Gayri Müslimlerle Evlilik

Gayri Müslimlerle Evlilik

Abdullatif
Gayrimüslimlerle olan evliliklerde inanç ve yaşama biçimleri arasında çıkan tezat ile çocukların dini kimlikleri ve eğitimleri önemlidir. Bundan başka şu yedi husus yasağın mesnedidir:

1) İslamiyet ile Yahudilik ve Hıristiyanlık arasındaki temel yaklaşım farkı evlilikte belirleyicidir. İslamiyet kişiye din ve vicdan özgürlüğünü tanır, kimseyi kendi inancından döndürmez. Müslüman bir koca, karısının inancına müdahale edemez. Nikah akdine kadar ona İslamiyet`i tebliğ eder, müstakbel eşinin Müslüman olmasını arzu ettiğini belirtir. Ancak nikah akdinden sonra bunu her Allah`ın günü artık yapmaz, çünkü mademki nikah akdine göre kadın kendi dininde kalmayı tercih etmiştir, demek ki bu onun seçimidir; bu seçimini sürdürmekte kararlı olduğunu göstermektedir. Zaman zaman ve yeri gelince ona İslam`ın doğrularını anlatır, gösterir; ama hiçbir zaman nikahtan sonra karısını kendi inancından dolayı rencide edemez, onu üzecek davranışlarda bulunamaz; inancıyla alay edemez. Hatta Hamidullah`a göre, Müslüman bir koca mesela Hıristiyan karısının `içki içmesine engel olamaz`. (Aziz Kur`an, 5/Maide, 5. ayetin açıklaması).

2) Bir Müslüman koca, Yahudi veya Hıristiyan eşinin inandığı kitaba ve peygambere saygısızlıkta bulunamaz. `Çünkü Tevrat Allah`ın Hz. Musa(as)`ya, İncil de Hz. İsa(as)`ya vahyettiği kutsal kitaplardır. Hz. Musa (as) ve Hz. İsa (as), büyük (Ulu`l-azm) peygamberlerdendir.` Müslümanlar, Tevrat ve İncil`in değiştirilmiş olduklarına inanırlar, ama menşe`leri ve özleri/muhtevaları itibarıyla Allah`ın vahyettiği kitaplar olduklarına da inanırlar. Bu amir bir iman hükmüdür, Amentü`nün 6 umdesinden biridir; buna inanmayan Müslüman olamaz: `Ve de ki: -Allah`ın indirdiği her kitaba inandım.` (42/Şura, 15) Bu vahyleri alan Hz. Musa ve Hz. İsa, Allah`ın övgüyle bahsettiği peygamberlerdir. Bunlar ve diğer İsrailoğulları peygamberleri bizim de peygamberlerimizdir, onlara azami saygıyı göstermekle yükümlüyüz. Onların günah işlemediklerine, aldıkları vahyleri bütün güçlerini kullanarak tebliğ ettiklerine inanır, asla aralarında ayırım yapmayız. (2/Bakara, 285) Bu yüzdendir ki, hiçbir Müslüman`ın, Tevrat ve İncil`e, Hz. Musa ve Hz. İsa`ya hakaret etmek aklının köşesinden bile geçmez. Onlara hakaret etmesi demek kendi inancına, kutsal değerlerine saygısızlıkta bulunmak demektir. Ancak Müslüman bir kadının gayrimüslim bir erkekle evlenmesi öyle değildir; bu iki din mensubu insanlar, Kur`an`a ve Hz. Muhammed(sav)`e inanmadıkları için Müslüman bir kadını evlilik boyunca taciz edebilir, yerine göre İslamiyet`e, Kur`an`a ve Peygamber`e karşı saygısız davranabilirler.

3) 1965 II. Vatikan Konsülü`ne kadar Katolik Kilisesi, çocuğun mutlaka vaftiz edilmesi şartını arardı. Yeni durumda erkeğin Hıristiyan olmayan eşine, çocuğunu Hıristiyan değerlerine göre yetiştirmek için çaba harcayacağını peşinen söylemesi gerektiği fikriyle yetindi. Hıristiyanlıkta hala bazı kiliseler çocuğu vaftiz etmek için annesinin kiliseye kayıtlı olması şartını arar. Ortodoks ve Ermeni kiliseleri vaftiz için annenin de babanın da Hıristiyan olması şartını arıyor. Son zamanlara kadar birçok ülkede çocuk vaftiz olmadıkça hukuki bir kişilik kazanamazdı. Hala bu teamülü devam ettiren kiliseler ve mezhepler vardır. Bu, gayrimüslim bir erkekle evli olan Müslüman bir kadının dinini koruyamayacağını gösterir. Manken Tuğçe, Hıristiyan olmasaydı Yunanlı şarkıcıyla evlenemezdi.

4) Geleneksel toplumlarda çocuk babaya aittir. İslam hukuku bunu teyit etmiş, `çocuğun babasının yatağına ait olması gerektiği` hükmünü getirmiştir. Yerleşik örflere göre nesil baba üzerinden geçer. Annenin Müslüman, eşinin gayrimüslim olması, çocuğu üzerindeki etkisinin ve nesep ilişkisinin neredeyse tümüyle kaybolmasına sebep oluyordu. Modern toplumda bu yönde bir anlayış değişikliği görülmekle beraber, deneysel olarak bunun yol açtığı sonuçlar henüz tam olarak test edilmiş değildir. Çocuğun zaman içinde bütünüyle babaya nispetinin ortadan kalkacağı beklenemez.

_________________________
Ahmet KURUCAN – ZAMAN


Cevap: Gayri Müslimlerle Evlilik

Hoca
< Son zamanlara kadar birçok ülkede çocuk vaftiz olmadıkça hukuki bir kişilik kazanamazdı. Hala bu teamülü devam ettiren kiliseler ve mezhepler vardır. Bu, gayrimüslim bir erkekle evli olan Müslüman bir kadının dinini koruyamayacağını gösterir. Manken Tuğçe, Hıristiyan olmasaydı Yunanlı şarkıcıyla evlenemezdi. >
hukuki bir kişilik için vaftiz şartını ilk defa okudum:) paylaşım için teşekkürler


Gayri Müslimlerle Evlilik

Abdullatif
Rica ederim…
YAZININ DEVAMI…

Önceki yazıda Müslüman kadınların niçin gayrimüslim erkeklerle evlenemeyeceğine ilişkin dört sebep saymıştık. Konuyla ilgili son yazıda üç sebep daha sayacağız: 5) Kur`an, `Erkeklerin kadınlar üzerinde kavvam oldukları`nı söyler (4/Nisa, 34). Bu şıkta üç husus var: a) Kavvam, hem koruyup gözeten, sorumluluk üstlenen, hem de meşru çerçevede inisiyatifi elinde tutan kişidir. Bunun uygun bir çerçevede tutulması herhangi bir soruna, ast-üst ilişkisine yol açmaz, dolayısıyla kadının kişiliğinden fedakarlıklarda bulunmasını gerektirmez. Ama insanlar her zaman uygun dengeyi tutturamıyor, haksızlıkta bulunuyor. `Kavvamlık ilişkisi`nde kadın daha çabuk ve ağır anlamda mağdur olur. b) Kavvam vasfı, kadında eşine karşı minnet duygusunun uyanmasına yol açar. Oysa İslam nokta-i nazarından iman en büyük payedir ve hiçbir mü`min, mü`min olmayan kimseyi kendinden üstün görmez. (3/Al-i İmran, 149) Bu, kuşkusuz gayrimüslime karşı ahde vefa göstermesi, gördüğü yardıma teşekkür etmemesi veya kaba, küstah, saygısız, nankör davranması anlamına gelmiyor. Evlilik ilişkileri zemininde durum farklıdır. c) Kavvam vasfının diğer sonucu evde riyasetin erkekte olmasını gerektirir. Bu mutlak bir hüküm değilse bile, genellikle öyledir. İslam, mü`min bir kadının gayrimüslim bir erkeğin yönetimi altına girmesine iyi gözle bakmaz. En azından geleneksel toplumda kadın-erkek ilişkisi bu zeminde teşekkül edip sürmüştür. İslam`ın, mü`minlere layık gördüğü izzet/üstünlük dolayısıyla Müslüman kadının gayrimüslim erkeğin hükmü ve etkisi altında olmasına hoş bakmadığı anlaşılmaktadır. Erkeğin kavvam vasfı burada rol oynar. 6) Avrupa ve Amerika hariç hala dünyanın büyük bölümünde cari teamüle göre, kadın eve, çocuklarına ve kocasına bakar, hizmet eder. Bu doğal/fıtri işbölümüdür. Bu çerçevede, erkek gerektiğinde eşinden içkili sofra hazırlamasını; domuz veya şarap karışmış yemek yapmasını, hatta oturup kendisiyle içip yemesini isteyebilir. Bu ise kadının haram bir fiil işlemesine sebeptir. Eğer dininde bir yasak yoksa, İslamiyet`te kesin haram olan ters ilişki isteğinde de bulunabilir ve gerektiğinde eşini buna zorlayabilir. Manevi ve bedeni temizlik gereği, her cinsel birleşmeden sonra yıkanmak (boy abdesti almak) gerekir. Gayrimüslim bir erkeğin böyle bir alışkanlığı yoktur; Müslüman kadın her defasında hükmen cünüp bir erkekle yatmak zorunda kalacaktır. 7) Son olarak kadın güvenliğini sağlama aldıktan sonra, evliliği duygusal yaşar. Kadın, gerçekten seviyorsa erkeğinde yoğunlaşır, yani ruhunu ve bedenini erkeğine sunar. Bu zaman içinde kadının eşinin dininden ciddi anlamda etkiler almasına, eşinin dinini benimsemesine yol açabilir. Bu saydığımız sebeplerle evlilikleri durumunda gayrimüslim bir erkeğin Müslüman eşini `ateşe çağırdığı` (2/Bakara 221) sonucunu çıkardığımızı veya en azından bu yönde ciddi bir tehlikenin söz konusu olduğunu söyleyebiliriz. Pekiyi, bu saydığımız sekiz sakıncanın tümüyle ortadan kalktığı bir durumda Müslüman kadınların gayrimüslim erkeklerle evlenmesi mümkün mü? Fıkhi açıdan böyle bir soruya cevap vermek bu satırların yazarının gücünü ve sınırlarını aşar. Ancak dini ve sosyolojik olarak, söz konusu sekiz sakıncanın tümüyle ortadan kalktığı bir durum tasavvur etmek neredeyse imkansızdır. Hiç kuşkusuz, durum bu merkezde ise, Müslüman kadınları gayrimüslim erkeklerle evlenmeye veya onlara eğilim duyar hale getirmeye itmemek gerekir. Bu da Müslüman erkeklere büyük işlerin düştüğünü gösteriyor. Elbette kendi dinine inanması ve iffetli olması kaydıyla gayrimüslim bir kadınla evlenilebilir. Öyle beşeri durumlar var ki, bu ruhsat kurtarıcıdır. Ve bunun çeşitli faydaları da vardır. Ama Müslüman erkeklerin daha mutlu, güvenli ve huzurlu bir evlilik için Müslüman kadınlara öncelik vermelerinde yarar vardır. Dini hayat baskı altında, itibar kaybıyla karşı karşıya. Bir Batılı erkekle evlenmek için dinini değiştirmeye hazır binlerce kadın var. Dinine sahip çıkamayan ülkesine de sahip olamaz.

_________________________
Ahmet KURUCAN – ZAMAN

< Dinine sahip çıkamayan ülkesine de sahip olamaz. >
Bir müslüman dinine sahip çıkmamışsa, ülkesine sahip çıkmış çıkmamış ne önem arz eder. Bu ifade bana ters geldi her ne kadar yapıştıran biz olsakta.Ne diyelim..


Soru: Gayri Müslimlerle Evlilik

Ecrinim
< Manken Tuğçe, Hıristiyan olmasaydı Yunanlı şarkıcıyla evlenemezdi. >
ben de bu mankenin önce müslüman olduğunu, evlendikten sonra dinini değiştirdiğini biliyordum.

konu hakkında bilgilendirdiğin için saol kardeşim,Allah c.c. razı olsun


Muslimgirl
Evlenicegim eşim imam nikahi için musluman olsa ve nikahtan sonra muslumanliktan ciksa nikah bozulur mu ve ya bir sorun olur mu ??


arifselim
Dini nikahı kıymak amacıyla dine girilmez eğer girse bile müslüman olmaz. Mutlaka inandığı için müslümanlığa girmelidir. Dinden çıkan birisinin aynı zamanda dini nikahı da gider bitmiş olur.

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();