Ayıp Araştırmak Nedir? Hakkında Ansiklopedik Bilgi

Ayıp Araştırmak Nedir? Hakkında Ansiklopedik Bilgi

Hoca
İslamda AYIP ARAŞTIRMAK Hakkında Kısaca Bilgiler

Ayıp: Kusur, noksan, eksiklik, leke, fena, uygunsuz, utandıracak veya utanmaya sebep olan hâl.
İslâm toplumunda insanlar, yuvalarından, özel hayatlarından ve kendilerinden emin olarak yaşarlar. Hangi sebeple olursa olsun, şahısların dokunulmazlığını çiğnemek, aile mahremiyetlerini ortadan kaldırıcı harekette bulunmak yasaklanmıştır. Hatta suçluyu bulmada bile olsa, insanların ayıplarını aramaya ruhsat verilmemiştir. Böyle bir hâl insanların dokunulmazlığının kalkmasına sebep teşkil etmemiştir. İslâm’a göre, hiç kimse iç görünüşüne göre takîbata uğramaz; dış görünüşüne göre cezalandırılır. Kimsenin görmediği yerde işlenen suçtan, ayıptan, zan ve tahminlere dayanarak ceza verilemez. Sadece suçlu işlediği suçu açığa vurduğu zaman yakalanır.
Kur’an-ı Kerîm’de: "Ey inananlar! Zandan kaçınınız, zira zannın çoğu günahtır. Bir kimsenin noksanını ve ayıbını araştırmayınız. " (el-Hucurât, 49/12) buyurulur. Bu ayette, insanların noksanlarının araştırılması, hatalarından bahsedilmesi, gizliden gizliye şahsî hayatındaki sırlara vâkıf olmaya çalışılması yasaklanmıştır. "Tecessüs etmeyin"den maksat; müminlerin eksikliklerini bulacağız, açık delil ve emareler elde ederek zan ve yakîn husule getireceğiz diye casus gibi inceden inceye yoklayıp araştırmayın da zâhiri olanı tutun. Allah’ın örttüğünü siz de örtün. (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, VI, 4473) Zira insanların haysiyetine dokunan hareketlerden biri de başkalarının ayıplarını aramak, onları şurada burada söylemektir. Şeytan, insana kendi kusur ve ayıplarını unutturup bir tarafa bıraktırır, sonra başkasının ayıp ve kusurlarını araştırmaya sevkeder. Başkalarının eksiklerini araştırmaya kalkışmak da ahlâklı insanın işi değildir.
İslâm başkalarının ayıplarını, kusurlarını aramayı, halka tecessüs altında tutmayı şiddetle yasaklarken müslümana da tecessüs ve tahkik hakkı vermemiştir. Bu sebeple bir müslümanın evine girilip hâl ve durumu tecessüs edilemez. Kesin emirle tecessüsün yasaklanmasının sebebi; herkesin kendi evinde emniyet ve huzur içinde yaşamasını temin etmek; kişileri fitne ve fesâda sürüklememektir. Nitekim Hz. Peygamber: "Müslümanların ayıplarını, gizli hallerini araştırmaya çalışırsan, onları ifsâd eder veya ifsâda yaklaştırmış olursun " (Ebû Dâvûd, Edeb, 37) buyurmuştur.
İslâm’a göre, insan hususî meskeninde bir fenalık yapmış olsa, bunun evinin içinde kalması, hârice aksetmemesi, toplum arasında yayılmaması gerekmektedir. Bu sebeple izinsiz bir kimsenin evine girilmesi bile yasaklanmıştır.
Hz. Peygamber (s.a.s.) bir gün minbere çıkarak; ayıp araştıranların zayıf imanlı kişiler olduğuna işaret edip şöyle seslendi: "Ey diliyle müslüman olup kalbiyle işlememiş olanlar gürûhu! Müslümanları üzmeyin, onları ayıplamayın ve onların kusurlarını araştırmayın. Şu bir gerçektir ki; her kim müslüman kardeşinin ayıbını araştırırsa Allah da onun ayıbını meydana çıkarır ve Allah her kimin ayıbını meydana koyarsa, evinin içinde bile olsa onu kepâze eder. " (Tirmizî, Sünen, B. 84, 2101) Müslüman kardeşinin ayıplarını örten, bir ölüyü diriltmiş gibidir. " (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58)
Ayıp ve kusur işleyen bazı kişiler vardır ki yaptıkları işlerin zararı açığa çıkmayıp, başkalarına sirâyet etmez. Böyle kişilerin şahsî kusurlarını, ayıplarını açığa çıkarmak, çeşitli mercilere şikâyet etmek doğru değildir. Şikâyet edip ayıp ve kusurları ortaya çıkartmakla sadece kişinin kendine ait olan günahı teşhis edilmiş ve fakat bir taraftan da ayıp işleyen kişi utandırılarak toplum içinde mahcup duruma düşürülmüş olur. Neticede o kişi, "zaten toplum beni biliyor" diye açıktan günah işlemeye itilmiş, işlenen ayıplar da normal hale gelmiş ve böylece de ayıp işlemek meşrulaştırılmış olur. Bu sebeplerden dolayı, kişilerin ayıp ve kusurlarını bulup onları toplumda teşhir etmek yerine, tatlı dille özel nasihatta bulunmak, çeşitli vesilelerle günah işlemesine mani olmak daha faydalı olur. Ancak, şahısları aşıp başkalarına ve topluma zararı dokunacak şekilde açığa çıkan ve insanlara zulüm getiren ayıplar, günahlar böyle değildir. Bunları önlemekte müslümanların biribirlerine yardımcı olmaları ve kötülüğü birlikte yok etmeleri gerekmektedir.
Ahmet SEZİKLİ

……………………………………….


Cevap: Ayıp Araştırmak Nedir? Hakkında Ansiklopedik Bilgi

Muhammed
Ayıp Araştırmak Ne Demektir Kısaca sözlük anlamı

Ayıp Ve Kusurları Araştırmak

Yüce şeriatımız tecessüs (ayıpları araştırmak) dan men’etmiştir. İnsanların ayıplarını dışa vurmayı caiz görmemiştir. ALLAH Teâlâ buyururki :
"…Birbirinizin kusurunu araştırmayın." 411
Resûlullah (s.a.v.) buyurur ki;

"Devlet başkanı insanlar hakkında şüpheye düştüğü vakit onları ifsâd eder."412
Diğer bir rivayette Allahm resûlu: "Şüphesiz insanların ayıplarının (açığa çıkması için) peşine takıldığın zaman onları bozmuş olursun. 413
Münker işleyen birini, açıkça işlemesi müstesna muaheze etmek doğru değildir. Abdullah İbn-i Mes’ud’a: "Falan adam sakalına şarap damlattı,: diye haber verilince: Ayıpları açığa vurmaktan men’ olduk. Fakat açıktan bir şey işlesin onu (hemen) hesaba çekeriz." buyurdu. 414
İslâm Hukuku, bir kimse işlediği suçu, bulunduğu topluluk içinde açıktan yapmayıp, toplumun her kesimine yayılması için yaptığını gizler ve suç haddi aşmazsa Resulullah’ın (s.a.v) şu hadisine dayanarak durumu hükme bağlanmıştır:
"Şu pisliklerden kim görür, karşılaşırsa ALLAH’ın örtüsünden münasip bir örtü ile örtsün. Kim o pislikleri açığa vurup perdeyi aralarsa ALLAH’ın kitabında onun hakkındaki cezasını uygularız. "415

Bu açıklamalardan anlaşılıyorki, işlediği hatasını örtüp de onu açıktan yapmayan kimse şeriatın emrine uygun davranmış olur. Fakat açıktan suç işleyen ise diğer bir suçu irtikap etmiş demektir. Bu nedenle İslam uleması der’ki; "ma’rufu emr münkeri nehyetme görevini tahakkuk ettirmek için halkın kendi aralarında fısıldaşıp gizli konuştuklarını ifşa etmesini istemek doğru değildir. Aynı şekilde evine girmekle adamın gizlice işlediği suç, evinde "dinleme hırsızlığı" yapması, hariçten bilmek istemesi ve İşlediği günahı almak için komşunun evinde cereyan eden bir iç olayım öğrenmek istemesi de doğru değildir. Zaten evinde günah işlediği doğrulanan kimse ALLAH katında sorumludur. Ma’siyet evine münhasır kaldığı sürece, herhangi bir kimsenin müdahale hakkı olamaz.

Bu konuda tarihde Hz. Ömer (r.a) ile bir adam arasında geçen vak’a anlatılır. Şöyle ki:
Hz. Ömer (r.a) adamın birinin evine pencereden içeri girer ve adamı istenmeyen bir halde yakalayarak:
Bu yaptığın nedir? diye adama çıkışınca, o da:
Ey mü’minlerin emîri! Ben ALLAH’a bir açıdan isyan ettiysem, sen üç açıdan günah işledin" diye cevap verince,
Hz. Ömer (r.a):

Nedir onlar? diye sorunca adam:
ALLAH Teâlâ: "Gizli kusurları araştırmayın" 416 buyurdu. Sen araştırdın. ALLAH Teâlâ; "Evlere kapılardan giriniz."417 buyurdu. Sen pencereden girdin. ALLAH Teâlâ: "İçinde bulunanlara selâm verip onlara ünsiyet etmeden başkalarının evine girmeyiniz." 418 buyurduğu halde, sen selâm vermeden içeri girdin, dedi. Bunun üzerine tevbe elmek şartıyla Hz. Ömer (r.a) kendisini bıraktı. 419
Kaval, utar ve benzeri çalgı âletlerinin ve sarhoşların kendi aralarında alışıp kullana geldikleri edeb dışı sövme sesleri, evin dışındaki kimselerce -münker belirtileri olduğu açıkça- anlaşılır, evin duvarlarından dışarı taşarak sokaktaki halk tarafından işitilmekle beraber, Allâme el-Mâverdî’ye göre eve girmek caiz değildir. Onu ayıp görerek münker görevini dışarıda yapması gerekir. Gizli işlenen ma’siyetin emarelerinin dışarıya taşması içerde işlendiğinin ortaya çıktığı şüphesiz. Fakat münkeri nehiy için gizlenen masiyetleri ortaya çıkarmak caiz değildir. 420 Fakat İmam Gazâlî bu görüşün aksini savunur. Ona göre bu emareleri ortaya çıkan bir münkeri ayıp görmek yeterli olmayıp, işlendiği eve girerek içki kadehlerini kırmak ve içkiyi dökmek lazımdır. Buna ilâveten de şöyle der Gazâlî:

Yükselen sarhoş naralarını sokaktakiler duyduğu zaman münkeri nehyedebilir. Bazan şarap kapları ve çalgı aletleri koltuk ve etek altlarına gizlenebilir. Fasık bir kimsenin eteğinin altında ne olduğunu anlamak için açtırıp bakmak caiz değildir. Onun kötü bir insan olması, koltuğunda taşıdığı şeyin içki olduğuna delâlet etmez. (Zira onun da başka maddelere ihtiyacı vardır. Sirke veya benzeri başka bir şey de olabilir. Artık bu gizlediği helâl bir şey olsa onu gizlemezdi deyip delil olarak ileri sürülemez. Çünkü bir yandan gizlemesi ve bir yandan şarap kokusu zan ifâde eder. Bu hususlarda zan, ilim gibidir). Ud da böyledir. Üzerinde ince bir bez bulunduğu zaman şekliyle tanınır. Şeklin delâleti, koku ve sesin delâleti gibidir. Delilleri belli olan şey gizli sayılmaz. (Bizler, ALLAH Teâlâ’nın gizlediklerini gizlemekle, açığa çıkan kötülükleri de inkâr ve reddetmeğe memuruz.) 421

İmam Gazâlî’nin ileri sürüğü bu görüş, bize, bu konuya doğru yaklaşma şansını bahsetmiştir. Şüphesiz ki kişiyi ilgilendiren şahsî işlerinden birine müdahale etmek doğru değildir. Fakat emâreleriyle ortaya çıkan ve tüm halkın farkına vardığı herhangi bir amel şahsî sayılmaz. Onu nehyetmek farzdır. Aksi halde ma’rufu emr münkeri nehiy görevi hakkıyla yerine getirilmiş olmaz. Hatta bu ma’rufu emr ve münkeri nehiy kanunu tatbik edilmesine rağmen hâlâ günah işlenip yaygınlaştığım ve suça hürriyet derecesinde üstünlük tanındığını ifade eder.

Münker işlendikten sonra onun nerede işlendiği bilinmezse, el-Mâverdî’ye göre bunu araştırmak, izlemek ve meselâ "falan adam zina edecek veya öldürmek için köyden birini alıp dağa çıkardı" şeklinde kesin bir haber ortaya çıkınca acilen müdahale etmek caizdir. Bu durumda gevşek ve tedbirsiz davranmak caiz değildir. Çünkü bir kişi haramı çiğneyip zina edecek ve haksız yere adam öldürecektir. 422
Bütün bu açıklamalardan anlaşılmıştır.ki "ayıp araştırmamak" ma’rufu emr münkeri nehyetmenin en mühim âdâbındandır. Ancak geniş kapsamlı (bir operason) olmamak kaydıyla bazı zamanlarda bu yola başvurmak caizdir. İmam Gazâlî: "Bizler, ALLAH Teâla’nın gizlediklerini gizlemekle karşımıza çıkan kötülükleri de münker görüp red ile emrolunduk." 423
Gazâlî ilâveten şunu söyler:

"Tecessüs (ayıpları araştırmak) demek, tanımaya vesile olacak emare ve delilleri aramaktır. Tanıma delilleri kendiliğinden ortaya çıkmış ve tanıyıp anlama ifâde etmişse gereği ile amel olunur. Fakat bu hususta bilgiye vesile olacak emareleri araştırmağa müsade yoktur." 424
Bu meseleyi çözmede, genel bir kaide olması bakımından İmam Gazâlî’nin görüşü ne kadar da haklıdır.

411 el-Hucurât: 49/12.
412 Ebu Davûd, Kitabu’l-Edeb (Tecessüs babın) da rivayet etti.
413 A.g.e
414 A.g.e
415 a)- İmam Maük-el-Muvatta’-Kitabu’l-Hudud (yaptığı zina fiilini bizzat itiraf eden) babında rivayet etti. (c: 3/43).b) Ahkâm-üs-Sultaniyye-et-Mâverdî: sh: 285 ( Tere)
416 Hucurat: 49/12.
417 Bakara: 2/189.
418 Nûr: 24/27.
419 İhya: 2/285
420 el-Ahkâmü’s-Sultaniyye: 243.
421 İhyâ-u Ulûm-id-Dîn: 2/285
422 el-Ahkâm-üs-Suhaniyye: 243
423 İhya: 2/285
424 Age: 2/286


Cevap: Ayıp Araştırmak Nedir? Hakkında Ansiklopedik Bilgi

yasemin
"Bir gün İsa (a.s.), bir elinde kül, bir elinde bal ile giden şeytanı görünce şaşırıp sormuş:

"Nedir o elindekiler?"

Şeytan cevap vermiş:

"Bu kül, bu da bal! Külü, kusur ve ayıpların yüzüne serperim, ta ki başkaları tarafından kötü ve çirkin görünsünler.

Balı da, bunların ayıp ve kusurlarını diline dolayanların ağızlarına çalarım, ta ki ayıp ve kusurları sayıp dökerken tat duysunlar mümin kardeşlerinin gizli hallerini alenîleştirip, birlikteliklerini bozarken zevk alsınlar."

Kendi kusurunu gören başkasının kusuruyla uğraşmaz,
hesap vereceğini unutmayan da insanları rencide edebilecek sözleri taşımaz .

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();