Düşmanını Tanımak
LeoparGS
Düşmanını Tanımak
Sen onları konuşma biçimlerinden tanırsın.
Muhammed Sûresi, 47:30
MÜ’MİNİ feraset sahibi olarak niteleyen hadis-i şerife iki bölüm önce değinmiştik. Bu hadis, mü’minin ince anlayış ve seri kavrayış sahibi olduğunu, hadiselerin içyüzüne nüfuz edebilen bir bakışa sahip bulunduğunu ifade etmektedir. Ancak insanlar analarından böyle bir yetenekle doğmadıkları gibi, sadece İman ettim demekle de oturdukları yerden bu yeteneğe sahip olamazlar. Bu, ancak Kur’ân’ın terbiyesi altında kazanılacak olan bir beceridir ki, hadisin devamındaki Mü’min Allah’ın nuruyla bakar sözünde bu hakikate bir işaret bulmak mümkündür. Zira birçok âyetinde Kur’ân bizzat kendisini nur olarak nitelemiştir.[1] Hayata bakışı Kur’ân’ın terbiyesi altında şekillenen bir insan, Allah’ın nuruyla bakan bir insan demektir. Bu ise, Kur’ân’ın irşadına kulak vermek ve onun derslerini ciddîye almak suretiyle mümkün olur.
Bir önceki bölümde ele aldığımız Bakara Sûresinin âyetindeki Sen onları yüzlerinden tanırsın hitabı, bu hakikatin bir örneğini içeriyordu. Orada söz konusu olan kişiler, kendilerini Allah yoluna vermiş yoksullar idi. Başkalarına dertlerini açmadıkları için zengin sanılan bu kişileri Peygamberin yüzlerinden tanıdığı bildirilmiş, mü’minlere de böyle bir beceriye sahip olmak hedef olarak gösterilmiştir.
Bu âyete gelince, o da münafıklardan söz etmekte ve yine Peygambere hitaben Sen onları konuşma biçimlerinden tanırsın buyurulmaktadır. Âyetin tamamı şöyledir:
Dileseydik Biz onları sana gösterirdik de yüzlerinden tanırdın. Ama sen onları konuşma biçimlerinden de tanırsın. Allah ise bütün işlerinizi bilir.
Bakara Sûresindeki âyet ile karşılaştırdığımızda, bir fark hemen dikkatimizi çekiyor:
Orada Sen onları yüzlerinden tanırsın buyurulmuştu. Burada ise yüzlerinden değil, konuşma biçimlerinden çıkarılacak bir sonuç söz konusu edilmektedir. Bunun anlamı ise şudur:
Münafıkları tanımak, yüzlerinden tanınırcasına net bir tanıma değil, ancak bir kısım belirtilerinden yola çıkarak varılacak bir neticedir. Bu ise daha fazla beceri, daha yüksek seviyede bir feraset ister.
Münafıklar konuşma biçimlerinden nasıl tanınır?
Kur’ân-ı Kerim, bazı âyetlerinde buna dair ipuçları vermiştir.[2] Bu âyetler, onların etkili bir biçimde konuştuklarını ve sözlerinin hoşa gidebileceğini bildirmektedir. Ancak Şunu söylerse veya şöyle söylerse münafık olduğunu anlarsın şeklinde, herşeyi ayan beyan ortaya koyan bir formül sunulmamıştır. Bununla beraber, Kur’ân’ın münafıklardan söz eden pek çok âyeti vardır; bu âyetlerin onlar hakkında anlattığı şeyler kâfi bir ders olarak görülmüş ve gerisi mü’minin ferasetine bırakılmıştır. İşte, bu âyet-i kerime de, Peygamberin münafıkları tanıma konusundaki üstün sezgisinden söz ederken, aynı zamanda, mü’minlere detıpkı Bakara Sûresinin âyetinde olduğu gibibir hedef göstermekte ve Düşmanlarınızı ayırt etmekte siz de Peygamberiniz gibi olun demektedir.
Münafıklar hakkındaki ipucu olarak konuşma biçimlerinin verilmiş olması dikkat çekicidir; bu noktanın ihmal edilmemesi gerekir. Zira tuzakların ekserisi tatlı bir dilin ardında saklanır. Nice safdiller, nice cinayetleri birkaç güzel sözle unutuverir de kırk yıllık düşmanının bir anda dost oluvereceği zannına kapılır. Nitekim, Kur’ân’ın Sen onları konuşma biçimlerinden tanırsın sözüyle hitap buyurduğu Peygamberimiz de âhir zamanda ortaya çıkacak sözleri baldan tatlı, kalpleri kurt kalbinden vahşî kimseler hakkında ümmetini uyarmıştır.[3]
Mü’min demek, feraset sahibi insan demektir. O, Allah’ın verdiği nur ile bakar. Ancak bu nura kavuşmanın bir bedeli vardır; o da, Allah’ın ve Resulünün öğütlerini ciddîye alarak çalışmak, çabalamaktır. Eğer biz bu bedeli ödemekte gevşeklik göstermezsek, dostumuzu ve düşmanımızı ayırt etmekte de fazla zorlanmayız. Onlardan kimini yüzünden tanırız, kimini konuşma biçimlerinden. Kimini bir bakışta, kimini biraz çaba ile teşhis ederiz. Ama birini diğerine karıştırmayız. Dostumuzu ihmal etmez, düşmanımızın elinde oyuncak olmayız.
Lâkin İslâm toplumlarının bugünkü haline baktığımızda şunu da sormadan edemiyoruz:
Acaba Kur’ân’ın bizden istediği bedeli ödeyebildik mi?
[1] Bkz. Nisâ Sûresi, 4:174; Mâide Sûresi, 5:15; Şûrâ Sûresi, 42:52; Tegabün Sûresi, 64:8.
[2] Bkz. Bakara Sûresi, 2:204; Münafikun Sûresi, 63:4.
[3] Tirmizî, Zühd: 60.
Ümit Şimşek
Cevap: Düşmanını Tanımak
DangeR
Düşmanını Tanımak konusu için emegine saglik
düşmanını nasıl tanırsın, düşmanı nasıl anlarsın, düşmanını nasıl anlarsın