Kuranda İki Bahçe Sahibinin Öyküsü ve alınması gereken dersler

Kuranda İki Bahçe Sahibinin Öyküsü ve alınması gereken dersler

mumsema
Kuranda İki Bahçe Sahibinin Öyküsü ve alınması gereken dersler

"Onlara iki adamı örnek ver.Birine iki bahçe verip etrafını hurmalıklarla çevirmiş ve aralarında ekinler bitirmiştik. Her iki bahçe de ürünlerini vermiş ve hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. İkisinin arasından bir de ırmak akıtmıştık. Onun meyveleri de vardı.
Arkadaşıyla konuşurken: "Benim malım da, adamlarım da seninkinden çoktur" dedi. Kendisine böylece yazık ederek bahçesine girerken: "Bu bahçenin batacağını sanmam, kiyametin kopacağını da sanmıyorum. Eğer rabbime döndürülürsem, and olsun ki orada bundan aha iyisini bulurum" dedi.
Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: "Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratanı, sonunda sana insan şekli vereni mi inkar ediyorsun? İşte o, benim rabbim olan Allahtır. Rabbime kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, Her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da, MaşaAllah! Güç ve kuvvet ancak Allahtandır, demen gerekmez miydi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabilir,Yanut suyu çekilir ve bir daha da onu bulamazsın" dedi.
Nitekim ürünleri yok edildi. Bahçenin altüst olmuş çardakları karşısında sarfettiği emeğe içi yanarak ellerini oğuşturup "Keşke rabbime kimseyi ortak koşmasaydım" dedi. Ona Allahtan başka yardım edebilecek adamları da olmadı. Kendi kendini de kurtaramadı, işte burada kudret ve hakimiyet, varlığı gerçek olan Allahmdır. Mükafatlandırması hayırlı olan da, vereceği sonuç yönünden de hayırlı olan budur.
Onlara dünya hayatı örneğini ver: Gökten indirdiğimiz su ile yer yüzünde yetişen bitkiler birbirine karışır, ama sonunda rüzgarın savuracağı çerçöpe döner. Allah her şeyin üstünde bir kudrete sahip olandır. Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür. Ama kalıcı olan yararlı işler, sevap olarak da, emel olarak da rabbinin katında daha iyidir. "[164]

Öykünün Özeti:

Bu öykü hayata ve mala farklı iki bakışı sunmaktadır. Biri, dünya malından bîr şeye sahip olmadığı halde iman ve islam bakış açısını yitirmeden dünya malına dikkatle bakan ve onu doğru bir şekilde ölçüp değerlendiren mümin bir adamın bakışıdır.
Diğeri de Allahın güzel iki bahçe verdiği kafir adamın bakışı. Allah ona iki bahçe vermiş, bahçelerin etrafı hurmalıklarla çevrilmiş, ağaçlar arasında ekinler bitmiştir.Yüce Allah her iki bahçeye kafir sahibine bolca ürün vermesini emretmiş, ikisi de onun emrini tutmuş, bol bol ürün vermiş ve hiçbir ürünü esirgememiştir.
Kafir adam sahip oluğu dünya malıyla gözü dönmüş, bunun her şey olduğunu sanmış, Allahı ve ahiret gününü unutmuş, mümin arkadaşına karşı gururlanarak tepeden bakmaya başlamış, hem Allanın hem insanların yanında kendini ondan değerli ve üstün görmüştür. Arkadaşıyla konuşup tartışarak, kasılıp böbürlenerek "Benim malım da, adamlarım da seninkinden fazladır" demiştir. Çünkü üstünlük ve erdemin mal ve eşya ile olduğunu, malı ve çevresi sebebiyle insanların yanında daha saygın olduğunu, onların gözünde taraftarlarının daha çok ve makamının daha üstün bulunduğunu sanmıştır.
Bahçesine gitmiş, kendine yazık ederek ve küfründen dolayı kalbi körelmiş olarak bahçeye girmiş, bahçenin kalıcı ve sürekli olduğunu, onun her şey olduğunu, kiyametin veya dirilişin olmadığını sanmış ve "bunun yok olacağını ve kiyametin kopacağını sanmıyorum" demiştir.
Öyle de olsa, rabbime kavuşacak olursam, bundan daha iyisini bulurum, diriliş ve kiyamet gerçek olup rabbime döndürülecek olsam bile, onun yanında ikram ve bolluk içinde olacağım ve orada bana bu bahçeden daha güzelini verecek, çünkü dünyada bana ikram ve ihsanda bulunarak bu bahçeyi vermiş, bu ikram ve ihsana layık olduğuma göre kendisine döndürülecek olursam, orada da bana daha çok mal verecektir, demiştir.
Ama mümin arkadaşı iman ve islamın verdiği ölçüye bakmış, zengin kafir arkadaşının sahip olduğu mal ve servete aldanmamış, karşısında ezilmemiş, korkup susmamış, aksine gerçeği gören ve kendisine güvenen sağlam ve doğru mantıkla kendisiyle konuşmuştur.
Onunla konuşarak: Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra adam şeklini vereni mi inkar ediyorsun? Halbuki o Allah benim rabbimdir, rabbime hiçbir kimseyi ortak koşmam, demiştir. Allahın kendisine yaptığı büyük iyiliği görmesini ve geçici şeylerle aldanmamasını öğütlemiş, "Bahçene girdiğin zaman MaşaAllah! Güç ve kuvvet ancak Allahtandır" demen gerekmez mi? diye öğüt vermiştir.
Onu küfrün, azgınlık ve şımarıklığın, bahçe ve içindekilerle aldanmanın kötü sonucundan sakındırmış, Allahın o bahçeyi yok etmeğe ve yerin dibine geçirmeye kadir olduğunu, küfür ve azgınlığının, taşkınlık ve şımarıklığının sonucu olarak kendisini cezalandırmaya gücünün yettiğini söylemiş, bahçesini yerle bir edecek,içindeki üzüm, hurma ve ekinleri yok edecek, bitkisiz kaygan bir çamur haline getirecek bir fırtınanın gelmesini, iki bahçe arasındaki ırmağın Allahın emri ile, onu geri getirmeye gücü yetmeyecek şekilde, yere batmasını beklemesini söylemiştir.
Yüce Allah, kafir ve facir adama itaatsizlik ve küfrünün cezasını vermiş, verdiği nimetlerini yok etmiş ve mümin arkadaşının belirttiği gibi bahçesindeki her şeyi yerle bir eden bir fırtına üzerine göndermiş.
Kafir adam pişmanlığın yarar sağlamadığı bir zamanda pişman olmuş, herşey yok olduktan ve bahçe yerle bir olduktan sonra ona sarfettiği emeğe içi yanarak ellerini oğuşturmuştur. Allah’a daha önce inanıp şükretmediğine yanarak"Keşke rabbime kimseyi ortak koşmasaydım" demiştir.
Gerçeği gören mümin adam ite kafir günahkar adamın bu öyküsü, imanın bir meşalesi, ders ve ibret belgesi olarak kalmıştır.
Kur’an, kafirin kaybederek yok olduğunu, kendisine va bahçesine Allahın azabı geldiği zaman ona yardım edecek ve koruyacak, ondan Allahın azabını savacak hiçbir ordu, hiçbir parti, hiçbir kuvvet veya hiçbir topluluk bulamadığını, onun için helak olup gittiğini, dünyasını da, ahiretini de yitirdiğini bildirmiştir.
işte burada egemenlik ve kudret, gerçek olan Allahındır. Kazanan ve mutlu olan, başarılı kılan, destekleyen, koruyan ve zafere götüren olarak Allahın kendisiyle beraber olduğu kişidir. Allahın sevdiği kişidir.Bu geçici dünya malından bir şey vermese bile, kafir ve facir adamla konuşup tartışan mümin adam gibi, kendisine iman, güven, üstünlük, mutluluk,rahatlık ve gönül huzuru vermesi yeterlidir.
Dünyanın tümü geçicidir. İçindeki mal, eşya ve çocuklar onun süsüdür. Kafir adamın bahçesinin yok olduğu gibi hemen yok olan bir süs! Kalıcı olan şeyler ise, salih amellerdir. Gerçeği gören mümin adamın gördüğü gibi,
kalıcı olan salih ameller Aüahın yanında emel ve mükafat bakımından daha iyidir.
İnsanların yapacağı şey, iki örnekten birini; gerçeği gören mümin adam örneği veya taşkın ve aldanmış kafir adam örneği. Ancak insanlar imanın, küfür, azgınlık ve şımarıklığın sonucunu gördükten sonra yapacakları bu tercihin sonucuna da katlanmaları gerekir.[165]

Kurgulama Değil, Gerçek Bir Öykü:

İki bahçe sahibi öyküsünü kimileri gerçek değil, searyo veya sanal bir öykü olarak sanmış, bu kavramları birbirine yakın iki örnek ve temsili iki resim içinde sunmasına bakarak Kur’anın onu iyilik ve kötülük, iman ve küfür, dünyaya yönelme ile ahirete yönelmeye örnek bir benzetme olarak verdiğini düşünmüştür.
Böyle düşünenlerin söyledikleri doğru değildir. Çünkü böyle olduğunu kabul etmek, Kur’anın anlattığı öykülerin gerçekliğinden şüphe etmeye ve bunların sembolik benzetmeler olduğunu, gerçek olmayıp masal şeyler olduğunu sanmaya götürür. Kısaca, bu öykülerin gerçek ve doğru değil, kurgulama senaryolar olduğu sonucuna götürür. Bu ise, Kur’anın eskilerin masalları olduğunu söyleyen kafirlerin söylediğidir.
insaflı araştırmacılar Kur’an öykülerinin sembolik değil, gerçek ve benzetme değil,hakikat olduğunu söylerler. Yani geçmiş zamandan anlatılan bu öyküler gerçekten olmuş, kahramanları yaşayan gerçek kişilerdir ve olayları yer yüzünde gerçekten meydana gelmiştir.
iki bahçe sahibinin öyküsü de bu kapsamın içindedir. Onu anlatan ayetlerin çizdiği tablo, gerçek olayları aralarında yaşayan gerçek iki adamın öyküsüdür.[166]

Öykünün Belirtilmeyen Ayrıntıları:

Kimileri öykünün gerçeklik meselesinden bir adım daha atarak belirtilmeyen ayrıntılarının belirtilmesini isteyebilir ve öykü gerçek ise, bu ayrıntıları bize açıklayın, diyebilirler.
Böyle düşünenler için diyoruz ki, öykünün gerçek olması İçin olaylarının ayrıntılarını bilmek gerekmez. Çünkü ikisi birbirinden ayrı ve farklı şeylerdir. Öykünün yaşanmış bir gerçek olması ayrı şey, ayrıntılarının bilinmesi ayrı şeydir. Geçmiş zamanda öykünün olayları meydana gelmiş ve yer yüzü bu olaylara tanık olmuştur.
Yapacağımız bir şey varsa, o da öncekilerin yaşanmış gerçek öykülerinin ayrıntılarını güvenilir sağlam kaynaklardan öğrenmektir. Bunlar da Kur’anı Kerim ve sahih hadislerdir. Böylece öncekilere iftira etmemiş ve yaşadıkları olaylara meydana gelmemiş şeyler katmamış oluruz.
İki bahçe sahibi öyküsünün ayrıntılarını araştırmak için doğru söyleyen kaynaklara baktığımız zaman Kur’anın söylediklerinden başka bir şey bulamıyoruz. Sahih hadislerde de bunun dışında bir bilgi yoktur. Onun için öyküde belirtilmeyen ayrıntıların belirsiz kalan ve araştırmamız gerekmeyen şeyler olduğunu söylüyoruz.Bu açıdan baktığımızda şu sorularla karşılaşıyoruz:
Aralarında konuşan iki adam kimdir? Adları nedir? Nerede yaşadılar? Ne zaman yaşadılar? Akrabalık dereceleri nedir? ikisini birleştiren bahçe nedir? Kafir adamın iki bahçesi neredeydi? İki bahçenin ekin ve ağaçlarının ayrıntıları ne idi? Allah ne zaman üzerine gökten bir felaket göndermiştir? İki bahçenin yerle bir edilmesinden sonra iki adama ne olmuştur?
Bütün bu soruların sağlam kaynaklardan cevabı yoktur. Bu sebepten cevaplarını belirtmek için sınırlı enerjimizi harcamıyor, kendimizin ve başkaların vaktini bunlarda yitirmiyoruz. Kur’anın öyküden anlattıkları bize yeter. Çünkü ibret ve ders almak için bu kadarı yeterlidir.[167]

Onlara İki Adam Örneğini Ver:

Kur’an, bize niçin iki adam Örneğini vermektedir? Niçin iki adamın öyküsünü bize anlatmaktdır? Hz.Peygamberden niçin insanlara bu iki adam örneğini vermesini istemiştir? Bu öykünün anlattığı gerçekler nelerdir?
İki bahçe sahibi ve arkadaşının öyküsü, Kehf suresi öykülerinin inancı düzeltmek, düşünme ve araştırma yöntemini düzeltmek ve inanç ölçüsü ile değerleri düzeltmek olan hedefinin dışına çıkmamaktadır.
Öykü, inancı düzeltmektedir. Çünkü mümin adam arkadaşından Allah’a inanmasını ve ona şükretmesini istemekte, küfür ve azgınlığının sonucundan sakmdirmaktadır.
Aynı şekilde, inanç ölçüsü ile değerleri düzeltmektedir. Çünkü sahip olduğu dünya malına aldanan, ona bel bağlayıp üstünlüğü onda arayan, ama sonra onu kaybeden insanın sonucunu belirttiği gibi, Rabbine güvenen, ona sığınan, onun vereceklerini tercih eden ve emel olarak da, mükafat olarak da bunların daha iyi olduğunu gören kişinin sonucunu da belirtmektedir.
Kehf suresinin bize örnek verdiği bu iki adam, iki insan örneğidir. Bunlar yer yüzünün herhangi bir bölgesinde ve tarihin herhangi bir döneminde olabilirler. Tarihin hiçbir dönemi bu iki örnekten yoksun değildir. Onun için Kur’an, gördüğümüz ve tanık olduğumuz örneklerde bunu anlamaya ve görmeye çağırmaktadır.
Onlara iki adam örneğini ver. Emir sadece peygambere olmayıp Kur’ana bakan ve Allah’a çağrı ve başkalarını uyarma sorumluluğu taşıyan herkesedir. Kur’an, daha çok kabul etmeleri için davetçinin dinleyenlere örnekler vermesini istemekte ve çağrının araçlarından biri olarak öyküleri kullanmasını söylemektedir.[168]

Allah, Kafire De Dünya Malını Verir:

Öyküde, kafir adama Allanın dünya nimetlerini verdiğini görüyoruz. Ona iki bahçe vermiş, etrafı hurmalıklarla çevrilmiş, aralarında ekinler yeşermiş ve ortasında bir ırmak akmıştır.Her iki bahçe ürünlerini vermiş, sahibi ürün devşirmiş, mal, mevki ve makam sahibi olduğunu görmüş, bahçesine girerken kendisine yazık ederek bu bahçenin hiçbir zaman yok olmayacağını düşünmüştür.
Ama mümin olan arkadaşının dünya malı yokmuş, onun için kafir arkadaşı ona tepeden bakmış, malım ve adamlarım seninkinden fazladır, demiştir.
Buna rağmen ona "benim mal ve çocuklarımın seninkinden az olduğunu görüyorsun, umarım rabbim senin bahçenden daha iyisini verir" demiştir.
Ayetlerden anladığımız kadarıyla kafire verilen bu bolluk ve mümine yapılan bu kısıtlama, yüce Allanın her ikisini sınamak içindir. Kafir bol nimetle sınanmış, sınavı kaybederek küfrü katmerleşmiştir. Mümin ise bu mallardan yoksunlukla sınanmış, fakat sınavı kazanarak imanı daha da artmıştır.
Burada Kur’anın şu kesin iman gerçeğini de görüyoruz; Geçici olan dünya malı, Allahın kişiye değer verdiğinin ifadesi değildir. Dünya malına sahip olmamak da, Allahın kişiyi horladığını ve değer vermediğini göstermez.
Şüphesiz dünya malı, insanın değerli veya değersiz olduğu yahut Allah tarafından sevildiğini veya sevilmediğini gösteren bir şey değildir. Onun için Yüce Allah bu dünya malını müslümanlara verdiğinden çok, kafirlere verebilir.
Kur’anı Kerim "İnsanı rabbi deneyip kendisine ikram ve nimet verdiği zaman, rabbim beni onurlandırdı,der. Ama onu sınayıp rızkını kısarak bir Ölçüye göre verdiği zaman, rabbim beni horladı, der. Hayır!"[169] sözlerine bakarak dar
görüşlü bazı kişilerin dünya malını üstünlük veya aşağılığın ölçüsü sandıklarını belirtmektedir.
Şüphesiz Allah, dünya malını sevdiği ve sevmediği kişilere verir. Ama din ve imanı ancak sevdiği kişilere verir.[170]

İşlerin Allah’a İsnad Edilmesi:

Birinci ayette imanla ilgili güzel bir dilbilgisi espirisini görüyoruz, "ikisinden birine üzüm bahçelerinden oluşan iki bahçe verdik, etrafını hurmalıklarla çevirdik ve aralarında ekinler bitirdik" ayetinde Yüce Allah, üç tane geçmiş zaman fiilinin öznesi olarak gösterilmiştir. "İkisinden birine iki üzüm bahçesi verdik", "Etrafını hurmalıklarla çevirdik","Aralarında ekinler bitirdik" ayetlerinde yüce Allah fiillerin öznesi olmuştur.
Anlatımdaki bu dilbilgisi inceliği,iki bahçeyi ve içindeki ağaç, ekin ve meyveleri takdir eden ve yaratan gerçek failin Allah olduğunu belirtir. Kafirin kendisi sürmüş, ekmiş,dikmiş, yetiştirmiş, bakmış, korumuş ve bu maddi işleri yaparak açık maddi bir sebep olmuşsa da, bahçelerde sahip olduğu şeylerin gerçek sebebinin kendisi olmadığını belirtmektedir.
İki bahçenin sahibi sebep ise, o sebebi yaratan Allahtır. Süren ve eken o ise,takdir eden ve dileyen ise Allahtır. Allahın dediği olur, dilemediği olmaz. Onun için fiillerin Öznesi Allah olmuş ve her iki bahçede kafir adamın herhangi bir iş yaptığı belirtilmemiştir. Kur’an bu gerçeği Vakıa suresinde şöyle ortaya koymaktadır:
"Söyleyin, ektiklerinizi yerden bitirenler siz misiniz, yoksa biz miyiz? Dilersek biz onu çerçöp yaparız, siz de şaşar kalırsınız ve ‘ doğrusu borç altına girdik,hatta yoksun kaldık’ dersiniz."[171]
İşlerin Yüce Allah’a isnad edilmesi, iki bahçe sahibinin şımarıklık, azgınlık ve nankörlük göstermeye hakkının olmadığını ve bu davranışlarda bulunmasının çirkin olduğunu gösterir. Sahip olduğu için böbürlenip azgınlaştığı iki bahçenin varolmasında ve sebeplerin oluşmasında kendisinin hiçbir rolü yoktur. İkisini Allah ona vermiştir. Etrafını hurmalıklarla Allah çevirmiştir. Aralarında ekini Allah bitirmiştir.Yine aralarında ırmağı Allah akıtmıştır. Bu adam verdiği nimetlerden dolayı Allah’a şükredeceği yerde, ona karşı nankörlük etmiş, şımarıp azgmlaşmışhr.[172]

İki Bahçenin Ahengi İle İlgili Tarımsal Bir Tespit:

İki bahçeyi anlatan ayetlere bu kez tarımsal ve çevre mühendisliği gözü ile bakacağız. Ayetler bahçenin düzeni, şekli ve ağaçlarının son derece mükemmel bir düzen içinde dikilmesi konusunda sanatsal örnek bir tablo çizmektedir.
İki bahçe! Allah etrafını hurmalıkla çevirmiş, aralarında ekin bitirmiş ve ırmak akıtmıştır, ikisi de ürün vermiş ve hiçbir şeyi eksik bırakmamıştır. Kur’anda anlatım üslubunun, ikinci derecedeki bu tür ayrıntıları vermeden hızlı geçmesine rağmen, iki bahçenin plan ve düzenini ayrıntılarına kadar belirtmesinin amacı, onu okuyan ve inceleyen kişilerin bu sanatsal teknik düzenlemeye dikkatlerini çekmektir. Bu inceliği kavrayınca aşağıdaki sonuçları çıkarabiliriz:
1- Park ve bahçe düzenlemelerinde bu teknik tarımsal boyuta işaret eden Kur’an ayetlerinin sanat güzelliğinin zevkini yaşamak.
2- Kur’anın bu örneğine bakarak park ve bahçeleri bu uyuma göre düzenlemek.
3- Tarımsal alanda olsun, başka alanlarda olsun, eşyayı teknik ve mimari açıdan düzenlerken Kur’andan yararlanmak. Önemli olan, bir işi sadece yapmak ve görevi yerine getirmek değildir. Aksine işi teknik ve sanat gözü ile, güzellik zevkiyle ve uyum içinde düzenleyici bir elle yapmak çok önemlidir, iki bahçenin düzen ve uyumunun güzelliğine bak!
Çardaklı ve çardaksız asmalar, onları bir sur gibi kuşatan ve etrafını çeviren hurma ağaçları, asmaların arasında boy veren başaklar ve iki bahçe arasında akan ırmak!
Bu teknik sanatsal düzenleme ve güzelliğin sadece güzellik zevkini tatmin etmekle kalmadığını, belki aynı zamanda tarımsal ve ekonomik bir başarı sağladığını da unutmamalıyız. Çünkü iki bahçe ürünlerini vermiş ve hiçbir eksiklik bırakmamıştır.
Şüphesiz düzen ve ahenk, görevin güzelce yerine getirilmesini, toprağın ve ağacın verim gücünden tam yararlanmayı sağlar. Çünkü toprak ancak kendisine verilen emek kadar ürün verir. Ağaç da tam ürün vermesi için bakım ve hizmet, emek ve düzenleme ister.[173]

Sahibi Zulmettiği Halde, İki Bahçe Zulmetmedi:

İki bahçe sahibinden söz eden ayetlerde biri olumlu, üğeri olumsuz iki defa zulme işaret edilmiştir. Birincisinde
Kur’an, iki bahçenin zulmetmedeğini, yani ürünlerini eksiksiz verdiğini belirtmektedir. "Her iki bahçe ürünlerini vermiş ve eksik hiçbir şey bırakmamıştır" İki bahçe verebileceği en büyük ürünü vermiş ve eksik bir şey bırakmamıştır. Kur’an eksik bırakmayı "zulüm" kelimesiyle diie getirmiştir."Ondan eksik hiçbir şey bırakmadı".
ikinci kullanımda ise Kur’an, bahçe sahibinin zulmettiğini belirtir: "Kendisine yazık ederek bahçesine girdi". İki bahçesi zulmetmediği, yani haksızlık yapmadığı halde, kendisi kendine zulmetmiştir. Okuyucu Kur’anın bu anlatımına şaşmaktadır.
Asmalar, hurma ağaçları ve ekinlerden oluşan bir bahçe adaletli davranarak zulmetmemiş ve meyvelerinden hiçbir şey esirgememiştir. Kur’an bitki, toprak ve cansız varlıkların zulmetmediğini söylemektedir.
Ama aklı ve ruhu olan, duygu ve düşüncesi bulunan insan, hayatında zalim olmuş, zalim olan bu insan zulmetmeyen bahçesine girmiş,tam bir mertlik ve cömertlikle kendisine verdiği meyvelerini şımarıklık, zulüm ve azgınlıkla koparmıştır.
Hayret bir şey! Verimli, mert ve zulmetmeyen bitki! Diğer tarafta cimri, gururlu ve zalim insan!
Kur’anın, insanın zulmünü kendisine nisbet ettiğini unutmamalıyız, insan kendine zulmetmektedir. Çünkü Allah’a karşı küfretmiş ve kendini tehlikeye atmıştır. Mallarının yok olmasına yolaçtığı için, iki bahçesini yitirdiği için, Aliahın nimetine karşı nankörlük ve kafirlik yaptığı için bu kişi kendine zulmetmiştir. Zaten zalim, ancak kendine zulmeder. Kötülük, ancak sahibini yok eder.
"And olsun ki kendilerine bir uyarıcı gelince, milletler arasında en doğru yolda gidenlerden biri olacaklarına bütün güçleriyle Allah’a yemin etmişlerdi. Ama kendilerine uyarıcının gelmesi,.yeryüzünde büyüklük taslamak ve kötü düzen kurmakla uğraştıklarından sadece nefretlerini arttırdı. Oysa kurulan kötü tuzağa ancak sahibi düşer. Öncekilere uygulanagelen yasayı görmezler mi? Sen Allah’ın yasasında bir değişiklik bulamazsın. Sen Allah’ın yasasında bir sapma da bulamazsın."[174]


kuranda bahçe sahipleri kıssası, bahçe sahipleri kıssası, kehf suresi bahçe sahipleri

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();