Seferi namaz hakkında bilgi
Hoca
Seferi namaz hakkında bilgi
Yolculuk, yolculuğa çıkma; sefer mesafesine yolculuk yapma. Bir fıkıh terimi olarak yolculuk, belirli bir mesafeye gitmektir. Bu mesafe ise orta yürüyüşle üç günlük, yani on sekiz saatlik bir uzaklıktan ibarettir. Buna üç merhalelik mesafe de denir.
Ne zaman seferi olunacağı konusunda iki ayrı görüş vardır:
1- Mesafeyi esas alanlar. Bu anlayışa göre 90 km kadar bir yolculuğa çıkılırsa seferi sayılacağından namazlarını kısaltır.
2- Zamanı esas alanlar. Bunlara göre 3 gün yolculuk yapmak kişiyi seferi yapar. Ancak bu durumda namazlarını kısaltır, yoksa kısaltamazlar.
Hanefilere göre seferi olan birisinin dört rakatlı namazları 2 kılması gerekir. Ancak 4 olarak da kılsa namazı geçerlidir. Şafilerde ise yolcu bile olsa tam kılmak daha faydalıdır. Farz edelim ki gerçekten seferi olduğumuz halde namazı tam kılsak bile, namazımız geçerlidir. Eğer gerçekten seferi değilsek bu durumda iki kılmak namazımızı bozar. O halde ihtiyaten de dört kılmanın daha isabetli olacağını düşünüyoruz. Bununla beraber bir anlayışı esas alıp ona göre hareket etmek, diğer anlayış sahiplerini de kötülememek gerekir.
Seferîliğin Hükümleri
Yolcular için bir takım kolaylıklar, ruhsatlar getirilmiştir. Ramazanda yolculukta bulunan için orucu geri bırakmak mübahtır. Yolcunun mesh süresi üç gün üç gecedir. Yolcu dört rekatlı farz namazlarını ikişer rekat olarak kılar. Buna "kasrı salat" denir.
Yolculukta dört rekatlı namazların kısaltılarak kılınması Kur’an, Sünnet ve icma ile câizdir.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Eğer kâfirlerin size fitne vermesinden korkarsanız, yeryüzünde sefere çıktığınız zaman namazları kısaltarak kılmanızda bir sakınca yoktur" (en-Nisa, 4/101). Bu âyette kısaltmanın korku şartına bağlanması o günkü olayı tespit etmek içindir. Çünkü Rasûlüllah (s.a.s)’in çoğu yolculukları korkudan uzak değildi. Ashab-ı Kiram’dan Ya’la b. Ümeyye (r.a) Hz. Ömer’e şöyle demiştir: Biz neden namazları kısaltarak kılıyoruz? Halbuki güven içindeyiz. Hz. Ömer de buna cevap olmak üzere şöyle buyurdu: Ben de aynı durumu Hz.. Peygamber’e sormuştum; şöyle buyurmuştu: "Bu, Allah’ın size verdiği bir bağıştır, Allahın sadakasını kabul edin" (Müslim, Misafir, 4; Tirmizi, Tahare, 4, 20; Nesâi, Taksir, I).
Hz. Peygamber’in umre, hac veya savaş için yaptığı yolculuklarında namazları kısaltarak kıldığı ile ilgili haberler tevatür derecesindedir. Abdullah ibn Ömer (r.a) şöyle demiştir:
"Hz. Peygamber (s.a.s)’e yolda arkadaşlık ettim. O, yolculuklarında iki rekattan fazla kılmazdı. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman da böyle yaparlardı" (İbn Mâce, İkâme, 75). Hz. Ömer’in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Yolcunun namazı, Nebinizin lisanı üzere kısaltılmaksızın tam iki rekattır" (Buhârî, Taksîr, 11; Küsûf, 4; İbn Mâce, İkâme, 73, 124).
Yolcunun dört rekatlı farz namazları kısaltması zorunlu mudur; yoksa kısaltmakla tam kılmak arasında serbest midir?
Hanefîlere göre, yolcunun namazları kısaltarak kılması vacib ve aynı zamanda azimettir. Yolcunun bilerek iki rekattan fazla kılması mekruhtur. Bununla birlikte iki rekat kılıp da teşehhütte bulunduktan sonra iki rekat daha kılacak olsa farzı eda etmiş, son iki rekât da nafile olmuş olur. Ancak selâmı tehir etmiş olmasından ötürü kötü bir iş yapmış sayılır. Fakat birinci teşehhüdü terketse veya ilk iki rekatta kıraatta bulunmamış olsa farzı eda etmiş olmaz. Nitekim sabah ve cuma namazlarında da hüküm böyledir. Hz. Aişe (r.anha)’den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Namaz ikişer rekat olarak farz kılındı, sonra hazarda ziyade olundu, seferde ise olduğu gibi bırakıldı (Buhari, Salat,1; Müslim, Misafirin,1; Ebû Davud, II, 3). ibn Abbas (r.a)’ın şöyle dediği nakledilmiştir: "Allah Teâla namazı, Peygamberimizin dili ile hazarda dört rekat, seferde iki rekat olarak farz kılmıştır" (Müslim, Müsâfirîn, 5, 6; Ebû Davud Sefer, 18; Nesâî, Havf 4; İbn Mace İkame, 75).
Malikilere göre, seferde namazı kısaltarak kılmak müekked sünnet, Şafiî ve Hanbelilere göre ise yolculukta namazları kısaltarak kılmak, muhayyer olmak üzere ruhsattır. Seferî kişi namazlarını kısaltarak da, tam olarak da kılabilir. Ancak Hanbelîlere göre kısaltmak mutlak olarak tam kılmaktan daha faziletlidir. Çünkü, Hz. Peygamber ile dört halife bu şekilde yapmaya devam etmişlerdir.
Yolculuk ister ibadet için, ister mübah veya masiyet bulunan bir amaçla olsun, her türlü yolculuk sırasında namazları kısaltmak caizdir. Meselâ; yol kesmek, meşrû olmayan bir eğlenti yapmak veya başka bir haram işlemek için yolculuk yapan kimse de ruhsatlarından yararlanır. Zira bu konudaki nasslar bunun ifadesidir; "Yeryüzünde yürüdüğünüz zaman sizin için namazları kısaltmanızda bir sakınca yoktur" (en-Nîsa, 4/104) âyetinde yolculuğun meşrû veya gayri meşrû olması arasında bir ayırım yapılmamıştır (İbnül-Hümâm, a.g.e., I, 405 vd.; İbn Abidin, Reddül-Muhtar, I, 733, 736).
Hanefiler dışındaki çoğunluk müctehidlere göre ise; yol kesmek, şarap ve haram şeylerin ticaretini yapmak gibi Allah’a isyanın söz konusu olduğu yolculuklarda, sefere mahsus olan namazların kısaltılması, birleştirilmesi oruçlunun iftar etmesi, mestler üzerine üç gün mesh etmek, binek üzerinde nafile namaz kılmak gibi ruhsatlar mübah olmaz. Çünkü, bu gibi kimseler Allah’a isyan için yolculuk yapmış sayılır. Bu konudaki kaide şudur:
"Ruhsatlar masiyet ve kötülük işlemeye dayanak yapılamaz". Yine Allah Teâlâ darda kalana ölü hayvan etini yemeyi "haddi aşmama ve Allah’a isyanda bulunmama" şartına bağlamıştır (el-Bakara, 2/173). Bu durumda ruhsatlar günah ve kötülük işlemeye dayanak yapılamaz (İbn Kudame, el-Muğnî, Kahire 1970, II, 261; Zühaylî, II, 323 vd.; İbn Rüşd Bidâyetül-Müctehid, I, 163).
Seferi kimse bir beldede on beş gün ve daha fazla kalmaya niyet edince mukîm olur ve artık namazlarını tam kılar. Eğer on beş günden az kalmaya niyet ederse seferîliği devam eder. Bu konuda dayanılan delil, kadınların temizlik süresine kıyastır. Temizlik süresi, hayız sebebiyle kadının üzerinden düşen namaz ve orucun edasına dönmeyi gerektirir. İkamet yerinde bulunmak da sefer sebebiyle kişinin üzerinden düşen bazı vecibelerin yapılmasına geri dönmeyi gerektirir. Bu yüzden temizlik süresinin on beş gün ile sınırlanması gibi, en az ikâmet süresinde on beş gün olarak takdir edilmesi gerekir. Bu görüş İbn Abbas ve İbn Ömer (r.a)’dan nakledilen şu söze dayanır: Seferî olduğun halde bir beldeye girer ve bu beldede on beş gün kalmaya niyet edersen namazını tam kıl. Eğer buradan ne zaman sefere çıkacağını bilmezsen namazlarını kısaltarak kıl" (ez-Zühayli, el-Fıkhul-İslâmî ve Edilletüh, Dimaşk 1405/1985, II, 323).
Bir yolcu, bir beldede belirli bir ihtiyacını görmek için beklerse, bekleme işi yıllarca sürse bile namazlarını kısaltarak kılar. On beş günden fazla kalmaya, niyet etmediği için seferîlik hali devam eder. Nitekim İbn Ömer (r.a) Azerbaycan’da altı ay kalmış ve namazlarını bu şekilde kısaltarak kılmıştır. Bir kısım sahabenin de böyle yaptığı rivayet edilmiştir.
Ordu bir beldeye girse, askerler burada on beş günden daha fazla kalmaya niyet etseler bile namazlarını kısaltarak kılarlar. Çünkü orada kalmak veya yenilip çekilmek ihtimali bulunduğu için süre ile ilgili niyet geçerli değildir.
Şâfiî ve Malikilere göre, yolcu bir yerde dört gün kalmaya niyet ederse namazlarını tam kılar. Çünkü sünnette, dört günden az ikâmetin, seferin hükmünü kesmeyeceği açıklanmıştır. Rasülullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"Muhacir hacdaki ibadetlerini yaptıktan sonra üç gün ikâmet eder. " Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s), umre yaptığı zaman Mekke’de üç gün süreyle kaldığı halde namazlarını kısaltarak kılıyordu" (eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, III, 207 vd.).
Hanbelîlere göre yolcu, dört günden fazla veya yirmi vakitten fazla kalmaya niyet ederse namazlarını tam kılar. Bundan az olursa kısaltarak kılar.
Yolculuk ve ikâmet hallerinde, tabi olanın değil, tabi olunanın niyeti geçerlidir. Bu yüzden asker, komutanının; işçi işvereninin; öğrenci hocasının; kadın kocasının niyetine göre mukim veya yolcu olmuş olur.
Yolculuk konusunda henüz erginlik çağına girmemiş olan çocuk hakkında da sefer hükümleri cereyan etmez. Şâfiîlere göre ise, mümeyyiz çocuğun yolculuğa niyeti geçerli olup, namazını kısaltarak kılabilir.
Yolculukta bulunan kimse tabi olduğu kimsenin nereye gideceğini ve niyetini bilmediği ve sorusuna da cevap alamadığı takdirde üç günlük mesafeye kadar namazlarını tam kılar, ondan sonra kısaltmaya başlar.
İslâm devlet başkanı, sefere niyet etmeksizin ülkesi içinde bir süre dolaşacak olsa, namazlarını tam kılar; fakat, sefer süresi dolaşmaya niyet ederse, namazlarını kısaltır. Doğru olan budur.
Mukîmin kazaya kalan namazları, yolculuğa çıkmasıyla ve yolcunun kazaya kalan namazları da ikamete niyet etmesiyle değişmez. Bu yüzden seferde iken kazaya kalan namazları ikişer rekat olarak kılar. Bir yolcu da ikâmet zamanında kazaya kalmış namazlarını dörder rekat olarak kılar.
Mukîm, müsafire; müsafir de mukîme uyabilir. Burada müsafir iki rekatın sonunda selâm verince, mukîm kalkar -sağlam görüşe göre- kıraatta bulunmaksızın namazını tamamlar; yanılırsa secde de etmez. Çünkü, bu mukîm bir lâhik mesabesindedir (bk. "lahik" mad.). İmam olan müsafirin namazdan önce "Ben seferîyim, siz namazlarınızı tamamlayın" demesi müstehaptır.
Yolcu ise ancak vakit içinde mukîme uyabilir. Bu durumda dört rekatlı bir farz namazını mukîm gibi tam olarak kılar. İmama vakit içinde uymakla farz namazı iki rekattan dört rekata dönüşmüş olur. "İbn Abbas "Seferî’nin durumuna ne dersiniz? Yalnız başına kılınca iki rekat, mukîm olarak dört rekat kılıyor" sorusuna; "Bunu yapmak sünnettir" cevabını vermiştir" (ez-Zühayli, a.g.e., II, 335).
Nâfi’ şöyle demiştir: "İbn Ömer seferî olduğu zaman imamla birlikte kılınca dört rekat kılar; yalnız başına kıldığı zaman ise iki rekat kılardı" (ez-Zühayli, a.g.e., II, 335).
Bir kimse müsafir iken kazaya kalan dört rekatlı bir namazında mukîm imama uyamaz. Çünkü bu namaz daha önceden iki rekat olarak meydana gelmiştir.
Yolculuk veya yağmur, kar gibi bir mazeretle iki namazı bir vakitte kılmak caiz değildir. Yalnız Arafat’ta öğle ile ikindi, Müzdelife’de akşam ile yatsı namazlarını birleştirip cemaatle kılmak caiz görülmüştür (bk. "Namazın Vakitleri").
Hanefîler dışında üç mezhep imamına göre bir mazeret bulununca öğle ve ikindi veya akşam ile yatsı namazlarını takdim veya tehir şekliyle bir vakitte birleştirmek caizdir. Meselâ; öğle namazı ile ikindi namazı öğle vaktinde kılınabileceği gibi, ikindi vaktinde akşam ile yatsı birleştirilerek iki vakitten birinde yani takdim veya te’hirle kılınabilir. Hanefîlerin dışında kalan alimler takdim ve te’hir’in caiz olduğu kanaatindedirler. Ancak bunun da bazı şartları vardır. Her zaman geçerli değildir.
Mukîm iken kazaya kalan namazlar, yolculuğa çıkmakla veya yolcu iken kazaya kalan namazlar mukîm olmakla değişikliğe uğramaz. Bu yüzden yolculukta kazaya kalan dört rekatlı namazlar, ister yolculuk sırasında isterse mukîm iken kaza edilsin, kısaltılarak kılınır. Mukîm iken kazaya kalan namazlar da yolculuk halinde kaza edilecekse tam olarak kılınır.
Yolculuğun Sona Ermesi:
Aslî vatana dönüp gelmekle yolculuk hali sona erer. Burada oturmaya niyet edilip edilmemesi sonucu değiştirmez. İkâmet vatanına dönüşte ise, oturmaya niyet gereklidir.
Vatan üçe ayrılır.
1. Aslî vatan: Bir kimsenin doğup büyüdüğü veya evlenip içinde yaşamak istediği veya içinde barınmayı kasd edip, başka yeri vatan edinmek istemediği yere "aslî vatan" denir.
2. İkâmet vatanı: Bir kimsenin doğup büyüdüğü, evlenip içinde sürekli yerleşmeye karar verdiği bir yer niteliğinde olmaksızın, yalnız içinde on beş günden fazla kalmak üzere yerleştiği yere de "ikâmet vatanı (vatan-ı ikâmet)" denir. Askerlik, öğrencilik, işçilik veya memurluk gibi hizmetler sebebiyle sürekli bir şekilde yerleşilmeyen beldeler on beş günden fazla kalmaya niyet edilmesi yüzünden "ikâmet vatanı" niteliğindedir.
3. Süknâ vatanı: Bir yolcunun, içinde on beş günden az oturmak istediği yer de kendisinin bir vatan-ı süknâsı olur. Bu sonuncuya itibar edilmez. Bununla ne aslî vatan ve ne de ikâmet vatanı değişmez. Böyle bir yolcu, hem yolculuk sırasında hem de on beş günden az kaldığı bu süre içinde "seferî" sayılır; Aslî veya ikâmet vatanlarına olan yolculukta ise yalnız yolculuk sırasında seferî hükümleri uygulanır. Bu vatanlara ulaşan kimse, orada "mukîm" sayılır.
Seferîlik konusunda bu vatanlar kendi misli ile veya üstü ile bozulur, aşağısı ile bozulmaz. Bu yüzden insanın asıl vatanı olan yer, diğer ikâmet ve süknâ vatanları ile bozulmaz. Yani vatan-ı ikâmette bulunan kimse vatan-ı aslîye dönmekle müsafir olmaz. İnsan doğup yerleştiği veya karısının yerleştiği yere varınca seferî olmaz. Sadece gideceği bu yer seferi olacak kadar uzak ise yolculuk sırasında seferî olur, fakat oraya varınca seferîliği kalkar.
Bir kimse yerleştiği yerden, yine sürekli olarak yerleşmek amacıyla başka bir yere giderse, gittiği yer vatan-ı aslîsi olur; birinci vatanı vatan-ı aslî olmaktan çıkar. Çünkü, Hz. Peygamber (s.a.s) Mekke’ye gittiklerinde kendisini müsafir saymış ve "Biz seferîyiz" buyurmuştur (eş-Şevkânî, a.g.e., III, 270).
Vatan-ı aslî, vatan-ı ikâmetle bozulmaz. Doğduğu veya karısının bulunduğu yerden öğrencilik, askerlik, işçilik gibi bir amaçla on beş günden az kalmak üzere başka bir yere giden bir kimsenin önceki aslî vatanı nitelik değiştirmez. Oraya dönünce üç gün bile kalacak olsa seferî sayılmaz. Çünkü vatan-ı ikâmet, vatan-ı aslîyi bozmaz.
Bir kimse bir şehirde otururken ailesini nakletmeden başka bir şehirde de evlense, her iki şehir kendisi için asıl vatan olur. Hangisine gitse mukîm sayılır. Vatan-ı ikâmet ise, başka bir vatan-ı ikâmete gitmek veya oradan ayrılıp yolculuğa çıkmak yahut aslî vatana dönmekle bozulur. Yani vatan-ı ikâmetten ayrılan kimse, yeniden buraya döndüğünde on beş günden az kalacaksa seferî sayılır.
On beş günden az kalınacak yer olan vatan-ı süknanın bir önemi yoktur. Kişi orada seferî sayılır. Bu vatan, diğer vatan çeşitlerini değiştirmez. Kişi onbeş günden kısa süren ve seferi olacak kadar uzağa yaptığı tüm yolculuklarında, şehrin yerleşim alanları dışına çıktığı andan itibaren ve gittiği yerde seferî sayılır. Bu durum geri dönünceye kadar devam eder.
Cemaatle namâzda mukîm müsafire uymuşsa, müsafir iki rekat kılınca selâm verir, mukim selâm vermeyip namazı dörde tamamlar. Namazı dörde tamâmlarken hiç bir şey okumaz; çünkü namazın baş tarafını imamla kılmış ve farz kıraat yerine gelmiştir (İbnül-Hümam, I, 405; İbn Âbidîn, I, 733 vd.; Zeylaî, et-Tebyîn, I, 215).
İA.
Cevap: Seferi namaz hakkında bilgi
naqshi
Ben sadece farzları kılınır diye biliyordum düzelmiş oldu 🙂 Allah razı olsun hocam
Seferde namazı kisaltmanin vucubiyeti
ezdli cündep
Seferde namazı kisaltmanin vucubiyeti; Allah Azze ve Celle buyuruyor ki; ”Yeryuzunde sefere çıktığınız zaman kafirlerin size kotuluk etmelerinden endise ederseniz, namazı kisaltmanizda size bir gunah yoktur.”(Nisa 101)
Ibni Abbas r.a.’dan; Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem Allah Azze ve Celle’nin korkusu disinda hicbir korku olmadigi halde Medine’ye yolculuk yapar, donunceye kadar namazlari iki rekat kilardi.”[/b] (Ibni Ebi Seybe, Tirmizi(547) Nesai(3/117) sahihtir. Bkz.; el Irva(3/6))
Harise Ibnu Vehb (radiyAllahu anh) anlatiyor: ”Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) Mina’da bize, sayica en çok oldugumuz ve en ziyade guven içinde oldugumuz bir zamanda namazı iki rek’at kildirdi.” (Buhari, Taksir 2, Hacc 84; Muslim(696) Ebu Davud(1965) Tirmizi(882) Nesai(3.119.120))
Ya’la b. Umeyye’den soyle dedigi rivayet edilmistir: Ben Omer b. el-Hattab’a: ”Yeryuzunde sefere çıktığınız zaman eğer kafirlerin size bir fenalik yapmasindan korkarsaniz, namazı kisaltmanizda uzerinize bir vebal yoktur.” (en-Nisa, 4/101) buyrugu ile ilgili olarak insanlar artik iman etmis (ve guvenlige kavusmus) bulunuyorlar, dedim. Bana su cevabi verdi: Senin hayret ettigin seye ben de hayret ettim, bunun uzerine Rasulullah SallAllahu aleyhi ve sellem’e buna dair soru sordum, soyle buyurdu: ”Bu Allah’in size verdigi bir sadakadir. O’nun sadakasini kabul ediniz.” (Muslim(686) Ahmed(1/25) Ebu Ya’la(1/163) Beyhaki(3/134) Safii el Umm(1/179) Abdurrazzak(2/517) Fesevi(2/205) Ebu Davud(1199) Tirmizi(3034) Nesai(3/116) Ibni mace(1065) Darimi(salat 179))
Aise (radiyAllahu anha) anlatiyor: ”Allah namazı (ilk defa farz ettigi zaman iki rek’at olarak farz etmisti. Sonra onu hazer için (dorde) tamamladi. Yolcu namazı ilk farz edildigi sekilde sabit tutuldu.” (Buhari(3935) Muslim(685) Muvatta(1/146) Ebu Davud(1198) Nesai(1/225).)
Rasulullah SallAllahu aleyhi ve sellem’in ister hacca gitmek, ister umre yapmak, isterse de gaza yapmak uzere bütün seferlerinde namazlarini kasr ile kildigina dair haberler tevatur derecesindedir. Ibn Omer dedi ki: Ben Rasulullah SallAllahu aleyhi ve sellem ile birlikte yolculuklarda bulundum. Yuce Allah vefat ettirinceye kadar iki raketten fazla kilmadi. Ebu Bekir ile de yolculuklarda bulundum, o da Allah vefat ettirinceye kadar iki rekatten fazlasini kilmadi. Omer ile de birlikte oldum, o da Allah vefat ettirinceye kadar iki rekatten fazla kilmadi. Daha sonra Osman ile birlikte yolculuklarda bulundum. O da Allah vefat ettirinceye kadar iki rekatten fazla kilmadi. Yuce Allah da: ”Andolsun ki sizin için… Rasulullahda güzel bir ornek vardir.” (el-Ahzab, 33/21) diye buyurmaktadir. (Buhari(1101) Muslim(689) Nesai(3/121 ))
Abdullah b. Mesud dedi ki: ”Rasulullah SallAllahu aleyhi ve sellem ile birlikte Mina’da (farzi) iki rekat olarak kıldım. Ebu Bekir es-Siddik ile birlikte Mina’da iki rekat kıldım, Omer ile birlikte Mina’da iki rekat kıldım. Dort rekat kilmak yerine, keske kabul olunan iki rekat nasib olsa.” (Muslim(695))
Muverrik el Icli’den; Ibni Omer r.a.’ya seferde namazdan soruldu. Dedi ki; ”Ikiser ikiser kiliniz. Kim sünnete muhalefet ederse kufre sapar.” (sahihtir. Ahmed(2/83,400) Abdurrazzak(4281) Tahavi(1/422) Beyhaki(3/140) Mecmauz Zevaid(2/154) Busayri Ithaf(1805) Ibni Hacer Metalibul Aliye(649) Ibn Kesir Camiul Mesanid(28/321) Satibi el-Itisam(1/102))
Bisr Bin Harb’den; Ibni Omer radiyAllahu anhuma’ya; ”Yolcunun namazı nasıl olacak ey Ebu Abdurrahman?” diye sordum. Dedi ki; ”Eger Peygamberiniz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sünnetine uyacaksaniz size haber vereyim, peygamberinizin sünnetine uymayacaksaniz haber vermeyeyim.” Biz de; ”En hayirli sünnet peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sünnetidir ey Ebu Abdurrahman!” dedik. Bunun uzerine dedi ki; ”Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Medine’den ciktigi zaman donunceye kadar iki rekat kilardi.” (Ahmed(2/124) isnadi sahihtir.)
Seferilik mesafesi; namazın kisaltilmasi için ne seferilik mesafesi ne de muddeti sinirlandirilmamistir. (Ibni Kudame el Kafi(1/201) Menarus Sebil(1/133) Ibni Kayyim Zadul Mead(3/562)) Sayet bunun bir siniri olsaydi Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem mutlaka bunu beyan ederdi.”[/b]Ey Mekke halki dort beridlik mesafeden azinda namazı kisaltmayin" seklinde rivayet edilen sozun ise Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem’e ait olmadigi tesbit edilmistir. (Ibni Teymiye Mecmuatur Resail(2/6) Elbani Daife(439))
Enes (radiyAllahu anh) ‘in anlattigina gore kendisine Basra’dan Kufe’ye giden kisinin kasru’s-salat yani namazını kisaltmasi hakkinda sorulmustu. Soyle cevap verdi: "Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) uc millik (5.5 km.) mesafeyi veya (Su’be’nin sekkine gore uc fersah mesafeyi) disari cikti mi iki rek’at kilardi.” (Muslim(691); Ebu Davud(1201,1233) Abdurrazzak(4336) Ahmed(3.129.187.190.282) Darimi(1/355) Ibni Sad(1/143) Buhari(2.34.5.95) Tirmizi(548) Nesai(3/118) Ibni Mace(1077) Ibni Huzeyme(956,2996) Tahavi(1/418) Ibni Hibban(2734,2740) Beyhaki(3.136.146.153) Ibni Ebi Seybe(2/332))
Enes r.a.’e Basra’dan Kufe’ye giden kisi hakkinda soruldugu için, bu hadisin "Belki orada konaklayip yolculuguna devam ediyordu, yolculugunun son duragi degildi" seklinde yorumlanamaz. Aksi halde Enes r.a.’in boyle bir soruya karsi uc mil gibi bir mesafeden bahsetmesi anlamsız kalirdi. (bkz. Fethul Bari(2/567) el Irva(3/15))
Su’be’nin sekke dustugu seyi su rivayetler gidermektedir; Ebu Said r.a.’den; "Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem Medine’den cikip bir fersah(5,762 km) yurudugu zaman namazı kisaltirdi." (Ibni Ebi Seybe(2/331) Abdurrazzak(2/529) Musedded, Abd Bin Humeyd(1/294 no:947) ve Ahmed Bin Muni’den; Busayri Ithaf(1802) Ibni Hacer Metalibul Aliye(647) Said Bin Mansur’dan; Telhisul Habir(2/46) Neylul Evtar(3/254) bkz.: Temamul Minneh(s.319) el Irva(3/15) Ibni Adiy(5/79) Subulus Selam(2/39) Ibni Kudame el Mugni(2/48)) Ancak bu rivayet zayif olup, asagida gorulecegi gibi bazi sahabelerden mevkuf olarak sahihtir.
Abdurrahman Bin Harmele’den; "Said Bin Museyyeb’e Medine’ye bir beridlik (22 km.) mesafede namaz kisaltilir mi?" Diye sordum, "evet" dedi. (Ibni Ebi Seybe(2/15) isnadi sahihtir. Sahiha(1/260))
Muhammed Bin Zeyd Bin Huleyde’den; Ibni Omer r.a. dedi ki; "Uc mil (5541 metre) mesafede namaz kisaltilir." (Ibni Ebi Seybe(2/332) sahihtir. Bkz.: Elbani el Irva(3/18 no;561) Sahiha(1/259))
Leclac der ki; "Omer Bin el Hattab r.a. ile sefere ciktik uc millik (5541 metrelik) mesafede namazı kisaltiyorduk." (Ibni Ebi Seybe(2/333) Sahiha(1/260) hasendir.)
Muharib Bin Disar’dan; Ibni Omer r.a. dedi ki; "Gunduz vakti bir saatlik yola ciksam bile namazı kisaltirim." (Ibni Ebi Seybe(2/334) isnadi sahihtir. Bkz.: Fethul Bari(2/567) Irva(3/18) Sahiha(1/259)) Yine Ibni Omer r.a. der ki; "Bir millik (1847 metrelik) mesafeye gitsem bile namazı kisaltirim." (Sahihtir. Fethul Bari(2/567) Irva(3/18) Sahiha(1/259))
Nafi dedi ki; "Ibni Omer r.a. Mekke’de ikamet ederdi. Mina’ya ciktigi zaman namazı kisaltirdi." (Ibni Ebi Seybe(2/334) isnadi sahihtir. Irva(3/18) Sahiha(1/259)) Mekke ile Mina arasi bir fersah (5762 metre) dir. Mekkeliler Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem ile Arafat’ta namazı kisaltmislardir. Nitekim Cabir Bin Zeyd r.a. dedi ki; "Arafat’ta namaz kisaltilir." (Ibni Ebi Seybe(2/334)) Mekke ile Arafat arasi dort fersahtir.(22 km.)
Ibnu’l-Munzir dedi ki: Kendisinden ilim belledigimiz herkes icma ile sunu ifade etmistir. Yolculuga cikmak isteyen bir kimse ancak yolculuga cikacagi kasabanin evlerinin disina ciktigi vakit namazını kasredebilir. (Ibn Kudame, el-Mugni(2/260))
Enes (radiyAllahu anh) anlatiyor: "Medine ‘de ogle namazını Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) ile dort rek’at kildik. Mekke ‘ye gitmek uzere yola cikip Zulhuleyfe ‘ye gelince ikindiyi iki rek’at kildi.” (Buhari(1039,1471–1073) Muslim(690) Ebu Davud(1202) Tirmizi(546) Nesai(1/237) Ahmed(3.111.117, 186,268))
Seferilik muddeti; Cabir (radiyAllahu anh) anlatiyor: "Rasulullah (aleyhissalatu vesselam) Tebuk’de yirmi gun ikamet etti ve namazlari hep kasretti." (sahihtir. Ebu Davud(1235) Ibni Hibban(546-Mevariduz Zaman) Sahihu Suneni Ebu Davud(1094) Irva(574) Ahmed(3/295) Ibni Ebi Seybe(2/342) Abdurrazzak(4335) Ibni Hibban(2738-41) Beyhaki(3/152) Ibni Hazm Muhalla(5/26) Zeylai Nasbur Raye(2/186))
Enes r.a’den; "Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem ile Mekke’de bir ay kaldik ve namazlari kisalttik.” (Buhari(2/34))
Ibn Omer radiyAllahu anhuma’dan; "Biz kar yollari kapattigi için Azerbaycan’da alti ay kaldik ve namazlari ikiser rekat kildik." (Isnadi sahihtir. Ahmed(2.83.154 no:5552,6424) Mecmauz Zevaid(2/158) Ibn Kesir Camiul Mesanid(28/58) Ibni Hacer ed-Diraye(129) Zeylai Nasbur Raye(2/185) Irva(3/28) Zadul Mead(3/562) Ibni Muflih el-Mubdi(2/115) Ibni Teymiye Fetava(24/142) Ibni Kudame el-Mugni(2/68) el-Kafi(1/201) Kessaful Kina(1/518) Telhisul Habir(2/47) Bedrul Munir(507))
Bazilari; "Belki bugün yarin cikarim diye niyet etmemislerdir" seklinde yorumladilar. Ancak bu gorus hatadir. Zira alti ay Azerbaycan’da kalan Ibni Omer r.a.’in bu cesit karlarin birkac gunde eriyecek bir sey olmadigini takdir etmemis olmasi dusunulemez. Enes r.a.’in Sam’da iki sene kalip namazı kisaltmasi(Beyhaki(3/152) isnadi salihtir.), bir grup sahabenin Ramehurmuz’de yedi ay kalarak namazlari kisaltmalari (Beyhaki(3/152) Ebu Hatem Merasil(s.240) Zadul Mead(3/562) Ibni Muflih el Mubdi(2/115) Ibni Teymiye Fetava(24/142) Ibni Kudame el Mugni(2/68) el Kafi(1/201) Kessaful Kina(1/518)) da bunun gibidir.
Osman et Tavil’den; Ebul Aliye (Rufey Bin Mihran) er Riyahi dedi ki; "Bize Ebubekr r.a. soyle bir hutbe okudu; "Evinde oturan için namaz dort rekat, yolcu için iki rekattir. Benim dogum yerim Mekke, hicret yerim Medinedir. Medine’den cikinca Zulhuleyfe’den oteye iki rekat olarak kilarim. Bu ona donunceye kadar boyle devam eder." Rufey Bin Mihran’a dedim ki; "Ben memlekete geliyor iki ay kalıyorum. Namazi kisaltmali miyim?" dedi ki; "Evet! Orada elli yil kalsan bile donunceye kadar kisaltirsin." (isnadi hasendir. Mervezi Musnedi Ebu Bekr(135) Ebu Nuaym Hilye(2/222) Osman et Tavil disindaki ravileri guvenilirdir. Osman hakkinda Buhari cerh ve tadil zikretmeden bahsetmistir.(Tarihul Kebir(2/3/258) Ebu Hatem ise sadece; "Seyhtir" demistir.(Cerh ve Tadil(3/1/173))
Hasen r.a.’den; Enes Bin Malik r.a. Nisabur’da bir veya iki sene kaldi namazlari kisaltti.( Ibni Ebi Seybe(2/341) Ibni Kudame Mugni(2/68) Cemul Fevaid(1944))
Simak Bin Seleme Ibni Abbas r.a.’dan; "Bir beldede bes ay kaldim ve namazı kisalttim." (Ibni Ebi Seybe(2/341))
Abdurrahman Bin Misver’den; "Sa’d Bin Malik ile Umman’da iki ay kaldik ve namazı kisalttik" (Ibni Ebi Seybe(2/341) Abdurrazzak(4350) Tahavi Serhu Maanil Asar(1/420) sahih isnad ile.)
Ebu Cemre Nasr Bin Umran’dan; "Ibni Abbas r.a.’ya; "Horasan’da kalmaya devam edersek ne dersin?" diye sordum. Dedi ki; "On sene kalacak olsan bile namazı iki rekat kil." (Ibni Ebi Seybe(2/341))
Hasen r.a.’den; "Abdurrahman Bin Semure Kabil’de bir veya iki kis gecirdi, namazlari kisaltti." (Ibni Ebi Seybe(2/341) Abdurrazzak(4352) Fikhus Sunne(1/242) sahihtir.)
Malik r.a.’den; "Cabir Bin Zeyd’e; "Bir veya iki sene Kesker’de kalsam oranin halkindan sayilirim" dedim. O da; "Namazlari kisalt" dedi. (Ibni Ebi Seybe(2/341))
Ebu Vail’den; "Mesruk ile Silsile’de iki yil kaldim. Namazlari kisaltiyordu." (Ibni Ebi Seybe(2/342))
Ibrahim en Nehai’den; "Alkame ile Havarizm’de iki yil kaldik, namazlari kisaltiyordu." (Ibni Ebi Seybe(2/342))
Zekeriya Bin Amir’den; "Alkame Merv’de iki yil kaldi ve namazlari kisaltti." (Ibni Ebi Seybe(2/341))
Eger bir yerde ikamet etmeye, orasini vatan edinmeye niyet ederse artik seferi olmaz; Ibnu Abbas (radiyAllahu anhuma) anlatiyor: "Rasulullah (Mekke ‘de) ondokuz gun ikamet etti ve namazlari kasretti. Biz de (bundan boyle) sefer yapip ondokuz gun ikamet ettik mi namazlari hep kasrederdik, ondokuzdan fazla kaldik mi artik dorde tamamlardik." (Buhari, Taksir 1, Megazi 52, Ebu Davud(1230, 1231, 1232) Tirmizi(549) Nesai(3/121)) Yukarida naklettigimiz Cabir r.a. hadisi ve diğer rivayetler dikkate alindiginda bu anlasilmaktadir. Eger o yerde ikamete niyet etmezse, orada kaldigi surece seferidir.
Seferinin cemaatle namaz kilmasi: Musa Bin Seleme’den; Ibni Abbas r.a’ya; "Mekke’de iken cemaatle kilmazsam nasıl kilayim?" diye sordum. Dedi ki; "Ebul Kasim sallAllahu aleyhi ve sellem’in sünneti (seferde) iki rekat kilmaktir." (Ahmed(1862.1996.2632) Muslim(688) Nesai(3/119) Ibni Huzeyme(951) Beyhaki(3/153))
Sa’bi’den; "Ibni Omer r.a. Mekke’de namazı yalniz iken ikiser rekat kiliyor, cemaatle kildiginda ise imam kaç rekat kilarsa o kadar kilardi." (Ibni Huzeyme(954) sahihtir.)
Omer r.a. Mekke’ye geldiginde onlara iki rekat kildirdiktan sonra dedi ki; "Ey Mekke halki! Namazinizi tamamlayiniz. Zira biz seferiyiz." (Malik Muvatta(1/149) sahihtir.)
Seferde nafile namaz; Muekked namazlar seferde kilinmaz. Ancak seferde duha, teheccud gibi diğer nafile namazlar kilinabilir. (bkz. Fethul bari(2/578) Avayse Mevsuatul Fikhil Muyessere(2/342))
Ibnu Omer (radiyAllahu anhuma) anlatiyor: "Rasulullah (aleyhissalatu vesselam)’a (onsekiz defa) refakat ettim. Ancak, sefer sirasinda nafile kildigini hiç gormedim. Allah Teala hazretleri soyle buyurmustur: "Rasulullah’ta sizin için güzel ornek vardir" (Ahzab 21 ). Ibnu Omer devamla der ki: "Eger nafileyi kilsaydim namazı da tam kilardim." (Buhari, Taksiru’s-Salat 11; Muslim(689); Muvatta(1,150) Ebu Davud(1223); Tirmizi, Salat 391, Nesai(3/122; 123).)
Nafi anlatiyor: "Ibnu Omer (radiyAllahu anh), oglu Ubeydullah’i seferde nafile kilarken gorurdu de bundan dolayi onu kinamazdi." (Muvatta, Kasru’s-Salat, 24 (1,150).)
Amir r.a.’den; "Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem gece seferdeyken binegi uzerinde nafile kiliyordu, binegi nereye donerse aldirmiyordu." (Buhari(1104) Muslim(700))
Cuma gunu yolculuga cikmak; Eger Cuma ezani okunmamissa sefere cikmak caizdir. Okunmussa sefere cikmamasi gerekir. (bkz.: Temamul Minneh(s.320)) Cuma gunu yolculuktan mutlak olarak alikoyan sahih bir sey -bildigimiz kadariyla- varit olmamistir.
Ebu Hureyre r.a.’den; Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; "Seferi olana Cuma namazı yoktur." (Tarikleri ve sahitleriyle sahihtir. Bkz.: el Irva(592,594))
Esved Bin Kays babasindan naklediyor; Omer Bin el Hattab r.a. yolculuk hazirliginda olan birini gordu ve onun soyle deigini isitti; "Sayet bugün Cuma olmasaydi yola cikacaktim." Bunun uzerine Omer r.a dedi ki; "Yola cikabilirsin. Zira Cuma yolculuktan alikoymaz." (Ibni Ebi Seybe(2/205) isnadi sahihtir.)
Gemide veya Ucakta Namaz Kilmak
Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem’e gemide nasıl namaz kilinacagi soruldu. Dedi ki: "Ayakta durarak namaz kil. Ancak bogulmaktan korkarsan hayir (yani oturarak namaz kilabilirsin)." (Bezzar (68) Abdulgani el-Makdisi, Sunen(2/82) Hakim sahih oldugunu soylemis, Zehebi de ona muvafakat etmistir. Not: Ucakta namaz kilmanin hukmu gemide namaz kilmanin hukmu gibidir. Yani gucu yeterse ayakta kilar, degilse oturarak kilar, ruku ve secdelerini imayla yapar.)
"Yaslandiginda ise Rasulullah sallAllahu aleyhi ve sellem namaz kildigi yerde bir direk diktirmis ve ona yaslanmistir." (es-Sahiha(319), el-Irva (383))
Soru: Seferi namaz hakkında bilgi
harunbaba06
selamün aleyküm mum hocam bir arkadaşım camide vaazda dinlemiş 90 km lık yola giden (günümüz şartlarında normal hızla 1 saat lik yol)gittigin zaman 15 günden az kalacaksa farz namazları iki rekat olarak kılar demiş cemaatlede kılsa hocaya söylemesi gerektigini 4 rekat kılınırsa Allahın emrine karsı gelindigini söyledi 90 km lık yolun seferi sayıldıgını iddia ediyor ne yapmak gerekir benim köyüm 1 saatlik yol yani farz namazları iki rekatmı kılacagız camide nasıl olacak en çok aklıma takılan 4 kılınırsa Allahın emrine karsı gelmek diyor sitemize okudum ama tam anlayamadım selam ve dua ile
< On beş günden az kalınacak yer olan vatan-ı süknanın bir önemi yoktur. Kişi orada seferî sayılır. Bu vatan, diğer vatan çeşitlerini değiştirmez. Kişi onbeş günden kısa süren ve seferi olacak kadar uzağa yaptığı tüm yolculuklarında, şehrin yerleşim alanları dışına çıktığı andan itibaren ve gittiği yerde seferî sayılır. Bu durum geri dönünceye kadar devam eder.
Cemaatle namâzda mukîm müsafire uymuşsa, müsafir iki rekat kılınca selâm verir, mukim selâm vermeyip namazı dörde tamamlar. Namazı dörde tamâmlarken hiç bir şey okumaz; çünkü namazın baş tarafını imamla kılmış ve farz kıraat yerine gelmiştir (İbnül-Hümam, I, 405; İbn Âbidîn, I, 733 vd.; Zeylaî, et-Tebyîn, I, 215). >
miroğlu
< selamün aleyküm mum hocam bir arkadaşım camide vaazda dinlemiş 90 km lık yola giden (günümüz şartlarında normal hızla 1 saat lik yol)gittigin zaman 15 günden az kalacaksa farz namazları iki rekat olarak kılar demiş cemaatlede kılsa hocaya söylemesi gerektigini 4 rekat kılınırsa Allahın emrine karsı gelindigini söyledi 90 km lık yolun seferi sayıldıgını iddia ediyor ne yapmak gerekir benim köyüm 1 saatlik yol yani farz namazları iki rekatmı kılacagız camide nasıl olacak en çok aklıma takılan 4 kılınırsa Allahın emrine karsı gelmek diyor sitemize okudum ama tam anlayamadım selam ve dua ile >
Ve aleyküm selam mum hocamdan önce bildiğim kadar cevap vereyim:) isterse mum hocam ilave yapabilir
90 km olursa seferi olur
Sizin köyünüzde 90 km ise seferi sayılırsınız
90 km değilse seferi değilsiniz
Cemaatle kılıyorsa hocaya söylemesi gerekmez
İmama uyar ve 4 rekat kılar
Allah(cc)’ın emrine karşı gelinmiş olmaz
Selam ve dua ile.
Hoca
< selamün aleyküm mum hocam bir arkadaşım camide vaazda dinlemiş 90 km lık yola giden (günümüz şartlarında normal hızla 1 saat lik yol)gittigin zaman 15 günden az kalacaksa farz namazları iki rekat olarak kılar demiş cemaatlede kılsa hocaya söylemesi gerektigini 4 rekat kılınırsa Allahın emrine karsı gelindigini söyledi 90 km lık yolun seferi sayıldıgını iddia ediyor ne yapmak gerekir benim köyüm 1 saatlik yol yani farz namazları iki rekatmı kılacagız camide nasıl olacak en çok aklıma takılan 4 kılınırsa Allahın emrine karsı gelmek diyor sitemize okudum ama tam anlayamadım selam ve dua ile >
ve aleykumusselam ve rahmetullah.
Hanefi mezhebine göre, 90 km ve üzeri yolculuğu çıkan seferi sayılır. 4 rekatlı namazları 2 rekat olarak kılar ki bu vaciptir. imamı azam (rah.a) bu Alah’ın ikramıdır alın demiş.
cemaatle kılındığında ise namazını imam gibi tamamlaması gerekir. imam söylemesi diye bir şey yoktur.
Şafii mezhebinde ise, 90 km ve üzeri yolculuğa çıkan seferi sayılır. dilerse 4 rekatlıları 2 rekat olarak kılar ki bu sünnettir. dilerse de öğle ile ikindiyi-akşam ile yatsıyı birleştirip kılar.
Yakut
Allah razı olsun bilglendirici yazı için.
zeynebnesrin
4 rekatlı 2 rekat olarak kılcaz tamam da,sünnetleri,vitr vacibi bunları kılmıyacakmıyız?açık ama yinede emin olmak istiyorum bu konuda,kusura bakmayın,hakkınızı helal edin.
miroğlu
< 4 rekatlı 2 rekat olarak kılcaz tamam da,sünnetleri,vitr vacibi bunları kılmıyacakmıyız?açık ama yinede emin olmak istiyorum bu konuda,kusura bakmayın,hakkınızı helal edin.
>
Seferde iken 3 rekat olan akşam namazını ve
vitr namazını aynen olduğu 3 rekat olarak kılınır
Kısaltma yapılmaz
Sünnet namazları isterse kılabilir
zeynebnesrin
Allah razı olsun,emin olamadığım,şüpheye düştüğüm bir husustu.teşekkür ederim.
meryemgül1
Allah razı olsun bilgli paylaşım için hocam
Ecrinim
bu konuyla ilgili biraz eksiklerim olduğunu okuduktan sonra anladım:)
çok isabetli oldu benim için
emeğinize sağlık,Allah c.c. razı olsun.
ravza 2
Yolculuk yaptığımız da lazım bilgiler ALLAH C.C razı olsun
-UGUR-
90 km lik yolu geçtikten sonra isterse ucakla gitsin. isterse daha hızlı birşeyle gitsin o yer 90 km yi geçerse seferi olunur. zamanında evliyaullahların aynı ayna hacda görüldügü tespit edilmiştir. ve seferi olarak namaz kıldıkları görünmüştür..
Ensar2
Bilgi için Allah cc razı olsun hocam.
Hamza Yusuf
NAMAZ, YOLCULUKTA DAHİ KISALTILAMAZ
Yolculuk yapanların "seferî" kabul edilip, namazlarını normalden daha az rekat sayısı ile kılmaları, mezheblerin dinimiz İslam’a soktukları bidatlerden bir tanesidir. Yolculuktaki bu "kısaltma" Kuran’a uygun değildir.
Prf. Dr. Mehmet Okuyan
youtube.com/watch?v=zTk7Kh2f2eY
islamyolu
sana diyorum dinledigin okduugun kitapları çok acil biçimde değiştir. Yoksa diğer açtıgın konu gibi buda bidat ehli hocaların yanlış fetvalarından dır .
Seferilikte namazlar kısaltılması hanifi mezhebine göre şarttır. 4 rekatlı farz namazlar 2 rekat kılınması lazımdır.
İmam azam (Rahimehullah) ” Kısaltma farzdır, binaenaleyh yolcu olan bir kimse farz namazı dört rekat olarak kılamaz , kılarsa , ikinci rekatın başında tehiyyatta oturmazsa, namazı fasid olur (bozulur)
Eğer ikisi arasında teşehhüt miktarı oturursa namazı tam olur” buyurmuştur.
Ruhul beyan tefsirinde zikredildigine göre ”el eşbah” isimli fıkıh kitabında buyrulnuştur ki : seferde olan bir kimse farzları dört rekat kılsa , namazı fasit olacagı gibi , kendiside günahkar olur.
imam şafi kısaltma ruhsattır demiştir isteyen kısaltır isteyen tam kılar demiştir
Hamza Yusuf
Sen önce o korkunc resmi sil. O adam zehirli.
islamyolu
< Sen önce o korkunc resmi sil. O adam zehirli. >
Tanıyormusun ki böyle laflar diyorsun. neyse güzel laflar derdim sana. Sonuçta yine Mahmut efendi hazretlerine hakaret edersin. benim yüzümden hakaret gitmesin .
musab
< Sen önce o korkunc resmi sil. O adam zehirli. >
sen kim oluyorsun da efendi hazretlerine laf ediyorsun.bu zat 4 mezhep müftüsü 4 padişahın huzur hocası ve zamanının 600 aliminin reisi olan ali haydar efendi hazretlerinin halifesidir.ben ne biliyorsam mahmuduma öğrettim demiştir.
Hoca
< Sen önce o korkunc resmi sil. O adam zehirli. >
Alimlere hakaret, imana, islam ahlakına ve forum kurallarına aykırıdır cezayı gerektirir. Allah seni affetsin.
Bu prof herkimse Allah onu ıslah etsin.
Dört meşhur müçtehidin namazı kısıltmakonusunda icma etmişken bu gibi şahıslara uyacak değiliz.
akşam namazının seferi kılınışı, öğle namazının seferi kılınışı, yatsı namazının seferi kılınışı