Taha suresinin (Rahman, Arşa istiva etmiştir) mealindeki 5 âyeti yorumu

Taha suresinin (Rahman, Arşa istiva etmiştir) mealindeki 5 âyeti yorumu

ömerhattab
Genç diyor ki:
Taha suresinin (Rahman, Arşa istiva etmiştir) mealindeki 5. âyeti de açıkça Allah’ın Arşta oturduğunu göstermektedir. Onda değişiklik olmaz. Hep orada oturur. Selef âlimleri bu âyeti tevil etmemiş, aynen kabul etmiştir. Tevil etmek Kur’ana aykırıdır.
CEVAP
Asıl tevil eden sensin. İstivaya, oturmak anlamı vermek tevildir. Selef âlimleri, (İstiva vardır, keyfiyetini bilemeyiz) buyurmuşlardır. Allah’a oturur demek, onu mahluka, insana benzetmek olur. O hiçbir şeye benzetilemez. Kur’an-ı kerimde, (Onun benzeri hiçbir şey yoktur) buyuruluyor. (Şura 11) [Görüldüğü gibi, onu bir şeye benzetmek bu âyete aykırı bir tevil olur.]
Yine Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah Arşa istiva edendir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir.) [Hadid 4]
(Doğu da batı da Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü oradadır.) [Bekara115]

(Allah her şeyi kuşatmıştır.) [Nisa 126]
(Allah göklerin ve yerin nurudur.) [Nur 35]
Eğer bu âyetler tevil edilmezse, Allah hem Arşta, hem de her yerde olduğu anlaşılır. Onun için halef âlimler, cahillerin yanlış anlamaması için tevil etmek zorunda kalmışlardır


Cevap: Taha suresinin (Rahman, Arşa istiva etmiştir) mealindeki 5 âyeti yorumu

mumsema

Selefilerin bu konudaki görüşleri şöyledir;
< Selef âlimlerinin akaid sistemlerini şu yedi temel prensip karakterize etmektedir:

1- Takdis: Cenab-ı Allah’ı şanına uygun düşmeyen şeylerden tenzih etmek.

2- Tasdik: Kur’an-ı Kerim ve hadislerde Allah’ın isim ve sıfatları hakkında nasıl bir ifade kullanılmış ve ne söylenmişse, onları olduğu gibi kabul etmek; yani, Allah’ı bizzat kendisinin ve peygamberinin tanıttığı gibi bilip tasdik etmek.

3- Aczini itiraf etmek: Bilhassa nass’ta geçen müteşabih ifadeler konusunda tevil ve yorum yapmadan, bu konuda aczini kabul etmek.

4- Sükût (susmak): Yine nass’ta geçen müteşabih ifadeleri anlamayanların, bunlar hakkında soru sormayıp susmaları.

5- İmsak (uzak tutma): Müteşabih ifadeler üzerinde yorum ve te’vilden kendini alıkoymak.

6- Keff: Müteşabih olan hususlarla zihnen bile meşgul olmamak.

7- Ma’rifet ehlini teslim: Müteşabihe giren konuları bilmesi mümkün olan Hz. Peygamber, Sahabe, evliya ve mütehassıs âlimlerin söylediklerini kabul ve tasdik etmek (İsmail Hakkı İzmirli, Yeni İlmi Kelam, İstanbul 1339/1341, I, s. 98 v.d.; Neşet Çağatay – İ. Agah Çubukçu, İslâm Mezhepleri Tarihi, Ankara 1976, s. 191). >

Rahmân arşa hükmetmektedir. (Taha Süresi 5)

Rahmân arşa istivâ etmiştir. Evet o yüce arşı hâkimiyeti altına aldı, hâkimiyetiyle arşı kapladı. Tüm kâinatı, tüm mevcudatı, tüm mülkünü egemenliği altına almıştır. Canlı ve cansız tüm mevcudatı kendi saltanatı altına almıştır. İşlerini de O tedbir edip düzenliyor. Tüm mevcudatı O yönetiyor. Her şeyin melekûtunu, mülkiyetini elinde tutuyor.

Bu tür âyetler müteşabih âyetlerdir. Bizden amel değil iman isteyen âyetlerdir. Rabbimizin gücünü, kudretini anlatan ama bizler tarafından bilinmesi mümkün olmayan âyetler. Onun için aynen Rabbimizin bildirdiği şekilde iman ediyoruz. İnanıyoruz ki Rabbimiz arşı istivâ etmiştir. Ama bunun keyfiyetini bilmiyoruz. Seleflerimizden İmam Mâlik efendimiz de aynı şeyi söyler.

Öyleyse anlıyoruz ki Rabbimiz arşı istivâ etmiş, tüm mevcu-datı egemenliği altına almıştır. Allah’ın hayatla, mevcudatla ilgisi kesilmemiştir. Allah her an hayata karışandır. Allah kullarının hayatına hükmedendir. Allah tüm kâinatta hükmü geçendir. Böyle hükmü tüm mevcudatı kaplayan bir Allah’ın insanları ihmal etmesi, onlara bir ha-yat programı gönderip mutluluk yollarını göstermemesi düşünülebilir mi?

Ali Küçük


Yanıt: Taha suresinin (Rahman, Arşa istiva etmiştir) mealindeki 5 âyeti yorumu

EL-KAİDE
Rahman Arş’a İstiva Etti. (TAHA 5)

Hanefi mezhebinin imamı Ebû Hanife (öl. 150/766) de ayni görüştedir. O şöyle demektedir:
Bilmiyorum, Rabbim gökte midir, yerde midir” diyen kâfir olur. “ALLAH Arş’ın üzerindedir ama Arş gökte midir, yoksa yerde midir, onu bilmiyorum” diyen de kâfir olur. ALLAH’a dua ederken yukarıya yönelinir, aşağıya değil. Çünkü aşağının rubûbiyet ve ulûhiyyet vasfıyla hiçbir ilgisi yoktur.

Nitekim şu hadis de bunu anlatıyor:
Bir adam Hz. Peygamber’e siyah bir cariye getirdi ve:

Benim üzerime mümin bir köle azat etmek vacip oldu. Bu kâfi midir? diye sordu. Peygamber (s.a.s) o cariyeye sordu:
Sen mümin misin?” Cariye:
Evet” dedi. Peygamber (s.a.s):
Peki, ALLAH nerededir?” diye sordu. Cariye göğe işaret etti. Bunun üzerine Peygamber:
Onu azat et, o mümindir” dedi. (İmam-ı Azam’ın Beş Eseri, İstanbul, 1981, s. 45-48 Arapça kısmı).

Nitekim Ebû Hanife’nin talebesi Ebû Yusuf, ALLAH’ın gökte (yukarıda) olduğunu reddeden Bişr el-Merisî’yi bu görüşünden dolayı hesaba çekmiş ve tövbe etmesini istemiştir.
(İbnu Ebi’l-İzz el-Hanefi, Şerhu’l Akîdeti’t-Tahâviyye, Beyrut 1988, s. 288)


Soru: Taha suresinin (Rahman, Arşa istiva etmiştir) mealindeki 5 âyeti yorumu

Ehli_Hadis
Arap Dili İmamı Sa,leb ….(/291)

Hafız Ebu,l-Kasım el-Lalekai es-Sünne adlı eserinde şöyle diyor Ben Darakutni,nin kendi el yazısıyla İshak el-Kazi,den yazılı olarak şunu buldum.()

Ebu,l-Abbas es-Sa,leb,i şöyle derken dinledim

اسْتَوَىİsteva: istiva etti –(bir şey) eğri olmasa dahi ona yöneldi demektir.Sonra semaya istiva etti:Ona yöneldi demektir ama عَلَىالْعَرْشِاسْتَوَىisteva ale,l-Arş Arşa istiva etti yani yükseldi demektir.

() el-Kazi Bağdat kasabalarından birisi olan Kaze,ye nispettir.Adı İshak b.Ahmed b.Muhammed Ebu,l-Hüseyn,dir el-Hatib (IV.440) da onun biyografisini verdikten sonra şöyle demektedir.Sika birisi idi İbn Rezkaveyh bize onu zahid diye nitelemiştir.346 yılında vefat etmiştir,Ondan gelen bu rivayet el-Lalekai (I.92/a) de yer almaktadır.

Fakif Ebu Cafer et-Tirmizi Adı Muhammed b.Ahmed.bNasr,dır Sika ve fazilet sahibi birisidir.Şafi,i meshebine mensuptur.(201/295)

Mansur b.Muhammed b.Mansur el-Kazzaz dedi ki:Ebu Hafs b.Şahin,in babası Ebu,t-Tayyib Ahmed,i şöyle derken dinledim

Ebu Cafer et-Tirmizi,nin yanında idim:Birisi ona Rab Teala,nın nüzülü hadisi ile ilgili olarak:O nun üstünde bir yükseklik kaldığı halde nüzül nasıl olur şeklinde bir soru sorunca şu cevabı verdi:

Nüzül akıl ile bilinen bir şeydir.Keyfiyeti ise bilinemez ona iman etmek vacibtir ona dair soru sormak da bid,attir.

Bağdat,ın kendi zamanındaki fakihi ve alimi doğru söylemiştir.Çünkü nüzülün mahiyeti hakkında soru sormak gereksiz bir külfete girmektir.Zira soru ancak dilde bilinmeyen bir kelime hakkında olur.Aksi takdirde inmek,konuşmak,işitmek,görmek,ilim,isteva gibi ifadeler dinleyen için açık seçik ifadelerdir.Hiçbir benzeri bulunmayan bunlarla nitelenecek olursa sıfat mevsufa (niteleme nitelenene) tabi olur.Bunun keyfiyeti ise insanlar tarafından bilinemez.

(SENEDİ SAHİHTİR) Bunu musannıf Ebu Bekir el-Hatib,e ulaşan senediyle rivayet etmiştir.Ebu Bekir el-Hatib de bunu Tarih,u-Bağdad (I/365) te şöylece rivayet etmektedir.Bana el-Hasen b.Ebi Talib tahdis edip dedi ki:Bize Ebuil-Hasen Mansur b.Muhammed b.Mansur el-Kazzaz bildirdi…….Bu hepsi de sika olan ravilerin yer aldığı bir senedir.Bunların biyografileri Tarüh,u-Bağdad,ta verilmiştir.el-Hasen b.Ebi Talib ise el-Hasen b.Muhammed b.el-Hasen b.Ali Ebü Muhammed el-Hallal olup 439 yılında vefat etmiştir.

Büyük İlim Adamı Ebu Bekir ed-Dab,i (342)

Ebu Abdillah el-Hakim dedi ki: Fakif Ebu Bekr Ahmed b.İshak ed-Dab,i en-Nisaburi dedi ki

Araplar kullanımda (ala) yerinde fi,yi de kullanırlar Yüce Allah (فَسِيحُوا فِى اْلاَرْضِ ) Yeryüzünde dolaşınız (Tevbe 9/2) (وَلاُصَلِّبَنَّكُمْ فِى جُذُوعِ النَّخْلِ ) Ve andolsun sizleri hurma ağaçları dallarında asacağım (Taha 20/17) diye buyurmaktadır.Burada ise ale,l-ard yerin üstünde ve ale,n-nahl hurma ağaçları üstünde demektir.Yüce Allah,ın (مَنْفِىالسَّمَآءِ ) men fi,s-sema: gökte olan buyruğu da böyledir ki bu da men ale,l-Arş:Arşın üstünde olan anlamındadır.Nitekim Rasülullah s a v,den sahih olarak gelen haberler de böyledir.el-Uluv (s.272/273)

İmam Ebu Bekr el-Acurri (280/360)

Hafız zahid Allah,ın Beyt-i Haram,ında mücavirlik yapmış bulunan Ebu Bekr Muhammed b.el-Hüseyn el-Acurri eş-Şeri,atu fi,s-Sünne adlı eseri telif etmiştir.Bu eserin başlıklarından birisi de Hululiyye Meshebinden Sakındırma adını taşımakta sonra şunları söylemektedir

İlim ehlinin benimsediği kanaate göre allah-u Teala semavatının üstünde,Arşının üzerindedir.İlmi her şeyi kuşatmıştır.Yüce göklerde yarattığı her şeyi,yedi yerde bulunan şeyi ilmiyle kuşatmıştır.Kulların amelleri O,na yükseltilir.

Şayet: Üç kişi fısıldaşmayıversin,Muhakkak O onların dördüncüleridir.buyruğunun anlamı nedir diye sorulacak olursa şöyle cevap verilir

Maksat Onun ilmidir.Allah Arşının ütündedir.ilmiyle onların fısıltılarını kuşatmıştır.İlim ehli bunu böylece tevsir etmiştir.Ayetin başı da sonu da O,nun Arşı üstünde olduğu halde,beraber oluştan kastın ilmi olduğuna delil teşkil etmektedir.Müslümanların kabul ettiği görüş budur.

Sonra şöyle demektedir:Bize İbn Mahled tahdis etti bize Ebu Davud tahdis etti,bize Ahmed b.Hanbel tahdis etti,bize Süreyh b.en-Numan tahdis etti,bize Abdullah b.Nafi tahdis edip dedi ki

Malik dedi ki:Allah semadadır.İlmi ise her yerdedir.Onun ilminden bulunmadığı hiçbir yer yoktur.(eş-Şeri,a (285-289)

El-Acurri fakih muhaddis,rivayetleri iyi bilen güzel eserler tasnif etmiş birisidir.Bir süre Mescid,i-Haram,da mücavirlik yapmıştır.el-Kecci,den Ebu Şuayb el-Harrani,den ve onların çağdaşlarından rivayet nakletmiştir.Hacca giden birçok kimse ondan hadis almıştır.360 yılında vefat etmiştir.

 


Ecrinim
Rahmân arşa hükmetmektedir. (Taha Süresi 5)

Rahmân arşa istivâ etmiştir. Evet o yüce arşı hâkimiyeti altına aldı, hâkimiyetiyle arşı kapladı. Tüm kâinatı, tüm mevcudatı, tüm mülkünü egemenliği altına almıştır. Canlı ve cansız tüm mevcudatı kendi saltanatı altına almıştır. İşlerini de O tedbir edip düzenliyor. Tüm mevcudatı O yönetiyor. Her şeyin melekûtunu, mülkiyetini elinde tutuyor.

Bu tür âyetler müteşabih âyetlerdir. Bizden amel değil iman isteyen âyetlerdir. Rabbimizin gücünü, kudretini anlatan ama bizler tarafından bilinmesi mümkün olmayan âyetler. Onun için aynen Rabbimizin bildirdiği şekilde iman ediyoruz. İnanıyoruz ki Rabbimiz arşı istivâ etmiştir. Ama bunun keyfiyetini bilmiyoruz. Seleflerimizden İmam Mâlik efendimiz de aynı şeyi söyler.

Öyleyse anlıyoruz ki Rabbimiz arşı istivâ etmiş, tüm mevcu-datı egemenliği altına almıştır. Allah’ın hayatla, mevcudatla ilgisi kesilmemiştir. Allah her an hayata karışandır. Allah kullarının hayatına hükmedendir. Allah tüm kâinatta hükmü geçendir. Böyle hükmü tüm mevcudatı kaplayan bir Allah’ın insanları ihmal etmesi, onlara bir ha-yat programı gönderip mutluluk yollarını göstermemesi düşünülebilir mi?

Allah c.c. razı olsun..


ravza 2
RABBİM razı olsun emeği geçen hepinizden sağolasınız


karadamlalar
Kuranda hiçbir şekilde mecaz yok mudur? Allah bu ayet ile mutlak manada bunu kastetmiştir diyebilmek için kesin nass gerekir. Oysa Kuranda mecburi şekilde mecaza hamledilecek ayetler vardır, dil kuralları ile çelişmeyen mecaz Kuranda bulunabilir. selef bu konuda hassas davranıp tartışmaya açmamışlardır, Allah razı olsun onlardan. fakat bu bizim için yeterli bir şey mi? ya da selefin bu tavrına bir hüccet gibi yaklaşılabilir mi? sonrakilerin makul çerçevede getirdiği tevillere de aşırı reaksiyon vermek saçmadır, selefin söylediklerini de müşebbihe veya mücessime diye damgalamak da. bunlar açık şekilde açıklaması yapılmamış kelam tartışmalarından ibarettir, Allah net açıklamadığı ayetlerinin olduğunu(müteşabih) bildiriyor. bizim bunlarla tartışıp durup Kuranın asıl getirdiği zahir esasları bırakmamız müteşabihin peşine düşüp muhkemden saptığımızı gösterir, Allah muhafaza.


İbn Kudame

Elhamdulillahi Rabbil Alemin, er-Rahmanir Rahim. el-Ayah…

Peki Bu Ayetlerin müteşabih olduğunu siz seleften mi öğrendiniz? Selef bu ayetlerin iki vecih üzere olduklarını söylediler.
1. Mücmel olan yönü
2. Zahir olan yönü

Mücmel olan yönü: Keyfiyyetidir.

Zahir olan yönü ise: Manasıdır.

Biz bu ayetlerin manalarının muradını kabul ettiğimizi söylerken onu keyfiyyetten hali tutarız. Keyfiyyetini Allah’a havale ederiz. Ama manası tarafımızdan zahirdir. mücmel değil.

Ayrıca sizinde kabul ettiğiniz gibi selef bu ayetlerin manalarını tevil veya tatil veya tefvid etmiyordu. O zaman bize selefe mi tabi olmak düşer yoksa hayrın her asırda eksildiği halefe mi? Allah Resulü bize en hayırlı neslin İlk üç hayırlı nesil olduğunu haber veriyor, halefin değil. Ama bu demek değildir ki haleften hiç bir şekilde faydalanmayacağız.

Ayrıca günümüzde bu ayetleri selef gibi anlarsak insanlar bu ayetlerde ki anlamları kullara benzetirler vs. gibi çıkarımlar. yanlıştır. İnsanların bu şekilde anlamaları bu ayetlerin manalarının mücmel olmalarından değil, o insanların selefin fehminden uzak olmaları, ilmden uzak olmaları ve her konuda günahlar ve haramlar içerisinde olmalarındandır ve başka sebebler…

Ayrıca bu mesele selef tarafından zahir idi. hatta onların bu konuda ki görüşlerini derleyen haleften müstakil kitaplar yazılmıştır. Mesela: İmam ez-Zehebi’nin El-Uluv lil Aliyyil Gaffar isimli eseri, Muvaffakuddin İbn Kudame el-Makdisi’nin İsbatu sifatul Uluvv isimli eseri, Kadı Ebu Yala’nın Kitabul Arş isimli eseri vesair eserler… Bu kitaplarda selefin itikadı beyan olunmuştur isim ve sıfatlar hususunda…

Mecaz meselesine gelince: Selef bu ayetleri mecaza hamletmemişlerdir. Mecaz konusunda ihtilaf vardır. İbn Teymiyye vs alimler mecazı tümden reddetmişler, hattta mecaza tağut diyrn alimler bile vardır. İmamulHarameyn el-Cuveyni gibi alimler ise Usulu Fıkh kitabına dahi mecazı almış ve varlığını kabul etmişlerdir. Fakat şurası zahir olmuştur ki; Bizim selefimizin yanında Mecaz yoktu.

WAllahum Ya’lemu ma Tesneuun…


karadamlalar
kardeş zahiri tamamen ispat etmeye yönelik bir arayış bana doğru gelmiyor. kuranda mecaz hiç yoktur demek ağır bir iddiadır ve korkarım bunun altından da iddia eden rahatlıkla kalkamaz. selefin itikadı buydu evet, fakat bu ayetleri selefin anladığı şekilde anlamanın farz olduğuna dair ne getirebilirsiniz? selefin hayırlı olduğuna dair gelmiş hadisler dışında bir şey yok. oysa kuran ve sahih sünnet dışında islam ümmetine hüccet yoktur. mutlak manada mecazi anlamın ya da zahiri anlamın her nassta uygulanmasını savunuyor değilim, bu tip genellemeler hatalara götürür. fakat bu tip müteşabih nassların zahiri manaya gelmesinin de mümkün olması gibi Arap dili kurallarında bulunan mecazlara da uyabilir. arapça eserlere ulaşmakta zorlanmıyorsan, arapça anlama problemin de yoksa ibn hazm ın bu konudaki görüşlerini de bir araştır derim kendisi kadar sert şekilde zahiriyye savunucusu başka bir alim olmamasına rağmen Allahın sıfatları hakkında mecazın olabileceğini söylemiştir.


İbn Kudame
< Genç diyor ki:
Taha suresinin (Rahman, Arşa istiva etmiştir) mealindeki 5. âyeti de açıkça Allah’ın Arşta oturduğunu göstermektedir. Onda değişiklik olmaz. Hep orada oturur. Selef âlimleri bu âyeti tevil etmemiş, aynen kabul etmiştir. Tevil etmek Kur’ana aykırıdır.
CEVAP
Asıl tevil eden sensin. İstivaya, oturmak anlamı vermek tevildir. Selef âlimleri, (İstiva vardır, keyfiyetini bilemeyiz) buyurmuşlardır. Allah’a oturur demek, onu mahluka, insana benzetmek olur. O hiçbir şeye benzetilemez. Kur’an-ı kerimde, (Onun benzeri hiçbir şey yoktur) buyuruluyor. (Şura 11) [Görüldüğü gibi, onu bir şeye benzetmek bu âyete aykırı bir tevil olur.]
Yine Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah Arşa istiva edendir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir.) [Hadid 4]
(Doğu da batı da Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü oradadır.) [Bekara115]

(Allah her şeyi kuşatmıştır.) [Nisa 126]
(Allah göklerin ve yerin nurudur.) [Nur 35]
Eğer bu âyetler tevil edilmezse, Allah hem Arşta, hem de her yerde olduğu anlaşılır. Onun için halef âlimler, cahillerin yanlış anlamaması için tevil etmek zorunda kalmışlardır >
Ayrıca Ömerhattab nickli şahsa da diyorum ki;

Ben buraya cedel yapmak için yazmıyorum, fakat sizin üzerinizde bulunduğunuz akidenin yanlış olduğunu size gücüm nisbetinde beyan etmek için yazıyorum. Hak ne ise inşaAllah ona tabii oluruz. Allahtan dileğim hakkı ortaya çıkarması ve ona tabii olmamaızdır.

Allah arşa oturur demek Allahı kullarına benzetmek olur demişsin. çünkü oturmak kullarda da olan bir sıfattır. o zaman bende sana soruyorum:

Allah arşa oturdu deyince Allahı kullara benzetmek oluyorda, Allah bilir, görür, işitir deyince neden kullara benzetmek olmuyor? Bunlarda kullarda olan sıfatlar değil mi? Bunlarında tevil edilmesi gerekmezmi? (size göre)

Sana bazı sorular soracağım inşaAllah tek tek cevap ver…

1. Soru: Bu senin söylediğin (tevil yolunu) Allah Resulu sallAllahu aleyhi ve sellem, Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali (radıyAllahu anhem ecmain) biliyormuydu yoksa bilmiyormuydu?

 


İbn Kudame

İnşaAllah hakkı ile kardeş oluruz…

Demişsin ki: selefin itikadı buydu evet, fakat bu ayetleri selefin anladığı şekilde anlamanın farz olduğuna dair ne getirebilirsiniz? selefin hayırlı olduğuna dair gelmiş hadisler dışında bir şey yok.

Derim ki: Hayır, Sen yanılıyorsun, Selefin inancının bu olduğunu kabul ettikten sonra sana soruyorum. Ehli Sunne vel Cemaa yanında deliller ittifaki olarak kaç kısımdır?


karadamlalar
Allahın delil olarak bize bildirdiği Kuran ve sünnet dışında nass yoktur, geri kalan deliller ise Kuran ve sünnete tabi olduğu sürece kabul edilirler.


İbn Kudame
Peki Ehli Sunne vel Cemaa yanında İcmaa ittifaki bir delil değil midir? Kuran ve sünnete tabi oldukça ümmetin toplanıp bir mesele de görüş birliği etmesi delil değil midir?


karadamlalar
icma delil olsa bile tespiti başlı başına bir sorundur, çoğunluğu icma sayma gibi bir hata ehli sünnet alimlerinin bazılarında olmuş bu da yanlış tespitlere vardırmıştır. sahabenin icması hem tespiti açısından hem de delil olma yönünden diğer dönemlerden daha ehvendir bununla birlikte tüm sahabenin bir konuda icma ettiğinin tespitini yapmak bir hadisin sıhhatini tespit etmekten çok daha zor bir iş, bunlara rağmen icma da kuran ve sünnetten delillendirme yapılabildiği sürece delil olarak alınabilir.


İbn Kudame
Peki şimdi ben sana bu konuda Sahih İcmaalar nakletsem ve bu icmaalarda tevil olmasa selefin akidesi olsa görüşünden döner misin? sen dedin ya selefin anlayışına uymak gereklimidir? İşte sana cazim deliller getirsem dönermisin? Ayrıca bu icmaalar alimler tarafından tahkik edilmiş olacak…


karadamlalar
ben bu konuda zaten önceden selef gibi düşünüyordum delilleri aktarmana gerek yok, selefin icmasının kuran ve sünnetten delillendirilmesi gereklidir dedim farkındaysan. bu konuda kesin bir “tevil etmeliyiz” diyen maturidi/eşari ekolü gibi veya sizin gibi düşünmüyorum.


İbn Kudame
Peki o zaman senin bu konuda ki akiden nedir tam olarak muhtasar bir şekilde yazarmısınız?


karadamlalar
bunu akidevi bir mevzu olarak bile görmüyorum kardeşim, üzerine oturup tartışılacak büyük bir mevzu olarak görmüyorum müteşabihin tevil edilmesi veya edilmemesi mümkündür, yerine göre doğruluk kazanır diyorum. bu konu üstünden sürecek tartışmalar en çok şu zamanda gereksizdir, bu ayetlere iman etmiş kimselerin bu görüşlerden birini savunması bu 2 sinden birini ateşe sürükleyecek bir şeydir gibi kabul edilmesini anlamsız buluyorum


İbn Kudame
Peki bende diyorum ki;

Bunu bu şekilde Fehmeden seleften veya haleften bir şahıs (alim demiyorum) var mı? Bu itikadın en ince meselelerindendir. neyse seninle konuşacak hiç ibr şey yok Allah sana hidayet versin. Tevilci olsan konuşurduk, tatilci olsan konuşurduk fakat sen tahmil ediyor ve diyorsun ki bu meseleleri konuşmak boş. gerek yok böyle şeylere sen böyle iman et ben böyle iman edeyim ve aramızda hiç bir fark olmasın. Allahım bu nasıl bir inançtır!!
Allah hakkında iki şahsın marifeti farklı ve bu boş bir mesele öyle mi? SubhanAllahil Azim…

Sana Selef kafii gelemiysa ben nasıl Kafii geleyim? la havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim…

Bu boş bir mesele ise sitede tartışılan veya yazılan diğer meseler nedir? onlar önemli meseleler mi? Akideni anlatmaktan acizsin? ha, bu akidevi mesele değildi zaten!!! İsim ve Sıfatlar meselesi Akidevi mesele değil öylemi? Peki nasıl bir meseledir bu? Fıkhi meselemi? Sana son olarak Alimlerin tevhid kitaplarını okumanı ve bu konuyu hangi başlık altında zikrettiklerine bakmanı tavsiye ederim… umulur ki bu hemel fikrinden vazgeçersin…

Peki bende diyorum ki;

Bunu bu şekilde Fehmeden seleften veya haleften bir şahıs (alim demiyorum) var mı? Bu itikadın en ince meselelerindendir. neyse seninle konuşacak hiç ibr şey yok Allah sana hidayet versin. Tevilci olsan konuşurduk, tatilci olsan konuşurduk fakat sen tahmil ediyor ve diyorsun ki bu meseleleri konuşmak boş. gerek yok böyle şeylere sen böyle iman et ben böyle iman edeyim ve aramızda hiç bir fark olmasın. Allahım bu nasıl bir inançtır!!
Allah hakkında iki şahsın marifeti farklı ve bu boş bir mesele öyle mi? SubhanAllahil Azim…

Sana Selef kafii gelemiysa ben nasıl Kafii geleyim? la havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim…

Bu boş bir mesele ise sitede tartışılan veya yazılan diğer meseler nedir? onlar önemli meseleler mi? Akideni anlatmaktan acizsin? ha, bu akidevi mesele değildi zaten!!! İsim ve Sıfatlar meselesi Akidevi mesele değil öylemi? Peki nasıl bir meseledir bu? Fıkhi meselemi? Sana son olarak Alimlerin tevhid kitaplarını okumanı ve bu konuyu hangi başlık altında zikrettiklerine bakmanı tavsiye ederim… umulur ki bu hemel fikrinden vazgeçersin…


karadamlalar
güzel kardeşim zann ile kafandan benim hakkında bir şeyler temellendirmek yerine hüsnü zan etsen daha hoş olmaz mıydı? akidemi anlatmaktan acizim sanmışsın, iyi öyle bil kardeşim ben acizim sen doğrusun tamamdır?


karadamlalar
işin kelami tartışma boyutuna girersek çok uzar kardeşim, uzatacak vaktim yok. isim sıfat meselesi de akide değil kelam meselesidir, Allahın ayetini inkara varmadığı sürece bu konuda söylenecek daha fazla bir şey yoktur.


İbn Kudame
Allah Seni hidayetine irşad etsin! Bil ki Ehli Sunne vel Cemaa yanında hadislerin teşrii değeri vardır.

Evet, ben Senin bu sitede ki diğer yazılarına baktığım da, Bu konuda Ehli Sunne akidesini beyan ettiğini kısmen gördüm. Şimdi soruyorum: Seni bu Akideden vazgeçiren kelam ne oldu ki Selefe ittibanın vacip olduğuna dair kesin bir delil istiyorsun. Hadisler senin için yeterli değil mi zaten? Ki bu hususta kurandan da deliller mevcuddur. Sana soruyorum ve diyorum ki senin yanında delil Allah Resulünden rivayet edilen sünnet değil mi (!) ki sen hadislerden başka dedin? Sana bu delilleri de inşaAllah izah edeceğim. Fakat söylediğin şu söz üzerine bir düşün!

Bu meseleyi Akidevi bir mesele olarak bile görmüyorum

Sen Hiç İbn Huzeyme rahimehullahın et-Tevhid isimli eserini okudun mu? Akide Tevhid diye de isimlendirilir. Ve İbn Huzeyme rahimehullah bu kitabında umum olarak isim ve sıfatlar meselesini izah ediyor. Akidevi bir mesele değilse eğer, İbn Huzeyme bu meseleyi Tevhid kitabına alacak kadar cahil midir?
Ben bunu senin şu sözünden dolayı söyledim. Sen isim ve sıfatlar hususunda selefin mezhebinin benim akidem gibi olduğunu tasdik ettin ve dedin ki Hadislerden başka selefe bu hususta uymayı gerekli kılan ne vardır? Selefi boşa saydın dememin manası budur. yoksa bende biliyorum selefi komple başa saymadığını.

Bu hususta biraz mubalağa yaptım. çünkü senin mezhebinin lazımı selefin bu hususta ki akidesini kabullenmediğin gibi diğer hususlarda da kabullenmemeyi caiz sayman. Fakat lazımul mezhebi leyse bil mezheb…

Benim seninle konuşacağım ana mesele aslında selefe ittiba etmenin vacip olduğu üzerinedir. Eğer müzakere etmek istersen seninle bu meseleyi konuşmak isterim. çünkü bu mesele günümüzde en çok ihlal edilen meselelerdendir. eğer seninle bu usulde karar kılarsak o zaman sıfatlar meselesi, imanın artıp eksileceği meselesi gibi selef nezdinde meşhur olmuş ve üzerinde icmaa edilmiş meseleler otomatik olarak sona erecek ve doğru itikad zahir olacak inşaAllah. Yeni konu başlığı açacam orada insaAllah yazarsın… Son olarak eğer sana sert çıktıysam bundan dolayıdır. kusura bakma kasti olarak yaptığım bir şey yok tamamen hakkın ortaya çıkması için yazıyorum…

WAllahum Ya’lemu ma Tesneuun…


Kayıtsız Üye
Allah heryerdedir derken Allah arş,a izdiva etmiştir ilmi,ile heryeri kuşatmıştır ayşe ra rivayet etmiştir kim Allah yerdemi göktemi bilmem diyen kefirdir


Allah arşa istiva etti ayeti, rahman arşa istiva etti, arşa istiva etmek

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();