Ölü Ruhu 7 (yedi) Gün Eve Gelirmi ?

Ölü Ruhu 7 (yedi) Gün Eve Gelirmi ?

Karabukx
Bir kişi öldüğünde ruhu 7 gün boyunca o evde dolaşırmış derler geip bakarmış derler doğrumu acaba ?


Cevap: Ölü 7 Gün Eve Gelirmi ?

Hoca
< Bir kişi öldüğünde ruhu 7 gün boyunca o evde dolaşırmış derler geip bakarmış derler doğrumu acaba ? >
"Bir kişi gömüldükten sonra ruhu 7 gün evini ziyaret eder" inancı eski/islamiyet öncesi türklerde de vardı. bu inanç islami değildir.

< Uğur-Uğursuzluk – Ruh, Mezarlık,Türbe ve Ziyaret Yerleri ile İlgili Halk İnançları: – Sağ avuç kaşınırsa para gelir, sol avuç kaşınırsa elden para çıkar.

– Ayak kaşınınca yolculuk var demektir.
– Sol kulağın çınlaması zenginliğe işarettir.
– Sağ kulağın çınlaması sağlığa işarettir.
– Gözün seğirmesi olumsuzluğa işarettir, çevrede ölüm meydana gelebilir.
– Kulağın çınlaması birisi tarafından anılmaya işarettir.
– Akşam tırnak kesilmez
– Cuma akşamı tırnak kesilmez.
– Akşam sakız çiğnenmez, akşam çiğnenen sakız ölü etidir.
– Salı günü çamaşır yıkanmaz
– Salı sallanır.
– Güneş batarken uyuyanın ömrü kısalır
– Elden ele sabun verilmez. Verilirse kavga edilir. Sabunu vermek gerektiğinde elin tersi kullanılır.
– Kesilen saçları kuşlar alıp yuvalarına götürürlerse o kişinin başı ağrır.
– Hamile kadın aş ererken neye bakarsa doğacak çocuk ona benzeyecektir.
– Hamile kadınlara ayva yedirilirse olacak çocuk güzel yüzlü ve eyaz çehreli olur.
– Kırklı kadın gece evinden dışarıya çıkmaz.
– Kırklı kadının başucunda gece ışık yakılır.
– Kırklı kadının yattığı odaya süpürge konulur.
– Kırklı çocuk yalnız bırakılacağı zaman başucuna bıçak, soğan, sarımsak bırakılır
– Kırklı kadınlar ve bebekleri birbirleriyle karşılaştırılmaz.
– Alaca karganın kapı önünde ve çatıda yada dışında eve ait bir yerde öterse müjdeli bir haber geleceğine inanılır.
– Bismillah demeden yemek yiyen kişi doymaz. Şeytan da onunla birlikte yemek yer.
– Elleri diz üzerinde kavuşturmak, parmakları birbirine geçirip el bağlamak iyi değildir, insanın kısmeti kapanır.
– Karnı ağrıyan kimse ayva denesi (ayva tanesi) denilen otun çiçekli kısmını kaynatıp suyu içirilir.
– Rüyada ölü görmek diriye işarettir, misafir gelir.
– Türbeden dışarıya bir şey, bir nesne götüren kişiler çarpılır.
– Mezarlığı parmağı ile işaret etmek iyi değildir.
– Gece ölen kişinin üzerine sabaha kadar bıçak konulur.
– Mezarlıkta yatılmaz.
– Kurbanın kanı ve kemikleri gömülür
– Bir çocuk sürekli ağlarsa o evde mutlaka ölüm meydana gelir.
– Çorap giyilirken ayağın Kıbleye doğru uzatılması doğru değildir.
– Ölüye talkın verilirken can gelir, kalkmak ister, başına tahtaya çarpar. O zaman ölü "eyvah ben ölmüşüm" der.
– Ölen bir kişinin etleri ölümünden 40 – 52 gece sonra kemiklerinden ayrılır. Ölünün etleri kemiklerden kolay ayrılsın diye o gece evinde dua edilir.
– Mezarlıktan taş, toprak alınmaz.
– Ateşe tırnak atmak, su dökmek uğursuzluk getirir.
– Külün üstüne su dökülmez, işenmez.
– Gece külün yanından geçilmez, üstünden atlanmaz, şeytan gelir.
– Ölü gömülene kadar ev süpürülmez, çamaşır yıkanmaz, eve su getirilmez.
– Bir kişi gömüldükten sonra ruhu 7 gün evini ziyaret eder .
– Tarlada zina yapılırsa bereket olmaz.
– Su üstüne, küllüklere abdest bozulmaz (işenmez) cin vardır çarpılırsın.
– Kırık ayna uğursuzluktur.
– Baykuş ötmesi uğursuzluktur
– Sacayağı boş bırakılırsa o evde ölü suyu kaynar.
– Ölünün yıkandığı evde üç gün ışık yanar.
– Ayakkabı çıkarıldığında ters dönerse, ayakkabı sahibinin tez vakitte öleceği düşünülür.
– Resim olan yerlerden melekler kaçar.
– Ölünün elbiseleri ölü yıkayıcılarına verilir
– Mezarlıktan ağaç kesilmez. Ağaçta cin olduğuna inanılır.
– Mezarlıkta yatılmaz.
– Akşam evden dışarı ateş verilmez.
– Gece aynaya bakılmaz.
– Gece ıslık çalmak günahtır.
– Geceleri su üzerinden atlanmaz. Su birikintileri ecinnilerin ve perilerin mekanıdır
– Gece dışarı su dökeni periler çarpar.
– Gece acı evden dışarıya verilmez.
– Dışarıya maya verilirse evin bereketi gider.
– Gece evden eve tuz verilmez.
– Bıçak yere atıldığında sırtı üzerinde durursa misafir gelecek demektir.
– Ağızdan lokma düşerse misafir gelir.
– Yoğurt, süt, peynir, vs. gece dışarıya verilmez
– Kurt uluyunca ya ayaz olur ya kar yağar
– Gece ölen kişinin üzerine sabaha kadar bıçak konulur.
– Nar tanelerini yere dökmek günahtır, nar cennet meyvesidir.
– Soğan,sarımsak kabuğu yakmak iyi değildir.
– Mezara toprak atılırken elden ele kürek verilmez.
– Baş sağlığına gelen kişilerin ayakkabıları ters çevrilmez.
– Ezan okunurken bacak bacak üstüne atılmaz.
– Köpek uluması ölüme işarettir.
– Köpeğin vakitsiz gece havlaması, horozun vakitsiz ötmesi kötü şeylere işarettir
– Hastalanan hayvanları ateşten geçirmek iyidir.
– Mezarlık genişletilemez, çünkü ölü sayısı artar.
– Ölünün elbiselerini giyenin ömrü uzar.
– Kefen makasla veya bıçakla kesilmez.
– Yağmurun dinmesi için avluya sacayağı atılır.
– Yağmur yağsın diye ölü kemiği yahut ana babadan olan ilk çocuğu suya atılır.
– Beş taş oynamak kuraklığa işarettir.
– Gökkuşağının altında bir erkek geçerse kız, kız geçerse erkek olur.
– Evde namaz kılınırken seccadenin önünden bir hayvan geçerse namaz bozulur.
– Kırda namaz kılınırken namazdan önce bir taş veya sopa dikilir (öne hayvan geçmemesi için)
– Ölü olan evin komşuları evlerindeki suları dökerler. Aksi halde birbiri sıra ölümler meydana gelir.
– Yatak katlanırken baş taraftan katlanmaz, ayak tarafı önce katlanır. Baş tarafından yalnız ölünün yatağı katlandığı için o yatakta yatan kimse ölür.
– Bir evin başında baykuş öterse, o evde biri ölür yada bir yıkım olur.
– Köpek olan eve melek girmez.
– Kara kedi geçmesi uğursuzdur.
– İneğin sütünü yere sağmak iyi değildir, hayvan hastalanır.
– Yoğurt veya süt dışarıya verilirken üzerine üzerlik, kömür, yeşil yaprak konulmazsa ineğe nazar değer.
– Yemekten sonra kaşığın ağzı yukarı çevrilir, yoksa nasip kapanır.
– Aysız günlerde ağaç kesilmez, kesilirse kerestesi dayanıklı olmaz.
– Kapının önünde oturan kişi iftiraya uğrar.
– Kapı eşiğinde oturulmaz. İnsan fakir olur. >
< – Ziyaret yerlerindeki ağaçları kesenler çarpılır.
– Türbeden dışarıya bir şey, bir nesne götüren kişiler çarpılır.
– Mezarlığı parmağı ile işaret etmek iyi değildir.Parmakları ile işaret eden kişilerin parmakları kurur.
– Kurban kesilirken hayvan dilini dışarı çıkarırsa kurban sahibi o yıl içerisinde ölür.
– Bir çocuk sürekli ağlarsa o evde mutlaka ölüm meydana gelir.
– Ölüye talkın verilirken can gelir, kalkmak ister,başına tahtaya çarpar.O zaman ölü "eyvah ben ölmüşüm" der.
– Ölen bir kişinin etleri ölümünden 40 – 52 gece sonra kemiklerinden ayrılır.Ölünün etleri kemiklerden kolay ayrılsın diye o gece evinde dua edilir.
– Bir kişi gömüldükten sonra ruhu 7 gün evini ziyaret eder.
– Ayakkabı çıkarıldığında ters dönerse,ayakkabı sahibinin tez vakitte öleceği düşünülür.
– Rüyada ölü görmek diriye işarettir,misafir gelir.
– Yatarken çorapları baş tarafa koymak iyi değildir,insan çabuk ölür.
– Eve ölü girmesi iyi değildir, eve dışarıdan ölü getirilirse o evden birbiri ardı sıra üç ölü çıkar.
– Resim yapmak günahtır, resim yapan kişi ahrette ona can verecektir.
– Resim olan yerlerden melekler kaçar.
– Ölünün elbiseleri ölü yıkayıcılarına verilir.
– Mezarlıktan ağaç kesilmez.Ağaçta cin olduğuna inanılır.
– Mezarlıkta yatılmaz.
– Gece ölen kişinin üzerine sabaha kadar bıçak konulur.
– Mezara toprak atılırken elden ele kürek verilmez.
– Yoğurdun güzel olması için mezardan çırpı toplanarak kaynayan sütün altına atılır.
– Kırık ayna uğursuzluktur.
– Ölünün yıkandığı evde üç gün ışık yanar.
– Baş sağlığına gelen kişilerin ayakkabıları ters çevrilmez.
– Mezar kazıcısına para verilmezse ölünün rahatsız olacağına inanılır.
– Ezan okunurken bacak bacak üstüne atılmaz.
– Mezarlıktan taş,toprak alınmaz.
– Köpek uluması ölüme işarettir.
– Ölü gömülene kadar ev süpürülmez, çamaşır yıkanmaz, eve su getirilmez.
– Mezarlık genişletilemez,çünkü ölü sayısı artar.
– Ölünün elbiselerini giyenin ömrü uzar.
– Ölü bulunduğu odadan yıkanmaya götürülürken yatağına bir baş soğan konur.
– Kefen makasla veya bıçakla kesilmez.
– Ölü evden çıkarılmadan üzerinden kedi atlarsa ölünün hortlayacağına inanılır.
– Evde namaz kılınırken seccadenin önünden bir hayvan geçerse namaz bozulur.
– Kırda namaz kılınırken namazdan önce bir taş veya sopa dikilir (öne hayvan geçmemesi için)
– Mezarlıkta sigara içilmez.
– Bir kimsenin bitlenmesi yakın zamanda öleceğine işarettir.
– Ölü olan evin komşuları evlerindeki suları dökerler. Aksi halde birbiri sıra ölümler meydana gelir.
– Yatak katlanırken baş taraftan katlanmaz, ayak tarafı önce katlanır. Baş tarafından yalnız ölünün yatağı katlandığı için o yatakta yatan kimse ölür.

Hayvanlarla İlgili Halk İnançları:

– Ev yılanı o evin bekçisidir.
– Yılan öldürülüp, suya atılırsa ve yılan suda kaybolursa yağmur yağar ve durmaz,seller olur.
– Kurt uluyunca ya ayaz olur ya kar yağar .
– Bir evin başında baykuş öterse,o evde biri ölür yada bir yıkım olur.
– Kurtlar uluyunca inekleri yemesinler diye gökten ağızlarına yiyecek düşer.
– İnek doğurunca eve ağır bir şey alınırsa yada ağır bir şey kaldırılırsa ineğin sütü kesilir.
– İnek ilk yavrusunu doğurduğu zaman onun "ağız" ı (ilk sütü) evden çıkarılmaz,aksi halde ineğin sütü kesilir. Sütün içerisine kömür atılıp öyle verilir.
– İneğin sütünü yere sağmak iyi değildir, hayvan hastalanır.
– İlk yaylaya çıkışta sığırların ortasından bir yabancı geçerse sığırlar hamile kalmaz, doğum yapmazlar.
– Bir kimsenin önünden kara kedi geçmesi uğursuzdur.
– Baykuş ötmesi uğursuzluktur, yanan bir odun alınarak baykuşa atılmalıdır.
– Bir kişinin önüne tavşan çıkması uğursuzluktur, mümkünse gidilen yoldan geri dönülür.
– Çakal uluyunca yere tükürmek gerekir,yoksa insanın başına bir yıkım gelir.
– Çakal ulumaya başlayınca hava açacak,günlük güneşlik olacak demektir.(Bir başka inanca göre yağmur yağarmış)
– Bir kişi gerdeğe girmeden önce yanlışlıkla kediye basarsa başarısız olur.
– Yılan canlı canlı ateşe atılırsa yağmur yağar.
– Bir evin önünde karga öterse o eve haber gelir.
– Rüyada akrep görmek iyidir.
– Kedi ile aynı yerde yatmak doğru değildir.Kedi insanın ruhunu çalar, ömrünü kısaltır.
– Karga öttüğünde kar yağacağına inanılır.
– Köpeğin vakitsiz gece havlaması,horozun vakitsiz ötmesi,öküzün gece böğürmesi kötü şeylere işarettir.(Düşman saldırısı,deprem, doğal afet vs.)
– Köpek havaya doğru bakarak havlarsa kan dökülecek demektir.
– Güvercin, kumru, kırlangıç, leylek öldürmek günahtır.
– Kuzular satılıncaya kadar yabancılara gösterilmez.
– Avlanan hayvan başkasına verilmez,verilecekse karşılığında demir para alınır.
– Yılan görmek uğurludur.
– Keklik görülmesi uğursuzluktur.
– Horoz öttüğünde yağmur yağar.
– Baykuşun bir eve konması o ev için uğursuzluktur.
– Tavuğun horoz gibi ötmesi uğursuzluktur, öten tavuk kesilir.
– Kediyi Hz. Ali sıvazladığı için hiçbir zaman sırtüstü düşmez.
– Kesilen kurbanın kemikleri kırılmaz.
– Kurbanın kanı kanı ve kemikleri gömülür.

Ocak ve Ateşle İlgili Halk İnançları:

– Ateşe tükürmek, ateşe sövmek, ateşe tırnak atmak, su dökmek uğursuzluk getirir.
– Sabah evinden başkasına ateş verenin ocağı söner.
– Ateş yanan yere cinler girmez.
– Ateş sönünce cinler, periler ocak başına toplanır.
– Ocağın üstünü boş bırakmak uğursuzluk getirir.
– Sacayağının birdenbire devrilmesi evin başına bir yıkım geleceğini gösterir.
– Sacayağı boş bırakılırsa şeytanlar yemek pişiriyor denir.
– Sacayağı boş bırakılırsa o evde ölü suyu kaynar.
– Tencerede su boşuna boşuna kaynarsa düşmanlar çoğalır.
– Akşam evden dışarı ateş verilmez.
– Lamba yakılmayan evin ocağı her vakit kararır. Aynı zamanda ev sahibinin öldükten sonra mezarı da karanlık olur.
– Hastalanan hayvanları ateşten geçirmek iyidir.
– Ateşi söndürmek için su dökülmez, ateş toprakla örtülür.
– Ateş çok önceden sönmüş olsa dahi külün yanında yatılmaz. Külde cin ve şeytanın oynak yaptığına inanılır.
– Külün üstüne su dökülmez,işenmez.
– Gece kül dökülmez, evin bereketi kaçar.
– Hayvan ve insan pisliğinin üstüre kül dökülmez.
– Yağmurun dinmesi için avluya sacayağı atılır,sacayağının ortasına da bıçak saplanır.
– Sönmüş ocağın yanında yatmak günahtır.
– Gece külün yanından geçilmez, üstünden atlanmaz, şeytan gelir.
– Ateşin çıkardığı ses ateşi yakan kişi hakkında dedikodu yapıldığına işarettir.

Tarım ve Bitkilerle İlgili Halk İnançları:

– Karaağaçtan düşen yaşamaz.
– Karaağaçtan beşik,sandık yapılmaz.
– İncir ağacının altında uyuyanları şeytan alır götürür.
– Ceviz ağacının altında yaşayanları şeytan alır götürür.
– Tarlada zina yapılırsa bereket olmaz.
– Üzümün tanesini,karpuzun sap kısmındaki kabuğunun içini yiyenler yetim kalır.
– Zeytin kutsaldır.
– Ulu ağaç altında tek başına uyumak iyi değildir.
– Ekin ekili tarlada işenmez,cinsel ilişkide bulunulmaz.
– Ekin savrulurken harmanın içerisinden geçilmez, geçilirse harmanın bereketi azalır.
– Ekin ekmeye, ekin biçmeye giden kimselerin önceden yıkanması, abdest alması uğur getirir.
– Ceviz ağacının gölgesinde yatan kişi beceriksiz başarısız olur.Ceviz ağacı çevresinde olup biten her şeyi resim gibi işlermiş.Kesildiği zaman urlarındaki işaretlerle tüm gizlilikleri açığa çıkarmış.
– Çocuğun bezleri yabani ağaca asılırsa çocuk yabani olur.
– Nar tanelerini yere dökmek günahtır, nar cennet meyvesidir.
– Yoğurt veya süt dışarıya verilirken üzerine üzerlik, kömür, yeşil yaprak konulmazsa ineğe nazar değer.
– Dut ağacı dibinde yatmak, oturmak doğru değildir, cin çarpar.
– Hamur yoğururken dışarı hamur sıçrarsa misafir gelir.
– Su kabağının çok olduğu evde ölüm olayı da çok olur.
– Buğday çok olan evde ölüm az olur.
– Tarla sınırında uyuduğunda insanı ağırlık basar, çarpılır.
– Zeytin ağacının altında uyuduğunda insanı ağırlık basar.
– İncir ağacının altında yatan insanı ağırlık basar.

İnsan Vücuduyla İlgili Halk İnançları:

– Diş düşürülünce o dişi kimsenin göremeyeceği bir yere saklanmalı yada gömmeli.
– Elleri diz üzerinde kavuşturmak, parmakları birbirine geçirip el bağlamak iyi değildir,insanın kısmeti kapanır.
– Parmakların çatırdaması iyidir, insanın sağlıklı olduğunu gösterir.
– El yıkanırken önce sağ elden başlamalı,önce sol elden başlamak uğursuzluk getirir.
– Tokalaşırken yada birisine bir şey verirken sağ el kullanılmalıdır, sol el uğursuzluktur.
– Çorap giyilirken ayağın Kıbleye doğru uzatılması doğru değildir.
– Çorap giyilirken önce sağ ayak giyilir.
– Burun kaşınırsa kişi hakkında dedikodu yapılıyor demektir.
– Sağ avuç kaşınırsa para gelir, sol avuç kaşınırsa elden para çıkar.
– Akşam tırnak kesilmez.
– Akşam sakız çiğnenmez,akşam çiğnenen sakız ölü etidir.
– Ayak kaşınınca yolculuk var demektir.
– Baş taranırken dökülen saçları dökmek doğru değildir, bunlar toplanır, ölünce o kişinin kabrine konur. Çünkü bu saçlar kıyamet gününde tekrar bitecektir.
– Hamile kadın aş ererken neye bakarsa doğacak çocuk ona benzeyecektir.
– Akik taşı kanamayı keser,insanı yoksulluktan kurtarır.
– Henüz bir yaşını doldurmamış kişi abdestsiz iki kişi arasından geçerse vücudunda yaralar oluşur.
– Sol kulağın çınlaması zenginliğe işarettir.
– Sağ kulağın çınlaması sağlığa işarettir.
– Gözün seğirmesi olumsuzluğa işarettir, çevrede ölüm meydana gelebilir.
– Kulağın çınlaması birisi tarafından anılmaya işarettir.
– Bacak bacak üzerine atmak günahtır.
– Üst çenenin önündeki dişlerden birisi düşerse ana babadan birisinin öleceğine inanılır.
– Sağ üst azı dişi düşerse ağabey yada amcanın öleceğine inanılır.
– Sol üst azı dişi düşerse evlat yada kardeşin öleceğine inanılır.(Diş ile ilgili inançların gerçekleşmesi için sadaka verilir, sabah kahvaltıdan önce kuşlara yem verilir)
– Avuç içi kaşınırsa bir yerden para geleceğine işarettir.
– Kesilen saçın üzerine basılmaz, basılırsa o kişinin başı ağrır.
– Kesilen saçları kuşlar alıp yuvalarına götürürlerse o kişinin başı ağrır.

Gökcisimleri ile İlgili Halk İnançları:

– Gece gizlice ay ışığında,gölgede yıkananlar ay gibi parlak olur.
– Ayın yansımasının vurduğu su içilmez.O suyu içenin başına mutlaka bir kötülük gelir.
– Yıldız kaydığında bir insan ölür.
– Dolunayda doğan çocuk uğurludur,geleceği ışıklıdır.
– Dolunayda doğan kızlar ay gibi parlak ve güzel olur.
– Gece aya doğru tükürmek, sövmek uğursuzluk getirir.
– Güneş batarken uyuyanın ömrü kısalır.
– Gün dönümünde tarım işleriyle uğraşılmaz, düğün dernek yapılmaz.
– Güneş tutulacağı zaman hayvanlar korkudan bağırırlar,güneşin tutulacağını önceden sezerler.
– Güneş güzele vurur.
– Ay eskisinde ekilen sebze ve meyveler verimli olur.
– Ay hilal halinde iken iki ucu aşağı olursa o ay yağmurlu, yukarı doğru olursa kurak olur.
– Güneş batarken (zaval zamanı) çocuğu ölen kişi su içmez.
– Ay yeniye geçmeden tohum ekilmez,ekin biçilmez.
– Aysız günlerde ağaç kesilmez,kesilirse kerestesi dayanıklı olmaz.
– Aysız günlerde diş çekilmez.
– Aysız günlerde yaylaya çıkılmaz, yayladan inilmez,ormana gidilmez.
– Gün batarken yemek yiyenin bahtı kararır.
– Akşamüstü yemek yiyenin anası babası ölür.
– Yıldız kaydığında evliyaların buluştuğuna inanılır.

Doğum ve Kırkla İlgili Olan Halk İnançları:

– Kırklı kadın evden fazla uzaklaşmaz.
– Kırklı kadın gece evinden dışarıya çıkmaz.
– Kırklı bebeğin başının altına Kuran, muska, bıçak, çörek otu konulur.
– Kırklı kadının yattığı odaya kibrit ve süpürge konulur.
– Kırklı kadın gece yalnız bırakılmaz.
– Kırklı kadın kırkının çıkacağı gün üç yakın komşuya gider, daha sonra evden uzaklaşabilir.
– Kırklı kadınlar ve bebekleri birbirleriyle karşılaştırılmaz.
– Kırklı çocuğu görmeye gelen kişi, kırk basmaması için demir veya kağıt para verir.
– Kırklı çocuğun yanına kedi veya köpek sokulmaz, aksi halde "al" basar.
– Kadın ve geyik kırlı olursa karşılaştırılmaz, aksi halde kırları karışır. Geyik yedi yılda bir yavruladığından kadının da yedi yıl çocuğu olmaz.
– Kırklı çocuk yalnız bırakılacağı zaman başucuna bıçak, soğan, sarımsak bırakılır.
– Üzerinde para yada altın bulunan bir kişi kırklı çocuğun yanına sokulmaz. Eğer çocuğun yanına gelirse para veya altın, çocuğun başucunda bir süre bekletilir.
– Kırkı çıkmamış kadın bir eve gittiğinde mersin yaprağı batırılmış suyu gittiği eve döker, daha sonra eve girer.
– Gelin alayı kırkı çıkmamış kadının evinin önünden geçerse gelinin çocuğu olmaz.
– Kırkı çıkmamış kadının bulunduğu eve değirmenden un getirilmez.
– Kuzular kırkları çıkıncaya kadar kimseye gösterilmez.
– Kırklı kadının başucunda gece ışık yakılır.
– Kırklı çocuğu olan iki kadın iğne değiştirir,yoksa kırk kalkmaz.

Özel Günlerle İlgili Halk İnançları:

– Hıdrellez günü dikiş dikilmez, ağaç, bitki kesilmez, canlı öldürülmez. Bunlar yapılırsa yeni doğacak ne varsa anasının karnında hıdırellez eğrisi olur.
– Arife günü, yakını ölen kişi dikiş dikmez.
– Arife günü iş yapılmaz.
– Arife ve bayram günü ağaç kesilmez.
– Hıdrellez günü kapalı kapalı un çuvalları açılır.
– Arife günü eve odun getirilmez, getirilirse eve odunlarla birlikte mutlaka yılan girer.
– Arife günü sabun kullanılmaz.
– Hıdrellez günü gün doğmadan eve getirilen suyla yoğurt tutturulabilir, mayaya gerek yoktur.
– Hıdrellez günü gün doğmadan akarsuda yıkanılırsa insan sağlıklı olur.
– Hıdrellez günü gün doğmadan eve mutlaka bir testi su getirilmelidir. Bu suyun sağlık verileceğine inanılır.
– Aşure ayında (oruç süresince) yaş ağaç kesilmez.
– Bayram günü tıraş olunmaz.
– Kuzular hıdrelleze kadar sayılmaz.

Taş ve Su Kültüyle İlgili Halk İnançları:

– Gece göle girmek iyi değildir. Geceleri cinler, peri kızları gölde yıkanırlar. Girenlerin ruhlarını periler çalar.
– Geceleri su üzerinden atlanmaz. Su birikintileri ecinnilerin ve perilerin mekanıdır.
– Gece dışarı su dökeni periler çarpar.
– Kaynayan suya bıçak sokulmaz.
– Suya tükürmek uğursuzluk getirir.
– Çeşme başında uyunmaz, şeytan gelir.
– Büyük, kökü derinde olan taşın üzerinde uyunmaz, şeytan gelir.
– Çamaşır yıkanan suyun üzerinden geçilmez, bu suda şeytan olur.

Karanlık ve Işıkla İlgili Halk İnançları:

– Akşam soğan yenen yere melekler gelmez.
– Gece aynaya bakanın ömrü kısa olur.
– Gece acı (biber, soğan, sarımsak) evden dışarıya verilmez.
– Yoğurt, süt, peynir, vs. gece dışarıya verilmez. Vermek gerektiğinde üzerine kömür, üzerlik veya yeşil bir dal konularak verilir.
– Gece ıslık çalmak günahtır.
– Gece evden eve tuz verilmez.
– Akşam kapının önü süpürülmez.
– Ekmek aktaracağı evden eve verilmez.
– Çocuklar gece beş taş oynarsa düşman gelecek denir.

Bereketle İlgili Halk İnançları:

– Değirmenden ilk gelen unla yapılan ilk ekmeği yiyen kişinin karısı ölür.
– Dışarıya maya verilirse evin bereketi gider.
– Ekmek kırıntılarını yere atmak, ayakla çiğnemek evin bereketini götürür.
– Gurbete giden kişinin azığından bir parça ekmek çalınır.
– Bir kişinin üzerinde dikiş dikilirse o kişinin kısmeti bağlanır.
– Bıçakla ekmek kesilmez, evin bereketi kaçar.
– Bismillah demeden yemek yiyen kişi doymaz. Şeytan da onunla birlikte yemek yer.
– Çorap örerken boğazından başlamalı yoksa dayanıklı olmaz.
– Kürek kemiğinin kırılması bahtı açar, t yenildikten sonra bu kemik kırılır.

Evle İlgili Halk İnançları:

– Evin temeline karataş koymak iyi değildir.
– Kapının önünde oturan kişi iftiraya uğrar.
– Duvar dibinde uyumak iyi değildir, insan çarpılır.
– Evin içerisi temiz olmazsa oraya melekler değil şeytanlar gelir. Böylece o evde mutluluk değil geçimsizlik olur.
– Evden bir kişi gurbete gittiği zaman o gün ev süpürülmez, dışarıdan misafir alınmaz.
– Eşya taşımak için kullanılan ala iple komşunun evine girilmez. Komşunun başına bir uğursuzluk geleceğine inanılır.
– Kapı eşiğinde oturulmaz. İnsan fakir olur.
– Kapı eşiğinde oturulmaz, insan bekar kalır.
– Urganla komşunun evine girilmez. Aksi halde komşunun evinde kıtlık olur.
– Kapı eşiğinde oturulmaz, kapı eşiğinde şeytan bulunur.
– Yağmur yağarken kapı eşiğinde oturmak günahtır.

Atmosfer Olaylarıyla İlgili Halk İnançları:

– Dolunun kesilmesi için avluya bıçak atılır.
– Mezardan çıkarılan kafatası suya atılırsa yağmur yağar.
– Şeytan düğün ederken (nisan yağmuru) yağmurun altında duranları cinler alır götürür.
– Nisan yağmuru zemzem suyu gibidir, uğurludur. Nisan yağmurunda ıslanmak insana sağlık verir.
– Gök gürlediğinde demir ısırmak uğurludur.
– Gökkuşağının altında bir erkek geçerse kız, kız geçerse erkek olur.
– Dolu ilk yağdığında birkaç tane yemek sağlığı iyi gelir.
– İlk dolu yağdığında ismi Mehmet olan yada anasının ilk oğlu doluyu bıçakla ikiye ayırır.
– Gök gürleyince bir bıçak alınarak dama atılır.
– Beş taş oynamak kuraklığa işarettir.
– Dolu yağdığında dolunun kesilmesi için dışarıya sacayağı atılır.
– Şimşek çaktığında yere bıçak saplanır.

Mevsimlerle, Aylarla ve Günlerle İlgili Hak İnançları:

– Martın birinci günü eve dışarıdan kimse giremez, girerse buzağılar, kuzular ölür.
– Ocak ayının birinci günü görülen kimse sana iyi gelirse o yıl yaşarsın, iyi gelmezse hasta olursun.
– Salı günü çamaşır yıkanmaz, yıkanan çamaşırı giyen kişi onu kirletemez, ölür.
– Salı günü doğan çocuklar kan dökücü olur.
– Salı günü düğün yapılmaz.
– Cuma günleri dışarı toz dökülmez, işe gidilmez.
– Cuma günü ana rahmine düşen çocuk bilgili olur.
– Cumartesi günü çamaşır yıkanmaz.
– Cuma gecesi sabaha karşı doğan çocuğun rızkı bol olur.
– Cuma günü örgü örülmez, insan kısmetini kaybeder.
– Cuma akşamı tırnak kesilmez, insan gözden düşer.
– Ağustosun yedisinde tarlaya giren kimse çarpılır.
– Cumartesi günü yorgana çarşaf kaplanmaz, çünkü Cumartesi kaplanan çarşaf ölü ister.
– Salı sallanır.
– Tarlaya ilk tohum Salı ve Çarşamba günü atılmaz.
– Cuma günü namaza kadar ağaç kesilmez.
– Salı ve Cuma günü hiçbir işe başlanmaz.
– Cuma günü ekin ekilmez.
– Pazartesi başlanan işler ağır gider.

Cinsiyetle İlgili Halk İnançları:

– Odanın ışığını evin erkeği yakarsa o ev daima nur içerisinde ve bereketli olur.
– Kadının yolda erkeğin önünü kesmesi uğursuzluktur.
– Bir kadın iki erkeğin arasından geçerse çocuğu olmaz.
– Bir adam iki kadının arasından geçerse sözü geçmez.
– Bir erkek iki kız arasından geçerse köse olur.
– Yarım çay içen kadın dul kalır.
– Ava gidecek kişinin önünden kadın geçerse avlanamaz. Bundan dolayı o kişi ava gitmekten vazgeçer.
– Kız çocuğunun ilk kez kesilecek saçını dayısı keserse saçı gür olur.
– Oğlan çocuğunun ilk kez amcası veya dayısı keser.
– Kız baba evinden Perşembe veya Pazar günü çıkar.
– Koç katımında koçun üzerine kız çocuğu bindirilirse doğacak kuzu dişi, oğlan çocuk bindirilirse erkek olur.

Yol ve Yolculukla İlgili Halk İnançları:

– Yola giderken tükürmek insana yıkım getirir.
– Yola giderken dönüp bakmak iyi değildir.
– Üç yol ağzında yatmak uğursuzluktur.
– Bıçak yere atıldığında sırtı üzerinde durursa misafir gelecek demektir.
– Elden kaşık düşerse misafir geleceğine inanılır.
– Ağızdan lokma düşerse misafir gelir.
– Ava giden kişinin arkasından karısı süpürge atar.
– Ava giden kişiye "Nereye gidiyorsun?" diye sorulmaz. Sorulduğu takdirde kişi avlanamaz.
– Ayakkabılar üst üste gelirse yola gidileceğine inanılır.
– Yol kenarında yatılmaz. Yatan kişileri "yel üstünde gidersin" (şeytan çarpar anlamında) denilir.
– Ava giden kişiyle konuşulmaz, rızkı kesilir.
– Ava gitmeden önce tüfek yere konulur. En fazla üç – dört yaşındaki bir kız yada oğlan çocuğu tüfeğin üzerinden atlar.

Eşyalarla İlgili Halk İnançları:

– Ayakkabının ters gelmesi hastalığa işarettir.
– Elden ele sabun verilmez. Verilirse kavga edilir. Sabunu vermek gerektiğinde elin tersi kullanılır.
– Yemekten sonra kaşığın ağzı yukarı çevrilir, yoksa nasip kapanır.
– Kapakla su içilmez, nasip kapanır >


Yanıt: Ölü 7 Gün Eve Gelirmi ?

esin-ti
Bunları dosyama kaydettim.Kendim okuycam inşaAllah ve kursa da götürüp arkadaşlarımı da bilgilendiricem.Rabbim razı olsun..


Soru: Ölü 7 Gün Eve Gelirmi ?

betülce
bu kadar çok olmalarına şaşırmamalı doğrusu, halada bunların çoğu uygulanmakta; bir tanıdığım yeni kaybettiği hane halkından birinin ruhu eve gelirmi diye anahtar deliklerini pamukla tıkadığını söylemişti şaka gibi ama gerçek


Şema
< bir tanıdığım yeni kaybettiği hane halkından birinin ruhu eve gelirmi diye anahtar deliklerini pamukla tıkadığını söylemişti şaka gibi ama gerçek >
daha nelere şahit olacağız:):):):p


Hoca
< bu kadar çok olmalarına şaşırmamalı doğrusu, halada bunların çoğu uygulanmakta; bir tanıdığım yeni kaybettiği hane halkından birinin ruhu eve gelirmi diye anahtar deliklerini pamukla tıkadığını söylemişti şaka gibi ama gerçek >
ve sübhanAllah:)


Desert Rose
< Köpek olan eve melek girmez. >
Efendimiz (s.a.v)in köpeği bekçilik yapmasının dışında evde besleyene lanet olsun şeklinde bir hadis gözüme çarpmıştı. ve yine Efendimiz (a.s.v) in canlı resmi ve köpek olan eve Rahmet meleklerinin gimeyeceğine dair sözleri olduğu rivayet ediliyor hocam bunlar sahih değilmiki kafam karıştıda açıklarsanız çok memnun olurum şimdiden Allah c.c razı olsun


Hoca
< Efendimiz (s.a.v)in köpeği bekçilik yapmasının dışında evde besleyene lanet olsun şeklinde bir hadis gözüme çarpmıştı. ve yine Efendimiz (a.s.v) in canlı resmi ve köpek olan eve Rahmet meleklerinin gimeyeceğine dair sözleri olduğu rivayet ediliyor hocam bunlar sahih değilmiki kafam karıştıda açıklarsanız çok memnun olurum şimdiden Allah c.c razı olsun >
forumduasi.com/sizden-gelen-sorular/88978-evde-kopek-beslemek.htmlevde köpek beslemek – Mumsema islam Arsivi

forumduasi.com/sizden-gelen-sorular/50300-evde-kopek-beslemek-namaza-mani-olur-mu.htmlEvde köpek beslemek namaza mani olur mu? – Mumsema islam Arsivi

forumduasi.com/hadisler-bolumu/78702-kopek-edinme-yasagi.htmlKöpek Edinme Yasağı – Mumsema islam Arsivi


esin-ti
< Efendimiz (s.a.v)in köpeği bekçilik yapmasının dışında evde besleyene lanet olsun şeklinde bir hadis gözüme çarpmıştı. ve yine Efendimiz (a.s.v) in canlı resmi ve köpek olan eve Rahmet meleklerinin gimeyeceğine dair sözleri olduğu rivayet ediliyor hocam bunlar sahih değilmiki kafam karıştıda açıklarsanız çok memnun olurum şimdiden Allah c.c razı olsun >
tabiki sahih kardeşim:

"Melekler, içinde köpek ve heykel (put) olan eve girmezler" (Nevevî, Müslim Şerhi, Xll, 84).

Ebû Talha el-Ensarî’den: Ebû Talha: Resulullah (s.a.s)’in "Melekler, içinde köpek ve resim bulunan eve girmez" buyurduğunu işitim, dedi.

Zeyd b. Hâlid el-Cühenî dedi ki: Hz. Âîşe’nin yanına geldim ve; şu (Ebû Talha) Resulullah (s.a.s)’nin "Melekler, içinde köpek ve resim bulunan eve girmez" buyurduğunu haber veriyor. Resulullah (s.a.s)’in bunu söylediğini işitin mi? dedim. "Hayır, yalnız ne yaptığımı sana haber vereyim. Bir gazasına çıktığını gördüm. Resimli bir örtü alıp kapıya örttüm. Resulullah gazadan dönüp perdeyi görünce yüzünde hoşnutsuzluk alâmetleri gördüm. Hemen perdeyi çekip yırttı ve "Allah bize, taşları ve çamurları giydirmemizi emretmedi" buyurdu. Hz. Âîşe devamla dedi ki: "Biz o perdeden iki yastık yaptık. Ben içlerini hurma lifiyle doldurdum. Benim bu yaptığımı ayıplamadı" (Nevevî, Müslim Şerhi, XVI, 86).


Desert Rose
Mum hocam ve esin-ti kardeşim sizlerden Rabbim razı olsun. bende öyle biliyordum hatta bizde köpeğin ağzının değdiği bakır v.s olmayan yani iğnenin delebildiği herhangi kabı kullanmayız atarız hani o listenin içerisinde görünce yani sadece halk inancıymış, dini bir hükmü yokmuş gibi o yüzden aklım karışmıştı, bilgiler içinçok teşekkürler


hande82
< Elden ele sabun verilmez. Verilirse kavga edilir. Sabunu vermek gerektiğinde elin tersi kullanılır.
>

ama elimizin tersinden sabun kayar ki 🙂
hem zaten sıvı sabunlar var artık, sıkarız olur biter 🙂


ikindi
simdi yemegi bismillahla baslamasak seytan yedimize ortak olmuyormu?


Star
< simdi yemegi bismillahla baslamasak seytan yedimize ortak olmuyormu? >
Evet,ayrıca eve besmelesizde girersen Şeytan ve arkadaşları gece evinde yatabiliyorlar.


Fetva Meclisi
Ruhlar Perşembe Akşamları Eve Gelirmi?

Bedenler genellikle çürüyüp toprak olduğu ve ruhlar baki kaldığı için "ruhlar alemi" de denilen ölümden sonraki hayat, gaybi konulardandır. Hayatta olan insan ile berzah alemine göçmüş olan kişi ayrı ayrı alemlerdedir. Berzah alemindekilerin de kendilerine göre bir hayatı vardır, lezzetleri, elemleri, ferah ve sevinçleri hisseder. Fakat henüz madde aleminde bulunanlar ruhun bedenden sonraki hayatını ve orada kişinin neler hissettiğini, nelerle karşılaşacağını normal duyularıyla hissedip bilemez. Bu hususu, ancak ilahi gerçeklere vakıf olan Peygambermizden öğreniriz.

Mümin ruhların berzah aleminde bir birleriyle görüştüklerini Peygamberimizin hadislerinden anlamaktayız. Ayrıca ölülerin hayattakilerden haber aldıkları ve kabirlerinin başına giden kimseleri gördükleri yine rivayetlerde vardır. Onlar için yapılan dua ve manevi hediyelerin kimlerden geldiğini bilebilirler. Mümin ruhlar nimet içinde oldukları için ve ruhları serbest oldukları için serbest dolaşabilirler. Ancak kafirlerin ruhları ve günahları fazla olan müminlerin ruhları azabla meşguldurlar.

Ölülere Kuran okunduğu zaman eve gelmeleri mümkün olabilir. Ancak bu her ölü için söylemek zordur.

Ölülerin Berzah aleminde birbirleriyle görüşmeleri:

Berzah alemindeki ruhlar iki kısımdır: Nimet içinde olanlar ve azapta olanlar. İbnü’l-Kayyim’in açıklamasına göre azapta olan ruhlar birbirleriyle görüşmeye fırsat bulamazlar. Onlar bir nevi tutuklu gibidirler. Ama tutuklu olmayıp serbest olan yani nimet içindeki ruhlar birbirleriyle buluşup görüşürler, birbirlerini ziyaret ederler. Dünyadaki olmuş ve olacak şeyleri müzakere ederler. Her ruh, amelde kendi dengi ve kendi derecesinde olan arkadaşlarıyla beraber olur. Hz. Peygamber (S) in ruhu ise Refiku’1-A’lâ (en yüksek mertebe) dadır.

Nisa Suresi’nde: "Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği Peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle ve sâlihlerle beraberdirler. Onlar ne güzel arkadaştırlar."(1) buyurulmuştur ki, bu beraberlik dünyada, berzahta ve âhirette olmak üzere üç yerdedir. Bu üç âlemin hepsinde de kişi sevdiği ile beraberdir. (2)

Bu âyet-i kerimede ruhların berzah âleminde birbirlerine kavuşacakları haber verilmektedir. Çünkü bu âyetin iniş sebebi olarak şöyle bir olay anlatılmaktadır: Ashaptan biri, öldükten sonra Hz. Peygamber (S) in makamının kendilerinden çok yüce olacağını ve Hz. Peygamber (S) den ayrı kalacaklarını düşünerek üzülmüş ve ağlamış. Üzüntüsünün sebebini soran Hz. Muhammed (S) e: "Biz dünyada senden ayrılmaya hiç tahammül edemiyoruz va Rasulullah. Öldükten sonra senin merteben bizden yüce olacağı için seni göremeyeceğiz. Senin ayrılığına nasıl tahammül edebilirim?" diye derdini açar. Bu olay üzerine yukarıdaki âyet nâzil olmuş (3) ve Allah’ı ve Rasulullah’ı sevenlerin berzah âleminde ve âhirette de, dünyadaki gibi, Hz. Rasûl ile birlikte olacakları bildirilmiştir.

Allah Tealâ ÂI-u îmrân Suresi’nde şehitlerin diri ve Rabbleri indinde rızıklanmakta olduklarını, arkalarında bulunanlara da korku ve üzüntü olmadığının müjdelenmesin! istediklerini, Allah’ın nimet ve keremiyle sevinç duyduklarını haber vermiştir.(4) Bu âyet-i kerime de berzah alemindeki ruhların birbirleriyle buluşup konuştuklarına delâlet eder. Çünkü âyette geçen "yestebşirûn" kelimesi, "müjde verilmesini isterler" anlamına geldiği gibi, "sevinirler ve birbirlerini müjdelerler" manasına da gelir. (5) Birbirlerine müjde verdiklerine göre demek ki birbirleriyle görüşüp konuşmaktadırlar.

Ebu Hureyre, Rasulullah (S) in: "Muhakkak Cennet ehli orada (Cennet’te) birbirlerini ziyaret ederler." buyurduğunu söylemiştir.(6) Mü’min ruhlarının berzah âleminde Cennet’te olacakları bildirilmiştir. Buna göre bu hadis-i şerifteki Cennet ehliyle, berzah âleminde Cennet’te olanlar kastedilmiş olabilir. Hadisin bu şekilde anlaşılmasını, Ebû Tâlib’in kızı Ümmü Hâni’den (40/ 660) rivayet edilen şu hadis de doğrulamaktadır: Ümmü Hâni’ bir gün Hz. Peygamber (S) e şöyle soruyor: "Ölünce de birbirimizi görür ve ziyaretleşir miyiz?" Rasulullah (S) in cevabı şudur: "Ruh, Cennet meyvelerinden yiyen bir kuş olur. Kıyamet günü olunca da her ruh kendi cese dine girer."(7) Bu cevaptan da anlaşılan, mü’minlerin ruhlarının Cennet’te birbirleriyle görüştükleridir.

İbn Ebi’d-Dünyâ’nın naklettiği bir haberde de Rasulullah (S) e: "Ölüler birbirini bilir mi?" diye sorulunca Rasulullah (S) in cevabı: "Evet, nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki onlar, kuşların ağaçların tepelerinde birbirlerini bildiği (tanıdıkları gibi) birbirlerini bilirler." şeklinde olmuştur.(8) Bu soruyu ashaptan Bişr b. Berâ’ b. Ma’rûr’un annesi sormuş ve ölülerin birbirleriyle tanışıp biliştiklerini öğrenince hemen Beni Seleme’den ölmek üzere olan birinin yanına varıp, oğlu Bişr’e onunla selâm göndermiştir.(9) Hadisin bir diğer rivayetinde Cennet’te kuşlar gibi birbirleriyle buluşup tanışacak olan ruhların "iyi ruhlar " oldukları zikredilmiştir.

Ashaptan BÜâl b. Rebâh (v. 20/641) vefat edeceği zaman hanımı ah, vah etmeye başlar. Hz. Bilâl ise: "Ne büyük neşe ne büyük sevinç. Yani sevgililere, Muhammed’e ve onun gurubuna kavuşacağım." demeye başlar, (10) Burada Bilâl berzahta Rasulullah (S) e ve ashabına kavuşacağını ve tıpkı dünyadaki gibi, orada da onunla bir arada olacaklarını müjdelemektedir.(11) ve hanımının ah, vah edip üzülmemesi gerektiğini, aslında sevinmesi gerektiğini hatırlatmaktadır bu sözüyle.

Beyhakî’nin hasen bir senetle İbn Abbas’dan tahric ettiği kabir suâliyle ilgli bir hadis-i şerifte, kabirdeki sorgulama sırasında iyi cevap veren mü’minin ruhunun diğer mü’minlerle beraber olacağı haber verilmiştir.(12)

Yine Beyhakî’nin "Şu’abu’1-İman" da Ali b. Ebi Tâlib’den tahric ettiği haberde Hz. Ali şöyle demiştir: "İki mü’min ve iki kâfir dost vardı. Bunlardan mü’min olanların biri öldü. Cennetle müjdelenince arkadaşını hatırlar ve: "Allahım, benim falan arkadaşım bana her zaman sana ve Rasulûne itaati emreder, hayırla tavsiye eder, kötülükten nehyederdi…" diyerek onun kendisinden sonra sapıtmaması ve kendisine verilen nimetlerin ona da verilmesi için dua eder. Sonra öbür arkadaşı da ölünce ruhları bir araya gelir ve birbirlerine: "Ne güzel kardeş, ne güzel arkadaş ve ne güzel dost" derler.
Kâfir olan iki arkadaştan birisi ölüp de azapla müjdelenince diğer arkadaşını hatırlayıp şöyle der: "Allahım, arkadaşım bana hep sana ve senin Rasulûne isyanı emrediyor, kötülüğü yapıp iyiliği yapmamamı söylüyordu. Allahım, .onu benden sonra hidayete erdirme ki, benim gördüğüm azabı o da görsün ve bana kızdığın gibi ona da kızasın." Sonra diğeri de ölür, ruhları bir araya gelince birbirlerine: "Ne kötü kardeş ve ne kötü arkadaş." derler."(13) Bundan da iyi ve kötülerin ruhlarının berzahta birbirleriyle buluştukları anlaşılmaktadır.

Ebû Katâde ve Câbir’den tahric edilen ölülerin kefenlerinin güzel yapılması ile ilgili hadis-i şerifin Suyûtî ve Beyhakî tarafından rivayet edilen şeklinde: "Muhakkak ki onlar kabirlerinde birbirlerini ziyaret ederler." cümlesi de yer almaktadır.(14)

Beyhakî "Şu’abu’1-Iman" da Ebu Katâde’den (54/673) hadisi naklettikten sonra bu hadisin şehitler hakkındaki onların rızık-landırıldıklannı haber vererr Âl-u îmrân, 3/169-170 âyetiyle mutabakat arzettiğini söylemiştir. (15)

Rasulullah (S) in Miraç gecesinde semâda Hz. Âdem (As) İle karşılaştığında Hz. Âdem’in sağ ve solunda bir takım karartılar görmesi ve bunların kimler olduğunu sorunca, cennetlik ve cehennemlik olanların ruhları olduklarının bildirilmesi de,(16) berzahta iyi ve kötülerin -Hz. Ali’nin de, dediği gibi- bir arada olacaklarına delildir.

Ruhların berzah âleminde birbirleriyle görüştükleri ve konuştuklarının bir delili de, ölümü müteakip semâya yükseltilen mü’min ruhunun rahmet ehli tarafından karşılanıp, dünyadan ve dünyadakilerden haber soracaklarını bildiren hadis-i şeriftir. Ebu Eyyûb el-Ensârî’den rivayet edilen hadis-i şeriflerinde Peygamber efendimiz (S) şöyle buyurmuştur: "Mü’minin ruhu kabz olunca onu Allah katında rahmet ehli karşılarlar." (17) Tıpkı dünyada müjde getiren birinin karşılandığı gibi. (Bu esnada yeni ölmüş olanın ruhunu getiren melekler) derler ki:
-Onu bırakın, fırsat verin de bir dinlensin. Çünkü o büyük bir sıkıntı içinde idi. Ona:
-O benden önce ölmüştü, derse;
-İnnâ Lillâh ve İnnâ İleyhi Râci’ûn (biz Allah’a aidiz ve yine ona döneceğiz), ebedi kalış yeri olan Hâviye’ye (kızgın ateşli Cehennem’e) gitmiş. O ne kötü yer ve ne kötü terbiyecidir, derler. (18)

Bu hususta Abdullah b. Mübârek’in de şöyle dediği rivayet edilir: "Kabir ehli haberleri beklerler. Bir Ölü oraya gittiği zaman ona falan ne yaptı, filan ne yaptı diye sorarlar. Birisi için: "O öldü, size gelmedi mi?" deyince: "İnnâ lillâh ve İnnâ İleyhi Râciûn" derler ve: "Bizim yolumuzdan başka yola gitti o." diye ilave ederler."(19)

Tabiinden Sa’id b. el-Müseyyeb (v. 94/712) de: "Bir adam öldüğü zaman (daha önce ölmüş olan) çocuğu onu, seferden dönen gaibin karşılandığı gibi karşılar" demiştir. (20)
Ölülerin berzahta birbirleriyle görüştüklerini ve yeni ölüp de aralarına katılanlardan haber aldıklarını bildiren bu hadis ve haberleri, evlât, torun ve yakın akrabaların amellerinin kabirdeki baba ve yakınlarına arz olunacağım, onların da amelleri kendilerine arz edilen akrabalarının iyiliklerinden ötürü sevineceklerini, kötülükleri sebebiyle de üzüleceklerini bildiren haberler de desteklemektedir.

Kabir ehli, geride bıraktıkları akraba ve arkadaşlarının yaptıkları işlerden haberdar olup, iyi amellerinden ötürü sevinir, kötülüklerine de üzülürler. (21) Mücâhid’in bu hususta şöyle dediği sahih rivayetle gelmiştir: "Kişi kabrinde kendinden sonra çocuğunun iyilikleri (salahı) ile müjdelenir."(22)

Sa’id b. Cübeyr’in (v. 95/714) de şöyle dediği rivayet edilir: "Muhakkak ki ölülere dirilerin haberleri gelir. Daha önce bir yakını ölmüş, olan hiç bir kimse yoktur ki ona geride kalan akrabalarının haberleri gelmesin. Eğer gelen haber iyi ise sevinir ve ferahlar; kötü ise o zaman da üzülür." (23)Ashaptan Ebu’d-Derdâ (v. 32/652) da şöyle dua ederdi: "Allahım, ölülerimin rezil olacağı bir iş yapmaktan sana sığınırım.”(24)
Abdullah b. Mübarek de ashaptan Ebu Eyyûb el-Ensarî’nin şöyle dediğini rivayet eder: "Dirilerin amelleri ölülere arz olunur. Eğer bir iyilik görürlerse sevinir, birbirlerine müjdelerler; bir kötülük görünce de, Allah’ım onu ondan geri çevir, derler." (25)
Yukarıdaki yeni gelen ölüden haber sormalarından da anlaşılacağı üzere, ölülerin dirilerden bizzat haberdar olduklarını -Allah’ın diledikleri müstesna- söyleyemeyiz. Bu sebeple buradaki haberdar oluşlarını, yeni gelen ve aralarına katılanlardan öğrenirler şeklinde anlıyoruz. Yeni gelenlerden haber alışları da, ruhların berzahta birbirleriyle görüşüp konuştuklarına delâlet eder.

Ölmüş olanların ruhları, berzah âleminde birbirleriyle görüşüp konuşuyorlar. Acaba henüz ölmemiş ve dünyada yaşamakta olanların da berzahtakilerle görüşüp konuşmaları mümkün müdür? Ve ölülerin dirilerle bir takım münâsebetleri var mıdır? Şimdi de bu husus üzerinde duralım:

Hayattakilerin Berzahtakilerle Görüşmeleri:

Henüz hayatta olanların berzahtakilerle görüşmeleri uyanık ve uyku halinde olmak üzere iki şekildedir.

Uyanıkken görüşmenin en büyük misâli ve olabilirliğinin delili, Rasulullah (S) in Miraç’ta bazı Peygamberlerin ruhlarıyla karşılaştığını haber veren ve kabir ziyaretini öğreten hadislerdir.

Cenab-ı Allah Kur’an-ı Kerim’de, Hz. Muhammed (S) e hitaben: "Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerden sor ki; biz, Rahman’dan başka ibadet olunacak ilâhlar yapmış mıyız?"(26) buyurmaktadır. Müfessirlerden bir kısmı buradaki sorma fiilinin sadece İsrâ ve Miraç gecesine has olduğunu söylerken,(27) bazıları da her istediği zaman Allah Tealâ’nın Rasulullah (S) e önceki peygamberlerle konuşma imkânı verdiği şeklinde tefsir etmişlerdir. Bu ikinci görüşte olanlara göre âyetteki mutlak lafzı (sözü), İsrâ ve Miraç gecesi ile takyid etmek (kayıtlamak) hatalı bir te’vil olur. Ve âyetin olduğu gibi anlaşılıp, her istediği zaman Rasulullah (S) e bu imkânın verileceğini söylemek daha isâbetlidir.(28)

Hz. Peygamber (S) in önceki peygamberlerle daha kendisi hayatta iken görüşmesi, vukuu mümkün olan işlerdendir. Ve Allah’ın kudretine göre bunda hiç bir zorluk yoktur. Allah Tealâ görüştürünce de bu olay gerçekleşmiştir ki, Hz. Peygamber (S) Miraç gecesinde, uyanık halde iken diğer Peygamberlerin ruhlarıyla Beytü’l-Makdis’de (Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’da) bir araya gelmiştir. Daha sonra semâvât (gökler) âleminde de onlardan bazıları ile bir araya gelip konuştuğuna sahih haberler delâlet etmektedir,(29)

Yine Hz. Ömer’den rivayet edilen bir hadisinde Rasulullah (S), Hz. Musa (As) in Allah Tealâ’ya dua edip, Hz. Adem (As) ile görüşmeyi dilediğini ve Yüce Allah’ın, henüz hayatta iken ve uyanıkken, Adem (As) ı Hz. Musa’ya gösterip ve birbirleriyle konuşmuş olduklarını haber vermiştir, (30)

Peygamberlerden başkasının hayattayken ve uyanıkken berzahtakilerle görüşmeleri ise ancak Allah’ın ikram ettiği kimselere nasip olmuştur ki, bu hususta Allah’ın veli kullarının, Hz. Peygamber (S) ve bazı büyük zevatla görüştüklerine dair pek çok olay anlatılmaktadır. (31)

Kabir ziyaretinde ziyaret edene "zâir", ziyaret edilene "mezür" denilmesi de, ziyaret edilenin ziyaret esnasında ziyaretçisini duyup bildiğine delidir. Çünkü ziyaret edilen, ziyaretçisini bilmezse buna "mezûr= ziyaret edilen" denmez. Kaldı ki, Peygamberimiz (S) ziyaret adabını öğretirken, kabristana varınca ölülere selâm verilmesini öğretmişlerdir ki, bu da onların dirilerle olan münâsebetleri cümlesindendir.(32)

Hayattakilerin berzahtakilerle rüyada görüşmeleri ise, İbnu’l-Kayyim’in belirttiğine göre, nübüvvetin bir parçası olan sâlih rüyalardandır ve İlim ifade eder.(33) Erzurumlu İbrahim Hakkı da: "Ölüleri rüyada hayırla veya şerle görmek, onların halini aynen bilmektir. Bu, Ölünün halini bildirmek veya uyanık olmayı sağlamak içindir,.."(34) diyerek ölüleri rüyada görmenin, sâdık rüyalardan olduğuna işaret etmiştir.

Rüya ya da keramet yoluyla -Peygamberlerden gayri için- olan bu görüşmeler ve görülenler, kelâm âlimlerine göre umum için değil, ancak sahibi için (gören kişinin kendisi için) delil olabilir. Ancak bizim burada onlardan bahsedişimiz, sadece imkânını belirtmek içindir.

Hayattakilerle berzahtakilerin rüyada görüşmeleri, ikisinden birinin arzusu ve bazı gayeler için bu görüşmeyi Allah Tealâ’dan istemesiyle Allah’ın bir lütfü olarak meydana gelmektedir. Hayattakilerin görüşmeyi istemesine -hepimizin en büyük arzusu olan ve pek çok mü’mine nasib olan- Hz. Peygamber (S) i rüyada görmek istemeyi, ya da çok sevdiğimiz yakınlarımızdan âhirete göçmüş olanları rüyada olsun görmek isteyişimizi misâl verebiliriz.

İbnü’l-Kayyim diyor ki: "Rüyada ölülerle buluşmak ve onlarla bazı haber alışverişinde bulunmak; falan yerde hazine var, filan yerde şu var, falan iş şöyle olacak, filan zamanda bize geleceksin…gibi haberler vermeleri ve bunların da aynen çıkması, bu buluşmanın gerçekliğini ifade eder."(35)

Rivayete göre Ashab-ı kiramdan Sa’b b. Cessâme ile Avf b. Mâlik (v. 73/692) kardeş olmuşlar ve öldükten sonra da birbirimizden haberdar olalım diye sözleşmiş-ler. Aradan bir müddet geçtikten sonra Sa’b ölüyor. Avf bir gece rüyasında, aynen hayattaymış gibi Sa’b’ın kendisine geldiğini görüyor ve Sa’b’a hesap ve suâlin nasıl geçtiğini soruyor. O da şimdilik iyi olduğunu söyleyip Allah’a hamdediyor. Bu arada Avf, Sa’b’ın göğsünde gördüğü bir kara lekenin sebebini soruyor. O da bir yahudi-den on dirhem ödünç aldığını ve paraların asılı olduğu yeri söyleyerek, o paranın sahabine verilmesini istiyor. Yine evdeki kedisinin öldüğünü, kızının da yakında öleceğini haber veriyor ve bütün bunlar aynen çıkıyor. Sabah olup da Avf, arkadaşının evine gidince, paranın aynen haber verilen yerde olduğunu görüyor ve alıp yahudiye götürüyor. Yahudiye, ölmüş olan arkadaşının kendisinden ödünç para alıp almadığını sorunca, yahudi aldığını ve miktarını söylüyor. Bunun üzerine rüyada gördüklerinin gerçek olduğunu anlayan Avf, elindeki paralan, arkadaşının rüyadaki vasiyetine uyarak yahudiye veriyor. (36)

1- Nisa, 4/69.
2- Îbnu’l-Kayyim, s. 17; Suyûti, Büşra’1-Keîb, v. 147 b; Hasan el-‘Idvî, s. 74; Rodosîzâde, Ahval-i Alem-i Berzah, elyazma, İst. Süleymaniye Küt. v. 19 a.
3-İbnu’lKayyim, a.g.e, s. 17; Ibn Kesir, Tefsir, c. I, s. 522; Rodosîzâde, a.g.e. v. 19 b.
4-bkz. Al-u Imran, 3/169-170.
5-Mu’cemu’l-Vasit, c. I, s. 57; Atay Kardeşler. Arapça Türkçe Büyük Lügat, c. I. s. 128; Abnu’l-Kayyim, a.g.e, s. 18.
6- Ab. Hanbel, Müsned. c. II, s. 335.
7- A b. Hanbel. Müsned. c. VI, s. 425; A Siracuddin, a.g.e, s. 106-107.
8- Suyûtî, B. el-Keib, v. 144 b.
9- A. Siracuddin, a.g.e. s. 107; tbnu’l-Kayyim, e.g.e, s. 19.
10- Suyûtî, B. el-Keib, v. 148 b.
11- Abdullah Siracuddin, a.g.e. s. 107.
12- bkz. Suyûtî, Şerhu’s-Sudûr. v. 53 a.
13- Suyûtî, Şerhu’s-Sudûr, v. 38 b; v. 173 b.
14- Suyûtî, Büşra’1-Keib, v. 147 b; Suyûtî, Şerhu Süneni’n-Nesâî, c. IV, s. 34; Hasan el-‘Idvî, a.g.e, s. 73; Abdullah Siracud
15- Suyûti Ş.Sünen’n-Nesâî, c. W, s. 34; H. el-‘Idvî, a.g.e, s.73.
16- Miraç hadisi için bkz. Buhârî. Sahih, Salât, l, c. I. s. 91-92; Müslim, Sahih, imân, 74. c. I, s. 148; A. b. Hanbel. Müsned, c. V. s. 143; ibn Kesir, el-Bidâye ve’n-Nihaye, c. I, s. 97, Beyrut, 1977.
17- Hadis-i Şerifin, ibn Hıbbân’ın Sahih’inde Ebu Hureyre’den rivayet edilen şeklinde: "Mü’minlerin ruhlarının yanına getirilir ve ğaib olan birini bulanların sevinci gibi sevinirler." denilmektedir, bkz. Abdullah Siracuddin, a.g.e, s. 106.
18- bkz. Nesâi, Cenâiz, 9, c. IV, s. 8-9; Suyûti, Ş. Sudur, v. 37 a; B. el-Keîb, v. 144 b; İbnu’l-Kayyim, a.g. e, s. 20; Rodosîzâde, a.g.e, v, 26a; A Siracuddin, a.g.e. s. 106.
19- İbnu’l-Kayyim, a.g.e. s. 19: Birgivî, R. FÎ Ah. Etfâlİ’l-Müslimin, s. 85; Birgivî bu konuyu işledikten sonra, vasiyyet etmeden ölenlerin berzahta konuşamayacaklarım ve berzah ehlinin sorularına cevap veremeyeceklerini ilave eder. (bkz. a.g.e, s. 85.)
20- İbnu’l-Kayyim, a.g.e, s. 19; Rodosîzâde, a.g.e. v. 25 a.
21- Rodosîzâde, a.g.e. v. 7 b.
22- Ibnu’l-Kayyim, a.g.e, s. 12.
23- Hasan el-‘Idvî, a.g.e, s. 16, Mısır, 1316.
24- Aynı eser, a. yer.
25- Ibnu’l-Kayyim, a.g.e, s. 7; Rodosîzâde, a.g.e, v, 8 b.
26- Zuhruf, 43/45. ‘
27- bkz. Ibn Kesir, Tefsir, c. IV, s. 129.
28- bkz. Abdullah Siracuddin, a.g.e, s. 109-110.
29- Bu husustaki hadisler için bkz. Buhârî, Sahih, Salât, l, c. I, s. 91-92; Enbiyâ, 5, c. IV, s. 106-107; Müslim.Sahih.lman, 74, c.I,s.l48; Fezâil,42,c.IV,s.l845; Nesâî, Sünen, Kıyâmu’1-Leyl, 15, c. m, s. 215; A-b. Hanbel, Müsned, c. ffl, s. 120, 248; c. V. s. 59,143.
30- Ebu Davud, Sünen, Sünne, 17, c. W, s. 226.
31- bkz. Abdullah Siracuddin, a.g.e, s. 110-113.
32- Ibnu’l-Kayyim, a.g.e, s. 8; Rodosîzâde, a.g.e, v. 8 b; Vücûdî, Muhammed b. Abdulaziz, Ahvâl-i Alem-i Berzah, v. 9 a, elyazma, ist. Süleymaniye.Küt. Halef Ef. Böl. Nr. 237.
33- Ibnu’l-Kayyim, a.g.e, s. 29; Rodosîzade, a.g.e, v. 39 b.
34- Erzurumlu ibrahim Hakkı, Mârifetname, c. I, s. 60.
35- Rodsizade, a.g.e
36- Rodesizade, a.g.e.
Kaynak: Prof. Dr. Süleyman Toprak, Kabir Hayatı, s. 247-258

Selam ve dua ile…
Sorularla İslamiyet


Fetva Meclisi
Allah, vefat ettirdiği kişilerin ruhlarını kendi katında tuttuğunu ve dünyaya dönememeleri için arkalarına bir berzah / engel koyduğunu açık bir şekilde bildirmiştir.


Darusselam
hiç bir ruh dünyaya gelmez sağdan soldan söylentilere inanmayın.


Kayıtsız Üye
Abimle Babam kazada vefat ettiler şehitlik mertebesi varmı alirlarmi..bide köyden bir kişi kazadan üç gûn sonra abimin eve geldiğini gormuş.bilgi almak istiyorum


Şema
Kazada ölmek Müslümanlar için yani imanla ölenler için şehadet mertebesi vardır, şehittirler ama eve asla ölü gelmez rüyaya inanmayın


ölen kişinin ruhu 40 gün, ölen kişi evine gelirmi, öldükten sonra ruh evine gelirmi

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();