Divan Edebiyatı..
Hesna
Fânist cihân der-o vefâ nîst
Bâkî heme Ost cümle fânîst
Bakî
Anlamı: Dünyadaki her şey geçicidir ve hiçbir şeyinde vefâ yoktur.
Bakî olan yanlızca O’dur,gerisi fânidir.
Cevap: Divan Edebiyatı..
Hesna
Gönlüm açılır zülf-i perişanını görgeç
Nutkum tutulur gonce-i handanını görgeç
Ra’nalık ile kamet-i şimşadı kılan yad
Olmaz mı hacil serv-i hıramanını görgeç
Çok aşka heves edeni gördüm ki hevasın
Terk etti senin aşık-ı nalanını görgeç
Naziklik ile gonce-i handanı eden zikr
Etmez mi haya la’l-i dür-efşanını görgeç
Sen hal-i dilin söylemesen n’ola Fuzuli
El fehm kılar çak-i giribanını görgeç
Fuzuli
Gönlümü açar saçlarını dağılıp saçılması, nutkumu kapatır gonca (açılmamış gül gibi dudak) nın açılması. Konuşamaz olurum, dilim tutulur.
Hasretle baktıkça sana, kanlı yaşlar dökülür gözlerimden. Kirpik oklarını gördükçe, delinir bağrım ta derinden…
Çoklarını gördüm, aşka heves eden… İnleyen aşığını görünce senin, bu hevesi tek edip gittiler…
Cehenneme inanmayan bir kafir bile ayrılığının ateşini görünce inanası gelir cehennem ateşine…
Saklasan gönlündeki aşkı bir sır gibi, söylemesen ne çıkar a Fuzuli; görenler anlamaz mı sanırsın yakanın yırtığından acınası halini…
Yanıt: Divan Edebiyatı..
Hesna
Ey sabâ lûtf-edub esnâ-yı tekellümde ana
Ey Nedim ağlatıcı dêyu hitab eyleyesin
Ey sabah rüzgârı! ne olursun…
onunla konuşurken, kendisine: "Ey Nedim’i ağlatan!" diye hitab ediver..
-Nedim-
Soru: Divan Edebiyatı..
Hesna
Ağlasa âşık belâ-yı hecr ile nâlân olup
Gözlerinden akan anun yaş yerine kan olup
Avni
Hesna
Nedim’den-ŞARKI
"Sevdiğim cânım yolunda hâke yeksân olduğum
İyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum
Ey benim aşkında bülbül gibi nâlân olduğum
İyddir çık nâz ile seyrâna kurbân olduğum"
hâke yeksân olmak:toprağa karışmak
iyd:bayram
nâlân:ağlayan
(Sevgilim canım yoluna toprak olsun.Bayramdır.Kurban olayım,naz ile gezmeye çık.Ey aşkıyla bülbül gibi inlediğim! Nazınla,edanla gezmeye çık;çünkü bayramdır.Şair kendisini bülbüle benzetiyor.Sevgilisini görebilmek için bayramı bahane ederekonun çıkıp gezmesini istiyor.)
şem’
sevdiğim kim kurtarır zincir-i zülfünden beni
görmemek yeğdir görüp divane olmaktan seni……
şem’
öyle zaif kıl tenimi firkatinde kim
vaslına mümkün ola yetürmek saba beni…
(Allahım ayrılığında bedenimi öyle zayıflat öyle zayıflat ki -ince ince esen-sabah rüzgarı beni ona ulaştırsın…)
Hesna
Gönül nûr-i cemâlinden habîbim bir zîya ister
Gözüm hâk-i rehinden ey tabîbim tûtiya ister
M. Es’ad Erbili -k.s.
(Sevgilim! Gönlüm senin güzelliginn nurundan bir isik ister.Ey tabibim! Gözüm senin yolunun topragindan sürme ister.)
şem’
şöyle muhkem tutayım aşk ile dildar eteğin
ya elim katedeler ya keseler yâr eteğin…
sevgilinin eteğini aşk ile öyle sıkı tutayım ki, ayırmak için ya elimi kessinler ya da sevgilinin eteğini…(bu durumda da ya benim elimde sevgilinin eteği kalır, ya sevgilinin eteğinde benim elim…dolayısıyla beni sevgiliden ayıramazlar demeye gelir…)
Hesna
Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana
Mey süzülmüş şişeden ruhsâr-ı âl olmuş sana.
Nedim
İncelik haddeden geçmiş, sana boy pos olmuş; sırça kabdan şarap süzülmüş, sana kırmızı yanak olmuş.
şem’
tahsil-i kemâlât kem âlât ile olmaz….
Hesna
Dilde gam var şimdilik lutfeyle gelme ey sürûr
Olamaz bir hânede mihmân mihmân üstüne
Rasih Efendi
Ey sevinç; gönlümde gam var, şimdilik lutfeyle sen gelme. Çünkü bir evde misafir üstüne misafir uygun düşmez (gam gibi değerli bir misafir var iken sevinci ağırlamak mümkün değildir ki!).
Hesna
Sen namaza idesin çünki kıyam
Elf olursun eyâ mâh-ı temam
Râki olsan görinür suret-i dal
Enbiya sırrıdur anla bu makâl
Sâcid olsan görinür halka-i mim
Adem olursun eyâ ruh-ı cesîm
Anla çün kim sana keşf ola bu râz
Adem olur mı iden terk-i namaz
Şerh:
Ey parlak ay gibi olan oğul!
Eğer namazda kıyama durursan,"elif"haline benzersin.
Rükûa vardığında "dal harfi ortaya çıkar.
Bil ki bu söylediklerin Nebiler sırrıdır.
Secdeye vardığında da "mim" harfinin halkası kendini gösterir
ve sen,ey azametli ruh tam manasıyla "adem" olursun.
Bu söylediklerimi anla,çünki sen bu sırra vakıf olacak yaratılıştasın:
hiç namazı terk edene "adem" denilebilir mi?
NABİ
Hesna
perde çek çehreme hicran günü ey kanlı sirişk
ki gözüm görmeye ol mah-likadan gayrı
(hicran günü yüzüme bir perde çek ey gözyaşı
ki gözüm kimseyi görmesin o ay yüzlü güzelden başka)
FUZULİ
Hesna
O zaman ki bezm-i canda bölüşüldü kale-i kam
Bize hisse-i mahabbet dil-i pare pare düştü
Şeyh Galib
Kalu Bela’da, ruhların yaratıldığı vakit, herkese, dünyadan kam alma kumaşı bölüştürülüyordu.
O gün bize,aşk hissesi olarak, paramparça olmuş bir gönül düştü.
(Çok şükür!..imdi çektiğimiz pejmürde aşk,
işte o zamanki hissemizdir ve gönlümüz de o günkü gibi paramparçadır.)
Çeviri: İskender Pala
Hesna
Cefâya öykünüben cevre can verir şimdi
Vefâ vü mihr ile mu’tâd gördüğün gönlüm
(Vefaya ve sevgiye alışmış gönlüm şimdi cefa çekmeyi taklit ederek cevre can verir.)
Hayâli
Hesna
Ney-i bezm-i gamem ey âh ne bulsan yele ver
Oda yanmış kuru cismimde hevâdan gayrı
Ey ah! Gam meclisinin ney´iyim, ateşe yanmış kuru vücudumda arzudan başka ne bulursan yele ver (savur) dağıt.
Fuzûlî
Hesna
Hâsılım yoh ser-i kûyunda belâdan gayrı
Garazım yoh reh-i aşkında fenâdan gayrı
Senin sokağının başında beladan başka elde ettiğim (bir şey) yok
Aşkının yolunda yok olmaktan (ölmekten) başka da bir amacım yok.
Fuzûlî
Hesna
Gazel (Üstüne)
Süzme çeşmin gelmesin müjgan müjgan üstüne
Vurma zahm-ı sineme peykan peykan üstüne
Rize-i elmas eker her açtığı zahma o şuh
Lütfu var olsun eder ihsan ihsan üstüne
Dilde gam var şimdilik lutf eyle gelme ey sürur
Olamaz bir hanede mihman mihman üstüne
Yardan mehcur iken düştük diyar-ı gurbete
Dehr gösterdi yine hicran hicran üstüne
Hem mey içmez hem güzel sevmez demişler hakkına
Eylemişler Rasih‘e bühtan bühtan üstüne
Ey sevgili! Gözlerini süzme ki, kirpik kirpik üstüne gelmesin; böylece bağrımda (gönlümde) açtığın yaraya ok üstüne ok atmış olma (üst üste kirpikler; üst üste ok demektir).
Sevgili, açtığı her yaraya elmas tozu ekiyor. Lutfu var olsun; (aşıkına) ihsan üstüne ihsanda bulunuyor (Sevgilinin birinci ihsanı aşıkının bağrında açtığı yara, ikinci ihsanı da o yaranın kapanmasını engelleyen elmas tozudur).
Ey sevinç; gönlümde gam var, şimdilik lutfeyle sen gelme. Çünkü bir evde misafir üstüne misafir uygun düşmez (gam gibi değerli bir misafir var iken sevinci ağırlamak mümkün değildir ki!).
Sevgiliden ayrı kalmıştık, bir de gurbetlere düştük. Felek bize hicran üstüne hicran gösterdi vesselam (birinci hicran sevgilinin ayrılık azabı, ikincisi de gurbet elemidir).
Rasih için "Hem içki içmez, hem güzel sevmez!" demişler. Zavallıya iftira üstüne iftira atmışlar (İçki de içer, güzel de sever).
Hesna
ettik o kadar ref i tayyün ki neşati
aine-i pür tab- ı mücellada nihanız
aşk ikliminde kendimizi öylesine kaybettik ki artık gönlün parlak aynalatında bile kendimizi göremiyoruz…
şem’
keşke sevdiğimi sevse kamu halk-ı cihân
sözümüz cümle hemân kıssa-i cânân olsa…(keşke bütün insanlar benim sevdiğimi sevse de muhabbetimiz hep sevgili üzerine olsa…)
bir demir dağı delip boynuna asmak gibidir
her kişi aşık olurdu eğer âsân olsa…(aşk bir demir dağı delip boynuna asmak gibidir, eğer kolay bir şey olsaydı herkes aşık olurdu…)
Hesna
Dar-ı dünya deli gönlüm gibi viran olsa
Ne cihan olsa, ne can olsa, ne hicran olsa
"Dünya evi şu deli gönlüm gibi viran olsa ve ne cihan kalsa geriye, ne can kalsa… (Cihan ve can ortadan kalkınca) hicran (ayrılık) da olmaz çünkü…"
Taşlıcalı Yahya Bey’
Hesna
Cânı n’eylerdi dil-i bî-çâre cânân olmasa
Bülbüle ‘âlem kafesdür ger gülistân olmasa
Öldürem didügine âhır peşîmân oldı âh
N’olayıdı hûblar bî-‘ahd u peymân olmasa
Leblerünçün çeşm ü dilde mâcerâ var korkaram
Ol iki hûn-rîzün arasında bir kan olmasa
Gözlerüme tûtiyâ-yı hâk-i pâyun bes durur
Ey tabîb-i câm ne gam kühl-i Sifâhân olmasa
Hüsnünün gencînesin yagmâ kılurdı hûblar
Ejdehâ-yı turre-yi zülfün nigehbân olmasa
‘Aşk-ı cânân ile dil ol denlü ülfet dutdı kim
Kâşkî cümle cihân derd olsa dermân olmasa
Ol kadar oldı gam-ı hicrünle ‘Adnî nizâr
Kim anı bilmezdi kimse âh u figân olmasa
Adnî
Hesna
"Dilde gam var, şimdilik lûtf eyle gelme ey sürûr
Olamaz bir hanede mihmân mihmân üstüne "
Ey sevinç! Gönlümde kederlerim var, lütfet de sen bari şimdilik gelme.
Zira bir evde misafir üstüne misafir olmaz, ağırlanması zor olur…
RÂSİH (Enderûnî Balıkesirli Ahmed)
Hesna
Amin sedanur sizdende 🙂
görmemek yeğdir görüp divane olmaktan seni, gönlüm açılır zülf-i perişanını görgeç nutkum tutulur gonce-i handanını görgeç, gönlüm açılır zülf i perişanını görgeç