Hac vazifesi sırasında yapılan Şeytan Taşlamanın gerekçesi nedir?

Hac vazifesi sırasında yapılan Şeytan Taşlamanın gerekçesi nedir?

merve
Bayramın 1,2,3 ve 4 üncü günlerinde Mina’da bulunan ve "Büyük Şeytan-Akabe Cemresi", "Orta Şeytan-Orta Cemre" ve "Küçük Şeytan-Küçük Cemre" diye adlandırılan üç taş kümesine usûlüne uygun olarak taş atmak haccın vaciplerindendir. Vacip oluşu Peygamberimiz (s.a.v.) in fiili sünneti ve icma(Hz. Peygamber(s.a.v.)’in vefatından sonra herhangi bir devirde alimlerin, dinî bir meselenin hükmü hakkında ittifak etmeleri)ile sabittir.

Bu itibarla, şeytan’a hiç taş atmayan veya bir günde atılması gereken taşların yarıdan fazlasını süresi içinde atmayan kimsenin, ceza olarak koyun veya keçi (dem) kesmesi gerekir. Vacip, farz kadar kesin olmamakla beraber kuvvetli bir delil ile yapılması emredilen şeye denir. Vacipleri yapan sevap kazanır. Özürsüz olarak yapmayana azap gerekir. Vacibin hükmü inanç bakımından farzın hükmü gibi olmadığından, vacibi inkar eden dinden çıkmış olmaz.

Hac, Hz. İbrahim (a.s.)’e kadar uzanan bir ibadettir. Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz((s.a.v.))in hadisleri bize, Hz. İbrahim (a.s.)’in haccından ve insanları bu ibadeti yapmaya çağırmasından bahsetmekte; Kâ’be’nin ve hac menasikinin tarihçesine işaret etmektedir: "İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler" (Hac,22/ 27).

Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim (Maide,5/2) haccı, Allah’ın Şeairi (dinin belirgin alametleri, işaretleri ve sembolleri) olarak tanımlamaktadır. Burada semboller olarak icra edilen her menasik(hac fiilleri) ve ibadetin, birçok hikmetleri vardır. Sonsuz hikmet ve kudret sahibi olan Yüce Allah boş şeyleri emretmekten münezzehtir. Hac, bilinçli bir teslimiyetin ifadesidir.

Hz. Aişe (radıyAllahu anhâ) bu hac fiillerinin yerine getirilmesinin esas sebebini şöyle anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Beytullah’ı tavaf etmek, Safâ ve Merve arasında sa’yetmek ve şeytan taşlamak Allah’ı zikretmek için emredilmiştir" Ebu Dâvud, Menâsik 51, (1888); Tirmizî, Hacc 64, (902).

Taş atma Hz. İbrahim’e kadar uzanmaktadır. Bu konuda Hz. Peygamber: "İbrahim (a.s.) hac menâsiki için geldiğinde akâbe cemresi yanında Şeytan ona göründü. İbrahim (a.s.) ona yedi taş atarak yere serdi. İkinci cemre yanında tekrar Hz. İbrahim’e gözüktü, aynı şekilde yedi taş atarak yere serdi. Üçüncü cemre yanında yine gözükünce aynı şekilde yedi taş attı, nihayet Şeytan yerin dibine geçti" buyurmuşlardır. (Ahmed bin Hanbel, 1, 297).

Şeytan taşlama mahâlli, düşünce, amel ve niyetlerdeki bütün negatif değerleri temizleme; mal, makam, mevki ve şöhret tutkularından kurtulma yeridir.
Şeytan taşlama da; kötülükleri, haksızlıkları, zulmü ve zorbalığı bir protesto anlamı taşır. Şeytan taşlayan hacı, bu hareketiyle şeytana, şeytanın yoluna uyanlara ve bütün kötülüklere karşı çıkışını sergilemiş ve kendisinin de bundan böyle asla şeytana uymayacağını ortaya koymuş olmaktadır.

Şeytan taşlama ,İnsanları günahlara düşürmeye çalışan ve bu yolda sürekli çaba harcayan şeytana karşı bir tür tepkinin, ona karşı direnmenin sembolik bir ifadesidir. Yani, O’nu taşlamak bir çeşit karşı eylemdir. Çünkü O’nun saptırma planları, eylemleri o zamana mahsus olmayıp, her zaman için geçerli ve söz konusudur.

Bu gün mevcut olan direkler, şeytanın görüldüğü yeri temsil ederler. Hz. İbrahim (as), şeytanı o taş sütunlarının bulunduğu yerde görmüş ve taşlamıştır.

Kısaca, gerek haccın menasiki gerekse bunların zamanları ve yerine getirilme yeri konusunda Hz. Peygamber(s.a.v.) in uygulamasına tabi olmak gerekir.

Allah’ın Resulü(s.a.v.), hac ibadetini uygulayarak öğretmiş, "Hac ile ilgili menasikinizi (bu ibadeti oluşturan uygulamalar) benden öğrenin" (Müslim) buyurmuştur. Buna göre; Hz. Peygamber(s.a.v.) nasıl hac yapmışsa; yani nerede, ne zaman hangi uygulamayı gerçekleştirmişse Kur’an’daki "Hacc"ın anlamı odur.

İslam dininde müslümanların yerine getirmekle yükümlü tutuldukları ibadet, emir ve yasakların bir kısmının hikmetlerini tesbit mümkün olabildiği gibi, bir kısmının hikmetini tesbit etmek ise mümkün değildir. Aklın alanına girmeyen, illetleri anlaşılamayan, kendileriyle neyin amaçlandığı gizli kalmış hükümler taabbudi hükümler olarak nitelendirilmektedir. Bu gibi hükümlerin sahasını genellikle ibadetler, hadler ve keffaretler gibi belli miktarda belirlenmiş hükümler oluştururlar. Helal ve haramlarla ilgili konuları da bu kısımda incelemek gerekir.

Bu tür hükümlerin hikmetleri, tesbit edilse de edilmese de gerekleri, müminler tarafından yerine getirilmek durumundadır. Hac ibadetinde yapılan menasikin hikmetini tesbit mümkün değildir. Bazı hikmetlerinin olduğu ifade edilse de bunların doğruluğu veya yanlışlığını tesbit etme imkanına sahip değiliz. Allah ve Peygamberi bizden bu ibadetleri nasıl yapmamızı istemişse, biz onların hikmetlerini tesbit etsek de etmesek de, belirtilen şekilde yapmak durumundayız.

Allahu Teala hakîm, yani hikmet sahibidir. Bütün emir ve yasaklarında, bizim bilip bilmediğimiz bir çok sebepler, hikmetler ve faydalar vardır. Fakat biz, Cenab-ı Hakk’ın emir ve yasaklarını faydalar elde etmek için değil, Allah’ın emri olduğu için yerine getiririz. Bizim bildiğimiz ve bilmediğimiz faydalar da böylece gerçekleşmiş olur.

Sonuç olarak, bu tür ibadetlerin hikmetleri tesbit edilse de edilmese de, gerekleri müminler tarafından yerine getirilmek durumundadır. Bu konularda herhangi bir yoruma gitmek mümkün değildir. Dolayısıyla taabbudi olan bu hükümlerin hikmeti; Allah’a teslimiyet, yalnızca O’na karşı saygı duymak, O’nu yüceltmek ve O’na yönelmektir.


şeytan taşlama nedir

ELİZAN
şeytan taşlamanın tarihçesi eskiymiş


kabe say ve şeytan taşlamanın tarihçesi

ilke
şeytan taşlamanın anlamı güzelmiş


Soru: Hac vazifesi sırasında yapılan Şeytan Taşlamanın gerekçesi nedir?

BiLaL HaTTaB
Ben de, "hükmünden" değil de, "ruhundan" bahsedeyim istiyorum kısaca, Ali Şeriatî’nin dilinden:

Savaş Cephesi [Şeytan Taşlama: Recm]

Kral Caddesi boyunca yerleşmiş üç Şeytan birbirinden 100 metre kadar uzaklıktadır, her biri bir anıtı, bir heykeli veya bir putu temsil eder; her yıl yüzleri beyaza boyanır.

Allahu Ekber, ne kadar anlamlı! Ordu geldi; hepsinin ellerinde silahları[taşları] ve ateşlemeye hazırlar. Birinci puta vardığında[cemre-i ula] ateş etmeden geç git. İkinci puta vardığında da aynısını yap. Fakat üçüncüye vardığında geçme, ateş et! Niçin? Şu akıllı ve tecrübeli öğretmenler, genellikle sürüp giden bir yolda yavaş yavaş ve sessizce dönüş yapmamızı söylerler, ama burada kumandan ve emir veren İbrahim’dir. İlk hücumda sonuncuyu vur ve vuruşların başından ve yüzünden olmalıdır savaş bitmiştir. Son put düştüğü zaman birinciler ve ikinciler karşı koyamaz. Cepheden ayrılınca işimiz kurban kesmektir. İhramını çıkar, istediğin elbiseyi giy, saçını kes, istersen koku sürün.
Artık serbestsin. Hacc süresince her hareket niyetine bağlıdır ve niyetle yapılır. Haccın özünü anlamayan kimse boş bir zihinle ülkesine döner.

Hacc Süresince

Tavafla tevhid inancını ilan edeceksin. Say ile Haccın uğraşını yapacaksın Kâbe, den Arafat’a gitmekle Ademin inişini göstereceksin. Arafat’tan Mina’ya gitmekle insanın yaratılış felsefesini düşüncelerin saf bilimden saf aşka doğru evrimini ve ruhun çamurdan Allah’a [cc] doğru yükselişini sergileyeceksin. İbrahim’in sahnesi Mina’dayız. Şu anda İbrahim gibi davranmaktayız. O oğlu İsmail’i kurban etmek için getirmiştir. Bizim İsmail’imiz Kim veya Ne? İşte onu bilemiyoruz. Ama bizi kör ve sağır ne ediyorsa işte odur kurban edeceğimiz.

İsmail’in Kurban Edilmesi

Sevgili oğlun, hayatının meyvesi, neşen, oluş nedenin, varlığının anlamı, oğlun; hayır, İsmail’in. O’nu bir kuzu gibi yatır ve kurban et! Ayaklarının altına al ki, kaçıp kurtulamasın. ellerinle kavrayarak başını tut, boyun damarını kes, fakat daha fazla kımıldayamayacağını sezinceye kadar ayaklarının altında tut. Sonra ayağa kalk ve O’nu yalnız kendi haline bırak! Ey "itaatkar” olan ve Allah’ın[cc] kulu”!Allah’ın senden istediği budur. Bu inancının çağrısı, tebliğinin özüdür. Bu sorumluluğundur. Ey ‘sorumlu adam!’ Ey ‘İsmail’in babası!’
İbrahim’in iki seçeneği vardı; ya kalbinin ağlayışlarına kulak verecek ve İsmail’i kurtaracak veya Allah’ın emirlerine uyup O’nu kurban edecekti! Birini seçmek zorundaydı.

İçinde ‘sevgi’ ve ‘gerçek’ kavga ediyordu ‘sevgi’, hayatı; ‘gerçek’ ise inancıydı]! Allah kendi hayatını istemiş olsaydı vermek çok daha kolay olacaktı İbrahim, hayatını Allah davası uğruna adamıştı ve bu nedenle Allah’a itaat etmesi gerektiğini hissediyordu. Bu, O’nun için bir ‘bencillik’ ve ‘zayıflık’ idi. Bazı kişiler için iyi ve güzel olan, İbrahim gibi şerefli bir insan için kötü ve çirkin olabilir. O Allah’a en yakındı.
İbrahim çağrıyı düşününce her şeyiyle teslim oluyor, fakat sıra İsmail’i kurban etmeye gelince katlanılmaz bir acı duyuyor, kemiklerinin kırıldığını ve yüzünde üzgün bir ifade belirdiğini hissediyordu. İbrahim’i böyle kötü bir durumda gören şeytan; Nerede ve kimde bir korku, zayıflık, kuşku, kıskançlık, ümitsizlik, aptallık ve sevgi belirtisi görse çirkef işini yapmaya koyulur. Seni eğlendirir ve görevlerini yapmaktan alıkoyar ki çağrı gerçeği kavranmasın.

"Bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız ancak bir fıtnedir".[Enfal 28]

Oğluna olan sevgi bile, seni ‘deneme’ yoludur. İsmail sevgisi İbrahim için bir imtihandı; şeytanla karşılaşmalarında O’nun tek zayıf yönü olmuştu bu. İbrahim bunun açık bir vahiy olduğunu ve oğlunu kurban etmesi gerektiğini biliyordu. Üzgün ve kalbi kırıktı. Şeytan bundan dolayı O’nu kandırma fırsatı buluyordu.

Şeytan bu durumdan faydalanarak önüne çıktı ve aynı şeyi fısıldadı: "Bu çağrıyı rüyanda duydun”.”Hayır bu yeterli, bu yeterli” dedi İbrahim kendi kendine; karar verdi ve seçimini yaptı: "Mutlak hürriyet olarak Allah’a itaat”, yani İsmail’i kurban etmek. Hürriyetine giden yolda bu son daha kalmalı ve oturup bütün çağların üzerinde birleştiği şu soruyu kendi kendine sormalısın: "Toplum için ne yapabiliriz?" Ve cevabı bulmaya çalış. Sadece otur ve hacc boyunca ne yaptığını düşün!

Dr. Ali Şeriatî"Hacc"


Candle
Allah razı olsun hac ibadeti ile ilgili bilgiler için


denizli
temsili bir durumdur.insan o topraklara gidince aslında ıkı kaşın ortasındaki nefsi emmareyi taşlamaya onu kış uykusuna yatan yılan gibi uyutmaya çalışmaktır gaye…


Şem’a
Şeytan taşlamanın anlamı ve hükmü

Anlamı: Semboliktir ama şeytana bir ömür muhalefet edip Allah’a itaat edeceğimize dair bir sözleşmedir.
Hükmü: Vaciptir. Mazeretsiz terk etmek mekruhtur. Atılmayan her bir taş için bir sadaka gerekir.


şeytan taşlamanın anlamı, seytan taslamanin anlami, şeytan taşlama nedir

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();