Hz.Osman ın Cömertligi
estağfirullah
Resûlullahın huzûruna vardık. Bana buyurdu ki:
– Yâ Osman, Hak teâlâ seni Cennete misâfirliğe da’vet eder. Sen de bu da’veti kabûl et! Ben bütün insanlara hidâyet rehberi olarak gönderildim.
Resûlullahın, güleryüzle gâyet samîmî bir şekilde yaptığı bu da’vet üzerine, hemen büyük bir şevkle kelime-i şehâdet getirip, Müslüman oldum.
Hz. Osman, çok cömert idi. İyilik yapmayı, muhtaç kimselerin ihtiyaçlarını görmeyi çok severdi. Güzel hâllerinden dolayı, Resûlullah efendimiz kendisini çok severdi.
Peygamber efendimiz, Eshâbının ileri gelenlerinden çoğunun bulunduğu bir toplantıda, sohbet buyururken:
– Herkes dostunun yanına varsın, buyurdu.
Herkes sevdiği arkadaşının yanına gitti. Peygamber efendimiz de, Hz. Osman’ı yanına alıp buyurdu ki:
– Sen, dünyada ve âhırette benim sevdiğimsin.
hz. Aişe (r.a.) validemiz anlatır;
Resûlullah efendimiz, bir gün istirahat ediyordu. Bu sırada Hz. Ebû Bekir içeri girmek için izin istedi.
İzin verilip içeri girdi. Resûlullah hiç hâlini değiştirmedi. Sonra, Hz. Ömer izin alıp içeri girdi. Yine hâlini değiştirmedi. Uzanmış vaziyette iken onlarla sohbet ettiler.
Daha sonra, Hz. Osman kapıya gelip içeri girmek için izin istedi. Peygamber efendimiz oturdular. Hz. Osman’ı bu şekilde kabûl ettiler.
Hepsi gittikten sonra sordum:
– Babam Ebû Bekir ve Hz. Ömer içeri girdiklerinde hiç hâlinizi bozmadınız. Fakat Hz. Osman içeri girince, oturdunuz. Bunun sebebi nedir?
– Meleklerin hayâ ettikleri bir kimseden ben nasıl hayâ etmem.
Hz. Osman, her fırsatta, Peygamber efendimizi memnûn etmek, O’nun mübârek duâsına mazhâr olmak için fırsat kollardı.
Bir gün Hz. Osman, Resûlullah efendimizi evine da’vet etti. Resûlullah buyurdu ki:
– Yalnız beni mi da’vet ediyorsun?
– Eshâb-ı kirâm da da’vetlidir.
Peygamber efendimiz, Bilâl-i Habeşî hazretlerini, bütün Eshâbına haber vermesi için yolladı. Kendisi de Hz. Ali ile, Hz. Osman’ın evine doğru yürümeye başladı.
Hz. Osman geriden, Peygamber efendimizin adımlarını sayıyordu. Resûlullah bunu fark edip, sebebini sorduğunda, şu cevâbı verdi:
– Yâ ResûlAllah! Her adımınıza bir köle azâd edeceğim.
Da’vetten sonra da, saydığı adım kadar köle azâd etti.
Resûlullah efendimiz, ona, birbiri ardınca, iki kızını vermiştir. İkinci kızı vefât edince;
– Bir kızım daha olsaydı, onu da Osman’a verirdim, buyurmuştur.
—–
İkinci kızını verdiğinde, Hz. Osman’ı gâyet medhetmişti. Düğünden sonra kızı dedi ki:
– Ey benim gözümün nûru babam! Hz. Osman’ı gâyet medheylediniz. Buyurduğunuz kadar değil.
Bunun üzerine Resûlullah efendimiz kızına buyurdu ki:
– Ey benim kızım! Osman’dan gökteki melekler hayâ ederler. Ey canım kızım, Osman’a çok saygı göster. Çünkü, Eshâbım arasında, ahlâkı bana en çok benzeyen odur.
slâmiyet yayılmaya başlayınca, her taraftan Müslümanlar çoğalıp Medîne’ye geliyordu. Peygamberimizin mescidi dar gelmeye başlamıştı. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
– Bizim mescidimizi bir zrâ genişleten Cennete gider.
Hz. Osman dedi ki:
– Yâ ResûlAllah, malım mülküm sana fedâ olsun! Mescidi genişletme işini üzerime alıyorum.
Mescidi 40 zrâ ya’nî 20 metre genişletti ve bütün masraflarını karşıladı. Bunun üzerine, Allahın mescidlerini ancak, Allaha, âhiret gününe inanan, namaz kılan, zekât veren ve yalnız Allahtan korkan kimseler ta’mîr eder. İşte hidâyet üzere bulunanlardan oldukları umulanlar bunlardır meâlindeki Tevbe sûresi 18. âyeti nâzil oldu.
şehadeti!
Yahûdîler ve diğer İslâm düşmanları, Müslümanları birbirine düşürmek için el birliği ederek gece gündüz çalışıyordu. Bunların elebaşılığını da Yemenli bir Yahûdî olan, Abdullah bin Sebe yapıyordu.
Mısır’da fitneci kimseleri başına topladı. Kurduğu bir teşkilâtla, câhil ve başıboş Mısır kıptîlerini dünyalık şeylerle kandırarak, çapulcu alayı meydana getirdi.
Onüç bin kişilik bu çapulcu takımı, Medîne’ye kadar yürüyüp Halîfeyi indirmek istediler. Hz. Osman’ın evini kuşattılar. Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Talhâ, Hz. Osman’ın kapısında nöbet tutuyorlardı.
Hz. Osman, evini saran âsîlere seslenip dedi ki:
– Elebaşlarınızdan iki kişi benim yanıma gelsin!
İstediği iki kişi gelince onlara sordu:
– Resûl-i ekrem efendimiz, Medîne’ye teşrîf ettiği vakit, Müslümanlar susuzluktan kırılıyordu. Peygamber efendimiz, Rûme kuyusunu satın alıp, Müslümanlara bedava su veren kimseye Cenneti va’detti. Bu va’d üzerine kuyuyu satın alıp, Müslümanlara vakfeden ben değil miyim?
– Evet sen idin?
– Darda kalan, İslâm ordusunun tamamını donatan, ben değil miyim?
– Evet sendin?
– Mescid dar geldiği vakit, Resûl-i ekrem efendimiz, Cennette daha hayırlısını almak üzere, falancanın arsasını kim alıp mescide ilâve eder buyurduğu vakit onu satın alıp, mescide katan ben değil miyim?
– Evet sensin.
– Resûl-i ekrem, Ebû Bekir ve Ömer ve ben, Sebir dağında otururken, dağ sallanmaya başladığında, Ey Sebir dağı dur! Zîrâ senin üzerinde bir Peygamber, bir sıddîk ve iki şehîdden başka kimse yoktur! buyurmadı mı?
– VAllahi doğru söylüyorsun. Aynen öyle oldu.
Hz. Osman, Allahü ekber diye tekbîr aldı. Sonra:
– Şâhid olun ki, ben şehîdim, buyurdu.
Bu sırada, âsîler duvarı atlayarak içeri girdiler. Hz. Osman Kur’ân-ı kerîm okurken, saldırıp şehîd ettiler. Son nefesini verirken şöyle duâ etti:
– Yâ Rabbî, Ümmet-i Muhammedi, tefrikadan, fitneden koru!
hayatüssahabe
Bunu üç defa tekrarladı.
Cevap: Hz.osman ın Cömertligi
Hoca
< Hz. Osman geriden, Peygamber efendimizin adımlarını sayıyordu. Resûlullah bunu fark edip, sebebini sorduğunda, şu cevâbı verdi:
– Yâ ResûlAllah! Her adımınıza bir köle azâd edeceğim.
Da’vetten sonra da, saydığı adım kadar köle azâd etti. >
bunu bir sahabenin yaptığını biliyordum ama Hz.Osman olduğunu bilmiyordum. Allah razı olsun
Yanıt: Hz.Osman ın Cömertligi
rana
Rabbim cümlemizi Osman radıyAllahu anh’ın ahlakı ve cömertliğine bürüsün..(amin)
Allah c.c. razı olsun
Soru: Hz.Osman ın Cömertligi
estağfirullah
Amin kardeşlerim ALlah bizleride alimlerin cennete girmek için yolverdigi cömert kullarından eylesin amin.
Abide
Allah razı olsun kardeşim.paylaşımların için sağol.
hz osmanın cömertliği, hz osman cömertliği, hz.osmanın cömertliği