Kim olduğun değil, kiminle olduğun önemlidir
helen
İmanın şartı altıdır, bunlar inanılacak şeylerdir. Bu altı şarta inandım demekle hasıl olan imanın devam etmesi için başka şeylerde lazımdır. Mesela, ibadetler imandan değilsede, farz olduğuna inanmak imandandır. Bir kimse, namazın farz olduğuna inanmazsa imanı gider.
Bir de imanın temeli ve en mühim alameti olan, (bugünkü tabirle, olmazsa olmazı olan) esas bir şart daha vardır ki, o da, hubb-u fillah ve buğd-u fillahtır. Yani Allahü tealanın sevdiklerini sevmek ve Allahü tealanın sevmediklerini sevmemektir. Çünkü Hadis-i Şerif’te, dünyada birbirini sevenler, ahirette de beraber olacaktır buyuruluyor. Allahü tealanın sevgili kullarını sevenler, son nefeste imanla ölürler. Ve mahşer yerindede sevdiklerinin yanında haşr olup, ahiret hayatındada beraber bulunurlar. Bunun için de, kimin sevilip kimin sevilmeyeceğini iyi öğrenmemiz lazımdır. Kim olduğumuz değil, kiminle olduğumuz önemlidir.
Bir kimse, ibadetlerini yapmakla beraber, Allahü tealanın sevmediklerinide severse, mesela Ebu Cehili severse, bu kişi cehenneme gider. Çünkü Hadis-i şerifde Peygamber Efendimiz ‘sallAllahu aleyhi vesellem’ öyle buyuruyorlar. Herkes sevdiğinin yanında olacak. Demek ki insan, dünyada sevdiklerine dikkat etmelidir. Bu sevmek ve sevmemek, şahsi menfaati için değil, Allahü tealanın rızası için olmalıdır. Sevmek ve sevmemek kalp ile olur, beden ile olmaz.
Ateş ile barut bir arada olamayacağı gibi, iki zıt sevgide bir arada olamaz. Peygamber Efendimiz’i ‘sallAllahü aleyhi vesellem’i sevmeyeni sevemeyiz. Bu ise, kalpte kendiliğinden hasıl olur. İlm ile olmaz. Öğrenilerek olmaz. Son nefeste iman, bu muhabbete bağlıdır.
Onun için büyüklerimiz "İnsan seveceği kimseyi iyi seçmeli, ona göre sevmeli" buyuruyorlar.
Seviyorum diyen bir kimse, sevgilisinin düşmanlarından kesilmedikçe, buna münafık, yani yalancı denir. Âşıklar, sevgililerinin dîvânesi olup, onlara aykırı bir şey yapamaz. Aykırı gidenlerle uyuşamaz. İki zıd şeyin muhabbeti bir kalbde, bir arada yerleşemez. İki zıddan birini sevmek, diğerini sevmemeyi îcâb ettirir.
Allahü teala İsa aleyhisselama (Eğer yerlerde ve göklerde bulunan bütün mahlûkların ibâdetlerini yapsan, dostlarımı sevmedikce ve dost olmayanlardan uzaklaşmadıkca, hiç fâidesi olmaz), Musa aleyhisselama da, (Yâ Mûsâ! Dostlarımı benim için sevdin mi ve sevmediklerimden benim için uzaklaştınmı?) buyuruyor. Her mü’min, Allahü teâlâyı sevmeyenleri sevmemeli, islâmiyyete yapışanları sevmelidir. Peygamberimiz "sallAllahü aleyhi ve sellem" (İbâdetlerin efdali, müslimânları müslimân oldukları için sevmek, kâfirleri, kâfir oldukları için, sevmemekdir) buyurdu.
Muhabbet, sevgilinin dostlarını sevmeği, dost olmayanları da sevmemeyi îcâb ettirir. Bu sevmek ve sevmemek, sâdık olan âşıkların elinde ve irâdesinde değildir. Çalışmaksızın, zahmet çekmeksizin kendiliğinden hâsıl olur. Dostun dostları güzel görünür ve dost olmayanları da çirkin ve fenâ görünür. Dünyânın güzel görünüşlerine kapılanlara hâsıl olan muhabbet de, bunu îcâb etdiriyor. Seviyorum diyen bir kimse, sevgilisinin sevmeyenlerinden kesilmedikce sözünün eri sayılmaz. Buna münâfık, ya’nî yalancı denir.
Allahü teâlâyı sevmeyenleri sevmek, insanı Allahü teâlâdan uzaklaşdırır. Teberrî etmedikce, tevellî olmaz. Ya’nî uzaklaşmadıkça, dostluk olmaz.
İnsan kimi severse hep ondan bahseder. Allahü tealanın veli kullarından mübarek bir zât hep hocasından bahsedince, birisi, efendim siz hocanızı bu kadar çok seviyorsunuz, siz ondan ne öğrendiniz deyince, O mübarek zât buyurmuş ki, bir tek şey öğrendim, o da bana yetti buyurmuş: "Kim sevilir, kim sevilmez".
Mevlâna Halid-i bağdadi hazretleride, "Hak kapısında ehil ve nâ ehil beraberdir" buyuruyor. Dünyada iken birbirini sevenler aynı yerde haşrolunca, bunların arasında cennete giden biri bulunursa onun hatırına, o toplulukta bulunanların hepsinide avf edip, sen ehil değilsin deyip geri çevirmezlermiş. Bu bizim için büyük bir müjdedir. Dünyada bile bir insan hakkında karar vermek için arkadaşlarına bakılır, kimlerle beraber olduğuna bakılır.
O halde, Kim olduğumuz değil, kiminle olduğumuz önemlidir.
Cevap: Kim olduğun değil, kiminle olduğun önemlidir
dilek
O halde, Kim olduğumuz değil, kiminle olduğumuz önemlidir
mevlam hocalarımızdan bizi ayırmasın inşAllah..
Cevap: Kim olduğun değil, kiminle olduğun önemlidir
NuN
Kiminle hayat geçirdiğiniz çook çok önemlidir
kim olduğun değil kiminle olduğun önemlidir, Kim oldugun degıl kiminle oldugun onemlı