Abese Süresi Nüzul Sebebi
Hoca
Abese Süresi Nüzul Sebebi
Sûrenin tamamı Mekke’de nazil olmuştur. İbnu’l-Cevzî bu görüş üzerinde icma olduğunu da kaydeder.[1]
Nüzul sırası itibariyle Necm Sûresinden sonra nazil olmuştur.[2]
1-2. "Yanına kör bir kimse geldi diye (Peygamber) yüzünü asıp çevirdi."
Ayetlerin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
1- Bu ayetler İbn Ümmü Mektûm hakkında inmiştir. Bu mesele şöyle olmuştur;
"Nebi (s.a.v.), Utbe b. Rabia, Ebû Cehil b. Hişam, Abbas b. Abdu’l-Muttalib, Ubeyy ve Umeyye b. Halef ile konuşuyor, onları Allah’a davet edip, onların müslüman olmalarını umuyordu. Bu arada İbn Ümm-i Mektum Rasulullah (s.a.v.)’a geldi. Ama olduğu için Rasulullah (s.a.v.)’ın başkalarıyla meşgul olduğunu bilmiyordu. Birkaç defa:
"Ey Allah’ın Rasulü, Allah’ın sana öğrettiğinden bana da öğret" dedi. Bu isteğini tekrarlıyordu. Sözünü kestiği için Rasulullah (s.a.v.) yüzünde hoşnutsuzluk alameti belirdi ve Rasulullah (s.a.v.) kendi kendine şöyle dedi:
"Şu Kureyş’in ileri gelenleri şöyle derler:
"O’na uyanlar ancak körlerdir, sefil kimselerdir ve kölelerdir." Bundan dolayı Rasulullah (s.a.v.) yüzünü kırıştırdı ve İbn Ümm-i Mektum’a sırtını çevirip, kendileriyle konuştuğu kimselere yönünü çevirdi. Bunun üzerine Allah Teala bu âyetleri indirdi. Bu olaydan sonra Rasulullah (s.a.v.) ona ikram ederdi ve her gördüğünde şöyle derdi:
"Merhaba kendisinden dolayı Rabbim’in beni azarladığı kimse."[3] Var mı bir ihtiyacın?" derdi. Çıktığı iki gazvede onu Medine’ye vali olarak bırakmıştı.[4]
2- Muhammed b. Abdirrahman, Ebû Amr Muhammed b. Ahmed b. Hamedan’dan, o Ebû Ya’la’dan, o Said b. Yahya b. Said’den, o Ubeyy’den, Ubeyy’in şöyle dediğini rivayet etti:
"Bu rivayet benim.Aişe (r.a.)’den naklen Hişam b. Urve’ye okumuş olduğumdur":
"Hz. Aişe şöyle dedi;
"Abese: 80/1 âyeti, âma olan İbn Ümm-i Mektum hakkında nazil oldu. O, Rasulullah (s.a.v.)’a geldi ve şöyle dedi:
"Ey Allah’ın Rasulü, beni irşad et." O esnada Rasulullah’ın yanında müşriklerin büyüklerinden bazı şahıslar vardı. Rasulullah (s.a.v.) İbn Ümm-i Mektum’a sırtını döndü, diğerlerine yüzünü çevirdi. Bundan dolayı bu âyet indi."[5]
Bu hadisi Hakim, Sahih’inde, Ali b. İsa el-Hıyerî’den, o Attabî’den, o da Sa’d b. Yahya’dan rivayet etmiştir.[6]
3- Tirmizî’nin Saîd ibn Yahya kanalıyla Hz. Aişe’den rivayetinde o şöyle anlatıyor:
"Yüzünü asıp çevirdi" (Abese; Suresi) A’mâ olan İbn Ümmi Mektûm hakkında nazil olmuştur. Rasûlullah (sa)’a gelip
"Ey Allah’ın elçisi beni irşad et." demeye başlamış. Rasûlullah (sa)’ın yanında da müşriklerin büyükleri (ileri gelenlerimden birisi varmış. Rasûl-i Ekrem îbn Ümmi Mektûm’dan yüz çevirip diğerine yönelmiş İbn Ümmi Mektûm:
"Söylediğimde bir sakınca mı var?" diye sormuş da Hz. Peygamber (sa):
"Hayır." buyurmuş ve işte bunun hakkında nazil olmuş.[7]
4- Enes’den bunun benzerini Ebu Yâlâ anlattı.[8]
5- Avfî kanalıyla İbn Abbâs’tan rivayette o şöyle demiştir:
Rasûlullah (sa), Utbe ibn Rabîa, Ebu Cehl ibn Hişâm ve Abbâs ibn Abdülmuttalib’le konuşurken -onlara fazla ilgi gösteriyor ve iman etmelerini hırsla istiyordu- o esnada Abdullah ibn Ümmü Mektûm adındaki kör bir adam gelip onlarla birlikte yürüdü. Hz. Peygamber (sa), onlarla alçak sesle (veya onlarla özel olarak) konuşuyordu. Abdullah ise Hz. Peygamber (sa)’in yanında, O’ndan Kur’ân’dan bir şeyler okumasını istiyor ve:
"Ey Allah’ın elçisi, Allah’ın sana öğrettiğinden sen de bana öğret." diyordu. Rasûlullah (sa) ondan uzaklaşıp yüzünü astı, geri döndü ve onun sözünden hoşlanmadı, öbürlerine yöneldi. Konuşmasını bitirip de ailesine doğru gitmek üzere ayrıldığında Allah Tealâ O’nun görme gücünü kaldırdı ve başını önüne eğdirdi, sonra da "Yüzünü asıp çevirdi, kendisine a’mâ geldi diye. Ne bilirsin belki de o temizlenecekti. Yahut öğüt alacaktı da bu kendisine fayda verecekti…" âyetlerini indirdi. Onun hakkında bu âyetler inince Hz. Peygamber (sa) kendisine ikramda bulundu, onunla konuştu,
"İhtiyacın var mı? Bir şey istiyor musun?" dedi. Onun yanından ayrılırken de tekrar:
"Bir ihtiyacın var mı?" diye sordu. Bu, Allah Tealâ’nın: "Ama kendini müstağni gören, işte sen onu karşına alıyorsun. Halbuki onun temizlenmesinden sana ne…" âyetlerinin indirilmesi üzerineydi.[9]
İbn Kesîr de bu rivayeti İbn Cerîr’den rivayetle verdikten sonra ğarib ve münker olduğunu ve isnadı hakkında konuşulduğunu (isnadının zayıf olduğunu) da ilâve eder.[10]
6- Mukatil’in de içlerinde bulunduğu bir cemaat Abdullah ibn Ümmi Mektûm’un Hz. Peygamber (sa)’e iman etmek üzere geldiği, Hz. Peygamber (sa)’in ise onunla meşgul olmak yerine ondan yüz çevirerek konuşmakta olduğu Kureyş müşrikleriyle meşgul olmayı tercih ettiği ve bu âyet-i kerimelerin bunun üzerine nazil olduğu görüşündedirler.[11]
7- Katâde’den gelen rivayette İbn Ümmü Mektûm’un adı Abdullah ibn Zaide ibn Ümmi Mektûm olarak verilirken konuştuğu müşriğin de Kureyş’in ileri gelenlerinden Ümeyye ibn Halef olduğu belirtilmiştir.[12]
8- Bu İbn Ümmi Mektûm’un isminin Amr ibn Kays ibn Zaide veya Abdullah ibn Amr olduğu da söylenmiştir[13]
9- İbn Ümmi Mektûm, Hz. Hadice’nin dayısının oğludur.[14]
10- Enes dedi ki: Kadisiye günü onu binekli olarak gördüm. Üzerinde bir zırh ve elinde siyah bir sancak Vardı. Şunu da rivayet ediyor: Rasulullah (s.a.) o ayetten sonra hiçbir fakire yüzünü ekşitmedi ve bir zengine yönelmedi.[15]
11- Kurtubi, adı anılan meşhurların isimlerine şöyle yorum getiriyor: Bunların hepsi yanlış ve dini tahkik etmeyen müfessirlerin cahilliğidir. Ümeyye b. Halef ve Velid Mekke’de, İbni Ümmi Mektûm ise Medine’de idi. Ne onlar onunla ne de o onlarla beraber oldu. Birisi hicretten önce diğeri de Bedir’de olmak üzere ikisinin de ölümü küfür üzere idi. Ümeyye Medine’ye hiç gitmemiş, tek başına veya başkası ile onun yanına da uğramamıştı.[16]
12- Ebu Hayyan bu sözü yorumlayarak diyor ki: Hata Kurtubi’de. İbni Ümmi Mektûm’un onlarla beraberliğini nasıl reddedebilir? O onun bir vehmidir. Hepsi Kureyş’tendir, İbni Ümmi Mektûm da Surenin Mekke’de indiği konusunda da icmâ vardır. İbni Ümmi Mektûm önce Mekke’de idi sonra Medine’ye hicret etti. Ayet indiğinde hepsi Mekke’de idiler. İbni Ümmi Mektûm, Beni Amir b. Lüey el-Kureşi’den Abdullah b. Şürayh b. Malik b. Ebi Rabia el-Fihri’dir. Ümmi Mektûm’un babasının annesi de Atike’dir. O da Hatice (r.a.)’nin halasının oğludur.[17]
5. Amma kendisim müstağni gören;
6. İşte sen onu karşına alıyorsun.
Süfyan’dan rivayete göre bu âyet-i kerimeler Hz. Abbâs (ibn Abdülmuttalib hakkında nazil olmuştur.[18]
17. Canı çıksın o insanın ki ne de nankördür o!
Dahhâk’in İbn Abbâs’tan rivayetine göre Utbe ibn Ebî Leheb hakkında nazil olmuştur. Babasına kızarak iman etmişken Necm Sûresi nazil olunca irtidad etmiş ve:
"Bütün Kur’ân’a iman ettim, ama Necm hariç." demiş ve Allah Tealâ da onun hakkında bu âyet-i kerimeyi indirmiş.[19]
Bu Utbe’nin, Hz. Peygamber (sa)’in bedduası üzerine bir kervanla yolda iken bir arslan tarafından parçalanarak öldüğü rivayet olunur.[20]
37. "O gün, herkesin kendine yeter derdi vardır."
Ebû Sa’d b. Ebî Amr, Hasan b. Ahmed eş-Şeybanî’den, o Abdullah b. Muhâmmed b. Müslim’den, o Ebû Cafer Muhammed b. Ahmed b. Sinan’dan, o İbrahim b. Herrase’den, o Aiz b. Şüreyh el-Kindî’den, o de Enes b. Malik’in şöyle dediğini bize haber verdi;
"Aişe Nebi (s.a.v.)’ye şöyle dedi;
"Bizler çıplaklar olarak haşrolacagız. O da:
"Evet" buyurdu. Aişe:
"Yani iki çirkin yer göründüğü halde mi?" diye sordu. Bu âyet de bu sebepten dolayı inmiştir."[21]
====
[1] lbnu’l-Cevzî, age. IX,26. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/934; Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 13/6591.
[2] Kurtubi, age. XIX,138. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/934.
[3] İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 375. lbnu’l-Cevzî, age. IX,26. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/934; Celal Yıldırım, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları: 13/6593; Savi Haşiyesi, 4/292; Kurtubi, 19/210; Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 7/216.
[4] Kurtubi, XIX/213; en-Nazzam, Garâibu’l-Kur’an, XXX/27; Razi, XXXI/54. Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/362.
[5] Tirmizi, Tefsir: 72 (3331). Garib bir hadistir. Hakim; Müstedrek: 2/514. Hadis sahihtir. Bu hadise mürsel hadistir diyenler de olmuştur. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 375. Abdulfettah El- Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 455-456.
[6] İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 375.
[7] Hakim, Tirmizî, Tefsîru’I-Kur’ân, Abese, 80/1, hadis no: 3331. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/706. Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/365.
[8] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/706. Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/365.
[9] Taberî, age. XXX,33. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/934.
[10] İbn Kesîr, age. VII1343. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/934.
[11] İbnu’l-Cevzî, age. IX,27. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/934-935.
[12] Taben, age. XXX,33. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/935.
[13] İbnu’l-Cevzî,age.IX,27. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/935. Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/362.
[14] Alûsî, age. XXX,39. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/935. Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/362.
[15] Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/362.
[16] Kurtubi, a.g.y. Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/363.
[17] Ebu Hayyan, el-Bahru’l-Muhit, VIII/428. Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/363.
[18] Taberî, age. XXX,34.Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/935.
[19] Kurtubî, age. XIX,142. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/935. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/706. İbn Münzir, İkrime’den rivayetle, Vehbe Zuhayli, Tefsiru’l-Münir, Risale Yayınları: 15/369.
[20] Alûsî. age. XXX,43. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/935.
[21] Senedi zayıftır. Senedde isimleri bulunan Aiz ile İbrahim cerhedilmişlerdir. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 376-377. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/935.
Cevap: Abese Süresi Nüzul Sebebi
mum
abese suresinin iniş sebebi,
abese suresi nüzul sebebi
Nüzul Sebebi
Bu sure, Hatice (r.a.)’nin dayısının oğlu Abdullah b. Ümmi Mektûm hakkında inmiştir. Amr b. Kays b. Zaide de denmiş olmakla beraber, Ca-miu’l-Usul’de bildirildiğine göre daha meşhur ve yaygın olan görüş budur. Ümmü Mektûm’un adı ise, Atike b. Amir b. Mahzum’dur.
Olay şudur: Abdullah, Rasulullah’m (s.a.), Kureyş’in ileri gelenlerinden Utbe b. Rabia, Şeybe b. Rabia, Ebu Cehil b. Hişam, Abbas b. Ab-dülmuttalib, Ümeyye b. Halef ve Velid b. Muğire ile bulunduğu bir esnada yanına girdi. Rasulullah (s.a.) onları, başkaları da onların müslümanlığın-dan etkilenerek müslüman olur diye İslâm’a davet ediyordu. Abdullah b. Ümmü Mektûm oradakilerle meşguliyetini bilmeden: Ya RasulAllah! Allah’ın sana öğrettiklerinden bana öğret, bana oku, dedi ve bunu tekrarladı. Rasulullah (s.a.) sözünü kesmesini hoş karşılamadı ve yüzünü ekşitti. Ve ayet indi. Rasulullah (s.a.) bundan sonra ona ikramda bulunur, gördüğünde de: "Rabbimin beni kendisi için itab ettiği kimseye merhaba. Var mı bir ihtiyacın?" derdi. Çıktığı iki gazvede onu Medine’ye vali olarak bırakmıştı.[4]
Enes dedi ki: Kadisiye günü onu binekli olarak gördüm. Üzerinde bir zırh ve elinde siyah bir sancak Vardı. Şunu da rivayet ediyor: Rasulullah (s.a.) o ayetten sonra hiçbir fakire yüzünü ekşitmedi ve bir zengine yönelmedi.
Kurtubi, adı anılan meşhurların isimlerine şöyle yorum getiriyor: Bunların hepsi yanlış ve dini tahkik etmeyen müfessirlerin cahilliğidir. Ümeyye b. Halef ve Velid Mekke’de, İbni Ümmi Mektûm ise Medine’de idi. Ne onlar onunla ne de o onlarla beraber oldu. Birisi hicretten önce diğeri de Bedir’de olmak üzere ikisinin de ölümü küfür üzere idi. Ümeyye Medine’ye hiç gitmemiş, tek başına veya başkası ile onun yanına da uğramamıştı.[5]
Ebu Hayyan bu sözü yorumlayarak diyor ki: Hata Kurtubi’de. İbni Ümmi Mektûm’un onlarla beraberliğini nasıl reddedebilir? O onun bir vehmidir. Hepsi Kureyş’tendir, İbni Ümmi Mektûm da Surenin Mekke’de indiği konusunda da icmâ vardır. İbni Ümmi Mektûm önce Mekke’de idi sonra Medine’ye hicret etti. Ayet indiğinde hepsi Mekke’de idiler. İbni Ümmi Mektûm, Beni Amir b. Lüey el-Kureşi’den Abdullah b. Şürayh b. Malik b. Ebi Rabia el-Fihri’dir. Ümmi Mektûm’un babasının annesi de Atike’dir. O da Hatice (r.a.)’nin halasının oğludur
abese suresinin iniş sebebi, abese suresi nüzul sebebi, abese suresi iniş sebebi