Arapça türkçe hadisler
mumsema
BİRİNCİ HADİS
وَنُصِرْتُ عَلَى الْأَنْبِيَاءِ بِسِتٍّ أُعْطِيتُ جَوَامِعَ الْكَلِمِ فُضِّلْتُ
بِالرُّعْبِ وَأُتِلَّتْ لِيَ الْغَنَائِمُ وَجُعِلَتْ لِيَ الْأَرْضُ طَهُورًا وَمَسْجِدًا وَأُرْسِلْتُ
إِلَى الْخَلْقِ كَافَّةً وَخُتِمَ بِيَ النَّبِيُّونَ
Diğer Peygamberlere verilmeyen altı şey bana verilmek
suretiyle üstün kılındım: Bana az sözle çok mana ifade
etme gücü verildi. (Düşmanlarımın kalbine) korku
salmam hususunda bana yardım edildi. Ganimetler bana
helal kılındı. Yer (yüzü) bana bir temizlik vasıtası
ve bir mescit kılındı. Tüm insanlığa Peygamber
gönderildim. Benimle Peygamberler sona erdi
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 812
İKİNCİ HADİS
أَتَبَّ إِلَيْهِ مِنْ أَهْلِهِ وَمَالِهِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِين يُؤْمِنُ عَبْدٌ تَتَّى أَكُونَ لَا
Hiçbir kul, (Abdul Varis’in hadisinde: Kişi) ben
kendisine aile efradından, malından ve bütün
insanlardan daha sevgili olmadıkça iman etmiş olmaz
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası: 62
ÜÇÜNCÜ HADİS
لِكُل نَبِيٍّ دَعْوَةٌ يَدْعُوهَا فَأُرِيدُ أَنْ أَخْتَبِئَ دَعْوَتِي شَفَاعَةً لِأُمَّتِي يَوْمَ الْقِيَامَةِِّ
Her Peygamberin bir duası vardır. Onunla Allah’a dua
edegelmiştir. Fakat ben duamı Kıyamet gününde ümmetime
şefaat etmek için saklıyorum
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası : 293
DÖRDÜNCÜ HADİS
أَنَّ أَعْرَابِيًّا قَالَ لِرَسُولِ اللَّهِ مَتَى السَّاعَةُ قَالَ لَهُ رَسُولُ اللَّهِ
مَا أَعْدَدْتَ لَهَا قَالَ تُبَّ اللَّهِ وَرَسُولِه قَالَ أَنْت مَعَ مَن أَتْبَبْتَ
َ
Bir A’rabi Allah Resulü’ne: Kıyamet ne zaman kopacak?
dedi. Allah Resulü (a.s.) ona: Kıyamet için ne
hazırladın? diye sordu. Bedevi: Allah’ın ve Resulünün
sevgisini dedi. Allah Resulü: Sen sevdiklerinle
berabersin buyurdu
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası : 4775
BEŞİNCİ HADİS
مَا مِنْ يَوْمٍ يُصْبِتُ الْعِبَادُ فِيهِ إِلَّا مَلَكَانِ يَنْزِلَانِ فَيَقُولُ أَتَدُهُمَا
اللَّهُمَّ أَعْطِ مُنْفِقًا خَلَفًا وَيَقُولُ الْآخَرُ اللَّهُمَّ أَعْطِ مُمْسِكًا تَلَفًا
Kulların kendisinde sabaha erdiği her bir günde
muhakkak iki melek iner. Bunların birisi: Ey Allah’ım!
Malından infak edene bir bedel ver, diye dua eder.
Diğeri de: Ey Allah’ım! (Malı) tutucu olana da telef
ver, diye beddua eder
Sahih-i Müslim’deki hadis numarası : 1678
ALTINCI HADİS
ثَلَاثُ دَعَوَاتٍ يُسْتَجَابُ لَهُنَّ لَا شَكَّ فِيهِنَّ دَعْوَةُ
الْمَظْلُوم وَدَعْوَةُ الْمُسَافِرِ وَدَعْوَةُ الْوَالِدِ لِوَلَدِهِ
Üç dua vardır ki bunlar şüphesiz kabul edilir;
mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına
duası.
İbn mace dua 11
YEDİNCİ HADİS
خَيْرُكُمْ خَيْرُكُمْ لِأَهْلِهِ
Sizin en hayırlılarınız hanımlarına karşı en iyi
davrananlarınızdır.
Tirmizi, rada,11, ibn Mace, nikah 50
SEKİZİNCİ HADİS
مَنْ لَمْ يَرْتَمْ صَغِيرَنَا وَيَعْرِفْ تَقَّ كَبِيرِنَا فَلَيْسَ مِنَّا
Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı
göstermeyen bizden değildir.
Tirmizi birr 15; ebu davud, edeb 66
DOKUZUNCU HADİS
لَا يُؤْمِنُ أَتَدُكُمْ تَتَّى يُتِبَّ لِأَخِيهِ مَا يُتِبُّ لِنَفْسِهِ ِ
Hiçbiriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için
de istemedikçe gerçek iman etmiş olamaz.
Buhari iman 7 , Müslim iman 71
ONUNCU HADİS
إِنَّ الدَّالَّ عَلَى الْخَيْرِ كَفَاعِلِهِ
Hayra vesile olan hayrı yapan gibidir
tirmizi ilm 14
Cevap: arapça türkçe hadisler
rana
اَلدِّينُ النَّصِيحَةُ قُلْنَا لِمَنْ يَا رَسُولَ اللَّهِ ؟ قَالَ لِلَّهِ وَلِكِتَابِهِ وَلِرَسُولِهِ وَلأئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ وَعَامَّتِهِمْ
Allah Rasûlü Din nasihattır samimiyettir buyurdu. Kime Yâ RasûlAllah? diye sorduk. O da Allaha, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara diye cevap verdi
[Müslim, İmân]
اَلإِسْلاَمُ حُسْنُ الْخُلُقِ
İslâm, güzel ahlâktır
[Kenzül Ummâl]
مَنْ لاَ يَرْحَمِ النَّاسَ لاَ يَرْحَمْهُ اللَّهُ
İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez
[Müslim – Tirmizî]
يَسِّرُوا وَلاَ تُعَسِّرُوا وَبَشِّرُوا وَلاَ تُنَفِّرُوا
Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz
[Buhârî – Müslim]
إنَّ مِمَّا أدْرَكَ النَّاسُ مِنْ كَلاَمِ النُّبُوَّةِ
إذَا لَمْ تَسْتَحِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ
İnsanların Peygamberlerden öğrendikleri sözlerden biri de Utanmadıktan sonra dilediğini yap! Sözüdür
[Buhârî – EbuDâvûd]
اَلدَّالُّ عَلىَ الْخَيْرِ كَفَاعِلِهِ
Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir
[ Tirmizî ]
لاَ يُلْدَغُ اْلمُؤْمِنُ مِنْ جُحْرٍ مَرَّتَيْنِ
Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz.Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez
[Buhârî – Müslim]
اِتَّقِ اللَّهَ حَـيْثُمَا كُنْتَ وَأتْبِـعِ السَّـيِّـئَةَ الْحَسَنَةَ تَمْحُهَا
وَخَالِقِ النَّاسَ بِخُلُقٍ حَسَنٍ
Nerede olursan ol Allah’a karşı gelmekten sakın yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran
[Tirmizî]
إنَّ اللَّهَ تَعَالى يُحِبُّ إذَا عَمِلَ أحَدُكُمْ عَمَلاً أنْ يُتْقِنَهُ
Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur
[Taberânî – Mucemül Evsat – Beyhakî]
اَلإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً أفْضَلُهَا قَوْلُ لاَ إِلهَ إِلاَّاللَّهُ وَأدْنَاهَا إِمَاطَةُ اْلأذَى عَنِ الطَّرِيقِ وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ اْلإِيـمَانِ
İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü Lâ ilâhe illAllah Allahtan başka ilah yoktur sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır
[Buhârî – Müslim]
مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِلِسَانِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِقَلْبِهِ وَذَلِكَ أضْعَفُ اْلإِيـمَانِ
Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir
[Müslim – Ebû Dâvûd]
عَيْنَانِ لاَ تَمَسُّهُمَا النَّارُ عَيْنٌ بَـكَتْ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَعَيْنٌ
بَاتَتْ تَحْرُسُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ
İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz
[Tirmizî ]
لاَ ضَرَرَ وَلاَ ضِرَارَ
Zarara zararla karşılık vermek yoktur
[İbn Mâce – Muvatta]
لاَ يُؤْمِنُ أحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ
Hiçbiriniz kendisi için istediğini mümin kardeşi için istemedikçe iman etmiş olamaz
[Buhârî – Müslim]
اَلْمُسْلِمُ أخُو الْمُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ مَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu düşmanına teslim etmez. Kim, mümin kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanın kusurunu örterse, Allah da Kıyamet günü onun kusurunu örter
[Buhârî – Müslim ]
لاَ تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلاَ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا
İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız
[Müslim – Tirmizî ].
اَلْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ النَّاسُ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ
Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.
[Tirmizî – Nesâî ]
لاَ تَبَاغَضُوا وَلاَ تَحَاسَدُوا وَلاَ تَدَابَرُوا وَكُونُوا عِبَادَ اللَّهِ إخْوَانًا
وَلاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أنْ يَهْجُرَ أخَاهُ فَوْقَ ثَلاَثِةِ اَيَّامٍ
Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin ey Allahın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla din kardeşi ile dargın durması helal olmaz.
[Buhârî]
إنَّ الصِّدْقَ يَهْدِي إلَى الْبِرِّ وَ إنَّ الْبِرَّ يَهْدِي إلَى الْجَنَّةِ وَإنَّ الرَّجُلَ لَيَصْدُقُ حَتَّى يُكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ صِدِّيقًا وَ إنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إلَى الْفُجُورِ وَ إنَّ الْفُجُورَ يَهْدِي إلَى النَّارِ وَ إنَّ الرَّجُلَ لَيَـكْذِبُ حَتَّى يُكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ كَذَّابًا
Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk doğru sözlü diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb çok yalancı diye yazılır
[Buhârî – Müslim]
لاَ تُمَارِ أخَاكَ وَلاَ تُمَازِحْهُ وَلاَ تَعِدْهُ مَوْعِدَةً فَتُخْلِفَهُ
Mümin kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme
[Tirmizî]
تَبَسُّمُكَ فِي وَجْهِ أخِيكَ لَكَ صَدَقَةٌ وَأمْرُكَ بِالْمَعْرُوفِ وَ نَهْيُكَ عَنِ الْمُنْكَرِ صَدَقَةٌ وَإِرْشَادُكَ الرَّجُلَ فِي أرْضِ الضَّلاَلِ لَكَ صَدَقَةٌ وَإِمَاطَتُكَ الْحَجَرَ وَالشَّوْكَ وَالْعَظْمَ عَنِ الطَّرِيقِ لَكَ صَدَقَةٌ
Mümin kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır
[Tirmizî]
إِنَّ اللَّهَ لاَ يَنْظُرُ إِلَى صُوَرِكُمْ وَأمْوَالِكُمْ وَلـكِنْ يَنْظُرُ إِلَى قُلُوبِكُمْ وَأعْمَالِكُمْ
Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar
[Müslim – Ahmed b. Hanbel]
رِضَى الرَّبِّ في رِضَى الْـوَالِدِ وَسَخَطُ الرَّبِّ في سَخَطِ الْـوَالِدِ
Allahın rızası, anne ve babanın rızasındadır.
Allahın öfkesi de anne babanın öfkesindedir
[Tirmizî].
ثَلاَثُ دَعَوَاتٍ يُسْتَجَابُ لَهُنَّ لاَ شَكَّ فِيهِنَّ
دَعْوَةُ الْمَظْلُومِ، وَدَعْوَةُ الْمُسَافِرِ ، وَدَعْوَةُ الْوَالِدِ لِوَلَدِهِ
Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir
Mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına duası
[İbn Mâce]
مَا نَحَلَ وَالِدٌ وَلَدًا مِنْ نَحْلٍ أَفْضَلَ مِنْ أدَبٍ حَسَنٍ
Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir
hediye veremez
[Tirmizî]
خِيَارُكُمْ خِيَارُكُمْ لِنِسَائِهِمْ
Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır
[Tirmizî]
لَيْس مِنَّا مَنْ لَمْ يَرْحَمْ صَغِيرَنَا وَيُوَقِّرْ كَبِيرَنَا
Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı
göstermeyen bizden değildir.
[Tirmizî – Ebû Dâvûd]
كَافِلُ الْيَتِيمِ لَهُ أوْ لِغَيْرِهِ أنَا وَ هُوَ كَهَاتَيْنِ فيِ الْجَنَّةِ وَأشَارَ بِالسَّبَّابَةِ وَالْوُسْطَى
Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız buyurmuştur
[Buhârî – Müslim]
اِجْتَنِبُوا السَّبْعَ الْمُوبِقَاتِ قَالُوا يَا رَسُولَ للهِ وَمَا هُنَّ قَالَ اَلشِّرْكُ بِاللَّهِ وَالسِّحْرُ وَ قَتْلُ النَّفْسِ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إلاَّ بِالْحَقِّ وَأكْلُ الرِّبَا وَأكْلُ مَالِ اْليَتِيمِ وَالتَّوَلِّي يَوْمَ الزَّحْفِ وَقَذْفُ الْمُحْصَنَاتِ الْغَافِلاَتِ الْمُؤْمِنَاتِ
İnsanı helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine Allah’a şirk koşmak, sihir, Allahın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu.
[Buhâri – Müslim]
مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلاَ يُؤْذِ جَارَهُ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيُكْرِمْ ضَيْفَهُ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أوْ لِيَصْمُتْ
Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun
[Buhârî – Müslim]
مَا زَالَ جِبْرِيلُ يُوصِينِي بِالْجَارِ حَتَّى ظَنَنْتُ أنَّهُ سَيُوَرِّثُهُ
Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki ben Allah Teâlâ komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim
[Buhârî – Müslim]
اَلسَّاعِي عَلَى الأرْمَلَةِ وَالْمِسْكِينِ كَالْمُجَاهِدِ فِي سَبِيلِ اللَّهِ
أوِ الْقَائِمِ اللَّيْلَ الصَّائِمِ النَّهَارَ
Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden veya gündüzleri nafile oruç tutup, gecelerini nafile ibadetle
geçiren kimse gibidir
[Buhârî – Müslim]
كُلُّ ابْنِ آدَمَ خَطَّاءٌ وَخَيْرُ الْخَطَّائِينَ التَّوَّابُونَ
Her insan hata eder.Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir
[Tirmizî – İbn Mâce]
عَجَبًا لأمْرِ الْمُؤْمِنِ إِنَّ أمْرَهُ كُلَّهُ خَيْرٌ وَلَيْس ذَاكَ لأحَدٍ إِلاَّ لِلْمُؤْمِنِ إِنْ أصَابَتْهُ سَرَّاءُ شَـكَرَ فَـكَانَ خَيْرًا لَهُ وَإِنْ أصَابَتْهُ ضَرَّاءُ صَبَرَ فَـكَانَ خَيْرًا لَهُ
Müminin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır Onun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe nimete kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa musibete uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur
[Müslim]
مَنْ غَشَّـنَا فَلَيْس مِنَّا
Bizi aldatan bizden değildir
[Müslim]
لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ نَمَّامٌ
Söz taşıyanlar cezalarını çekmeden ya da affedilmedikçe
cennete giremezler.
[Müslim – Tirmizî]
أعْطُوا الأجِيرَ أجْرَهُ قَبْلَ أنْ يَجِفَّ عَرَقُهُ
İşçiye ücretini, alnının teri kurumadan veriniz
[İbn Mâce]
مَا مِنْ مُسْلِمٍ يَغْرِسُ غَرْسًا أوْ يَزْرَعُ زَرْعًا فَيَـأكُلُ مِنْهُ
طَيْرٌ أوْ إِنْسَانٌ أوْ بَهِيمَةٌ إِلاَّ كَانَ لَهُ بِهِ صَدَقَةٌ
Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır
[Buhârî – Müslim]
إِنَّ فِي الْجَسَدِ مُضْغَةً إِذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ
وَإِذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُّهُ ألاَ وَهِيَ الْقَلْبُ
İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir
[Buhârî – Müslim]
اِتَّقُوا اللَّهَ رَبَّـكُمْ وَصَلُّوا خَمْسَـكُمْ وَصُومُوا شَهْرَكُمْ وَأدُّوا زَكَاةَ أمْوَالِكُمْ وَأطِيعُوا ذَاأمْرِكُمْ تَدْخُلُوا جَنَّةَ رَبِّـكُمْ
Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. Böylelikle Rabbinizin cennetine girersiniz
[Tirmizî]
Yanıt: arapça türkçe hadisler
mümin
Allah razı olsun رضي الله عنكم
Soru: arapça türkçe hadisler
hasene
tebessum etmek sadakadir bu hadisin Arapçasini bilen varmi acaba?
imam
türkçe arapça hadisler
< tebessum etmek sadakadir bu hadisin Arapçasini bilen varmi acaba? >
Kardeşinin yüzüne bakman sadakadır.
تبسمك في وجه أخيك صدقة
<
تَبَسُّمُكَ فِي وَجْهِ أخِيكَ لَكَ صَدَقَةٌ وَأمْرُكَ بِالْمَعْرُوفِ وَ نَهْيُكَ عَنِ الْمُنْكَرِ صَدَقَةٌ وَإِرْشَادُكَ الرَّجُلَ فِي أرْضِ الضَّلاَلِ لَكَ صَدَقَةٌ وَإِمَاطَتُكَ الْحَجَرَ وَالشَّوْكَ وَالْعَظْمَ عَنِ الطَّرِيقِ لَكَ صَدَقَةٌ
Mümin kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır
[Tirmizî] >
zaten hadis varmış be:)
Kayıtsız Üye
(Yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmak, münafıklara çok ağır gelir. Eğer bundaki ecri bilselerdi, sürünerek de olsa, cemaate gelirlerdi. Namaza gelmeyenlerin evlerini yakmak istedim.) [Buhari]
Arapça metni
Kayıtsız Üye
من لا أدب له لا علم له
Kimde edep yoksa ilimde yok
Kayıtsız Üye
Sadakanın en faziletlisi bir müslüman kişinin ilmi öğrenmesi, sonrada onu müslüman kardeşine öğretmesidir.
-Bunun arapçasını yazar mısınız?
Şema
< Bunun arapçasını yazar mısınız? >
Arapça sadaka ve ilimle ilgili hadis
بِقولِ رسول الله صلّى اللهُ عليهِ وسلّم: (أَفْضَلُ الصَّدَقَةِ أَنْ يَتَعَلَّمَ الْمَرْءُ الْمُسْلِمُ عِلْمًا ثُمَّ يُعَلِّمَهُ أَخَاهُ الْمُسْلِمَ) رواه ابن ماجه رقم/243،
Omer Faruk
< Sadakanın en faziletlisi bir müslüman kişinin ilmi öğrenmesi, sonrada onu müslüman kardeşine öğretmesidir.
-Bunun arapçasını yazar mısınız? >
Bu hadis anlam olarak güzel olmasına rağmen ZAYIF bir hadistir.
١- [عن أبي هريرة:] أفضلُ الصدقةِ أنْ يتعلَّمَ المرءُ المسلمُ علمًا، ثم يعلِّمهُ أخاهُ المسلمَ
الألباني (١٤٢٠ هـ)، ضعيف ابن ماجه ٤٥ ضعيف أخرجه ابن ماجه (٢٤٣)، والديلمي في «الفردوس» (١٤٢١)
Kayıtsız Üye
çalışmalarınız ve kurduğunuz sistem Teşekkürler,
arapça türkçe hadisler, arapça ve türkçe hadisler, hadisler arapça türkçe
Arapça – Türkçe Hadisler
emrah_13
Arkadaşlar, sizden ricam bu tür yazıların bir de word belgesi olarak kaydetilmesidir. Çünkü buradan alıp belgeye kopyaladığımız zaman problem oluyor. Emeğiniz için çok teşekkür ederim. Allah razı olsun inşAllah.