Mümin kulların özellikleri

Mümin kulların özellikleri

İnşirah
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyu-rur: Akıllı insan, nefsini hesaba çe-kip ölümden sonra (ki hayat) için hazırlık yapandır. Aciz insan ise da-ima beşeri istek ve arzularının arka-sından koşan ve bununla beraber Allah (c.c)’tan (cennete girmek gi-bi) büyük beklentileri olan in-sandır. (1) Hadiste geçen Aciz in-san… yerine başka bir rivayette ahmak insan… denmiştir. Pey-gamberimiz akıllı insanı; nefsini he-saba çeken ve ölümünden sonrası için çalışan diye tanıttığı gibi, ah-mak ve aciz insanı ise muhasebeyi nefsi ihmal ettiği gibi, nefsinin pe-şinden de koşan diye tanıtmıştır.
Hz. Ömer’in şöyle dediği rivayet edilir:
Hesaba çekilmeden önce kendi-nizi hesaba çekin. Tartılmadan kendinizi tartın. Ve o sunum günü (amellerin Allah’a sunulduğu âhi-ret günü) için hazırlanın. Konu hakkında Allah (c.c) ta şöyle buyu-rur: Ey İnsanlar! O gün hesap için huzura alınırsınız. Size ait hiçbir sır gizli kalmaz.
Karşısına çıkan problemler oldu-ğunda ve karar alması gereken bir konu olduğunda yerinde ve kesin karar alabilmesi
Bu nitelik azim sahibi (ulu’l azim) peygamberlerin niteliğidir. Azim; yerinde ve kesin karar de-mektir. Allah (c.c) Kur’an’da şöyle buyurur: Bir şeye kesin karar ver-diğinde Allah’a tevekkül et. (3 Al-i İmran, 159) Fakat bu şekilde bir karar istihare ve ilim ehliyle istişare yapıldıktan sonra verilmeli. Zira Rasûlullah (s.a.v) bu hususta şöyle buyurmuştur: İstihare yapan hiç kimse kaybetmez ve istişare eden hiç kimse de pişman olmaz. (2)
Vaktini iyi değerlendirmesi ve bütün vaktini ümmeti için ve dünya ve âhirette kendisine faydalı olan şeylerle geçirmesi
Yüce Allah, Furkan suresinde Allah’ın has kulları nın nitelikle-rini sayarken: Onlar boş şeylerle karşılaştıklarında vakar ile (ona ilti-fat etmeksizin) onurlu olarak geçip giderler. der. Bu ayet-i kerime bir mü’minin fayda vermeyen boş şey-lerle uğraşmaması gerektiğini açık-lar. Ve boş şeylerle uğraşmanın, mü’minin değerini düşüreceğini bildirir.
Başka bir ayette ise Allah (c.c) mü’minleri: Onlar ki boş ve yarar-sız şeylerden yüz çevirirler. ( 3) di-ye niteler.
Peygamberimiz (s.a.v) şöyle bu-yurur: Beş şey gelmeden beş şeyi değerlendir: Ölüm gelmeden ha-yatı, hastalanmadan sağlığı, meş-guliyetler çoğalmadan boş vakti, yaşlanmadan gençliği ve fakirleş-meden zenginliği değerlendir. (4) Ve yine buyurur ki: Kişinin ken-disini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi, Müslümanlığının güzelli-ğindendir. (5). Başka bir hadisin-de ise: "Kıyamet gününde hiçbir kul, kendisine şu dört şey sorulma-dan yerinden tek adım atamaya-caktır: Ömrünü ne uğruna geçirdi-ği, gençliğini nede yıprattığı, ilmiy-le ne kadar amel ettiği ve malını nereden kazanıp onu nereye infak ettiği." diye buyurmaktadır.(6)
Afv bin Malik (r.a) rivayet ettiği bir hadiste şöyle buyurmuştur: "İki adam, (anlaşamadıkları bir konu-yu, hükme bağlaması için Rasülul-lah (s.a.v)’a geldiler. Aleyhine hü-küm verilen adam: " Allah bana ye-ter ve o ne güzel vekildir. (Hasbi-yellahu ve n’imel vekil)" dedi. Bu-nu duyan Peygamberimiz: "Allah, aciz düşmeyi/ acizliği kabullenmeyi kınar. Senin görevin, önce çaba sarf etmektir. Senin takatini aşan bir durum söz konusu olduğunda: ‘Allah bana yeter; O ne güzel ve-kildir!’ de." diye buyurdu.(7)
Şüpheli şeylerden sakınması
Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyu-rur: Haram da açıktır, helal de. Ama bu ikisi arsında pek çok insa-nın hükmünü bilemediği şüpheli (hükmü belirsiz) şeyler vardır. Kim bu şüpheli şeylerden kaçınırsa, di-nini ve namusunu korumuş olur. Şüpheli olan şeylerle amel eden sonunda harama düşer. Bu kişinin durumu, tarlanın hemen kıyısında koyun otlatan çobana benzer; ko-yunlar o tarladan ha otladı ha otla-yacak…(8) Ve buyurmuştur ki: Şüpheli şeyleri bırak; şüpheli ol-mayan şeylere yönel. Başka bir hadisinde ise:" Kul; mahzurlu olana düşerim korkusuyla, mah-zurlu olmayan bazı şeyleri terk et-medikçe takva ehlinden olamaz." (9) demiştir.
Hakkında kötü zanda bulunul-masına sebep olacak şeylerden sa-kınması
Peygamber Efendimiz şöyle buyurur: İyilik: ahlakın güzelliği-dir. Kötülük: başkasının, bilmesini istemediğin ve yaptığında içinde tereddüde neden olan şeylerdir. -(10) Safiye binti Huyey (r.a), riva-yet ettiği bir hadiste şöyle buyurur:
Rasûlullah (s.a.v) itikafa gir-mişti. Bir gece ben de onu ziyarete gittim; konuştuk ve ben gitmek için kalktığımda, o da benimle birlikte beni uğurlamak için geldi. İtikafa Usame bin Zeyd’in evinde girmişti.
Tam o sırada Ensar’dan iki adam oradan geçmekteydi; Ra-sûlullah’ı görünce daha hızla yürü-meye başladılar. Rasûlullah (s.a.v), bu durumu görünce onlara: Ya-vaş olun. Bu (karım) Safiye binti Huyey’dir diye seslendi. Onlar da:
SübhanAllah! Ama Ey Allah’ın Rasûlü…? dediler. Bunun üzeri-ne Rasûlullah (s.a.v): Şeytan, in-san vücudunda kanın dolaşımı gibi dolaşır; bu yüzden kalbinize bir şer (şüphe) atmasından korktum. di-ye buyurdu.(11)
Güzel ahlâkıyla, güler yüzüyle, nasihatleri ve yönlendirmeleriyle insanların hizmetinde bulunarak kendisini onlara sevdirmesi
Yüce Allah Kuran-ı Kerimde Peygamberimize hitaben şöyle buyurur:
Allah’tan (sana) verilen bir şef-katten dolayıdır ki, sen onlara yu-muşak davrandın. Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz onlar senin etrafından dağılıp gi-derlerdi. (12)
Peygamber Efendimizin yüzü daima güleç, ahlâkı da yumuşaktı. (13) Ve derdi ki: Yumuşaklık, bu-lunduğu her şeyi süsler ve kendi-sinde bulunmadığı her şeyi çirkin-leştirir. (14)
Peygamber efendimiz şöyle bu-yurmuştur: "Mü’min, insanlarla kay-naşan ve kendisiyle kaynaşılandır. İnsanlarla kaynaşmayan ve kendi-sine ülfet (sempati) duyulmayan insanda hiçbir hayır yoktur." (15)
Rasûlullah (s.a.v) bir gün: Din samimiyettir. diye buyurdu. Bu-nun üzerine Ashaptan bazıları Kime karşı Ya RasûlAllah? diye sordular. O da cevaben: Allah’a, kitabına, Rasûlüne, İslam önderle-rine ve bütün mü’minlere karşı sa-mimiyettir. diye buyurdu. Başka bir hadisinde ise şöyle buyurmuş-tur:
Kim bir mü’minin dünya sıkın-tılarından bir sıkıntısını giderirse Allah (c.c)’da onun âhiret günü sı-kıntılarından bir sıkıntısını giderir. Kim zorda kalan birine yardım elini uzatırsa, Allah (c.c)’da hem dünya-da hem âhirette zorluklara karşı ona yardım elini uzatır. Ve kim bir müslümanın ayıbını örterse, Allah (c.c)’da hem dünyada hem âhirette onun ayıplarını örter. Bir kul kar-deşinin yardımında olduğu müd-detçe Allah (c.c)’da onun yardımın-da olur.(16) Diğer bir hadisinde ise: Dünyadan yüz çevir ki, Allah seni sevsin. İnsanların elinde bulu-nandan bir beklentin olmasın ki, insanlar seni sevsin. (17) diye bu-yurur. Ve buyurur ki: " Kardeşini güler bir yüzle karşılaman kadar küçük bile olsa, hiçbir iyiliği önem-siz sayma."(18)

1. Tirmizi, İbn Mace, Ahmet
2. Taberani
3. 23 Müminun, 3
4. Hakim, Ahmet, Beyhaki
5. Tirmizi
6. Hakim, Ahmet, Beyhaki
7. Ahmed, Ebu Davud
8. Buhari, Müslim
9. Tirmizi
10. Müslim
11. Buhari, Müslim
12. 3 Al-i İmran; 159
13. Tirmizi
14. Müslim
15. Taberani
16. Müslim
17. Hakim, Beyhaki, Tabarani
18. Müslim


Cevap: Mümin kulların özellikleri

EHLİMAN
Mümin insanlar hal ve hareketleri ile diğer insanlardan ayırmalıdır. Güzel ahlaklı ve terbiyeli davranmalıdır. Diğer insanlara güler yüzlü olmalı ve yardıma muhtaç insanlara elinden geldiğince yardımcı olmalıdır.

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();