Yalan ve Yalan söylemenin caiz olduğu yerler
mumsema
Peygamberimiz (sav)in hadisi
Ümm-ü Gülsüm’den (r.a.) şu meâlde bir rivayeti de kaydetmektedir:
İnsanların söylediklerinden hiçbir şeyde yalana ruhsat verildiğini işitmedim; ancak şu üç durum müstesna:
1) Harpte,
2) İnsanlarını arasını bulmada,
3) Kadının kocasına, kocanın da karısına karşı ailenin düzeni için söylediklerinde…
Kaynak: Müslim, Birr: 101.
Yalan Ne Zaman Caiz Olur? / Caiz Olur Mu?
ßaran
Yalan” kelimesini ve taşımış olduğu mânâyı duyup da rahatsız olmayan var mıdır? Evet, bazı çirkin sıfatlar, esasında ve hakikat-ı halde herkesi rahatsız eder.
Doğruluğun, istikametin, ahde vefanın zıddı olan yalan, hemen hemen her insanın nefret ettiği kötü bir alışkanlıktır. Bununla birlikte, acaba bazı hallerde yalan söylemek, yalan beyanda bulunmak caiz midir?
Önce, bazı sebeplerden dolayı yalana benzeyen beyanda bulunmaya cevaz veren hadis ve rivayetlere ve bu mevzuyla ilgili İslâm ulemâsının görüşlerine müracaat edelim:
Buharî ve Müslim Sahih’lerinde şöyle bir hadis zikrederler:
"Halkın arasını düzelten ve bunun için hayır niyetiyle söz ulaştıran veya hayır kasdıyla yalan söyleyen, yalancı değildir.”1
Yine Müslim, bu hadisin devamında Ümm-ü Gülsüm’den (r.a.) şu meâlde bir rivayeti de kaydetmektedir:
"İnsanların söylediklerinden hiçbir şeyde yalana ruhsat verildiğini işitmedim; ancak şu üç durum müstesna: 1) Harpte, 2) İnsanlarını arasını bulmada, 3) Kadının kocasına, kocanın da karısına karşı —ailenin düzeni için söylediklerinde…”2
Kâmil Miras merhumun, hadis âlimlerinin izahları ışığında bu rivayetlerin şerh ve açıklamasını özetlersek şunlar söylenebilir:
Hadiste, "insanların arasını bulmak için yalan söylemek yalancılık değildir” sözünün mânâsı, bu yalanda günâh yoktur mânâsındadır. Çünkü hadiste yalan, yalan olarak çıkarılmamakta, sadece bu çeşit yalana terettüp eden günahın olmadığı bildirilmektedir. Şüphe yok ki, yalan, gerek arayı düzeltmek için, gerekse başka bir maksatla söylensin yine mahiyeti itibariyle yalandır.
Yalana üç yerde ruhsat verilmesi hususunda âlimler arasında farklı görüşte olanlar bulunmakta ise de, hadis ulemasının ekserisinin görüşü şu merkezdedir:
Yalanı ve olmayan bir şeyi haber vermek mutlak sûrette yasaklanmıştır. Yalan hususundaki hadisteki müsaade ise "tevriye” ve "îhâm” yoluyla söylenmesi halindedir. Tevriye: Birkaç mânâsı olan bir kelimeyi kullanan kimsenin en uzak mânâyı kasdederek söylemesidir. Îhâm ise: İki mânâsı olan bir kelimenin en uzak kullanılan mânâsını kasdederek söylemesidir.
Bu iki söz sanatını bu meseleye getirecek olursak şu şekilde misaller verilebilir:
Meselâ savaş esnasında düşman askerine "Kralınız öldü” denilirken, bununla düşmanın daha önceki krallarından birisi kasdedilmesi gibi.
Yine İslâmın ve Müslümanların zarara düşebileceği bir halde konuşmak ve fikir beyan etmek icap ettiğinde, doğrudan yalana varmadan dolaylı cümleler kullanmak da bu kabildendir.
Aynı şekilde hanımın ve kızının gönlünü almak isteyen bir insan onlara bir şey vâdederken, "İnşaallah-Allah dilerse” gibi bir ifade kullanır da, söz verdiği şeyi hemencecik almazsa, bu durumda da yalan söylemiş olmaz. Çünkü bu vaâd istikbale mâtuftur.
Ayrıca birbirine dargın olan iki kişinin arasını bulurken, "falan adam seniniçin duâ ediyor” dese de, bununla o adamın "Allah’ım, bütün Müsltümanları affet” demiş olduğunu kasdetse, yalan bir beyanda bulunmuş olmaz.3 Dolaysıyla yalansöylemenin mes’uliyetinden kurtularak rahatlar. İmam-ı Beyhakî’nin rivayet ettiği bir hadiste, Peygamberimiz (a.s.m.) "Tevriyeli, kinâî ifadelerle yalandan kurtulup rahatlama vardır” buyurarak bu meseleye açıklık getirmişlerdir.4
Ancak, bilhassa günümüzde her sahada yalana fazla yer verildiğinden, buna meydan açmamak için bu çeşit meselelerde hassas ve dikkatli davranılmasını isteyen Bediüzzaman şöyle der:
"…Maslahat için kizb (yalan) ise zaman onu neshetmiştir (hükmünü kaldırmıştır). Maslahat ve zaruret için bazı âlim ‘muvakkat’ fetvası vermiş. Bu zamandao fetva verilmez. Çünkü o kadar su-i istimal edilmiş ki, yüz zararı içinde bir menfaati olabilir. Onuniçin hüküm maslahata bina edilmez.
"Meselâ: seferde namazı kasretmenin sebebi meşakkattır. Fakat illet olmaz. Çünkü muayyen bir haddi yok. Su-i istimale düşebilir. Belki illet yalnız sefer olabilir.”
Yâni yolculuk esnasında dört rekâtlı farz namazları iki kılarak kasretmenin illeti, esas sebebi, "yolculuk”, yolculuğa çıkmaktır. Meşakkat olmasa danamaz kısaltılabilir. Eğer meşakkat gerçek sebep olarak görülürse bu hükmü herkes kendisine göre değiştirip uygulayabilir. "Ben hiçbir zorluk çekmedim, öyleyse namazları dört rekât kılarım” gibi bir su-i istimale düşebilir. Bunun önüne geçmek için, meşakkat olsa da, olmasa da namaz kasredilir.
Bu misâlden sonra Üstad, son olarak şu meseleye temas eder:
"Aynen öyle de, maslahat dahi yalan söylemeye illet olamaz. Çünkü muayyen bir haddi yok, su-i istimale müsait bir bataklıktır. Hükm-ü fetva ona bina edilmez. Öyle ise ‘imme’s-sıdk ve imme’s-sükût (ya doğru söylemeli yahut susmalı) Yani yol ikidir, üç değildir. Ya doğru, ya yalan, ya sükût değildir.”
"Evet, her söylediğin doğru olmalı, fakat her doğruyu söylemek doğru değildir. Bazan zarar verse sükût etmek. Yoksa yalana hiç fetva yok.”5
1. Buharî, Sulh: 2; Müslim, Birr: 101.
2. Müslim, A.g.e.
3. Tecrid-i Sarih Tercemesi, 8: 111-112.
4. et-Tâc, 5: 55.
5. Hutbe-i Şâmiye, s. 43-44
Yanıt: Yalan Ne Zaman Caiz Olur? / Caiz Olur Mu?
gökkuşağı
Allah razı olsun emeğini,ze sağlık
Soru: Yalan Ne Zaman Caiz Olur? / Caiz Olur Mu?
A_samet_38
Allah razı olsun güzel bir bilgilendirme olmuş.
zehracan
yalan konusunda en çok takıldığım bir nokta var..belki yeri değil ama bu başlık altında sormak daha uygun gibi geldi..
çalışan kişiler olarak zaman zaman bazı özel durumlarımızdan dolayı çoğumuz izin almak zorunda kalıyoruzdur ,bazen çok özel bir problem oluyor ve patrona doğrusunu söyleyemiyorum ama o da illa sebep soruyor o zaman mecburen bahaneler ortaya koymak zorunda kalıyorum….buda aslı olmayan bir bahane oluyor ve dolayısı ile yalan sınıfına giriyor ,gerçek sebepte çok özel ve paylaşılamıyorsa nasıl olacak ..bu yalanın vebali nedir ?
Patronlarda illaki sebep öğrenme isteği var maalesef…
abdulkadir_
çok güzel bir cevap yazmışsınız.soru soran arkadaşa cevap verebilirseniz biz de merak ettik.
Amine
< Evet, her söylediğin doğru olmalı, fakat her doğruyu söylemek doğru değildir. Bazan zarar verse sükût etmek. Yoksa yalana hiç fetva yok.”5 >
ömrünüze bereket Şem’a mumsema hocam ve Baran paylaşımlar için Allah cc razı olsun
kasperkeyy
Yalan ve Yalan söylemenin caiz olduğu yerler< Teşekkürler
Kayıtsız Üye
Lisede din kültürü öğretmenimize sormuştuk hocam örneğin bir karı kocanın arasını düzeltmek için yalan söylemek günah olur mu diye?bize, onların ayrılmalarında da bir hayır vardır demişti.oyüzden yalanı ne olursa olsun söylemeyin demişti.
Kayıtsız Üye
Hayırlı akşamlar diliyorum.benim sıkıntım akrabam ile.ablamin kocası bizden 13 binliralik bir çek aldı.odemesi gereken tarihte ödemedi.biz şimdi istiyoruz ama bir sürü yalanlar söylendi.kızım rahatsız ve parayı vermek istemiyorlar.kardeşimle tartıştık ayrı düştük bu yüzden çünkü kocası değil kendisi gelip aldı çeki.şimdi ise iş kurmak için yani mal varlığı için kullaniyolar parayı.biz izmire gidip geliyoruz doktora.ameliyat olup olmiyca belli olması için doktorların görmesi gerekiyo.rahatsızlığı ömür boyu kızımda.kızım daha 6 yaşında.gözlerini kaybetme riski var.ve bu durumları bildikleri halde siz başka şeyler için istiyosunuz parayı diyorlar.ameliyat derlerse öyle vercekler parayı.15 gün sonra izmire gitmemiz gerekiyo ve 10 binlira parayla çıkmamız lazım yola anlamıyorlar.bu durumda yalan söyleyebilir miyiz.çünkü cebimizde oraya gidip işlemleri yaptirabilcek beş kuruş para yok.eşim kredi çekmeyi düşünüyor bende faizli parayla tedavi masrafı karşılamak istemiyorum.cok uzun oldu kusurabakmayin.hayırlı geceler
yalan söylemenin caiz olduğu yerler, yalanın caiz olduğu yerler, yalan söylemenin caiz olduğu durumlar