Seyit Onbaşı ve Çanakkale Savaşı
Gülehasret
SEYİT ALİ ONBAŞI (SEYİT ALİ ÇABUK)
Seyit Onbaşı, 1889 yılının Eylül ayında Havran İlçesi Çamlık (Manastır) köyünde dünyaya geldi. Babasının adı Abdurrahman, annesinin ki Emine idi.
Seyit, 1909 yılının Nisan ayı başlarında askere alındı. 1912’de Balkan Savaşları’na katıldı. Savaş bitiğinde terhis edilmedi ve topçu eri olarak Çanakkale Cephesi’nde görev aldı. Çanakkale Savaşları’nda gösterdiği kahramanlıkla adını Türk tarihine yazdırdı.
18 Mart Deniz Savaşı sırasında, Rumeli Mecidiye Tabyası’nda ayakta kalabilen tek top vardı onun da mermi kaldıran vinci bozulmuştu. Seyit Onbaşı büyük bir güçle 215 Okkalık mermiyi üç kez kaldırarak namlunun ucuna sürmüş ve bu kahramanlığı ile Ocean gemisi büyük bir yara almıştı.
Seyit Onbaşı 1918 sonbaharında köyüne döndü. sanatı olan ormancılık ve kömürcülüğe devam etti.
1934 tarihinde yürürlüğe konan soyadı yasasıyla "Çabuk" soyadını aldı. 1939 yılında akciğerlerindeki rahatsızlık nedeniyle vefat etti.
SEYİT ALİ ONBAŞI VE ÇANAKKALE SAVAŞI
Çanakkale önlerinde tarihte ender görülen bir muharebe cereyan etmekteydi. Bir yanda dünyanin en gelismis askeri vasitalarina sahip ve sayica çok kalabalik Bati ülkeleri, diğer tarafta vatanlarini müdafaa için cepheye kosup; düsmanin topuna, tüfegine iman dolu gögsünü siper eden Mehmedcik…
Anadolunun cihangir ruhlu yigitleri, sanli fakat talihsiz devletlerinin elde kalan kismini müdafaa için cansiperane vurusmakta. Düsman zirhlilarinin yagdirdigi güllelere, yaylim atese karsilik vermekte, düsmana adim attirmamaktadir.
Her hususu gözönünde bulundurduklarini zanneden ve hesaplarina göre en geç üç günde Çanakkale’yi asacaklarini hesap eden düsmanlar yanildiklarini aci bir sekilde görecek ve zelil bir halde kaçacaklardir Çanakkale önlerinden. Onlar kaçarken, geride Mehmetçiklerin kanlari, canlan pahasina kazanip evlatlarina ithaf ettikleri sanli bir hatira kalacaktir.
Çanakkale harbinde tarihlere sanla geçen kahramanlik tablolari çizilmistir. Iste böyle tablolan çizenlerden birisi de Koca Seyyit’tir.
1889’da Balikesir’e bagli Havran ilçesinin Çamlik köyünde dünyaya gelen Seyit, çocuklugundan itibaren gürbüz yapisi ve pehlivanligiyla dikkatleri çekmistir. Bu vasfindan dolayidir ki asker ocaginda kendisine pehlivanligina izafeten "Koca" lakabi verilmis ve "Koca Seyyid" diye taninmistir.
1909’da vatani vazifesine yapmak üzere askere giden Koca Seyit üç senelik asker iken 1912’de Balkan harbi patlak vermis, Seyit de birligiyle birlikte savasa katilmistir. 1913’te Balkan savasinin sona ermis olmasina ragmen Seyit terhis edilmemistir.
1914’te Birinci dünya savasi patlak verince Seyit de Çanakkale’de topçu eri olarak vazife almisti.
Çanakkale Bogazi’nin Rumeli yakasinda, Kilitbahir denilen mevkide 28 lik Mecidiye bataryasinda Seyit’le birlikte kirk kisi vazifeliydi.
17 Mart 1915’te Çanakkale’deki bütün birliklerde yogun bir faaliyet görülmekteydi. Ertesi gün, düsmanin büyük bir hücuma geçecegi haber alinmisti.
Seyit Onbasinin bataryasinda da hazirliklar tamamlanmis ve düsmanin taarruzu beklenmeye baslanmisti.
18 Mart 1918’de ilk önce Fransiz daha sonra Ingiliz zirhlilari Çanakkale bogazinda görülmüslerdi. Kiyilan yogun top atesine tutan düsman zirhlilari ayni siddette karsi atesle karsilasinca duraklamislar, fakat ateslerini kesmemislerdi.
Anadolu ve Rumeli kiyilarindan ates ve dumanlar göklere yükselmekteydi, düsman atesi araliksiz devam ediyordu.
Ingilizlerin en büyük savas gemilerinden Queen Elizabeth ve Ocean zirhlilari Koca Seyit’in bataryasinin bulundugu Kilitbahir önlerine gelmis, kiyiyi top atesine tutmustu.
Ates çemberi genisleye genisleye Koca Seyit’in bataryasina ulasmisti. Bataryanin sagina soluna mermiler pespese düsmeye baslamisti. Durumun kritik olusunu gören batarya komutani "siginaga!" emrini vermisti. Fakat batarya erleri siginaga ulasmadan müthis bir gürültü kopmus, sanki yer yerinden oynamisti. Koca Seyit de o gürültüden sonrasini hatirlamiyordu. Düsman gemilerinden atilan bir mermi cephanelige isabet etmis, cephanelik havaya uçmustu.
Bataryadaki erlerden on dördü sehit olmus, yirmi dördü ise yaralanmisti. Sadece Seyit ile Ali isimli arkadaşi yara almadan kurtulmuslardi.
Saglik erlerinin müdahelesiyle kendine gelen Seyit gözlerini açinca etrafta sehit olan arkadaşlarının cesetlerim görmüs ve arkadaşlarından durumu ögrenmisti. Bataryada ikisinden baska kimse kalmamisti.
Bataryanin toplarindan ikisi topraga gömülmüs ve kullanilmaz hale gelmisti. Sadece bir tanesi kullanilabilir haldeydi. Onun da vinci kirilmisti.
Koca Seyit, bir denizde hâlâ ates püsküren düsman zirhlisina bir yerde yatan sehitlere bir de topa bakmis ve büyük bir hirsla her biri 215 okka (276 kilo) agirligindaki mermilere yönelmisti. Arkadasi Nigdeli Ali sasirmisti, Koca Seyit ne yapmak istiyordu. Seyit, saskin saskin kendisine bakan arkadaşina "yardim et de mermiyi yükleneyim" demis, ardindan da "Ya Allah" diyerek koca mermiyi kavramis ve Ali’nin yardimiyla sirtlamisti. 276 kiloluk yüküyle 28’lik topun alti basamagini çikan Koca Seyit mermiyi topun agzina yerlestirmeyi basarmisti. Imanin hem nur hem de kuvvet oldugunu göstermisti Koca Seyyit. Bu hakikati bütün dünyaya ilan edecekti. Simdi bütün dikkatini vermis önünde canavar gibi duran Ocean’in üzerine çevirmisti topun namlusunu. Hedefi iyice tesbit edip nisaninin doğru olduguna kanaat getirdikten sonra "Ya Allah, bismillah!" diyerek topu ateslemisti. Topun gürlemesiyle birlikte karsidaki düsman gemisinden yogun siyah bir duman yükselmisti. Aninda yalpalamaya baslamisti. Koca gemi isabet almisti. Gemi personelinin sesleri kiyidan duyuluyordu. Vurmustu Koca Seyit, koca kefere gemisini. Ve magrur düsmanin koca gemisi batacakti.
Düsmanlar Mecidiye bataryasinin safdisi edildigini zannetmekteydiler. Kilitbahir cephesindeki komutanlar da ayni kanaate varmislardi. Fakat Mecidiye bataryasindan ateslenen bir top düsman gemisini batirmisti iste.
Batarya komutani Hilmi Bey derhal Mecidiye bataryasina kosmus ve topu Seyitle arkadaşinin atesledigini ögrenmisti. Hemen oracikta onbasi rütbesini takmisti Seyit’e. Komutanlar takdirlerini bildirmekteydi.Batarya Komutani Hilmi Bey ‘ne istersin Seyyid” dediginde ”Kumandanim tayinim az geliyor iki tayin isterim” demis, fakat ikinci yemekte ”arkadaşlarım bir tayin alirken ben iki tayin alamam” diye hakkindan feragat etmistir.
"Nasil yaptin?" sualine ise su cevabi veriyordu. "Cenb-i Hakkin yardimiyla."
Koca Seyit’in Ocean’i batinsi bir anda her tarafa yayilmisti. Mehmedcik taze moralle düsmani siddetli top atesine tutmustu. Gün batimina kadar devam eden siddetli savasta düsman perisan edilmisti. Düsman Çanakkale’yi geçememisti. Geçemiyecekti de…
Çanakkale kahramanlarindan Koca Seyit 1918’de terhis edilmisti. Köyüne dönen Seyit geçimini temin için çalismaya baslamisti. Fakat hain gözler cennet vatanin üzerinde olunca rahatlik yoktu.
Düsmanlarin hücumlari bitmiyordu. Daha düne kadar Osmanli devletine bagli olan "usak tabiatli" Yunanlilar 15 Mayis 1919’da Izmir’i, 28 Mayis 1919’da da Ayvalik ve Edremit’i isgal etmisti. Vatan istila altindaydi, Çanakkale’nin sanli gazisi Seyit onbasi durabilir miydi? Durmadi ve isgal haberini alir almaz cepheye kostu.
Karis karis vatanini müdafaa eden yediden yetmise Anadolu insaniyla omuz omuza verip vurusuyordu. Koca Seyit, Ordunun 26 Agustos 1922’de baslattigi büyük taarruza da istirak etmis ve 28 Agustos’ta cereyan eden muharebede iki yerinden yaralanmisti. Büyük zaferin kazanildigini hastanede yatarken ögrenmisti Koca Seyyit. Dünyalar kendisinin olmustu. Artik asirlardir oldugu gibi sanli bayragi semalarda hür olarak dalgalanacak, Ezan-i Muhammedi vatan semalarindan eksik olmayacakti.
Savasin kazanilmasindan sonra mütevazi hayatini devam ettirmisti. Koca Seyyid, fakirdi, çoluk çocugunun geçimini saglamak için binbir mesakkatle dagdan odun getiriyor, odun kömürü yapip satiyordu.
Koca gazinin madalyasi bile yoktu. O da "müracaat et sana madalya versinler, maas baglasinlar" diyenlere, "Biz madalya için, maas için dövüsmedik. ‘Ya sehid olacagiz ya gazi’ dedik. Ücretini Cenab-i Allah’tan bekledik ve Rabbim bize gazilik rütbesini nasib etti" demistir.
Dagdan sirtinda odun tasirken yagmurlu ve soguk havalarda üsütmüs sonunda zatürre hastaligina yakalanmisti.Hastaligi sirasinda da malesef hiçbir yardim görememisti.1939 yilinin Aralik ayinda vefat eden Koca Seyit geride maddî hiç bir servet birakmamisti. Madde bakimindan belki dünyanin en fakir insaniydi, fakat, sanli tarihe malolan sanli hatiralar birakmisti.
Koca Seyyid ve arkadaşlarını bu vesileyle birkez daha rahmet ve minnetle yad ediyoruz….
Cevap: Seyit Onbaşı ve Çanakkale Savaşı
VESLiHAN
çanakkale savaşının unutulmaz yiğitlerinden biri olan seyit onbaşı bu gün hala kitaplarda adından bahsettirecek kadar yaptığı cengaverliği ve gücü ile unutulmazlar arasına girmiştir
seyit onbaşının çanakkale savaşındaki önemi, seyit onbaşı slayt, seyit onbaşı ile ilgili slayt