Tesettürde Renk Sınırlaması Varmıdır…

Tesettürde Renk Sınırlaması Varmıdır…

helen
En başta örtünen insan örtüsünün manasını bilecek. Şeffaf bir kumaşla örtünme olmaz. Penye gibi vücuda yapışan bir kumaşla, yanar döner parlak renkli elbiseyle tesettür olmaz. Böyle giyinenlerle insan gözü muhakkak alaka kuruyor. Elbiseyi inceleyeyim derken, vücut hatlarına kayılıyor… Bir hanım tesettürde fakat elbisesi diyor ki, Bana bak! Bu olmaz! Rengin önemi yoktur yeter ki, kişiyi cazip göstermesin. İnsan kendini Allah’a beğendirmeye çalışmalı. Önemli olan bu. Mesela bir hanım manto almış. Kimisi bu mantonun rengini beğenmez, kimisi biçimini, kimisi düğmelerini beğenmez. O hanım şöyle soracak kendine: Bu mantoyu Allah beğenir mi? O’dur önemli olan. Bol mu? Uzuvları belli ediyor mu? İçini gösteriyor mu? Rengi canlı mı?

Bir kadının iffetli sayılabilmesi için, örtünmesi yeterli değildir. Kadının bakışları, yürüyüşü, hareketleri… Bunlar tesettürü oluşturan bütünün parçalarıdır. Kur’an’da tesettür, cilbab diye geçer. Yani kadının kafasından bir örtü bırakacağız, işte oldu cilbab…

Şimdiki hanımlar, modern tesettürlü (!) Modernizm Avrupa’ya aittir. Kanımca böyle hanımları imanları kurtaracak… Efendim ben öyle kapanamam. Kapanma. O zaman gelecek tehlikelere de razı ol.

Kapalı bir hanım, yolda giden diğer bir kapalı hanımı durdurmuş, şöyle demiş: O kadar güzel kapanmışsın ki, çok cazip görünüyorsun!

Ceylanı güzelliği için vururlar. En güzel meyveye çok taş atarlar. Altın, değerli olduğu için onu ateşe atıp eritirler. Elmas yontuldukça kıymetlenir. Geyikleri boynuzları için avlarlar. Bazı hayvanlar kürkleri için acımasızca öldürülür. Birçok değerlere sahip olanlar, birçok felaketlere uğrayabilirler. İslamiyet, dünya ve ahiretimizi cennet etmek için vardır. İslamiyet’in dışına çıkansa, avcının ağına düşer!

Tesettür, kadının cazibesini artırması değildir…!!!


Cevap: Tesettürde Renk Sınırlaması Varmıdır…

İnşirah
Dış kıyafete tesettür denilebilmesi, Allah’ın rızasına uygun olup, salih amellerden olması için İslam kaynaklarında bildirilen esaslar dikkate alınmalıdır.
1) Kur’an ve sünnetle sabittir ki, tesettür farzdır. (1) İn-kârı dinden çıkarır, ihmali âsi kılar. İman ettiği halde uymamak günaha dalmaktır.
2)Tesettürün amacı, Müslüman kadının kişiliğini, say-gınlığını çirkin söz ve sarkıntılıklardan korumak, onun toplumda iffetli, ağırbaşlı olarak tanınmasını sağlamaktır. (2)
3) Örtmek, setr etmek anlamındaki tesettür zinetlerin kapatılması esasına dayanır. Zineti ikiye ayıran müfessirler birincisini yaratılışta var olan ten, boy, endam ve yüz güzelliği ikinciyi de çeşitli elbiseler, takılar, makyaj, kına gibi sonradan elde edilenler şeklinde belirlemişlerdir.
El ve yüz avret değildir diyen âlimler, bunların tabi halde bulunmasını şart koşmuşlardır. eller takılarla süslenmemiş olmalıdır. (3)
Tabii ve sun’i güzellikleri zinetleri- örtmesi gereken örtünün kendisi zinet olmamalı. Cazip kumaşlar, çarpıcı renkler kullanılmamalı. Bu arada açıkta, gizli de olsa yasaklanan Efendimiz (s.a.v.)’in diliyle lânetlenmiş, cahiliyeden günümüze kadar süregelmiş bazı süslenme şekillerini de hatırlayalım:
a) Daha uzun ve sık göstermek için saça, fazladan yapay saç eklemek
b) Vücudun çeşitli kısımlarına dövme yapmak ve yapay benler meydana getirmek
c) Kaşları ve yüzdeki tüyleri almak. (4)
4) Dış kıyafetin dar olması. Bırakın daracık etekler, vücuda yapışan bluzlar, tesettür zannedilen bazı pardesüler de vücut hatlarını belli edecek kadar şık ve dar üretilmişlerdir. Tesettür niyetinin yanlış tercihlerle yalanlanmaması ve Efendimiz’in ifadesiyle cehennem ehlinden olmamak için özen göstermek gerekir. "Vücud hatlarını tamamıyla belli edecek elbise giyen kadınlar ki, bu elbiseleriyle erkekleri etkilemek için kırıtarak yürürler. Saçlarını da deve hörgüçlerine benzetirler. Onlar cennete giremeyecekleri gibi beş yüz yıllık mesafeden duyulan cennet kokusunu da duyamazlar.” (5)
5) Örtü, ten rengini belli edecek kadar ince olma-malıdır. Hatta dış kıyafet olması sebebiyle alttaki elbiseyi göstermeyecek kalınlıkta olmalıdır. Hz. Aişe (r.a.): Nur suresindeki örtünme ayeti inince Ensar’ın kadınlarının he-men başörtüleri edindiklerini anlatır. Başka bir rivayette ise, ince bezlerin bırakılıp, kalın bezlerden başörtüleri yaptıklarını anlatır. (6)
6) Örtüden güzel koku gelmemelidir. Rasülullah (s.a.v.) "Bir kadın güzel koku sürünerek erkeklerin yanın-dan geçer, erkeklerde o kokuyu alırlarsa o kadın zanidir." (7) Başka bir hadis mealinde ise: "Kadınları mescide gel-mekten men etmeyin, şu kadar ki koku sürünerek gel-mesinler.” (8) buyurmuştur.
7) Kadın ne erkek elbisesi giymeli, ne de giydiği erkek elbisesine benzemelidir. Efendimiz; "Erkek elbisesi giyen kadınları lanetlemiştir.” (9)
8) Örtü, başka dinlerin sembolünü andırmamalıdır. Rahibelerin başörtüleri gibi vb.
9) Buraya kadar sayılanlar örtünün evsafını belirtiyor. Peki mesture bir hanımda bulunması gereken özellikler var mıdır?
a) Gizlenen zinetler bilinsin diye fırsat kollamamalı. Bileziklerin şıngırtısı gibi. Yürürken cazip, ahenkli sesler çıkaran ayakkabılar giyilmemeli.(10)
b) Konuşmak gerekli ise ciddiyet korunmalı; çekici, tatlı, cilveli konuşulmamalı.(11)
Hasılı taşıdığı örtüsüyle, ona layık hanımefendiliğiyle kendini görenlere yalnızca Allah’ı hatırlatmalı…

1- 33 Ahzab, 59; Ebu Davud, Libas 31.
2- 33 Ahzab, 59.
3- Ahkâm Tefsiri, Muhammed Ali Sabûnî, c. s. 328.
4- Tefhim’ül Kur’an, Mevdûdî c.3 s. 535, 536
5- Müslim. Nak. Ahkâm Tefsiri c.2 s. 330
6- İbn-i Kesir c.3 s.284 Ebu Davud
7- Ahkâm Tefsiri c.2 s. 331
8- Ebu Davud, İmam Ahmed. Nak. Tefhim’ül Kur’an
9- Ebu Davud, Nesai, Tahricü’s- Sünen, c.6 s.57.
10- 24 Nur 31, 33 Ahzab, 33
11- 33 Ahzab, 32.


Yanıt: Tesettürde Renk Sınırlaması Varmıdır…

beygu
< Bir kadının iffetli sayılabilmesi için, örtünmesi yeterli değildir. Kadının bakışları, yürüyüşü, hareketleri… Bunlar tesettürü oluşturan bütünün parçalarıdır. >

çok güzel noktalara değinmişsin………..


Soru: Tesettürde Renk Sınırlaması Varmıdır…

ofsar61
ataturkcukadinlar.org/images/irandegilTurkiye.pptIRAN DEGIL TURKIYE…

KURAN’DA BAŞI KAPAMAK GEÇMİYOR


Mümin kadınlara da söyle: Bakışları ölçülü olsun ve cinsel organlarını korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünenler hariç açmasınlar. Örtülerini yaka açıklarına koysunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler: Kocaları, yahut babaları, yahut kocalarının babaları, yahut oğulları, yahut kocalarının oğulları, yahut kardeşleri, yahut kardeşlerinin oğulları, yahut kendi kadınları, yahut ellerinin altında bulunanlar, yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar, yahut kadınların mahrem yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, hepiniz topluca Allah’a tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz.

24 Nur Suresi 31
Kadını kendi zihniyetine göre yaşatmak isteyen zihniyetin çarpıttığı ayetlerin başında bu ayet gelir. Bu ayetteki hımar kelimesi geniş manalı bir kelime olup örtü manasına gelir. Eski Arap yazılarına bakılırsa hımarın yere konulan, masaya örtülen veya herhangi bir örtüyü tarif edebileceğini görürüz. Hımar, başı örterse başörtüsü olur, masaya konursa masa örtüsü olur. Allah eğer hımar kelimesi ile başın örtülmesini isteseydi hımarürres gibi bir vurgulama ile başörtüsü diyebilirdi: Böylece res kelimesi ile baş bölgesi vurgulanır ve örtü kelimesi olan hımar ile beraber başörtüsü net bir şekilde anlaşılırdı. Nitekim abdest alınmasıyla ilgili ayette başın sıvazlanması söyenirken, baş kelimesi Arapça karşılığı ‘res’ ile vurgulanır.
Üstelik ayette kapatılacak yerin yaka açığı olduğu geçer. Yani hımarın başı kapatması değil, ayette açıkça yaka dekoltesini örtmesi istenir. (Yaka açığı manasına gelen ‘cuub’ kelimesi hem bu ayette kapanılacak bölgeyi belirtmek için, hem Hz. Musa’nın yaka açığına elini soktuğunu belirten ayetlerde geçer.) Hımar kelimesi sırf başörtüsü manasına gelse bile bu ayetten başı örtmek değil, yine yaka dekoltesini kapatmak anlaşılacaktı. Üstelik başörtüsünü Kuran’a maletmek isteyen zihniyet, açık bir saptırma yaparak felyedr—- fiilini salsınlar diye tercüme etmeye kalkmıştır. Böylece ayeti okuyan başörtüsünü yaka açıklarına salsınlar şeklinde okuyacaktır. Oysa hiçbir şekilde darabe kökünden türeyen felyedr—- fiili salsınlar manasına gelmez. Bu fiille örtünün yaka açığına konulması yani kapatılması anlatılır. Kuran’da salsınlar, indirsinler manasında felyüdnine kelimesi kullanılır. Allah böyle bir ifade kullanmak isteseydi felyedr—- fiili yerine felyüdnine fiilini kullanabilirdi. Bu örnek bize gelenekçi zihniyetin, kendi fikirlerini doğru çıkartmak uğruna gereğinde Kuran’daki kelimelerin manasını kaydırmaktan çekinmediğini göstermektedir.
Ayette diğer dikkat etmemiz gereken nokta süsler kelimesi ile neyin kastedildiğidir. Bizim kanaatimize göre süsler kelimesi ile özellikle göğüsler kastedilmektedir. Çünkü ayetteki tüm noktalarla mantıklı bir şekilde göğüs bölgesinin uyum sağladığı kanaatindeyiz. Birincisi, ayette yaka açıklarının kapatılması geçiyor, yaka açıklarından ise göğüsler gözükür. İkincisi, ayette gizlenen süslerin belli edilmesi için ayakların yere vurulmaması geçiyor. Ayaklar yere vurulduğunda vücutta belli olacak yer özellikle göğüslerdir. (sütyenin o dönemde icad edilmediğini düşünürsek bu daha da iyi anlaşılır.) Üçüncüsü, ayetten kendiliğinden görünenler hariç süslerin kapanması söylenmektedir. Ne kadar kapatılmaya çalışılırsa çalışılsın özellikle iri göğüsler, çeşitli fiziksel hareketlerde, hatta rüzgarın esmesiyle elbise yapışınca bile kendini belli edebilir. Ayetten bunun doğal olduğu anlaşılır. Dördüncüsü, ayette süslerin kimlerin yanında açılabileceği söylenir. Kuran’daki diğer ayetlerden kadınların bir kısmının iki yıl gibi uzun bir süre çocuklarını emzirdiğini görüyoruz. Kadının, babası gibi yakınlarının yanında, çocuğu acıktığında ve ağladığında onu emzirmesi gerekebilir. Ayetteki bu açıklamanın özellikle bu konuda kadınlara büyük kolaylık sağlayacağı kanaatindeyiz. Tüm bu izahlara göğüs gibi uyan başka bir bölge bulunmadığı için süslerle özellikle göğüslerin kastedildiği sonucuna varabiliriz. Süsler kelimesinden ziynet, takı gibi maddelerin anlaşılamayacağı ayetin bütünsel olarak ele alınmasıyla açığa çıkar. Çünkü ayette kadınların süslerini kendi kadınları yanında açabileceği geçiyor. Takı gibi maddeler tahrik unsurundan daha çok hava atma unsuru olabilir. Eğer bu hava atma olayı engellenilmeye çalışılsaydı, buna ilk karşı cins erkekler yerine, aynı cinsten olan kadınlar dahil edilirdi. Ayrıca ayakları yere vurunca hangi ziynet, takı eşyası belli olur? Kendiliğinden gözüken ziynet, takı ne olabilir? Araf suresi 31’de ziynet eşyalarının mescid yanında giyilebileceğinin söylenmesi, takıların cami yanı gibi en kalabalık yerlerde de teşhir edilebildiğini, yani saklanmasına gerek olmadığını gösterir. Görüldüğü gibi mantıksal bir elemeyle gidildiğinde ayetin özellikle göğüs bölgesinin kapanmasını vurguladığı anlaşılır.


Şema
< ataturkcukadinlar.org/images/irandegilTurkiye.pptIRAN DEGIL TURKIYE…

KURAN’DA BAŞI KAPAMAK GEÇMİYOR


Mümin kadınlara da söyle: Bakışları ölçülü olsun ve cinsel organlarını korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünenler hariç açmasınlar. Örtülerini yaka açıklarına koysunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler: Kocaları, yahut babaları, yahut kocalarının babaları, yahut oğulları, yahut kocalarının oğulları, yahut kardeşleri, yahut kardeşlerinin oğulları, yahut kendi kadınları, yahut ellerinin altında bulunanlar, yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar, yahut kadınların mahrem yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, hepiniz topluca Allah’a tövbe edin ki kurtuluşa erebilesiniz.

24 Nur Suresi 31 >
yorumları boş ver sadece meali nerden aldığını merak ettim

Türkiye Diyanet Vakfı Meali, Nur Süresi 31. ayet
Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.

Yukarıdaki ayette kadınlara, teşhir etmeleri yasaklanan zinet ten maksadın ne olduğu konusunda farklı görüşler vardır: Bir görüşe göre bu zinetten maksat, küpe, bilezik, yüzük ve gerdanlık gibi süs takıları ile sürme, kına gibi şeylerdir. Bu yoruma göre bu tür zinet eşyasının bedende teşhiri kadınlar için haramdır. Elbise de zinet olmakla beraber, gizlenmesi mümkün olmadığı için ayette diğerlerinden istisna edilmiştir. Ancak, daha kuvvetli bir görüşe göre ayetteki zinet tabiri, kadının vücudunu ifade eder ki, buna göre yasaklanan, süs eşyalarının teşhiri değil, vücudun teşhiridir. Bu yasaklamadan istisna edilen görünen kısım ise, kadının yüzü, elleri ve –bir görüşe göre- ayaklarıdır.


seyit
< ataturkcukadinlar.org/images/irandegilTurkiye.pptIRAN DEGIL TURKIYE…

KURAN’DA BAŞI KAPAMAK GEÇMİYOR

Mümin kadınlara da söyle: Bakışları ölçülü olsun ve cinsel organlarını korusunlar. Süslerini, kendiliğinden görünenler hariç açmasınlar. Örtülerini yaka açıklarına koysunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler: Kocaları, yahut babaları, yahut kocalarının babaları, yahut oğulları, yahut kocalarının oğulları, yahut kardeşleri, yahut kardeşlerinin oğulları, yahut kendi kadınları, yahut ellerinin altında bulunanlar, yahut kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar, yahut kadınların mahrem yerlerini henüz anlayacak yaşa gelmemiş çocuklar. >
Atatürkçü Kadınlar derneği

Ya ne hakla başını örten bacılarımıza laf atıyorsunuz
yok öyle giyinmez de böyle giyinilir
biz sizin saç şekillerinize karışıyormuyuz yok bu yılın saç modası şöyledir siz niye böyle yapmıyorsunuz diyormuyuz
Ha o zaman sizde haddinizi bilin herkes kendi işine baksın


helen
seyit abim sana katılıyorum, biz onlara karışmıyoruz onlar bize karışmaya hak buluyorlar, aslında bizim onlara ürtünün dememiz gerekirken onlar bize açılın diyor, sanırım biz dinimizi ihmal ettiğimizden oldu bütün bunlar:(:(:(


seyit
< seyit abim sana katılıyorum, biz onlara karışmıyoruz onlar bize karışmaya hak buluyorlar, aslında bizim onlara ürtünün dememiz gerekirken onlar bize açılın diyor, sanırım biz dinimizi ihmal ettiğimizden oldu bütün bunlar:(:(:( >

Bir de biz bu meseleyi bazı çevre kardeşlerimizin siyeset malzemesi yapmasından da kaynaklanıyor


mumsema
< KURAN’DA BAŞI KAPAMAK GEÇMİYOR >

evet burası iran değil Türkiye… Müslümanların ülkesi…. size çok acıyorum ne yazık ki hiç muradınıza eremiyeceksiniz:)

Dini konuda bilinçli olmayanlar dahi bu yazdıklarını okudukları zaman eminim güleceklerdir:)

bak bakayım Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı örtü hakkındaki fetvasına da buranın neresi olduğunu iyice anla!

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ TESETTÜR FETVASI

Hanımlarımızın ve genç kızlarımızın örtünmesi, uzunca bir süredir, siyasî simge olarak değerlendirilmekte ve buna paralel olarak da örtünen Müslüman kadınlarımız, potansiyel suçlu ve devlet için tehdit unsuru gösterilerek, üniversitelerden, memuriyetten ve genelde toplumdan soyutlanmaya çalışılmaktadır. Daha da ileri gidilerek, örtünen bayanların, Silahlı Kuvvetler ve devlet memuru olan eşleri de devletten tasfiye edilmektedirler. Bu haksız ve adaletsiz icraatı destekleyen bir kısım basın ve yayın organı da örtünmenin dinde yeri olmadığını ilere sürerek, bu ayırımdan kurtulmak için hanımların örtülerini açmalarını savunmaktadırlar. Örtünmek Müslüman kadının ibadetidir. Bunu engellemek, en tabii ve temel insan hakkı olan inanç ve ibadet özgürlüğünü örtünmek isteyen hanımlara kullandırmamaktır.

Adnan Tanrıverdi

Em.Tuğgeneral

ASDER Gnl.Bşk.

T.C. BAŞBAKANLIK DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı

Sayı: B.02.1.DİB.0.10/212
KONU: Tesettür
KARAR NO: 6
KARAR TARİHİ: 3.2.1993
DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU KARARI

İslâm dininde kadının kıyafeti ile ilgili olarak zaman zaman sorulan sorular dolayısıyla konu, kurulumuzca ele alınıp incelendi: Nûr Suresi’nin 30. ayetinde, mü’min erkeklerin harama bakmamaları, namus ve iffetlerini korumaları emredildikten sonra 31. ayetinde kadınlarla ilgili olarak meâlen, "Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini (bakmaları haram olan şeylerden) çevirsinler, edep yerlerini korusunlar, -kendiliğinden görünen müstesna- zinetlerini açmasınlar, başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar!” buyurulmakta ve ayetin devamında kadınların kendiliğinden görünmeyen zinet yerlerini, kimlerin yanında açabilecekleri belirtilmektedir.

1- HARAMA BAKMAK VE İFFETİ KORUMAK
Görüldüğü gibi bu iki ayette hem erkeklerin hem de kadınların harama bakmamaları, edep yerlerini iyice örtülü tutup, iffet ve namuslarını zina, fuhuş ve onlara sebep olabilecek durumlardan korumaları emredilmektedir. Hz. Peygamber (s.a.v) de "…Gözlerin zinası şehvetle bakmaktır…” buyurarak harama bakmayı, göz zinası olarak nitelemiştir.(1)
Ancak, gözün harama tesadüfen ilişmesinin kasıtlı bakmak hükmünde olmadığı da hadis-i şeriflerde belirtilmiştir.(2)
İslâm alimleri, yukarıda mealleri yazılı ayetlere ve konuyla ilgili hadislere dayanarak, erkeklerin ve kadınların, nikahlı eşleri dışında herhangi bir kimseye şehvetle bakmalarının haram olduğu üzerinde müttefiktirler. Tedavi, şahitlik ve evlenme maksadı gibi, zaruret veya ihtiyaç halindeki bakmalara, fıkıhta belirtilen şartlar ve ölçüler dahilinde müsaade edilmiştir. Fitne tehlikesi ve şehvet korkusu olmamak kaydı ile, gerek erkeklerin ve gerekse kadınların, kendi yakınlarından ve yabancılardan kimselere ve nerelerine bakıp bakmayacaklarına dair hükümler, delilleri ile birlikte fıkıh kitaplarında mevcuttur.(3)

2- ÖRTÜNME
Nûr Suresi’nin 31. ayetinde zikredilen bu emirlerden sonra kadınların örtünmesi ile ilgili olarak da, -kendiliğinden görünenler müstesna- zinetlerini, zinet yerlerini açmamaları ve başörtülerini yakalarının üzerine salmaları emredilmiştir. Cahiliye devrinde başını örten kadınlar, başörtülerini enselerine bağlar veya arkalarına salıverirlerdi. Allah Teâlâ, bu ayetle, İslâm’dan önceki bu adeti kesinlikle yasaklayarak mü’min kadınların -kendiliğinden görünen hariç- zinetlerini, zinet yerlerini açmamalarını ve başörtülerini; saçlarını, başlarını, kulaklarını, boyun, gerdan ve göğüslerini iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmalarını emretmiştir. Hz. Âişe (r.a), "Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eyleye! Yüce Allah "Mü’min kadınlar başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar!” ayetini indirince, onlar eteklerinden bir parça keserek, onunla başlarını örttüler” der”.(4) Yine Hz. Aişe (r.a) bir gün ensar kadınlarından sitayişle bahsederken, buna benzer bir ifade ile, başörtüsü emrine nasıl uyduklarını anlatır.(5)

3- ÖRTÜLMESİ GEREKLİ OLMAYAN KISIMLAR Örtülmesi emredilen, zinetten istisna edilen ve mücmel olarak geçen "kendiliğinden görünen” ifadesi; ashabdan Hz. Ali, İbn Abbas, İbn Ömer, Enes, tabiîlerden Said b. Cübeyr, Atâ, Mücâhid, Dahhâk, Mücahid; imamlardan Ebû Hanîfe, Mâlik ve Evzaî (r.a)’nin de dahil olduğu İslâm alimlerinin çoğunluğu tarafından; "Yüz ve bileklere kadar eller” olarak tefsir edilmiştir.(6)

4- ÖRTÜLMESİ GEREKLİ OLAN KISIMLAR
Ayetteki "kendiliğinden görünen” mücmel ifadeyi -az da olsa- farklı tefsir eden alimler, kadınların, istisna dışında kalan zinetlerini ve zinet yerleri olan saç, baş, boyun, kulak, gerdan, göğüs, kol ve bacakların örtülmesi olarak anlamışlar ve bunlardan herhangi birini açmalarının caiz olmadığı hükmünde ittifak etmişlerdir.(7) Kadınların, bu zinet yerlerini kimlerin yanlarında açabilecekleri ise, ayetin devamında bildirilmektedir. Bu âyet–i kerime nazil olunca, yukarıda rivayet edilen hadislerle de sabit olduğu üzere, ensar ve muhacir kadınların, eteklerinden bir parça keserek, onunla başlarını örtmeye acele etmeleri, Hz. Âişe (r.a)’nin ablası Esmâ (r.a)’nın, ince bir elbise ile Hz. Peygamber (a.s)’ın huzuruna çıktığı zaman, Hz. Peygamber’in "ergenlik çağına gelen bir kadının elleri ve yüzü dışında kalan yerlerini göstermesinin caiz olmadığını” bildirmesi, yine Hz. Peygamber’in, bileklerinin dört parmak yukarısını işaret ederek, "Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadına, ergenlik çağına gelince yüzü ve şuraya kadar elleri hariç, herhangi bir yerini açması caiz değildir.” buyurması; söz konusu ayetteki emirlerin vücub için olduğuna, kadınların yukarıda sayılan zinet yerlerini örtmekle yükümlü olduklarına delalet etmektedir.

5- ÖRTÜNMENİN GAYESİ
Dinimizin emrettiği örtünmeden maksat, kadının zinetini ve zinet yerlerini eşi veya mahremi olmayan erkeklere göstermemesi ve yabancı erkekler tarafından görülmesine meydan vermemesidir. Bu itibarla örtünün; saçın, ten renginin veya zinetlerin görülmesine engel olacak kalınlıkta, vücut hatlarını göstermeyecek nitelikte olması gerekir.(8) Bu konuda, yukarıda meali zikredilen hadis-i şerifler dışında, daha pek çok hadis-i şerif bulunmaktadır.(9) Ahzâb Suresi’nin 60. ayetinde de "Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle: (Evden çıkarlarken) üstlerine vücutlarını iyice örten dış elbiselerini giysinler! Bu, onların iffetli bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar.” buyurulmaktadır. Bu ayette Müslüman hanımların evlerinden çıkarken, üstlerine vücut hatlarını belli etmeyecek bir dış elbise almaları, ev kıyafeti ile sokağa çıkmamaları emredilmektedir. Nûr Suresi’nin 60. ayetinde ise, yaşlanmış kadınların, 31. ayette örtülmesi emredilen zinet ve zinet yerlerini örtmek kaydı ile (manto, pardesü, çarşaf gibi) dış elbiselerini üstlerine almadan dışarı çıkabilecekleri belirtilerek şöyle buyurulmaktadır: "Bir nikâh ümidi beslemeyen, çocuktan kesilmiş yaşlı kadınların, zinetlerini (yabancı erkeklere) göstermeksizin, dış elbiselerini çıkarmalarında, kendilerine bir vebal yoktur. Yine de dış elbiseli olmaları, kendileri için hayırlıdır.”

NETİCE:
1. Gerek erkeklerin ve gerekse kadınların gözlerini haramdan korumaları,
2. Kadınların, vücudun el, yüz ve ayakları dışında kalan kısımlarını, aralarında dinen evlilik caiz olan erkekler yanında, vücut hatlarını ve rengini göstermeyecek nitelikte bir elbise (örtü) ile örtmeleri,
3. Başörtülerini, saçlarını, başlarını, boyun ve gerdanlarını iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmaları, dinimizin; Kitab, sünnet ve İslâm alimlerinin ittifakı ile sabit olan kesin emridir. Müslümanların bu emirlere uymaları dini bir vecîbedir.

TESETTÜRLE İLGİLİ HADİSLER

1- "Şüphe yok ki Allah, Ademoğluna zinadan payını yazdı (yani onun kendi iradesini kullanarak işleyeceği zina türünü levh-i mahfuz’da belirtti, diğer bir yoruma göre şehvet sevgisini onun fıtratına yerleştirdi). Artık Ademoğlu yazılan payına kesinlikle ulaşır. Gözlerin zinası (şehvetle) bakmak, dilin zinası (haramı) konuşmaktır. Nefis de (zinayı) temenni edip şehvetlenir ve nihayet ilgili organ bunların ortak isteklerini yerine getirmek suretiyle onları tasdik eder ve arzularını gerçekleştirmekten imtina etmekle onları tekzib eder.”(10) buyurur.
2- Ashabdan Cerir bin Abdullah el-Becelî (r.a)’den: Şöyle demiştir: "Ben Rasûlüllah (s.a.v)’e (harama) ani bakışın hükmünü sordum. O, bana, gözümü başka yöne çevirmemi emretti”.(11)
3- "Ey Ali! Harama (tesadüfen) bakışın ardından (kasıtlı) olarak tekrar bakma; çünkü, şüphesiz (tesadüfen olan) birincisi sana (muaf)tır ve (kasıtlı olan) sonuncusu sana muaf değildir”.(12)
4- Hz. Âişe (r.a) "Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eyleye! Allah "Mü’min kadınlar başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar!” ayetini indirince onlar eteklerinden (bir rivayette en kalın olanı) kesip onunla başlarını örttüler.” der.(13)
5- Hz. Âişe (r.a) bir gün ensar kadınlarından sitayişle bahsederken buna benzer bir ifade ile başörtüsü emrine nasıl uyduklarını anlatır.(14)
6- Hz. Âişe (r.a) şöyle demiştir: "Ebû Bekr (r.a)’ın kızı Esmâ (ki Âişe validemizin ablasıdır) ince bir elbise ile örtülü olarak Rasûlüllah (s.a.v’in) huzuruna girdi. Rasûlüllah (s.a.v) ondan yüzünü çevirdi ve kendi mübarek yüzünü ve ellerini işaret ederek; "Ey Esmâ! Kadın erginlik çağına ulaşınca vücudunun şurası ve burası dışında kalan yerlerinin görülmesi (gösterilmesi) caiz değildir.” buyurdu.(15)
7- Yine Hz. Âişe (r.a)’den: Şöyle demiştir: "Rasûlüllah (s.a.v) bileklerinin dört parmak yukarısını işaret ederek "Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadın ergenlik çağına varınca yüzü ve şuraya kadar elleri dışında herhangi bir yerini açması helâl değildir!” buyurdu.(16)
8- Ebû Hureyre (r.a)’den: Şöyle demiştir: "Rasûlüllah (s.a.v) "Ateş ehlinden olup, görmediğim iki sınıf insan var: (Birisi) yanlarında bulunan sığır kuyruklarına benzer kamçılarla insanları döğen (işkence yapan) bir kavimdir. (Diğeri) giyinik, çıplak birtakım kadınlardır…”(17) buyurdu.

DİPNOTLAR
1- Buhâri, (Çağrı Yay. İst. 1981), Kader, 9 (VII, 214); Müslim (Çağrı Yay. İst. 1981) Nikâh, 44 (II, 612, Hadis No: 2152, 2153); Beyhaki, VII, 89.
2- Müslim, Âdâb, 10 (II, 1699, hadis no: 2159); Tirmizi, Edeb, 28 (V, 101, Hadis No: 2777) Ebû Dâvûd, Nikâh, 44, (II, 609, 610, Hadis No: 2148, 2149); Müsned, IV, 358, 361; Dârimî (Çağrı Yay, İst. 1981) İstizân, 15 (s. 674); Rikâk, 3 (s. 694); Beyhâki (1. Baskı, Hind, 1353) VII, 90.
3- Serahsî, Mebsût, (Beyrut, 1986) X, 145-165; Nevev;ı Minhâc (Celaleddin Mahalli’ye ait şerh ile birlikte, II. Baskı, Mısır, 1934) II, 206/215; Kashanî, Beda’i’us-Sanayi’ (Mısır 1328/1910) V, 118-125; İbn Abidin, Reddu’l-Muhtâr, (Matba’a-i Amire, İst.) V, 320-329.
4- Buhârî, Tefsir, Tefsir-u Sûreti’n-Nûr, 13 (v, 13) Ebû Dâvud, Libâs 33 (IV, 357); Beyhakî, VII, 88.
5- Ebû Dâvûd, Libas, 32 (IV, 356).
6- Taberî, Câmi’u’l-Beyân, (Beyrut, 1405/1984); X, 117-121.
7-Taberi, a.g.e., Aynı yer; Fahreddin Râzi, Mefatihu’l-Gayb, (Matba’atü’l-Behiyye, Mısır) XXIII, 201, 210; Kurtubi el-Cami’ Li Ahkami’l-Kur’an, (Mısır, 1361/1942) XII, 222-238 Cassâs, Ahkûmu’l-Kur’an (Lübnan, Daru’l-Kitabi’l-Arabi) III, 315-3119; İbnu’l-Arabi, Ahkamu’l-Kur’an (Lübnan, Dâru’l-Ma’rife) III, 1365-1376; Serahsî, a.g.e., X, 145-165; Celâluddin Mahallî, Şerhu’l-minhâc, III, 206-215; Kâshâni, a.g.e, C., 118-125; İbn Abidîn, a.g.e., V, 320-329, İbn Hazma, Merâtibu’l-İcma, s. 29.
8- Serahsî, a.g.e., X, 155; İbn Abidin, a.g.e., V, 320-329.
9- Müslim, Libâs, 34 (II, 1680, Hadis No: 2128), Cennet, 13 (II, 2192, Hadis No: 2128); Müsned, II, 356.
10- Buhâri Kitabü’l-Kader, 8. Bab, Müslim aynı kitab, 5. bab, Ebû Dâvûd, Nikâh, 4. babta, Ebû Hüreyre (r.a)’den.
11- Müslim Kitabü’l-âdâb, 10 bab, Tirmizi, İsti’z’ân 61. bab, Ebû Dâvûd, Nikah Kitabı 44. bab, Ahmed 4/358, Beyhâki 7/90…, Dârimî 2/278, İsti’zân 15.
12- Tirmizi İsti’zân 61. bab, Ebû Dâvûd, Nikâh 44. bab, Ahmed 5/531-532; Dârimî, rikak 3, Beyhâki, 7/90
13- Buhari Nûr Suresinin tefsiri 13. bab, Ebû Dâvûd, Libas Kitabı 32. bab, Beyhâki 88.
14- Ebû Dâvûd, Libas Kitabı, 31. bab.
15- Ebû Dâvûd Libas kitabı, 33. bab.
16- Buhari, Kitabü’l-Kader, 8. bab, Müslim, aynı kitab 5. bab, Ebû Davud, Nikâh, 4. babta, Ebû Hüreyre, (r.a)’den.
17- Müslim, Kitabü’l-Adab, 10. bab, Tirmizi İsti’zân, 61. bab, Ebû Dâvûd, Nikah kitabı 44. bab, Ahmed 4/358, Beyhakî, 7/90…, Dârimî 2/278, İsti’zân 15.bab

İMZA İMZA İMZA
İsmail Öner Doç. Dr. İbrahim Çalışkan Mustafa Ateş
D.İşl.Kr.Bşk. D.İşl.Kr.Bşk .V. ÜYE

(RAPORLU) İMZA İMZA
Dr. Fahri Demir Prof.Dr.Şerafettin Gölcük Haydar Hatipoğlu
ÜYE ÜYE ÜYE

İMZA İMZA İMZA
Prof.Dr.Mehmet Hatipoğlu Yaşar İşcan Doç.Dr.Esat Kılıçer
ÜYE ÜYE ÜYE

İMZA İMZA İMZA
Şükrü Özbuğday Hasan Şakir Sancaktar Lütfi Şentürk
ÜYE ÜYE ÜYE

İMZA İMZA
Seyfettin Yazıcı İrfan Yücel
ÜYE ÜYE


seyit
< evet burası iran değil Türkiye… Müslümanların ülkesi…. size çok acıyorum ne yazık ki hiç muradınıza eremiyeceksiniz:)

Dini konuda bilinçli olmayanlar dahi bu yazdıklarını okudukları zaman eminim güleceklerdir:)

bak bakayım Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı örtü hakkındaki fetvasına da buranın neresi olduğunu iyice anla! >

Anlayana bu kadarı yeter
Ama anlayana tabi
Allah razı olsun mumsema abim
çok güzel anlattın.


cansucan
Tesettürün amaçlarından biri Müslüman kadınının kişiliğinin ve şahsiyetinin korunmasıdır. Aynı zamanda tesettür aile yapısın koruyucu bir tedbirdir. Kötü amaçlı bakışlara bir kalkandır.
Kur’an mümin kadınlardan örtünmelerini istemektedir. Bu örtünün nasıl olması gerektiği alimler arasında farklı şekillerde değerlendirilmiştir. Ancak özet olarak şunu söyleyebiliriz:
Müslüman kadın el,yüz ve ayakları dışında kalan vücudunu örtmekle sorumludur. İslam evrensel bir dindir. Elbette dünyanın her tarafında farklı giyinme şartları vardır. Buna göre belirttiğimiz yerler dışında bütün vucut örtülmelidir. Bu örtü kadının vücut yapısını (yani kadınlık özelliklerini) belli etmeyecek bollukta olmalıdır. Ayrıca vücudu göstermeyecek bir kalınlığa sahip olmalıdır. Bir de erkeğe benzetici kıyafetler olmamalıdır. Bu ölçülere uymak kaydıyla kadınlar bulundukları şartlara göre (örneğin köyde çalışan bir kadınla şehirde gezen kadından aynı şeyleri giyinmesi istenemez. Zira köylü bir hanım tarlada pardesüyle çalışamaz.) farklı giyim tarzlarını seçebilirler. Bu konuda da orta yolu izlemelidir. Fıkıhta "ruhsat” ve "azimet” kavramları vardır. (yani üst sınır ve alt sınır.)
Buna göre Afgan kıyafeti olarak nitelediğiniz kıyafet yukarda belirttiğimiz şartlara uyduğu müddetçe giyilebilir.
Pantolonlar ise erkeğe benzememek şartıyla ve üzerine bel aşağısını örtecek bir şey giymek ve bol olmak şartıyla giyilebilir.
Kanaatimizce, pardösü tesettürün amaçlarını sağlamaya daha uygun bir giysidir ama zorunlu değildir.
Yukarda kısaca değindiğimiz gibi üst sınırı(azimet) ya da alt sınırı(ruhsat) seçmek insanların kendisine kalmıştır. Bu konuda İslam ölçüleri içerisinde kalındığı sürece herkes birbirine hoşgörü göstermelidir. Kimse kendi tercihini başkasına da zorlamamalıdır.
Ancak bu konuda da nefsimizin arzularına uyarak belirtiğimiz sınırlar da zorlanmamalıdır.
Selam ve dualarımızla…


astek
bunu uzatmaya gerek yok. Allah Resülünün hanımları ve kızları nasıl örtündüler se sizde öyle örtünün.


Amine
bu hadsize gereken cevapları mumsema hocamız vermiş bize bişey söylemek düşmez ancak Allah’tan doğruyu gözterip hidayet etmesini dileriz
veselam


Desert Rose
Tesettürde Renk Sınırlaması Varmıdır…
Paylaşım için Allah c.c razı olsun…


tesettürde renk nasıl olmalı , tesettürde renk, tesettürün rengi ile ilgili hadisler

Yorum yapın

1melek.com petinya.net Kompozisyon/ !function(){"use strict";if("querySelector"in document&&"addEventListener"in window){var e=document.body;e.addEventListener("mousedown",function(){e.classList.add("using-mouse")}),e.addEventListener("keydown",function(){e.classList.remove("using-mouse")})}}();