler ve ibretli beyitler süslerdi. Te’kid maksadıyla bir hususu vurgulamak istediğinde, yemin ifadesi kullanmaz ve sadece kanaatiniz olsun ki… diye söze başlardı. Sözlerinde sık sık yemine başvuran bizler için ne güzel bir örnek uygulamaydı bu!
Hacı Hasan Efendi Hazretleri, İnsanlara karşı tevazuda toprak gibi ol diyen Hz. Mevlânâ gibiydi adeta… Bir taraftan Hz. Peygamber (sav)’in Nur Nesli’nden olmakla, gül pembesi yüzünde tebessüm hiç eksik olmazken, öte yandan, Sizin ayaklarınızın tozuyum, türabıyım! sözleriyle tevazuun zirvelerine taht kurardı. En katı kalp bile onun bu alçakgönüllülüğü karşısında yumuşar, mahcubiyet duygularına gözyaşları eşlik ederdi… Kadîm dostlarından, bir diğer şefkat ve tevazu abidesi Bandırmalı Ali Öztaylan’ın ifadesiyle, Allah Teala Hazretleri, o zatın tevazu ve muhabbet dolu sözlerine sanki bir haşyet ve hürmet gizlemişti… Çünkü, size hitabı ne kadar tevazu dolu olsa da o anda siz, hatalarınızı, günahları düşünmeye başlar ve yüreğiniz sızlayarak, pişmanlık duygularıyla Allah Teâlâ’dan içten içe affınızı niyaz ederdiniz. İşte Allah dostlarının bir vasfı da buydu. Özlerindeki tevazu, şefkat ve merhamet, sözlerine yansır; sizin kendinizi tanımanıza, eksiklerinizi ve kusurlarınızı görmenize ışık tutarlardı…

Şiirlerinden..

Seherde açılan güller hürmetine
Rükuda bükülen beller hürmetine
Zikrinle dönen diller hürmetine
Cehennem narında yakma ya Rabbi

Secdeye kapanan başlar hürmetine
Aşkınla sızlayan kalpler hürmetine
Gecelerde dökülen yaşlar hürmetine
Gazabınla bize bakma ya Rabbi

Yolunda kaim kullara bağışla
Rızana giden yollara bağışla
Arşına açılan ellere bağışla
Cahımin içine sokma ya Rabbi

Muhammed Mustafa’nın (s.a.v) özüne bağışla
Fatımatüz Zehra adlı kızına bağışla
Yetim yetemanın yüzüne bağışla
Huzurunda boynumuz bükme ya Rabbi

Cemi peygamberlerin canı hürmetine
Cıhari yari güzinin dini hürmetine
Uhud şehitlerinin kanı hürmetine
Suçlarımızı başa kakma ya Rabbi

Evvela ilim olmalı
Amel nehrinden dolmalı
İhlas bahrine dalmalı
Bu işe ihtimam lazım

Rabbim şefaatlerine nail eylesin..


Cevap: Gül’e Sevdalı bir Veli : Yahyalılı Hacı Hasan Efendi (k.s)

aslı34
amin rabbim büyüklerimizden ayırmasın


Cevap: Gül’e Sevdalı bir Veli : Yahyalılı Hacı Hasan Efendi (k.s)

Ebu Ducane
Yahyalılı Hacı Hasan Efendi Hayatı


hacı hasan efendi şiirleri, yahyalılı hacı hasan efendi şiirleri, yahyalılı hacı hasan efendi sözleri

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();