Hakk nedir? İslamda hak terimi hakkında bilgi

Hakk nedir? İslamda hak terimi hakkında bilgi

yumna
Hakk Ne Demektir?

a-Hakk Sözcüğü:
İslâm kültürününün ve Kur’an kavramlarının en önemlilerinden ve en zengin anlam taşıyanlarından biri de ‘hakk’ kelimesidir.
‘Hakk’ kelimesinin aslı, uygunluk ve denk gelmektir.
Bu kelime masdar, isim ve sıfat olarak değişik manalarda kullanılmaktadır. Masdar olarak anlamı, sabit olma ve mevcudiyetin (varlığın) gerçek olması demektir. Bu da zihinde tasarlanan şey ve bilgi ile bilinenlerin birbirine uygun olması şeklinde anlaşılır.
Buradan hareketle bazen düşüncenin doğruluğuna hakk, bazen da görülenin, bilinenin kararlı ve sabit oluşuna hakk denilir. Eğer zihinde tasarlanan gözleme uygun ise buna isabet ve doğruluk; söz, fikir, karar ve iradenin amaca uygunluğu yönünden ise buna da adalet ve hikmet denir. Böylece hakk o işin sıfatı olur.
Gerçekleşen olaylar hakkında ‘tahukkuk etti’ denir ki bu, olayın hakk olarak, yerinde, bir gerçek olarak meydana geldiğini anlatır.
‘Hakk’ sözlükte, batılın zıddı (Bakınız: Batıl), yerine getirilen hüküm, adalet, varlığı sabit olan, doğruluk, gerçeklik (hakikat), İslâm, mal-mülk, vacip, sadík, yaraşır, kesin şey manasındadır.

b-Kur’an’daki Anlamları:
Kur’an bu kelimeyi bir kaç anlamda kullanmaktadır:
1-Bir şeyi hikmetin gereğine göre (nasıl gerekiyorsa ona göre) yapan anlamında. Bu anlamda ‘hakk’ Allah’ın bir sıfatıdır.
İşte burada (bu durumda) velâyet (velilik, dostluk) hakk olan Allah’a aittir. O, sevap bakımından ve sonuç bakımından hayırlıdır. (18 Kehf/44) âyetindeki ‘hakk’ kelimesi Allah’ın bir sıfatıdır. (Ayrıca bak. 6 En’am/62, 10 Yunus/32, 22 Hacc/6, v.d.)
2-Hikmetin gereği olarak var edilen şeyler. Allah (cc) fiilleri bu anlamda ‘hakk’tır.
Güneşin ve ayın yaratılması hakkında ‘…Allah, bunları ancak hakk ile yaratmıştır. O, bilen bir topluluk için âyetlerini böyle birer birer açıklamaktadır. (10 Yunus/5, ayrıca bak, 53. 2 Bekara/146)
3-Bir şey hakkında aslına uygun olarak inanç taşıma anlamında. Bir kimse hakkında ‘onun yeniden diriliş ve cennet konusundaki inancı hakk’tır’ dememiz gibi.
….Allah iman edenleri, ayrılığa düştükleri hakk’a, kendi izniyle eriştirdi. (2 Bekara/213) âyetinde insanların inanç ilkeleri ve ibadetler konusunda ihtilaf ettikleri gerçek anlamında geçmektedir. (Muh. İbni Kesir, 1/188)
4-Gereğine göre, gerektiği kadarıyla ve gerektiği zamanda meydana gelen söz veya iş anlamında. Bir kimse için ‘senin sözün hakk’tır’ dememiz gibi.
Eğer hakk, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olsaydı hiç tartışmasız gökler, yer ve bunların içinde olan herkes ve her şey fesada (bozulmaya) uğrardı… (23 Mü’minín/71) Buradaki hakk; Rabbimizin adı olarak (muh. İbni Kesir, 2/570), tüm yaratılmış âlemin tabi olduğu gerçeklik (M. Esed, K. Mesajı, 2/698), ya da hikmetin gereğine göre konulan hüküm anlamında gelmiş olabilir.
5-Borç anlamında. (2 Bekara/282)
6-Hisse, pay anlamında.
Ve onların mallarında belirli bir hakk vardır; isteyenler ve yoksul olanlar için. (70 Meâric/24-24, ayrıca bak. 51 Zariyât/19)
7-Adalet anlamında.
Allah hakk ile hükmeder. Oysa O’nu bırakıp ta tapmakta oldukları ise, hiç bir şeye hükmedemezler. Şüphesiz Allah işitendir, görendir. (40 Ðafir/20)
‘Hakk’ kelimesinin çoğulu ‘hukuk’, ‘hikak’ ya da ‘hekaik’tır.
Aynı kökten gelen ‘ihkâk’, gerçekleştirmek,
‘İstihkak’, hak sahibi olmak,
‘Ehakk’, daha hakk, daha doğru,
‘Hakík’ daha layık,
‘el-Hâkka’ ise 69. sûrenin adı olup, gerçekleşen olay, yani Kıyamet anlamina gelmektedirler.
‘el-Hakk’, Rabbimizin güzel isimlerinden biridir. Allah’ın bir adı olarak Hakk, inkârı mümkün olmayan, varlığı kabul edilmesi gereken, gerçek var olan, Varlığı ve ilâhlığı kesin olan, hikmetinin gereğine göre eşyayı yaratan, hakkı ortaya koyan, sözünde doğru olan, her hakkın kendisinden alındığı gerçek var olan Mevcud manalarına gelir.
Kur’an bu ismi bazen sıfat şeklinde (18 Kehf/44. 20 Tâhâ/114), bazen haber (Allah (cc) hakk’tır) şeklinde (22 Hacc/6. 31 Lukman/30) kullanmaktadır.

c-Hakk Kavramının Anlam Sahası:
Allah (cc), enfüste (subje) ve âfakta (obje) ne yaratmışsa birbirine uyumlu, yerli yerinde yaratmıştır. Hepsinin hakimi O’dur. O’nun dışındaki her şey, O’nun yaratmasıyla ‘tahakkuk’ eder. Allah, her bir varlığa belli bir şekil, ecel ve görev vermiştir. Bunların hepsi de yerli yerindedir. Her bir varlığın âlemde ‘Allah’a bağlı olarak’ bir hakikatı (gerçekliği), bir sınırı ve birbirlerinin karşı hukukları vardır. Alah (cc) her şeyi ‘hakk’ ile yarattığını haber veriyor. (46 Ahkâf/3)
Allah (cc) ‘bizâtihi vücûd’tur. Yani O’nun varlığı, kendi Mevcut oluşunun gereğidir, hiç kimseye muhtaç değildir.
Diğer varlıklar ise ‘hakk’ oluşlarını Mutlak Varlık ve Gerçek (el-Hakk) olan Cenab-ı Hakk’a borçludur. Onların varlığı Allah’a bağlı olarak ‘liğayrihi vücûd’tur, hak oluşları başkasına bağlıdır.
‘Hakk’ aslında sabit ve aklın inkar edemeyeceği derecede gerçek olan şey demektir. O aynı zamanda doğrudur, isabetlidir, maksada uygundur, arzu edilene denk düşen şeydir. Bu bakımdan her an ve yerde sabit olan (mevcut olan) Allah (cc) gerçek Hakk’tır. O, yarattıklarını hakk üzere yarattığı için, onlar da Allah’a göre hakk’tırlar. Hakk’tan gelen, O’ndan kaynaklanan her şey de tıpkı O’nun zatı gibi hakk’tır. O’ndan gelen vahy da hakk’tır. O’nun gönderdiği din de hakk’tır.
Hakk’ın tam karşıtı ‘batıl’dır. Batıl hakk’a göre temelsiz, boş, gerçek olmayan, uymayan ve geçersizdir. Hakk, suyun kendisi, batıl ise onun üzerinde biriken köpüktür. Köpük kaybolur gider, su kalır. (13 Ra’d/17) Hakk, her zaman kalıcıdır, yerindedir, uygundur, üstündür. Hakk gelince zaten batıl yok olup gider. Batıl hakk’ın karşısında tutunamaz. Zaten yok olmak (tıpkı köpük gibi) onun doğasında vardır. Çünkü onun bir gerçekliği ve geçerliliği yoktur. (17 İsra/81)
Batıl hakk’ın yerine geçmeye çalışırsa, ya da hakk’a engel olmaya çalışırsa Hakk olan Allah (cc) hakk’ı batılın tepesinde indirir ve onu darmadağın eder. (21 Enbiya/18)
Allah (cc) kendi kelimeleriyle batılı ortadan kaldırıp yok eder ve hakk’ı pekiştirir. O, suçlular ve müşrikler istemese de Hakk’ı gerçekleştirmek ve batılı geçersiz kılmak ister. (8 Enfal/8) (Bakınız: Bâtıl)
Hakk olan Allah’ın insanlar arasından seçtiği son hakk peygamber Hz. Muhammed’tir. Son peygamberlerle gönderdiği din hakk’tır. O dinin kitabı Kur’an hakk bir kitaptır. İslâmın bütün hükümleri, Kur’an’ın bütün âyetleri, haber verdiği şeyler hakk’tır. Ölüm, kıyamet, ölüm sonrası hayat, mahşer, mizan, Cennet ve Cehennem hakk’tır.
Hakk’ın, sabit, doğru, insan fıtratına uygun, her hükmü tutarlı, yani hakk nizamı olan İslâm’a teslim olanlar hakk’ı bulurlar. İşlerinde hakk üzere olurlar. İnsanlara, hayvanlara ve çevreye ait hakk’lara saygı gösterirler, Hakk’ın, mutlaka tahakkuk edecek azabından korkarlar, hakk yolu izlerler ve hakk olan amelleri yaparak Allah’ın Cennetini hakk ederler.

d-İslâm Hukukunda Hakk Kavramı:
İslâm hukukunda (fıkıhta) hakk, hukukun, bir başka deyişle şeriatın bir yetki veya yükümlülük olmak üzere benimsediği, kişiye ait olan şeydir.
Bu tanım, hem Allah’ın kulları üzerindeki kulluk görevlerini, hem de kişiyle ilgili bütün hakkları içerisine almaktadır. Kişinin mesken edinme, mal edinme hakkına işaret ettiği gibi, medení hakkları, yaşama, inanç, çalışma hakklarını, baba hakkını, devletin vatandaşlar üzerindeki tasarruf hakkını, çocuğun nafaka hakkı ve benzerlerini de anlatmış olmaktadır.
Tanımda geçen yükümlülük, kişinin kendi üzerine isteyerek aldığı sorumluluktur. Borçlunun borcunu ödemesi, işi üzerinde alanın işin hakkını vermesi gibi.
İslâmın hakk anlayışında iki önemli vacip vardır.
Bunun birincisi genel vaciptir, yani herkesin uyması gereken bir yükümlülüktür. Bu da kişinin hakklarına saygı gösterilmesi, tecavüz edilmemesidir.
İkincisi, özel vaciptir, yani sadece hakk sahibine ait yükümlülüktür. Bu da hakkın başkalarına zarar vermeyecek şekilde kullanılmasıdır.
İslâma göre hakk’ların kaynağı şer’í iradedir. Hakk’lar, şer’í hükümlerin dayandığı kaynaklardan çıkarılan ilâhí bağışlardır. İslâm’da delilsiz şer’í bir hakk yoktur. Buna göre hakk’ların kaynağı Allah’tır. Çünkü O’ndan başka Hâkim ve O’ndan başka diní hüküm koyucu olamaz.
İslâma göre, insanlara veya yaratıklara ait hakk’ların kaynağı insan iradesi ve aklı değildir. İnsan aklı ve iradesi yalnızca, bu hakkların yerli yerinde kullanılmasını sağlar, hukukun uygulanmasına yardımcı olur, hakk tecavüzlerini önlemeye çalışır. Daha doğrusu akıl, ilâhí irade tarafından sabitleştirilen hakk’ları anlamaya ve onları yerli yerinde korumaya yarar.
Bugün yaygın olarak kullanılan ‘insan, hayvan, çocuk, hakları’ deyimleri 19. Yüzyılda avrupada ortaya çıkmaya başladı. İlk insan hakları evrensel beyannâmesi ise ancak 1947 yılında ilan edilebildi.
Halbuki bütün ilâhí dinlerde olduğu gibi İslâm’da da hakk’lar ve yükümlülükler bizzat insanlara Hâkim olan Allah tarafından belirlenmiştir. İlâhí irade tarafından belirlenen bütün hakk’lar sabittir, yani değişmezdir. Hakk’larla ilgili prensipler Kur’an ve Sünnet’te zaten bulunmaktadır. İslâm hukuku (fıkıh) bu konuyu geniş bir biçimde ele almıştır. Bu hakk’ların nasıl korunacağını, hak ihlali olursa nasıl ceza verileceğini detaylı bir şekilde sistemleştirmiştir. Hatta İslâm fıkhı, batılıların hiç aklına gelmeyecek kişi ve varlıkların bile hakk’larını belirlemiştir. Kitaplarda ‘hukuk devleti’, ‘insan hakları’ gibi kavramların geçmemesi, onların olmadığı anlamina gelmez. Ayrıca, ta İslâmın başından beri bilinen, uygulanan böyle bir hukukun ayrıca bayraklaştırılmasına İslâm aleminde ihtiyaç olmamıştır. Batılılar, kendilerinin uzun yıllar arayıp ta buldukları bazı prensipleri, bütün dünyaya yeni bulunmuş ve yalnızca kendilerine ait gibi göstermeleri tarihí gerçeklerle bağdaşmıyor.
Tekrar edelim ki hakkların kaynağı ilahí iradedir. İnsanlara ve varlıklara ait hakk’lar, bencil, çıkarcı, unutkan, bazen de zalim olan insanın eline verilemez. Üstelik insan kafasına dayalı olan hakk kaynakları, yine insanlar tarafından değiştirilebilir. Zaman geçtikce insanların anlayışları değişiyor. Dolaysiyle onların hakk tanımları da değişikliğe uğruyor. Öyleyse hakk gibi önemli bir şey, her şeyi hakkıyla bilemeyen insanın hükmüne dayanmamalı.
Hakk’lar, ancak Hakk olan Allah’ın hakk hükmüne göre yerine getirilebilir, korunabilir. Hakk’a rağmen konulan bütün ölçüler, bütün hükümler batıldır, geçersizdir, boştur, temelsizdir.
İslâm hukukuna göre üç çeşit hakk vardır:
1-Allah hakkı (hukukullah): İnsanların kulluk görevi, onları Allah’a yaklaştıran şeyler, genelin çıkarına olan ama Allah tarafından belirlenmiş hükümler,
2-Kişinin maslahatının korunduğu haklardır. Çok geniş bir alanı vardır. İnsan hakları dediğimiz şeylerdir.
3-Allah hakkı ve insan hakkı: Örneğin, kişinin aklını, dinini, neslini korunmasında iki hak vardır. Bu hakların yerine getirilmesiyle hem Allah’ın emrine uyulmuş olur, hem de bunlarla toplum ve kişilerin çıkarı (maslahatı) korunmuş, haklarına tecavüz önlenmiş olur.


Cevap: Hakk nedir? İslamda hak terimi hakkında bilgi

@hmet
HAK NE DEMEKTİR? KISACA

(الحق)

İslâm literatüründe çeşitli anlamlarda kullanılan bir terim.

Sözlükte gerçek, sâbit ve doğru olmak, gerekmek; bir şeyi gerçekleştirmek; bir şeye yakînen muttali olmak anlamlarında masdar ve gerçek, sâbit, doğru, varlığı kesin olan şey anlamlarında isim olan hak kelimesi (çoğulu hukūk) genellikle bâtılın zıddı olarak gösterilir (Lisânü’l-ǾArab, ĥķķ md.; Tâcü’l-Ǿarûs, ĥķķ md.). D. B. Macdonald (E. E. Calverley), İbrânîce’de benzer bir kökün ağaç, taş veya metalin içini oymak; yazmak, kaydetmek, tasvir etmek; buyurmak, bir kanunla sabit hale getirmek; Tanrı veya insanlara karşı ödev, hukuk, imtiyaz mânalarına geldiğini belirterek (EI² [Fr.], III, 84) hak kelimesinin bu dilden gelmiş olabileceğini ima ederse de Sâmî dil ailesinden olan Arapça ve İbrânîce’deki herhangi bir kelimenin yakın anlamlar ifade etmesi doğaldır. Bu durum karşısında birinin ötekinden geldiğini iddia ve ispat etmek oldukça zordur. Râgıb el-İsfahânî, hakkın asıl mânasının mutabakat ve muvafakat olduğunu belirttikten sonra âyetlerden örnekler vererek başlıca dört anlama geldiğini belirtir. 1. Bir şeyi hikmetin gereğine uygun olarak icat eden; bundan dolayı hak Allah’ın bir ismi veya sıfatı sayılmıştır. 2. Hikmetin gereğine uygun olarak yapılan iş; Allah’ın bütün fiilleri bu anlamda haktır. 3. Bir şeye aslına uygun ve doğru olarak inanma, bu şekilde kazanılmış inanç, bilgi. 4. Gerektiği şekilde, gerekli ölçüde ve gereken zamanda meydana gelen iş (el-Müfredât, ĥķķ md.). Seyyid Şerîf el-Cürcânî, hakkın inkârı mümkün olmayacak kesinlikte gerçek (sâbit) olan şey biçimindeki sözlük anlamını verdikten sonra Teftâzânî’den iktibasla (Şerĥu’l-ǾAķāǿidi’n-Nesefiyye, s. 12-13) terim olarak gerçeğe mutabık olan hüküm anlamına geldiğini, bu hükmü taşıyan söz, inanç, din ve görüşler için de kullanıldığını belirtir ve bâtılın zıddı olduğunu söyler (et-TaǾrîfât, ĥaķ md.). Nitekim kitâbî dinlerden birine mensup olanlara ve müslümanlara, Ehl-i sünnet ve’l-cemâat mezhebinden olanlara ehl-i hak , bunların dışındaki din ve mezhep mensuplarına da ehl-i bâtıl (ehl-i dalâl) ismi verilmiştir. İşrâkī filozof Şehâbeddin es-Sühreverdî, el-MeşâriǾ ve’l-muŧâraĥât adlı eserinde hak terimine ait tarif mahiyetindeki açıklamaların başarılı bir özetini vermiştir (I, 210).


Cevap: Hakk nedir? İslamda hak terimi hakkında bilgi

Muhammed
Hak ne demektir kısaca sözlük anlamı
1. (Batılın zıddı) Doğru. Gerçek. Vacib ve lazım olan. Her sabit ve doğru olan şey. Adalet. Herkesin meşru olan salahiyeti, iktidarı, bir şey üzerindeki malikiyyeti.
2. Bir kitapta yanlış olarak veya fazladan yazılmış kısmın bıçak ucuyla kazınarak silinmesi anlamında hadis terimi
3.HAKKÂKLIK

4. İslâm literatüründe çeşitli anlamlarda kullanılan bir terim.
Sözlükte gerçek, sâbit ve doğru olmak, gerekmek; bir şeyi gerçekleştirmek; bir şeye yakînen muttali olmak anlamlarında masdar ve gerçek, sâbit, doğru, varlığı kesin olan şey anlamlarında isim olan hak kelimesi (çoğulu hukūk) genellikle bâtılın zıddı olarak gösterilir (Lisânü’l-Arab, ĥķķ md.; Tâcü’l-Ǿarûs, ĥķķ md.). D. B. Macdonald (E. E. Calverley), İbrânîce’de benzer bir kökün ağaç, taş veya metalin içini oymak; yazmak, kaydetmek, tasvir etmek; buyurmak, bir kanunla sabit hale getirmek; Tanrı veya insanlara karşı ödev, hukuk, imtiyaz mânalarına geldiğini belirterek (EI² [Fr.], III, 84) hak kelimesinin bu dilden gelmiş olabileceğini ima ederse de Sâmî dil ailesinden olan Arapça ve İbrânîce’deki herhangi bir kelimenin yakın anlamlar ifade etmesi doğaldır.


Cevap: Hakk nedir? İslamda hak terimi hakkında bilgi

Muhammed
HÂKKA SÛRESİ Ne Demektir kısaca sözlük anlamı
(سورة الحاقة)
Kur’ân-ı Kerîm’in altmış dokuzuncu sûresi.
Mekke döneminin ilk yıllarında nâzil olmuştur. Elli iki âyettir. Fâsılası (ة، ل، م، ن، هـ) harfleridir. ل harfi yalnız bir yerde (âyet 44) fâsıla olup bunun müstakil âyet sayılmadığına dair rivayete göre sûre elli bir âyettir ve fâsılaları arasında lâm harfi yoktur. Âlûsî bu ikinci görüşe katıldığını belirtmektedir (Rûĥu’l-meǾânî, XXIX, 48).


hakk nedir, hakk ne demek, hak nedir

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();