Ergenlik döneminde Din gelişimi

Ergenlik döneminde Din gelişimi

İnşirah
ergenlik dönemi din gelişimi, Din Psikolojisi çerçevesinde bilimsel bir bakış açısıyla ele alınmaktadır. Psikolojide öteden beri "Ergenlik dönemi araştırmacılarının ilkleri" ola-rak kabul edilen Starbuck ve Hall gibi psikologlarla başlayan ve ergenlik dönemi dini gelişimini inceleyen çalışmalar, ilerleyen yıllarla gittikçe artmıştır. Son dönem araştırmaların önemli bir kısmı, kendi bulgularını başta ABD olmak üzere daha ziyade Batıda ger-çekleştirilen önceki araştırma bulgularıyla destekleyerek bu dönemde ortaya çıkan dini değişmeleri, aşamalara bağlı bir değerlendirme modeliyle açıkla-maktadır. Konuyla ilgili yaygın olarak kullanılagelen üç aşamadan bahsedebiliriz:

1. Aşama: Dinî Şuurun Uyanması ve Gelişmesi
İnsan hayatında her gelişim evresi, birbirini ta-mamlayan tedricî bir değişimi içerdiği gibi, dinî ka-bullerde de belirli bir tedricîlik söz konusudur. Şuurlu bir dindarlığın ortaya çıkmasından önce çocuk, dini gelişim noktasında ancak somut işlemlere dayalı bir ilerleme kaydedebilir. Çünkü çocukluk döneminde zi-hinsel yapılanma, dinin manevî boyutunu anlayabi-lecek kapasiteden büyük ölçüde yoksundur. Bu dö-nemde Tanrıyı insanî özelliklerle algılamaya işaret eden bir tanrı anlayışı hakimdir (Antropomorfik). Bu-nunla birlikte, çoğu ezbere veya şartlanmaya dayalı çocukluk dinî kabullerinin ileri dinî hayatın oluş-masındaki fonksiyonu, asla küçümsenemez. Çünkü ergenlik dönemi sonunda yapılan dinî tercihlerde, bireyin yönelişini etkileyen en önemli faktörler, çocuk-luk dönemi dinî kabuller ile yakından ilgilidir.

Olayların ardındaki nedenleri kavrayabilecek bir olgunlaşmayı ifade eden soyut düşünce yeteneğinin ortaya çıktığı 12-13. yaşlarda, çocukluk döneminin başından beri gelişmeye devam eden dinî duygu, dinî ilgi ve düşünceler, bilinç ve irade seviyesine yükselerek ergenin tüm kişiliğini derinden etkiler. Böylece, çoğunlukla tüm tutum ve davranışlarını yeniden şe-killendirecek güçlü bir dinî anlayış ortaya çıkar. Er-genlikte ortaya çıkan bu yeni değişim, "dinî uyanma" kavramı ile ifade edilmektedir. Dinî uyanma ile birlikte başlayan dini şuur süreci, ergende daha önce yaşamadığı oldukça farklı, zengin ve karmaşık dini tecrübelere yol açar.

"Dini şuur", bireyin hangi dini kabullere sahip olduğunu, neye ya da kime niçin inandığını ya da inan-madığını bilmesi; sergilediği dini tutum ve davranış-ların farkında olması; dini kabullerini içten yaşaması vb. gibi çeşitli tecrübe şekilleri ile ifade bulur. Dini şuur, zihinsel hayatın gelişmesine bağlı olarak sosyo-kültürel etkiler altında ortaya çıkan samîmi bir yaşan-tıdır. Dini şuura ulaşan ergen, mensubu bulunduğu dinin mesajına uygun yaşamaya çalışır.

Çocukluk dönemi dinî ilginin çok ötesinde ergen-likte ortaya çıkan bu yeni oluşuma psikolojik, duygusal, sosyal ve kültürel pek çok faktör, farklı boyutlarda katkı sağlar. Ergenin bu devrede en büyük problemlerinden birisi kuşkusuz, bütüncü bir kimlik kazan-maktır. Onun bu arayışında din, önemli bir hizmet icra eder. Çünkü kimlik gelişiminin temel taşlarını teşkil eden güven duygusu, özdeşleşme vb. psikolo-jik gelişim özellikleri, aynı zamanda dinî gelişimin te-mel esasları arasında yer alır. Araştırmalara göre, be-lirli bir kimlik kazanma çabasında dinin çok yönlü etkileri söz konusudur.

Duruma farklı bir açıdan yaklaştığımızda; belirli bir hayat görüşü kazanma, hakikatle ilgilenme, fikri açıklık ve anlama ihtiyacı gibi pek çok eğilimin tatmi-ninde de, dinin önemli bir boşluğu doldurabilecek eşsiz bir niteliğe sahip olduğu görülür. Aynı şekilde, duygular da bireyi dine yaklaştırmada önemli fonksiyonlara sahiptir. Örneğin, ergenlerin pek çoğunda kuvvetle hissedilen duygulardan "sonsuzluk ve ölümsüzlük" duygularına karşılık dinde, ebedî bir ha-yat vaadi söz konusudur. Endişe korku, sıkıntı, yal-nızlık gibi duygulara karşılık dinde, sığınma ve güven telkin eden bir yapı mevcuttur. Yine, dinî suçluluk ve günahkârlık duygularına din, rahmet ve bağışlayıcı mesajıyla karşılık verir. Bütün bunların yanında sos-yo-kültürel organizasyonlar olarak aile, okul, arkadaşlık ve grup ilişkilerinin; sosyal bütünleşme fikir ve ideallerinin dinî ilgi uyandırmada önemli etkiler orta-ya koyabileceği, başlı başına ayrı bir gerçek olarak kabul edilmektedir.

Duygusal alanda yaşadığı iniş-çıkışlar, ergenin çocuklukta tecrübe ettiği, fakat dışa vuramadığı dinî duygularını şuur alanına çıkararak onun, yeniden dinî bir arayış ve özlemle dünyaya yönelmesini sağ-lar. İşte bu yönelişi, dinî şuurun açık bir belirtisi kabul edilir. Bu aşamadan itibaren ergen, geleneksel dinî kabullerini tekrar gözden geçirmek ihtiyacını hisseder. İçine düştüğü kararsızlığın da etkisiyle ergen, olumlu-olumsuz, basit-karmaşık pek çok denemeye girişir. Ancak, bütün bu arayışları neticede onu, yetişkinlik dinine ulaştıracak önemli birer basamak teşkil eder.

2.Aşama: Dinî Kabullerin Sorgulanması ve Şüphe
Ergen, özellikle 13. yaşlarından itibaren etrafında süregelen dinî yaşantıların çeşitliliğini fark etmekte geç kalmaz. Aile ve okul çevresinin yardımlarıyla or-taya çıkan zihinsel ilerleme onda, karşılaştırma, tahlil ve analiz etme, tenkit ve eleştirme gibi yeteneklerin gelişmesini sağlar..

Zihinsel alanda ortaya çıkan bu köklü gelişmeler yanında duygusal alanda bağımsızlık ve güçlülük duygularının etkinlik kazanmasıyla pek çok ergen, çocukluk dönemi inançlarına geri dönerek onlara karşı tenkitçi bir tutum geliştirir ve inançlarını eleşti-riye tabi tutar. Aslında böyle bir ihtiyaç duyması, nor-mal ve sağlıklı bir gelişimin ifadesidir Zira bu eğilimi-nin ardında varlığını hissettiren en önemli güdü-lerden birisi, daha önce dinî coşkunluğu kendisine yaşatan "dinî şuur" un kendisidir. Doğal olarak, inançları üzerinde giriştiği bu "aklama" girişimi, ergende bir takım tereddütleri de gündeme getire-bilmektedir.

Ergenin dinî inançlarından kuşku duymaya başlaması, bir anda ortaya çıkan basit bir olay değildir. Aksine, bu yeni ve çok farklı eğilim ile birlikte, dinî şüphe ve tereddütlere zemin hazırlayan psikolojik-duygusal gerginlikler, zihinsel karmaşalar, yanlış ve hurafe bilgiler, dinî anlatım dilinde yetersizlikler, kavram kargaşası, dinî konularda rehbersizlik vb. gibi çok yönlü faktörler, olaya yoğun bir şekilde karışır ve zaman zaman dinî sapmalara da yol açar. Bunun dışında, dinî öğrenmede eksiklik, yanlış fikir ve olumsuz telkinler; ayrıca aile, arkadaş ve grup çevresi, kısaca bir bütün olarak sosyo-kültürel çevreden kaynaklanan pek çok etkenin katkıları da küçümsenemeyecek boyuttadır. Böyle olmakla birlikte, uygun ölçü ve ortamda bulundukları takdirde -dinî hayat üzerinde olumsuz etkileri ile sıraladığımız- bu faktörlerin, aynı zamanda dine yaklaştırıcı etkilere sa-hip olduğu da ayrı bir gerçektir.

Her ne sebeple olursa, ergenin, dinî inançlarını soru süzgecinden geçirmeye kalkışması, son derece ıstırap vericidir. Çünkü O, bir bakıma tüm varoluşunu tenkide tabi tutmaktadır. Ancak, bu aklama girişimi, düzenli bir hayat felsefesi oluşturabilme yolunda zo-runluluk arz eder. Aslında bu aşamada ortaya çıkan karışıklıklar, daha sonra kesin bir durulmayı getirecek bulanıklığın habercileridir. Olaya bu açıdan yaklaştığımızda, tenkitçi düşünce evresinin değerini takdir etmek, daha da kolaylaşır.

3. Aşama: Dinî Tutumların Belirginlik Kazanması
Bütün tutum ve davranışlarda olduğu gibi dini tutumlar, son ergenlik döneminde psikolojik durulmayla birlikte belirginleşmeye başlar. Çatışmalarla, bunalım ve krizlerle dolu ergenlik dönemi, yerini bu aşamada istikrarlı ve sakin bir döneme bırakır. Durulma, kimi er-genlerde kısa zamanda ve sessizce gerçekleşirken; kimi ergenlerde ise, uzun zamanda ve isyancı tepkilerle gerçekleşir.

Çoğu zaman birbirine girmiş karmaşık değişmelerin hüküm sürdüğü ergenlik döneminde, önceden ge-liştirilmiş dini tutumlarda olduğu kadar geliştirilen yeni dini tutumlarda da büyük ölçüde kararsızlık, istikrar-sızlık ve belirsizlik görülür. Ancak, bu yeni yapılanmada bilinçli ve kasıtlı hareketten çok, dönemin kendine özel psikolojik yapısı etkindir. Diğer taraftan, ortaya çıkan karmaşa bütün tutumları etkileyecek güçte olamayacağı gibi, bireysel farklılıklar dikkate alındığında, herhangi bir tutum üzerinde kayda değer bir etkide de bulunmayabilir. Bu noktada asıl belirleyici olan, metot ve içerik açısından çocukluk döneminde alınan dini eğitimin kalitesidir.

Yetişkinliğe yaklaşırken ergenler özellikle 20’li yaşlarda, bütün diğer tutumlarda olduğu gibi, dinî-ahlâkî tutumların büyük bir bölümünde de belirgin bir istikrar kazanırlar ve böylece hayat felsefelerini önemli ölçüde oluşturmuş bir kişilik yapısına ulaşırlar. Bu aşamada, dinî gelişim sürecinde çok önemli ve kritik bir geçişi karakterize eden şüphe olayı ile bu geçişe çoğu zaman eşlik eden suçluluk ve günahkâr-lık duyguları, büyük ölçüde güçlerini kaybeder. Özel-likle yakın ilişkiler kurduğu aile, arkadaş ve grup çevresinin büyük bir rol oynadığı bu gelişim süre-cinden sonra ergen, dinî tutumlarını temellendirmek üzere kesin bir yol ayırımına gelir: Genel bir eğilim olarak çözümü önce yakın arkadaş çevresinde arar. Daha sonra duruma göre aile içinden ya da aile dı-şından sevdiği ve güvendiği şahıslara açılır; üste-sinden gelemediği konularla ilgili sorular sorar, tartış-malara girer ve açıklamalar bekler. Bütün bu çabaları neticesinde karşılarına çıkan alternatifler, ergene tercih imkânı sağlar.

Araştırmalar, yaptıkları tercihlere göre ergenlerde üç farklı dinî tutumun ortaya çıktığını göstermektedir: Ergenlerin bir bölümü, dine karşı tam anlamıyla kayıtsızlaşır. Bunlar çoğu zaman, din ile ilgili her şeyi tamamen terk ederek, dinin tümüne karşı reddedici bir tutum geliştirirler. Ergenlerin bir bölümü tama-men farklı bir karakterde, kişisel dindarlığı ortaya çıkaracak yeni bir enerji ile çocukluk dönemi inanç-larının ötesinde, yeniden şuurlu bir dinî inanç sistemi oluştururlar. Diğer bir kısım ergen ise, tamamen eski geleneksel inançlarına geri dönerek onları olduğu gibi kabul eder, eski kabul ve seçimlerine dayanan azçok yeniden düzenlenmiş yeni bir dinî tutum geliştirirler.

Dinî tutumların belirginlik kazanması, bireye göre değişebilen belirli bir gelişim süreci gerektirir. Bu sü-reçte duygusal ve zihinsel faktörlerin rolü oldukça bü-yüktür. Çünkü ergen, hayatının en önemli kararlarını almak zorundadır. O, ancak çocukluk ile ergenlik dinî değerleri arasında uyuşma sağladıktan sonra, dinî anlayışını tüm tutumlar üzerinde merkezi bir konuma getirebilir. Olumlu şartlar altında tutumlarını temel-lendirmiş olan ergenin, kendine olduğu kadar başkalarına ve başka fikirlere karşı, önceden mevcut tutum-larında önemli değişmeler ortaya çıkar. İçinde bulunduğu yeni gelişim dönemine uygun olarak önceden tahammül edemediği kişiler ve fikirler karşısında daha olgun, daha toleranslı ve daha yapıcı bir kişilik geliştirmiş durumdadır. Yine o, dini kabullerine ve bütün diğer sahip olduklarına, hayata ve geleceğine daha açık ve olumlu bir bakış açısı kazanmıştır.

Bir değerler sistemi olarak benlik, dinî motiflerle iş-lendiği zaman, hayat görüşünün oluşturmasında güçlü dayanak noktaları hazırlar. Dinî referanslar eşliğinde benliğini geliştirdiği takdirde ergen, önemli bir ayrıcalık olarak maddi – manevî ayırımında kendi sınırlılıkları ile ilgili doğru tahminlerde bulunabilir; neyin üstesinden gelip gelemeyeceğini gerçekçi bir tarz-da tespit ederek daha uygun çözümler üretebilir. Di-ğer taraftan engellenmeler karşısında kolayca sarsın-tıya uğramaz; baş edemediği sorunlardan asgari zararla sıyrılabilir. Çünkü dinî hayat, zengin telafi mekanizmalarına sahip metafizik boyutuyla ona güç verir. Sığınabileceği ve en önemlisi güvenebileceği ken-di ötesinde üstün bir güçten ya da yüce bir varoluştan destek alarak direnç kazanır. Özetle din, ergen için nerede nasıl davranabileceğine dair hazır kalıplar sergilemekle bir yandan tutarlı davranış modelleri sunarken, diğer yandan da içinde bulunduğu zihinsel ve ruhsal karmaşadan nasıl kurtulabileceğine yönelik çözüm seçenekleri sunarak rehberlik eder.

Kuşkusuz bu rehberliğin etkin olarak ergenin hizmetine sunulmasında model şahsiyetler yanında tüzel kişilikler olarak eğitim kurumlarının, kitle iletişim araçlarının ve sivil toplum kuruluşlarının aktif roller üstlenmesi gerekmektedir.


Cevap: Ergenlik döneminde Din gelişimi

el medet
ALLAH razı olsun güzel kardeşim nereye baktımsa isyan cı olur deyip işin içinde çıkmışlar ama bu yazı çok hoşuma gitti ben okudum kagıdada dökdüm ki eşime de anlatayım ergenlik döneminde bir oğlum var ve gerçekden zormuş

kalbi güzel kardeşlerimin siteside böyle olmalı


ergenlik ve din, ergenliğin dini boyutu, ergenlikte dini tutumların belirginlik kazanması

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();