Suizan Nasıl Anlaşılır ?
LeoparGS
Suizan Nasıl Anlaşılır ?
Soru: İçte bir sürü şüphe mevcut ve nefis de sürekli kalbe kötü düşünceleri atıp duruken kalbe yerleşen kötü zan nasıl bilinir ?
Cevap: Kötü düşüncenin kalbe yerleştiğinin alameti kalbin önceki halinin değişmesidir. Bundan sonra o kişiden nefret etmeye başlar, sıkılır, onun durumuyla ilgilenmez, onunla beraber olmaktan kaçar, karşılaştığında ikram etmez, üzüntüsüne ortak olmaz… Bunlar kalpte karşı tarafa ait kötü düşüncenin oluştuğunu gösterir.
Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
Müminde üç şey bulunabilir. Bunlardan kurtulma yolları vardır. Biri hakkında kötü düşünceden kurtulmanın yolu onu araştırmamaktır. (312)
Yani, kalbe gelen kötü düşüncenin peşine düşüp araştırmamalı; kalbi ve azalarıyla ona göre tavır almamalıdır gelen düşünceyi gerçek kabul ederse, kalbiyle o kişiden nefret eder ve rahatsız olur. Bu düşünce fiillerine etki eder; bundan sonra karşı tarafa içindeki düşünceye göre davranır.
Şeytan bazen insanın kalbine, en küçük bir hile ile kötü düşünceleri yerleştirir ve ona şu şekilde vesvese verir; Senin falan hakkındaki düşüncen doğrudur. Sen bu sonuca tahminle değil, keskin zeka, güzel anlayış ve aklınla ulaştın. Mümin, Allah’ın (c.c) nuruyla bakar. O kimse senin düşündüğün gibidir.
Halbuki bu kimse meseleye nurla değil şeytanın aldatması ve zulmetiyle bakmıştır.
Adaletli bir kimse sana birinin kötü durumunu haber verdiğinde, onu tasdik etsen mazur sayılırsın. Çünkü sen haber vereni yalanlasan bu sefer ona karşı suç işlemiş, hakkında kötü düşünmüş olursun. Bu da ona karşı bir suizandır. Bu durumda biri hakkında hüsnü zan beslerken, diğeri hakkında suizanda bulunman uygun değildir. Fakat yinede, haber verenle karşı taraf arasında bir düşmanlık, inatlaşma ve haset olup olmadığını araştırmalısın. Yoksa suçlama altında kalabilirsin. Aynı şekilde babanın evladı lehine yaptığı şahitlik ve düşmanın şahitliği, töhmet endişesiyle reddedilmiştir.
Böyle bir durumda haber veren eğer adaletli biriyse onu ne yalanla ne de tasdik et. Kendi kendine, Bu durum benim tarafımdan zaten bilinmiyordu, Allah’ın (c.c) örttüğü halde gizliydi. Olduğu gibi kalsın. Bence açığa kavuşturulan bir şey yok deyip geçmelisin.
Bazılarıda görünüşte adildir. Bahsedilen kişiyle arasında bir hasetleşme yoktur, ancak o adil görünümlü kişinin insanlara sataşmak, onların kötülüğünü anlatmak gibi bir alışkanlığı vardır. Bu adam, hakikatte adil değildir. Gıybet eden kimse büyük günah işlediği için fasıktır. Gıybet onun alışkanlı haline getirdiği bir huyu olmuşsa, onun şahitliği reddedilir. Ne yazıkki zamanımızda gıybet, insanlar arasında çok yapıldığı için çokları buna hassasiyet göstermez ve yapılan gıybetten dolayı bir üzüntü duymaz.
Kalbine bir müslümana karşı kötü düşünceler gelirse hemen onunla ilgilen ve ona hayır dua et. Bu davranışın şeytanı öfkelendirir ve kötü düşünceyi senden def eder. Duayla meşgul olduğun ve onunla ilgilendiğin için kötü şeyler akla getirmez.
312 Taberani, el-Mu’cemül’l Kebir. Nr. 3227; Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, 8/78. Bu rivayette diğer iki hasletin, Haset ve uğursuz saymak olduğu zikredilmiş; hasetten kurtulmanın çaresi tövbe ve istiğfar, uğursuz saymadan kurtulmanın çaresi de geçip gitmek yani üzerinde durmamak gösterilmiştir. Ayrıca bk. Zebidi, İthaf, 9/325.
Hüccetü’l İslam
İmam Gazali
Dil Belası sayfa (193,194,195)
Cevap: Suizan Nasıl Anlaşılır ?
sevde_
Ben ilk başta o hatayı yapıyorum, sonra aklım başıma gelip acaba diyorum ama inşAllah günaha girmiyorumdur. Allah cc razı olsun paylaşım için…
Yanıt: Suizan Nasıl Anlaşılır ?
Ecrinim
elimden geldiğince kaçındığım bir durum bu,kendime yapılması halinde incineceğim bir hususu karşımdakine yapmaktan çok korkarım,Rabbim nefsimize ve şeytana uydurmasın..
isabetli konu için Allah c.c. razı olsun kardeşim
Cevap: Suizan Nasıl Anlaşılır ?
Hoca
SÛIZAN (SÛ-IZAN)
Kötü zann, fena tahmin, şüphe "Sû" "fenalık, kötülük" demektir.
"Sû-i hareket (kötü davranış)", "sûi ahlâk (kötü ahlâk)", "sû-i niyet (kötü niyet)" vb. gibi, "sû-izan" da, "kötü zan" anlamındadır. "Sû" kelimesi, verilen örnekler ve benzerlerinde, daima, "sıfat" anlamını ifade eder.
"Zan" kelimesi ise, "sanma; farz ve tahmin etme; ihtimâle göre hükmetme" demek olduğu gibi, "şek, şüphe, tereddüd, vehim, hayâl" gibi anlamlara da gelir.
"Sû-i zann"ın zıddı (karşıtı), "Hüsnüzan (hüsn-i zan)"dır. "Hüsn", "güzellik, iyilik, hoşluk, olgunluk, mükemmellik" demektir. "Hüsn-i ahlâk (iyi – güzel ahlâk)", "hüsn-i hat (güzel yazı)", "hüsn-i niyet (iyi niyet)"… gibi, "hüsn-i zan"da, "iyi-güzel zan; bir kimse veyâ bir olayın iyıliği hakkında vicdânî kanâat" demektir.
Görüldüğü gibi, iki türlü "zan" vardır. Zan, "tahmin" ve "ihtimâl"e dayandığına göre, bu konuda alınacak tavır ne olmalıdır. Kur’ân ve Hadis, bu hususla ilgili davranışın nasıl olması gerektiğine açıklık getirmektedir: Kur’ân-ı Kerim’de: "Ey inanan (mü’min)ler! Zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü bazı zan (vardır ki) günahtır… " buyurulmuştur (el-Hucurât, 49/12). Âyette, "zanların birçoğundan kaçınınız" denilmekte; sebep olarak da, "bazılarının günah olduğu ifade edilmektedir. Demek ki, zannın hepsi günah değildir; hattâ Allah’a ve mü’min (inanan)lere hüsn-i zanda bulunmak gereklidır. Nûr Süresi’nde: "Onu işittiğiniz vakit erkek mü’minlerle kadın mü’minlerin, kendi vicdanları (önünde) iyi bir zann’da bulunup da…" buyurulduğu gibi (en-Nûr, 24/12), bir Kudsî Hadis’de de:
"Ben, kulumun, bana zannı gibiyim " diye vârid olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.s) de: "Her biriniz, Allah’a, hüsnüzan ederek ölsün"buyurmuş ve bir başka hadisinde de: "Hüznüzan, imândandır" demiştir.
Keşşâf ve benzeri büyük Kur’ân müfessirleri, "doğruyu ve yanlışı, açık belirtileriyle seçmeden, iyice gözleyip düşünmeden zanda bulunulmamasını" önemle tavsiye etmekte, "açıkta bir sebebi ve doğru belirtisi bulunmayan zannın harâm olduğunu, kaçınılması gerektiğini" belirtmektedirler. Ihtimal üzerine hüküm olan zanlar, gerçeğe uymadığından, başkasına bühtan ve iftira olacağından, zanda bulunanı vebâl altına sokacaktır.
Bütün bunlardan, zan konusunda çok dikkatli olmak gerektiği ve "Sû-i zann"ın ise, kesinlikle yasak olduğu, açıkça anlaşılmaktadır. Sû-i zann’ın harâm olmayanı, yalnızca fısk ve fucûr (günahkârlık) ile tanınan kimselere karşı yapılanıdır. Durumu kesin olarak bilinmeyen birine hüsnüzan gerekmese bile, Sû-i zan da câiz değildir.
Sû-i zan’dan kaynaklanan "tecessüs" hakkında da, daha önce verilen Hucurât Süresi’ndeki âyette, "tecessüs de etmeyin" buyurulmaktadır. Tecessüs, "Onun-bunun durumlarını araştırmak, eksik (kusur)lerini öğrenme isteği"dir. Allah tarafından yasaklanan bu davranışla ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s)’de:
"Müslümanların eksiklerini, ayıplarını araştırmayın. Zira herkim müslümanların ayıplarını araştırırsa, Allah Teâlâ’da onun ayıb (kusur)ını tâkip eder, nihayet evinin içinde bile onu rezil ve rüsvây eder" buyurmuştur (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, Istanbul 1960, VI, 4471-4473; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Islâm Ilmihâli, Istanbul 1957, 633-634).
abty1973
"Zan" kelimesi ise, "sanma; farz ve tahmin etme; ihtimâle göre hükmetme" demek olduğu gibi, "şek, şüphe, tereddüd, vehim, hayâl" gibi anlamlara da gelir.
suizandan kurtulma yolları, suizan, suizandan kurtulmak için dua