Anasayfa
14 Ocak 2022, 15:21
aile
Yönetici

İslamda Karı-Kocanın Kavga Etmeleri ve Küs Durmaları

İslamda Karı-Kocanın Kavga Etmeleri ve Küs Durmaları

Hesna
Kavga sonucu eşlerin yataklarını ayırması nikahın sıhhatine mani değildir. Bununla nikah düşmez.

İslâm’da dargınlık hâli, müminler arasında herhangi bir konuda ihtilâf edilebileceği kabul edilerek geçerli sayılmış; ancak bu hâlin üç günü geçmemesi gerektiği emredilmiştir. (Buhârî, Edep, 57, 62; Müslim, Birr, 23, 25)

Bu, alelâde günlük vakalar içindir. Ayrıca, "yüz çevirme" denilen bir dargınlık türü de vardır ki, asîler ve fasıklara karşı yapılır. Dârü’l İslâm’ da yaşayanlardan müslümanlar arasında kesinlikle ayrılık söz konusu olamaz. Eğer küskünlük meydana gelmiş, nefslere uyulmuşsa, Allah’ın şu emri tatbik edilir: "Muhakkak müminler kardeştirler. Kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki, size rahmet edilsin" (el-Hucurat, 49/10).

Hz. Peygamber de şöyle buyurur:

"Bir kişinin kardeşini üç günden fazla küs bırakması helâl değildir. İki mümin karşılaştıkları zaman birisi yüzünü şu tarafa, öbürü öte tarafa çevirir. Halbuki bu iki mü’minin hayırlısı önce selâm vermeye başlayandır." (Tecrid-i Sarih Tercemesi, XII 145)

Yüz çevirmeye gelince; bu, asî, fasık, zalim kimselere karşı yapılacak bir davranıştır. Tebük gazasına katılmayıp geride kalan Kâ’b ibn Mâlik, Mürâre İbn Rebî’ ve Hilâl İbn Ümeyye adlarındaki üç sahabî ile Hz. Peygamber’in emriyle elli gün hiçbir müslüman konuşmamış, onlara selâm bile verilmemiş ve selâmları alınmamış, onlara güleryüz gösterilmemiş, tamamen dışlanmışlardı. Kâfirlere karşı düzenlenen cihat harekâtından geri kalan bu üç kişiden Kâb, bizzat, yaşadığı o acıklı durumu şöyle anlatır:

"…Sonra Rasûlullah müminlerin bizimle konuşmasını yasakladı. Savaşa katılmamış olan üçümüzle de kimse konuşmuyordu. Herkesten ayrı kalmıştık. Yeryüzü bana çok dar ve manasız gelmişti o zaman…" Bunlar toplum içinde yapayalnız kalınca çok pişman olmuş ve yaptıklarına tevbe etmişlerdi. Nihayet Allah Teâlâ onları affedip haklarında şu âyeti indirdi:

"Ve Allah savaştan geri kalan o üç kişinin de tövbelerini kabul buyurdu. Bütün genişliğiyle beraber yeryüzü başlarına dar gelmiş canları kendilerini sıktıkça sıkmış ve Allah’tan, yine Allah’a sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Allah onların tövbesini kabul Buyurdu ki tövbe etsinler. Çünkü Allah tövbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir. " (et-Tevbe, 9/118).

Bu âyet indikten sonra, kendilerinden yüzçevirilen üç sahâbî büyük bir sevinçle ümmetle bütünleşmişlerdi. (Hadîsin ve olayın tam metni için bk. Buhârî, Meğâzî, Gazvetü Tebük

Bu olay göstermektedir ki, İslâm toplumunda müslümanlar bir vücût teşkil ederler. Onlar, birlik ve bütünlük içinde topluca Allah’ın şerîatına sarılırlar, Ümmete aykırı düşenler hemen toplum dışına itilirler. Ka’b ve arkadaşlarının başına gelen olay ayrıca İslâm toplumunun samimi bir iletişim düzeni kurmasının önemini; Allah rızası için dostluk kardeşlik bağı ile bağlı olan müminlerin cemâat anlayışında bulunması gereken aşıklık ve netliği: davanın mükellefiyetlerine göğüs germe, verilen emirlere değer verme ve müşrûiyyet dairesinde itirazsız itaat etmenin ehemmiyetini; müslümanlardan ayrı düşüldüğünde nasıl pişman olunduğunu da anlatmaktadır.

Rasûlullah (s.a.s.) Müslümanların birbirine buğz etmelerini, arka çevirmelerini, hased ve birbirleriyle alay etmelerini yasaklamıştır. (Buhârî, Edep 57; Müslim, Birr, 24, 28; Tirmizî, Kıyâme, 54) Rasûlullah, İslâm toplumunda da insanlar arasında türlü geçimsizliklerin çıkacağını bilerek müminlere kesinlikle üç günden fazla birbirlerini bırakmamalarını emretmiştir. Rasûlullah, müminlerin birbirlerine üç günden fazla küs durmalarının onları kin, nefret, buğz duygularıyla donatacağını ve doğal olarak zıtlaşmanın çatışmalara bile yol açacağını haber vermiştir.

Küskünlükler, bir münakaşada kızgınlık sebebiyle ve sarfedilen kelimelerle; eline, beline, diline sahip olmayan şuursuz müminler arasında görülebileceği gibi, bir başkası tarafından taşınan sözler sebebiyle, karşılıklı vuruşma, sövme gibi sebeplerle meydana gelmektedir. Günümüzde mezhep, meşrep vb. görüş farklılıklarının taassup ve fanatizm derecesine varmasından da ümmet fertleri arasında ayrılıklar görülmektedir. Netîce itibariyle her kim Rasûlullah’ın en güzel yoluna uymuşsa, cahilî, ilkel, kaba yobaz, ham softâ tavır ve tutumları bırakmak zorundadır. Buna riayet eden müslümanlar asla dargın kalmazlar. (Ayrıca bk. Takvâ, Sulh, Hased, Kibir, Âdâb, Ahlâk). (Sait KIZILIRMAK)

…..
Hadiste belirtildiği üzere karıya, kocanın "iyi muâmele"de bulunması esastır. Kocasının onun üzerinde bazı hakları vardır. Ancak onun da kocası üzerinde hakları vardır. Her ikisi de diğerinden bu haklardan daha fazlasını zorla isteyemez. Erkeğin kadınına karşı borçları nafakadır: Yiyecek, giyecek ve mesken temini. Dinimiz bunların asgarî miktarını tâyin ederken devrin şartlarını, örfü, kadının geldiği ailenin iktisadî seviyesini göz önüne almıştır. Fıkıh kitaplarımız bu meselelere geniş yer verir. Teferruata girmeden İslâm âlimlerinin icma ettikleri ana prensipleri kaydedelim:

Nikah akdi, istihdam (kadını hizmetlenme) akdi değildir. Bu sebeple yemek yapmak, evi süpürmek, çamaşır yıkamak gibi dahilî; dükkanda, tarlada çalışmak, hayvanları tımar etmek gibi harici işleri yapmakla mükellef değildir. Kadın, bu çeşit hizmetlerin görülmesi için, masrafı kocası tarafından karşılanmak üzere en az bir hizmetçi tutmak hakkına sahiptir. Koca, hanımın yemeğini pişmiş ve hazırlanmış olarak getirmek zorundadır. Kadın bir kısım ev işlerini yapıyorsa bunu hukukî bir mecburiyet olarak değil, bir iyilik, hoş bir âdet, örf olarak yapar. Bu çeşit işleri yapmak istemese kocası icbar edemez. Bu davranışı sebebiyle kadın günahkâr da olmaz. Ona terettüp eden hukukî vecibe: Kocasından izin almadan evden ayrılmaması, kocasının istemediklerini eve almaması, çağırdığı takdirde yatağa gelmesidir. ……

Erkek eşinden yatakta en fazla kaç gün uzak kalabilir?

Herseyde oldugu gibi, ibadette de ifrat ve tefrit makbul degildir. Makbul olani, ne ifrata kaçan, ne de tefrite düsen… Belki vasatî olandir.
Nitekim hadîste de ayni hüküm verilmekte, ayni ölçü tavsiye buyurulmaktadir:

– Allah için yapilan ibadetlerin en faziletlisi, vasat olanidir!

Vasat ibadet, sahibini mecburî mükellefiyetlerini yapamaz hale düsürmez. Aile ve çoluk çocugunu ihmal eder hale sürüklemez. Belki her hak sahibine hakkini verme mükellefiyetlerini hatirlatir, o imkâni dâima elinde muhafaza etme titizligi temin eder.

Hal böyleyken, yazimiza konu olan genç, böyle bir anlayis içinde degildi. O, yeni evlenmis olmasina ragmen yazin en sicak günlerinde bile gün boyu oruç tutuyor, sabahlara kadar da namaz kiliyordu. Yâni, mükellefiyetlerini ifa ettikten sonra ayrica nafile ibadetlerle çok ileri gidiyor, hattâ bu yüzden hanimini da ihmal etmis oluyordu.

Anlayisli ve tahammüllü hanimi, onun bu halini zamanla geçer düsüncesiyle çok görmedi, sabirla karsilamayi düsündü. Ama kocasi, devam ettirmek niyetinde görünüyordu bu halini. Bu yüzden durumu Halife Hazret-i Ömer’e izah etmekte zaruret gördü. Ancak, bunu nasıl söyleyecek, ne türlü bir ifadeyle anlatacakti?

Kendine göre bir ifade tarzi da buldu. Dogruca Halifenin huzuruna girdi. Halifenin yaninda meshur hukukçu Kâ’b vardi.

Bütün kuvvet ve cesaretini toplayarak konustu:

– Yâ Emîre’l-Mü’minîn, öyle zâhid bir beyim vardir ki, bütün yaz boyu sicak günlerde oruç tutuyor, yine böyle kisa gecelerde sabahlara kadar da nafile namaz kiliyor. Bunu araliksiz sürdürüyor, hiç birakmiyor!

Halife böyle bir gencin varligindan dolayi memnun oldu.

– MasaAllah, barekAllah, senin kocana. Demek bu uzun günlerde, böyle kisa gecelerde bütün mevsim boyu ibadette bulunuyor, tebrik etmek gerek böyle genci.

Kendisinin sikâyet ettigi konuyu Halifenin tebrik ettigini gören kadin, baska hiçbir sey söylemeden çikip gitti.

Ama meshur Basra Kadisi Kâ’b, buna itirazda bulundu:

– Yâ Emîre’l-Mü’minîn, siz bu kadinin kocasini tebrik mi ediyorsunuz? Halbuki kadin onu size sikâyet ediyor? dedi.

Halife tereddütlü:

– Hayir, sikâyet degil, tebrik ediyor.

Sikâyetti, tebrikti derken, Halife adam gönderip kadini çagirtti.

– Söyle bakalim, zâhid gencin hanimi! Beyinin bu halini sikâyet mi ettin, yoksa takdirinden dolayi mi böyle konustun?

– Ne takdiri yâ Emîre’l-Mü’minîn, sikâyet ettim. Ben de baska kadinlar gibiyim. Benim de normal ve fitrî ihtiyaçlarim var. Ama onun böyle bir meselesi yok. O, bütün gün aksama kadar oruç tutar, yine bütün gece sabahlara kadar namaz kilar. Bunun disinda baska bir mes’ele dikkatini çekmez, zihnini mesgul etmez. Benim varligimin farkinda bile degil.

Islâm hukukçusu Kâ’b’in tahmini doğru çikinca Halife ona döndü:

– Söyle bakalim ey Kâ’b, ne diyeceksin bu hanima? Teshisi sen yaptin, tedaviyi de sen göstereceksin.

– Yâ Emîre’l-Mü’minin, bu kadinin kocasini getirtin, ben söyleyecegimi bilirim.

Hemen genci buldurtup getirttiler. Kâ’b, ona su kisa nasihatta bulundu:

– Bütün gün oruç tutup, sabahlara kadar da namaz kilan delikanli, sunu iyi bil ki, bu halin bir ifratin eseridir. Ifrat ise, herseyde oldugu gibi, ibadette de iyi degildir. Makbul sayilmamistir. Amellerin efdali, vasat olanidir.

Ve Kâ’b söyle devam eder:

– Bundan böyle aileni günlerce ihmal etmeyecek, her dört günde bir mutlaka onun yaninda olacaksin. En azindan dört günde bir yaninda olmaz, onu yine yalniz birakmakta israr edersen, yaptigin ibadetten kazandigin sevabin, onu odasinda yalniz birakmaktan dolayi üstüne aldigin sorumlulugu ortadan kaldiramaz.

Genç, Islâm Hukukçusu Kâ’b’den bu nasihati dinledikten sonra, tesekkür ederek ayrilinca Halife merakla sordu:

– Ey Kâ’b, simdi de bana cevap ver bakalim, yarin huzur-u Ilâhî’ye varinca verdiğin bu fetvanin delilini nasıl bulacak, dört günde bir ailenin yaninda bulunmaya mecbursun, gibi sözün izahini nasıl yapacaksin?

Kâ’b, rahat cevap verdi:

– Ey Emîre’l-Mü’minîn. Allahü Azimüssân Kur’an-i Kerim’inde bir erkegin dörde kadar evlenebilecegini bildirmiyor mu? – Bildiriyor.

– Bu ne demektir? Demek ki, bir kadin beyinden üç gün ayri kalabilir. Dördüncü gün ise sira kendisine gelir. Bundan anlasiliyor ki, onu yalniz basina uzun müddet birakmamali, hiç olmazsa dört günde bir yalnizliktan kurtarmalidir. Sayet dört günden de azina muhtaç olsalardi, erkeklerin dörde kadar evlenmelerine müsaade çikmazdi.

– Bu cevap, önceki teshisten de orjinal! diyen Halife Hazret-i Ömer, bu defa Kâ’b’a gözünü dikerek konustu:

– Ey Kâ’b, hemen yol hazirligina basla. Çünkü sen su andan itibaren Basra Kadisisin! Tayinin yapilmistir.

Genç adamin ifratini böylece vasata getiren Kâ’b, vefat edinceye kadar Basra Kadiliginda kalmistir.

Ahmed Şahin


Cevap: İslamda Karı-Kocanın Kavga Etmeleri ve Küs Durmaları

ASRIN
Her ailede bazı sıkıntılardan dolayı kavgalar olmaktadır bu doğanın kanunu gibi bir şey olmuş artı fakat bu kavgaları fazla uzun sürdürmeden bir birinizi kırmadan konuşarak bir çözüme vara bilir ve aradaki küskünlüğü ortadan kaldıra biliriz ve bu kavgadan yada küslükten dolayı boş sayılmazsın.

Okudunuz mu?  Ailenin önemi ve kardeşler arası ilişkiler

Cevap: İslamda Karı-Kocanın Kavga Etmeleri ve Küs Durmaları

Kayıtsız Üye
Selam aleyküm hocam karı koca arasındaki küslük ne kadar zaman süreyle nikahı bozar


Cevap: İslamda Karı-Kocanın Kavga Etmeleri ve Küs Durmaları

mum
islamda karı koca kavgası ve küslük
< küslük ne kadar zaman süreyle nikahı bozar >
Küslük 3 günden onra günahtır fakat nikahı bozmaz yıllar geçse de

Okudunuz mu?  Eşimin bana yalan söyleyerek arkamdan işler çevirmesi

Kayıtsız Üye
Bende esime 2 gundur kusum ama kus kalamiyorum önce onun ozur dilemesimi gerek


Kayıtsız Üye
Ben kocami kiskaniyorum ve kocami oyardim ve hiç aldirmadi komusu bir kiz gelmisti ve basi ariyo diye kedine muska yazacakmis meyerse kocasina gitmis ve kocamin ne haki var komusu kizini goturoyo haklimiyim haksizmitm

Okudunuz mu?  İslamda cinsellik nasıl olmalı?

Kayıtsız Üye
Hocam 4 yıldır karımı yataga getiremiyorum hükmü nedir


arifselim
Kadın veya erkek eşinin cinsel ihtiyaçlarını karşılaması bir haktır. Haftada en az iki defa birlikte olmak normal sayılır. Bu ciddi bir sorundur bunu çözmelisiniz mutlaka. Dini nikah bundan dolayı düşmez ama bu bir boşanma nedenidir.

Okudunuz mu?  Saliha Kadın Olmak ...

Kayıtsız Üye
Eşimle sürekli kavga ediyoruz ayrı yatiyoruz ve bana küfür edip kötü kadin olmakla sucluyo barışmak istemiyorum hukmu nedir


arifselim
Eşlerin ayrı yatması asla uygun değildir. Sorunlarınızı konuşarak çözmeye çalışmalısın. Ne zamana kadar dargın kalacaksın ve dargın kalmak sana ve yuvana ne kazandıracak. Nefsini muhasebe et. Allah’a huzur ve saadet için dua et. Sorunsuz hiç bir aile yoktur ve dört dörtlük mükemmel bir eşte yoktur.

Okudunuz mu?  Çocukların Yatakları Kaç Yaşında Ayrılmalı?

Kayıtsız Üye
Eşimle yaklaşık bir aydır kusüs sürekli bana kötü kelimeler söyleyip gitmemi istiyor boşanmaya da yanaşmıyor ayrı odalar da yatıyoruz ben onu ailemin önünde küçük düşürecek bir harekette bulundum benimle ilgili bir yalan söyledi ben de bunu acık ettim biliyorum hatalıyım hayatimda ilk defa böyle bişey yaptım öfkeme yenildim bunun içinde defalarca özür diledim ama kocam ısrarla kötü konuşup gitmemi istiyor tabi benimde ona olan öfkem geçmiyor ne yapmalıyım bilmiyorum şimdiden teşekkürler Allah’a emanet olun

Okudunuz mu?  Çocuğun Mektubu

Kayıtsız Üye
kocamla hep kavga ediyoruz o bana karışma ben ne istersem onu yaparım diyo bende birazda beni dinlemesini istiyorum çünkü o eve geldiğinde hep komsu kadınlara bakiyo bende yapma diyorum üstüne beni sucluyo


Kayıtsız Üye
İyi günler benim sorum kayinvalidem gillerle beraber altli üstlü oturuyoruz ve ben eşim bana bakmaya geldiği gün beraber oturmak istemediğimi söylemiştim oda beni onunda istemediğini ayrı oturmak istediğini söylemişti ama şimdi evlendigim günden beri evin üstünü yaptırıp beraber yaşamak istiyor ben istemeyincede beni babamın eviyle resmen tehdit ediyor kapı orda ben yaptırıp oturucan gibi resmen bu beni kandırmak oluyor binevi ne yapmalıyım dinen ayri ev için ısrar etmeye hakkim var mı ?

Okudunuz mu?  Anne ve Babasına kötü davranan insan bozması bir canavardır!

arifselim
İyi günler. Evlenmeden önce yapmış olduğun anlaşma önemlidir. Ama aynı evin içinde değilseniz sözünü yerine getirmiş olabilir. Aynı evin içinde yaşamamaya hakkın vardır. Lakin hem sen hemde eşinin orta yolu bulmaya çalışmanız gerekir. Güzellikle sorunlarınızı ve isteklerinizi dile getirmeli ve uygun bir çaresini bulmaya çalışın.

Okudunuz mu?  Evlenmeyenler...

Kayıtsız Üye
Kavgalarda erkek eş suçluysa ama barışmaya yanaşmıyorsa kadın kendi barışırsa bundan dolayı sevap kazanırmı


arifselim
Erkek olsun kadın olsun affeden, sabırlı olan ve yuvasının ıslahı ve huzuru için çalışan kişi mutlaka sevap kazanır Allah’ın izniyle. Bu konuda kadın ve erkek arasında bir fark yoktur.

Okudunuz mu?  Anne-Baba'ya Mektup

Kayıtsız Üye
Slm alykm biz eşimle 5 aydır birlikte olmadık ve aynı yatakta yatmıyoruz sürekli tartışıyoruz ortada ciddi bir mesele yok ve beni istemediğini söylüyor 3 aylık bir bebeğimiz var öncesinde de sorunlar yaşıyorduk ama hiç bu kadar sürmemişti şer’en hükmü nedir acaba çocuk olunca düzelir diye ümit ediyordum ama durum bundan ibaret

Okudunuz mu?  Çok evliliğin şartları nelerdir?

zekeriya
Allahım bütün alemleri bir anda yaratma bir anda yok etme qüçlerinler bütün dünyayı hz ali hz fatımanın evlilik hayatı qibi hayat yaşayan mümin ve müslümanlarla doldur vehüve ale küllü.şeyin qadir esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve beraketühü ve daimen ebeden daimen dünya ve ahiret Allahın yedi kudretine emanet olalım inşaAllahü teals amin amin amin


kari koca kavgalari, islamda karı koca kavgası, islamda karı-koca kavgaları

Bu kategoride yer alan İslamda cinsellik nasıl olmalı? başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.
Ξ Bir cevap yazın

Forum Duası Copyright © 2007-2023
Gizlilik Politikası İletişim

İslamda Karı-Kocanın Kavga Etmeleri ve Küs Durmaları