Gerçek Mehdinin Alâmetleri‏

Gerçek Mehdi’nin Alâmetleri‏

İsTiKaMeT
GERÇEK MEHDI’NIN
ALÂMETLERI
Ahirzamanda, kiyâmetin kopmasina çok az bir zaman kala ALLAH-u Teâlâ’nin ümmet-i MUHAMMED’in basina gönderdigi bir komutan olan Hazret-i Mehdi, adil bir idareci, dirayetli bir önder, secâatli bir kumandandir. O dogrudan dogruya Resulullah Aleyhisselâm’in vekâletini tasiyacak, onun hilâfetini, onun vazifesini yapacak. Garip duruma düsen Islâm’i, gariplikten kurtarmaya çalisacaktir. Çünkü bunun için gönderilecek. ALLAH-u Teâlâ onu muzaffer edecektir.
Mehdi; kelime olarak hidayet kökünden gelir. ALLAH’in hidayetine ermis mânâsini tasir, ALLAH’in izniyle hidayete erdirecek mânâsini da ifade eder.
Mehdi Aleyhisselâm hakkinda çok sayida Hadis-i serif nakledilmistir. Alimler bunu mütevatir kabul ederler. Resulullah Aleyhisselâm’dan beri, müslümanlar ahir zamanda, Ehl-i beyt’e mensup bir zatin çikip dini güçlendirecegine, adaleti hâkim kilacagina, müslümanlarin ona tâbi olup Islâm beldelerinde hâkimiyet kuracagina, bu kimseye Mehdi denecegine inanmis ve bu âli zâtin gelmesini beklemektedirler.
Hadis-i serif’lerde ifade edildigine göre Isa Aleyhisselâm ile Mehdi Aleyhisselâm ayni zamanda çikacak ve Hazret-i Isa, Hazret-i Mehdi’ye yardımcı olacak, birlikte Deccâl’i öldüreceklerdir. Hatta Hazret-i Isa Aleyhisselâm’in Mehdi’nin arkasinda namaz kilacagi rivayet olunmustur.
Bugüne kadar Mehdiyim diyenlerin hepsi seytanin kuklasidir, maskarasidir. Bu çikanlar yalancidir, sahtedir, soytaridir. Gelecek olan Hazret-i Mehdi’nin alâmetlerini Hadis-i serif’lerden ögreniyoruz.
Resul-i Ekrem -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i serif’lerinde söyle buyuruyorlar:
Kiyametin kopmasina bir gün bile kalsa, ALLAH-u Teâlâ o günü uzatarak benim soyumdan bir kisi gönderecektir. Adi adimin, babasinin adi babamin adinin aynisi olacak, zulüm ve zorbalik altinda inleyen yeryüzünü huzur ve adaletle dolduracaktir. (Ebu Davud, Tirmizî)
Mehdi Aleyhisselâm’in Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in neslinden gelecegini ve yeryüzünü adaletle dolduracagini bu Hadis-i serif haber veriyor.
Nice asirlardan sonra Hatem’ün nebi MUHAMMED Aleyhisselâm’in ümmetinden ve kendi neslinden gelecek olan bu kurtariçinin dünyaya malik olacagi haber verilmektedir.
Yeryüzünde dört kisi malik olmustur. Ikisi mümin, ikisi kafirdir. Müminler, Zülkarneyn ve Süleyman Aleyhisselâm, kâfirler ise Nemrud ve Buhtunnasr’dir. Besinci olarak Ehl-i Beytim’den birisi gelecek ve o da dünyaya mâlik olacaktir. (Imam-i Suyûtî)
Iste o zât-i âli Mehdi Aleyhisselâm, seriat-i mutahhara’nin emir ve hükümlerine, tarikat-i münevvere’nin edeb ve erkanina harfiyyen riayet edecektir. ALLAH-u Teâlâ’nin ahkam-i ilâhisini, Resul-i Ekrem -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in sünnet-i seniyyesini yasayacak ve yasatacaktir.
O zât insanlar içerisinde Peygamber’in -sallALLAHu aleyhi ve sellem- sünneti ile amel eder. Islâm yeryüzüne tam mânâsi ile yerlesir. Yeryüzünde yedi sene kalir, sonra vefat eder ve müslümanlar onun üzerine namaz kilarlar. (Ebû Dâvud. 4286)
Mehdi Aleyhisselâm gelinceye kadar Islâm ümmeti parça parça olmus, uhuvvet kalkmistir. Alimler nefis ve menfaatlarina düskündür. Islâm’in kurallarini hafife alma, yok sayma yarisina girmislerdir. Koyun postuna bürünmüsler, müslüman görünüyorlar. Halbuki, ne zamanin alimlerinde ihlas, ne de amirlerinde adalet vardir. Iste o zaman ALLAH-u Teâlâ beklenen kurtariciyi gönderir, bölük bölük olan Islâm ümmetini sancaginin altinda toplar, zulüm içinde inleyen yeryüzünü adaletle doldurur.
Dünyadan bir gece bile kalsa, ALLAH o geceyi uzatir ve Ehl-i Beytim’den birisi gelerek dünyaya hakim olur. Onun adi adima, babasinin adi babamin adina uyar. Daha önce yeryüzü nasıl zulümle doluysa, o onu adaletle doldurur. Mali seviye üzere taksim eder ve ALLAH bu ümmetin kalblerine zenginlik verir. Yedi veya dokuz sene kalir. Mehdi’den sonra, artik hayat yasamakta, bir hayir yoktur. (Imam-i Suyûtî)
Daha önce iskence, zorbalik, zulüm ile dolu olan yeryüzü, o geldiği zaman yedi yil kadar adalet, emniyet ve zenginlik içinde kalacaktir. O zat-i muhteremin sekil ve semalini Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz söyle tarif ediyorlar:
Mehdî bendendir. Alni genis, burnu ince uzun ve ortasi biraz yüksekçedir. Yedi sene hükmeder. Yeryüzü zulüm ve iskence ile doldugu gibi, onu dogruluk ve adaletle doldurur. (Ebû Dâvud. 4285)
Mehdi Aleyhisselâm, Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in kızı Hazret-i Fatima validemiz’in neslinden gelecektir.
Mehdî kizim Fâtima’nin çocuklarindan ve benim ehl-i beytimdendir. (Ebû Dâvud. 4284)
Naim bin Hammad -radiyALLAHu anh-in rivayet ettigi bir Hadis-i serif’te Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz Mehdi Aleyhisselâm’i açikça tarif buyuruyor:
Mehdi’nin çikis yeri Medine’dir, Peygamber -sallALLAHu aleyhi ve sellem-‘in ehli beytindendir. Ismi Peygamber -sallALLAHu aleyhi ve sellem-‘in ismidir. Hicret edecegi yer Beyt’ül-Makdis (Kudüs)’tir. Sakali ——, gözleri sürmeli olacaktir. Disleri parlaktir, yüzünde bir ben vardir. Peygamber -sallALLAHu aleyhi ve sellem-‘in softan bayragi ile çikacaktir. O bayrak dört köseli olup dikissizdir ve rengi de siyahtir. Onda bir hicr (hale) bulunur. O Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem-‘in vefatindan beri açilmamis olup Mehdi çikinca açilacaktir. Hazret-i ALLAH üç bin melegi Mehdi’ye yardim için gönderecek ve melekler O’na muhalefet edenlerin yüzüne ve arkasina vuracaktir.


Cevap: Gerçek Mehdi’nin Alâmetleri‏

İsTiKaMeT
O, yasi otuz ile kirk arasinda oldugu halde gönderilecektir.” (Imam-i Suyûti)
Bir diğer Hadis-i serif’lerinde ise; Mehdi Aleyhisselâm’in nurlu, parlak, adeta bir yildiz gibi parlayacagini haber veriyorlar.
"Mehdî neslimden bir sahistir. Yüzü parlak yildiz gibidir.” (Imam-i Suyûtî)
Bunun böyle oldugunu bilin, bu sahteleri bu Hadis-i serif’in nûr isigi altinda taniyin.
"Mehdi bizden, ehl-i beytimizdendir. ALLAH onu bir gecede islah eder.” (Kütüb-ü sitte muhtasari: c. 17, sh: 557)
ALLAH-u Teâlâ onu hifz-u himaye’sine ve tasarruf-u ilahiye’sine alacaktir. Mehdi Aleyhisselâm’i bir gecede olgunlastiracak. O gece onu nûr’u ile dolduracaktir. Yani ALLAH-u Teâlâ onu nûru ve kudsi ruhu ile destekleyecektir.
"Biz Abdülmuttalib ogullariyiz. Cennet ehlinin efendileriyiz: Ben, Hamza, Ali, Câfer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi.” (Kütüb-ü sitte muhtasari: c. 17, sh: 558)
Hakem bin Uyeyne -radiyALLAHu anh-‘den söyle nakledilir:
"Ben MUHAMMED bin Ali’ye dedim ki:
‘Isittigimize göre sizden ‘bir adam’ çikacak, bu ümmet arasinda adalet yapacak.’
O dedi ki:
"Karanlik gecenin parçalari gibi olan fitnelerden önce, hayirli ameller islemede acele edin. O fitne geldi mi kisi mü’min olarak sabaha erer de kâfir olarak aksama girer. Mü’min olarak aksama erer de kâfir olarak sabaha ulasir; dinini basit bir dünya menfaatine satar.” (Müslim, Iman 186, 118; Tirmizi, Fiten 30, 2196)
Dinini basit bir dünyaliga satmiyorlar mi? Imam veya alim görünen bu gibi kimseler bunu yapmiyorlar mi?
Onlar dini kendilerine uydurmaya çalisirlar. Madde ve menfaat, mevki ve söhret ugruna dinden çiktiklari gibi, baskalarini da çikarmaya çalisirlar.
"Onlar ahiret karsiliginda dünya hayatini satin alan kimselerdir.” (Bakara: 86)
Bununla da kalmayacak, Mehdiyim, hatta Peygamberim diyen sahtekâr, soytarilar türeyecektir.
Bunlari Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz haber vermistir.
"Hepsi de ALLAH’in Peygamberi oldugunu iddiâ eden otuza yakin yalanci deccaller türemedikçe kiyamet kopmaz.” (Tirmizi)
Simdi deccaliyet devrinin içindeyiz, en son deccale gelinceye kadar devam edecek.
"Süphesiz ki kiyametin önünde yalancilar zuhur edecektir.” (Müslim)
Iste bu yalancilar bu zamanda mevcuttur. Onlarin her seyi yalan ve dolandir.
ALLAH-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde bu gibilerin durumunu söyle tarif ediyor:
"Onlar hakikaten kendilerinin bir sey üzerinde bulunduklarini sanirlar. Iyi bilin ki onlar yalancilardir. Seytan onlari istilâ etmis, onlara ALLAH’i anmayi bile unutturmustur. Onlar seytan firkasidir. Iyi bilin ki, asil kayba ugrayanlar seytan taraftari olanlardir.” (Mücâdele: 18-19)
Ey müslüman!
Seytanin istila ettigi bu sahteler seytan taraftaridirlar. Onlara tabi olanda onlarla beraberdir ve seytan firkasindandir. Bu yalancilara kanmayin. Onlari iyi taniyin.
Hazret-i Ali -radiyALLAHu anh- Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem-‘e söyle bir soru tevcih etti:
"Ya Resulellah, Mehdi bizden Al-i MUHAMMED’den mi, yoksa bizim gayrimizdan mi?” Buyurdular ki:
"Hayir, bilakis bizdendir. ALLAH bu dini nasıl bizimle baslatmissa onunla sona erdirecektir. Ve onlar bizimle nasıl sirkten kurtulmuslarsa, onunla da fitneden kurtulacaklardir. ALLAH bizimle insanlari nasıl sirk adavetinden kurtararak, onlarin kalplerine ülfet ve muhabbet yerlestirmis ve din kardesi yapmissa, Mehdi ile fitne adavetinden kurtaracak ve kardes yapacaktir.” (Naim bin Hammâd, Taberanî)
Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir diğer Hadis-i serif’lerinde ise, Mehdi’nin açik ve kesin bes alametinden bahsediyor, ümmet-i MUHAMMED’e haber veriyor:
"Mehdi’nin bes alâmeti bulunur. Bunlar, Süfyani, Yemâni, semâdan bir sayha, Beyda’da ordunun batisi ve günahsiz insanların öldürülmesidir.” (Imam-i Suyûtî)
Dikkat ederseniz bunlar ALLAH Resulü Peygamber Efendimiz’in beyanidir. Artik bundan sonra çikacak bu gibi sahtekarlara kulak vermeyin, itibar etmeyin.


Yanıt: Gerçek Mehdi’nin Alâmetleri‏

İsTiKaMeT
"Bizim Mehdimiz için iki alâmet vardir ki, ALLAH semavat ve arzi yarattigindan bu yana böyle bir sey vaki olmamistir. Bunlar Ramazanin ilk gecesinde ay, yarisinda ise günes tutulmasidir. ALLAH semâvat ve arzi yarattigindan beri böyle bir sey olmamistir.” (Imam-i Suyûtî)
Yine Resul-i Ekrem -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Hadis-i serif’lerinde, Mehdi Aleyhisselâm’i çok açik bir sekilde beyan buyuruyor, ümmet-i MUHAMMED’e tarif ediyor:
"Sizinle insanlar arasinda dört sulh anlasmasi olacak, dördüncü sulh, Heraklius ehlinden bir adam vasitasi ile olur ve bu yedi yil devam eder. Bir adam ‘Ya Resulellah o gün insanların imami kimdir?’ dedi. Buyurdu ki: ‘Evlâdimdan kirk yasindaki Mehdi’dir.’ Yüzü parlayan yildiz gibi, yanaginda siyah bir ben vardir, üzerinde kutvani iki aba bulunur. Tavri beni Israil ricaline benzer. Hazineleri çikarir ve sirk beldelerini feth eder.” (Imam-i Suyûtî)
"Mehdi’nin çikisindan önce, Ramazan’da iki kez ay tutulmasi olacaktir.” (Imam-i Suyûtî)
"Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Mehdi’yi anlatirken, dilinde pelteklik olacagini ve kelimeyi telaffuz ona zor geldiginde sag elini sol uyluguna vuracagini söyledi ve ismi ismimin, babasinin adi babamin adidir buyurdu.” (Imam-i Suyûtî)
"Bir fitne görülür, bunu diğer fitneler takip eder ve birinciler sonuncularin kiliçla çatismaya dönüsünü kamçilar ve bundan sonra bütün haramlarin helal sayilacagi bir fitne gelir. Sonra da hilafet, yeryüzünün en hayirlisi olan Mehdi’ye evinde otururken gelecektir.” (Ibn-i Ebi Seybe)
"Mehdi’nin çikisindan önce, sarktan parlak kuyruklu bir yildiz dogacaktir.” (Imam-i Suyûtî)
"Bir halifenin ölümü aninda (ehl-i hal ve akd arasinda) ihtilaf olacak. (O zaman) Medine ahalisinden bir adam (Mehdi), kaçarak Mekke’ye gidecek. Mekke halkindan bir kismi ona gelecek ve istemedigi halde onu (evinden) çikaracaklar. Rükn-ü Yemanî ile Makam-i Ibrahim arasinda ona biat edecekler. Onlari (ortadan kaldirmak için) Sam’dan bir ordu gönderilecek. Ordu Mekke-Medine arasindaki el-Beyda’da yere batirilacak. Insanlar bunu görünce Sam’in Ebdâl’i ve Irak ahalisinin velileri ona gelip biat ederler. Sonra Kureys’ten, dayilari Kelb kabilesinden olan bir adam zuhur eder ve (Mehdi ve adamlarina) karsi bir ordu gönderir. Ama onlar bu orduya galebe çalarlar. Bu ordu, Kelbî’nin (ihtirasiyla çikarilmis) bir ordudur. Bu Kelbî’nin ganimetine istirak edemeyen zarara ugramistir.


Soru: Gerçek Mehdi’nin Alâmetleri‏

İsTiKaMeT
Mehdi, mali taksim eder. Halk arasinda Peygamberlerinin sünnetini (ihya eder ve onun) ile amel eder. Islâm yeryüzüne yerlesir. Yedi yil hayatta kalir. Sonra ölür ve müslümanlar cenaze namazını kilarlar.” (Ebu Dâvud: 4286, 4288, 4289)
Hadis-i serif’ten anlasildigina göre, bir halifenin ölümü üzerine, yerine seçilecek kimse meselesinde seçiciler arasinda ihtilaf çikar. Zikri geçen zât yani Mehdi Aleyhisselâm, ALLAH-u â’lem, emirlik makaminin mesuliyetinden ve fitne çikmasindan çekinerek Mekke’ye kaçar. Çünkü orasi, kendine ilticâ edenlere emniyet saglayan, mukaddes belde Harem-i serif’tir.


İsTiKaMeT
Mekke halki’nin ihlasli salih kimseleri, onun halini anlayacaklar ve onu yalniz birakmayacaklar. Onu evinden çikarip Kâbe-i muazzama’nin önünde Hacer-ü’l-Esved, Rükn-ü ile Makam-i Ibrahim arasinda biat edeceklerdir. Ancak Sam’dan bir ordu gönderilerek bunlar tenkîl edilmek istenecek. Fakat ordu Mekke-Medine yolu üzerinde Beyda’da yere batirilacak. Bu kerametle ALLAH-u Teâlâ’nin vazifelisi oldugu anlasilir, kiymeti ve makami ortaya çikar. Böylece etrafinda civarin salihleri toplanir. Sam’in ebdallari, Irak’in sulehâsi ve ihlâs sahipleri yanina gelip biat ederler.
Sonra annesi Kelp kabilesinden olan Kureysli birisi Mehdî Aleyhisselâm’a karsi çikar ve hatta bir ordu hazirlar. Mehdî Aleyhisselâm ve askerleri bu orduyu bertaraf ederler, bol miktarda ganimet elde edilir.
"Insanlar baslarinda bir imam bulunmaksizin Hac ederler. Mina’ya indiklerinde etraflari, köpeklerin sarisi gibi sarilip, kabilelerin birbirine girmesi ile büyük savaslar olur. Öyle ki ayaklar kan gölü içinde kalir. Insanlar endiseyle onlarin en hayirlisina kosarlar. Ve ona geldiklerinde onu kâbe duvarina yapismis aglar bir halde bulurlar.
Ben onun göz yaslarini adeta görür gibiyim.
Ona ‘Gel sana biat edelim’ derler. O ise, ‘Yazik size, ne kadar söz bozdunuz, ne kadar kan döktünüz.’ der ve sonra istemedigi halde biatlarini kabul eder. Eger siz ona yetisirseniz ona biat ediniz, çünkü o yerde de gökte de Mehdi’dir.” (Imam-i Suyûtî)
Mina’da birçok Haci’nin ölecegi siddetli harpler olacaktir. Bu sikintili anda insanlar Mehdi Aleyhisselâm’a kosacaklardir.
"Süfyânî, bir ordu göndererek Medine’de Beni Hasim’den kim varsa öldürülmesini ister. Beni Hasim’den ele geçirilenler öldürülür ve geride kalanlar daglara kaçarak Mehdi, Mekke’den çikana kadar saklanirlar. Mehdi zuhur ettigi zaman Medine’den kaçan bu insanlar Mekke’de onun etrafinda toplanirlar.” (Imam-i Suyûtî)
"Günes alâmet olarak, dogmadikça, Mehdi çikmayacaktir.” (Imam-i Suyûtî)
Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz diğer bir Hadis-i serif’lerinde muhtelif Islâm beldelerinden yedi hakiki âlimin Mekke’de bulusup Mehdi Aleyhisselâm’a biat edeceklerini haber vermektedir.
"Ticaret ve yollarin kesildigi ve fitnelerin çogaldigi zaman, muhtelif beldelerden yedi âlim, her birinin beraberinde üçyüzon küsür kisi oldugu halde, birbirlerinden habersiz bir sekilde Mekke’de bir araya gelirler.
Biri digerine ‘Burada ne ariyorsun?’ diye sorar.
Ona söyle derler: ‘Biz o sahsi aramak için geldik ki, fitneler onun eliyle sönebilir. Konstantiniyye onunla feth edilir. Biz onu ismi ile ve anasinin, babasinin ismiyle ve ordusu ile taniriz, Mekke’de oldugunu da biliyoruz.’ Bu yedi âlim bu konuda birlesirler onu ararlar ve Mekke’de bulurlar. Ve kendisine ‘Sen falan oglu falansin’ derler. O ise ‘Ben sadece Ensar’dan birisiyim’ der. Onlarin elinden kurtulur. Onu taniyan ve bilenlere anlatirlar, bunun üzerine ‘Aradiginiz sahibiniz odur ve Medine’ye gitmistir.’ denilir. Bu defa onu ararlar, halbuki o tekrar Mekke’ye dönmüstür. Onu tekrar Mekke’de bularak yine, ‘Sen falan oglu falansin, annen de filân kızı filânedir, sende su su alâmetler vardir, birinci defa bizden kurtuldun, uzat elini sana biat edelim.’ derler. Bunun üzerine o ‘Ben aradiginiz degilim.’ der ve tekrar Medine’ye gider. Medine’de yine araninca tekrar Mekke’ye döner. Mekke’de kendisini Rükûn’da bularak söyle derler: ‘Eger biatlarimizi kabul etmezsen, bizi aramakta olan ve basinda Haddam’dan birisinin bulundugu Süfyani ordusuna karsi korumazsan, günahlarimiz senin üzerine ve kanlarimiz da boynuna olsun.’ derler. Bunun üzerine Mehdi, Rûkun ile Makam arasina oturur ve elini uzatarak biatlari kabul eder.
ALLAH da onun muhabbetini insanların sinelerine yerlestirir. O daha sonra gündüz aslan, gece ise âbid olan bir kavimle beraber olur.” (Imam-i Suyûtî)


İsTiKaMeT
"Mehdi yatsi vaktinde Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem’in bayragi, gömlegi, kilici ve Nûr ve beyan gibi daha bir çok alametler yaninda oldugu halde, Mekke’de zuhur eder. Yatsi namazını kıldıktan sonra en yüksek sesi ile söyle hitab eder: ‘Ey insanlar, ben size ALLAH’i hatirlatiyorum. Yarin mahser gününde ALLAH’in huzurunda yerinizin ne olacagini haber veriyorum. ALLAH-u Teâlâ size pek çok deliller ve Peygamberler göndermis, Kur’an-i indirmis ve size söyle emretmistir: ALLAH’a hiç bir seyi ortak kosmayin, ALLAH ve Resulüne itaati koruyun. Kur’an’in ihya ettigini diriltin, yasaklarini da yasaklayin ve siz Mehdi’ye yardımcılar ve destek olun. Zira dünyanin fena bulmasi ve zevale ermesi yaklasmistir. Ve bu kesindir. Ben sizi ALLAH’a ve Resulüne, O’nun kitabiyla amel etmeye, batili yok edip, sünnet-i ihya etmeye davet ediyorum.’ Bu hitabdan sonra, yaninda sonbahar bulutlari gibi birbirinden habersiz toplanan, Bedir ehli sayisinca üçyüzonüç kadar, insanla birlikte zuhur eder. Onun ashabi gece abid, gündüz ise aslanlar gibidir. ALLAH, Mehdi için Hicaz topragini feth ederek hapisteki Hasimi’lerin hepsini de kurtarir. Siyah bayraklar ise Kûfe’ye inip biat için Mehdi’ye adam gönderirler. Hazret-i Mehdi ordusunu her tarafa gönderir. Zulmü ve zalimlerin hepsini yok eder. Beldeler onun emrine girer. ALLAH-u Teâlâ onun elindeki Konstantiniyye’nin fethini müyesser kilar.” (Imam-i Suyûtî)
Bu kavim Mehdi Aleyhisselâm’in ordusudur. O ordunun erleri gündüzleri cihadda, geceleri ibadettedirler. O orduya asker olabilmek ne büyük bir sereftir.
Diger bir Hadis-i serif’te söyle buyuruluyor:
"Mehdi asure günü zuhur eder. O gün Hüseyin bin Ali sehid edilmistir ve o Muharrem ayinin onuncu cumartesi günü olmustur. O Rûkun ile Makam arasinda kaim olur. Cebrail Aleyhisselâm onun saginda, Mikail Aleyhisselâm ise solunda olur. Arzin muhtelif yerlerinden gelen taraftarlari toplanirlar ve ona biat ederler. Böylece, yeryüzü daha önce zulüm ile doldugu gibi, simdi de adaletle dolar.” (Imam-i Suyûtî)


İsTiKaMeT
Huzeyfe -radiyALLAHu anh-den rivayet edildigine göre Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz söyle buyurmuslardir:
"Zevra’da bir savas olacak.”
Huzeyfe -radiyALLAHu anh-:
"Yâ Resulellah! Zevra nedir?” diye sorduklarinda;
Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz söyle cevap vermislerdir:
"Zevra doguda, nehirler arasinda bulunan ve ümmetimin en serlilerinin yasadigi bir sehirdir. Zalimler hep orada otururlar. Onlara dört çesit belâ musallat olur. Kiliçtan geçirilir, yere batirilir, tufana maruz kalir ve hayvan suretine degistirilirler.”
Devamla Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- söyle buyurdular:
"Habesliler Araplarla savasmak isterler, ancak onlar korkup Ürdün topragina siginirlar. Bu arada Süfyânî üçyüz altmis süvari ile Sam’a varir ve bir ay içinde otuz bin kisi onlara iltihak eder. Süfyânî daha sonra ordusunu Irak’a gönderir ve Zevra’da yüzbin kisiyi öldürür. Nihayet Kûfe’ye varir ve onlari esir ederek bir ordu daha hazirlar ve onu Medine’ye gönderir. Ancak bu arada doguda baslarinda Suayb bin Salih Temimi’nin bulundugu bir ordu toplanir ve düsmanlarini yok ederek Kûfe’li esirleri kurtarir.
Süfyani’nin Medine’ye gönderdigi ordu üç günlük bir isgalden sonra Mekke’ye yönelir, ancak Beyda’ya geldiginde ALLAH-u Teâlâ "Ya Cebrail onlari cezalandir” emri ile Cebrail Aleyhisselâm’i gönderir ve Cebrail Aleyhisselâm bir ayagini yere vurarak bu orduyu topraga gömer. Sadece Süfyânî’ye haber getirecek iki kisi sag kalir. Bu iki kisi Süfyânî’ye gelip durumu anlattiginda o herhangi bir korku duymaz. Bu sirada Kureys soyundan bir grup insan Konstantiniyye’ye kaçar. Ancak Süfyânî Rum büyügüne haber göndererek bunlari geri istetir. Bu kisiler ona iade edilir. Süfyani de Sam kapisinda onlarin boynunu vurdurur.
O gün o kadar çirkin olaylar olur ki, Sam kapisinda gezdirilen bir kadin mihrapda Süfyânî’nin dizlerine oturtulur. Bunu gören müslümanlardan birisi ‘Yaziklar olsun size imandan sonra küfre mi düstünüz, bu helâl degildir.’ der. Ancak Süfyânî tarafindan boynu vurdurulur. Bu olayi yayan herkesin de boynu vurulur. Iste o zaman semadan su ses duyulur: ‘Ey insanlar! ALLAH-u Teâlâ size münafik ve zalimlere uymayi men etmis ve Mekke’de bulunan yeryüzündeki insanların en hayirlisi, ismi Ahmed, babasinin adi Abdullah olan Mehdi’yi reisiniz kilmistir, ona uyun ve emrini dinleyin.”
Bu sirada Imran bin Hüseyin -radiyALLAHu anh- ‘Hazret-i Mehdi’nin nasıl bilinecegini’ sordu. Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- su cevabi verdi:
"O benim evlâdimdandir. Tavri Benî Israil ricali gibidir, üstünde pamuktan (kutvani) iki cübbe bulunur. Sag yanaginda siyah bir ben vardir. Yüzü parlayan yildiz gibi nurludur. Kirk yasindadir. Sam, Misir ve Dogunun bir çok yerinden ebdallar ve ileri gelen insanlar ona gelir ve Rükun ile Makam arasinda ona biat ederler. Sonra Hazret-i Mehdi, önünde Cebrail arkasinda Mikail ile Sam’a doğru yola çikar ve onun hilafetine yer, gök ehli, yabani hayvanlar, kuslar hatta denizdeki baliklar bile sevinir. Zamani bereketli olur, nehirler suyunu, yer verimini artirir, hazineler çikarilip Sam’a getirilir.
Süfyânî, dallari Hire ve Taberiye’ye doğru uzanan bir agacin altinda öldürülür. Kelp kabilesi de yok edilir. Orada imkansizlik nedeni ile de olsa bulunamayan hüsrana ugramistir.”


İsTiKaMeT
"Onlar tevhid ehli oldugu halde, onlarla savasmak nasıl doğru olabilir?” seklindeki sualini de Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- söyle cevaplandirmistir:
"Onlar mürteddirler. Zira sarabi helâl sayarlar ve namazı da kilmazlar.” (Imam-i Suyûtî)
Simdilerde türeyen sahte mehdi de (Iskender Evrenesoglu) sarabi helâl saymakta, basi açik gezilmesine, kadinlarin çiplak dolasmasina izin vermekte, namazı hafife almaktadir.
Iste Hadis-i serif iste türeyenlerin durumu. Artik taniyin bunlari.
"Sam’in ortasindan, adina Süfyânî denilen ve kendisine tabi olanlarin çogunun Kelb kabilesinden olacagi birisi çikar. O insanlari öldürür, hatta kadinlarin karinlarini desip çocuklarini katleder. Sonra onunla savasmak için bir ordu toplanir ve onu öldürür.” (Imam-i Suyûtî)
"Medine reisi, Mekke’deki Hasimilere bir ordu gönderir, ancak Hasimiler bu orduyu hezimete ugratir. Bunun üzerine Sam’in o günkü sahibi olan Süfyani, içinde alti yüz yabanci olan yeni bir orduyu tekrar Hasimi’lerin üzerine gönderir. Aydinlik bir gecede bu ordu çölde giderken, bir çoban farkederek ‘Vay Mekke’nin basina gelene’ seklinde söylenirken, ordunun birden gözünün önünden kayboldugunu görünce ‘SübhanALLAH kisa zamanda nasıl da yok oldular’ diyerek onlarin battigi yere gelip ve yarisi yerde, yarisi yerin disinda kalmis bir yorgani yakaliyarak, çikarmaya çalisir. Lakin çikaramaz ve o zaman ordunun topraga battigini anlar. Mekke reisine bunu müjdelemek için gider ve bunu duyan Mekke reisi ‘Elhamdülillah, bize kendisinden haber verilen alâmet iste buydu’ der.” (Imam-i Suyûtî)
"Beyda’da ordunun yere batirilisi Mehdi’nin çikis alametidir.” (Imam-i Suyûtî)
Bu açik beyanlardan sonra hakiki, gerçek Mehdi’nin alametlerini iyi taniyin, sahte ve soytarilara, yalancilara kanmayin.
"Kâfirler Arap yarimadasina inerler, ordular düzenlenir, halife öldürülür, dertler de büyür. Sam surlari üzerinde bir münâdî ‘Yaklasan serden dolayi vay Araplarin haline!’ der.” (Imam-i Suyûtî)
"Hazret-i Mehdi basi üzerinde bir bulut oldugu halde çikacak, o bulutta bir münadi, ‘Bu ALLAH’in halifesi Mehdi’dir O’na tabi olun’ diye nida edecektir.” (Imam-i Suyûtî)
"Bu fitnelerin en sonuncusu ‘Günahsiz insanlarin’ öldürülmesidir ki, artik o zaman kendisinden herkesin razı olacagi bir gidisatta olan Mehdi çikar.” (Imam-i Suyûtî)
"Süfyani, Halid bin Yezid bin Ebusüfyan’in evlâdindandir. Kafasi oldukça büyüktür. Yüzünde kasintili bir hastaliktan (çiçek bozugu) eser vardir. Gözünde de beyaz bir nokta bulunur. Sam sehrinden çikacaktir. Ona tabi olanlarin çogu Kelb’dendir. Kadinlarin karinlarini desip çocuklarini öldürür, kendisine karsi toplanan Kays kabilesini de iyice yok eder. (Iste o zaman) Ehl-i beytim’den Harem de biri çikar. Onun haberi Süfyani’ye ulasinca, Süfyani ona karsi ordusundan bir ordu gönderir. Ancak Mehdi, bu orduyu hezimete ugratir ve bunun üzerine Süyani yanindakilerden bir orduyu, ona karsi tekrar gönderir. Ancak bu ordu arzdan Beyda’ya vardiklarinda yere batirilir ve kendilerinden haber getirecekler disinda kimse sag kalmaz.” (Imam-i Suyûtî)
Ibn-i Mes’ud -radiyALLAHu anh- anlatiyor: "Biz, Resulullah Aleyhisselâm’in yaninda iken Benî Hâsim’den bir grub genç geldi. Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- onlari görünce, gözü doldu ve rengi degisti. Ben: Ey ALLAH’in Resulü! Simdiye kadar, mübarek yüzünüzde hosumuza gitmeyen bir manzara hiç görmemistik, (simdi ne oldu da bizi üzen bir ifade ile karsilasiyoruz?)” dedim. Su cevabi verdiler:


İsTiKaMeT
"Biz öyle bir Ehl-i Beytiz ki, ALLAH bizim için dünyaya mukabil ahireti tercih etmistir. Benim Ehl-i Beytim benden sonra bela, kaçirilma ve sürgüne maruz kalacak. Nihayet, dogu tarafindan beraberlerinde siyah bayraklar olan bir kavim gelecek. Bunlar hayir (saltanat) isteyecekler, fakat istekleri yerine getirilmeyecek. Bunun üzerine onlar savasacak. ALLAH onlara yardim edecek. Bundan sonra istedikleri (hükümdarlik) kendilerine verilecek.


İsTiKaMeT
Ne var ki, onlar bunu kabul etmeyip emirligi Ehl-i Beytim’den bir adama tevdi edecekler. Bu (Emîr) de, insanlar yeryüzünü daha önce zulüm ile doldurduklari gibi, yeryüzünü adaletle dolduracaktir. Artik sizden kim o güne yetisirse kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa onlara varsin (katilsin)” (Kütüb-ü sitte muhtasari c. 17 sh: 556)
Bu Emr-i serif de gösteriyor ki gerçek Mehdi Aleyhisselâm’a tabi olmak sarttir. Öyleyse simdiden Varaka bin Nevfel’in Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimize Peygamberlik gelmeden evvel biat etmesi gibi, biz de ona biatimizi edelim ve ona tabi olalim. Zira daha henüz gelmedi.
"Muharrem ayinda bir münadi semadan "Agâh olun ALLAH’in seçtigi kisi falandir, onu dinleyin ve itaat edin” diyecektir ve bu çok siddetli savaslarin ve fitnelerin bulundugu bir senede olacaktir.” (Imam-i Suyûtî)
"Süfyani Kûfe’ye ulastigi ve Âli MUHAMMED’in yardımcılarini öldürdügü zaman Mehdi çikar ve onun bayraktari Suayb bin Salih Temimi olur.” (Imam-i Suyûtî)
"Suayb bin Salih Temimi orta boylu, esmer, hafif sakalli olup, elbiseleri beyaz ve bayraklari siyah olan dört bin askerle çikar. Bunlar Mehdi’nin önünde olurlar ve karsilarina çikan herkesi hezimete ugratirlar.” (Imam-i Suyûtî)
"Mehdi’nin bayraginda ‘Biat ALLAH içindir’ yazilidir.” (Imam-i Suyûtî)
"Yasi küçük sakali hafif ve sarisin bir genç çikar, Mehdi’nin bayragini tasir ve karsisina daglar bile çiksa onlari ezerek Ilya (Kudüs)’ya kadar ulasir.” (Imam-i Suyûtî)
Diger bir Hadis-i serif’te Mansur diye bir zâtin maliyla, caniyla, ona hazirlik yapacagini ve Mehdi’nin halifeligine yardımcı olacagi haber verilmekte, ona tabi olunup yardımcı olunmasi gerektigi belirtilmektedir.
"Maverâunnehr’den bir adam çikacak, ona el-Hâris Ibnu Harrâs (çiftçi) denecek. (Ordusunun) önünde Mansûr denen bir adam olacak. Bu zât Âl-i MUHAMMED için (maliyla, caniyla, silahiyla zemin) hazirlayacak, hilafeti mümkün kilacaktir. Tipki Kureys’in Resulullah Aleyhisselâm’a mümkün kildigi gibi. Ona yardımcı olmak ve icabet etmek her müslümana vâcib olmustur.” (Kütüb-i sitte muhtasari c. 15 sh. 438)


İsTiKaMeT
"Maveraünnehir’den bir adam çikar, adina ‘Haris’ denir, o çok savasçidir. Onun önünde ise, ismine ‘Mansur’ denen birisi bulunur ve Kureysliler Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem’e nasıl yardim etmislerse, o da Âli MUHAMMED’e öyle yardim eder. Her mümine ona yardim etmek vacib olur. Yahut da ona icabet vacib olur .” (Imam-i Suyûtî) (Ebu Davud)
Abdullah Ibnu’l-Hâris Ibn-i Cez’iz-Zübeydi -radiyALLAHu anh-dan rivayetle Resulullah Aleyhisselâm söyle buyurmuslardir:
"Dogudan bir takim insanlar çikacak ve Mehdi için zemin hazirlayacak.” (Kütüb-i Sitte Muhtasari c. 17 sh.558)
"Mehdi’den önce onun ehli beytinden dogu’da bir zât çikar hedefi Beytül Makdis (Kudüs) olarak, o onsekiz ay omuzunda kiliç tasir, öldürür, yaralar, ancak oraya varamadan ölür.” (Imam-i Suyûtî)
"Ashabi Kehf, Mehdi’nin yardımcılari olacaktir.” (Imam-i Suyûtî)
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Emirdag Lahikasi isimli eserinin 259. sahifesinde Mehdi Aleyhisselâm’in vazifelerinden söyle bahs etmektedir:
"Mehdi Âl-i Resul’ün temsil ettigi kudsî cemaatinin sahs-i mânevisinin üç vazifesi var. Eger çabuk kiyamet kopmazsa ve beser bütün bütün yoldan çikmazsa, o vazifeleri onun cem’iyeti ve seyyidler cemaati yapacagini rahmet-i Ilahiyyeden bekliyoruz. Ve onun üç büyük vazifesi olacak:
Birinci Vazifesi: Fen ve felsefenin tasallutiyle ve maddiyun ve tabiiyyun tâunu, beser içine intisar etmesiyle, her seyden evvel felsefeyi ve maddiyun fikrini tam susturacak bir tarzda imani kurtarmaktir. Ehl-i imani dalaletten muhafaza etmek ve bu vazife hem dünya, hem herseyi birakmakla, çok zaman tedkikat ile mesguliyeti iktiza ettiginden, Hazret-i mehdi’nin, o vazifesini bizzat kendisi görmege vakit ve hal müsaade edemez. Çünki hilâfet-i MUHAMMEDiye (Aleyhisselâm) cihetindeki saltanati, onun ile istigale vakit birakmiyor. Herhalde o vazifeyi ondan evvel bir taife bir cihette görecek. O zât, o taifenin uzun tasdikati ile yazdiklari eseri kendine hazir bir program yapacak, onun ile o birinci vazifeyi tam yapmis olacak. Bu vazifenin istinad ettigi kuvvet ve mânevî ordusu, yalniz ihlâs ve sadakat ve tesanüd sifatlarina tam sahip olan bir kisim sâkirdlerdir. Ne kadar da az da olsalar, mânen bir ordu kadar kuvvetli ve kiymetli sayilirlar.
Daha evvel arzedildigi gibi:”Bize kalem ile cihad verilmis, ona ise kiliç ile, biçerek ifsadi kaldirma verilse gerek. Kitaplarimizi o okuyup anlayacak, sirlarini ister açar, ister açmaz.”
Naim bin Hammad -radiyALLAHu anh-in Kab -radiyALLAHu anh-den tahriç ettigi Hadis-i serif’te ise Mehdi Aleyhisselâm’in öncüsü bu bayraklilar ifsa edilmis, nasıl mücadele edeceklerinede isaret edilmistir.
"Mehdi’nin çikis alâmetlerinden birisi de Bati’dan baslarinda Kinde kabilesinden ayagi sakat bir adamin bulundugu bayraklilarin çikmasidir.” (Imam-i Suyûtî)
Mehdi Resul Hazretleri dogrudan dogruya Resulullah Aleyhisselâm’in vazifesini yapacak. Onun vazifesi kalemle degil, kiliçla olacak. Ömrü sirf cihadla geçecek. O bir şey yazmayacak, çünkü yazmaya vakti olmayacak.
"Sizin hazinenizin yaninda, hepsi de bir halifenin ogullari olan üç kisi öldürülür ve bu hazine hiçbirisine nasip olmaz. Sonra dogu tarafindan siyah bayraklilar çikarak hiçbir kavmin yapmadigi bir sekilde savas yapar ve ardindan ALLAH’in halifesi Mehdi gelir. Siz onun ismini isittiginizde kar üzerinde sürünerek de olsa ona gelin ve ona biat ediniz. Çünkü o ALLAH’in halifesi Mehdi’dir.” (Ibn-i Mace, Hakîm)
Ibni Ömer -radiyALLAHu anhümâ-dan rivayet edildigine göre; Peygamber -sallALLAHu aleyhi ve sellem- bir gün Hazret-i Ali -radiyALLAHu anh-in elinden tutarak söyle buyurdu:
"Bunun soyundan bir genç çikar ve arzi adaletle doldurur. Siz onu gördügünüzde Temimi genci arayin. Çünkü o dogudan çikacak ve Mehdi’nin bayraktari olacaktir.” (Taberâni)
Seyhül Ekber Muhyiddin-i Ibn-i Arabi -kuddise sirruh-‘nin Fütuhat’ül Mekkiye’sinin 66. babinda Mehdi söyle anlatilmaktadir:


İsTiKaMeT
"ALLAH’in bir halifesi daha vardir ki, yeryüzü zulüm ve haksizliklarla dolu oldugu zaman zuhur edecektir. Yeryüzünü adalet ve sükûnetle dolduracaktir. Peygamber -sallALLAHu aleyhi ve sellem-‘in yolundan gidecektir. O hiç yanilmayacaktir. Çünkü onun, görmedigi yerde dogrultan melegi vardir. Hakki ayakta tutanlara yardim edecek, dedigini yapacak, bildigini söyleyecek, ALLAH ona o kadar güç verecek ki, bir gece içinde zulmü ve ehlini ortadan kaldiracak, dini ikâme edecek, Islâm’i ihya edecek, önemsenmez bir hale geldikten sonra ona tekrar kiymet kazandiracak, onu ihya edecek. Asrinda cahil, bahil ve korkak olan bir adam, hemen âlim, cömert ve cesûr olacak. Kendisine karsi geleni ve kafa tutani perisan edecek. Dini, Resulullah’in -sallALLAHu aleyhi ve sellem- zamaninda oldugu gibi aynen tatbik edecek. Halis ve hakiki dinden baska hiçbir mezhep kalmayacak. Mehdi Istanbul sehrini Süfyan’in elinden alacak. Düsmanlari, ehli içtihad alimlerinin mukallidleri olacak. Çünkü onlar, Mehdi’nin kendi imamlarinin tersine hükmettigini gördüklerinde bundan hoslanmayacaklar, fakat karsi da gelemeyecekler. Onun kilinci kardaslaridir. Kilincindan korktuklari için ister istemez hâkimiyetine boyun egecekler. Onun açik düsmanlari fukaha olacak. Elinde kilinci yani kardaslari olmasa idi katliyle fetva verirlerdi. Lâkin Cenâb-i Hak, onu keremiyle ve kilinç ile tathir edecek, onlar ona itaat edeceklerdir. Çünkü halk arasinda imtiyazlari kalmayacak, hatta ahkam hususunda ilimleri de azalacak. Mehdi’nin gelisiyle alimlerin hükümlerindeki ihtilâflar da giderilecek. Ondan hem korkacaklar hem de birseyler umacaklar. Kalben ondan nefret edecekler, fakat buna ragmen ister istemez hükmünü kabul edecekler.”
Bediüzzaman Hazretleri ise Emirdag Lahikasi isimli eserinin devaminda söyle buyurmaktadir:
"Ikinci Vazifesi: Hilâfet-i MUHAMMEDiye (Aleyhisselâm) ünvani ile seâir-i Islâmiye’yi ihya etmektir. Âlem-i Islâm’in vahdetini nokta-i istinad edip beseriyeti maddî ve mânevi tehlikelerden ve gadab-i Ilahiden kurtarmaktir. Bu vazifenin, nokta-i istinadi ve hâdimleri, milyonlar efradi bulunan ordular lâzimdir.
Üçüncü Vazifesi: Inkilabat-i zamaniye ile çok ahkâm-i Kur’aniyenin zedelenmesiyle ve seriat-i MUHAMMEDiye’nin (Aleyhisselâm) kanunlari bir derece ta’tile ugramasiyle O zât, bütün ehl-i imanin mânevî yardimlariyle ve ittihad-i Islâm’in muavenetiyle ve bütün ulema ve evliyanin ve bilhassa Âl-i Beytin neslinden her asirda kuvvetli ve kesretli bulunan milyonlar fedakâr seyyidlerin iltihaklariyle o vazife-i uzmâyi yapmaga çalisir.”
Bediüzzaman Hazretlerinin de beyanlarinda oldugu gibi bütün feyz-ü kemalati üzerinde tasiyacaktir.
Resulullah Aleyhisselâm’in müjdeledigi Hazret-i Mehdî, Resulullah Aleyhisselâm’in soyundan, Siddik-i Ekber -radiyALLAHu anh-in yolundan gelse gerek.
Imam-i Rabbani -kuddise sirruh- Hazretleri de bu hususta buyururlar ki:
"Saniyorum ki Peygamber’imizin -sallALLAHu aleyhi ve sellem- gelecegini haber verdigi Mehdi, velâyetin en yüksek derecesinde olacaktir. O da bu Tarikat-i aliye’den yetismis ve bu silsile-i aliye’yi tamamlamis ve tekmil etmis olacaktir.
Zira bütün velâyet yollari, bu yolun altinda bulunmaktadir. Diger velâyetinin, nübüvvet makaminin kemâlâtindan nasibi azdir. Bu yoldan kazanilan velâyette ise, Siddik-i Ekber’in yolu oldugu için, o nübüvvet makaminin kemâlâtindan pek çok bulunur.” (251. Mektup)
"Ebû Bekir’in kapisindan baska, mescide açilan bütün kapilari kapatiniz.” (Buharî)
Hadis-i serif’ine Seyh Es’ad Efendi -kuddise sirruh- Hazretlerimiz:
"ALLAH’im! Bütün tarikatlarin piri kesildigi zaman Ebu Bekir’in yolunu kiyamete kadar bâkî kil.” mânâsini vermistir.
Bir Hadis-i serif’te de:
"ALLAH-u Teâlâ benim gögsüme ne döktüyse, ben de onu oldugu gibi Ebu Bekir’in gögsüne bosalttim.” buyuruluyor.
Bu Hadis-i serif o kadar büyük mânâ tasiyor ki "Emânât-i ilâhi’yi ona teslim ettim.” mânâsina geliyor.
Resul-i Ekrem -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in ahirete intikallerinden sonra, yakinlik nesebi itibari ile bu nur Siddik-i Ekber -radiyALLAHu anh-e geçti.
Resulullah Aleyhisselam’dan sonra imanda, amelde, ihlasta, ahlakta insanların en büyügüdür.
O nurdan en çok nasip alan zat süphesiz ki odur. Dolayisi ile o yol böylece intikal ediyor. Yani vekilden vekile intikal ediyor. Çünkü o vekiller o nur zincirinin baklalari gibidir. Hepsi bir, birisi hepsidir.
Binaenaleyh umariz ki Mehdî Resul bu yoldan ve bu kanaldan gelse gerek.
Niçin bu yoldan ve bu kanaldan gelecek?
"Siz beseriyet için meydana çikarilmis en hayirli bir ümmetsiniz. Iyiligi emreder, kötülügü vazgeçirmeye çalisirsiniz ve ALLAH’a inanirsiniz.” (Âl-i imran: 110)
Âyet-i kerime’sinin tecelliyatina mazhar olundugu için.
Bütünüyle ihsan-i ilâhî’ye mazhar olup, kemâliyetini üzerinde toplamis olarak; sehm-i velâyete ve sehm-i nübüvvete de nâil olup onlara vâris olarak gelecek ve ümmet-i MUHAMMED’e bir hediye-i ilâhî olacaktir.
Yeryüzünü nuru ile doldurur. Bütünüyle küfrü ve küfür âdetlerini, her türlü sapikligi ve bölücülügü ortadan kaldirir.
Sahtelere gelince onlar yalancidir, sahtedir, soytaridir. Hazret-i Mehdi çikincaya kadar bundan altmis tane çikmis olacak.
"ALLAH’in Resulü olarak gönderildigini iddia eden altmis yalanci çikacaktir.” (Ikdu’d-durer)
Taberani’nin bir rivayetinde bu yalancilarin sayisinin yetmis olacagi da haber verilmistir.
Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i serif’lerinde buyururlar ki:
"Dünyanin tek günlük ömrü bile kalmis olsa ALLAH, o günü uzatip, benden bir kimseyi o günde gönderecek.” (Ibn-i Mes’ud)


İsTiKaMeT
Ebu Ishâk anlatiyor: "Hazret-i Ali -radiyALLAHu anh- oglu Hasan -radiyALLAHu anh-a bakti ve "Bu oglum, Resulullah Aleyhisselâm’in tesmiye buyurdugu üzere Seyyid’dir. Bunun sulbünden Peygamberinizin adini tasiyan biri çikacak. Ahlaki yönüyle Peygamberinize benzeyecek; yaratilis yönüyle ona benzemeyecek” dedi ve sonra da yeryüzünü adaletle dolduracagina dair gelen kissayi anlatti.” (Ebu Dâvud)
Ebu Hureyre -radiyALLAHu anh- anlatiyor: Resulullah Aleyhisselâm buyurdular ki:
"Otuz kadar yalanci Deccaller çikmadikça Kiyamet kopmaz. Bunlardan her biri ALLAH’in elçisi oldugunu zanneder.” (Tirmizi, Ebu Dâvud)
Kiyametin büyük alametlerinden birisi de Isa Aleyhisselâm’in yeryüzüne inmesidir. Bu husus tevatür derecesine ulasmis, kitap, sünnet ve icma ile sabit olmustur.
Âyet-i kerime’de söyle buyuruluyor:
"Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce Isa’ya muhakkak iman edecektir. Kiyamet gününde de o, onlara sahit olacaktir.” (Nisa: 159)
Isa Aleyhisselâm’in kiyamete yakin bir zamanda inecegine dair Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i serif’lerinde söyle buyururlar:
"Hayatim kudret elinde olan ALLAH’a yemin ederim ki, çok sürmez Meryem oglu Isa adil bir hakem olarak inecek, haçi kiracak, domuzu öldürecek, cizye vergisini kaldiracak ve mal o kadar çogalacak ki, onu kabul eden kimse bulunmayacak.” (Buhâri, Tecrid-i sarih: 1018)
Binaenaleyh Isa Aleyhisselam inecek ve Mehdi Aleyhisselâm’in arkasinda namaz kilacaktir. Beraberce cihad edecekler. Deccal’i öldüreceklerdir.
"Isa bin Meryem’in, arkasinda namaz kilacagi kisi bizdendir.” (Imam-i Suyûtî)
Bir diğer Hadis-i serif’lerinde ise söyle buyuruyorlar:
"Mehdi bu ümmettendir ve Hazret-i Isa’ya imam olacaktir.” (Imam-i Suyûtî)
Ebu Ümame -radiyALLAHu anha-den söyle rivayet edilmistir:
"Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- bize hitab etti. Deccal’i anarak söyle buyurdu:
"Medine, körügün demirin pasini giderdigi gibi içindeki pisligi giderir, o güne kurtulus günü denir.”
Ümmü Süreyk:
"Yâ Resulellah! O gün Araplar nerede?” diye sordu.
Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- söyle buyurdu:
"Onlar o gün az olurlar, imamlari salih bir insan olan Mehdi oldugu halde, Beytül Makdis’e siginirlar. Orada imamlari kendilerine sabah namazını kildirmak için öne geçtigi sira, bir de bakarlar ki Isa bin Meryem Aleyhisselâm sabah vaktinde inmistir. Bu imam (Mehdi) Isa’yi öne geçirmek için arka arka çekilir. Isa Aleyhisselâm onun omuzlarina elini koyar ve ona der ki: ‘Geç öne namazı kildir. Zira kamet senin için getirilmistir.’ Bunun üzerine imamlari (Mehdi) onlara namazı kildirir.” (Ibn-i Mace, Hâkim)
Hülasa-i kelam Isa Aleyhisselâm ile Mehdi Aleyhisselâm beraberce Islâm dininin muzafferiyeti için çalisacaklar. Kendilerine verilen vazifeyi bîhakk’in yapacaklardir.
Sahtelere ise bu vazifeyi kim veriyor? Seytan… Ve onlar seytanin yardımcısi, askeridirler. Bunlar çikacak fakat biz bu mevzuda da Hadis-i serif’lerin isigi üzerinde ümmet-i MUHAMMED’e gerçek Mehdi’nin alametlerini belirtiyor ve izah ediyoruz.


İsTiKaMeT
"Mehdi yedi sene iki ay birkaç gün hüküm sürecektir.” (Imam-i Suyûtî)
"Âhir zamanda bir halife gelecek, mali taksim edecek, saymayacaktir.” (Müslim: 2914)
"Ehli beytimden birisi yedi yil hüküm sürüp, daha evvel zulümle dolu olan arzi adaletle doldurmadikça bu dünya bitmez.” (Imam-i Suyûtî)
"Ehli Beytimden birisi çikar ve sünnetimi söyler. ALLAH ona yagmur indirir ve yeryüzü ona bereketini çikarir. Daha önce zulüm ve cebirle dolu olan dünya, adalet ve nefasetle dolar. Yedi yil bu ümmete hükmeder ve Beytül-Makdis’e iner.” (Taberâni)
Bütün bu hadisatin olmasi ahirzamanda olacaktir. O zaman artik fitne ve fesat artmis son haddini bulmus olur.
Sevbân -radiyALLAHu anh-dan rivayete göre Resulullah Aleyhisselâm söyle buyurmuslardir:
"Ümmetim için saptirici imamlardan korkarim. Ümmetim arasina kiliç bir kere girdi mi, artik kiyamet gününe kadar kaldirilmaz. Ümmetimden bir kisim kabileler müsriklere iltihak etmedikçe, ümmetimden bir kisim kabileler putlara tapmadikça kiyamet kopmaz. Ümmetimde otuz tane yalanci çikacak hepsi de kendisinin Peygamber oldugunu iddia edecek. Halbuki ben Peygamberlerin mührüyüm (sonuncusuyum) ve benden sonra Peygamber de yoktur. Ümmetimden bir grup hak üzerinde olmaktan geri durmaz. Onlara muhalefet edenler onlara zarar veremezler. ALLAH’in (kiyamet) emri, onlar bu halde iken gelir.” (Kütüb-i Sitte Muhtasari c.13 sh. 425)
Hadis-i serif’te:
"Benden sonra halifeler bulunacak. Halifelerden sonra emirler, emirlerden sonra krallar, krallardan sonra da zalim idareciler olacak. Daha sonra Ehl-i Beytimden bir adam çikacak, yeryüzü zulümle dolduruldugu gibi onu adaletle dolduracak. daha sonra onun yerine Kahtanî ümmetin basina geçirilecek. Beni hak ile gönderen ALLAH’a yemin ederim ki, bu ondan asagi degildir.” (Taberâni)
Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in bu Hadis-i serif’inde beyan ettigi Kahtânî Cehcah’tir. Çok kiymetli bir kimse olup Mehdi Resul Hazretlerinden sonra çikacak ve onun yolunu tutacaktir.
Diger bir Hadis-i serif’te söyle buyuruluyor:
"Cehcah denilen bir adam melik olmadikça günlerle geceler gitmez.” (Müslim: 2911)
Çok büyük dirayet sahibi ve temizleyici olacak ve bütün dünyayi koyun güder gibi güdecek, hükmünü yürütecek.
"Zalimlerden sonra Cabir gelir, sonra Mehdi, sonra Mansur, sonra Selâm ve en sonra da Emirül Usub gelir.” (Imam-i Suyûtî)
Bu çikanlar sahtedir. Bu çikan ilk degil, sonuncusu da degil. Bundan sonra da çok çikacak.
Hadis-i serif’te:
"Ümmetimden yalancilar deccaller vücuda gelir.” buyuruluyor. (Münavi)
Yalanci ve deccalden maksat, distan insanlari irsad ve islah etmek sifatiyla görünüp, gerçekte ise halki ahkâma uymaktan alikoyanlardir.
"Ümmetimin arasindan otuz tane yalanci çikacak ve kendilerinin Peygamber olduklarini iddia edeceklerdir.
Oysa ki ben Peygamberlerin sonuncusuyum ve benden sonra artik Peygamber gelmeyecektir.” (Buharî)
Bir de bu sahte Mehdi "bana vahyolunuyor” diyerek Peygamberligini ilân etmektedir.
Bu gibi yalancilari Kelâm-i kadim’inde hem yalanci, hem zâlim diye nitelendiriyor.
Âyet-i kerime’de söyle buyuruluyor:
"ALLAH’a karsi yalan uydurandan ve kendisine hiç bir sey vahyedilmedigi halde ‘Bana da vahyolundu.’ diyenden de ‘ALLAH’in indirdigi âyetler gibi ben de indirecegim.’ diyenden daha zâlim kim olabilir?
Bu zalimler ölüm dalgalari içinde can çekisirken, melekler de ellerini uzatmis ‘Haydi canlarinizi teslim edin, ALLAH’a karsi gerçek olmayani söylemenizden ve ALLAH’in âyetlerine karsi kibirlilik taslamanizdan ötürü, bugün siz horlayici alçaltici bir azabla cezalandirilacaksiniz!’ derken bir görsen!” (En’am: 93)
Resul-i Ekrem -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i serif’lerinde:
"Cenab-i ALLAH’a itaat et ki akilli denmeye sâyan olasin.” buyuruyorlar. (Münâvî)
Hazret-i ALLAH ve Resulü’ne isyan edenlerde akil yoktur, onlara deli nazari ile bakilir. Zaten bu adamin da deli raporu oldugu bilinmektedir.
Kendilerinin resul oldugunu söyleyen bu yalancilar, bir Peygamberin "Nebi” olmadan "Resul” olamayacagini bilemeyecek kadar cahildirler. Gerçekten seytan onlara bu yalani süslü göstermis, onlari gururlari aldatmis.
Âyet-i kerime’de:
"O çok aldatici seytan sizi ALLAH’a karsi magrur etmesin.” buyuruluyor. (Lokman: 33)
Kendi nefislerini bilip taniyamadiklari için Hazret-i ALLAH ve Resulü’nü de bilemezler. Çünkü onlar gerçekten kara cahildirler.
"Insan bizim kendisini kerih bir nutfeden yarattigimizi görmez mi ki, simdi o apaçik bir hasim kesilmektedir.” (Yasin: 77)
Âyet-i kerime’sinde beyan buyuruldugu üzere; Yaratan’in niçin yarattigini, neden yaratildiklarini bilmedikleri için Yaratan’a hasim kesildiler.
Hazret-i ALLAH onlari:
"Kalplerinde hastalik bulunanlar ve inkâr edenler.” olarak vasiflandirmaktadir. (Müddessir: 31)
Ilâhi emir ve hükümleri, bilgisizlik sarayi olan nefislerine soracaklarina ve seytana uyacaklarina, Hazret-i Kur’an’a kulak verip itaat etselerdi bu rezil duruma düsmezlerdi.
Bir Âyet-i kerime’de:
"Yolun dogrusunu göstermek ancak ALLAH’a aittir.” buyuruluyor. (Nahl: 9)
Yolun dogrusunu ALLAH-u Teâlâ tayin eder, mahlukun hükmü yoktur.
Daha evvel söyle arzedilmisti:
"Önümüzde çok büyük hadiseler, çok büyük sikintilar, çok büyük harpler var. Simdiden Hazret-i ALLAH’a ve Resulü’ne dönmeye bakin.
Bir Hadis-i serif’te söyle buyuruluyor:
"Dünyanin genis vakitlerinde, yani sihhat ve servet, asayis ve emniyet gibi esbab-i istirahat mükemmel oldugu bir zamanda Cenab-i Hakk’a ibadet ve taat ile kendini takdim et ki, muzayakali bir zamanda seni lutf ile yad buyursun.” (Ahmed bin Hanbel)
Zira Mehdi Aleyhisselâm ancak ihlas sahiplerini ordusuna alacaktir. Gerçekten bir imam gelecek, fakat fakirin tahminine göre bu zamana daha 30-40 sene var. Nasibi olan bu hakiki imami görür. Çiktigi zaman tereddütsüz biat edin.”
Su kadar varki Isa Aleyhisselâm’in da gelecegi Âyet-i kerime ve Hadis-i serif’ler ile arzedildi. Ona ve Mehdi Aleyhisselâm’a gönülden teslim olup biat etmek sarttir.
Çünkü Resulullah -sallALLAHu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i serif’lerinde onun hakkinda söyle buyuruyor.
"Bakalim imaminiz kendinizden oldugu halde Meryem oglu Isâ yaniniza indigi zaman durumunuz nasıl olur?” (Buhari. Tecrid-i Sarih: 1406)
Herkes imtihan olacak, böylece iman ile küfür ayrilacak.
ALLAH-u Teâlâ kime o lütuf nûr’unu koymussa ona tabi olacak, kime koymamissa olmayacak.


mumsema mehdinin manevi özellikleri

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();