Necm Süresi Nüzul Sebebi
Hoca
Necm Süresi Nüzul Sebebi
Mekke-i Mükerreme’de ve İhlâs Sûresinden sonra nazil olmuştur.
el-Hasen, İkrime, Atâ ve Câbir kavlinde sûrenin tamamı mekkîdir, İbn Abbâs ve Katâde kavlinde "Onlar ki ufak tefek kusurları dışında günahın büyüklerinden ve hayâsızlıktan kaçınırlar…" (âyet: 32) âyeti bundan istisna edilmiştir. Bu âyeti Medine’de inmiştir.[1]
Necm Sûresi Hz. Peygamber (sa)’in, Mekke’de ilân etmiş olduğu ilk sûredir.[2]
Buhârî’nin Nasr ibn Ali kanalıyla Abdullah ibn Mes’ûd’dan rivayetinde o şöyle demiştir:
İçinde tilâvet secdesi indirilen ilk sûre Necm Süresidir. (Bu Sûredeki secde âyetini okuyunca) Hz. Peygamber (sa) secde etti, arkasında bulunanlar da secde etti. Bir kişi hariç ki o da yerden bir avuç toprak alıp onun üzerine secde etti. Daha sonra bu kişinin kâfir olarak öldürüldüğünü gördüm. O, Ümeyye ibn Halef idi.[3]
Bahr’de bu kişinin Ebu Leheb olduğu zikredilmişse de Alûsî bu iki rivayetin arasını bulma sadedinde hem Ümeyye’nin, hem de Ebu Leheb’in böyle yapmış olduklarının muhtemel olduğunu belirtir.[4]
Âyetlerinin adedi, altmış ikidir. [5]
24. Yoksa her umduğu şey insanın mıdır?
29. Onun için sen, Bizim zikrimize sırt çeviren ve dünya hayatından başkasını istemeyenlerden yüz çevir.
Bu âyet-i kerimelerin en-Nadr ibnu’l-Hâris hakkında indiği de el-Velîd ibnu’l-Muğîra hakkında indiği de söylenmiştir.[6] Herhalde hükmü her kâfir hakkında geneldir.[7]
32. "Sizi yerden var ederken ve siz annelerinizin karınlarında cenin halinde iken sizleri çok iyi bilen O’dur. Kendinizi temize çıkarmayın. O, sakınanı çok iyi bilir."
Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
1- Ebû Bekr b. el-Haris, Ebû Şeyh el-Hafız’dan, o İbrahim b. Muhammed b. Hasan’dan, o Ahmed b. Sa’d’dan, o İbn Vehb’den, o İbn Lehia’dan, o Haris b. Zeyd’den, o da Sabit b. Harisi Ensarî’den şöyle dediğini bize haber verdi:
"Yahudiler küçük bir çocukları helak olduğunda:
"O, sıddıktır" derlerdi. Bu haber Rasuiullah (s.a.v.)’a ulaşınca buyurdu ki:
"Yahudiler yalan söylemiştir. Allah Teala’nın annesinin karnında yarattığı hiçbir nefis bulunmaz ki, o ya şaki veya said olmasın." Allah Teala da o esnada bu âyeti indirdi."[8]
2- Kâfirlerin müslümanlara:
"Dün siz de bizim gibiydiniz ve bizim yapmakta olduğumuz şeyleri yapıyordunuz." demeleri üzerine nazil olduğu da söylenmiştir[9]
Sûrenin mekkî oluşuna bu sebep daha uygundur.[10]
33-34. "Yüz çevireni ve malından biraz verip sonra vermemekte direneni gördün mü?"
Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
1- İbn Abbas, Süddî, Kelbî ve Müseyyeb b. Şerik dediler ki:
"Bu âyet Osman b. Affan hakkında nazil oldu. O. hayır hususunda tasadduk eder, harcardı. Bunun üzerine onun süt kardeşi Abdullah b. Ebî Serh:
"Bu yaptığın nedir? Neredeyse hiçbir şeyin kalmayacak." dedi. Osman da:
"Benim çok günahım ve hatalarrm var. Dolayısıyla bu yaptığımla Allah Teala’nın benden hoşnut olmasını talep edip ve O’nun affını umuyorum" dedi. Abdullah da ona dedi ki:
"Deveni yüküyle beraber bana ver. Senin namına bütün günahlarını ben taşıyayım." Osman da deveyi ona verdi ve buna şahit getirdi. Sadakadan yapmış olduğu bazı şeyleri men etti. Bunun üzerine Allah Teala bu âyeti indirdi. Hz. Osman, daha önceden yapmakta olduğu hayırlardan daha iyisini ve güzelini yapmaya devam etmiş"[11]
Ancak Râzî, bunun bâtıl bir kavil olduğu ve Hz. Osman’ın durumunun ve her zaman infakta bulunmasının bu kavli yalanladığı değerlendirmesinde bulunur.[12]
Alûsî de bu rivayetin bâtıl olduğunu söyledikten sonra İbn Atıyye’nin bu rivayet hakkında "Aslı yoktur." dediğini de nakleder.[13]
2- Mücahid ve İbn Zeyd dediler ki:
"Bu âyet Velid b. Muğire hakkında nazil oldu. Bu zat Rasulullah (s.a.v.)’ın dinine tabi oldu. Bu sebeple bazı müşrikler onu ayıplayıp dediler ki:
"Büyüklerin dinini niçin terkedip, onlara sapık deyip, cehennemlik olduklarını iddia ettin?" O da:
"Ben, Allah’ın azabından korktum" dedi. Bunun üzerine müşriklerden bazısı malından kendisine birazcık verip tekrar şirke dönmesi halinde Allah Teala’nın azabını onun namına yükleneceğine dair ona kefil oldu. O da kendisini kınayana, kefil olduğu şeyin bir kısmını verdi. Sonra cimrilik yapıp, geri kalanı vermemiş. Allah Teala da bu âyeti indirdi."[14]
3- Süddî ise bu âyetlerin el-As ibn Vâil es-Sehmî hakkında indiğini söylemiştir.[15]
4- Dahhâk der ki: Nadr ibnu’l-Hâris hakkmda nazil olmuştur. O, fakir muhacirlerden birine, dininden dönmesi karşılığında 5 deve vermeyi va’detmiş ve "Dininden dönmen eğer bir günah ise bu günahını da ben yüklenirim." demiş de âyet bunun üzerine nazil olmuş.[16]
5- Muhammed bin Ka’b el-Kurazî’ye göre ise Ebu Cehil hakkında inmiştir. Ebu Cehil,
"VAllahi aslında Muhammed üstün ahlaktan başka bir şey emretmiyor" demişti.
"Biraz verip de gerisini sert kaya gibi tuttu" ayeti işte bunu ifade etmektedir.[17]
6- İkrime’den İbnu Ebî Hatim anlattı:
Nebî Aleyhisselâm bir harbe çıktı. Biri geldi binek istiyordu. Onu üzerinde çıkarabileceği bir şey bulamadı. O kimsenin bir dostu karşısına geldi. O zat dostuna:
Bana taşıyacak bir şey ver. dedi. Dostu:
Günahlarımı taşıman üzerine benim şu devemi sana veririm. dedi. O zat:
Peki. dedi. Allahu Teâlâ. Necm: 53/33-41 âyetlerini indirdi. [18]
7- İbn Ebî Hatim’in Derrâc Ebu’s-Semih’den rivayetle tahric ettiği bir haberde o şöyle anlatıyor:
Bir seriyyeye çıkılacaktı. Bir adam Rasûlullah (sa)’a geldi ve seriyyeye katılmak üzere kendisine bir binit vermesini istedi. Rasûlullah (sa):
"Seni bindirecek bir binit bulamıyorum." buyurdular. Adam üzgün bir şekilde oradan ayrıldı. Yolda, develeri önünde ıhtırılmış birisini gördü ve durumunu ona şikâyet etti. O da:
"Seni develerimden birine bindireyim ve iyiliklerinle orduya kavuşasın ister misin?" dedi. Adam:
"Evet isterim." dedi ve develerden birisine bindi de Sonra "Ona karşılığı tastamam verilecektir." e kadar olmak üzere "Gördün mü o yüz çevireni…" âyet-i kerimeleri nazil oldu.[19]
Bu rivayetlere nazaran bu âyet-i kerimenin Medine-i Münevvere’de nazil olmuş olması gerekir. Halbuki sûre bütünüyle Mekke’de nazil olmuştur ve içinde medenî âyet veya âyetler de yoktur.[20]
8- İbnu Zeyd’den İbnu Cerir anlattı:
Biri Müslüman oldu. Kendisini ayıplayanlardan biri ile karşılaştı. Ona:
Şeyhlerin dinini bıraktın onları sapıttırdın ve onları Cehennemde zannettin. dedi. Müslüman olan:
Ben Allah’ın azabından korkuyorum. dedi. Ayıplayan:
Bana bir şey ver senin üzerinde olan azabı ben yüklenirim. dedi.
Müslüman olan ona bir şey verdi, Ayıplayan:
Fazlalaştır, zorlaştı. dedi. O da ona bir şey verdi, bir yazı yazdı ve onu şahit etti, bunun hakkında, Necm: 53/33-41 âyetleri indirildi. [21]
43 "Doğrusu, güldüren de ağlatan da Odur."
Ahmed b Muhammed b. İbrahim el-Vaiz, Ebû Abdillah Hüseyn b. Muhammed es-Sakafi’den o Abdullah b. Fadıl’dan, o Muhammed b. Ebî Bekr el-Makdemî’den, o Delal bint-i Ebu’l-Mudill’den, o Sahba’dan, o da Aişe’den bize şu rivayette bulundu:
"Rasulullah (s.a.v.) gülen bir topluluğa uğradı da buyurdu ki:
"Eğer siz, benim bildiğimi bilseniz çok ağlar, az gülerdiniz." Bu sebeple Cibril (a.s.) kendisine gelip:
-Allah Teala şöyle buyuruyor: "Güldüren de O’dur, ağlatan da O’dur." ded, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Kırk adım atmamamıştım ki, Cibril (a,s bana rastladı da dedi ki:
"Şu kimselere git ve onlara Allah Azze ve Celle’nin şöyle buyurduğunu söyle: "Güldüren de O’dur, ağlatan da O’dur."[22]
61. Ve siz, habersiz oyalanmaktasınız.
İbn Ebî Hâtim’in İbn Abbâs’tan rivayetle tahriçine göre bir gün Mekke müşrikleri, Hz. Peygamber (sa) namaz kılarken yanından kibirlenerek geçmişler de âyet bunun üzerine nazil olmuş.[23]
62. Haydi Allah ‘a secde edin ve O ‘na ibadet edin.
Nasr ibn Ali kanalıyla Abdullah ibn Mes’ûd’dan rivayette o şöyle demiştir: İçinde secde olan sûrlerden ilk nazil olanu Necm’dir. Allah’ın Rasûlü (sa) (bu Sûredeki secde âyetini okuyunca) secde etti, arkasında olanlar da secde ettiler. Sadece bir adam secde etmedi de yerden bir avuç toprak aldı ona secde etti. Daha sonra o adamın kâfir olarak öldürüldüğünü gördüm: Ümeyye ibn Halef idi.[24]
====
[1] Kurtubî, age. XVII,55. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/836.
[2] İbnu’l-Cevzî, age. VIII,62. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/836.
[3] Buhârî, Tefsîm’i-Kur’ân, Necm, 53/4. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/836.
[4] Alûsî, age. XXVII,44. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/836.
[5] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/624.
[6] Kurtubî, age..XVII,68, 69. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/836.
[7] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/836.
[8] Senedi zayıftır.İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 332; Îbnu Ebî Hatim, İbnu Münzir, Taberânî; İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/625. Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 395. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/105.
[9] Alûsî, age. XVII,61. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/837.
[10] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/837.
[11] Senedi yoktur. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 332. Vahidî, age. s. 283; Nizâmuddîn el-Hasen ibn Muhammed en-Neysâbûrî, Ğarâibu’l-Kur’ân ve Rağâibu’l-Furkân, Kahire (Bulak) 1329, XXVII,50. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/838.
[12] Râzî, age. XXIX,II. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/838.
[13] Alûsî, age. XXVII,65. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/838.
[14] Mürsel hadistir. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 332; Tefsîr-i Kebîr, 7/764; Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 6/23;: Taberi, age. XXVII,42.; Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/837. Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 398. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/112.
[15] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/838.
[16] Alûsî, age. XVII,65. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/838.
[17] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/112.
[18] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/626. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/112.
[19] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/626-627. Suyûtî, Lübâbu’n-Nukûl, 11,143. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/837.
[20] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/837.
[21] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/627.
[22] Suyuti bu hadisi ed-Dürr isimli eserinde İbn Merdeveyh’e nisbet etmiştir. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 333. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/838. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/112.
[23] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/627. Suyûtî, Lubâbu’n-Nukûl, II,ı44. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/838.
[24] Buhârî, Tefsîru’l-Kur’ân, 53, Necm/4. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/839.
Cevap: Necm Süresi Nüzul Sebebi
mum
Necm Süresi İniş Sebebi
Nüzul Sebebi kısaca
Vahidî, Taberanî, İbnülmünzir ve İbni Ebî Hatem’in Sabit bin el-Hâris el-Ensârî’den rivayet ettiklerine göre Yahudiler sabîlik çağında bir çocukları öldüğü zaman "O sıddîktır." derlerdi. Bunu Rasulullah duyduğunda şöyle buyurdular: "Yahudiler yalan söylüyor, Allah ana karnında hiçbir canlı yaratmamıştır ki onun şakî veya saîd olduğunu bilmesin." Bunun üzerine Allah: "O, sizi daha topraktan yarattığı zaman ve siz henüz analarınızın karınlarında ceninler halinde olduğunuz sırada sizi çok iyi bilendir" ayetini indirdi
Nüzul Sebebi.
Vahidî ve İbni Cerir’in rivayetlerine göre Mücahid ve İbni Zeyd, 33-41 arası ayetlerin Velid bin Muğire hakkında indiğini söylemişlerdir. Velid müslüman olmuştu. Müşriklerden birisi onu ayıpladı ve: "Niçin büyüklerin dinini terkettin ve onları sapık saydın ve onların cehennemde olduklarını iddia ettin?" dedi. O da "Allah’ın azabından korktum." cevabını verdi. Bunun üzerine o şahıs, Velid’in kendisine bir miktar mal vermesi halinde günahlarını yükleneceğine kefil oldu. Bunun üzerine Velid tekrar müşrik oldu. Sonra vaadettiği malın bir kısmını verdikten sonra cimrilik yapıp gerisini vermedi. Bunun üzerine bu ayetler indi.
Muhammed bin Ka’b el-Kurazî’ye göre ise Ebu Cehil hakkında inmiştir. Ebu Cehil, "VAllahi aslında Muhammed üstün ahlaktan başka bir şey emretmiyor" demişti. "Biraz verip de gerisini sert kaya gibi tuttu" ayeti işte bunu ifade etmektedir.
İbni Ebi Hatem’in rivayetine göre İkrime şöyle dedi: Rasulullah bir gazaya çıkacaktı. Birisi gelip binek istedi. Rasulullah (s.a.) ona verecek binek bulamadı. O adam bir ahbabını gördü, ona: "Bana bir şey ver." dedi. O da "Günahlarımı sen çekmen şartı ile şu genç devemi sana vereyim." dedi. Adam "Olur." dedi. Bunun üzerine bu ayetler indi.
Vahidî’nin rivayetine göre Hz. Ayşe şöyle dedi: Rasulullah (s.a.) gülüp eğlenen bir grup insana rastladı. Onlara: "Benim bildiğimi siz bilseniz kesinlikle az güler çok ağlarsınız." buyurdu. Bunun üzerine Cebrail "Güldüren de, ağlatan da O’dur" ayetini (43. ayet) indirdi. Rasulullah hemen o g-ruba geri dönüp şöyle dedi: Daha kırk adım gitmemiştim ki Cebrail bana geldi ve "Git onlara de ki: Allah şöyle diyor: "Hakikat şu: Güldüren de ağlatan da O."
necm suresi iniş sebebi, necm suresi nuzul sebebi, necm suresi neden indi