Şafii’de namaz nasıl kılınır?
LordOmeri
Şafii’de namaz nasıl kılınır?
Namazın vücub şartları
Namazın vücub yani farz olmasının şartları şunlardır:
1- Müslüman olmak.
2- Baliğ olmak.
3- Akıl sahibi olmak, deli, baygın olmamak.
4- Kadının; hayız ve nifas halinde olmaması. Hayız veya nifas halinde iken namaz kılınmaz ve kılınmayan namazlar kaza edilmez. Ancak tutulmayan, Ramazan oruçları kaza edilir.
Namazın sıhhat şartları
Namazın sıhhat yani geçerli olmasının şartları şunlardır:
1- Hadesten taharet. Yani cünüp olanın gusül etmesi, abdestsiz olanın da, abdest alması.
2- Necasetten taharet. Yani vücutta, elbisede ve namaz kılınan yerde necaset bulunmamak.
3- Setr-i avret yani avret yerinin örtülmesi. Avret yeri; erkek için, göbekle diz arası, kadın için ise; yüz ve eller hariç vücudun tamamıdır.
4- Vaktin girmesi.
5- Kıbleye doğru namaz kılmak.
6- Namazın nasıl kılınacağını bilmek.
7- Namazı bozan işleri yapmamak. Mesela bir şey yememek, içmemek ve konuşmamak.
Namazın rükünleri
Namazın rükünleri yani içindeki farzları şunlardır:
1- Niyet etmek. Niyet, kalb ile yapılır, dil ile söylenmesi sünnettir. Ayrıca niyetin, Tekbiret-ül-ihram ile beraber getirilmesi gerekir. Yani Allahü ekber demekle beraber niyetin kalben yapılması gerekir. Farz namazda niyetinin üç şartı vardır. Bunlar:
a) Kasıd, yani namaz kılmaya azmetmek,
b) Tayin, yani kılınacak namazın adını söylemek,
c) Farziyet, yani kılınacak namazın farz olduğunu tavsif etmek. Kılınacak namaz, belli bir nafile ise; kasıd ve tayin şarttır. Mutlak nafile ise, sadece kasıd şarttır.
2- Tekbiret-ül-ihram. Yani niyet getirirken Allahü ekber demek.
3- Fatiha okumak. Her rekâtte Fatiha’yı, Besmele ile birlikte okumak farzdır.
4- Kıyam yani ayakta durmak.
5- Rüku’ya varmak.
6- İtidal, yani rüku’dan kalkmak.
7- İki secde yapmak. Secdede, ayak parmaklarının içlerinin (altlarının) yere konulması gerekir. Dolayısıyla parmakların dışlarını veya uçlarını yere koymak kafi değildir.
8- İki secde arasında oturmak.
9- Son oturuş.
10- Son oturuşta Tehiyyat (Teşehhüd) okumak. Teşehhüd şöyledir:
Et-tehiyyatü el-mübarekâtü es-salevatü et-tayyibatü lillahi es-selamü aleyke eyyühen-nebiyyü ve rahmetullahi ve berekâtühü es-selamü aleyna ve ala ibadillah-is-salihine eşhedü en la ilahe illAllah ve eşhedü enne Muhammeden resulullah.
Meali:
(Tahiyyat (bütün övgüler), mübarekât (nema bulan bereketli şeyler), salevat (beş vakit namaz gibi fiili ibadetler) ve tayyibat (salih ameller) Allah’a mahsustur. Ey Peygamber! Allanın selam, rahmet ve bereketi senin üzerine olsun. Selam, bizim ve Allanın salih kullarının üzerine olsun. Ben şehadet ederim ki, Allah’tan başka ilah [ibadet edilmeye layık) kimse yoktur. Yine şehadet ederim ki, Hazret-i Muhammed, Allah’ın resulü [yani elçisidir.)
11- Son Tehiyyat’tan sonra, salevat-ı şerife getirmek. En azı, Allahümme salli ala Muhammed (Allah’ım! [Hazret-i] Muhammed’e salat [rahmet] eyle) demektir. Fakat salatın ekmeli [en iyisi] şöyledir:
Allahümme salli ala Muhammedin ve ala Ali Muhammedin kema salleyte ala İbrahime ve ala Ali İbrahime ve barik ala Muhammedin ve ala Ali Muhammedin kema barekte ala İbrahime ve ala Ali İbrahime fil-alemine inneke Hamidun Mecidun.
Meali:
(Ya Rabbi! Hazret-i Muhammed’e ve O’nun Aline salevat getir, tıpkı Hazret-i İbrahim’e ve O’nun Aline salevat getirdiğin gibi. Yine Hazret-i Muhammed’e ve O’nun Aline bereket ver, tıpkı bütün alemlerin içinde Hazret-i İbrahime ve O’nun Aline bereket verdiğin gibi. Hiç şüphesiz sen, Hamid ve Mecid’sin.)
12- Sağ tarafa selam vermek. Esselamü aleyküm ve rahmetüllah şeklinde selam verilir.
13- Tertip üzere namaz kılmak.
Tumanine’ye riayet etmek de ayrıca farzdır. Tumane; rüku’de, itidalde, iki secdede ve iki secde arasında: SübhanAllah (yani Allah, bütün kusurlardan münezzehtir) diyecek kadar beklemektir.
Namazın eb’ad sünnetleri
Namazın sünnetleri iki kısımdır. Bir kısım sünnetlerine eb’ad denir. Bunların herhangi birisi, unutulduğu veya terkedildigi zaman, secde-i sehv yapılır. Bu sünnetler şunlardır:
1- Birinci Teşehhüdü okumak ve bu teşehhüdden sonra, Peygamber efendimize salevat getirmek.
2- İkinci Teşehhüdden sonra, Peygamber efendimizin Âline salevat getirmek.
3- Sabah namazının ikinci rekâtinde, rükudan kalktıktan sonra, ayakta Kunut okumak ve Kunutta, Peygamber efedimize, Âline ve Eshabma salat ve selam getirmek.
4- Ramazan ayının ikinci yarısından itibaren, vitir namazının son rekâtında; rükudan kalktıktan sonra, ayakta Kunut okumak ve Kunutta, Peygamber efendimize, Âline ve Eshabına salat ve selam getirmek. Sabah namazı ve vitirde okunan Kunut şöyledir:
Allahümmeh-dini fi men hedeyte ve afini fi men afeyte ve tevelleni fi men tevelleyte ve barik li fima a’tayte ve kini şerre ma kadayte feinnke takdi vela yukda aleyke ve innehu la yezillu men valeyte vela yeizzu men adeyte tebarekte Rabbena ve tealeyte felekel-hamdu ala ma kadayte estağfirukellahümme ve etubu ileyke ve sallAllahu ala Muhammedin-in-nebiyyil-ummiyyi ve ala Alihi ve Sahbihi ve selleme.
Meali: (Allah’ım! Hidayete erdirdiklerinle beraber beni de hidayete erdir, afiyet verdiklerinle beraber bana da afiyet ver, himaye ettiklerinle beraber beni de himaye eyle, verdiklerini benim için bereketli kıl, kaza ettiklerinin şerrinden beni koru. Çünkü sen hükmedersin, sana hükmedilmez, himaye ettiğin kimse zelil olmaz, zelil ettiğin kimse de aziz olmaz. Hayır ve bereketin çoktur, sen çok yücesin. Kaza ettiğin şeyler üzerine hamd sana mahsusustur. Allah’ım, senden mağfiret diliyor ve sana tevbe ediyorum. Allah’ın salat ve selamı, Muhammed aleyhisselamın, Ali’nin ve Eshabının üzerine olsun.)
Namazın hey’at sünnetleri
Namazın bir kısım sünnetlerine de, hey’at denir. Bu sünnetlerin, unutulması veya terkedilmesi halinde, secde-i sehiv gerekmez. Bu sünnetler şunlardır:
1- Niyeti dil ile söylemek. Kalb ile getirmek ise, farzdır.
2- Tekbiret-ül-ihramı alırken, rüku’a giderken, rükudan kalkarken ve birinci Tehiyyatı okuyup üçüncü rekâte kalkarken, parmaklar normal biçimde açık olarak, başparmak kulak memesinin hizasına gelecek şekilde elleri kaldırmak.
3- Kıyamda yani ayakta; elleri göğsün altında, göbeğin üstünde ve biraz sola doğru meyilli olarak bağlamak.
4- Namazda secde yerine bakmak.
5- Tekbiret-ül-ihramdan sonra, iftitah duasını okumak. İftitah duası şöyledir:
Veccehtu vechiye lillezi fetares-semavati vel-erda hanifen muslimen vema ene minel-muşrikine inne salati ve nüsuki ve mahyaye ve memati lillahi rabbil-alemine laşerike lehu ve bizalike umirtu ve ene minel-muslimine. ‘
Meali:
(Batıl dinlerden uzak durarak ve Müslüman olarak; yüzümü, gökleri ve yeri yaratan (Allah’a] çevirdim. Ben, [Allah’a] ortak koşanlardan değilim. Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, alemlerin rabbi olan Allah’ındır. O’nun ortağı yoktur. Ben, bununla emrolundum. Ve ben, Müslümanlardanım.)
6- Kıraatin açıktan okunduğu rekâtlerde Fatihayı ve ondan sonraki sureyi okurken gizlice Euzü çekmek. Besmele açıktan okunur. Fatiha okumaya başlarken, Besmele çekmek ise farzdır.
7- Fatihadan sonra amin (kabul buyur) demek.
8– İlk iki rekâtte Fatihadan sonra birer sure veya en az birer ayet okumak. Birinci rekâtte okunan surenin ikincide okunandan daha uzun olması sünnettir.
9- Rükuda, üç kere: Sübhane Rabbiyel-azim ve bihamdihi (Büyük Rabbim, her türlü kusurdan münezzehtir, O’na hamd olsun) demek. Münferid ayrıca şunu da söyler: Allahümme leke reka’tü ve bike amentü veleke eslemtü haşaa leke sem’i ve basari ve muhhi ve azmi ve asabi ve me-stekellet bihi kademi
Meali:
(Allah’ım! Senin için rüku ettim, sana iman ettim, senin için Müslüman oldum. Benim, kulağım ve gözüm, iliğim, kemiğim, sinirlerim ve beni ayakta tutan her şey, senin için boyun eğdi.)
10- İtidale kalkarken, semiAllahu limen hamidehu (Allah, kendisine hamd edenin, hamdini kabul etti)di yerek doğrulmak. Tam olarak doğrulunca: Rabbena lekel-hamdü, mil’es-semavati ve mil’el-ardi ve mil’e ma şi’te min şey’in ba’du.
Meali:
(Ey Rabbimiz! Göklerin dolusu, yerin dolusu ve bundan sonra istediğin şeyin dolusu, hamd sana mahsustur.)
Münferid ayrıca şunu da söyler:
Ehles-senai vel-mecdi ehakku ma kalel-abdu ve kulluna leke abdun la mania lima a’tayte vela mu’tiye lima mena’te vela yenfeu zel-ceddi mink-elceddu.
Meali:
(Sen; sena [övgü] ve mecd [azamet, büyüklük] ehlisin. Kulun söylediği en haklı söz ki, biz de hepimiz sana kuluz, senin verdiğine kimse mani olamaz ve senin vermediğini, kimse veremez. Senin indinde, zengin kimseye, zenginliği bir fayda veremez.)
11- Secdede üç kere: Sübhane Rabbiyel-ala ve bihamdihi (En yüce olan Rabbim, her kusurdan münezzehtir, O’na hamd olsun) demek. Münferid ayrıca şunu da söyler:
Allahümme leke secedtu ve bike amentü ve leke eslemtü secede vechi li-llezi halekahü ve savverehü ve şakke sem’ahü ve basarehü tebareke-llahü ahsen-ül-halikine.
12– İki secde arasında: Rabbiğfir li verhamni vecburni ver-zukni vehdini ve afini ve’fu anni duasını okumak. Meali: (Ya Rabbi! Günahlarımı bağışla, bana rahmet eyle, eksiklerimi kapat, bana rızık ver, bana hidayet nasib eyle, bana afiyet ver ve beni affeyle.)
İki secdeyi yapıp ayağa kalkmadan önce, hafifçe oturup öyle kalkmak. Buna, Cülus-ul-istiraha (istirahat oturuşu) denir.
13- Rükuda elleriyle diz kapaklarını kavramak.
14- Rükuda baş ile arkayı aynı hizada tutmak.
15- Bütün oturuşlarda, iftiraş yapmak, yani sağ ayağı dikip sol ayağı yatırarak üstüne oturmak. Sadece son oturuşta, teverrük yapılır, yani sağ ayak dikilir; sol ayak da, sağ ayağın altından çıkarılır.
16- Kıyamda ve rükuda iki ayağın arasını bir karış kadar açık bırakmak.
17- Secde yaparken, elleri, omuzların hizasına koymak, parmakları kapatmak.
18- Bütün oturuşlarda ve her iki teşehhüdü okurken, elleri dizlerin üzerine koymak.
19- Teşehhüdden sonra şu duaları okumak:
Allahhumme inni euzü bike min azabil-kabri ve min azabinnari ve min fitnetil-mahya vel-memati ve min fitnetil-mesihid-deccali.
Meali:
(Ya Rabbi! Şüphesiz ben, kabir zabından ve ateş azabından, hayat ve ölüm fitnesinden, mesih olan Deccalin fitnesinden sana sığınırım.)
Allahhummeğfir li ma kaddemtu ve ma ehhartu ve ma esrartu ve ma a’lentu ve ma esraftu ve ma ente e’lemu bihi minni entel-mukaddimu ve entel-muahhiru la ilahe ille ente.
Meali: (Ya Rabbi! Geçmiş zamanda işlediğim, gelecek zamanda işleyeceğim, gizli olarak işlediğim, aşikare olarak işlediğim, israf olarak işlediğim ve senin benden daha iyi bildiğin bütün günahlarımı affeyle. Öne alan ve geciktiren sensin, senden başka ibadet edilecek kimse yoktur.)
Tehiyyattan sonra; kendine, erkek ve kadın mü’minlere dua etmek de sünnettir. Şöyle dua edilir:
Allahümmağfirli ve lil-mü’minine vel-mü’minati vel-müslimine vel-müslimati el-ahyai minhum vel-emvati.
Meali:
(Ya Rabbi! Benim, erkek ve kadın bütün müminlerin, erkek ve kadın bütün Müslümanlann hem diri hem de ölü olanlarının günahlarını affeyle.)
20- Yalın ayak namaz kılmak.
21- Farz namazdan sonra nafile namaza kalkmadan önce, bildirilen zikir ve duayı yapmak üzere oturmak sünnettir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: Bir zat, farz namazını kıldıktan sonra, nafile kılmak için ayağa kalktı. Hazret-i Ömer, onu tutup oturttu ve şöyle dedi; farz namazdan sonra hemen nafile kılma. Bunun üzerine Resulullah sallAllahü aleyhi ve sellem; isabet ettin ey Hattab’ın oğlu, buyurdu.
Başka bir hadis-i şerifin meali de şöyledir: Hangi dua icabete daha yakındır, diye sual edildiğinde, Resulullah sallAllahü aleyhi ve sellem şöyle buyurdu; gece yarısı ve farz namazlardan sonra yapılan duadır.
Namazın mekruhları
Namazın mekruhları şunlardır:
1- Elbiseyle oynamak, parmak çıtlatmak veya parmakları birbirine geçirmek.
2- Elbisenin kolları sıvalı olarak namaza durmak.
3- Havaya veya sağa sola bakmak.
4- Özürsüz olarak ağırlığı bir ayak üzerine vermek.
5- Başı açık olarak namaz kılmak.
6- Alçak sesle okunacak yerde yüksek sesle, yüksek sesle okunacak yerde alçak sesle okumak. Bir de, imamın arkasında, yüksek sesle okumak.
7- Zarar görme tehlikesi varsa gözleri yummak.Şayet zarar görme tehlikesi yoksa, hilaf-ı evla dır (yani öyle yapmamak daha iyidir.)
8- Secdede erkeğin; karnını uyluklarına yapıştırması, kadının da bunun aksine; karnını uyluklarından uzaklaştırması.
9- Küçük ve büyük abdesti sıkıştırırken veya yel zorlarken namaza durmak.
10- Çok aç olup, yemek hazır iken, namaza durmak. Ancak namaz vakti dar ise, Önce namazı kılmak gerekir.
11- Rükuda başı fazla eğmek veya belin hizasından yüksek tutmak.
12- İlk iki rekâtta Fatihadan sonra, sureyi okumamak.
13- İftitah tekbirinin dışındaki tekbirleri almamak, iftitah tekbirini getirmek farzdır, getirilmezse namaz olmaz.
14- Son oturuşta, Teşehhüdden sonraki duaları okumamak.
Namazda erkek kadın farkı
Namazda, kadın beş yerde erkekten farklı hareket eder, şöyle ki:
1- Erkek; kıyamda, rükuda ve secdede dirseklerini yanlarından uzaklaştırır ve buralarda ayaklarını bir karış kadar birbirinden ayırır, secde de, iki dizini aynı şekilde birbirinden ayırır.
Kadın ise, buralarda dirseklerini yanlarına yapıştırır. Ayaklarını ve secde de dizlerini birbirine yapıştırır.
2- Erkek; rükuda ve secdede karnını uyluklarından uzaklaştırır. Kadın ise, rüku ve secdelerde karnını uyluklarına yapıştırır.
3- Erkekler, kıraatin sesli okunduğu; sabah, akşam ve yatsı namazlarında sesini yükseltir. Kadın ise; yabancı erkek bulunduğu takdirde sesini yükseltmez.
4- Yanlışlık yapan imamını, ikaz etmek gibi bir durum olduğu zaman, erkek; sadece zikir niyetiyle veya hem zikir hem de ikaz niyetiyle sübhanAllah der. Şayet erkek hiç bir şeyi kasd etmeden veya sadece ikaz niyetiyle, sübhanAllah derse, namazı bozulur. Kadın ise, böyle bir durumda tasfik eder. Yani sağ elin içini sol elin üstüne vurur.
5- Namazda erkeğin avreti, diz ile göbek arasıdır. Hür kadının ise, yüz ve elleri hariç bütün vücudu avrettir.
Namazı bozan şeyler:
1- Abdestin bozulması.
2- Bedene, elbiseye veya namaz kılınan yere necaset bulaşması.
3- Avret yeri açılınca derhal örtülmemesi halinde namaz bozulur.
4- Bir rekâtte, ara vermeden üç adım atmak veya el, ayak ve baş gibi organlarla üç harekette bulunmak.
5- Göğsünü kıbleden çevirmek.
6- Bir şey yemek veya içmek.
7- Gülmek, ağlamak, üflemek, inlemek, aksırmak, öksürmek ve esnemek gibi şeyleri kasten yapınca iki harf çıkarsa, namaz bozulur. İrade dışı yapınca çıkan sesin, toplamı altı kelimeyi geçmezse namaz bozulmaz.
8- Bile bile bir rüknü eksik bırakıp, diğerine geçmek. Mesela rükuu tam olarak yapmadan itidale kalkmak veya itidali tam yapmadan secdeye varmak gibi.
9- Kasden bir rüku veya secdeyi fazla yapmak. Fatiha ve Teşehhüdü tekrarlamak ise, namazı bozmaz.
10- İmama uyan kimsenin, özürsüz olarak imamdan iki rükün geri kalması. Mesela imam ikinci secdeden kalktığı halde, ona uyan kişinin mazeretsiz olarak hala birinci secdede olması gibi.
11- Mestin, ayaktan çıkması veya mesh süresinin dolması gibi.
Namaz şöyle kılınır:
Ayakta; başparmak, kulak memesinin hizasına gelecek şekilde eller, kıbleye karşı açık tutularak kaldırılır ve niyet etmekle beraber Allahü ekber diyerek tekbir getirilir ve eller göğsün altında, göbeğin az yukarısında hafif sola doğru bağlanır.
Sonra Euzü-Besmele çekmeden, Veccehtü duası okunur. Euzü-Besmele çektikten sonra okunmaz.
Sonra Euzü-Besmele çekilerek Fatiha suresi okunur. Besmele, Fatihadan bir ayettir. Onu okumak da farzdır. Cemaatle kılınsın, yalnız kılınsın; bütün namazlarda Fatihanın tamamını okumak farzdır.
Sonra, bir sure veya ayet okunur. Birinci rekâtta okunan surenin ikinci rekâtta okunan sureden uzun olması ve Kur’an-ı kerimde, sıra bakımından ondan önce olması sünnettir. Sure, sadece ilk iki rekâtte okunur.
Sonra eller kaldırılır ve tekbir getirilerek rüku’a varılır. Rüku’da, sırt, boyun ve baş aynı hizada tutulur. Dizler kırılmadan bacaklar düz tutulur. Dizleri tutarken parmaklar açık tutulur. Rüku’da üç kere, Sübhane Rabbiyel azim ve bihamdihi… denir.
Sonra yine eller kaldırılarak itidal yapılır. Yani, semiAllahu limen hamidehu… diyerek doğrulmaya başlanır. Tam olarak doğrulunca Rabbena lekel hamdu… denir.
Sonra tekbir getirilir ve secdeye varılır. Şu 7 uzuv üzerinde secde edilir. Bunlar: Alın, burun, iki diz, iki avucun içi ve iki ayağın parmaklarının içleri. Önce dizler, sonra eller sonra da alın ve burun yere konur. Secdede üç defa Sübhane Rabbiyel a’la ve bihamdihi… denir. Sonra tekbir getirilerek baş secdeden kaldırılır ve oturulur. İki secde arasında: Rabbiğfir li verhamni… okunur. Buna, el-cülusu beynes-secdeteyn (iki secde arasındaki oturuş,) denir. Sonra ikinci kere aynı şekilde tekbir getirilerek secde edilir.
Sonra tekbir getirilerek ikinci secdeden kalkılıp, az oturulur, buna da Cülus-ul-istiraha (istirahat oturuşu,) denir.
Sonra ayağa kalkılır. İkinci rekâtte Fatiha ve sure okunur. Rüku ve secdeler yapılır ve oturulur. Bu oturuşta birinci Tehiyyat okunur ve üçüncü rekâte kalkılır. Üçüncü rekâte kalkarken eller kaldırılır. Son iki rekâtte sadece Fatiha okunur, sure okunmaz.
Son rekâtte, otururken son Tahiyyat okunur. Tahiyyatta; salevat-ı şerifeyi Allahümme salli ala Muhammed e kadar okumak farz, kalanını okumak sünnettir.
Sonra; önce sağa, sonra da sola selam verilir.
Bütün oturuşlarda sağ ayak dikilir ve sol ayak yatırılarak üstünde oturulur. Bu oturuşa İftiraş denir. Sadece son oturuşta, sağ ayak dikilir ve sol ayak, sağ ayağın altından çıkarılır. Bu oturuşa da teverrük denir.
Sabah namazının son rekâtinde rükûdan kalktıktan sonra, eller kaldırılarak kunut okunur. Kunut, ayrıca Ramazan ayının ikinci yarısından itibaren ayın sonuna kadarki vitir namazlarının son rekâtlarında de okunur.
Namazdan sonra zikir ve dua
Selamdan sonra, 3 kere: Estağfirullah-el-azim-ellezi la ilahe illa huvel-Hayyel-Kayyume ve etubu ileyhi denir.
Meali:
(Büyük, kendisinden başka ilah olmayan, her zaman diri olan ve her şeyi ayakta tutan Allah’tan günahlarımın bağışlanmasını diliyorum ve O’na tevbe ediyorum (yani bütün günahlardan yüz çevirip O’na dönüyorum.])
Ardından: Allahümme entes-Selamu ve minkes-selamu tebarekte ve tealeyte ya Zel-celali vel-ikrami, denir.
(Allah’ım! Sen, Selam’sın, selamet sendendir. Sen çok büyüksün, hayrın ve bereketin çoktur, sen çok yücesin, büyüklük ve ikram sahibisin.)
Ve Ayet-ül-kürsi okunur.
Sonra sırayla 33’er defa: SübhanAllahi , (Allah, bütün kusurlardan münezzehtir) El-Hamdu lillahi , (Allah’a hamd olsun) Allahü ekber (Allah en büyüktür) okunur.
Yüzüncü defa: La ilahe illellahü vahdehu la şerike lehu lehul-mulku ve lehul-hamdu ve huve ala külli şey’in kadirun.
Meali:
(Allah’tan başka ilah yoktur, O birdir, mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur ve O’nun herşeye gücü yeter.)
Allahümme inni es’eluke mucibati rahmetike ve azaimi magfiretike ves-selamete min külli ismin vel-ganimete min külli birrin vel-fevze bil-cenneti ven-necate minen-nari Allahümme inni euzu bike minel-hemmi vel-huzni ve euzu bike minel-aczi vel-keseli ve euzu bike minel-buhli vel-cubni vel-feşeli ve min galebetit-deyni ve kahrir-ricali.
Meali:
(Allah’ım! Şüphesiz ben senden; rahmetinin muciblerini ve bağışlamanın azimelerini, bütün günahlardan salim kalmayı, her çeşit hayrı, Cenneti kazanmayı ve ateşten kurtulmayı diliyorum. Allah’ım! Keder ve üzüntüden sana sığınırım, acizlik ve tembellikten sana sığınırım, cimrilik, korkaklık, başarısızlık, borç altında ezilmek ve erkeklerin kahrından sana ağınırım.)
Münferid de, me’mum [imama uyan] da imam da; duayı gizli yapar. Ancak hazır olanların öğrenmesi için, onlar öğreninceye kadar, aşikâre okunabilir.
İmam, zikir ve dua esnasında; solunu mihraba sağını da cemaate çevirerek yüzünü onlara dönderir.
Sonra secde yerlerini çoğaltmak için, başka bir yerde (kaza veya sünnet) namaz kılınır. Çünkü secde edilen yerler, Kıyamet günü kişiye şahitlik yapacaktır.
Cevap: Şafii’de namaz nasıl kılınır?
hamzali
Ey mübarek insan verdiğin bu güzel bilgilerden dolayı ve bu fırsatı veren Mumsema yetkililerinden ve tüm Müslümanlardan Rabbım razı olsun.Selam ve Dua ile
Yanıt: Şafii’de namaz nasıl kılınır?
imamhatipli42
Dinimiz islamdan alıntı yapılmış hatalar içeriyor dikkat edelim lütfen.
Soru: Şafii’de namaz nasıl kılınır?
bresly
rabbim cümlemizden razı olsun
CeylaN
Şafii’de namaz nasıl kılınır? konulu Bilgi için Allah (cc) razı olsun
Hakan
Bilgi için Rabbim c.c razı olsun arkadaşlar
Agri_Kesici
Şafii’de namaz nasıl kılınır diye bir soru soracağına ,Peygamberimizin namaz kılma şekli nasıldır? diye bir soru neden sormazsın,neden sormazlar?
karadamlalar
"ahirette mezhebimizi soracaklar" gibi bir düşünce vardı Allahu alem, kabirde de olabilir…
cihad38
< Şafii’de namaz nasıl kılınır diye bir soru soracağına ,Peygamberimizin namaz kılma şekli nasıldır? diye bir soru neden sormazsın,neden sormazlar? >
< "ahirette mezhebimizi soracaklar" gibi bir düşünce vardı Allahu alem, kabirde de olabilir >
ağrı kesici ve karadamla; arkadaşlar siz mezhep imamlarına karşısınız,müçtehidlere karşısınız,evliyaya,mevlanaya,şahı nakşibende,imamı rabbaniye,binlerce alime,tasavvufa karşınız,mezheplere de karşısınız; yani siz kendiniz hiç bir alime gerek duymadan hadis ve kuranı okuyarak doğru yolda gidersiniz,
ama size hadisleri ulaştıranlarda alimlerdir,kuranı tefsir edip anlatan da alimlerdir,bu kadar alim size bunları ulaştırmasaydı siz 1400 küsür yıl önceden nasıl haber alırdınız yada kuranı elinize alıp islam,iman,ibadet,güzel ahlak konularını hiç bir alimin yardımına gerek duymadan nasıl öğrenebilirdiniz?? bunu çok merak ediyorum.
adam akıllı bir cevap bekliyorum, bunca alimi takmayan bu iki zihniyet ne büyük bir ilime sahip,ve kaynağı nedir. sakın kaynağım hadis ve sünnet deme o kitapları hadis alimleri yazdı,ebu hanifeyi,imam şafiyi alimden saymayıp buhariyi kabul etmek çirkefliğin daniskası olur. ancak şunu diyebilirsin;ben sadece kuranı elime aldım okudum,anladım,içinden namazı,zekatı,orucu,haccı,ve iman esaslarını ayıkladım buna göre islamiyeti yaşıyorum.
soruma laf salatası yapmadan cevap verin ki ilminizi anlasın herkes.
Agri_Kesici
< mezhep imamlarına karşısınız >
Tek bir cümle içinde ”mezhep imamlarına karşıyız” şeklinde bir ifadem omamıştır.O mübareklerin ayağının tozu olamam,bu sizin ifadeniz,bizleri görmek istediğiniz hal ve kalıp içerisinde bizlere yapıştırdığınız bir iftira.Asla ve kati suretle bu tarz bir söylemimiz olmamıştır.Bu söylemi bizim için ”söylediler” diyen kişi bu sözünü ispatlamadığı sürece YALANCIDIR,İFTİRACIDIR!!!.
< müçtehidlere karşısınız,evliyaya,mevlanaya,şahı nakşibende,imamı rabbaniye,binlerce alime,tasavvufa karşınız >
Bu saydıklarınız içerisinde bulunan kişi ya da görüş önderi kimseler hakkında ki tavrımız ise gayet açık ve nettir!Bir önceki mevzudaki mezhep imamları da dahil olmak üzere bu kimselerin tamamını beşeriyet sıfatı içerisinde değerlendirip ”hataları olabilcek kişiler” olarak yaklaştığımız ve sizler gibi kutsallaştırmaktan sakındığımız için,duruşumuz sizler tarafından ”KARŞI DURANLAR,KARŞI OLANLAR” olarak adlandırılıyor.
Büyük İmam ,Ebu hanife başta olmak üzere hiç bir mezhep önderi,”Biz böyle bir mezhep kurduk,şartları ve uygulanması gereken hüküm ve davranışlar bunlardır ;KATILANLAR?–KATILMAYANLAR?…Tamam, katılanlar bundan böyle hanefii, Şafii ,Maliki,ya da Hanbeli olarak anılacaktır ve bu seçtiği mezhep imamının yolundan çıkmayacaktır” şeklinde bir açılamaları da asla olmamış mübarek kimselerdir.Ve hepsinin ortak görüşü ve birleştiği nokta özetle;bir görüşümüzün ya da verdiğimiz bir fetvanın ömrü aksi ya da farklı bir hali ortaya çıkana kadardır, cümlesi olmuştur.Hatta Ebu Hanife ”Müsned”inde tam olarak cümleyi hatırlamasam da yaklaşık olarak şöyle bir ifade kullanmıştır;Sünnet olan uygulamalar ve Peygamberimizden yapılan aktarımlar hususunda Tebei Tabiün tabakasındakilerden sonrası bizler da dahil olmak üzere şüpheye müsaittir.Müsnedinde yazdığı tam ifade bu omasa da,vurgulamak istediği ana tema bu denilebilir.Nihayetinde uğraşı verdikleri alanlar itibariyle Alim’lik sıfatını haketmiş kimselerdir.Fakat alimlik de son bir nokta ya da sınır bulunmadığı için de bu imamlarımızın ilim olarak kimseler üzerlerine çıkamaz şeklinde de kesin bir ifade kullanmak yanlış olur.Yaşadığımız dönemde de ,bu zamandan çok sonralarında da Bu mübarek alimlerin sahip oldukları ilmin de ötesinde bilgilere ve ilme ulaşmış kimselerin gelmeyeceğinin bir garantisi yoktur.Ve gelmez diyen de yanılmış olur.Bu ihtimalin gölgesinde İslama fayda getiren çalışmalar yapmış olan bütün alimlere yapmış oldukları katkılar vesilesiyle ”Rabbim Kendilerinden razı olsun" deriz ve bunun ötesinde bir kutsallaştırmaya gitmeyiz.Saymış olduğunuz celaleddin ruminin,nakşibendinin imam rabbaninin ve diğer alim saydığını kimselerin Kuran ve Sünnete ters düşmeyen görüşlerini uygun olan ortamlarda zikrederim,doğru söz kime ait ise hakkını teslim etmeye riayet ederim,ama doğru sözlerinin yanında yanlış olduğu aşikar olan görüşleri fikir ve söylemlerine de ”Bizler onların maneviyatını anlayamayız ” kılıfını da geçirmem.BENİM PEYGAMBERİMİN HAYATI BOYUNCA ZİKRETTİĞİ HER HADİSİ VE SÖZÜ ;BULUĞA ERMİŞ HER MÜSLÜMAN ANLAYABİLECEK,ANLAŞILMAYAN YA DA MANA ALEMLERİ BOYUTUNDA DEĞERLENDİRMEYE GEREK DUYULMAYAN TEK BİR CÜMLE DAHİ HADİSİ OLMAYACAK,DİNİ APAÇIK BİR VAZİYETTE AKTARACAK VE GÖSTERECEK,AMA BUNA RAĞMEN ALİM SIFATINDA SAYDIĞINIZ KİMSELERİN ,ŞİRK OLDUĞU AYAN BEYAN ORTADA OLAN SÖZLERİNE MANA KILIFLARI SOKACAKSINIZ,BİZLER ANLAYAMAYIZ DİYECEKSİNİZ.
BENİM PEYGAMBERİM BU VAZİFESİNİ NE KADAR AÇIK VE NET OLARAK YAPMIŞ İSE,VE SORU İŞARETİNE MAHAL VERMEYECEK ŞEKİLDE BAŞINI VE SONUNU BELİRLEMİŞSE İSLAMIN,KALKIPTA ALİM SAYDIĞINIZ KİMSELERİN TUHAF HALLERİ İLE ANLAŞILMAZ MANA ALEMLERİ KARMAŞALARI İLE KAYBEDECEK NE BİR VAKTİM NE DE BİR DİNİM VARDIR.
< bunca alimi takmayan bu iki zihniyet ne büyük bir ilime sahip >
sadece sizlerin alim ruhsatı verdiği kişilerden ibaret zannederseniz Alimler sınıfını,böylesine bir soruyu sorman da gayet normal olur.
< ben sadece kuranı elime aldım okudum,anladım,içinden namazı,zekatı,orucu,haccı,ve iman esaslarını ayıkladım buna göre islamiyeti yaşıyorum >
ben kendi adıma bu yolu denedim diyemem.ama bu yol,uygulanması imkansız bir değildir.Bu şekilde yapanlara da uzaylı gözüyle bakarsanız yanılırsınız.Sahabe nasıl Kurandan beslenip uygulamaları da sünnet vasıtasıyla hayata geçirmiş ise,bu zamanda yapılamaz,mümkün değil,imkansız demek komik olur.
< mezheplere de karşısınız >
Yanılgı ve önyargılarınızın kurdurduğu bir cümledir bu.Bizler mezheplere ve mezhepler içindeki uygulamalara asla karşı değiliz.Böyle bir şeyi söyleyen de dinden çıkar zira mezhep uygulamalarının tamamı netivede peygamberimizden alıntı yapılan sünnet uygulamalarıdır.Mezheplere karşıyım diyen Sünnetlere de karşı olmuş olur.Bak ,anlayın diye büyük harflerle yazıyorum.
BİZLER MEZHEPLER KARŞI DEĞİLİZ,MEZHEPLERİ BAHANE EDEREK YAPILAN BÖLÜNMELERE,AYRIŞMALARA KARŞIYIZ.BİR MÜSLÜMANA NAMAZ KILDIKTAN SONRA ”SEN HANEFİ-ŞAFİİ-MALİKİ-HANBELİ MİSİN,HANEFİLER-ŞAFİLER-MALİKİLER-HANBELİLER ÖYLE KILIYOR DA NAMAZI O YÜZDEN SORDUM” DENİLMESİNE KARŞIYIZ,SÜNNET UYGULAMALRI YÜZÜNDEN YAPILAN BÖLÜNMELERE KARŞIYIZ,VE SANKİ BU MEZHEPLERİN;ŞAFİLER ÖYLE YAPIYOR DA DENİLEREK SANKİ ŞAFİİLİK AYRI BİR DİNMİŞ YA DA HANEFİLİK AYRI BİR DİNMİŞ HAVASININ VERİLMESİNE VE BU ANLAYIŞIN HAKİM OLMASINA KARŞIYIZ. Ben namazımı hem hanefi hem şafii hem maliki uygulamarında gösterildiği gibi kılamıyorsam bu işte bir tuhaflık var demektir.Çünkü her uygulamanın sahibi netice de Peygamberimizdir.Ve ben Hanefiyim diy, şafii mezhebinden olanların uyguladığı bir sünnet olan hareketten mahrum kalıyorsam ,bunun açıklamasını ahirette ne Rabbime ne de Peygamberime yapabilirim.Ben ne hanefiyim,ne şafiiyim,ne malikiyim,ne hanbeliyim.BEN MUHAMMEDİYİM,BEN MÜSLÜMANIM,İSLQAM DİNİNİ KABUL ETMİŞ BİR MÜMİNİM.BENİM SIFATLARIM BUNLARDIR.
cihad38
< Tek bir cümle içinde ”mezhep imamlarına karşıyız” şeklinde bir ifadem omamıştır >
böyle bir cümle kurmaya gerek varmı ? aynası iştir kişinin lafa bakılmaz.yorumların,sözlerin ortada,pislik kokuyor.
< Şafii’de namaz nasıl kılınır diye bir soru soracağına ,Peygamberimizin namaz kılma şekli nasıldır? diye bir soru neden sormazsın,neden sormazlar? >
şafide namaz nasıl kılınır diye soracağına derken şafi peygamberimize uymuyor demek değilmidir, şafi peygamberimizin namazına göre kılıyorsa neden böyle bir soruya ihtiyaç vardır.şafiye göre namaz kılan kişi zaten peygamberimize uymuş değilmidir, bu cümle istediğin kadar konuş,” şafi nin namazı peygamberimize uymaz onun için sen peygamberimizin namaz kılma şeklini öğren!’ demektir.
< neden sormazsın,neden sormazlar >
bu cümle insanların mezhebine göre namaz kılma şeklini öğrenmesine hazmedememektir,böyle konuşan biri mezhepleri es geçmiş ve gerek görülmeyecek birşeymiş demektir.
< Bu saydıklarınız içerisinde bulunan kişi ya da görüş önderi kimseler hakkında ki tavrımız ise gayet açık ve nettir!Bir önceki mevzudaki mezhep imamları da dahil olmak üzere bu kimselerin tamamını beşeriyet sıfatı içerisinde değerlendirip ”hataları olabilcek kişiler” olarak yaklaştığımız ve sizler gibi kutsallaştırmaktan sakındığımız için,duruşumuz sizler tarafından ”KARŞI DURANLAR,KARŞI OLANLAR” olarak adlandırılıyor
Büyük İmam ,Ebu hanife başta olmak üzere hiç bir mezhep önderi,”Biz böyle bir mezhep kurduk,şartları ve uygulanması gereken hüküm ve davranışlar bunlardır ;KATILANLAR?–KATILMAYANLAR?Tamam, katılanlar bundan böyle hanefii, Şafii ,Maliki,ya da Hanbeli olarak anılacaktır ve bu seçtiği mezhep imamının yolundan çıkmayacaktır” şeklinde bir açılamaları da asla olmamış mübarek kimselerdi >
< tamamını beşeriyet sıfatı içerisinde değerlendirip ”hataları olabilcek kişiler” olarak yaklaştığımız >
benim sorduğum da budur,sen kimsin be adam da ebu hanifenin hatasını buluyorsun,sen kendini ne sanıyorsunda imam şafinin hatalarını buluyorsun,
sen kimsin kaç kuruşluk ilmin varda şahı nakşibende dil uzatabiliyosun.hatta adammısın sen? nesin bana onu izah et.demek hatasız değiller diyorsun,ve hatalarını ortaya çıkarıyosun biz de buna kızıyoruz,önce adam olacan,sonra ilimde ebu hanifeyi gececen,evliyalık da şahı nakşibendi geçeceksin,hadis ilminde buhariyi sollayacaksın sonra konuşacaksın.edepsiz mahluk.
ne saçma bir mantık, peki o halde bana peygamberimiz dönemindeki islami ilimleri yazar mısın ?
hadi de ki peygamberimiz zamanında hadis,kelam,fıkıh,tefsir ilimleri vardı ve filan filan sahabe muhaddis,müfessir,fakihdi.tabiki ebu hanife de ben böyle bir mezhep kurdum demedi.ama onun içtihadlarına,yoluna uyanlara hanefi dendi.hepsini teker teker yazdırma az bişi kafanı çalıştır.
< Sahabe nasıl Kurandan beslenip uygulamaları da sünnet vasıtasıyla hayata geçirmiş ise,bu zamanda yapılamaz,mümkün değil,imkansız demek komik olur >
peygamberimiz her inen ayeti sahabesine tefsir etmiş,ne denmek istediğini anlatmıştır,sahabe peygamberimizi görerek onun gibi yaşamayı öğrenmiştir, hiç kimse kendine bir şey öğretilmeden ne kuranı ne sünneti uygulayamaz,
sen okuma yazma bilmezken kendin mi öğrendin okula gitmeden ?yada elifbayı kendin söktün,gittin arapça öğrendin,kuranı anladın yada böyle biri çıkabilir diyorsun,saçmalamayın,az akıllı olun.
< BİZLER MEZHEPLER KARŞI DEĞİLİZ,MEZHEPLERİ BAHANE EDEREK YAPILAN BÖLÜNMELERE,AYRIŞMALARA KARŞIYIZBİR MÜSLÜMANA NAMAZ KILDIKTAN SONRA ”SEN HANEFİ-ŞAFİİ-MALİKİ-HANBELİ MİSİN,HANEFİLER-ŞAFİLER-MALİKİLER-HANBELİLER ÖYLE KILIYOR DA NAMAZI O YÜZDEN SORDUM” DENİLMESİNE KARŞIYIZ,SÜNNET UYGULAMALRI YÜZÜNDEN YAPILAN BÖLÜNMELERE KARŞIYIZ,VE SANKİ BU MEZHEPLERİN;ŞAFİLER ÖYLE YAPIYOR DA DENİLEREK SANKİ ŞAFİİLİK AYRI BİR DİNMİŞ YA DA HANEFİLİK AYRI BİR DİNMİŞ HAVASININ VERİLMESİNE VE BU ANLAYIŞIN HAKİM OLMASINA KARŞIYIZ >
hakketen zekası kıt çıktın,hem mezhebe karşı değiliz diyorsun,hemde < ”SEN HANEFİ-ŞAFİİ-MALİKİ-HANBELİ MİSİN,HANEFİLER-ŞAFİLER-MALİKİLER-HANBELİLER ÖYLE KILIYOR DA NAMAZI O YÜZDEN SORDUM” DENİLMESİNE KARŞIYIZ >
diyorsun,bre cahil mezhepler arasındaki uygulama farklılıklarını bilmiyor musun ? bilmediğin belli oluyor gerçi, tabiki adam kendi mezhebinde nasıl uygulanıyorsa onu öğrenmek isteyecektir,mezheplere inanan herkes kendi tabi olduğu mezhebe göre dinini yaşar bu kaidedir, kimse hanefi iken şafideki bir uygulamayı yapmaya çalışmaz,kimse hanefi iken hanbeli mezhebine göre namaz kılmaya çalışmaz,vb.. yine diyorum az bişi aklını kullan diğer örnekleride yazdırma bana.
ömerhattab
< Ben ne hanefiyim,ne şafiiyim,ne malikiyim,ne hanbeliyim. >
Arkadaş sen mezhepsizmisin?Mezhebleri birleştirmeye kalkıp, hangi mezhebteki hüküm akılına yatarsa onunla amel etmeye çalışırın…İşinize gelmeyen birçok Hadîs-i Şerife, uydurma damgasını vurdunuz…Asırladır tüm İslam âleminde kitapları okutulan, fetvâları kabul gören ve Müslümanların daima baştâcı ettiği mezheb imamları başta olmak üzere, pek çok hakîki İslâm âliminin aleyhinde fütursuzca konuşuyorsunuz…HİÇBİR MEZHEB İMAMI DİĞERİNE REDDİYE YAPMAMIŞ VE BİRBİRLERİNİN İCTİHADINA HATA DEMEMİŞLERDİR.Mezheb imamlarının her biri ayrı bir usül ve metoda göre, Kur’an ve Sünnetten hüküm çıkartıp ortaya koymuşlarken, bu mezhebsiz tâife hangi ilmîliği ispatlanmış bir metoda göre, filan mezhebin şu hükmü yanlış, bu hükmü doğru diyebiliyorsunuz.Fütursuzca…! selef âlimlerini ve mezhebleri karalayan, mezhebsizlik mezhebine mensup bu gayr-i samîmi güruh, bence diyerek söze başlayıp, bu güne dek gelmiş geçmiş pek çok Ehl-i Sünnet âliminin söylediklerini, yazdıklarını rafa kaldırmaya çalışıyorlar. Aslında böyle bir tavırla mezhebleri reddetmek, mezheblerin üzerine oturduğu Kur’an ve Sünnet telâkkisini de reddetmek anlamına gelir Mevlâ Teâlâ, Ehl-i Sünnete ve Ehl-i Sünnet âlimlerine, her dâim pervasızca saldıran bu şaşkınlar şürekâsının fitnesinden cümlemizi muhafaza buyursun. Ehli Sünnet i’tikadından bizleri zerre kadar ayırmasın. Selâm hidâyete tâbi olanlara…
cihad38
< mezheplere de karşısınız >
demiştim
< Yanılgı ve önyargılarınızın kurdurduğu bir cümledir bu >
diye karşılık vermişdi .
< Agri_Kesici Nickli Üyeden Alıntı
Ben ne hanefiyim,ne şafiiyim,ne malikiyim,ne hanbeliyim >
buna yorum yapmaya gerek yok.bizim mezhepsizlerle işimiz yok.
biz onlardan beriyiz,ben hanefiyim,nakşibendiyim,ehli sünnet vel cemaatim,.bu zavallılar ile fazlaca konuşmaya gerek de yoktur artık,her sözleri çirkeflik,sataşma,inkar olan bunları kendi hallerine bırakmak lazım.
karadamlalar
"nakşibendiyim,ehli sünnet vel cemaatim"
ne kadar hanefi taassubu yapsan da "nakşibendiyim" demen işi götürür. ebu hanifenin itikadından uzakken fıkhını istediğin kadar taklid et EBU HANİFENİN MEZHEBİNDEN DEĞİLSİN. elhamdulillah 4 mezhep imamının da mezhebindenim.
ömerhattab
< "nakşibendiyim,ehli sünnet vel cemaatim"ne kadar hanefi taassubu yapsan da "nakşibendiyim" demen işi götürür. ebu hanifenin itikadından uzakken fıkhını istediğin kadar taklid et EBU HANİFENİN MEZHEBİNDEN DEĞİLSİN. elhamdulillah 4 mezhep imamının da mezhebindenim. >
Taasubu yapan sizlersiniz ki kendi mezhebinizi ebu hanife r.a isnat ederek ebu hanife r.a büyük iftira atmaktasınız…
karadamlalar
ebu hanifenin itikadını reddettiğinizden haberdar olup hala "mezhebe uymayan şeytana uyar" tarzı düşüncelerle debeleniyorsunuz. 4 mezhep imamının itikadda ayrılığı yoktur. fıkıhta ise usulleri(metodları) farklı olabildiğinden ötürü, hadislerin tamamının ulaşıp-ulaşmamasından ötürü ihtilaflar çıkmıştır ki fıkıhtaki ayrılıklar üstünden birbirlerine zaten kötü laf eden insanlar değillerdir mezhep imamları, seleflerini hep hayırla anmışlardır.
cihad38
< ne kadar hanefi taassubu yapsan da "nakşibendiyim" demen işi götürür >
nakşibendi demek kalbine Allah zikrini nakşedip,heran Allah’ı zikretmektir. ve bu yolda uğraş vermekteyiz.
senin kalbe Allah zikrini yerleştirmek işi götürür demen zaten seni götürmüştür, imanını kontrol et,kimse HERAN zikir halinde olma gayretindeyiz diyen birine işi götürür demez,bunu demek için Allah zikrine karşı olmak gerekir. dediğinize görede karşınız ,Allah ıslah etsin.
< ebu hanifenin itikadından uzakken fıkhını istediğin kadar taklid et EBU HANİFENİN MEZHEBİNDEN DEĞİLSİN >
ben hangi mezhepten olduğumu gayet iyi biliyorum,
asıl sen kendine bir bak,mezhepsiz..
< 4 mezhep imamının da mezhebindenim >
bütün mezhep alimleri bilir ve derki müslümanlar kendi mezheplerine ve mezhep imamlarının uygulamalarına göre yaşamalıdır.ben her mezheptenim demen işime geleni işime geldiği gibi yaparım demektir.
böyle bir uygulama hiç bir ehli sünnet aliminde yoktur. sadece sizin kendinize rehber seçtiğiniz şaklabanlar bunu çıkardı üç beş yıldır.kılavuzu karga olanın hesabı iki alemde de burnunuz kurtulamayacak.bunun vebalini çok ağır ödeyeceksiniz.
ömerhattab
< ebu hanifenin itikadını reddettiğinizden haberdar olup hala "mezhebe uymayan şeytana uyar" tarzı düşüncelerle debeleniyorsunuz. >
Kendi kendini çok güzel açıklamışsın ağrı kesiciyle aynı düşünceleri savunuyorsunuz…Ağrı kesici ben hanifide değilim şafide değilim malikide değilim hambelide değilim.Rededen sizlerken nasıl oluyrda gene iftaraya saldırıyorsunuz…Yani debelenen sizlerken gene iftira atarak yalana başvuruyorsunuz….
karadamlalar
yalan? ebu hanifenin peygamberle tevessülü reddettiğini, Allahın arşın üstünde olduğunu inkar edenin kafir olduğunu söylediğini ben mi uydurdum acaba?
ömerhattab
< Ben ne hanefiyim,ne şafiiyim,ne malikiyim,ne hanbeliyim.. >
[QUOTE=karadamlalar;823400]ebu hanifenin itikadını reddettiğinizden haberdar olup hala "mezhebe uymayan şeytana uyar" tarzı düşüncelerle debeleniyorsunuz. QUOTE]debelenen kim arkadaş bir bak… < yalan? ebu hanifenin peygamberle tevessülü reddettiğini, Allahın arşın üstünde olduğunu inkar edenin kafir olduğunu söylediğini ben mi uydurdum acaba? >
Arkadaş sen bunları nerden uyduruyorsun…Veya nedediğinin farkında değilmisin…
cihad38
< ebu hanifenin peygamberle tevessülü reddettiğini, Allahın arşın üstünde olduğunu inkar edenin kafir olduğunu söylediğini ben mi uydurdum acaba >
yok sen o kadar akılsıza benzemiyorsun,kim uydurdu ben söleyim, ibn teymiyyeye aittir bu sözler, firavunun sözünden bunu anlamıştır, ravzayı ziyeret için gitmenin şirk olduğunu söylemiş,ehli sünnet alimleri ise prygamberimizn mübarek kabrini ziyeret etmek en güzel ibadetlerdendir demiştir.ama teymiyyeyi forumda en çok savunup duranlarda aynı şeyi söylemiş oluyor o başka mesele.
@hmet
Konu ne siz neyi tartisiyorsunuz???
Bir musluman ya mukallittir ys da muctehit.
Baska yol yok.
Yani ya kuran ve sünnetten hukum cikarsbilecek ilminiz var ya da bilene uysrsiniz.
Tartismayi baslatan kisiden cevap bekliyorum
Oyle bir soru sormuski cehaleti ortada.
Neden Peygamber nasıl nsmaz kilar diye sorulmuyormus mus!!!
Sen mezhep nedir ogren de gel:)
Agri_Kesici
Olmadı cihad38yazdıklarımın hiç birine kafan basmamış,anlayamamışsın;cevap veriyorum diye bir sürü zırva şey yazmışsın.
< böyle bir cümle kurmaya gerek varmı ? >
Evet var.Diyeceksin ki;bu adam bu yazısının bu cümlesinde ”Mezheplere karşıyım” ifadesini kullanmıştır.Ahanda ispatı !Bul,eyvAllah.bulamazsan iftiracı konumuna düşersin.
< ” şafi nin namazı peygamberimize uymaz onun için sen peygamberimizin namaz kılma şeklini öğren!’ demektir
>
İşine geldiği şekilde konuyu saptırmakta üzerine yok,özel bir ders mi alıyorsun bu konuda dergahlarda?
Benim evime misafir olup, küçük kızımın oyuncak bardaklarından çay içiyormuş gibi yapmak mı istersin,yoksa mis gibi demlediğim tavşan kanı çaydan mı içmek istersin.Nihayetinde küçük kızım da beni taklit ederek aynı ikramı yapma derdinde.Ama o evde asıl çayı demleyen ve ikram eden kişi benim.Çay lezzetini sana sunan kişi benim.İmam Şafii (Allah O’ndan Razı olsun) Peygamberimiz’in uygulamalarından bir kısmını alıp devreye sokmuştur.Misalen Eşit şekilde bölecek olursak %25’ini uygulamaları içine almıştır.Geride koskoca bir % 75’lik Sünnet uygulamaları duruyor.Kişi Şafii mezhebine bağlıyım kuralından dolayı bu %75’lik uygulamadan ve sünneti yerine getirme sevabından mahrum mu kalacak.Hanefi mezhebindekiler rükû sırasında ellerini kaldırmıyor.Diğer mezhepdekiler kaldırıyor.Nihayetinde diğer mezhepler uyguluyor ise kendi uydurdukları için değil Peygamberimiz uyguladığı için uyguluyorlar,yani eşittir sünneti yerine getiriyorlar.Fakat kişi Hanefi olduğu için Peygamberimize ait bir sünneti uygulamamnın tadını alamıyor.UYGULAYAMIYOR.Kimse, bir herhangi bir vakti şafii mezhebinin uygulamalarına göre ,bir vakti hanefi mezhebi uygulamalarına göre,bir vakti Maliki mezhebi uygulamalarına göre diğer bir vakti Hanbeli mezhebi uygulamalarına göre kılamıyor.Bu aynı zamanda şu demektir.Kılamıyor derken;Sünnetten mahrum kalıyor.Sünnete yasak çekiliyor.Hanefi olduğu için, Peygamberimizin namazda uyguladığı ve Hanbelilerin hayata geçirdiği bir sünneti uygulayamıyor.Yasak konuluyor.Hanefi isen böyle kılacaksın deniliyor.Şafiler gibi kılamazsın deniliyor.Kimdir bu yasakları koyanlar.Din adına ,Peygamberimizin koymadığı yasakları koyuyorlar.Alimler mi?Hangi sıfatla?Alimlik müessesesi Peygamberlik değildir.Peygamberin koymadığı yasakları koyma yetkileri yoktur.Ben sabah namazımı kılarken Henefi usüllerine göre kılarım,öğlen namazımda Şafii usüllerine göre kılarım.Neticede ben namazımı Allah Rızası için kılıyorsam ve bu namazımdan kazanacağım sevabıma Rabbim karar veriyorsa;ben Rabbime karşı yaptığım ibadetim için çıkıpta bana ”hayır olmamış,öğlende Şafi ye göre kılmışsın,akşamda Hanbeliye göre kılmışsın,kabul edemem” demeyeceğine inancım ve imanım tam.
< bu cümle insanların mezhebine göre namaz kılma şeklini öğrenmesine hazmedememektir,böyle konuşan biri mezhepleri es geçmiş ve gerek görülmeyecek birşeymiş demektir >
Mezhepler uygulamalar esnasında kolaylıklara başvurma yoludur.Bir yaşam ve Hayat biçimi değildir.Vazgeçilemezliği yoktur,kabire girmez,haklarında sual olunmaz kabirde,sorumlu tutulmaz müslümanlar neden bu mezhebe göre uygulama yaptın diye,sadece dünya hayatı içerisinde tercih etme seçeneğidir.
tamamını beşeriyet sıfatı içerisinde değerlendirip ”hataları olabilcek kişiler” olarak yaklaştığımız …benim bu cümlemden < sen kimsin be adam da ebu hanifenin hatasını buluyorsun,sen kendini ne sanıyorsunda imam şafinin hatalarını buluyorsun, >
bu sonucu çıkarmayı nasıl becerdin doğrusu hayretler içinde kaldım.Peygamberler dahi hayatta hatalar yapmış iken,Cenabı Allah Peygamberimizi yaptığı hatadan dolayı Kuran da uyrmışken,Mezhep imamlarının hata yapabilme ihtimallerini göz önünde bulunduruyor olmak sadece Tedbirdir.Bu tedbiri almış olmak Onların hatalarını buluyor olmak anlamına gelmez.Ayrıca yazdıklarım içinde de Ebu hanife’ni,İmam Şafi’nin şu hatalarını buldum gibi bir cümlem olmamıştır.Üzgünüm bu konuda da sana iftiracı demek zorundayım.
< hatta adammısın sen? >
İspatlaması 10 saniye sürmez.İstersen çekinme söyle:)
< hadi de ki peygamberimiz zamanında hadis,kelam,fıkıh,tefsir ilimleri vardı ve filan filan sahabe muhaddis,müfessir,fakihdi >
Rabbim bu dini yeryüzüne kulları bu ilimlerde dereceler kazansın diye göndermedi ki.Bana kulluk etsinler diye gönderdi.Kulluk olarak ,ibadetlerini yerine getiren dağdaki çoban ile yazdığın ilimleri yalayıp yutmuş olan kişiler hesap günü aynı muameleye tabii olacaklardır.Kulluk muamelesine.Nakşibendi oarada çıkıpta ”afedersiniz ben ,şu şu ilimleri yalayıp yuttum,evliyalık makamlarını deldim geçtim,müsaade edermisiniz şöyle ön sıralara geçebilir miyim?” diyemeyecektir.Herkes orada yaptığı ameller nispetinde hakkı olanı alacak ve yerine geçecektir.
< bre cahil mezhepler arasındaki uygulama farklılıklarını bilmiyor musun ? bilmediğin belli oluyor gerçi >
Anlamadıysan sor bana tekrar anlatayım evladım,ukalalık yapmana gerek yok.Mezhepleri de biliyorum,aralarında ki uygulama farklılıklarını da biliyorum,benim demek istediğim İnsanlar arasındaki din olgusunun ,anlayışının ,mezhepler boyutuna indirgenerek yaşanmasına karşıyız demek istiyorum ben,sen ne anlıyorsun.Gerçi şimdi bu son söylediğimi de anlamadın sen.Bak şimdi kişi diyelim ki hanefi mezhebinden tamam mı buraya kadar anladın değil mi?Şimdi bu hanefi mezhebinden ama insanların hal ve hareketleri ve birbirlerine karşı söylemleri sanki olayı Hanefi dinine çeviriyor.Şöyle örneklendireyim.Kişi Hanefi mezhebinden di ve etrafındakiler onu öyle tanıyordu ya,işte bu hanefi arkadaşımız bir gün cemaat içinde namazını şafii mezhebi uygulamalarına göre kılıyor,rükuya giderken ellerini kaldırıyor.Namazdan sonra bu kişinin hareketlerini farkeden kimselerin bu arkadaşa soracakları ilk soruyu hepimiz biliyoruz:SEN HANEFİ DEĞİL MİYDİN,NİYE ŞAFİİYE GÖRE KILIYORSUN?OYSAKİ O KİMSE NAMAZINI HANEFİYE GÖRE DE KILSA şAFİİ YE GÖRE DE KILSA NAMAZINI EN SONUÇTA SÜNNETE GÖRE KILMIŞ OLUR ÖYLE DEĞİL Mİ BENİM ANLAMA ÖZÜRLÜ KARDEŞİM.Ama etrafındakilere göre sanki hanefi dini şafii dini olarak algılandığı için hanefi olan o kişinin şafiiye göre kıldığı o namazının sahih olamayacağını zannederler.Bilmezler ki her iki namazı da sünnete göre kılınan namazdır.Yani sünnet olan uygulama otomatikman zihinlere Mezhep imamlarının kendi uygulamalarıymış gibi yerleşiyor.Bir Müslüman Rabbine karşı olan Namaz borcunu dört mezhep imamınını delil aldığı uygulamalara göre kılabilir.Allah önünde buna engel koyma yetkisi kimse de yoktur.Hiç bir mezhep imamı da sen namazını benim mezhebime göre kıldın diğer mezhebe göre kılamazsın dememiştir,diyemez.
< herkes kendi tabi olduğu mezhebe göre dinini yaşar bu kaidedir >
Kaide nedir?: 1. Kural.
Kural nedir?:1.Davranışlarımıza yön veren, uyulması gereken ilke. Bu dilbilgisi açıklamaları eşliğinde senin zırvanı tekrar inceleyecek olursak: < herkes kendi tabi olduğu mezhebe göre dinini yaşar bu kaidedir >
Bu kaidenin belirleyicisi,karar vericisi ve hükmü koyucusu kimdir?
MEZHEP BİR DİN DEĞİLDİR.VE KENDİSİNİ HERHANGİ BİR MEZHEBE BAĞLI SAYMAYAN KİMSE ,YANİ SİZİN TABİRİNİZ İLE ”MEZHEPSİZ” KİMSELER DE DİNSİZ DEĞİLDİR!!!
karadamlalar
bu mezhep konusunda algımı tamamen açmaya yarayan şey bir mezhep mensubunun başka mezhep mensubu arkasında kıldığı namazdan şüpheye düşmesiydi, subhanAllah arkasında namaz kılmamak demek ilim ehli tarafından TEKFİR ETMEK diye anlaşılır. mezhep gerçeği malesef ümmet tarafından mezhep imamlarının istemediği yerlere götürülmüştür.
şafiide namaz nasıl kılınır, Safi ve hanifi oldugunu nasıl anlarsin