Üveys el-Karnî Hazretlerinin Duası

Üveys el-Karnî Hazretlerinin Duası

LeoparGS

Üveys el-Karnî Hazretlerinin Duası

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى أٰلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَبَارِكْ وَسَلِّمْ وَبِكَ أَسْـتَغِيثُ فَأَغِثْنِي وَعَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ فَاكْفِنِي يَا كَافِي اكْفِنِي الْمُهِمَّاتِ فِي أَمْرِ الدُّنْيَا وَالْأٰخِرَةِ وَيَا رَحْمٰنَ الدُّنْيَا وَالْأٰخِرَةِ وَرَحِيمَهُمَا أَنَا عَبْدُكَ بِبَابِكَ، سَائِلُكَ بِبَابِكَ، ذَلِيلُكَ بِبَابِكَ، أَسِيرُكَ بِبَابِكَ، ضَعِيفُكَ بِبَابِكَ، مِسْكِينُكَ بِبَابِكَ، مُفْلِسُكَ بِبَابِكَ يَا رَبَّ الْعَالَمِينَ، اَلطَّالِحُ بِبَابِكَ يَا غِيَاثَ الْمُسْتَغِيثِينَ، مَهْمُومُكَ بِبَابِكَ يَا كَاشِفَ كُرُوبِ الْمَكْرُوبِينَ، عَاصِيكَ بِبَابِكَ يَا طَالِبَ الْبَارِّينَ، اَلْمُقِرُّ بِبَابِكَ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ، اَلْخَاطِئُ بِبَابِكَ يَا غَافِرَ الْمُذْنِبِينَ، اَلْمُعْتَرِفُ بِبَابِكَ يَا رَبَّ الْعَالَمِينَ، اَلظَّالِمُ بِبَابِكَ يَا مَأْمُولَ الظَّالِمِينَ، اَلْمُسِيءُ بِبَابِكَ، اَلْبَائِسُ الْخَاشِعُ بِبَابِكَ، اِرْحَمْنِي يَا مَوْلَايَ أَنْتَ الْغَافِرُ وَأَنَا الْمُسِيءُ فَهَلْ يَرْحَمُ الْمُسِيءَ إِلَّا الْغَافِرُ مَوْلَايَ مَوْلَايَ أَنْتَ الرَّبُّ وَأَنَا الْعَبْدُ فَهَلْ يَرْحَمُ الْعَبْدَ إِلَّا الرَّبُّ مَوْلَايَ مَوْلَايَ أَنْتَ الْمَالِكُ وَأَنَا الْمَمْلُوكُ فَهَلْ يَرْحَمُ الْمَمْلُوكَ إِلَّا الْمَالِكُ مَوْلَايَ مَوْلَايَ أَنْتَ الْعَزِيزُ وَأَنَا الذَّلِيلُ فَهَلْ يَرْحَمُ الذَّلِيلَ إِلَّا الْعَزِيزُ مَوْلَايَ مَوْلَايَ أَنْتَ الْقَوِيُّ وَأَنَا الضَّعِيفُ فَهَلْ يَرْحَمُ الضَّعِيفَ إِلَّا الْقَوِيُّ مَوْلَايَ مَوْلَايَ أَنْتَ الْكَرِيمُ وَأَنَا اللَّئِيمُ فَهَلْ يَرْحَمُ اللَّئِيمَ إِلَّا الْكَرِيمُ مَوْلَايَ مَوْلَايَ أَنْتَ الرَّزَّاقُ وَأَنَا الْمَرْزُوقُ فَهَلْ يَرْحَمُ الْمَرْزُوقَ إِلَّا الرَّزَّاقُ مَوْلَايَ مَوْلَايَ أَنْتَ الْغَفَّارُ وَأَنَا الْمُذْنِبُ فَهَلْ يَرْحَمُ الْمُذْنِبَ إِلَّا الْغَفَّارُ
إِلٰهِي أَنْتَ الْحَنَّانُ وَأَنْتَ الْمَنَّانُ إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ مِـنْ ظُلْمَةِ الْقُبُورِ وَضِيقِهَا إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ عِنْدَ سُؤَالِ مُنْكَرٍ وَنَكِيرٍ وَهَيْبَتِهِمَا إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ عِنْدَ وَحْشَةِ الْقُبُورِ وَضَغْطِهَا وَشِدَّتِهَا إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَفَزِعَ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ إِلَّا مَنْ شَاءَ اللّٰهُ إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ يَوْمَ زُلْزِلَتِ الْأَرْضُ زِلْزَالَهَا إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ يَوْمَ نَطْوِي السَّمَاءَ كَطَيِّ السّجِلِّ لِلْكُتُبِ إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ يَوْمَ تُبَدَّلُ الْأَرْضُ غَيْرَ الْأَرْضِ وَالسَّمَاوَاتُ وَبَـرَزُوا لِلّٰهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ يَوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَـا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَنِي كُنْتُ تُرَاباً إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ إِلَّا مَنْ أَتَى اللّٰهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ يَوْمَ يُنَادَى مِنْ بُطْنَانِ الْعَرْشِ أَيْنَ الْعَاصُونَ وَأَيْنَ الْمُذْنِبُونَ وَأَيْنَ الْخَائِنُونَ وَأَيْنَ الْخَاسِرُونَ إِلٰهِي أَنْتَ تَعْلَمُ سِرِّي وَعَلَانِيَتِي فَاقْبَلْ مَعْذِرَتِي، وَتَعْلَمُ حَاجَتِي فَأَعْطِنِي سُؤَالِي
إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ مِنْ كَثْرَةِ الذُّنُوبِ وَالْعِصْيَانِ إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ مِنْ كَثْرَةِ الظُّلْمِ وَالْجَفَا إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ مِنْ تَغَيُّرِ حَالِي إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ مِنْ نَفْسِـي الْمَطْرُودَةِ إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ مِنْ نَفْسِي الْمَطْبُوعَةِ فِي الْهَوَى إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ مِنَ الْهَوَى إِلٰهِي آهٍ مِنَ الْهَوَى، أَغِثْنِي يَا مُغِيثُ عِنْدَ تَغَيُّرِ حَالِي اَللّٰهُمَّ إِنِّي عَبْدُكَ الْمُذْنِبُ الْمُجْرِمُ الْمُخْطِئُ، أَجِرْنِي مِنَ النَّارِ يَا مُجِيرُ يَا مُجِيرُ يَا مُجِيرُ اَللّٰهُمَّ إِنْ تَرْحَمْنِي فَأَنْتَ أَهْلٌ وَإِنْ تُعَذِّبْنِي فَأَنَا أَهْلٌ، فَارْحَمْنِي يَا أَهْلَ التَّقْوَى وَأَهْلَ الْمَغْفِرَةِ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ وَيَا خَيْرَ النَّاصِرِينَ حَسْبِيَ اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ، نِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ
وَصَلَّى اللّٰهُ عَلَى خَيْرِ خَلْقِهِ مُحَمَّدٍ وَعَلَى أٰلِهِ وَأَصْحَابِهِ أَجْمَعِينَ

Allahım! Yüce huzurunda içimi dökmeyi diliyorum; müsadeni istirham ediyor, Senin en son ve en büyük elçin Hazreti Muhammed’e ve aile efradına salât ü selam ederek başlıyorum.

Rabbim, Senin yardımına müracaatta bulunuyor ve Sana tevekkül ediyorum. Ne olur, ne dünya ne de âhiret meselelerinde beni aczım, fakrım ve çaresizliğimle başbaşa bırakma!

Ey buraların ve ötelerin Rahman ve Rahîm Rabbi! İşte kulluğumla kapına geldim ve huzurunda dileniyorum.. zelîlim.. esirinim.. zayıfım.. muhtacım.. iflas etmiş bir çaresizim, ey bütün kâinatı yaratıp arızasız devam ettiren Rabbim!

Bahtsızım ama kapındayım ey yardım talebinde bulunanların taleplerini karşılayan Sultanlar Sultanı!

Gamlıyım, kederliyim fakat kapındayım, ey tasalı gönüllerin hüznünü gideren Hilm Sahibi!

İsyankarım lâkin Senin istediğin iyi ve sadık kimselerden olabilmeyi umarak kapına geldim. Geldim ve günahlarımı huzurunda ikrar ediyorum ey Erhamürrâhimîn!

Hatalarımın farkında olarak kapına dayandım ey günahları mahvedip günahkar kullarını affeden Rabbim!

Kusurlarımı ve affına olan ihtiyacımı huzurunda bir kez daha itiraf ediyorum ey Rabbülâlemîn!

Nefsine zulmetmiş bir zavallı olarak kapının tokmağına dokunuyorum ey zulmedenlerin bile rahmetini umduğu Rabbim!

Çok cürümler işledim; acınacak bir halim var. Ben de yüce divanında yere kapaklanıyor, boynumu büküyorum.

Yüce Mevlâm! Merhametini esirgeme n’olur! Ben günahkarım, Sense bağışlayansın! Günahkar kulları Senden başka kim bağışlayabilir?!

Mevlâm, Mevlâm! Sen yüceler yücesi yegane Rabbsın, bense zavallı bir abdim! Abdine Rabbinden başka kim merhamet edebilir?!

Mevlâm, Mevlâm! Sen her şeyin sahibi olan Mâlik-i Hakîkîsin; bense Senin nihayetsiz mülkünde zavallı bir köleyim! Bir köleye onun Sahibinden başka kim şefkat gösterebilir?!

Mevlâm, Yüce Mevlâm! Azîz olan Sensin, bense zelîlim. Zelîlleri düştükleri zilletten Azîz olandan başka kim çıkarabilir?!

Mevlâm, Mevlâm! Gerçek güç ve kuvvetin hakikî sahibi Sensin. Bense pek zayıf ve güçsüzüm. Zayıf ve güçsüzlere, Güç ve Kuvvet Sahibinden başka kim inayet edebilir?!

Mevlâm, Mevlâm! Kerem Senin şanındır; Kerîm de yalnız Sensin. Bense serseri bir zavallıyım. Düşmüşlere Kerem Sahibinden başka kim lütufta bulunabilir?!

Mevlâm, Ulu Mevlâm! Rızık hazinelerinin sahibi, Rezzâk-ı Hakîkî Sensin. Bense Senin rızkına her zaman muhtacım! Beni Senden başka kim doyurabilir ve kim rızıklandırabilir?!

Mevlâm, Yüce Mevlâm! Sen büyük günah irtikap edenleri bile bağışlayan affı pek bol Gaffâr u Rahîmsin. Benim gibi ömrünü isyan vadilerinde tüketmiş bir günahkarı affına hudut olmayan Senden başka kim affedebilir ki?!

Ya Rabbî ve Yâ İlâhî! Nihayetsiz şefkat ve merhametin sahibi Hannân, sonsuz nimetleriyle topyekün varlığa ihsan üstüne ihsanda bulunan Mennân Sensin. Ben de aczimi, fakrımı şefaatçi kılıp kabrin zulmetinden ve darlığından rahmetinin enginliğine sığınarak el-emân, el-emân diyor, Senden eman dileniyorum.

Münker ve Nekîr’in cevabı çok zor sorularına ve yürekleri hoplatan mehabetlerine karşı el-emân, el-emân!

Kabrin vahşetine, presleyiciliğine ve bütün zorluklarına karşı el-emân, el-emân!

Uzunluğu elli bin sene olan bir günün azabından el-emân, el-emân!

Senin sıyanet buyurdukların dışında yerde ve göklerdeki herkesin korkudan yüreklerinin ağzına geleceği, Sur’un üflendiği o günün dehşetinden el-emân, el-emân!

Arzın müthiş bir zelzeleyle sarsıldığı.. göklerin yazı kağıtlarının dürüldüğü gibi dürüldüğü..yeryüzünün ve semaların alt-üst edilip başka bir âleme tebdîl edildiği.. bütün insanların kabirlerinden kalkıp Sen’in huzuruna çıkarıldıkları.. herkesin dünya hayatındayken yapıp ettiği şeylerin önüne serileceği ve kafirlerin, ‘Ah, keşke toprak olsaydım!’ diyecekleri günün ürperticiliğinden el-emân, el-emân!

Malın-mülkün, evlâd ü iyâlin hiçbir fayda vermeyeceği, sadece selîm bir kalble yüce huzura gelenlerin kurtulabileceği.. arşın derinliklerinden, ‘nerede dünya hayatını isyan derelerinde, cürüm vadilerinde geçirenler? Nerede Allah’a verdikleri söze ihanet edenler ve ömrü bir kayıptan ibaret olanlar?’ diye nida edildiği günün eleminden ve ızdırabından el-emân, el-emân!

Rabbim! Yüceler Yücesi Rabbim! Gizlimi de açığımı da bilen Sensin! Lütfen beni mazur gör ve tevbemi kabul buyur! Benim Senin rahmetine, merhametine, şefkatine, inayetine, sıyanetine, hıfz u riayetine ne kadar muhtaç olduğumu biliyorsun. Ne olur dileğimi yerine getir ve beni haybet ve hüsrana uğratma!.

Ya Rabbelâlemîn ve Ya Erhamerrâhimîn ve Yâ Ekramelekramîn!

Hadd ü hesaba gelmez günahlarımdan ve isyanlarımdan da yine Senin afv u mağfiret deryana iltica ediyor ve yine el-emân, el-emân diyorum.

Bilerek ya da bilmeyerek işlediğim zulümlerden ve başkalarına verdiğim eziyetlerden dolayı da el-emân, el-emân!

Konumumu, duruşumu, istikametimi koruyamayıp yaptığım yalpalar için de el-emân, el-emân!

Heva ve heveslerin oyuncağı haline gelmiş nefs-i emmaremin yaptıklarından/yaptırdıklarından el-emân, el-emân!

Rabbim! Merhameti sonsuz Rabbim! Onu yoldan çıkaran kirli arzulardan, mülevves düşüncelerden de ‘of!’ ediyorum!

Ayaklarımın kaymasına, kalbimin kararmasına, düşüncelerimin bulanmasına karşı Senin inayet ve sıyanetini dileniyorum.

Ya Rabbî! Günahlarım, cürümlerim, hatalarım olsa da ben Senin kulunum. Ey sevdiklerini Cehennem azabından koruyan Rahman ü Rahîm! Ateşe düşmekten beni de koru!

Allahım! Şayet merhametinle muamelede bulunup beni affedecek olursan, o Senin şanındandır ve Sana da o yaraşır. Yok eğer azap edecek olursan ben de ona fazlasıyla layık ve müstehakım. Öyle olsam da Senin beni affedeceğine olan inancım katî, ümîdim de tamdır; zira Sen düşenlerin günahlarını bağışlama şanına en çok yaraşan yegane Zat’sın. Bu kıtmir kulunu da bağışla ey Merhametlilerin En Merhametlisi ve ey Yardım Edenlerin En Hayırlısı!

Allah yeter ve O’ndan güzel vekîl de yoktur. O’nun dostluğu da bambaşka yardımı da bambaşkadır.

Yüce Rabbim! İnsanların en hayırlısı olan Habîbin Hazreti Muhammed’e, âline ve ashabına salât ü selam ederek bu dileklerimi gerçekleştirmeni Senden niyaz ediyorum! Lütfen beni ulu dergahının kapısından geri boş çevirme!…


Üveys el-Karnî Hazretlerinin Duası

İnşirah
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى أٰلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَبَارِكْ وَسَلِّمْ وَبِكَ أَسْـتَغِيثُ فَأَغِثْنِي وَعَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ فَاكْفِنِي يَا كَافِي اكْفِنِي الْمُهِمَّاتِ فِي أَمْرِ الدُّنْيَا وَالْأٰخِرَةِ وَيَا رَحْمٰنَ الدُّنْيَا وَالْأٰخِرَةِ وَرَحِيمَهُمَا أَنَا عَبْدُكَ بِبَابِكَ، سَائِلُكَ بِبَابِكَ، ذَلِيلُكَ بِبَابِكَ، أَسِيرُكَ بِبَابِكَ، ضَعِيفُكَ بِبَابِكَ، مِسْكِينُكَ بِبَابِكَ، مُفْلِسُكَ بِبَابِكَ يَا رَبَّ الْعَالَمِينَ، اَلطَّالِحُ بِبَابِكَ يَا غِيَاثَ الْمُسْتَغِيثِينَ، مَهْمُومُكَ بِبَابِكَ يَا كَاشِفَ كُرُوبِ الْمَكْرُوبِينَ، عَاصِيكَ بِبَابِكَ يَا طَالِبَ الْبَارِّينَ، اَلْمُقِرُّ بِبَابِكَ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ، اَلْخَاطِئُ بِبَابِكَ يَا غَافِرَ الْمُذْنِبِينَ، اَلْمُعْتَرِفُ بِبَابِكَ يَا رَبَّ الْعَالَمِينَ، اَلظَّالِمُ بِبَابِكَ يَا مَأْمُولَ الظَّالِمِينَ، اَلْمُسِيءُ بِبَابِكَ، اَلْبَائِسُ الْخَاشِعُ بِبَابِكَ، اِرْحَمْنِي يَا مَوْلَايَ أَنْتَ الْغَافِرُ وَأَنَا الْمُسِيءُ فَهَلْ يَرْحَمُ الْمُسِيءَ إِلَّا الْغَافِرُ مَوْلَايَ مَوْلَايَ أَنْتَ الرَّبُّ وَأَنَا الْعَبْدُ فَهَلْ يَرْحَمُ الْعَبْدَ إِلَّا الرَّبُّ مَوْلَايَ مَوْلَايَ أَنْتَ الْمَالِكُ وَأَنَا الْمَمْلُوكُ فَهَلْ يَرْحَمُ الْمَمْلُوكَ إِلَّا الْمَالِكُ مَوْلَايَ مَوْلَايَ أَنْتَ الْعَزِيزُ وَأَنَا الذَّلِيلُ فَهَلْ يَرْحَمُ الذَّلِيلَ إِلَّا الْعَزِيزُ مَوْلَايَ مَوْلَايَ أَنْتَ الْقَوِيُّ وَأَنَا الضَّعِيفُ فَهَلْ يَرْحَمُ الضَّعِيفَ إِلَّا الْقَوِيُّ مَوْلَايَ مَوْلَايَ أَنْتَ الْكَرِيمُ وَأَنَا اللَّئِيمُ فَهَلْ يَرْحَمُ اللَّئِيمَ إِلَّا الْكَرِيمُ مَوْلَايَ مَوْلَايَ أَنْتَ الرَّزَّاقُ وَأَنَا الْمَرْزُوقُ فَهَلْ يَرْحَمُ الْمَرْزُوقَ إِلَّا الرَّزَّاقُ مَوْلَايَ مَوْلَايَ أَنْتَ الْغَفَّارُ وَأَنَا الْمُذْنِبُ فَهَلْ يَرْحَمُ الْمُذْنِبَ إِلَّا الْغَفَّارُ
إِلٰهِي أَنْتَ الْحَنَّانُ وَأَنْتَ الْمَنَّانُ إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ مِـنْ ظُلْمَةِ الْقُبُورِ وَضِيقِهَا إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ عِنْدَ سُؤَالِ مُنْكَرٍ وَنَكِيرٍ وَهَيْبَتِهِمَا إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ عِنْدَ وَحْشَةِ الْقُبُورِ وَضَغْطِهَا وَشِدَّتِهَا إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ فِي يَوْمٍ كَانَ مِقْدَارُهُ خَمْسِينَ أَلْفَ سَنَةٍ إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَفَزِعَ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَمَنْ فِي الْأَرْضِ إِلَّا مَنْ شَاءَ اللّٰهُ إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ يَوْمَ زُلْزِلَتِ الْأَرْضُ زِلْزَالَهَا إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ يَوْمَ نَطْوِي السَّمَاءَ كَطَيِّ السّجِلِّ لِلْكُتُبِ إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ يَوْمَ تُبَدَّلُ الْأَرْضُ غَيْرَ الْأَرْضِ وَالسَّمَاوَاتُ وَبَـرَزُوا لِلّٰهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ يَوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَـا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَنِي كُنْتُ تُرَاباً إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَ إِلَّا مَنْ أَتَى اللّٰهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ يَوْمَ يُنَادَى مِنْ بُطْنَانِ الْعَرْشِ أَيْنَ الْعَاصُونَ وَأَيْنَ الْمُذْنِبُونَ وَأَيْنَ الْخَائِنُونَ وَأَيْنَ الْخَاسِرُونَ إِلٰهِي أَنْتَ تَعْلَمُ سِرِّي وَعَلَانِيَتِي فَاقْبَلْ مَعْذِرَتِي، وَتَعْلَمُ حَاجَتِي فَأَعْطِنِي سُؤَالِي
إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ مِنْ كَثْرَةِ الذُّنُوبِ وَالْعِصْيَانِ إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ مِنْ كَثْرَةِ الظُّلْمِ وَالْجَفَا إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ مِنْ تَغَيُّرِ حَالِي إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ مِنْ نَفْسِـي الْمَطْرُودَةِ إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ مِنْ نَفْسِي الْمَطْبُوعَةِ فِي الْهَوَى إِلٰهِي الْأَمَانَ الْأَمَانَ مِنَ الْهَوَى إِلٰهِي آهٍ مِنَ الْهَوَى، أَغِثْنِي يَا مُغِيثُ عِنْدَ تَغَيُّرِ حَالِي اَللّٰهُمَّ إِنِّي عَبْدُكَ الْمُذْنِبُ الْمُجْرِمُ الْمُخْطِئُ، أَجِرْنِي مِنَ النَّارِ يَا مُجِيرُ يَا مُجِيرُ يَا مُجِيرُ اَللّٰهُمَّ إِنْ تَرْحَمْنِي فَأَنْتَ أَهْلٌ وَإِنْ تُعَذِّبْنِي فَأَنَا أَهْلٌ، فَارْحَمْنِي يَا أَهْلَ التَّقْوَى وَأَهْلَ الْمَغْفِرَةِ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ وَيَا خَيْرَ النَّاصِرِينَ حَسْبِيَ اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ، نِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ
وَصَلَّى اللّٰهُ عَلَى خَيْرِ خَلْقِهِ مُحَمَّدٍ وَعَلَى أٰلِهِ وَأَصْحَابِهِ أَجْمَعِينَ

Allahım! Yüce huzurunda içimi dökmeyi diliyorum; müsadeni istirham ediyor, Senin en son ve en büyük elçin Hazreti Muhammed’e ve aile efradına salât ü selam ederek başlıyorum.
Rabbim, Senin yardımına müracaatta bulunuyor ve Sana tevekkül ediyorum. Ne olur, ne dünya ne de âhiret meselelerinde beni aczım, fakrım ve çaresizliğimle başbaşa bırakma!
Ey buraların ve ötelerin Rahman ve Rahîm Rabbi! İşte kulluğumla kapına geldim ve huzurunda dileniyorum.. zelîlim.. esirinim.. zayıfım.. muhtacım.. iflas etmiş bir çaresizim, ey bütün kâinatı yaratıp arızasız devam ettiren Rabbim!
Bahtsızım ama kapındayım ey yardım talebinde bulunanların taleplerini karşılayan Sultanlar Sultanı!
Gamlıyım, kederliyim fakat kapındayım, ey tasalı gönüllerin hüznünü gideren Hilm Sahibi!
İsyankarım lâkin Senin istediğin iyi ve sadık kimselerden olabilmeyi umarak kapına geldim. Geldim ve günahlarımı huzurunda ikrar ediyorum ey Erhamürrâhimîn!
Hatalarımın farkında olarak kapına dayandım ey günahları mahvedip günahkar kullarını affeden Rabbim!
Kusurlarımı ve affına olan ihtiyacımı huzurunda bir kez daha itiraf ediyorum ey Rabbülâlemîn!
Nefsine zulmetmiş bir zavallı olarak kapının tokmağına dokunuyorum ey zulmedenlerin bile rahmetini umduğu Rabbim!
Çok cürümler işledim; acınacak bir halim var. Ben de yüce divanında yere kapaklanıyor, boynumu büküyorum.
Yüce Mevlâm! Merhametini esirgeme n’olur! Ben günahkarım, Sense bağışlayansın! Günahkar kulları Senden başka kim bağışlayabilir?!
Mevlâm, Mevlâm! Sen yüceler yücesi yegane Rabbsın, bense zavallı bir abdim! Abdine Rabbinden başka kim merhamet edebilir?!
Mevlâm, Mevlâm! Sen her şeyin sahibi olan Mâlik-i Hakîkîsin; bense Senin nihayetsiz mülkünde zavallı bir köleyim! Bir köleye onun Sahibinden başka kim şefkat gösterebilir?!
Mevlâm, Yüce Mevlâm! Azîz olan Sensin, bense zelîlim. Zelîlleri düştükleri zilletten Azîz olandan başka kim çıkarabilir?!
Mevlâm, Mevlâm! Gerçek güç ve kuvvetin hakikî sahibi Sensin. Bense pek zayıf ve güçsüzüm. Zayıf ve güçsüzlere, Güç ve Kuvvet Sahibinden başka kim inayet edebilir?!
Mevlâm, Mevlâm! Kerem Senin şanındır; Kerîm de yalnız Sensin. Bense serseri bir zavallıyım. Düşmüşlere Kerem Sahibinden başka kim lütufta bulunabilir?!
Mevlâm, Ulu Mevlâm! Rızık hazinelerinin sahibi, Rezzâk-ı Hakîkî Sensin. Bense Senin rızkına her zaman muhtacım! Beni Senden başka kim doyurabilir ve kim rızıklandırabilir?!
Mevlâm, Yüce Mevlâm! Sen büyük günah irtikap edenleri bile bağışlayan affı pek bol Gaffâr u Rahîmsin. Benim gibi ömrünü isyan vadilerinde tüketmiş bir günahkarı affına hudut olmayan Senden başka kim affedebilir ki?!
Ya Rabbî ve Yâ İlâhî! Nihayetsiz şefkat ve merhametin sahibi Hannân, sonsuz nimetleriyle topyekün varlığa ihsan üstüne ihsanda bulunan Mennân Sensin. Ben de aczimi, fakrımı şefaatçi kılıp kabrin zulmetinden ve darlığından rahmetinin enginliğine sığınarak el-emân, el-emân diyor, Senden eman dileniyorum.
Münker ve Nekîr’in cevabı çok zor sorularına ve yürekleri hoplatan mehabetlerine karşı el-emân, el-emân!
Kabrin vahşetine, presleyiciliğine ve bütün zorluklarına karşı el-emân, el-emân!
Uzunluğu elli bin sene olan bir günün azabından el-emân, el-emân!
Senin sıyanet buyurdukların dışında yerde ve göklerdeki herkesin korkudan yüreklerinin ağzına geleceği, Sur’un üflendiği o günün dehşetinden el-emân, el-emân!
Arzın müthiş bir zelzeleyle sarsıldığı.. göklerin yazı kağıtlarının dürüldüğü gibi dürüldüğü.. yeryüzünün ve semaların alt-üst edilip başka bir âleme tebdîl edildiği.. bütün insanların kabirlerinden kalkıp Sen’in huzuruna çıkarıldıkları.. herkesin dünya hayatındayken yapıp ettiği şeylerin önüne serileceği ve kafirlerin, ‘Ah, keşke toprak olsaydım!’ diyecekleri günün ürperticiliğinden el-emân, el-emân!
Malın-mülkün, evlâd ü iyâlin hiçbir fayda vermeyeceği, sadece selîm bir kalble yüce huzura gelenlerin kurtulabileceği.. arşın derinliklerinden, ‘nerede dünya hayatını isyan derelerinde, cürüm vadilerinde geçirenler? Nerede Allah’a verdikleri söze ihanet edenler ve ömrü bir kayıptan ibaret olanlar?’ diye nida edildiği günün eleminden ve ızdırabından el-emân, el-emân!
Rabbim! Yüceler Yücesi Rabbim! Gizlimi de açığımı da bilen Sensin! Lütfen beni mazur gör ve tevbemi kabul buyur! Benim Senin rahmetine, merhametine, şefkatine, inayetine, sıyanetine, hıfz u riayetine ne kadar muhtaç olduğumu biliyorsun. Ne olur dileğimi yerine getir ve beni haybet ve hüsrana uğratma!.
Ya Rabbelâlemîn ve Ya Erhamerrâhimîn ve Yâ Ekramelekramîn!
Hadd ü hesaba gelmez günahlarımdan ve isyanlarımdan da yine Senin afv u mağfiret deryana iltica ediyor ve yine el-emân, el-emân diyorum.
Bilerek ya da bilmeyerek işlediğim zulümlerden ve başkalarına verdiğim eziyetlerden dolayı da el-emân, el-emân!
Konumumu, duruşumu, istikametimi koruyamayıp yaptığım yalpalar için de el-emân, el-emân!
Heva ve heveslerin oyuncağı haline gelmiş nefs-i emmaremin yaptıklarından/yaptırdıklarından el-emân, el-emân!
Rabbim! Merhameti sonsuz Rabbim! Onu yoldan çıkaran kirli arzulardan, mülevves düşüncelerden de ‘of!’ ediyorum!
Ayaklarımın kaymasına, kalbimin kararmasına, düşüncelerimin bulanmasına karşı Senin inayet ve sıyanetini dileniyorum.
Ya Rabbî! Günahlarım, cürümlerim, hatalarım olsa da ben Senin kulunum. Ey sevdiklerini Cehennem azabından koruyan Rahman ü Rahîm! Ateşe düşmekten beni de koru!
Allahım! Şayet merhametinle muamelede bulunup beni affedecek olursan, o Senin şanındandır ve Sana da o yaraşır. Yok eğer azap edecek olursan ben de ona fazlasıyla layık ve müstehakım. Öyle olsam da Senin beni affedeceğine olan inancım katî, ümîdim de tamdır; zira Sen düşenlerin günahlarını bağışlama şanına en çok yaraşan yegane Zat’sın. Bu kıtmir kulunu da bağışla ey Merhametlilerin En Merhametlisi ve ey Yardım Edenlerin En Hayırlısı!
Allah yeter ve O’ndan güzel vekîl de yoktur. O’nun dostluğu da bambaşka yardımı da bambaşkadır.
Yüce Rabbim! İnsanların en hayırlısı olan Habîbin Hazreti Muhammed’e, âline ve ashabına salât ü selam ederek bu dileklerimi gerçekleştirmeni Senden niyaz ediyorum! Lütfen beni ulu dergahının kapısından geri boş çevirme!…


Veysel Karani Hazretlerinin Duası

rana
Allahım! Yüce huzurunda içimi dökmeyi diliyorum; müsadeni istirham ediyor, Senin en son ve en büyük elçin Hazreti Muhammed’e ve aile efradına salât ü selam ederek başlıyorum.
Rabbim, Senin yardımına müracaatta bulunuyor ve Sana tevekkül ediyorum. Ne olur, ne dünya ne de âhiret meselelerinde beni aczım, fakrım ve çaresizliğimle başbaşa bırakma!
Ey buraların ve ötelerin Rahman ve Rahîm Rabbi! İşte kulluğumla kapına geldim ve huzurunda dileniyorum.. zelîlim.. esirinim.. zayıfım.. muhtacım.. iflas etmiş bir çaresizim, ey bütün kâinatı yaratıp arızasız devam ettiren Rabbim!
Bahtsızım ama kapındayım ey yardım talebinde bulunanların taleplerini karşılayan Sultanlar Sultanı!
Gamlıyım, kederliyim fakat kapındayım, ey tasalı gönüllerin hüznünü gideren Hilm Sahibi!
İsyankarım lâkin Senin istediğin iyi ve sadık kimselerden olabilmeyi umarak kapına geldim. Geldim ve günahlarımı huzurunda ikrar ediyorum ey Erhamürrâhimîn!
Hatalarımın farkında olarak kapına dayandım ey günahları mahvedip günahkar kullarını affeden Rabbim!
Kusurlarımı ve affına olan ihtiyacımı huzurunda bir kez daha itiraf ediyorum ey Rabbülâlemîn!
Nefsine zulmetmiş bir zavallı olarak kapının tokmağına dokunuyorum ey zulmedenlerin bile rahmetini umduğu Rabbim!
Çok cürümler işledim; acınacak bir halim var. Ben de yüce divanında yere kapaklanıyor, boynumu büküyorum.
Yüce Mevlâm! Merhametini esirgeme n’olur! Ben günahkarım, Sense bağışlayansın! Günahkar kulları Senden başka kim bağışlayabilir?!
Mevlâm, Mevlâm! Sen yüceler yücesi yegane Rabbsın, bense zavallı bir abdim! Abdine Rabbinden başka kim merhamet edebilir?!
Mevlâm, Mevlâm! Sen her şeyin sahibi olan Mâlik-i Hakîkîsin; bense Senin nihayetsiz mülkünde zavallı bir köleyim! Bir köleye onun Sahibinden başka kim şefkat gösterebilir?!
Mevlâm, Yüce Mevlâm! Azîz olan Sensin, bense zelîlim. Zelîlleri düştükleri zilletten Azîz olandan başka kim çıkarabilir?!
Mevlâm, Mevlâm! Gerçek güç ve kuvvetin hakikî sahibi Sensin. Bense pek zayıf ve güçsüzüm. Zayıf ve güçsüzlere, Güç ve Kuvvet Sahibinden başka kim inayet edebilir?!
Mevlâm, Mevlâm! Kerem Senin şanındır; Kerîm de yalnız Sensin. Bense serseri bir zavallıyım. Düşmüşlere Kerem Sahibinden başka kim lütufta bulunabilir?!
Mevlâm, Ulu Mevlâm! Rızık hazinelerinin sahibi, Rezzâk-ı Hakîkî Sensin. Bense Senin rızkına her zaman muhtacım! Beni Senden başka kim doyurabilir ve kim rızıklandırabilir?!
Mevlâm, Yüce Mevlâm! Sen büyük günah irtikap edenleri bile bağışlayan affı pek bol Gaffâr u Rahîmsin. Benim gibi ömrünü isyan vadilerinde tüketmiş bir günahkarı affına hudut olmayan Senden başka kim affedebilir ki?!
Ya Rabbî ve Yâ İlâhî! Nihayetsiz şefkat ve merhametin sahibi Hannân, sonsuz nimetleriyle topyekün varlığa ihsan üstüne ihsanda bulunan Mennân Sensin. Ben de aczimi, fakrımı şefaatçi kılıp kabrin zulmetinden ve darlığından rahmetinin enginliğine sığınarak el-emân, el-emân diyor, Senden eman dileniyorum.
Münker ve Nekîr’in cevabı çok zor sorularına ve yürekleri hoplatan mehabetlerine karşı el-emân, el-emân!
Kabrin vahşetine, presleyiciliğine ve bütün zorluklarına karşı el-emân, el-emân!
Uzunluğu elli bin sene olan bir günün azabından el-emân, el-emân!
Senin sıyanet buyurdukların dışında yerde ve göklerdeki herkesin korkudan yüreklerinin ağzına geleceği, Sur’un üflendiği o günün dehşetinden el-emân, el-emân!
Arzın müthiş bir zelzeleyle sarsıldığı.. göklerin yazı kağıtlarının dürüldüğü gibi dürüldüğü.. yeryüzünün ve semaların alt-üst edilip başka bir âleme tebdîl edildiği.. bütün insanların kabirlerinden kalkıp Sen’in huzuruna çıkarıldıkları.. herkesin dünya hayatındayken yapıp ettiği şeylerin önüne serileceği ve kafirlerin, ‘Ah, keşke toprak olsaydım!’ diyecekleri günün ürperticiliğinden el-emân, el-emân!
Malın-mülkün, evlâd ü iyâlin hiçbir fayda vermeyeceği, sadece selîm bir kalble yüce huzura gelenlerin kurtulabileceği.. arşın derinliklerinden, ‘nerede dünya hayatını isyan derelerinde, cürüm vadilerinde geçirenler? Nerede Allah’a verdikleri söze ihanet edenler ve ömrü bir kayıptan ibaret olanlar?’ diye nida edildiği günün eleminden ve ızdırabından el-emân, el-emân!
Rabbim! Yüceler Yücesi Rabbim! Gizlimi de açığımı da bilen Sensin! Lütfen beni mazur gör ve tevbemi kabul buyur! Benim Senin rahmetine, merhametine, şefkatine, inayetine, sıyanetine, hıfz u riayetine ne kadar muhtaç olduğumu biliyorsun. Ne olur dileğimi yerine getir ve beni haybet ve hüsrana uğratma!.
Ya Rabbelâlemîn ve Ya Erhamerrâhimîn ve Yâ Ekramelekramîn!
Hadd ü hesaba gelmez günahlarımdan ve isyanlarımdan da yine Senin afv u mağfiret deryana iltica ediyor ve yine el-emân, el-emân diyorum.
Bilerek ya da bilmeyerek işlediğim zulümlerden ve başkalarına verdiğim eziyetlerden dolayı da el-emân, el-emân!
Konumumu, duruşumu, istikametimi koruyamayıp yaptığım yalpalar için de el-emân, el-emân!
Heva ve heveslerin oyuncağı haline gelmiş nefs-i emmaremin yaptıklarından/yaptırdıklarından el-emân, el-emân!
Rabbim! Merhameti sonsuz Rabbim! Onu yoldan çıkaran kirli arzulardan, mülevves düşüncelerden de ‘of!’ ediyorum!
Ayaklarımın kaymasına, kalbimin kararmasına, düşüncelerimin bulanmasına karşı Senin inayet ve sıyanetini dileniyorum.
Ya Rabbî! Günahlarım, cürümlerim, hatalarım olsa da ben Senin kulunum. Ey sevdiklerini Cehennem azabından koruyan Rahman ü Rahîm! Ateşe düşmekten beni de koru!
Allahım! Şayet merhametinle muamelede bulunup beni affedecek olursan, o Senin şanındandır ve Sana da o yaraşır. Yok eğer azap edecek olursan ben de ona fazlasıyla layık ve müstehakım. Öyle olsam da Senin beni affedeceğine olan inancım katî, ümîdim de tamdır; zira Sen düşenlerin günahlarını bağışlama şanına en çok yaraşan yegane Zat’sın. Bu kıtmir kulunu da bağışla ey Merhametlilerin En Merhametlisi ve ey Yardım Edenlerin En Hayırlısı!
Allah yeter ve O’ndan güzel vekîl de yoktur. O’nun dostluğu da bambaşka yardımı da bambaşkadır.
Yüce Rabbim! İnsanların en hayırlısı olan Habîbin Hazreti Muhammed’e, âline ve ashabına salât ü selam ederek bu dileklerimi gerçekleştirmeni Senden niyaz ediyorum! Lütfen beni ulu dergahının kapısından geri boş çevirme!…(amin)


Soru: Veysel Karani Hazretlerinin Duası

DemiR
dua güzel ama kaynağını merak ettim. ALlah razı olsun


rana
< dua güzel ama kaynağını merak ettim. ALlah razı olsun >

malesef kaynağını bilmiyorum kardesim Rabbim senden de razı olsun


DemiR
< malesef kaynağını bilmiyorum kardesim Rabbim senden de razı olsun >

Hz.Ebubekirin öyle bir duası vardı sanırım Mehmet Emin ay kasetinde seslendiriyordu. ama tam emin değilim dinlemem lazım.

veysel karaniden hiçbir şey nakledildiğini sanmıyorum ondan sordum:)


Ateş-i Bahar
Allah razı olsun,
amin amin amin çok güzel bir dua


jamut
Üveys el-Karnî Hazretlerinin Duası ile ilgili Konu İçin Allah razı olsun…


Kayıtsız Üye
şubat ayında mahkememiz var haklı olduğumuz halde malesef bu yasalar karşısında yalanlarla ve iftiralarla yalancı şahitlerle zanlı sıfatı ile hakim karşısına çıkacağız mahkemeyi kaybedersek yüklü para cezası alma durumumuz var Allah korusun benim ricam mahkemeyi kazanmak için denenmiş güçlü bir dua zira bu para cezasını ödeyebilecek durumda değiliz biz emekli maaşı ile geçinen bir aileyiz.Allah razı olsun çaresiziz


Kayıtsız Üye
Rabbim yar ve yardımcıniz olsun inşAllah Allah gönlünüze göre versin kimin ne derdi varsa da bu mubarek günde sikintisini gidersin….
Hayirli kandiller…


Hizbul Hıfz ve Hizbun Nasr dualarını

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();