Vakıa Süresi Nüzul Sebebi

Vakıa Süresi Nüzul Sebebi

Hoca
Vakıa Süresi Nüzul Sebebi

Beyhakî’nin Delâil’de ve başkalarının İbn Abbâs’tan, İbn Merdûye’nin de İbnu’z-Zübeyr’den rivayetlerinde sûre Mekke’de[1] ve Tâhâ Sûresinden sonra nazil olmuştur. Bu çoğunluğun görüşüdür.
Katâde, İbn Abbâs’tan rivayetle "Rızkınızı yalanlamakla mı çıkarıyorsunuz?" (âyet: 82) âyetinin bundan müstesna olduğunu söylerken Kelbî de dört âyetin istisnasını söylemiştir. Buna göre "Siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz? Ve rızkınızı yalanlamakla mı çıkarıyorsunuz?" (âyet: 81-82) âyetleri Mekke’ye olan bir yolculuğunda; "Bir çoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerdendir." (âyet: 39-40) âyetleri de bir seferinde Medine’ye dönerken nazil olmuştur.[2]
Atıyye’nin İbn Abbâs’tan rivayetine göre ise sûre medenîdir.[3]
Âyetlerinin adedi, altmış altıdır. [4]

13-14. "Onların büyük kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir."

Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
1- Urve ve Ruveym dedi ki:
"Allah Teala bu âyetleri indirince Ömer (r.a.) ağladı ve şöyle dedi:
"Ey Allah’ın Rasulü, biz sana iman ettik ve seni tasdik ettik. Halbuki bütün bunlarla beraber bizden ancak az bir grup kurtuluyor." İşte bu sebeple Allah Teala Vakıa: 56/13-14 âyetlerini indirdi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.), Ömer’i çağırıp buyurdu ki:
"Ey Hattab oğlu Ömer senin dediğin şey hususunda Allah vahiy indirdi de, Evvelkilerden çok, sonrakilerden de çok bir grubu Cennet Ehli kıldı." Bunun üzerine Ömer dedi ki:
"Rabbimizden razı olduk, Peygamberimizi de tasdik ederiz. Rasulullah (s.a.v.) da;
"Adem’den bize kadar bir sülle (çokluk), benden Kıyamet Gününe kadar da bir sülle vardır. Bu sülleyi ancak "La ilahe illAllah" diyen kimselerden siyah deve çobanları tamamlayacaktır" buyurdu." [5]
2- Ebu Hüreyre’den içinde bilinmeyen olan senetle İbnu Ebî Hatim, İbnu Münzir ve Ahmet anlattı. Ebu Hüreyre: Vakıa: 56/13-14 âyeti indirilince, Müslümanlara ağır geldi, Vakıa: 56/38-39 âyeti indirildi, dedi. [6]
3- Câbir İbni Abdullah’tan Urve (r.a.): Îbni Ruveym tarikından kendisinde nazar olan bir senetle Tarihi Dımaşk isimli kitabında İbnu Asâkir ve mürsel olarak İbnu Ebî Hatimanlattı:
Vakıa suresi indirilip içinde Vakıa: 56/13-14 ayeti zikredilince, Ömer (r.a.):
Ya RasûlAllah, evvelinden sülle, bizden kalîl. dedi. Surenin sonu bir sene durdu, sonra, Vakıa: 56/38-39 ayeti indirildi. Rasûlullah:
Ya Ömer, gel ve Allahü Teâlâ’nın indirdiğini dinle. buyurdu ve Vakıa: 56/38-39 âyetini okudu.[7]

27. Sağcılar, o çok bahtiyar olan sağcılar.
28. Onlar dikensiz kiraz ağaçlan içerisindedir.

Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
1- Ebu’l-Aliye ve Dahhak dediler ki:
"Müslümanlar Vecc’e[8] baktılar da, o vadinin kiraz ağaçlan onların çok hoşuna gitti ve şöyle dediler:
"Keşke bizim de böyle ağaçlarımız olsaydı." Bunun üzerine Allah Teala bu âyeti indirdi."[9]
2- İbn Ebî Hâtim’in Urve ibn Ruveym’den mürsel olarak, Saîd ibn Mansûr’un Sünen’inde, Beyhakî’nin de el-Ba’s’inde Atâ ve Mücâhid’den rivayetle tahric ettikleri bir haberde şöyle anlatmışlar:
Tâif halki Tâif vadisinin kendilerine koru olarak verilmesini istemişler. Orada bal da varmış ve Hz. Peygamber (sa) onların bu isteklerini kabul buyurmuş. Sonra onlar bazı müslümanların kendi aralarında:
"Cennette şöyle şöyle nimetler var." gibi konuşmalarını duymuşlar ve:
"Keşke cennette bizim için şu vadi gibisi olsa." diye temennide bulunmuşlar da bunun üzerine Allah Tealâ:
"Sağcılar, ne bahtiyardır o sağcılar. Dikensiz kiraz, salkımları sarkmış muz ağaçları, yayılmış gölge, çağlayan su…" âyet-i kerimelerini indirmiş.[10]
3- Mücâhid’den (r.a.) diğer bir vecihle Beyhakî anlattı:
Müslümanlar, Taif’teki vâdîye onun gölgesine, talhına[11] ve sidrine[12] taaccüp ederlerdi. Allahü Teâlâ, Vakıa: 56/27-29 âyetlerini indirdi.[13]

39. Bir çoğu öncekilerden.
40. Bir çoğu da sonrakilerdendir.

Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
1- a- "Birçoğu öncekilerden, birazı da sonrakilerden" (Vakıa, 13-14) âyetleri nazil olunca Hz. Ömer ağlamış ve:
"Ey Allah’ın elçisi, bizler sana iman ettik ve seni tasdik ettik. Bununla beraber bizden kurtuluşa erenlerin az olacağı bildirildi." demiş de bunun üzerine Allah Tealâ bu: "Bir çoğu öncekilerden, birçoğu da sonrakilerdendir." âyetlerini indirmiş. Bu âyetlerin inmesi üzerine Hz. Peygamber (sa), Hz. Ömer’i çağırmış ve ona:
"Ey Ömer, senin söylediğin konuda Allah vahy indirdi ve bir çoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerden kıldı." buyurmuş. Hz. Ömer:
"Rabbımızdan ve peygamberimizi tasdikten razıyız." demiş. Allah’ın Rasûlü (sa) de şöyle buyurmuş:
"Adem’den bize kadar geçen ümmetlerden "Birçok"; benden kıyamete kadar da "birçok" olacaktır ve bizim bir çoğumuz ancak "lâ ilahe illAllah" diyen zenci deve çobanlarıyla tamam olacaktır."[14]
Ancak Zemahşerî bu rivayetin iki sebeple zayıf olduğunu söylemiştir:
b- Bir kere bunlardan birincisi "Sâbikîn=önce geçenler" ya da imanlarında herkesten önce olanlar hakkında, ikincisi ise "ashab-ı yemîn=sağcılar" hakkındadır.
c- Haberlerde nesh caiz değildir. Eğer Allah Tealâ "sonrakilerin az olduklarını haber vermişse bunu neshedip "sonrakilerin de çok oldukları"nı bildirmez.[15]
2- Hafız İbn Asâkir’in Dımaşk Tarihi’nde sağlam olmayan bir senedle Urve bin Ruvaym’dan, Hişâm ibn Ammâr kanalıyla Câbir ibn Abdullah’tan, onun da Hz. Peygamber (sa)’den rivayetine göre
"Kıyamet koptuğu zaman…" nazil olup da onda "Bir çoğu öncekilerden, birazı da sonrakilerden." âyeti zikredilince Hz. Ömer:
"Ey Allah’ın elçisi, bizden öncekilerden bir çoğu, bizden ise birazı mı?" dedi ve surenin sonu bir sene nazil olmadı. Bir sene sonra "Bir çoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerdendir." âyet-i kerimesi nazil olduğunda da Hz. Peygamber (sa):
"Ey Ömer, dinle bak, Allah Tealâ ne indirdi; "Birçoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerden." Dikkat ediniz, Hz. Adem’den bana kadar olanı bir çoğudur, benim ümmetim de bir çoğudur. Sudan’daki deve çobanlarından "Yegâne ilâhın Allah olduğuna, O’nun bir tek ve eşsiz olduğuna" şehadet edenlerden yardım dileyinceye kadar biz, kendi üçte birimizi tamamlamıyacağız." buyurdular.[16]
3- Ebu Hureyre’den rivayet olunmuştur: O der ki: Vakıa: 56/13-14 âyet-i kerimeleri nazil olduğu zaman, bu Hz. Peyamber (sa.v.)’in Ashâb’ma çok zor geldi. Bunun üzerine Vakıa: 56/39-40 âyet-i kerimeleri nazil oldu. O zaman Hz. Peygamber (s.a.v.):
Öyle ümit ediyorum ki, Cennet ehlinin dörtte biri, ya üçte biri, fakat hayır, yarısı sizden olacaktır; diğer yansını ise onlarla paylaşacaksınız. buyurdu."[17]

75. Hayır, yıldızların yerleri üzerine yemin ederim ki
76. Gerçekten bilseniz bu, büyük bir yemindir.
77. Şüphesiz o, şerefli bir Kur ‘ân ‘dır.
78. Korunmuş bir kitabdadır.
79. Ona ancak arınmış olanlar dokunabilir.
80. Alemlerin Rabbından indirilmedir.
81. Siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz?
82. Rızkınızı yalanlamakla mı çıkarıyorsunuz?

Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
1- Said b. Muhammed el-Müezzin, Muhammed b. Abdillah b. Hamdun’dan, o Ahmed b. Hasan el-Hafız’dan, o Hamdan es-Sülemî’den, o Nadr b. Muhammed’den, o İkrıme b. Ammar’dan, o Ebû Zümeyl’den, o da İbni Abbas’tan şunu dediğini bize haber verdi:
"Rasulullah (s.a.v.) devrinde insanlara yağmur yağdı. Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:
"İnsanlardan bazısı şükreden, bazısı da inkâr edenlerdendir." Dediler ki:
"Bu, Allah Teala’nın verdiği bir rahmettir." Bazısı da:
"Şu şu yıldızların düşmesi doğru çıktı" dedi.
Bunun üzerine Vakıa: 56/77-82 âyetleri indi.[18]
2- Müslim’deki başka bir rivayette Hz. Peygamber (sa) bu sözü Hudeybiye’de geceleyin yağan bir yağmurun akabinde kıldırdığı sabah namazından sonra söylemiştir.[19]
3- Rivayet olundu ki, Rasulullah (s.a.v.) bir sefere çıktı da bir konakta konakladılar, Bu esnada onlara susuzluk isabet etti. Yanlarında hiç su yoktu. Bu durumu Rasulullah (s.a.v.)’a söylediler. O da:
"Bana haber verin bakayım. Eğer ben, sizin için dua etsem, siz de yağmurla sulansanız, belki dersiniz ki:
"Şu yağmur, şu yıldız sebebiyle bizi suladı" buyurdu. Onlar da dediler ki:
"Ey Allah’ın Rasulü, bu, yıldızlardan bahsedilecek bir vakit değildir, şimdi yıldızların kayma zamanı değil ki." Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) iki rekât namaz kıldı ve Allah Teala’ya dua etti. Derken bir rüzgar çıktı. Arkasından da bir bulut ve müteakiben yağmura tutuldular. Öyle ki vadiler su ile doldu. Su kaplarını doldurdular. Sonra Rasulullah (s.a.v.), kabını suya daldıran bir adama uğradı. Adam şöyle diyordu:
"Biz, falan yıldız sayesinde sulandık." "Bu, Allah’ın rızkındandır" demiyordu. Allah Teala işte bu sebepten dolayı bu âyeti indirdi."[20]
4- Ebu Hazrete’den İbnu Ebî Hatim anlattı:
Bu âyet Tebük harbinde Ensardan biri hakkında indirildi. İnsanlar Hıcr’a indiler. Rasûlullah oranın suyundan hiç bir şey taşımamalarını emretti. Yürüyüp oradan ayrıldılar sonra başka bir yerde durdular.yanlarında su yoktu. Su olmamasından Rasülullah’a şikâyetlendiler. Nebî Aleyhisselâm kalktı, iki rekat namaz kıldı sonra dua etti. Allahü Teâlâ bir bulut gönderdi, onlara yağmur yağdırdı. Onlar ondan su ihtiyaçlarını karşıladılar. Ensardan biri kavminin kendisini nifaklıkla itham ettiği birine:
Sana yazıklar olsun, Nebî Aleyhisselâm’ın dua ettiği şeyi ne zaman göreceksin?, Allah bize yağmur yağdırıyor. dedi. Diğeri:
Bizim yağmurumuz şöyle şöyle hayırdır. dedi. [21]
5- Ebû Bekr b. Muhammed b. Ömer ez-Zahid, Ebû Amr Muhammed b. Ahmed’den, o Hasan b. Süfyan’dan, o Harvele b. Yahya ve Amr b. Sevvad es-Serhî’den, o Abdullah b. Vehb’den, o Yunus b. Yezid’den, o İbn Şihab’dan, o Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe’den, o da Ebû Hureyre’den bize şunu rivayet etti:
"Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:
"Rabbinizin ne dediğini görmediniz mi? Allah Teala buyurdu ki:
"Ben kullarıma hiçbir nimet ihsan etmem ki ona küfreden bir grup olmasın. Derler ki:
"Yıldızlar şöyle yaptı, yıldızlar böyle yaptı."[22]
Bu hadisi Müslim, Harmele ve Amr b. Sevvad’dan rivayet etmiştir.[23]

======
[1] Alûsî, age. XXVII,128. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/844.
[2] Kurtubî, age. XVII, 126. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/844.
[3] İbnu’l-Cevzî, VIII, 130. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/844.
[4] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/631.
[5] Mürsel hadistir. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 336.
[6] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/632.
[7] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/632-633.
[8] Bu Taif’te bulunan otu bol bir vadidir. Bu vadinin isminin Muhassab olduğu da söylenir.
[9] Mürsel hadistir. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 336; İbnu’l-Cevzî, VIII, 130. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/844.
[10] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/633. Suyûtî, Lübâbu’n-Nukûl, 11,148. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/844.
[11] Develerin yediği ağaca.
[12] Kirazına.
[13] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/634.
[14] Vahidî, age. s. 287; Ahmed ibn Hanbei, Müsned, 11,391. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/845.
[15] el-Keşşâf, Beyrut tarihsiz (I-IV), IV,53. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/845.
[16] İbn Kesîr, age. VII,492. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/845. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/213.
[17] Ahmed b. Hanbel, Ibn Ebi Hatim; Abdulfettah El- Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 401. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/213.
[18] Müslim; İman: 73/127, Taberani; Mu’cemu’l-Kebir: 12/198. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 336-337. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/635. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/846. Abdulfettah El- Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 402. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/237.
[19] Müslim, İman, 125. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/846.
[20] Senedi yoktur. ed-Dürr: 6/162. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 337; Kurtubî, age. XVII,148. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/846. Abdulfettah El- Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 402.
[21] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/635. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/846. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/237.
[22] Müslim; İman: 72/126, Nesai; el-Mücteba, K. Istiska: 3/164.
[23] İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 337. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/237.


vakıa suresinin iniş sebebi,

mum
vakıa suresi ne zaman indirildi,
vakıa suresi sebebi nüzülü

Nüzul Sebebi-1

Ahmed bin Hanbel ve İbni Ebî Hatem’in içinde tanınmayan ravilerin de bulunduğu bir senedle rivayet ettiklerine göre Ebu Hüreyre şöyle dedi: "Bir çoğu öncekilerden, birazı da sonrakilerdendir" ayetleri indiğinde bu müslümanların ağırına gitti. Bunun üzerine "Bir çoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerden" (39 ve 40. ayetler) ayetleri indi.

İbni Asakir’in Dımaşk Tarihi’nde sağlam olmayan bir senedle Urve bin Ruvaym’dan rivayet ettiğine göre Cabir bin Abdullah şöyle dedi: "Vakıa suresi inip orada "Bir çoğu öncekilerden, birazı da sonrakilerdendir." ayetleri indiğinde Ömer ağladı ve "Ey Allah’ın Rasulü, biz sana iman ettik, seni tasdik ettik, buna rağmen bizden kurtulanlar azdır." dedi. Bunun üzerine "Bir çoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerden" ayetleri indi. Hemen Rasulullah Ömer’i çağırdı ve "Ey Hattabın oğlu Ömer, senin söylediğin o hususta Allah vahiy indirdi ve "Bir çoğu öncekilerden, bir çoğu da sonrakilerden kıldı." (ayet: 39, 40) Bunun üzerine Ömer: "Rabbimizden ve peygamberimizi tasdikten hoşnuduz." dedi.

Bununla birlikte her iki rivayetin de doğruluğunda şüphe vardır.

Nüzul Sebebi-2

Müslim’in rivayetine göre İbni Abbas şöyle dedi: Bir gün yağmur yağmıştı. Rasulullah (s.a.) "İnsanlardan bazıları şâkir (şükreden), bazıları kâfir oldu." dedi ve devam etti: "Çünkü bazıları bu bir rahmettir, onu Allah Tealâ indirdi, derken, bazıları da, filanca yıldızın batması gerçekten yağmur geti-riyormuş." dediler. Bunun üzerine "Hayır, işte yıldızların düştüğü yere yemin ediyorum" ayetinden (75. ayet) "Allah’ın verdiği rızka karşı şükrü, O’nu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz" ayetine (82. ayet) kadar indi.

İbni Ebi Hatem’in rivayetine göre Ebu Hırze şöyle dedi: Bu ayetler en-sardan birisi hakkında indi. Müslümanlar Tebuk Gazvesinde Hıcr’a[35] uğradılar. Rasulullah (s.a.) onlara buranın suyundan yanlarına almamalarını emretti. Sonra Rasulullah hareket etti başka bir yerde konakladı, yanlarında su yoktu. Rasulullah’a şikâyetlerini arzettiler. Rasulullah (s.a.) kalktı iki rekat namaz kıldı, sonra dua etti. Allah bir bulut gönderdi, onların üzerine yağmur yağdı, bundan su ihtiyaçlarım giderdiler. Ensardan biri, kendi kavminden olan münafıklıkla itham edilen birine: "Yuh sana! Görmüyor musun Rasulullah dua etti, Allah da bize gökten yağmur indirdi" dedi. Diğeri "Biz olsa olsa filan ve fülan yıldızın batmasından dolayı yağmur aldık." dedi.

Müslim’in Ebu Hüreyre’den bir başka rivayetinde Rasulullah (s.a.) şöyle dedi: "Rabbinizin ne dediğinden haberiniz yok mu? O şöyle dedi: "Kullarımın üzerine ne zaman bir nimet (yağmur) indirsem mutlaka bir grub "yıldızlar, yıldızlar sebebiyle indi" diyerek o sebeple kâfir oluyor."


vakıa suresinin iniş sebebi, vakıa suresi iniş sebebi, vâkıa sûresi

Leave a Comment

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();