Miraç gecesi namazın emredilişi – Namaz Elli Vakitten Beş Vakte Nasıl Indirildi?
Hoca
Miraç Gecesi Namazın Emredilişi
namaz Elli Vakitten Beş Vakte Nasıl Indirildi ?
Miraç Gecesinde namazın farz oluş şekli ve elli vakitten beş vakte indirilişi hususunda Peygamber Efendimizle Hz. Mûsa arasında vukû bulan hâdise, hem Buharî’de, hem de Müslim’de rivayet edilmektedir.
Hâdise özetle şöyle cereyan eder:
Resul-i Ekrem Efendimiz (a.s.m.) Hz. Cebrail’in refâkatinde Mekke’den ayrılıp semâya yükselir. Önce Hz. Âdem’le, daha sonra Hz. İdris, Hz. Mûsa, Hz. İsa ve Hz. İbrahim’le görüşür. Cenab-ı Hakkın yüce katından dönüşünde ise Hz. Mûsa ile karşılaşır. Bu sohbeti Peygamber Efendimiz şöyle anlatırlar:
O zaman Allah ümmetime elli vakit namaz farz kıldı. Bu farziyeti yüklenerek döndüm. Derken Mûsâ Aleyhisselâma rast geldim.
Mûsâ (a.s.) bana, ‘Rabbin ümmetine neleri farz kıldı?’ diye sordu.
Onlara, ‘Elli vakit namaz farz kıldı’ dedim.
Mûsa (a.s.) bana, ‘RAbbine dön de şefaat et, zira ümmetin buna tâkat getiremez’ dedi.
Bunun üzerine Rabbime Mürâcaat ettim. Allah Taâla şatrını (bir kısmını) indirdi. Ben yine Mûsâ’nın (a.s.) yanına dönerek durumu kendisine haber verdim: ‘Bir kısmını indirdi’ dedim. O yine, ‘Rabbine mürâcaat et, zira ümmetin tâkat getiremez’ dedi.
Ben yine Rabbime mürâcaat ettim. Alah Taâla kalanından bir kısmını indirdi. Mûsâ Aleyhisselâmın yanına yine döndüm. O tekrar, ‘Rabbine dön, zira ümmetin buna dayanamaz’ dedi. Bir daha müracaat ettim.
Allah Teâla, ‘Onlar beştir, yine onlar [sevapitibariyle> ellidir. Benim nezdimde hükm-ü kaza değişmez’ buyurdu.
Mûsa’nın yanına döndüm. O yine, ‘Rabbine dön’ dedi.
Ben de, ‘Artık, Rabbimden utanır oldum’ dedim. 1
Başka rivâyetlerde Peygamberimizin (a.s.m.) Cenab-ı Hakkın huzuruna çıkışı üç defa değil de, daha fazla olduğu bildirilmekte; namaz vakitlerinin sayısının beşer beşer, yahut onar onar indirildiği haber verilmektedir. Peygamberimizin mürâcaatlarında farz kılınan miktarın her seferinde bir kısmının indirilmesi şeklinde tercüme edilişinin sebebi de, şatr sâdece yarım mânâsına gelmemekte, aynı zaman da çok miktar mânâsını da içine almaktadır.
Hadis âlimleri, yine Peygamberimizden rivâyet edilen haberlere dayanarak, bu hadis hakkında açıklamalarda bulunmaktadırlar. Aynî merhum Umdetü’l-Kâri isimli 25 ciltlik Buharî şerhinde elli vakit meselesinde şu rivayeti zikretmektedir:
Cenab-ı Hakkın ümmet-i Muhammed’e elli vakit namazı farz kılmış olduğu Levh-i Mahfuz’da mevcuttu. Bunu Peygamber Efendimiz (a.s.m.) bilfiil elli vakit kılınacak şeklinde te’vil etti. Daha sonra Rabbine müracaatı esnasında Cenab-ı Hak kendisine bu elli vaktin amel bakımından değil de, sevap cihetinden olduğunu bildirdi. Beş vakitte elli vaktin sevabı elde etmenin şartı da, namazı tadil-i erkânına uyarak, huşû içinde kılınması hâlindedir.2
Beş vakit namazı kılan kimsenin elli vakit kılmış sevabını alacağını da Süleyman Çelebi merhum şu beytiyle ifade eder:
Her kaçan kim bu namazı kılalar
Cümle gök ehlin sevabı alalar
Peygamber Efendimizin diğer peygamberler arasında bu meseleyi niçin, Hz. Mûsa ile konuştuğunun; Hz. Mûsa’nın ümmet-i Muhammed’i bu kadar düşündüğünün hikmeti hususunda, şöyle bir rivâyete yer verilyior:
Hz. Mûsa, Cenab-ı Hakkın ümmet-i Muhammed’e ettiği ikram ve ihsanını görüp öğrenince, gıpta ederek Allah’a şöyle niyazda bulunmuştu:
Allah’ım, beni ümmet-i Muhammed’in içine dâhil et.
Cenab-ı Hak, Mûsa Aleyhisselâmın bu duâsını kabul etmişti. İşte Hz. Mûsa’nın ümmet-i Muhammed’e hususî alâkası buradan geliyor. Çünkü, kim bir topluluğun içinde olursa, o topluluğun iyilik ve menfaatini düşünür.3
1. Müslim, İman: 263; Ahmed Naim. Sahih-i Buharî Muhtarası Tecrîd-i Sarih Tercemesi. (Ankara: Diyanet işleri Başkanlığı Yayınları, 1981), 2:277.
2. Bedrüddin el-Aynî. Umdetü’l-Karî Şerhu Sahihi’l-Buharî. (Beyrut: İhyâü’t-Türhasi’l-Arabî), 4:48.
3. A.g.e.
Mehmed Paksu
İbadet Hayatımız
Cevap: Miraç gecesi namazın emredilişi – Namaz Elli Vakitten Beş Vakte Nasıl Indirildi
Rabbe_Yolcu
ALLAH sizden razı olsun ..
Miraç Mucizesi(!)-1
13.savaşcı
MAHMUT CELAL ÖZMEN > http://m-c-ozmen.blogspot.com
0 537 3358004
ARAŞTIRMACI, YAZAR
[email protected]
Miraç Uydurması…
Miraç Mucizesi(!)
Hadis ve tarih kitaplarında anlatılan ve geleneksel kültürümüzde yer etmiş şekli ile miraç; Hz. Muhammed(sav)’in göğe yükselip, huzura kabul edilerek Allah’la bizzat görüştüğü sanılan olayın adıdır. Bu görüşmenin şöyle gerçekleştiğine inanılmaktadır:
Hicretten bir yıl ya da on yedi ay önce, Recep ayının yirmi yedinci gecesi gerçekleşen miraç olayının iki aşaması vardır. Birinci aşamada Hz. Peygamber, Mescidü’l -Haram’dan Beytü’l- Makdis’e(Kudüs) götürülür. Kur’an gece yürüyüşü anlamına gelen bu aşamayı İsra suresinin birinci ayetinde şu şekilde anlatmaktadır:
"Eksiklikten uzaktır O(Allah) ki geceleyin kulunu Mescid-i Haram’dan çevresini bereketli kıldığımız Mescid-i Aksa’ya yürüttü, ona ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye.(böyle yaptık). Gerçekten O, işiten, görendir."
İkinci aşama ise Hz. Muhammed (sav)’in Beytü’l Makdis’ten (Mescid-i Aksa) Allah’a yükselişi oluşturur. Kur’an’da anılmayan ve Miraç denilen bu olay çok sayıda hadisle(!) ayrıntılı biçimde anlatılır.
Hadislerde verilen bilgilerin hepsini buraya almaya gerek görmediğimizden konuyu özetlemeye çalışacağız, isteyen daha detaylı bilgi için hadis kitaplarının konu ile ilgili bölümlerine bakabilir. Buna göre Miraç olayı özetle şöyle gerçekleşmiştir:
Peygamber, Kâbe’de uykuda olduğu bir sırada Cebrail gelip göğsünü yarıyor, kalbini zemzem ile yıkadıktan sonra içine iman ve hikmet dolduruyor. Burak adlı bir binekle Mescid-i Aksaya götürüyor. Burada diğer peygamberler tarafından karşılanan Hz. Muhammed(sav), onlara imamlık yaparak namaz kıldırıyor. Daha sonra yanında Cebrail olduğu halde göğe doğru yükselmeye başlıyorlar. Göğün birinci katında Hz. Âdem(as), ikinci katında Hz. İsa(as)ve Hz. Yahya (as) üçüncü katında Hz. Yusuf(as), dördüncü katında Hz. İdris(as), beşinci katında Hz. Harun(as), altıncı katında Hz. Musa(as), yedinci katında Hz. İbrahim(as) ile görüşüyor. Cebrail ile birlikte süren bu yükseliş Sidretü’l Münteha’ya kadar devam ediyor. Cebrail; "Buradan öteye geçecek olursam yanarım" diyerek orada kalıyor.
Hz. Peygamber(sav) Refref adlı bir binekle yükselişini sürdürerek Allah’ın huzuruna varıyor. Bu yükseliş sırasında kendisine cennet ve cehennem gösteriliyor, ümmetinden Allah’a şirk koşmamış olanın cennete gireceği müjdesi veriliyor önce elli vakit namaz farz kılınıyor; Allah’la yapılan pazarlık neticesinde elli vakit namaz beş vakte indiriliyor.
Allah’la görüşmeyi tamamlayan Hz. Muhammed(sav), dönüşte Musa (as)’a uğruyor. Musa: "Ne ile emrolundun?" diye soruyor. Hz. Muhammed(sav): "Elli vakit namaz" diye cevap veriyor. Bunun üzerine Musa (as): "Her gün elli vakit namaz çok fazla, buna ümmetinin gücü yetmez. Rabb’ine söyle bunu azaltsın" diyor. Hz. Muhammed(sav)’de yeniden Allah’a giderek vakit sayısını azaltmasını istiyor, Allah’ta on vakit azaltıyor. Peygamber dönüşte yeniden Hz. Musa(as)’a uğruyor. Hz. Musa "bu kadarı da çok, git Allah’tan biraz daha azaltmasını iste" diyor. Hz. Musa(as)’ın bu uyarıları ile namaz beş vakte indirilinceye dek Hz. Muhammed(sav)’in Allah’la görüşmeye gidip gelişi devam ediyor. Peygamber, namaz beş vakte indirildikten sonra yeniden Hz. Musa’ya uğruyor. Musa bu beş vaktin de çok olduğunu, ümmetin bunu da yerine getiremeyeceği uyarısında bulunarak yeniden Allah’a dönmesini ve biraz daha azaltmasını istemesini söylüyor. Ancak bu kez Hz. Peygamber artık isteyecek yüzünün kalmadığını belirterek beş vakte razı olduğunu söylüyor. Ve miraç olayı böylece tamamlanmış oluyor.
Olayın birinci aşaması ayetle sabittir. Bu konuda hiç kimsenin bir itirazı olamaz. Bizim itirazımız olayın ikinci aşamasıyla, yani miraç kısmı ile ilgilidir. Allah, bir kısım ayetlerini göstermek amacıyla kulunu bir gece Mescid-i Haram’dan, Mescid-i Aksa’ya yürüttüğünü söylemektedir. Kur’an bu ayetlerin/belgelerin neler olduğu konusunda herhangi bir bilgi vermemektedir. Bu tamamen gaybi bir konu olup, Kur’an bu konuda başka hiçbir şeyden söz etmemektedir.
Şimdi miraç hadisesinin neden uydurma olduğunu izah etmeye çalışalım. Muhaddisinden siyercisine, âliminden cahiline varıncaya kadar, İslam toplumunun büyük bir çoğunluğunca gerçekliği kabul edilen miraç olayı, Kur’an’ın dışında başka kaynaklara dayandırılan bir olaydır. Ve olay tamamen uydurmadır.
Aslında olayı nakleden hadisler üzerinde düşünüldüğünde, olayın uydurma olduğu kendiliğinden anlaşılmaktadır. Ancak hadislerdeki çelişkilere değinmeden önce, olayı Kur’an açısından değerlendirmeye çalışalım:
Miraç Mucizesi(!)-2
13.savaşcı
1 – Konunun başında da izah etmeye çalıştığımız gibi Kur’an, Hz. Muhammed’e mucize verilmediğini söylemektedir.
2 – Kur’an, gece yürüyüşünün nasıllığı hakkında hiçbir ipucu vermemektedir. Eğer olayın mucize yönü bulunsaydı açık olması gerekirdi. Zira mucizenin açık ve anlaşılır olması şarttır. Oysa olay tamamen peygamberin şahsında gerçekleşmiş bir olay olup mahiyeti bilinmemektedir.
3 – Namazın ilk kez Hz. Muhammed ve ümmetine farz kılınan bir ibadet olmayıp, daha önceki ümmetlere de farz kılınan bir ibadet olduğu Kur’an’da açıkça belirtilmektedir.
"Kitap’ta İsmail’i de an. Çünkü o sözünde duran, elçi bir peygamberdi. Halkına namaz kılmayı, zekât vermeyi emrederdi…" (Meryem -54,55)
4 – Kur’an’da namazla ilgili onlarca ayet bulunmaktadır. Bu ayetlerde namazın vakitleri, şartları ve önemi vurgulanmaktadır. Söz konusu ayetler değişik zaman aralıklarında vahyedilmiş olup, her biri başta namazın rükünleri ve vakitleri olmak üzere birçok değişik boyutunu anlatmaktadır. Şayet namaz Miraçla belirlenmiş olsaydı ayrıca Kur’an’da bu kadar değişik şekilde anlatılmazdı. Özellikle vakitleri bildiren ayetlere bakıldığında her bir vaktin değişik bir ayetle belirtildiği görülmektedir. Miraç hadisesinde namazın vakitleri belirlenseydi Kur’an’ın değişik yerlerinde vakitler konusu tekrar tekrar işlenmezdi.
5 – İsra suresinden önce inen surelerde de hatta ilk indiği konusunda ittifak bulunan sure olan Alak suresinin onuncu ayetinde de namazdan söz edilmektedir. "Gördün mü şu men edeni. Namaz kılarken bir kulu(namazdan)? (Alak -9,10); "Rabb’inin adını anıp namaz kılan."(Ala – 15). Oysaki miraç olayının vahyin on ikinci yılında olduğu iddia edilmektedir. İlk inen Vahiy ile İsra suresinin indiği zaman aralığında birçok ayette namazdan detaylı bir şekilde söz edilmektedir. Yani namaz Miraç hadisesinden çok önce farz kılınmış bir ibadettir.
6 – Allah’a mekân izafe edilemez. Oysaki Peygamber’in yolculuk güzergâhı ve sonu bir mekânda noktalanmaktadır. Bu olgu Kur’an’a ters düşmektedir.
Rivayet edilen hadislere gelince:
1- Günün 24 saat olduğunu bilen Allah, nasıl olur da 50 vakit namazı farz kılar? Uyku için 7-8 saati çıktıktan sonra; 50 vakit namaz geriye kalan l6 saate bölünecek olunursa, yaklaşık her 15 dakikada bir namaz kılınması gerekir. Böyle bir hayatı yaşamak nasıl mümkün olabilir? Mümkün değil diyorsak, mümkün olmayan bir şeyi Allah’ın kullarından isteyebileceğini nasıl düşünebiliriz?
2- Nasıl bir Allah ki, kullarının gücünün neye yetip yetmeyeceğini hesaplamadan 50 vakit namazı farz kılıyor? Ve kendisi ile yapılan pazarlık sonucu bunu beş vakte düşürüyor? Ne dediğini ve ne istediğini bilmeyen ve kulu ile pazarlık eden bir Allah düşünüle bilinilir mi?
3- Hz. Musa ile karşılaşma işi olmasa, bu azaltma işlemi de olmayacaktı. Olayı aktaran hadislere bakılırsa Hz. Musa oldukça akıllı, Peygamberimiz de akılsız bir konuma düşürülmektedir. Demek ki Hz. Musa (dikkat edin, diğer peygamberler değil. Çünkü olay İsrailiyat olduğu için, Hz.Musa da İsrailoğulları’na gönderilen bir peygamber olduğundan olay onun adına uydurulmuştur. Ve bu olayla Hz. Musa, Peygamberimizden daha akıllı ve üstün gösterilmek istenmektedir) olmasaydı deyim yerinde ise "biz hapı yutmuş" olacaktık, iyi ki Hz. Musa peygamberimize akıl vermiş(!). Öyle ki; Hz. Musa, Allah’ın ve Hz. Muhammed(sav)’in düşünemediği şeyi düşünmüş(!). Bu anlayış, Allah’ı ve Resulünü alay konusu ettiğinin farkında olmayacak kadar kör bir anlayış değil mi?
4- Namaz miraçla farz kılındıysa daha miraca çıkılmazdan evvel Hz. Muhammed’in diğer peygamberlere imamlık ederek, namaz kıldırmış olduğunun aynı metinlerde anlatılması büyük bir çelişki değil midir?
5- Elli vakitten beş vakide düşürülünceye kadar Allah’la pazarlık yapılmasının ve bunun ilk gidişte bitirilemeyip, pazarlığın birkaç kez yapıldıktan sonra neticelenmesini izah etmek mümkün mü ?
Gerek Kur’an’dan, gerek bu konuda rivayet edilen hadislerdeki tutarsızlıktan yola çıkarak konuyu izah etmeye çalıştık, kuşkusuz daha birçok şey söylemek mümkün. Ancak biz konunun anlaşıldığına inanıyor konuyu burada bitiriyoruz.
mızrap
Allah razı olsun hocam paylaşımınız için.
abdullah biri
13, savaşçı ehli sünnet ile savaşmayı kesermisin. git şia sitelerine ve yaşar nurinin sitesine
13.savaşcı
Şikayet edeceğinize adamın iddialarını çürütün.
Yanlış ise gerçek açığa çıksın.
Benim yazım değil alıntı.Adamın adı var telefonu var…
Her şeyi ile ortaya çıkmış kafa yormuş bir şeyler yazmış siz de düşünün adamı çürütün.
abdullah biri
yaşar nuri varken gerek yok başkasına
OGOG
KARADENİZLİ‘nin DÜZ MANTIĞI, 13.savaşçı‘da tekrar nüksetmiş.
Namaz ayetleri (efendimizin namaz kılması, eski ümmetlerin namaz kılması) anlatan ayetler ile namazın farz kılınması’nın farkını anlamak için
biraz Hadisi Şerif (peygamber) İnancı,
biraz da düz mantık seyrinden kurtuluş gerektirir.
Keza Oruç da aynı, keza içkinin yasaklanmasıda aynı vs vs. Hani gece namazının farz olmasından korktum der ya. Demekki önce o uygulamış, sonra farz olmuş. Bir lidere yakışan da odur zaten.
Hz Musa as daha akıllmı sorusu, bu da tuhaf bir soru.
Mirac, Mescidi Aksa’dan sonrası mekansal bir haraket değil boyutsal, zaman dışı bir haraket. Bir peygamber ki kendi ümmetinden çektiklerini dile getiriyor, yani tecrübe, bunun akıllılıkla ne ilgisi var.
Sünnete Ehemmiyet Vermeye Çalışan Ehli Sünnet Arkadaşlarım, Boşverin Lakırdıları. Bu da Sizlere Hediye olsun.
Vamık
Miraç kandili hakkında bilgi için Allah razı olsun
miraç ve namaz, namaz nasıl indirildi, miraç namaz