Peygamberimizin Duâlarından Örnekler
mumsema
Peygamberimizin Duâlarından Örnekler
Abdullah bin Abbas -radıyAllahu anhüma-dan rivâyete göre Peygamber Efendimiz’in duâlarından biri şu duâ idi:
"Yâ Rabb! Kalbimi nurlandır, gözümü nurlandır, kulağımı nurlandır, sağımı nurlandır, solumu nurlandır, üstümü nurlandır, altımı nurlandır, önümü nurlandır, arkamı nurlandır ve beni nûr eyle (bir başka rivayette) benim damarlarımı nurlandır, etimi nurlandır, kanımı nurlandır, saçımı nurlandır, yüzümü nurlandır. (1)
Mugîre bin Şu’be’den rivayet olunduğuna göre Resul-i Ekrem -sallAllahu aleyhi ve sellem-in dualarından biri de şu idi:
"Başka bir ilâh yok, ancak Allah var. O’nun şerîki yoktur. Mülk O’nundur, hamd de O’nundur. O her şeye kaadirdir. Allah’ım, Senin verdiğine engel olacak da yoktur, vermediğini verecek de yoktur. Ve servet sahibi olanlara servetleri sana karşı bir menfaat veremez. Yani servetine güvenerek sana âsî olanları o servetleri kurtaramaz." (2)
Abdullah bin Abbas -radıyAllahu anhüma-dan rivâyete göre Resûl-i Ekrem -sallAllahu aleyhi ve sellem-e bazı kimseler gelip:
-İnsanlar; yâni Ebû Süfyân ve arkadaşları sizinle muharebe etmek için adam ve silâh toplamışlar, hazırlık yapmışlar. Onlara mukabele edecek derecede kudretiniz yoktur. Onlardan sakınınız diye korkutmak istediklerinde, bu söz mü’minlerin yakîn îmânlarını ve cesaretlerini artırıp, Nebiyy-i Ekrem -sallAllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de:
"Allah bize kâfidir, o ne güzel vekîldir!" buyurdu. Mü’minler de böyle söylediler." (3)
Enes bin Mâlik -radıyAllahu anh-dan rivâyete göre: Resûl-i Ekrem sallAllahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in çok kere duâsı:
"Ey Rabbimiz, bize dünyâda da iyilik, güzellik ver, âhirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azâbından koru," meâlindeki duâ idi. (4)
Ebû Musâ el-Eş’ârîden rivâyete göre Resûl-i Ekrem -sallAllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle duâ ederlerdi:
"Yâ Rabb, benim hatâlarımı, bilmeden yapdıklarımı, işimde aşırı gitmemi, ve Senin benden çok iyi bildiğin hallerimi mağfiret eyle. Allah’ım, benim latifeleşmelerimi, ciddiyet hallerimi, hatâen ve kasden yaptıklarımı ve bende olan her şeyimi mağfiret eyle! (5)
Ebû Hüreyre -radıyAllahu anh-dan rivâyete göre Resûl-i Ekrem -sallAllahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır;
"Her kim günde yüz kere:
derse o kimse için on köle azâd etmiş sevabı verilir, yüz hasene yazılır, yüz günâhı silinir, o gün akşam oluncaya kadar bu ona şeytana karşı siper olur. Hiç bir kimse ecir bakımından onu geçemez, ancak bunu ondan fazla söyleyen kimse müstesnâ. (6)
"Ey, Rabbim! Gayb ilminle ve halk üzerine kudretinle, hayatı benim için hayırlı gördükçe beni yaşat, ölümü benim için hayırlı gördüğün zaman da beni vefât ettir. Ey Rabbim! Gizlide ve açıkda senden haşyetini istiyorum. Rızâ hâlinde de, gadab hâlinde de ihlâs sözünden ayırmamanı istiyorum, fakirlikte de zenginlikte de i’tidâlden ayırmamanı istiyorum. Senden tükenmez bir ni’met, kesilmez bir göz ferahlığı (yüzde açıkça görülen neş’e ve huzûr) istiyorum. Senden beni kazâna râzı kılmanı, ölümden sonra yaşamanın serinliğini istiyorum. Senden yüzüne bakmanın lezzetini; sana kavuşmanın şevkini istiyorum. Bütün bunları zarar veriçinin zararından, sapdırıcı bir fitneden uzak olarak vermeni istiyorum. Ey Rabbim! Bizi îmân zîynetiyle süsle, bizi doğru yolda olan hidâyet rehberleri kıl. (7)
"Ey Ebû Bekr’in kızı! Sana diğer duâları da içinde toplayan duâları söyleyeyim mi? Şöyle duâ et:
"Ey Rabbim! Senden bildiğim ve bilmediğim hayrın hem çabuk, hem geç olanını istiyorum. Ey Rabbim Resûlünün senden istediğini istiyorum, Resûlünün sana sığındığı şeyden ben de sana sığınıyorum. Allah’ım benim için kaza ettiğin şeyin âkibetini doğru yola ulaştır. (8)
"Sana bir kısım sözler öğreteyim mi ki, Allah Teâlâ kimin hayrını murâd ederse onları ona öğretir, sonra ebediyyen unutturmaz. De ki:
"Ey Rabbim! Ben zayıfım, rızân yolunda benim zaafımı kuvvetlendir. Beni nâsiyemden tutup hayra sevk et. İslâm’ı rızâmın en son noktası kıl. Ey Rabbim, ben zayıfım, beni kuvvetlendir. Ben zelîlim beni azîz kıl. Ben sana muhtacım, beni rızıklandır. (9)
"Ey Rabbim! Acizlikten, tenbellikten, korkaklıktan cimrilikten, eli kolu dökülür derecede takatsızlıktan kasvetten, gafletten, zilletten, azlıktan, meskenetten sana sığınırım. Fakirlikten, küfürden, fısktan, şekavetten, nifaktan, yapdığını insanların duyması ve medh etmeleri için yapmaktan, riyâdan, sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, abraslıktan ve kötü hastalıklardan sana sığınırım. (10)
Resûlullah -sallAllahu aleyhi ve sellem- duâasında: "Ey Rabbim! Beni, iyilik ettiği zaman sevinen, kötülük ettiği zaman istiğfar edenlerden kıl. (11)
Ekseri duâları:
"Ey kalbleri çekip çeviren Rabbim! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl." İdi.. (12)
Kainatın Efendisi’nin dilinden dua…
nursena
Ey Rabbim!
Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan cimrilikten, eli kolu dökülür derecede takatsizlikten kasvetten, gafletten, zilletten, azlıktan, meskenetten sana sığınırım. Fakirlikten, küfürden, fısktan, şekavetten, nifaktan, yaptığını insanların duyması ve medh etmeleri için yapmaktan, riyâdan, sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, abraslıktan ve kötü hastalıklardan sana sığınırım.
Rasulullah’tan Dualar
rana
1. Peygamberimiz Taif’te taşlanırken…
Allah’ım halimi ancak sana arzederim. Kuvvetsiz ve çaresiz kaldım, halkın gözünde hor ve hakir oldum.
Ey merhametlilerin en merhametlisi!
Herkes tarafından hor görülen çaresizliğin bindiği dal olan Rabb’im!
Sensin benim Rabb’im. sensin beni kötü huylu yüzsüz bir düşman eline düşürmeyecek, hatta işlerimin dizginini eline verdiğin akrabadan bir dosta bile
beni bırakmayacak kadar bana merhamet eden.
Allah’ım bana gazap etme de, ben tüm çektiklerime katlanırım, ama senin bağışlayıcılığın ve merhametin bana bu işkenceleri çektirmeyecek kadar da geniştir.
Allah’ım senin gazabına uğramaktan, rızana uzak kalmaktan, Sana,
Senin karanlıkları aydınlatan, dünya ve ahiret işlerini yoluna koyan nuruna sığınırım.
Razı oluncaya kadar affını dilerim.
Senden Allah’ım!
Her kuvvet ve kudret ancak seninle kaimdir
(Kandehlevi Hadislerle Müslümanlık;12
M. Asım Köksal;334-57)
(amin)
Soru: Rasulullah’tan Dualar
rana
2. İbnu Ömer hazretleri (radıyAllahu anhümâ) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir cemaatte oturduğu zaman, ashâbı için şu duayı okumadan nadiren kalkardı:
"Allahım! Bize korkundan öyle bir pay ayır ki, bu, sana karşı işlenecek günahlarla bizim aramızda bir engel olsun. İtaatinden öyle bir nasib ver ki, o bizi cennete ulaştırsın. Yakîninden öyle bir hisse lutfet ki dünyevi musibetlere tahammül kolaylaşsın.
Allahım! Sağ olduğumuz müddetçe kulaklarımızdan, gözlerimizden, kuvvetimizden istifade etmemizi nasib et. Aynı şeyi bizden sonra gelecek olan neslimize de nasib et. İntikamımızı, bize zulmedenlerden almışlardan kıl (mazlumlardan değil). Bize tecavüz edenlere karşı bizi muzaffer kıl. Bize, dini musibet verme. Dünyayı, ne asıl gayemiz kıl, ne de ilmimizin son hedefi. Bize merhametli olmayanı bize musallat etme."
Tirmizi. Daavât 73, (3497).
rana
3. Abdullah İbnu Sâib anlatıyor: "Safâ ile Merve arasındaki tavaf sırasında Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)’ın şöyle dua ettiğini işittim:
"Rabbimiz bize dünyada hayır ver, ahirette de hayır ver ve bizi ateş azabından koru."
Ebu Dâvud, Menâsik 52, (1892).
4. Hz.Câbir (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Safâ tepesinde durduğu zaman üç kere tekbir getirip sonra: Allah’tan başka ilah yoktur. O tekdir, O’nun ortağı yoktur, mülk O’nundur, hamd O’na aittir, O herşeye kadirdir" derdi. Ve bunu üç sefer tekrar eder, dua okurdu. Aynı şeyi Merve tepesinde de yapardı."
Muvatta, Hacc 127, (1, 372); Müslim, Hacc 147, (1218); Ebu Dâvud, Menâsik 57, (1908); İbnu Mâce, Menâsik 84, (3074).
rana
5. Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Bir kadın: "Ey Allah’ın Resûlü, bana ve kocama dua ediver!" diye ricada bulunmuştu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) efendimiz:
"Allah sana da, kocana da rahmet etsin!" diye dua buyurdu."
Ebû Dâvud, Salât 363, (1533).
6. Hz. Ebu Hüreyre (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhisslâtu vesselâm) ilerledi, Mekke’ye girdi. (Doğru Beytullah’agiderek) Haceru’l-Esved’e geldi, (ilk iş) onu istilâm buyurdu. Sonra Beytullah’ı (yedi şavtta) tavaf etti. (Tavaf tamamlanınca) Safâ tepesine geldi, oradan beytullah’a baktı. Ellerini kaldırıp Allah’ı (tekbir, tehlil, tahmid ve tevhitle zikretmeye başladı ve Allah’ın zikretmesini dilediğince zikretti, dua etti. Bu sırada Ensâr (radıyAllahu anhüm) da onun aşağısında (aynı şekilde zikir ve duada bulunuyordu)."
Ebu Dâvud, Menâsik 46 (1872).
rana
6. Hz. Ebu Hüreyre (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhisslâtu vesselâm) ilerledi, Mekke’ye girdi. (Doğru Beytullah’agiderek) Haceru’l-Esved’e geldi, (ilk iş) onu istilâm buyurdu. Sonra Beytullah’ı (yedi şavtta) tavaf etti. (Tavaf tamamlanınca) Safâ tepesine geldi, oradan beytullah’a baktı. Ellerini kaldırıp Allah’ı (tekbir, tehlil, tahmid ve tevhitle zikretmeye başladı ve Allah’ın zikretmesini dilediğince zikretti, dua etti. Bu sırada Ensâr (radıyAllahu anhüm) da onun aşağısında (aynı şekilde zikir ve duada bulunuyordu)."
Ebu Dâvud, Menâsik 46 (1872).
7. Büreyde (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Bir gün, Hâlid İbnu Velid el-Mahzumi (radıyallâhu anh):
"Ey Allah’ın Resülü, bu gece hiç uyuyamadım" diye Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselam)’e yakındı.
Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona şu tavsiyede bulundu:
"Yatağına girdinmi şu duayı oku: "Ey yedi kat semânın ve onların gölgelediklerinin Rabbi, ey arzların ve onların taşıdıklarının Rabbi, ey şeytanların ve onların azdırdıklarının Rabbi! Bütün bu mahlükâtının şerrine karşı, bana himâyekâr oI! 0l ki hiç birisi, üzerime âni çullanmasın, saldırmàsın. Senin koruduğun aziz olur. Senin övgün yücedir, senden başka ilah da yoktur, ilah olarak sâdece sen varsın."
Tirmizi, Daavât 96, (3518).
rana
9. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vessselâm) şöyle dua ederdi: "Allah’ım, Âl-i Muhammed’in rızkını belini doğrultacak kadar ver -Bir diğer rivâyette- "yetecek kadar ver" buyurmuştur."
Buhâri, Rikâk 17; Müslim, Zekât 126, (1055); Tirmizi, Zühd 38, (2362). 6
10. Sahr İbnu Vedâa el-Gâmidî (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle dua ederdi: " Allah’ım, ümmetime erkenciliği mübarek kıl." Nitekim, Aleyhissalâtu Vesselâm Efendimiz bir seriyye veya bir ordu göndereceği zaman, onu günün erken saatinde yola çıkarırdı. Sahr tüccardı, o da ticarete günün ilk saatinde çıkardı. Böylece zengin oldu ve malı arttı."
Ebü Dâvud, Cihâd 85 (2606); Tirmizî, Büyü 6, (1212).
rana
11. Ebu’d-Derdâ (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Bir gün Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) namaza kalktı. Şunu okuduğunu işttik: " Senden Allah’a sığınırım. ” Sonra da üç kere: ”Seni Allah’ın lânetiyle lânetliyorum” dedi ve sanki bir şey yakalıyormuşcasına elini uzattı. Namazı bitirince:
"Ey Allah ‘ın Resûlü! dedik, senden bugün daha önce hiç söylemediğin bir şey işittik. Ayrıca ellerini de açtığını gördük? şu cevabı verdi:
"Allah’ın düşmanı olan iblis, yüzüme koymak için ateşten bir alev getirdi. Ben de ona, üç kere : " Eûzu billahi ” dedim. Sonra da: " Seni Allah’ın eksiksiz lanetiyle lânetliyorum” dedim, geri çekilmedi, üç kere tekrarladım. Sonunda onu yakalamak istedim. VAllahi kardeşim Süleymân’ın duası olmasa idi, bağlı olarak sabaha erecek ve Medine’nin çocukları onunla oynayacaklardı.”
Müslim, Mesâcid 40, (542); Nesâ, Sehv 19, (3,13).
12. Sa’d İbnu Ebî Vakkâs (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte Mekke ‘den çıktık, Medîne ‘ye gitmeyi arzu ediyorduk. Yolun bir yerine (Azvera ‘ya) ulaşınca, aleyhissalatu vesselâm ellerini kaldırıp Allah ‘a dua etti ve secdeye kapandı. Uzun müddet öyle kaldı. Sonra kalkıp yeniden ellerini kaldırdı, bir müddet (öyle kaldı). Sonra tekrar secdeye kapandı. Bu şekilde üç kere secde yaptı. Sonra dedi ki:
" Ben Rabbimden talepte bulundum ve ümmetime şafaat ettim. Rabbim, ümmetimin üçte birini bana verdi. Ben de Rabbim için şükür secdesine kapandım. Sonra başımı yerden kaldırıp, ümmetim lehinde tekrar (mağrifet için) talepte bulundum, bana ümmetimin üçte birini daha verdi, ben de Rabbime şükür secdesinde bulundum. Sonra başımı kaldırdım ümmetim için tekrar talepte bulundum, bana ümmetimin son üçte birini de verdi, ben de Rabbime şükür secdesine kapandım."
Ebu Dâvud, Cihad 174, (2775).
rana
13. İbnu Mes ‘ud (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) teşehhüd okuyunca şu mealde zikirde, duada bulunurdu:
"Hamd Allah’adır, O’na sığınır, O’ndan mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden de O’na sığınırız. Allah kime hidâyet verirse onu kimse sapıtamaz, kimi de sapıtırsa onu kimse hidayete götüremez. Şehâdet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Yine şehâdet ederim ki, Muhammed O’nun kulu ve Resûlüdür. O’nu hak ile, Kıyametten önce müjdeleyici ve korkutucu olarak gönderdi. Kim Allah ve Resûlüne itaat ederse doğru yolu bulmuştur. Kim de o ikisine isyan ederse, (bilsin ki) sadece kendisine zarar verir, Allah’a hiç bir zarar verermez."
Ebu Dâvud, Salât 229, (1097, 1098).
Bir rivayette hadîse şu ziyadeyi yaptıktan sonra gerisini aynen rivayet etmiştir: "….Cum’a günü teşehhüd’den sonra…..”
14. Hz. Ali (radıyAllahu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) vitrni kılarken şu duayı okurdu:
"Allah’ım gadabından rızana sığınırım. Cezandan affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Sana (yapılması gereken) senayı sayamam. Sen, kendi nefsine yaptığın övgüdeki gibisin."
Tirmizî, Dâ’avât 123, (3561); Ebu Dâvud, Salât 340, (1427); Nesâî, Kıyâmu’l-Leyl 51, (3, 249).
rana
15. Avf İbnu Mâlik (radıyAllahu anlı) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir cenâzenin namazını kıldırdı. Okuduğu duadan şunları ezberledik:
"Allahım, şunu mağfıret et ve şuna rahmet eyle. Afiyet ver, affeyle, vardığı yerde ikramda bulun, girdiği yeri genişlet. Onun (günalarını) kar ve buzla yıka, hatalardan pâk eyle, tıpkı elbisenin kirden pâk edilmesi gibi. Onu dünyadaki evinden daha iyi bir eve, ailesinden daha hayırlı bir aileye koy, eşinden daha hayırlı bir eşe ulaştır. Onu kabir azabından, ateş azabından sakındır.”
Avf (radıyAllahu anh) der ki: "(Resulullah’ın bu dualarını işitince) o ölünün yerinde kendimin olmasını temenni ettim.”
Müslim, Cenâiz 85, (963); Tirmizi, Cenâiz 38, (1025); Nesâi, Cenâiz 77, (4, 73).
16. Mu’az İbnu Zühre anlatıyor: "Bana ulaştı ki, Resulullah aleyhissalatu vesselam, iftar ettiği zaman şu duayı okurdu:
"Allahümme leke sumtü ve ala rızkıke eftartü. (Ey Allahım senin rızan için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açıyorum.)"
Ebu Davud, Savm 22, (2358).
rana
17. Hz. Enes radıyAllahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm şu duayı çok yapardı:
"Ey kalbleri çeviren Allahım! Kalbimi dinin üzerine sâbit kıl!" Ben (bir gün kendisine):
"Ey Allah’ın resûlü! Biz sana ve senin getirdiklerine inandık. Sen bizim hakkımızda korkuyor musun?" dedim. Bana şöyle cevap verdi: "Evet! Kalpler, Rahmân’ın iki parmağı arasındadır. Onları istediği gibi çevirir."
Tirmizi, Kader 7, (2141).
18. Ebu Musa radıyAllahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm’a geldim, abdest alıyordu. Şu duayı okuduğunu işittim:
"Allahümma’ğfirli zenbi ve vassi’li fi dâri ve bârik li fi rızki (Allah’ım günahımı mağfıret et, evimi bana genişlet, rızkımı bana mubârek kıl."
Rezin tahric etmiştir. İbnu’s-Sünni Amelü’I-yevm ve’I-Leyl, 5, 10.
rana
19. Ebu Hüreyre radıyAllahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kendisine, ilk çıkan turfanda meyve getirildi de, o zaman şöyle dua ederdi:
" Allah’ım Medine’mizi bizim için mübarek kıl, meyvelerimizi, müdd’ümüzü, sâ’mızı mübarek kıl, bereketlerini kat kat artır."
Bu duadan sonra, getirilen meyveyi orada hazır bulunan çocukların en küçüğüne verirdi."
Müslim, Hacc 474, (1373
20. Hz. Ali radıyAllahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir hastaya geldiği veya kendisine bir hasta getirildiği zaman şu duayı okurdu:
"Ey insanların Rabbi, acıyı gider, şifa ver, sen Şafisin. Senin şifandan başka şifa yoktur. Senden hiçbir hastalığı hariç tutmayan şifa istiyoruz."
Tirmizi, Da’avat 122, (3560). Rivayet Buhari’de Hz. Aişe’den gelmiştir. Marda 20, Tıbb 39.
intifada
YENİ ELBİSE GİYDİĞİ ZAMAN
ALLAH’IM! hamd sana mahsustur. bunu bana Sen giydirdin. SEN’den bunun ve yapılış gayesinin hayrını istiyorum. bunun ve yapılış gayesinin şerrinden sana sığınırım. (tirmizi)
BORCA MUBTELA OLUNCA
ALLAH’IM! helalinle benim bütün ihtiyaçlarımı öyle bir karşıla ki haramlara hiç düşmeyeyim. lütf u kereminle de beni Sen’den başka herkesten müstağni kıl. (ahmed b. hambel)
KORKU ANINDA
Gazabından, cezalandırmandan, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve benimle bulunmalarından ALLAH’IN tam kelimelerine sığınırım. (abu davud, tirmizi)
NAZAR DUASI
ALLAH’IN ismiyle, ALLAH’IM! bunun sıcaklığını, soğukluğunu ve ağrısını (hastalığını) gider. (ahmed b. hambel, müsned)
TUVALETE GİRMEDEN OKUNACAK DUA
ALLAH’IM! baştan aşağı pis olan erkek ve dişi şeytanlardan Sana sığınırım. (buhari,mace)
TUVALETTEN ÇIKINCA OKUNACAK DUA
ALLAH’IM! senin mağfiretini dilerim. benden eziyeti gideren ve bana afiyet ihsan eden ALLAH’a hamd olsun. (buhari, mace)
MESCİDE (CAMİYE) GİRERKEN
ALLAH’ım, benim bütün günahlarımı bağışla, rahmetinin kapılarını bana aç. (ahmed b. hambel)
Ecir
Yüreğinize sağlık önemli bir konuya temas ettiniz.
Allah tüm paylaşanlardan razı olsun…
BiLaL HaTTaB
Ebu Naim, Rasulullah(sas)ın, Mekke’den hicret için çıktığında Allah’a şöyle dua ettiğini rivayet etmektedir:
"Beni yoktan var eden Allah’a hamdolsun.Allah’ım! Dünya meşakketlerine, zamanın musibetlerine ve gece ile gündüzün felaketlerine karşı bana yardım et! Allah’ım! Yolculuğumda bana sahip çık ve ailemi yalnız bırakma! Bana verdiğin rızkı mübarek kıl! SADECE SANA BOYUN EĞERİM! Beni doğru ahlak üere kaim kıl! Beni sadece Sana sevdir, ey Rabbim! Beni insanlara bırakma! Sen ezilmişlerin Rabbisin, sen benim Rabbimsin! Gazabından, yer ve göklerin kendisine parladığı, kendisiyle karanlıkların aydınlandığı ve evvelki ve sonrakilerin işinin düzene girdiği vech-i kerimine sığınırım. Nimetinin zevalinden, ansızın gelecek olan musibetten, verdiğin afiyetin değişmesinden ve bütün gazabından Sana sığınırım. Gücümün yettiği en güzel şey Senin rızandır. Güç ve kuvvet sadece Seninledir."
———————————————————————–
Ahmed b. Hanbel rivayet ediyor:
Uhud gününde müşrikler çekilince, Rasulullah(sas):
"Saflarınızı düzeltin de Allah’a hamd-ü senada bulunayım." buyurdu. Sahabe arkasına saf saf dizildiler. Sonra şöyle senada bulundu:
"Allah’ım! Hamdın tamamı Sana aittir. Allah’ım! Senin ihsanına kimse karşı çıkamaz. Senin tuttuğunu da kimse alamaz. Sapıttığını kimse hidayete erdiremez. Hidayete erdirdiğini de kimse saptıramaz. Verdiğini kimse engelleyemez ve engellediğini de kimse veremez. Uzaklaştırdığını kimse yaklaştıramaz ve yaklaştırdığını da kimse uzaklaştıramaz. Allah’ım! Bize bereket, rahmet, fazl ve rızkını ihsan eyle!
Allah’ım! Değişmeyen ve zeval bulmayan nimetini istiyorum. Allah’ım! Yokluk gününde yardımını, korku gününde emniyetini istiyorum. Allah’ım! Bize verdiğin ve vermediğin şeylerin şerrinden Sana sığınırım. Allah’ım! Bize imanı sevdir ve kalblerimizi onunla ziynetlendir. Küfürden, fısk ve isyandan bizi nefret ettir ve bizim aklımızı başımıza topla. Allah’ım! Bizleri Müslüman olarak öldür. ve Müslüman olarak dirilt. Bizi aldatılmadan ve zelil olmadan salihler zümresine ilhak eyle. Allah’ım! Peygamberlerini yalanlayıp Senin yolundan insanları alıkoyanları helak et. Azabını ve cezanı onların üzerine indir. Allah’ım! Kendilerine kitab verilen kafirleri helak et…"
BiLaL HaTTaB
Rasulullah(sas), "Yetecek miktarda az olan, oyalayacak miktarda çok olandan daha iyidir." kaidesine göre yaşıyordu. Yetecek miktar ile başkasına muhtaç olmaktan kurtulmak istiyordu. Bunun için de Allah’a şöyle yalvarıyordu:
"Allah’ım! Fakirlikten, yoksulluktan, zilletten, zulmetmekten veya zulme uğramaktan, unutmaktan veya unutulmaktan Sana sığınırım…"
Hesna
1) Allah’ım! Sapıklığa düşmekten veya düşürülmekten, ayağımın kaymasından veya kaydırılmasından, zulmetmekten veya zulme uğramaktan, cehalete düşmekten veya cahil bırakılmaktan sana sığınırım.
Tirmîzî (3/152) ; İbni Mâce (2/336)
BiLaL HaTTaB
"Allah’ım! Ey Cibril’in, Mikail’in, İsrafil’in Rabbi! Göklerin ve yerlerin yaratıcısı, gayb ve şehadet aleminin âlimi! Kullarının arasında meydana gelen ayrılıklarda hüküm sahibi olan Sensin. İnsanların ayrılığa düştüklerinde, beni izninle hidayete erdir! Sen dilediğini doğru yola iletirsin…" (el-Hakim, el-Müstedrek; et-Tirmizî, es-Sünen)
————————————————————————-
"Allah’ım! Ben senin kulunum. Erkek ve kadın kullarının çocuğuyum. Alnım(kaderim) senin elindedir. Hükmün benim hakkımda geçerlidir. Hakkımdaki takdirin adalettir. Kendini isimlendirdiğin veya Kitabında indirdiğin yahut kullarından birine öğrettiğin veya katındaki gayb ilminde kendine has kıldığın Sana ait olan her ismini ve Kur’an’ı; kalbimin baharı, gönlümün nuru, hüznümün ortadan kalkması ve kederimin gitmesi için vesile kılmanı istiyorum." (Ahmed b. Hanbel, Müsned; el-Hakim, el-Müstedrek)
Ecrinim
emeğinize sağlık,değerli bilgiler için Rahman razı olsun
Getirdiklerine Murad ettiğin yolda sabit kıl