Tanzimat Dönemi Edebiyatı Ile Ilgili Makale
Kayıtsız Üye
Tanzimat Dönemi Edebiyatı Ile Ilgili Makale lazım Tanzimat Dönemi Edebiyatı hakkında makale örneği yazar mısınız ?
Cevap: Tanzimat Dönemi Edebiyatı Ile Ilgili Makale
Fetva Meclisi
Tanzimat Döneminde Makale
Herhangi bir konuda bilgi vermek, bir gerçeği ortaya koymak, bir tezi kanıtlamak veya bir düşünce yi savunmak amacıyla kaleme alınan bir yazı türü olan makale edebiyatımıza Tanzimat döneminde gazeteyle birlikte girmiştir. Makale türünün doğması ve gelişmesi gazete aracılığıyla gerçekleşmiştir. Türk edebiyatındaki ilk makaleyi Şinasi kaleme almıştır. "Tercüman-ı Ahval Mukaddimesi" adını taşıyan bu makale adından anlaşılacağı üzere edebiyatımızdaki ilk özel gazete olan "Tercüman-ı Ahval"de yayımlanmıştır. Şinasi’nin kaleme aldığı bu makale daha sonra çıkacak gazetelerde yer alacak fikrî ve edebî yazılar için örnek olmuştur.
Daha sonra Ziya Paşa, Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem ve öteki Tanzimat sanatçıları da çeşitli makaleler yazmıştır. Bu makaleler dönemin gazetelerinde yayımlanmıştır. Tanzimat sanatçıları makalelerini genellikle edebiyat, sanat, şiir vb. konular üzerine temellendirmiştir. Namık Kemal, 1876’da Tasvir-i Efkâr’da yayımlanan "Lisân-ı Osmanî’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülâhazatı Şâmildir" adlı makalesinde "edebiyat" ile ilgili konulara değinir. Edebiyatın düşünceleri geliştirdiğinden, toplumu eğittiğinden, milletin yaşantısını sürdürmesine katkı sağladığından söz eder. Divan edebiyatının gerçekçi olmadığını vurgular. Dilin yeni bir anlatım özelliği kazanması, bunun için de yazı dilinin konuşma diline yaklaştırılması gerektiği üzerinde durur. Bu, bir bakıma halka doğru açılmadır.
Bir başka Tanzimat sanatçısı Ziya Paşa, 1868’de gazetede yayımlanan "Şiir ve İnşa" adlı makalesinde yeni Türk edebiyatının Halk edebiyatına bağlanmasıyla ortaya çıkacağını belirtir. Anlatımda halkın seviyesine inmeyi amaçlar. Divan edebiyatının milli bir edebiyat olmadığını savunur. Bu da gösteriyor ki Tanzimat sanatçılarında bir arayış görülmektedir. Yeni bir edebiyat oluşturmak için eskiye, yani Divan edebiyatına karşı çıkmışlar ve hem içerikte hem dilde toplumla yakınlaşmak istemişlerdir. Tanzimat sanatçıları, toplumsal yeni bir edebiyat ve sanat anlayışı oluşturmanın peşinde olmuşlardır. Bundan dolayı yalın ve anlaşılır bir dil kullanmak istemişlerdir. Ancak bunda pek başarılı olamamışlardır. Makalelerde de ağır bir dil göze çarpar.
Tanzimat dönemi makale örneği
Abdülaziz zamanında Avrupa’ya gitmiş olan İslam bilginleri¬nin en olgunlarından Yüce Devlet büyüklerinin en üs-tünlerin¬den Ali Suavi Efendi, Abdülhamit’in tahta çıkışının arkasından İstanbul’a gelmiş ve bir süre mabeyinde kaldıktan sonra Ga¬latasaray Sultanisi müdürlüğüne atanmıştı. Bugüne kadar bi¬linemeyen nedenlerden dolayı bir süre sonra adı geçen okul müdürlüğünden azlolundu. Kendisi tanınmış Osmanlı yazar¬larından olup kendilerini pek iyi tanıdığım için ara sıra evleri¬ne gidip Basirete konulmak üzere felsefe ve siyaset üzerine yazılarını alır ve ga-zetede yayınlardım. Bin iki yüz doksan dört yılı mayısının yirmi birinci cumartesi günü akşamüzeri adı geçenden uşağı aracılığıyla bir not aldım. Sözünü ettiğim notta aynen şu sözler yazılı idi:
"Yüce Devletin dış politikası şu sırada birtakım güçlüklere rastlamış ise de bunun iyi biçimde düzelmesi yolu ola-naksız değildir. Pazartesi günü gazeteniz ile yayınlayacağım yazının okunmasını iş başında bulunanlara ve bütün halka salık veri¬rim. " idi.
Bu notu kendilerinin isteğine uyarak aynen ve imzası altında Basiret’e koyduk. Bütün halk, pazartesi günü için Ali Suavi Efendi’nin önemli siyasi yazısını bekliyordu.
Mayısın yirmi üçüncü pazartesi günü Flibe ve Hasköy ve di¬ğer Rumaeli halkından beş altı yüz, bir söylentiye göre bin kadar göçmenle birlikte Ali Suavi Efendi Çırağan Sarayı’na saldırıp Sultan Murad’ı oradan alarak ve "Padişa-hım çok ya¬şa!" bağrışlarını göklere çıkararak Serasker kapısına götürüp tahta çıkarma girişiminde bulundular ise de Ali Suavi Efen¬di’nin düzenlenmesine göre bu işte görev almak üzere hazır¬lanmış olan Taşkışla taburları, göç-menleri biraz önce saldır¬mış ve işe başlamış olmalarından dolayı yardım yerine karşı koymaya zorlandıklarından ve o zaman Beşiktaş zabıtasında görevli ve sonradan müşir olan Hasan Paşa beraberindeki zaptiyelerle yetiştiğinden, iki yüzden fazla göçmen vurulup öldürüldüğü gibi saraya girmiş ve karşılaştıkları ansızın saldı¬rı üzerine pen-cereden dışarı atlamakta bulunmuş olan Ali Su¬avi Efendi’yi bizzat Hasan Paşa sopa ile başına vurarak can¬sız yere sermiş olduğundan uzun uzun tartışmadan ve plan sonucu olan bu girişim böylece başarısız kalmış ve Abdülha-mid’in can yakmalarına ayrıca bir neden fırsat yaratmıştır.
Çırağan yakınlarında vurulup öldürülen göçmenler dışında asker ve zaptiyeler eliyle yakalanan iki yüz kadarı Yıldız Sara¬yı’na getirilerek tutuklanıp hapse atıldığı gibi derhal İstan¬bul’da Sultan Murad hazretlerinin kölelerinden ve yakınların¬dan ne kadar kişi varsa tümü birer birer toplanılarak ve Yıl¬dız’a götürülerek hapsolunmuşlardır.
Bu olayın iç yüzünü incelemek üzere Mabeyin Başkâtibi Sait Bey’in (bir önceki Sadrazam Sait Paşa) başkanlığı al-tında Sadrazam Sadık Paşa ve vekiller heyeti ve bazı müşirlerden oluşan bir komisyon kurulup işe başlattırıldı.
Basiretçi Ali Efendi
Bu metinde tarihi bir olay olan Ali Suavi’nin öldürülüşü anlatıl¬maktadır. Bu metinden merkezi otorite olan saraya karşı yapı¬lan bir girişimin sonuçsuz kaldığı anlaşılmaktadır. Okuyanı bil¬gilendirmek amaçlandığından bu, öğretici bir metindir. Oku¬yanlar, Ali Suavi’nin nasıl öldürüldüğünü öğrenmiş olurlar. Za¬ten Basiretçi Ali Efendi bu metni, olayı okura iletmek amacıyla yazmıştır. Bu olay, başka kaynaklarda da yer almaktadır.
Metin siyasi bir olayı anlattığından, edebiyat ve siyasi yaşam ilişkisini örneklendirmesi bakımından da önemlidir. Basiretçi Ali Efendi, Ali Suavi’nin devrin yönetimiyle girdiği çatışmayı olduk¬ça sade bir dille aktarmıştır.
Metinde tarihi bir olay anlatıldığından anlam birliğine sahip kü¬meler birbiriyle ilgilidir. Metinde halkın anlayabileceği bir anla¬tım kullanıldığını görüyoruz. Ancak çok uzun cümlelerin kulla¬nılması anlaşılırlığı olumsuz etkilemektedir. Özellikle dördüncü anlam kümesi çok uzun olmasına karşın tek bir cümleden oluşmaktadır. Burada anlatılanları anlamak için daha fazla ça¬ba harcamak gerekmektedir. Metindeki bu uzun cümleler, Di¬van nesri geleneğinin etkisini az da olsa sürdürdüğünü göster¬mektedir.
Metinde gündelik yaşamda kullanılan kelimeler çoğunluktadır. Bunun yanında Osmanlı kültürüyle ilgili, "azlolun-mak, Yüce Devlet, Padişahım çok yaşa, zaptiye" gibi terimler kullanıl¬mıştır.
Cevap: Tanzimat Dönemi Edebiyatı Ile Ilgili Makale
Kayıtsız Üye
Güzel makale paylaştınız. İşime yaradı makale…
tanzimat döneminde makale, tanzimat edebiyatında makale, tanzimat dönemi makale