İstiska (Yağmur) Namazı
ßaran
İstiska (Yağmur) Namazı:
Yağmur yağmadığı zamanlarda Müslümanlar yağmur duasına çıkar, Allah’ın rahmet ve keremine iltica’ ederek yağmur yağdırması için dua ve niyazlarda bulunurlar. Buna dinî tabiriyle istiska denir. İstiska’nın lügat mânası, yağmur yağmasını istemek demektir.
İmam-ı A’zam’a göre, istiskadan murad, yalnız dua ve istiğfardır. Allah’ın yağmur yağdırmasını istemek için, cemaatle namaz kılınması ise, sünnet değil, belki câizdir. İnsanlar isterlerse tek başlarına da namaz kılabilirler.
İmam-ı Muhammed ile Ebû Yûsuf’a göre ise, istiska için, müslümanların tıpkı Cuma namazı gibi toplu halde namaz kılmaları menduptur. Hatib minbere çıkmaksızın yerde bir değnek veya sopaya dayanarak bir de hutbe okur.
Üç gün birbiri peşine yağmur duasına çıkılması müstahsen görülmüştür. Yine de yağmur
gelmezse, duaya devam edilmelidir. Hadîs-i şerîfte: "Allah duada ilhâh edenleri, yani ısrarla taleb edenleri sever" buyurulmuştur. Dua günü ve duadan önceki 3 gün, oruç tutmak da menduptur. Çünkü oruçlunun duası makbuldür. Bu üç gün içinde, dargınlar barışmalı, sadakalar verilmeli, haksız yere alınan şeyler varsa, sahiplerine iade edilmelidir.
Yağmur duasına çıkılırken başlar öne eğilerek mütevâzıâne bir halde, yayan olarak sahra gibi bir yere çıkılır. Önce tevbeler yapılır, umum mü’minler için mağfiret talebinde bulunulur, böylelikle İlâhî rahmetin celbine çalışılır.
Müslümanlar yanlarına çocuklarını, ehlî hayvanlarını ve onların yavrularını da alırlar. Çocukları ve yavruları bir müddet için analarından uzaklaştırırlar, bu hazin manzara içinde zayıflara, ihtiyarlara dualar ettirilerek kendileri de âmin derler.
Özet olarak söyleyecek olursak, hüzünlü, mütevâzıâne, huşû’ içindeolarak Allah’tan rahmet ve inâyet istenir. Daha sahraya çıkmadan yağmur yağmaya başlarsa, buna bir şükrâne olmak üzere, yine sahraya çıkılır.
Yağmur yağarken: "Allahümme sayyiben nâfian", yani, "Yâ Rabbi, bunu hakkımızda faydalı bir yağmur kıl" denir. Lüzumundan fazla yağınca da "Allahümme havâleynâ ve lâ aleynâ", "Yâ Rabbi, bunu zarar vermeyecek yerlere yağdır, bizim üzerimize yağdırma" diye dua edilir.
Dua eden dilerse ellerini yukarı kaldırarak dua eder, dilerse ellerinin sırtı yukarı gelecek şekilde avuç içlerini yere doğru çevirerek niyazda bulunur. Çünkü Resûl-i Ekrem’in, yağmur duasında bu şekilde dua ettiği rivayet edilmiştir. Şâfiî âlimleri bu şekilde duayı, sadece yağmur duasına hasretmezler. Umumî olarak, Allah’tan bir dilekte bulunulduğu zaman ellerin içi ile; belâ ve âfetlerden kurtulmak, musibet ve şerlerden Allah’a sığınmak istendiğinde de, eller tersine çevrilerek dua edilmesini câiz görürler.
Resûl-i Ekrem’den bize nakledilen yağmur duası şudur:
Allahümme eskınâ ğaysen muğîsen henîen merîen ğadekan mücellilen sehhan ammen tabekan dâimen.
Allahümme ale’z-zırâbi ve menâbiti’ş-şeceri ve bütûni’l-evdiyeti.
Allahümme innâ nestağfiruke inneke künte ğaffâren fe-ersili’s-semâe midrâren.
Allahümme eskine’l-ğayse ve lâ tec’alnâ mine’l-kânitîn.
Allahümme enbit lene’z-zer’a ve edirre lene’d-dar’a ve eskınâ min berekâti’s-semâi ve enbit lenâ min berekâti’l-arz.
Allahümme’r-fa’ anne’l-cehde ve’l-cûa ve’l-urye ve’kşif annâ mine’l-belâi mâ lâ yekşifühü ğayrüke.
Meâli:
Allahım, bize can kurtaran, içe sinen, bol, faideli, her tarafı kaplayan, her tarafa akıp giden her tarafı sulayan umumî bir yağmur ver!
Allahım! Dağlar üzerine, ağaç köklerine ve vâdi içlerine indir.
İlâhî, senden mağfiret diliyoruz, şübhe yok ki sen çok bağışlayansın, bize gökten bol yağmurlar yağdır…
Allahım! Bizi yağmurla sula, bizi ümidlerini yitirmiş kimselerden eyleme.
Ey yüce Hâlikımız, bizim için ekinleri bitir, memeleri sütle doldur, bizi göğün bereketlerinden sula, bize yeryüzünün bereketlerinden yetiştir.
Ey Rabbimiz, bizden yoksulluğu, çıplaklığı, açlığı kaldır ve senden başkasının savamayacağı, üzerimizden kaldıramayacağı şu müthiş belâyı üzerimizden kaldır, başımızdan sav.
Yağmur Duası ve Namazı Niçin yapılır?
Yağmur duasında ve namazında, biz gafil insanlar için büyük bir îkaz ve ibret dersi vardır. Her vakit nihayetsiz rahmet ve inâyetlerine nâil olup durmakta olduğumuz Rahîm ve Kerîm Rabbimizi, hiçbir vakit unutmamak ve her vesile ile O’na muhtaç olduğumuzu anlayarak şükür içinde dergâh-ı Kibriyâsına yönelmek, dua ve niyazlarda bulunmak, bizim için büyük bir kulluk borcudur.
Bir kere düşünelim, vakit vakit bulutlardan topraklarımıza yağan o faydalı yağmurlar kesilse, bunun neticesi ırmaklar, dereler, çaylar kurusa, acaba bu suları bize kim te’min edecektir. Kaynaklarından daima fışkırıp duran, hayatımıza hizmet eden o tatlı ve berrak su menba’larını Hak Teâlâ kesip kurutsa, acaba bunları bize kim geri verebilecektir.
İnsanoğlu bu gerçekleri her zaman düşünüp Allah’a sonsuz şükür ve hamd de bulunması gerekirken, çoğu kere gaflete düşmekte; ni’metlere karşı şükürsüzlük ve nankörlüğe saplanmaktadır.
İşte yağmursuzluk, kuraklık gibi musibet hallerini,Cenâb-ı Hak zaman zaman insanlara, bu gaflet ve şükürsüzlüklerine bir ceza olarak vermektedir. Böylece onlara aczlerini hissettirip gafletten uyandırmakta; dua ve niyâz ile dergâh-ı izzetine koşturmak, zelilâne ve mütevâzıâne huzurunda el açtırmak istemektedir.
Eğer dua ve ibadet çok edildiği halde musibet kalkmaz, yağmurlar yağmazsa, yapılan dua ve ibâdetlerin kabûl olmadığı söylenmemelidir. Bil’akis, "henüz duanın vakti geçmedi, ibâdetin zamanı bitmedi", diye düşünülmeli; ibâdet ve duaya devam edilmelidir.
Küsûf (Güneş Tutulması) Namazı:
Güneş tutulduğu zaman ezansız ve kâmetsiz olarak cemaatle iki rek’at namaz kılınır. Ve her rek’atta imam fazla miktarda kırâette bulunur. Bu kırâeti İmam A’zam’a göre gizlice, İmameyn’e göre ise cehren yapar. Namazdan sonra da güneş açılıncaya kadar kıbleye doğru ayakta ve insanlara karşı oturarak dua eder. Cemaat de bu duaya âmin derler.
Küsûfnamazından sonra hutbe okunmaz. Cemaatle kıldıracak kimse yoksa herkes tek başına da kılabilir.
Mehmet Dikmen
Cevap: İstiska (Yağmur) Namazı
ZİREGÜL
yağmur rahmet berekettir yüce Allahın kullarına verdiği güzel hediyelerdendir yapılan yağmur dualarının zamanı çok eskilere dayanır ve Allahtan başka kimsedende yardım istnemez